• Sonuç bulunamadı

SÖZLEŞMESĐ, 4054 SAYILI REKABETĐN KORUNMASI

HAKKINDA KANUN’UN 4. VE 56. MADDELERĐ ĐLE BORÇLAR

KANUNU’NUN 19. VE 20. MADDELERĐ UYARINCA

GEÇERSĐZDĐR.

1. Taraflar Arasındaki Đnhisari Patent Lisansı Sözleşmesinin Rekabet Hukuku Açısından Niteliği

Fikri ve sınai mülkiyet hakları, sahiplerine kapsamlı yetkiler tanır. Hak sahipleri, bu geniş yetkilerine dayanarak ürünün kendileri tarafından piyasaya sunulmasından sonraki el değiştirmelerini, dağıtımlarını da kontrolleri altına

Araçları A.Ş., sadece davayı patent sahibine izafeten yürütecektir. Bu durumun ise dava dilekçesinde ayrıca açıklanmış olması gerekmektedir.

almak istemişlerdir. Bu durum, ürünlerin serbest dolaşımını engellemiş ve rekabete dayalı ticaret anlayışına zarar vermiştir75. Bu hakların yapısındaki tekelci nitelik, söz konusu hakkın rekabeti sınırlayıcı-engelleyici anlaşma, uyumlu davranış ve kararlara konu olmasına veya hakim durumdaki bir işletme tarafından kötüye kullanılmasına imkan vermektedir76.

Fikri ve sınai mülkiyet haklarını koruyan kurallar, bu hakların korunma amacını gerçekleştirecek düzenlemeler getirmiştir. Lisans sözleşmelerinin yapılabilmesi de bu hakların sahibine tanıdığı imkanlar arasında yer almak- tadır77. Lisans sözleşmeleri ile hak sahibi, lisans alanlara tekelci (inhisari) nitelikteki haklarını kullanma imkanı tanımaktadır. Lisans alanlara tanınan tekelci haklar, bazı durumlarda rekabeti sınırlayıcı etki gösterebilmektedir. Bu sınırlamaları engellemek isteyen rekabet hukuku, uygulama alanına lisans sözleşmelerini de almıştır.

Fikri ve sınai haklar alanında, rekabet kurallarının en önemli etkisinin lisans sözleşmeleri üzerinde olduğu görülmektedir. Gerçekten de özellikle patent, marka, know-how lisansı sözleşmelerinde, birçok rekabeti sınırlayıcı hüküm getirildiği -yine dava konusu lisans sözleşmesinde olduğu gibi-, bu yolla piyasadaki rekabet koşulları üzerinde -olumsuz yönde- etkide bulunul- maya çalışıldığı görülmektedir. Çünkü bu sözleşme tipi ile rekabeti bozucu kartel yaratmak veya kartel olarak nitelendirilebilecek uygulamalar yapmak, kolayca mümkün olduğu gibi, lisans sözleşmesinin ekonomik işlevi dışında uygulamalar da gerçekleştirilebilir. Eş deyişle dava konusu malların Türk iç piyasasından değil de Đtalya’dan getirilmesinin en temel sebebi, iç piyasada tespit edilmiş fiyatların fahiş denilecek kadar yüksek olmasıdır. Böylece, tüketicinin daha kaliteli mal ve hizmeti daha ucuza alabilme fırsatı, davacı Ege tarafından engellenmekte ve müvekkillerimizden Ekin’i, dava konusu modülleri ithal etmek zorunda bırakmaktadır. Sonuç olarak, lisans sözleşme- lerinin, rekabet hukukundan doğan sınırlamalar içinde ele alınması gerektiği dava konumuz bakımından bir zorunluluk teşkil etmektedir78.

75 Arkan S., “Marka Hakkının Tüketilmesi”, Prof.Dr.Ali Bozer’e Armağan, Ankara 1999, s.197.

76 Taylan E., Marka Hakkının Kullanımıyla Paralel Đthalatın Önlenmesi, Ankara 2001, s.257.

77 Özdemir S.O., Sınai Haklara Đlişkin Lisans Sözleşmeleri ve Rekabet Hukuku Düzenlemelerinin Lisans Sözleşmelerine Uygulanması, Đstanbul 2002, s.208.

Rekabet hukuku, lisans sözleşmelerini (genel olarak) dikey anlaşma olarak görmekte ve bu anlaşmalarla getirilen dikey rekabet sınırlamalarını engellemeye çalışmaktadır. Dikey anlaşmalar, üretim zincirinin farklı seviyelerinde bulunan işletmeler arasında yapılan anlaşmalardır79. Bu anlaş- malar, mal ve hizmetlerin üretiminden kullanıcıya arz edilmesine kadar uzanan aşamada, farklı seviyelerde faaliyet gösteren teşebbüslerin yaptığı

rekabeti sınırlayıcı anlaşmalardır80. Türk hukuku açısından lisans

sözleşmeleri, 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun (Buradan itibaren RKHK olarak anılacaktır) hükümlerine tabi olmakta ve RKHK’nun 4. ve 5. madde-leri kapsamında ele alınmayı gerektirecek olgular içerebilmektedir. Sonuç olarak, olayımızdaki patentli olduğu iddia edilen ürünleri konu alan inhisari satış lisansı sözleşmesinin, RKHK’nin 4. ve 5. maddeleri çerçevesinde ele alınması gerekmektedir.

2. Đnhisari Satış Lisansı Sözleşmesi, RKHK’nin 4. Maddesinin Uygulama Alanı Đçindedir.

RKHK’nin 4. maddesi, ekonomik yaşamda faaliyet gösteren teşebbüs- lerin, bir araya gelerek piyasalardaki rekabeti sınırlayıcı müşterek davranışları kontrol eden düzenlemeler içermektedir81. Bu maddenin uygulanabilmesi için öncelikle teşebbüsler arasında anlaşma, birlik kararları veya uyumlu davranış- ların bulunması gerekmektedir. Olayımıza konu olan lisans sözleşmesi, bu madde kapsamında bir (dikey) anlaşma olarak görülecek ve bu maddenin uygulama alanında kabul edilecektir. RKHK’nin 4. maddesi, ilk fıkrasında rekabeti sınırlama amacı taşıyan ya da etkisini doğuran veya doğurabilecek nitelikte olan anlaşmaları, hukuka aykırı bularak yasaklamıştır. Bu yasaklamayı takiben altı bent halinde rekabeti sınırlayıcı anlaşmalara örnekler verilmiştir. Bu bentlerde düzenlenen yasak haller, davacı Ege’nin taraf olduğu inhisari satış lisansı sözleşmesindeki mevcudiyeti görülmektedir. Đlgili

79 Badur E., Türk Rekabet Hukukunda Rekabeti Sınırlayıcı Anlaşmalar, Ankara 2001, s.61; Aslan Đ.Y., Rekabet Hukuku, Bursa 2001, s.252.

80 Topçuoğlu M., Rekabeti Kısıtlayan Teşebbüsler Arası Đşbirliği Davranışları ve Hukuki Sonuçları, Ankara 2001, s.182.

81 RKHK’nin 4. maddesi, Yasaklanan Faaliyetler; “Rekabeti Sınırlayıcı Anlaşma, Uyumlu Eylem ve Kararlar” kenar başlığı altında düzenlenmiştir. Avrupa Topluluğu Antlaşmasının 85/1 (yeni 81.) maddesinde de benzer bir hükmün düzenlendiği görülmektedir.

sözleşme hükümlerini, 4. madde ile beraber incelediğimizde aşağıdaki sonuçlara varılmaktadır:

a. Đnhisari Satış Lisansı Sözleşmesi, RKHK’nin 4. maddesinin (b) bendi Uyarınca, Pazarın Bölüşülmesine Neden Olmaktadır: RKHK’de öngörülen örnekseyici düzenlemelerden biri de “Mal veya hizmet piyasa- larının bölüşülmesiyle her türlü piyasa kaynaklarının veya unsurlarının paylaşılması veya kontrol edilmesi” olarak düzenlemiştir (RKHK m. 4/2 b). Görüldüğü gibi bu hükmün amacı, her türlü pazar paylaşımı faaliyetine engel olmaktır82.

Pazar paylaşma anlaşmaları; toprak, müşteri ve kullanım sınırlamaları şeklinde karşımıza çıkabilir83. Piyasanın farklı boyut veya görünümleri pazarın bölünmesinde bir araç olarak kullanılabilir. Örneğin; mal piyasala- rının ya da malın kullanıcılarının (müşterilerin) veya uygulamada sıkça görüldüğü şekliyle, coğrafi piyasaların teşebbüsler arasında paylaşılması, piyasa unsurlarının paylaşılması olarak nitelendirilir84. Đnhisari lisans sözleş- meleriyle davamızda da olduğu gibi rekabet, pazar paylaşımı düzeyinde sınırlandırılmıştır. Lisans sözleşmeleri, tek başlarına rekabeti sınırlayıcı etkiler yaratmasa da, bölgesel satış sınırlamaları ile birlikte pazar bölme etkisi yaratarak rekabetin sınırlanmasında bir araç olarak kullanılmaktadır85.

Olayımızda mevcut olan inhisari satış lisansı sözleşmesi, iki açıdan pazarın bölünmesine neden olmaktadır. Patent satış lisans sözleşmesine konulan bölgesellik kaydı ile ilgili piyasa, coğrafi bakımdan sınırlandırıl- mıştır. Patent satış lisansı sözleşmesinin inhisari nitelikte olması, 551 sayılı Patent Haklarının Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (Bura- dan itibaren PatKHK olarak anılacaktır) uyarınca, rekabet uygulamalarını da ilgilendiren etkiler doğurmaktadır. PatKHK’nin 88. maddesinin 4. fıkrası; “Đnhisari lisans söz konusu olduğu zaman, lisans sahibi başkasına lisans

82 Pazar paylaşma anlaşmalarında, paylaşmanın en klasik örneği; iki ya da daha fazla işletmenin ülkeyi bölgelere ayırarak, birbirlerinin bölgelerine girmemeyi taahhüt ettikleri anlaşmalardır. Bölünen pazarın ülke genelinde olması gerekli değildir, bir bölgenin ya da şehirlerin paylaşmaya konu olması da rekabetin sınırlanması açısından yeterlidir.

83 Aslan, s. 126.

84 Sanlı K.C., Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’da Öngörülen Yasaklayıcı Hükümler ve Bu Hükümlere Aykırı Sözleşme ve Teşebbüs Birliği Kararlarının Geçersizliği, Ankara 2000, s.109.

veremez ve hakkını saklı tutmadıkça, kendisi de patent konusu buluşu kullanamayacağını” düzenlemiştir. Buradaki düzenleme ile inhisari lisans sözleşmesinde lisans veren, sadece lisans alana kullanma yetkisini vermekle kalmayıp daha sonra aynı konuda ve aynı sınırlamalar içinde (yöresel, süresel, vs.) bir başkasına lisans hakkı vermeyeceğini de taahhüt ettiği bir sözleşme yapmaktadır86. Bu açıklamalardan sonra, davacı Ege’nin taraf olduğu lisans sözleşmesinin hükümleri incelendiğinde, ortada coğrafi bakımdan (Ege ve Akdeniz Bölgeleri ile) sınırlanmış bir inhisari lisans sözleşmesinin varlığı görülmektedir. Lisans sözleşmesine getirilen inhisarilik kaydı ile patentli ürünlerin piyasaya sürülmesi bakımından lisans veren Nature firmasının ticari faaliyetleri sınırlanmakta, dolayısıyla pazarın bölüşümüne neden olunmak- tadır. Ayrıca lisans sözleşmesinin bölgesel olarak sınırlanması, lisans alan Ege yönünden de pazarın paylaşımına yol açmıştır. Đlgili sözleşme uyarınca Ege’nin satış faaliyeti Ege ve Akdeniz bölgeleri ile sınırlı tutulmuş; satış hakkını sadece bu bölgelerde kullanabileceği belirtilmiştir.

Taraflar bu sınırlandırmayla yetinmeyip müşteri bakımından da pazarın paylaşımı yoluna giderek rekabetin en üst seviyede engellenmesine neden olmuştur. Sözleşmenin ilgili hükmüne göre, “Lisans alanlar, kendi lisans bölgeleri dışından gelen ürün taleplerini hiçbir şekilde karşılamayacak- lardır”. Bu sözleşme hükmü uyarınca, lisans alanların kendi bölgeleri dışındaki aktif ve pasif satış faaliyetleri engellenmektedir. Aktif satış, anlaşmada belirlenen bölge dışında anlaşma konusu mallarla ilgili olarak müşteri arama, şube açma veya dağıtım deposu kurmaya ilişkin satış faaliyet- leri iken; pasif satış satıcının, aktif satış kapsamına giren olumlu girişimlerde bulunmamasına rağmen, bölgesi dışından gelen ürün taleplerini karşılayarak ticari faaliyetlerde bulunmasıdır. Bazı durumlarda, aktif satışların kısıtlan- ması mümkün iken; rekabet kuralları içerisinde pasif satışların engellen- mesine izin verilmemektedir87.

86 Ortan A.N., Patent Lisansı Sözleşmesi, Ankara 1978, s.16.

87 Genç Y., “Türk Hukuku’nda Distribütörlük Sözleşmeleri”, Rekabet Kurumu Perşembe Konferansları, S.13, Şubat–Mart 2001, s.168. Bir sonraki bölümde inceleyeceğimiz muafiyet sisteminde aktif satışların engellenmesine belirli şartlarda izin verildiği görüle- cektir. Zira dikey anlaşmalara getirilen bölgesellik kaydı ile aktif satışların doğrudan sınırlanması mümkündür. Ancak Dikey Anlaşmalara Đlişkin Grup Muafiyeti Tebliği’nin m.6/I uyarınca; “...koşullarla bağdaşmaz etkilere sahip olduğunun tespit edilmesi halinde, Rekabet Kurulu, Kanun’un 13. maddesine dayanarak anlaşmaya bu Tebliğ ile tanınan muafiyeti geri alınabilir”. Buna bağlı olarak muafiyetin varlığını bir an için düşünecek

Bu tür sınırlamalar getiren inhisari nitelikteki lisans sözleşmeleri, kapalı- münhasır nitelikte olup rekabet hukuku ilkelerine göre yasaklanmaktadır88. Kapalı lisans sözleşmelerinde, lisans alana tanınan münhasır bölgesel koruma89 diğer bölgesel satış sınırlamalarıyla bir arada bulunur. Dolayısıyla patent hakları mutlak bir bölgesel koruma yaratmak amacıyla kullanıl- maktadır. Ancak bu korumanın lisans bölgesi dışına yapılacak, aktif ve pasif satışları engelleyici nitelikte olması rekabet kurallarına aykırılık teşkil eder.

b. Đnhisari Satış Lisansı Sözleşmesi Hükümleri, Lisans Alan ve Alt Lisans Alanların Daha Sonraki Ticari Faaliyetlerini Rekabet Kurallarına Aykırılık Teşkil Edecek Şekilde Belirlemektedir: Dikey anlaşmalarda; üretici konumunda bulunan tarafların, sahip oldukları hakim durumu kullanarak ürünlerinin dağıtımını sağlayacak kişilerin yapacağı satım faaliyetlerinin koşullarını da belirlemeleri, mümkündür. Rekabeti sınırlayan bu durumun engellenmesi, RKHK’nin 4. maddesinin (a) bendi ile mümkün olacaktır. Söz konusu bent uyarınca; “Mal veya hizmetlerin... her türlü alım yahut satım şartlarının tespit edilmesi...” hukuka aykırı ve yasak görülmüştür. Böylece, satış sonrası hizmetlerin sunuluş şartlarına ilişkin anlaşmalar da bu bent kapsamına girmektetir90.

Davamızda mevcut olan lisans sözleşmesinin, satış sonrası hizmetlerin sunuluş koşullarını belirleyerek başka bir yönden de rekabeti sınırladığı görülecektir. Bu etkiyi doğuran sözleşme hükmü şu şekilde düzenlenmiştir: “Nem modüllerinin kurulumu lisans ya da alt lisans alanların alıcılara sunacakları satışa refakat eden hizmetlerin içinde yer almaktadır...”91.

olsak bile, “Pazarın kısıtlanması” koşullarıyla bağdaşmayacağı için 13. madde karşısında Rekabet Kurulu tarafından geri alınacak bir muafiyet olacaktır. Buna karşın gerek Avrupa Birliği hukuku gerekse RKHK hükümleri, pasif satışların kısıtlanmasına izin verme- mektedir. Çünkü bu yolla belirli bir piyasadaki rekabetin tamamiyle ortadan kaldırılması mümkündür (Avrupa Topluluğu Antlaşması m.81; RKHK m. 5).

88 Taylan, s.223.

89 Dikey anlaşmalarda bu tür münhasır korumalar tarafların iradeleri ile sözleşme özgürlüğü çerçevesinde yaratılmaktadır. Ancak bir dikey anlaşma, fikri ve sınai haklara ilişkin hükümler de içeriyorsa, artık bu korumanın fikri ve sınai hakların tekelci etkileri kullanılarak en üst düzeye çıkarılacağı açıktır. Lisans sözleşmesi taraflarının bu yollarla rekabeti engellemelerine rekabet hukuku doğal olarak müdahale edecektir.

90 Aslan., s.123-124.

91 Örneğin; lisans sahiplerinin, büyük miktardaki ürün siparişlerini bu sözleşme hükmü yüzünden karşılamaları düşünülemez. Đnhisari lisans sahibi, böyle bir durumda ürün talep

c. Đnhisari Satış Lisansı Sözleşmesi, Rakip Teşebbüslerin Piyasaya Girişlerini Engelleyerek Serbest Rekabeti Ortadan Kaldırmaktadır: Bölge bakımından sınırlandırılmış, inhisari lisans sözleşmelerinde lisans veren, lisans alana tanıdığı bölge içinde üçüncü kişilere (ayrıca) lisans vermeye- ceğini taahhüt etmektedir. Bunun sonucunda, belli bir bölge içindeki (Ege ve Akdeniz bölgeleri) fikri ve sınai haklarla korunan ürünlerin satışı tek bir kişinin (Davacı Ege) eline bırakılmış olacaktır. Hatta bu tekelleşme, fikri ve sınai hakların kullanılması ile aşırı derecede güçlendirilebilir. Lisans veren, PatKHK’nın 148. maddesi hükmüne dayanarak lisans alana, patentten doğan haklarını koruyabilmek için kendisinin elinde bulundurduğu tüm tekelci yetkileri üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilmesini sağlayan bir dava hakkını da tanımıştır92. Lisans alan bu yetkilere dayanarak patentli ürünlerin kendi bölgesi içinde satış ve dağıtımına engel olmak isteyecektir. Bu tür bir yetkinin kullanımıyla rakip teşebbüslerin patentli ürünleri konu alan ticari faaliyetleri engellenerek ilgili piyasaya93 girişleri önlenecektir. Rekabeti sınırlandıran inhisari lisans sözleşmesinin RKHK’nin 4. maddesinin (d) bendi uyarınca hukuka aykırılığı açıktır. Sonuç olarak, olayımıza konu olan inhisari lisans sözleşmesinin rakip teşebbüslerin piyasaya girişlerini engelleme etkisi taşıdığı ve dolayısıyla hukuka aykırı ve yasak olduğu görülmektedir.

d. Sonuç: Açıklanan nedenlerden ötürü, davacı Ege ve dava dışı Nature firması arasındaki patentli ürünleri konu alan inhisari lisans sözleşmesi, RKHK’nin 4. maddesinin uygulama alanına dahil olup hukuka aykırı ve yasaktır.

Borçlar Kanunu’nun 20. maddesi, hukuka veya ahlaka aykırı işlemlerin hükümsüz olduğunu düzenlemiştir. Buna göre, niteliği itibariyle emredici hükümlere aykırı hukuki işlemler, “batıl”dır. RKHK’nin 4. maddesinin gerek lafzi, gerek amacı açısından emredici nitelikte olduğu konusunda hiçbir şüphe

eden kişiye alt lisans vermeye, üçüncü kişi de alt lisans almaya mecbur bırakılmıştır. Aynı şekilde, alt lisans alanların da büyük miktardaki ürün siparişlerini karşılama olanağı bulunmayacaktır.

92 Böyle bir yetkinin kullanımı için belirli şartların gerçekleşmesi gerekir. Öncelikle lisans alanın rakip teşebbüslerin faaliyetlerine engel olabilmesi için lisans sözleşmesine konu olan fikri ve sınai hakların tükenmemesi gerekmektedir.

93 Davamıza ilişkin olarak Türkiye’deki toplam kuluçka makinesi sayısının sadece 918 olduğu göz önüne alındığında, patentten doğan hakların kullanılması suretiyle ve rekabeti bozucu şekilde, piyasaya giriş çıkışların engellenmesi, son derece büyük bir öneme sahiptir. Ayrıntılı bilgi için bkz.: www.tarim.gov.tr/istatisitikler.

yoktur. Bu şekilde, yukarıdaki açıklamalarımız da dikkate alındığında, akdedilen inhisari patent satış lisansı sözleşmesinin söz konusu maddeye aykırılığı açık olup mutlak butlanla sakattır. Bu geçersizlik hali, özel olarak RKHK’nin 56. maddesinde de hüküm altına alınmıştır. Esasen söz konusu lisans sözleşmesi bakımından, bu aşamada Borçlar Kanunu’nun 20/II hükmünün de uygulaması mümkün değildir. Zira, yukarıda yer alan hukuka aykırı sözleşme şartları bulunmadan tarafların, -özellikle dava dışı Nature firmasının- sözleşmeyi aktedecek olmaları düşünülemez. Hukuka aykırı sözleşme hükümlerinin olmaması, Nature firmasının lisans sözleşmesi yapma menfaatini ortadan kaldıracak niteliktedir; çünkü bu hükümlerin yokluğu, patentli ürünlerin Türkiye’den ihracına, dolayısıyla Avrupa piyasasına girme- lerine neden olacaktır. Böylece Nature firmasının Avrupa ve Türk piyasaları için farklı fiyat politikası94 izlemesi, Türkiye’den yapılacak ihracatların, patentli ürünlerin Avrupa piyasasındaki fiyatlarını düşürecek olması nedeniyle hiçbir zaman düşünülemeyecektir95.

Sonuç olarak; Ege ile Nature firması arasında yapılan inhisari lisans sözleşmesinin geçersizliği nedeniyle Ege’nin PatKHK’ya dayanarak müvek- killerimize karşı ileri sürebileceği herhangi bir dava hakkı bulunmamaktadır. Başka bir deyişle, Ege’nin müvekkillerimize karşı açtığı (izinsiz ithalat ve

94 Sözü edilen farklı fiyat politikasının somut bir örneği olarak dava dışı Roza firmasının, patentli ürünleri Avrupa’dan temin etmek yerine, dava dışı Ova Çiftlik Araçları A.Ş.’den Avrupa piyasasından daha düşük fiyatla satın alması gösterilebilir.

95 Đnhisari lisans sözleşmesinin kısmi butlan yaptırımına tabi olması, objektif ve subjektif şartların bulunmasına bağlıdır. Tarafların sözleşmenin kalan kısmı mevcut olmaksızın, o sözleşmeyi -yine de- yapacaklarına yönelik farazi iradelerinin varlığı subjektif şartı oluşturmaktadır. Kısmi butlan yoluyla sözleşmenin ayakta tutulabilmesi, bu farazi irade- nin tespitine bağlıdır. Yukarıda, Nature firmasının böyle bir iradeye sahip olamayacağı belirtilmiştir. Ticari hayatta, hukuka aykırı hükümler içeren sözleşmelerin tam butlan yaptırımına maruz kalmaması için sözleşme tarafları, kurtarıcı/kısmi butlan kayıtları koyabilmektedir. Bu kayıtlar, sözleşmenin bir veya birkaç hükmünün herhangi bir sebepten dolayı geçersiz olması halinde, sözleşmenin geri kalan kısmının ayakta kalma- sını sağlar. Ancak, olayımızda böyle bir kaydın varlığı da görülmemektedir. Ayrıntısı için bkz.: Başpınar V., Borç Sözleşmelerinin Kısmi Butlanı, Ankara 1998, s.83; Gürzumar O., “Franchise Anlaşmaları ve Rekabet Hukuku”, Rekabet Kurumu Perşembe Konferansları, Ekim 1999, S. 1, s.124-125.

satım faaliyetlerinin önlenmesi hususundaki) davada, taraf sıfatının (aktif husumet ehliyetinin) bulunmadığı görülmektedir96.

Bunun yanında, bazı durumlarda rekabet hukuku uygulamaları getirdiği muafiyet sistemi ile dikey anlaşmaları 4. maddede öngörülen yaptırımlardan kurtarmaktadır. Benimsenen bu muafiyet sistemine göre; normal şartlar altında 4. madde yasağı içerisinde görülebilecek nitelikteki rekabet sınırlama- ları, 5. maddede öngörülen usuli ve maddi şartların tümünün yerine getirilme- siyle, 4. maddenin uygulamasından ve dolayısıyla bu maddeye tabi olmanın hukuki sonuçlarından kurtulabilecektir. Aşağıdaki muafiyet sisteminin şartları incelenerek, olayımıza konu olan lisans sözleşmesinin 4. madde uygulama- larından muaf tutulamayacağı görülecektir.