• Sonuç bulunamadı

İnsan gelişim ve davranışlarını inceleyen araştırmacılar, insanın içinde bulunduğu şartlar ve çevrenin insan davranışları üzerinde etkili olduğunu ileri sürmektedirler (Bloch ve Pellegrini, 1989; Lowenthal, Landerholm ve Augustyn, 1994; Bronfenbrenner ve Ceci, 1994). Bu araştırmacılardan Bronfenbrenner, bireylerin içerisinde büyüdükleri çevreleri ve hayat boyu süren uyum süreçlerini ifade etmek için kültürel-çevresel (ekolojik sistem) modeli önermiştir. Ekolojik sistem modeline göre insan gelişimi, sürekli olarak daha karmaşık hale gelen karşılıklı etkileşimler yoluyla oluşur. Bu karşılıklı etkileşimler, aktif, sürekli gelişen biyo-psikolojik bireyler, nesneler ve çevredeki semboller arasında gerçekleşmektedir (Bronfenbrenner, 1995). Ekolojik sistem çocuğun merkezinde olduğu mikro, mezo, eko ve makro sistemlerden oluşur.

Mikro sistem. Çocuğun evde ailesi, okulda öğretmenleri ile olan ilişki ve etkileşimlerin düzenlendiği yerdir. Mikro sistem içerisinde yer alan ev, akran grubu ve okul gibi yakın süreçler gelişimi kolaylaştırmakta ya da zorlaştırmaktadır. Bir mikro sistemdeki tecrübeler, ev ortamında ebeveyn-çocuk etkileşimi gibi, diğer bir mikro sistemdeki (akran grubu gibi) aktiviteleri ve etkileşimleri etkileyebilmektedir

Mezo sistem. Öğretmen ve aile arasında yaşanan ilişki gibi, çocukla ilgili düzenlemeler arasında ortaya çıkan ilişkileri kapsamaktadır. Çocuğun yakın çevresinde yer alan kişi ve kurumlar ile çocuğun ailesinin yaşadığı çocuğun hayatını düzenlemeye yönelik ilişkiler mezo sistemdedir.

Eko sistem. Çocuğun hayatını etkileyen faktörlerden olan ailenin iş yeri, okul üst yöneticileri gibi sistemleri kapsamaktadır. Eko sistemde yer alan bir ortam, çocuğun mikro sisteminde yer alan bir ortamı etkileyebilmektedir. Örneğin ebeveynlerin iş yerlerinde karşılaştıkları sorunlar ve stresler eko sistemde yaşanırken, bunun evde olabilecek yansımaları mikro sistemdedir.

Makro sistem. Bireyin toplumsal ortamının temelindeki sosyal değer ve inançlarını içermektedir. Bu kültürel ve tarihsel durumlar çocuğu eko, mezo ve mikro sistemler doğrultusunda etkilemektedir. Makro sistemde alt sistemlere doğru etki yaratan güç, kanun koyucuların belirlediği düzen ve toplumun kültür yapısıdır. Bununla birlikte ortaya çıkan fırsatlar, maddi kaynaklar, gelenekler, paylaşılan bilgi ve inanç yapıları makro sistemin bileşenleri arasında yer almaktadır.

Şekil 1.

Kültürel-çevresel sistem yaklaşımı, çocuğun sahip olduğu çevre ve şartların, gelişimine olan etkilerini daha iyi analiz etmemizi sağlar. Bu yaklaşımda çocuk, akranları ile olan iletişimleri, kurduğu çevre ve kendisini çevreleyen bütün şeyler ile yaşadığı karmaşık ilişkiler içerisinde gelişmektedir (Bloch ve Pellegrini, 1989). Bu ilişkiler çocuk üzerinde bir çevresel baskı oluşturur. Çevresel baskı çocuğun davranışına şekil veren bütün etkenlerdir. Dış faktörlerin oyun üzerine etkisi, çocuğun üç farklı iletişim grubunda tanımlanmıştır:

a) çocuğun sahip olduğu düzenin fiziksel ve sosyal yönleri,

b) büyüklerin ve çocukların sahip olduğu oyun kavramını etkileyen tarihsel faktörler,

c) çocuk grupları için oyun anlayışını etkileyen kültürel ve ideolojik inanışlar.

Çocuğun kendisi ile birlikte getirdiği birikim ve anlayışlar ile çevresel baskı unsurları birbirlerini farklı derecelerde etkilemekte, etkileşim süreci içerisinde birbirlerini şekillenmektedirler. Örneğin bazı toplumlarda sadece küçük erkek çocuklara kız kardeşlerinin bebekleri ile oynama izni verilir. Aynı kural oyuncak ayı gibi oyuncaklar için geçerli değildir, ancak erkek çocuğu bu oyuncakla sık bir şekilde yatıp uyuyorsa ayıplanabilmektedir. Benzer şekilde kız çocukları oyuncak araba ve trenlerle oynamaktan hoşlanabilir fakat kendilerine bu tip oyuncaklar hediye edilmemektedir (Uluğ, 1997).

Çocuk gelişiminin en önemli öğelerinden biri olan etkinlikler, çocukların içinde bulunduğu çevreden ve sosyo-kültürel değerlerden soyutlanamamaktadır. Çocuğun etkileşime girdiği kişiler, karakterler, hayvanlar, fiziksel ortam, oyuncaklar ve diğer materyaller çocuğun oyunu üzerinde büyük etki yapmaktadır. Çocukların ilgi alanları kendilerine sağlanan şartlardan ve kendilerinden beklenen davranışlardan oldukça etkilenmektedir (Barnett ve Kleiber, 1984; Bergen, 1988). Örneğin yüksek sosyo- ekonomik düzeye sahip ailelerde çocuklar, diğer akranlarına göre çok daha fazla hayali oyunlar oynamaktadırlar (Rosenthal, 1994). Bu ailelerde ortam çocuğun yaratıcılığını destekleyecek şekilde ve çocuğun çevresi ile iletişime geçmesini kolaylaştıracak şekilde hazırlanırken, materyal zenginliği de fazladır. Böylece çocuk farklı oyunlar oynayabilmekte, oyun içerisinde farklı deneyimler edinebilmekte ve çocuğun çevresi ile kurduğu iletişimlerle oyunun kalitesi artmaktadır.

Çocuklarına karşı daha esnek ve hoşgörülü davranan aileler, çocuklarına koydukları kuralların nedenlerini açıklarlar. Bu ailelerin çocukları daha dışa dönüktürler, kişilikleri ve oyunları daha yaratıcı ve özgündür. Baskıcı aileler çocuklarına kesin sınırlar koyarlar ve bu sınırlar sorgulamaya kapalıdır. Bu tip ailelerin çocukları sessiz ve içedönük bir yapıya sahip iken, oyunları da yaratıcılıktan uzaktır (Uluğ, 1997). Benzer şekilde öğretmenin sınıf içerisinde uyguladığı disiplin yöntemi, serbest oyuna bakış açısı ve bu bakış açısını uygulamalarına yansıtma başarısı, çocukların oynadığı oyunları etkilemektedir.

Çocuğun yaşı oynanan oyun tipini etkileyen önemli faktörlerden biridir. Oyun içerisinde zihin, dil, sosyal ve motor becerileri devamlı kullanılmaktadır. Dolayısı ile oynanan oyun çocuğun yaşına paralel bir gelişim göstermektedir. Örneğin, çocuğun yaşı ilerledikçe çocuğun oyun davranışları tek başına izole oyundan, daha sosyal olan dramatik oyuna doğru bir geçiş göstermektedir.

Benzer Belgeler