• Sonuç bulunamadı

1.4 Türk Tekstil Ve Konfeksiyon Sektörü Đçin Yapılması Gerekenler

1.4.2 Özel Sektör Tarafından Yapılması Gerekenler

Markalaşmaya Gidilmeli

Gelecekte oluşacak olan tekstil ve konfeksiyon pazarı, moda ve markaya dayanacaktır. Modayı yaratmayan ve markalaşamayan tekstil ülkeleri gelişmekte olan ülkeler sınıfında yer alarak, seri üretim yapan ülkeler ile yarışmak zorunda kalacaklardır. Böylece katma değeri yüksek olan ürünler üretemeyerek zaman içinde yok olma tehlikesi ile karşılaşacaklardır.

Türkiye’nin, dünyada en büyük arz fazlalığının yaşandığı ucuz tekstil ürünlerinde üretimine devam etmesi, başta Çin ve Hindistan olmak üzere birçok Asya ülkesi ile rekabet etmeye çalışması, yapabileceği en büyük hata olacaktır.

Türk tekstil ve konfeksiyon sektörü özgün tasarım, kalite, verimlilik, pazarlama ve dağıtım yeteneklerini daha da geliştirerek üst sınıf modaya yönelik, moda-marka ürünler grubuna yönelmelidir (Özgür, 2006).

Çok Fonksiyonlu Akıllı Tekstil Ürünleri Pazarına Girilmeli

Tüketicilerin giysi satın alırken birinci derecede önem verdikleri husus görünüm ve kaliteyken günümüzde tercihlerinde konfor ve sağlık ön plana çıkmaktadır. Bu nedenle kullanıcılara rahatlığı sağlayacak (terletmeyen, üşütmeyen, sıcak tutan vb.) tekstil ürünlerinin üretimi ve kullanımı zamanla daha da önem kazanacaktır. Şu anda en önemli pazarın interaktif (çok fonksiyonlu) tekstil ürünleri pazarı olduğu

bilinmektedir. Türkiye’nin de bu ürünleri araştırıp geliştirmeye başlaması şarttır. Çünkü bu ürünlerin sağlayacağı katma değer çok fazladır. ABD, AB, Japonya gibi bilgi toplumu ülkelerin daha şimdiden çok fonksiyonlu akıllı tekstil ürünlerini araştırıp geliştirmeye başlaması ve bu özel ürünlerin fikri ve mülkiyet haklarını daha şimdiden koruma altına almaya başlaması, bu ürünlerin uzun yıllar bu bilgi toplumu ülkeler tarafından üretileceğini ortaya koymaktadır (Özgür, 2006).

AR-GE Faaliyetlerine Ağırlık Verilmeli

Önümüzdeki yıllarda akıllı giysilerin ve tekstil ürünlerinin önem kazanacak olması tekstil ve konfeksiyon sektörünün bu alana yönelmesine neden olacaktır. Geleceğin tekstil ürünleri son derece bilgi yoğundurlar ve uzun süreli AR-GE çalışmaları sonucu geliştirilebilmektedir. Bunun için bir an önce AR-GE uzmanlarının yetiştirilmesi ve alt yapının hazırlanması gerekmektedir. Firmaların AR-GE birimlerini bir an önce kurarak, kendi sorunlarına kısa sürede çözümler getirebilmeleri mümkün olabilecektir (Özgür, 2006).

Verimlilik Üzerine Odaklanmalı

Sektör kapasite arttırmak yerine verimlilik artışı ile teknolojik yenileme ve geliştirme üzerinde durmalıdır. Konfeksiyon sektörü emek yoğun bir sanayi dalı olmaktan kurtarılmalı ve teknolojik değişim verimlilik ile gerçekleştirilmelidir (Özgür, 2006).

Yeni Pazar Arayışına Gidilmeli

Đhracat ağırlığını AB pazarının üzerine yoğunlaştırmış olan Türk tekstil ve konfeksiyon sektörü pazar çeşitlemesine gitmelidir. Tek bir pazara hitap ederek bu pazara karşı bağımlı kalınırsa fiyat üzerinde de söz sahibi olma hakkı ortadan kaybolur. Ayrıca yeni pazarlar Türk tekstil ve konfeksiyon sektörünün o ülkelerde de tanıtımına katkıda bulunacaktır. Türkiye’nin en kısa sürede pazar çeşitlendirmesini gerçekleştirmesi gerekmektedir (Özgür, 2006).

Moda Yakından Takip Edilmeli

Konfeksiyon sektöründe başarılı olabilmek için moda yakından takip edilmelidir. Bir ürünü yalnız kaliteli bir şekilde kesip dikmek yeterli değildir. Başarılı olabilmek için dünya kültürleri ile bütünleşmiş, ilgili ülkelerin zevklerini iyi bilen, yetenekli ve tecrübeli stilist ve modelistler yetiştirilmelidir. Yaratıcı koleksiyonlar ve kreasyonlar hazırlanmalıdır. Türkiye’ye her yıl dünya çapında modacılar davet edilerek moda günleri düzenlenmelidir (Özgür, 2006).

Kaliteli Ürünler Tercih Edilmeli.

Dünya pazarında rekabet edebilmek için ucuz ürün ile çalışmak artık yeterli değildir. Kaliteli ürünlere yönelinerek kalitenin sürekliliği sağlanmalıdır. Tam zamanında üretim ve kalite rekabet koşulları çerçevesinde, tekstil sektörüne Toplam Kalite Yönetimi kavramının yerleşmesi sağlanmalıdır. Elektronik tedarik zinciri yönetimi kullanılarak geleceğin alt yapısı oluşturulmalıdır. Bu sistemleri gelecekte kullanmak zorunlu olacaktır. Bu bilgileri sağlayan kuruluşlar ile hemen işe başlanmalıdır.

Türkiye, düşük kalitede iplik ve kumaş üreterek Pakistan, Hindistan, Çin gibi Uzakdoğu ülkelerinin rakibi olmamalıdır. Türkiye, konfeksiyon sektöründe kendi markasını yaratarak, Đtalya, Fransa ve Đngiltere gibi ülkelerin rakibi olmalıdır (Özgür, 2006).

Đşletmeler Arasında Birlik Oluşturulmalı

Tekstil şirketleri bir araya gelerek sorunlarına ortak çözümler arayabilmeli, sektörel birlikler oluşturulmalı, AR-GE, eğitim ve değişik yatırımlar birlikte yapılmalıdır. Sektör için kısa, orta ve uzun vadeli hedefler belirlenmeli, vizyon oluşturulmalı ve dünyadaki tekstil gelişmelerine göre izlenecek stratejiler belirlenmeli, ilgili stratejiler bütün işletmelere ve yöneticilere anlatılmalıdır. Ayrıca birçok KOBĐ ölçeğindeki firma tek bir çatı altında toplanarak birleşmelidir. Birleşme

yoluna giden firmalar bütün işlemlerini tek kalem altında gerçekleştirecekler ve birçok masrafa da ortak olmuş olacaklardır (Özgür, 2006).

Tekstil ve Konfeksiyon Kolları Arasında Bir Sinerji Sağlanmalı

Tekstil ve konfeksiyon sektörünün güçlü yapısını devam ettirebilmesi ve daha da güçlenmesi için tarım, iplik, dokuma, örme, boya terbiye ve konfeksiyon sektörleri bir bilinç içinde ortak olarak çalışmalıdırlar (Özgür, 2006).

Eğitim-Öğretime Önem Verilmelidir

Tekstil ve konfeksiyon eğitim-öğretimi yapan orta öğretim kurumları başta olmak üzere üniversiteler ile tekstil sektörü yakın ilişkiler kurmak zorundadır. Bu şekilde kendi çalışma alanları için teknik, becerikli ve donanımlı elemanlar bulunabilir. Üniversite ile iş birliği yapılarak öğrencilere finans kaynağı sağlanarak onların bilgisinden yararlanılabilir. Günümüzde Türkiye’de bir çok tekstil ve konfeksiyon işletmesi bunu gereksiz yapılan bir harcama gibi görmektedir (Özgür, 2006).

Asya Pazarı Yakından Araştırılmalı

Gelişmiş ülkelerin tedarik kaynaklarını Asya ülkelerine kaydırdıkları dikkate alındığında, işgücü ve diğer girdi maliyetleri açısından pahalı duruma gelen Türk üreticisi firmaların, Asya’da gelişmekte olan ülke pazarındaki işbirliği imkânlarını şimdiden araştırma faaliyetlerine yoğunlaştırması gerekmektedir (Özgür, 2006).

Benzer Belgeler