• Sonuç bulunamadı

4. DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

4.3. TABĠAT ĠLE ĠLGĠLĠ TEMALAR

4.4.6. Ġyilik ve Kötülük Temaları

Ġyilik ve kötülüğün boy gösterdiği bu dünyada, Ġslam inancına binaen insanoğluna iyilik emredilmiĢtir. Hatta birçok atasözü iyilik ve kötülük üzerine kurulmuĢtur. Allah‟ın kâinattaki en üstün varlık olarak nitelendirdiği insanlara iyilik yaptığımız müddetçe O‟nun takvasını kazanırız. Böylece hem bu dünyada hem de ahirette mutlu ve huzurlu bir Ģekilde yaĢarız. Ġyilik; doğruluğu, güzelliği, mutluluğu, dürüstlüğü, güvenilirliği ve iman gücünü çağrıĢtırır. Hayatta iyi bir insan olduğumuz müddetçe kötülük yapan insanların kötülüğe dair davranıĢlarının önünü kesmiĢ oluruz.

ġair, insanlara karĢı iyi ve güzel davranıĢlar yerine, toplum tarafından kabul edilmeyen kötü davranıĢlarda bulunan kızları benzetmeler yoluyla eleĢtirmiĢtir.

Caman kızdın sıyagı, Kötü kızlar galiba,

Mokok bolgon oroktoy. KörelmiĢ orak gibidir.

Balança işti kıl desen, Falan iĢi yap desen,

Burtuyup koet togotpoy!.. Yüzünü buruĢturur takmadan!..

(Akmataliev - Mukasov, 2015: 102)

Ġyi davranıĢlar sergileyen kızları öven Ģair; güzel bir kalp ve karaktere sahip kızların, yaĢadığımız toplum içerisinde ve dinimizce öngörülen seviyede uygun davranıĢlarda bulunduklarından dolayı, hep saygı ve sevgi çerçevesinde bahsedileceklerini dile getirmiĢtir.

Cakşı kızdın sıyagı: Ġyi kızlar gibi:

Altından sokkon cambıday, Altından dövülen külçe gibi,

Ar adam tilin algıday. Herkesin sözünü dinleyecek gibi.

Kelbet, tulku kelişken , Endamı, gövdesi ihtiĢamlı,

Körkünö közün kangıday. Güzelliğine gözün kanacak.

(Akmataliev - Mukasov, 2015: 103) ġair, kötü bir karaktere sahip insanın herkesi üzeceği için böyle kiĢilerden uzak durulması gerektiğinden bahsetmiĢtir. Aynı zamanda Ģair, insanların evleneceği kiĢileri iyi seçmeleri gerektiğini vurgulamıĢtır. Ġyi karakterdeki bir insanın kötü bir kiĢiyle evlenmesiyle birlikte, kiĢilerin davranıĢları birbirine uyum sağlamadığı için evde sürekli huzursuzluk çıkmasına ve buna bağlı olarak da her daim mutsuz olunmasına neden olacağını bizlere aktarmıĢtır.

Caman bolso alganın, Kötü ise aldığın,

Kutulbagan balaaga, Kurtulamayacak belaya,

Kuday salsa kalganın. Huda verse kalmandır.

Carası bütpöy catkanda, Yarası bitmeden yatınca,

Canırat canı cancalın. Yenilenir yeni tartıĢman.

“Bular emne bolgon” – dep, “Bunlara ne oldu?”- diye,

Beymaza bolot baldarın. Rahatsız olur çocukların.

Carıbagır, kürgür – dep, Ġyilik görme, zavallı- diye,

Cadından ketpeyt armanın. Yâdından gitmez üzüntün.

(Akmataliev - Mukasov, 2015: 103) ġair, insanın günlük hayatta yaptığı davranıĢlardan iyi ya da kötü özelliklerinin belli olduğunu dile getirmiĢtir. ġiirde, iyi karaktere sahip olan misafir, gittiği evdeki kiĢileri yormamak için kendi evinde yemek yiyerek sadece sohbet etmeye ziyarete gittiğini söylemiĢtir. Aynı zamanda Ģair, insanların bir davranıĢı anlamlı bir Ģekilde düĢünerek gerçekleĢtirdiğinde, ona dair kötü düĢünceleri kaybolarak yerini güzel bir yüreğe bırakmakta olduğundan da bahsetmiĢtir.

Cakşı konok tok bolot , Ġyi misafir tok olur,

Oylop- oylop oltursan, DüĢünerek baktığında,

(Akmataliev - Mukasov, 2015: 98)

ġair, yaĢanılan tüm durumlardan etkilenerek; iyi veya kötü durumların gerçekleĢtirilmesine neden olan organın kalp olduğunu dile getirmiĢtir. Kalbi temiz olan bir insanın vicdanı olduğunu söyleyen Ģair, bu insanın olumsuz bir durumla karĢılaĢtığında üzülerek bu durumu düzeltmek için elinden geleni yapmaya çalıĢtığından bahsetmiĢtir. ġair, hayata sevgiyle bakan insanın tüm yaratılanlarda bir anlam bulmaya çalıĢıp, içinde bulunduğu durumdan her daim mutlu olduğunu ve böyle bir kiĢinin insanların kötülüğünü hiçbir zaman istemediğini vurgulamıĢtır. Fakat kalp gözü körelmiĢ olan, baksa da göremeyen, hayata hep negatif yaklaĢan insanların her daim mutsuz olduğundan, karĢıdaki kiĢileri de davranıĢlarıyla mutsuz edeceğini söyleyerek, böyle insanlardan uzak durulması gerektiğini dile getirmiĢtir.

Cürörü cok kör caman. Kalbi olmayan kör kötüdür.

(Akmataliev - Mukasov, 2015: 100) ġair, insanlar yaĢarken yanlarında bulunan kiĢiler tarafından hep iyi yanlarının söylendiğini, fakat bu kiĢiler öldükleri zaman veya bulundukları yerden baĢka bir yere gittiklerinde arkalarından hak etmedikleri Ģekilde konuĢulduğunu dile getirmiĢtir. Ayrıca Ģair, Talas‟tan Aksı‟ya gittiğinde onun çektiği zorlukları düĢünemeyen kiĢiler tarafından haksız eleĢtirilere maruz kaldığını ima etmiĢtir.

Ölgöndün atı ne caman? Ölenin adı niye kötüdür?

Öksütkön äken är zaman. Mahrum bırakmıĢ er zaman.

Ketkendin atı ne caman? Gidenin adı niye kötüdür?

Keyitet äken ar zaman. Üzer imiĢ her zaman.

(Akmataliev - Mukasov, 2015: 101) ġair, insanlara kötülüğü dokunan kötü karaktere sahip bir insanın karĢısına iyi bir insan çıktığında onun değerini bilemeyeceğini ve sahip olduğu kötü özellikleri nedeniyle o insanı üzeceğini vurgulamıĢtır.

Caman adam bilebi, Kötü insan bilir mi,

Cakşı adamdın kadırın? Ġyi insanın kıymetini?

ġair, insanlar hakkında kötülük yapma düĢüncesinden baĢka bir Ģey barındırmayan zalim kiĢilerin, diğer insanlara söylediği söz ve yaptığı davranıĢlarıyla eziyet etmekten zevk aldığını ve bundan baĢka bir uğraĢı olmadığını anlatmaya çalıĢmıĢtır.

Kara niet adamdın, Kötü niyetli insanın,

İşi zorduk ämespi? ĠĢi eziyet etmek değil mi?

(Akmataliev - Mukasov, 2015: 338) ġair bir insanın yaptığı iyiliklerin her zaman iyilikle karĢılık göremeyeceğini, hatta yapılan iyilikler unutulup hak edilmeyen muamelenin görülebileceğini açıklayarak, bu yalan dünyada insanların acımasız olduğunu söylemiĢtir. Aynı zamanda yapılan kötülüklerin de insanlar tarafından hiçbir zaman unutulmayacağını dile getirmiĢtir.

Unutulat cakşı işter, Unutulur iyilikler,

Unutulbayt caman- deyt. Unutulmaz kötülükler.

Buyruk, tagdır degen bar, Kısmet, kader denen var,

Beşenenden körösün. Alın yazından görürsün.

Tagdır cazsa ayla cok, Kaderinde varsa çare yok,

Argasızdan könösün. Çaresizlikten alıĢırsın.

SONUÇ

Kırgızların köklü boy sistemiyle yaĢamaları ve Türkistan bölgesindeki en kalabalık nüfus yapısına sahip olmasıyla birlikte, Türk tarihinin ilk kavimlerinden biri olarak nitelendirilmiĢtir. Kavimlerinin büyüklüklerine binaen devlet kurma düĢüncesi içerisinde olan Kırgızlar, bu düĢüncelerini her ne kadar gerçekleĢtirmeye çalıĢsalar da diğer devletlerin hâkimiyeti altına girmekten kurtulamamıĢlardır.

Türkistan coğrafyasında yer alan Kırgızlar, çok kıymetli topraklarda yer almaları nedeniyle gerek Çarlık Rusya‟nın gerekse de Sovyet Rusya‟nın baskısı altına girmiĢlerdir. Bu baskı kanlı bir Ģekilde olup insanların hem malını hem de canını yok sayarcasına büyümüĢtür. Rusya‟nın yaptığı bu katliamlardaki düĢüncesi, Kırgız halkını asimile ederek, nüfusunun çok büyük olması nedeniyle esareti altına girmelerini sağlamaya çalıĢmıĢlardır. Fakat özgürlüğünü önemseyen Kırgız Türkleri, olabildiğince canları pahasına direnmiĢlerdir. Bu direniĢ, o dönemlerde yaĢayan aydınlar olarak bilinen Ģairlerin sözlerine ve Ģiirlerine yansımıĢtır. ġairlerin o önemde ortaya çıkardıkları Ģiirler, cahil Kırgız halkının acı çığlıklarına verilmiĢ tepkinin eseri niteliğinde olmuĢtur.

Genel olarak göçebe topluluklar halinde yaĢamını sürdüren Kırgızlar, zengin kültürel unsurlara sahip bir millettir. Bir topluluk veya devletin geride bırakabileceği en değerli mirasının geçmiĢteki yaĢayıĢ tarzlarının oluĢturduğu kültürel birikim olduğu düĢünülürse, Kırgızlar sözlü kültür geleneğinin en çarpıtıcı aĢamalarını gelecek kuĢağa aktarmada ilk sırada yer alabilir. Bunu en güzel Ģekilde bize aktaran ve Kırgızlar denildiğinde ilk akla gelen Manas destanı çok önemli bir yere sahiptir. Aynı zamanda Kırgızların diğer sözlü unsurlarının da öğreticilik yanı bulunmakla birlikte, insanları eğlendirip zaman geçirmelerini sağlamaya yönelik olduğu da söylenebilir.

Kırgız halkı maddi yönden yoksun olduklarından dolayı okula gidip eğitim alamadıkları için cahil kalmıĢlardır. Cahil halkın içerisinde bazı Ģanslı, zeki ve yetenekli kiĢiler eğitim alarak halkın sözcüsü olma görevini üstlenmiĢlerdir. Bu kiĢiler Ģair olarak nitelendirilmiĢ olmakla beraber Kırgızların kültürlerini kuĢaklar boyunca sözlü bir Ģekilde yaĢatmalarına imkân sağlamıĢtır. Ancak siyasi olarak halkın içinde bulunduğu kötü durumu Ģiirlerinde ya da Ģarkılarında yansıtan Ģairler, cahil halkın uyanmasından mütevellit iç karıĢıklık yarattığından ötürü ülkeden sürdürülmüĢlerdir.

Bu sebeple o dönemden itibaren günümüze gelen siyasi içerikli sözlü unsurlar yok denecek kadar az olmasına neden olmuĢtur.

O dönemde cesur Ģairler olarak nitelendirilen zamane Ģairleri; Rusların Kırgız halkına yaĢattıkları sömürgecilik siyasetiyle birlikte iĢgal politikalarının da yer aldığı haksızlıkları protesto ederek, halkın gözünün açılmasına neden olmuĢlardır. Böylece yaĢanılan bu iĢgallerden kurtulmanın tek yolunun kendi milletine sahip çıkıp birlikte hareket etmek olduğunu dile getirmiĢlerdir.

XIX. yy‟ın ikinci yarısından sonra eğitimli kiĢilerden olan Ģairler aracılığıyla sözlü edebiyatla birlikte yazılı edebiyat da oluĢmaya baĢlamıĢtır. Normal Ģartlarda irticalen ve yeteneğine göre zekâsı eĢliğinde Ģiirler söyleyen geleneksel Ģairler yer almıĢtır. Fakat yazılı edebiyat oluĢmaya baĢladıktan sonraki aĢamada, Ģairler Ģiirini söylemeden önce kâğıda yazıp komuz çalarak okumaya baĢlamıĢlardır. „Söz uçar yazı kalır.‟ atasözünden hareketle, yazılı edebiyatın çıkmasıyla birlikte o dönemin aydın kesimi olan Ģairlerin yazdıkları Ģiirler, kuĢaktan kuĢağa çarpıtılmadan aktarılmıĢtır. Birçok aydın Ģair, Kırgızların okuma yazma bilmediklerinden ötürü yazdıkları Ģiirlerini okuyamayacakları için sitem etmiĢlerdir.

Dönemin yöneticileri, siyasi konulardan oluĢmayan ve yönetimi eleĢtirmeyen sadece günlük hayattaki yaĢanılan konuları ele alan eserlere herhangi bir tepki göstermemiĢlerdir. Ceñicok gibi Ģairler, Kırgızistan halkına her daim boyun eğdirmeye çalıĢan yöneticilerin siyasi yaĢamın üzerinde kurduğu baskı nedeniyle, en çok toplumsal ve felsefî konulardan hareketle Ģiirlerini söylemiĢlerdir.

Kırgız halk Ģairlerinden olan Ceñicok (Ötö), 1860 senesinde Talas vadisindeki Kızıl-Köngöy köyünde dünyaya gelmiĢtir. Küçük yaĢta babasını sonra da annesini kaybeden Ģair, bundan sonraki hayatına yetim ve öksüz bir Ģekilde devam etmiĢtir. Ötö aynı zamanda halk arasında „alaca‟, tıp dilinde vitiligo (beyazlama hastalığı) olarak bilinen cilt hastalığına yakalanarak çevresinde bulunan insanlar tarafından dıĢlanmıĢtır. Ötö‟nün yaĢadığı köyde yönetici olan TaĢkara Bey Ötö‟nün cildinde meydana gelen hastalığın o çevrede bulunan insanlara bulaĢabileceğini söyleyerek adamlarına Ötö‟yü, Kara-Buura adı verilen suya atmalarını istemiĢtir. Fakat Ötö gibi küçük bir çocuğun ölmesini istemeyen bu vicdanlı adamlar ona iyilik yaparak, ticaret kervanında bulunan tüccarlara teslim etmiĢlerdir. Ötö, yanında bulunan tüccarlarla beraber Karavan denilen bölgeye geldiği sırada, Sadır isminde uzak akrabalarından dayısı olarak bilinen

kiĢi, Ötö‟yü yaĢadığı Kara-Suu denilen yere götürmüĢtür. Sadır‟ın eĢinin memleketi de Talas olduğu için Ötö‟yü kendi evladı gibi sevmiĢtir. Sadır ve eĢi Ötö‟nün hastalığını iyileĢtirmek için Kez-Art‟ta yaĢayan Dalıçı ismindeki doktora giderek Ötö‟yü göstermiĢlerdir. Kısa zamanda doktor çaresini bulup Ötö‟yü iyileĢtirmiĢtir. Sadır, Ötö‟nün yaĢıtlarından daha olgun, akıllı ve gelecek vadeden bir çocuk olduğunu fark edince, eğitim alması için onu okula göndermiĢtir. Okulda Nurmoldo‟dan Arapça dilinde okuma ve yazmayı öğrenen Ötö, aynı zamanda Özbekçe ve Doğu edebiyatını da görmüĢtür. Ötö, Imanbay‟ın medresesinde ders alırken Ģiire olan yeteneğiyle dikkat çekmiĢtir. O Ģiir yeteneği sayesinde içindeki sıkıntıları anlatma yolunu bulmuĢtur. Ötö bundan sonraki süreçte; halk Ģiirlerini, masal ve destanlarını, Ģairlerin birden fazla eserlerini ezberleyerek Ģair olmak için kendini geliĢtirmeye çalıĢmıĢtır. Kendini denemek için ilk baĢta arkadaĢlarının içerisinde daha sonra da düğünlerde ve Ģenliklerde Ģiir söyleyen Ötö, bu Ģekilde devam ederek bir ileri aĢama olan kalabalık halkın arasında da Ģiir söylemeye baĢlamıĢtır.

Büyük Ģairlerin yolunda ilerlemeye çalıĢan Ģair, kalabalık halk arasında o zamanlarda gelenek haline gelen atıĢma yaptığı esnada yeteneğini göstererek halk tarafından Ceñicok takma adını almıĢtır. Artık yavaĢ yavaĢ ünlenen Ģair, önüne gelen bütün büyük Ģairleri komuz eĢliğinde doğaçlama söylediği Ģiirleriyle alt etmiĢtir. Hayatının dönüm noktası olan Aksı‟da en güzel günlerini geçirerek yaĢamın kıymetini daha iyi anlamıĢtır. Aksı‟da âĢık olup evlendiği Köksuluu‟dan çocuğu olmadığını gördüğünde mutluluk yerine üzüntüye bırakmıĢ ve her daim çocuk hasretiyle yandığını birçok Ģiirinde yansıtmıĢtır. Genel olarak çok kuvvetli bir hafızaya sahip olduğundan ötürü okuduğu ya da dinlediği her Ģeyden kendine ders çıkarıp bunları ezberlemiĢtir. Küçüklüğünden beri hayatın getirdiği türlü mücadelelere katlanmak zorunda kalan Ģair, genç yaĢta bir yetiĢkin gibi öğüt verme olgunluğuna eriĢmiĢtir. ġiirlerinde, insanlara hayatta yaĢadıklarından ders çıkarmaları ve iradelerini güzel iĢlerde kullanmaları konusunda nasihat vererek; en çok tabiatta gördüğümüz ve içinde yaĢayıp yararlandığımız fakat hayatımızdaki öneminin farkına bile varmadığımız olaylara ve yaratılanların güzelliklerine değinmiĢtir. Aynı zamanda insanların yapacakları iĢlerde öngörüde bulunabilmeleri ve yaptıklarından piĢman olmamaları için düĢünmeleri gerektiğinden bahsetmiĢtir.

ġair, toplumsal Ģiirlere topluma yön verdiği gerekçesine dayanarak çok önem vermiĢtir. Sözlü kültürün önemli olduğu ve yazılı edebiyatın da hüküm sürdüğü

dönemde Ģair, kendi yazdığı Ģiirlerini halkının okuma yazma bilmemesinden ötürü okuyamayacaklarını bildiği için çok üzüldüğünü her defasında vurgulamıĢtır. Cahil halkın aydın olarak nitelendirdiği Ģairlere inandığı dönemde Ötö, halkı bilgilendirme maksadıyla kendilerinin bile doğrusunu bilmediği konular hakkında yorum yapan Ģairleri çok sert bir Ģekilde eleĢtirmiĢtir. Dönemin baskısı nedeniyle Kırgız halkının köle niyetine yöneticilerin boyunduruğu altında yaĢamalarına razı olmayan Ģair; onların her daim özgür olduklarını, birlikte hareket ettiklerinde güçlü olacaklarını söyleyerek herkesin üzerine düĢen sorumluluğu yerine getirmeleri konusunda uyarılarda bulunmuĢtur. Aynı zamanda bu dünyada değilse bile haklının haksızdan intikamını alacağı asıl dünya olan ahirette adaletin keskin olduğu yönünde sözlerini dile getirmiĢtir. ġair; dünyevi hayatın geçiciliğini ve bu dünyada sahip olunan mal varlığının da geçici olduğunu vurgulayarak gerçek dünya için çalıĢılması, Allah‟ın emir ve yasaklarına göre hareket edilmesi gerektiğini söylemiĢtir. ġair sözlerinde ve Ģiirlerinde, güçlünün güçsüzü ezdiği, paranın hüküm sürdüğü dönemin özeti olarak içinde bulunduğu dönemi göstermiĢtir.

KAYNAKÇA

Abdıldayev, E. Ġ. (1984). Kırgız Tilinin Tüşündürmö Sözdüğü, C.1, Frunze. Abdıldayev, M. (1990). Muras. Frunze: Kırgızistan Yayınları.

Akçam, H. (2018). Kırgız Destanlarının Halk Hukuku Açısından Değerlendirilmesi. Ġstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Ġstanbul: YayınlanmamıĢ Doktora Tezi.

Akiev, K. (1964). Baskan Kol. Frunze: Kırgızistan Basması.

Akkan, E. (2002). Kırgızistan: Fizikî ve Beşerî Coğrafya. Ġslam Ansiklopedisi, C.25, s. 441-442. Ankara: TDV Yayınları.

Аkmataliev, A. (2004). Kırgız Adabiyatının Тarihi. C. I-II, BiĢkek: ġam Basması. Akmataliev, A. (2012). Kırgız Adabiyatının Tarıhı. C. V, BiĢkek: Poligrafumresursı. Akmataliev, A. - Mukasov, M. (2015). Ceñicok, „„Büyük Şairler‟‟ Serisi. C.III,

Kırgızistan Cumhuriyeti‟nin Milli Ġlimler Akademisi, Sosyal ve Ġktisadi Bilimler Bölümü, C. Aytmatov Dil ve Edebiyat Enstitüsü. BiĢkek: Biyiktik Plus.

Alimova, C. – Arıkoğlu, E. – Askarova, R. – Kağan Selçuk, B. (2017). Kırgızca - Türkçe Sözlük. C. I-II. BiĢkek: Kırgızistan-Türkiye “Manas” Üniversitesi Yayınları.

Alimov, U. (2003). Kırgızistan‟da Akınlar ve Akınlık Geleneği. Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Ġzmir: YayınlanmamıĢ Doktora Tezi.

Alimov, U. (2010). Kırgız Aytışları. Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Ġzmir: YayınlanmamıĢ Doktora Tezi.

Artıkbayev, K. (2004). XX. Kılımdagı Kırgız Adabıyatının Tarıhı. BiĢkek: TASS, CÇK.

Arvas, A. (2011). Akınlık ve Âşıklık Geleneği Arasındaki Bazı Ortaklıklar: Togolok Moldo Örneği, Turkish Studies, C. 6, S.3, s.513-522.

Baycigitov, K. (1985). Kırgız Mifteri, Ulamıştarı cana Legendalar. Frunze: Ġlim Basması.

Budak, F. (2003). Kırgızistan Dünü Bugünü Yarını. Ankara: Ocak Yayınları. Çeçen, A. (2003). Türk Devletleri. Ankara: Yeni Avrasya Yayınları.

Çelebi, Ġ. (2006). Kırgız Halk Edebiyatında Koşoklar (Ağıtlar). Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Ankara: YayınlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi.

ÇeribaĢ, M. (2010). Kırgız Türklerinin Destancılık Geleneği ve Er Soltonoy Destanı (İnceleme - Transkripsiyonlu Metin – Tıpkıbasım). Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Ankara: YayınlanmıĢ Doktora Tezi.

Çorotekin, T. (2002). Kırgızistan Cumhuriyeti. Türkler Ansiklopedisi, C.19, s,474- 475, Ankara: Yeni Türkiye Yayınları.

Dıykanbayeva, A. (2004). Kırgız Efsaneleri Üzerine Bir Araştırma. Ġzmir: Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (YayınlanmamıĢ Doktora Tezi). Dıykanbayeva, M. (2010). Kırgız Adı Üzerine. Atatürk Üniversitesi Türkiyat

AraĢtırmaları Enstitüsü Dergisi, S. 43, s. 205-210. Erzurum.

Dıykanbayeva, M. (2016). Kırgızlarda Atalar Kültü. Konya: Kömen Yayınları.

Dosoeva, C. – Majitova, Z. - Kulalieva, К. (2006). Kırgız Tili Siz Üçün. BiĢkek: Biyiktik Basması.

Erdem, M. (2000). Kırgız Türkleri Sosyal Antropoloji Araştırmaları. Ankara: Asam Yayınları.

ErĢahin, S. (1999). Kırgızlar ve İslamiyet, Göçebe Bir Türk Boyunun İslamlaşma Tarihi Üzerine Bir Deneme. Ankara: Sek Yayınları.

Gömeç, S.Y. (2002). Tarihte ve Günümüzde Kırgız Türkleri. Ankara: Akçağ Yayınları.

Gömeç, S. Y. (2011). Kırgız Türkleri Tarihi. 3. Baskı, Ankara: Berikan Yayınevi. Gömeç, S.Y. (2015). Türk Cumhuriyetleri ve Toplulukları Tarihi. Ankara: Akçağ

Yayınları.

Güngör, S. (2015). Kırgız Akınlık Geleneği Üzerine Türkiye‟de Yapılan Çalışmalar, Çankırı Karatekin Edebiyat Fakültesi Dergisi, S.5, s.27-38.

Hudyakov, Yu. S. (1985). Kırgızı v Mongoliy. Ulaanbaatar: Olon Ulsın Mongolç Erdemtdiyn IV Ġh Hural.

Hudyakov, Yu. S. (1992). Nabor Pantsirnıh Plastin İz Sobraniya Tsentralnogo Gosudarstvennogo Muzeya MNR. Ulaanbaatar: Arheologiyn Sudlal.

Ġbraimov, K. (1985). Tabışmaktar. Frunze: Ġlim Basması

Ġrisov, K. (1947). Aldar Kösönün Coruktarı, Tai Fonu, 5224. Frunze. Ġrisov, P. (2001). Irçılar Çıgarmaçılıgı. OĢ, Kırgızistan.

Jumaliev, K. (1999). <<Manas>> Zposundagı Jalpı Adamzattık Ideadar. BiĢkek: FAB.

Jusubaliyev, A. (2007). Kırgızların İslamiyeti Kabulü. Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Ankara: YayınlanmamıĢ Doktora Tezi.

Kalberdiev, A. (2010). Tarihten Günümüze Kırgızlarda Allah Anlayışı. Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Ankara: YayınlanmamıĢ Doktora Tezi.

Kapağan, E. (2015). Kırgız Şiirinde Ekim Devrimi. Ankara: Akçağ Yayınları.

Kayıpov, S. (2006). Cılga Bergis Carım Kün (Ce Sanat Irdan Sardıkkan Oylor). BiĢkek, 51-55.

Kebekova, B. (1994). Arstanbek, Adabiy Münözdömö. BiĢkek: Ġlim Yayınları.

Kolcu, A. Ġ. (2012). Çağdaş Türk Dünyası Edebiyatı. Erzurum: Salkımsöğüt Yayınevi. KoĢoyev, M. (2006). Kırgız Eli, Tarihi cana Ruhu. BiĢkek: Biyiktik Plus

Basmakanası.

Koylubayev, K. K. (2010). Cazgıç Akındardın Çıgarmaçılıgı. Karakol, Kırgızistan. Krakeyev, K. K. (1991). Ploskih, V. M., 1937. BiĢkek.

Kundakcı, M. (2019a). Kırgız Şiirinde „Akan Su‟. Ankara: Bengü Yayınları. Kundakcı, M. (2019b). Kırgız Zamane Edebiyatı. Ankara: Bengü Yayınları. Malabayev, C. M. (1999). Kırgız Memleketinin Tarihi. BiĢkek: Ġlim Yayınları.

Mokeev, A. (2010). Kırgızı Na Altae i Na Tyan‟-Şane. BiĢkek: Kırgız-Türk Manas Üniversitesi Yayınları.

Mukasov, M. (2004). Din Irları. Kırgız Adabiyatının Tarıhı. BiĢkek: ġam Basması, s.316- 350.

Obozkanov, A. (2006). Tökmölüktün Başatı, Kalıptanuu Etaptarı cana Sinkrettuu Tabiyatı. BiĢkek: ġam Basması.

Orkun, H. N. (1936). Eski Türk Yazıtları. Ġstanbul: Devlet Basımevi.

Orozobayev, M. (2014). Kırgızcadaki İslam Öncesi Geleneksel İnanç ve İnanışlarla İlgili Söz Varlığı. Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları.

Orozobekova, C. (2004). „„Cañılmaçtar‟‟. Kırgız Adabiyatının Tarıhı. s.287-291. BiĢkek: ġam Basması.

Özgen, N. (2014). Yirminci Yüzyılın İlk Yarısında (1900-1950) Kırgız Edebiyatı Tarihi. Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları.

Özkan, Ġ. (1995). Manas Destanının Türk Destanları İçindeki Yeri ve Önemi, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi I. Manas Bilgi ġöleni, s.43-49.

Sağlam, A. (2017). Kırgız Etnik Kimliği ve Ulus Devlet Yapılanması. Ġstanbul: Az Yayınları.

Saray, M. (1993). Kırgız Türkleri Tarihi. Ġstanbul: Nesil Matbaacılık Yayınları.

Saray, M. (2002). Kırgızistan. Ġslam Ansiklopedisi, C.XXV, s.444-445, Ankara: TDV Yayınları.

Satılganov, T. (1999). Ceñicoktu Coktoo. Zalkar Akındar, C.II, BiĢkek: ġam Basması.Voytov,

ġeriyev, C. - M. Muratov (1994). Kırgız Adabiyatı. Terminderdin Tüşündörmö Sözdügü. BiĢkek.

ġimĢek, S. (2018). Kırgız Türklerinin Bilmeceleri (İnceleme Metin). Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Ankara: YayınlanmamıĢ Doktora Tezi.

Tan, A. (2017). Kırgız Türkçesi. Ġstanbul: Kesit Yayınları.

TaĢtemirov, C. (1973). Irım cana Darımdar, Kırgız Elinin Oozeki Çıgarmaçılık Tarıhının Oçerki. Frunze: Ġlim Basması, s.51-67.

Temur, N. (2014). Kırgız Türklerinde Sınçılık Geleneği ve Kırgız Sınçıları. Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları.

Togan, A. Z. V. (1981). Türkili (Türkistan) ve Yakın Tarihi, C.1. Ġstanbul: Enderun Kitabevi.

Tokombayeva, A. (1973). „„Kırgız Epostoru‟‟, Kırgız Elinin Oozeki Çığarmaçılık Tarıhının Oçerki, s. 285-295. Frunze: Ġlim Basması.

Turdugulov, A. (2005). Kırgız Klassikası. BiĢkek: ġam Basması.

Yıldız, N. (1995). Manas Destanı (W. Radloff) ve Kırgız Kültürüyle İlgili Tespit ve Tahliller. Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları.

Yıldız, N. (2007). Kırgız Halk Edebiyatı 1. Ankara: Alp Yayınları.

EKLER

ORĠJĠNAL METĠN VE TÜRKĠYE TÜRKÇESĠNE AKTARMA

Ek.1 Ceñicoktu Coktoo Ceñicok Ġçin Ağıt

Ak tulpar eleñ celede, Ak tulpar idin yelede,

Ak şumkar eleñ çegede, Ak doğan idin direkte,

Ak tulpar ketti celeden, Ak tulpar gitti yeleden,

Ak şumkar uçtu çegeden Ak doğan uçtu direkten

Benzer Belgeler