• Sonuç bulunamadı

B. ÖZBEK TÜRKLERİ VE TÜRKÇESİ

1.1.3. Deve

Geviş getiren memelilerden, boynu uzun, sırtında bir veya iki hörgücü

olan, yük taşımakta kullanılan hayvan.61Uzun yay biçimli boynu, yarık üst

dudakları, öteki geviş getirenlerde görülmeyen üst kesici dişleri, sırt bölümündeki

hörgüçleriyle geniş, yastıklı ve iki parmaklı ayakları en belirgin özellikleridir.”62

1.1.3.1. Kazan Tatar Türkçesi Atasözlerinde:

1) At yaḫşı döyeden, döye yaḫşı biyeden (At deveden iyi, deve aygırdan iyi)

(THM, 1959: 777).

61 Türkçe Sözlük, 2005, 512.

2) Atnıñ danı zur, döyeněn tabanı zur (Atın namı büyük, devenin ayağı büyük)

(THM, 1959: 777).

3) Attan at tuvar, döyeden döye tuvar (Attan at doğar, deveden deve doğar)

(THM, 1959: 777).

4) Attan yıġılġanġa döye kirek (Attan inene deve gerek) (THM, 1959: 777). 5) Běr döye döye bulmas, ikě döye dönya bulmas (Bir deve deve olmaz, iki deve

dünya olmaz) (THM, 1959: 818).

6) Běr döyede ikě örkeç, běrě şilse, běrěněñ köçě yuk (Bir devede iki hörgüç, biri

giderse diğerinin gücü yok) (THM, 1959: 778).

7) Běr teñkege biye bulmas, ikě teñkege döye bulmas (Bir akçeye kısrak olmaz,

iki akçeye deve olmaz) (THM, 1959: 778).

8) Běrevden deve, běrevden doġa(Kiminden deve, kiminden dua) (THM, 1959:

818).

9) Biyeden döye yaḫşı (Kısraktan deve iyidir) (THM, 1959: 778). 10) Döye çěběn avlamas (Deve sinek avlamaz) (THM, 1959: 819). 11) Döye çül kimesě (Deveye çöl gibisi) (THM, 1959: 819).

12) Döye ikě mögěz soradı, ikě ḳolaḳtan ḳorı ḳaldı (Deve iki boynuz istedi, iki

kulaktan mahrum kaldı) (THM, 1959: 818).

13) Döye Keġbege bar bělen ḫaci bulmas (Deve Kâbe’ye gitmekle hacı olmaz)

(THM, 1959: 818).

14) Döye küp bulsa, yök sıymıy (Deve çok olsa, yük sığmaz) (THM, 1959: 818). 15) Döye ülgen cirde yök kalır (Deve ölen yerde yük kalır) (THM, 1959: 819). 16) Döye üzěne aḳḳoş muyını, bolan ayagı, kiyěk ḳoyrıgı, ezěr iyer sorap, bar

maturlıḳnı alıp bětěrmekçě bulgan da barısın da algaç, şundıy şıḳsız bulıp çıḳḳan (Deve kendine kuğu boynu, geyik ayağı, yabani hayvan kuyruğu, hazır eyer isteyip, var güzelliğini bitirmek için hepsini alıp, şöyle çirkin göründü) (THM, 1959: 819).

17) Döye yolında yök kalmas (Deve yolunda yük kalmaz) (THM, 1959: 819). 18) Döyeden at yaḫşı (Deveden at iyidir) (THM, 1959: 778).

19) Döyeně maḳta, atnı cik (Deveyi öv, atı çalıştır) (THM, 1959: 818).

20) Döyeně yardan oçırgan běr uçma ülen (Deveyi uçurumdan uçuran bir tutam

ot) (THM, 1959: 818).

21) Döyeněñ ěne küzěnnen ütkeněn kěm kürgen? (Devenin iğne deliğinde

geçtiğini kim görmüş?) (THM, 1959: 819).

22) Döyeněñ tabanı ölken (Devenin ayağı büyük) (THM, 1959: 818).

23) Kěçě yomış öçěn döye de těz çükken (Küçük iş için deve de diz çöker) (THM,

1959: 819).

24) Küz döyeně ḳazanġa kěrtěr (Göz deveyi kazana sokar) (THM, 1959: 819). 25) Soñġı döyeněn yögě avır (bulır)(Son devenin yükü ağır olur) (THM,

1959:819).

26) Teveněñ ölkeně küpěrde tayak aşar (Devenin yaşlısı köprüde dayak yer)

(THM, 1959: 819).

27) Töye aḳrın kitse de küp yol alır (Deve yavaş gitse de çok yol alır)(THM,1959:

819).

28) Töye avır kiter, hamam yol alır(Deve yavaş gider, hep yol alır) (THM, 1959:

819).

29) Töye ayaġı maymak, türe ayaġı tayġaḳ (Deve ayağı yağ, bey ayağı kaygan)

(THM, 1959: 819).

30) Töye balası, türe balası (Deve yavrusu, bey yavrusu) (THM, 1959: 819). 31) Töye digen süz, töyeden (Deveye denen söz, üst üste yığmaktan)(THM, 1959:

820).

32) Töye ḫucasına üçěkse, östěne kosar(Deve sahibine öfkelenirse üstüne kusar)

33) Töye ḳaçıp yökten ḳotılmas(Deve kaçıp yükten kurtulmaz)(THM, 1959: 820). 34) Töye muyınına ışanıp, yaldan (ěldan) ḳorı ḳalġan (Deve boynuna güvenip,

yeleden mahrum kaldı) (THM, 1959: 820).

35) Töye tipmes, tipse de ěrak kitmes (Deve tepmez, tepse de uzak gitmez)

(THM, 1959: 821).

36) Töye tozga kile (Deve tuza gelir) (THM, 1959: 821).

37) Töye töyegennen ḳurıḳmas (Deve yükten korkmaz) (THM, 1959: 821). 38) Töye tuysa, küp kiter (Deve doysa çok gider) (THM, 1959: 821).

39) Töyeden: - Hönerěñ ni? – dip soragannar iken, - Ěfekçě, - dip cavap birgen, -

di - Ḫeyěr, ḳul-ayaġıñ ul ěşke bik yaġışlı, - dip kölěp kitkenner (Deveye: - Hünerin ne? Diye soraranlara, - İpekçi, deyip cevap verdi Aslında, el ayağın o işe fazla yakışır, deyip gülüp gittiler) (THM, 1959: 820).

40) Töyeden: Siña tav měn avırmı, tav töşme? – dip soraġannar

Töye: - Arḳanda yük bulġaç, tiġěz cirně de şaytan alsın, diġen, imeş (Deveye: Sana dağ çıkmak mı zor, dağ inmek mi? diye soranlar

Deve: - Urganda yük olduğunda, düz yeri de şeytan alsın, demiş)(THM, 1959:820).

41) Töyeġe atlanġan, buyın yaşěrmes (Deveye binen, çok yaşamaz)(THM,1959:

819).

42) Töyeġe töye de töye (Deveye deve de deve) (THM, 1959: 819).

43) Töyeġe ut kirek bulsa, muyının ozaytır(Deveye ot lazım olsa, boynunu uzatır)

(THM, 1959: 820).

44) Töyeně kürmegen, töymeně kürmes(Deveyi görmeyen, düğmeyi görmez)

(THM, 1959:820).

45) Töyeněñ ḳoyrıġı cirge citkeněn kěm kürgen? (Devenin kuyruğu yere

46) Töyeněñ muyını üzěne avır tügěl (Devenin boynu kendine yük değil) (THM,

1959: 820).

47) Töyeněñ yamanı ademněñ başına ḳosar(Devenin kötüsü insanın başına kusar)

(THM, 1959: 821).

48) Üzěñ töye bulgaç, östěñe töyevěñně běl (Kendine deve bulduğunda üstüne

yükünü koy) (THM, 1959: 821).

49) Yaman töye yabuvın ciyer (Kötü deve eyer giyer) (THM, 1959: 821).

50) Yaman töye yöndege yahşı(Kötü deveye yün kırkmak yakışır) (THM, 1959:

821).

51) Yök avırın nar küterěr (Yükün ağırını deve götürür) (THM, 1959: 819).

Kazan-Tatar atasözlerinde deve adına 56 atasözün 41 tanesinde tek başına rastlanmaktadır. Deve atasözlerin 5 tanesinde at ile, 2 tanesinde kısrak ile, 1 tanesinde sinek ile, 1 tanesinde teke ile, 1 tanesinde sığır ile, 1 tanesinde karınca ile ve 1 tanesinde fil ile birlikte yer almaktadır. Bir atasözünde ise kuğu, geyik ve yabani hayvan ile birlikte yer alarak dört farklı hayvan adıyla kurulan atasözünü oluşturmaktadır. Deve adına üç farklı hayvan adıyla kurulan atasözlerin iki tanesinde rastlamaktadır.

1.1.3.2. Özbek Türkçesi Atasözlerinde:

1) Åğır yükkä når keräk, yåv täläşdä er keräk (Ağır yüke buğra gerek, düşmanla

savaşta yiğit gerek) (Öz, 2000: 124).

2) Åğır yükni når kötärär, el åğırin er kötärär (Ağır yükü buğra taşır, ilin yükünü

er taşır) (Öz, 2000: 125).

3) Åşnäñdän tüyä sorä, uyälib biyä berär (Tanıdığından deve iste, utanıp kısrak

verir) (Öz, 2000: 128).

4) Åt åyligin oylar, tüyän yilligin(At aylığını, deve yıllığını düşünür) (Yoldaşev,

Gümüş, 1995: 27).

5) Åvul äymåğı bilän, botä tåylåğı bilän (Ev akrabalarla, deve yavrusuyla

6) Baqiråq tüyäniñ båri yaxşi, baqirib turgani undan häm yaxşi (Bağırtkan devenin

iyidir bağırıp durması ondan da iyidir) (Yoldaşev, Gümüş, 1995: 37).

7) Cuvåldiz bolib qåp tik, tüyä bolib qatardä tur (Çuvaldız olup çuval dik, deve

olup katarda dur) (Öz, 2000: 134).

8) Çök! Desa, tüyä ham çökadi (Çök denirse deve de çöker) (Yoldaşev, Gümüş,

1995: 61).

9) Erdän er tuğılär, nårdän når (Yiğitten yiğit, buğradan buğra doğar) (Öz, 2000:

125).

10) Eşäkkä mügüz bitsä, egäsini süzär, tüyägä qanåt bitsä, tåmini buzär (Eşekte

boynuz çıksa sahibini süser, devede kanat çıksa evin çatısını uçurur)(Öz, 2000: 138).

11) “Hayt” degan tüyäga madår(“Hayt” demek deveye medettir)(Yoldaşev,

Gümüş, 1995:99).

12) Xocäniñ qızi ergä tekkünçä, tüyäniñ dümi yergä tegädi (Hocanın kızı evlenene

kadar devenin kuyruğu yere değer) (Öz Özcan, 2009: 105).

13) İgnadek teşikdan tüyädek sovuq kiradi (İğne gibi delikten deve gibi soğuk

girer) (Yoldaşev, Gümüş, 1995: 103).

14) İkki når uruşsä, ortädä çivin ölär (İki buğra dövüşse arada sinek

ölür)(Öz,2000: 125).

15) İkki tüyä süykänsä, ortada bitlär ölär (İki deve birbirine dayanırsa, arada bitler

ölür) (Öz, 2000: 140).

16) İlån quvsä, yolgä qåç, tüyä quvsä örgä qåç (Yılan kovalarsa yola, deve

kovalarsa yokuşa kaç) (Öz, 2000: 140).

17) Qatårdä nåri bårniñ åri bår (Katarda buğrası olanın saygınlığı vardır) (Öz,

2000: 125).

18) Qatårda nåriñ bolsa, yukiñ yerda qolmaydi (Katarda buğran varsa yükün yerde

19) Qulunli biyä botäsiz tüyädän yaxşi (Yavrusu olan kısrak, yavrusuz deveden

iyidir) (Öz, 2000: 144).

20) Kämbağal piyådä, båy tüyädä (Fakir yaya zengin devede) (Öz, 2000: 145). 21) Kämbağalni tüyäniñ üstidä it qåpär (Yoksulu devenin üstünde bile köpek

ısırır) (Öz, 2000: 145).

22) Keyingi tüyäniñ yüki åğır (Sonraki devenin yükü ağır olur) (Öz, 2000: 145). 23) Kiçkina yukka ham tüyä tiz çökadi(Hafif yüke de deve diz çöker)(Yoldaşev,

Gümüş, 1995: 96).

24) Köp låzim körsä, kärvån tüyäsini soyär(Herkes istese kervanbaşı deveyi

keser)( Öz, 2000: 145).

25) Tåylåqni tåylåq demä, tåylåq tüyä bolädi (Devenin yavrusunu köşek diye

aşağılama, bir gün köşek deve olur) (Öz, 2000: 149).

26) Tekkanga tüyä båşi, temgaganga quyån båşi (Payı olana deve başı, payı

olmayana tavşan başı) (Yoldaşev, Gümüş, 1995: 151).

27) Tilab olgan bolamni tüyä tepib öldirdi (Dilekle sahip olduğum çocuğumu

deve teperek öldürdü) (Yoldaşev, Gümüş, 1995: 67).

28) Tüyä båqdim, tügmä taqdim(Deve baktım düğme taktım) (Öz, 2000: 150). 29) Tüyä båqsäñ tåylåq, biyä båqsäñ tåyçåq (Deve beslersen köşek, kısrak

beslersen tay sahibi olursun) (Öz, 2000: 150).

30) Tüyä qança yarası şunça (Deve ne kadarsa yarası da o kadardır) (Yoldaşev,

Gümüş, 1995: 65).

31) Tüyä oyin tuşsa, qår yoğadi(Deve oynamaya başlarsa, kar yağar) (Yoldaşev,

Gümüş, 1995: 65).

32) Tüyä qoltir bolsa, botäsini bulğaydi (Deve uyuz olursa, yavrusunu pisletir)

(Yoldaşev, Gümüş, 1995: 65).

33) Tüyä boyiga inånib, yildan quruq qålibdi (Deve, boyuna güvenip yıldan

34) Tüyä elakka qålganda bökiribdi (Deve, sıra eleğe geldiğinde böğürmüş)

(Yoldaşev, Gümüş, 1995: 65).

35) Tüyä häm muåmälägä çökär (Deve de iyi muameleye çöker) (Öz, 2000: 150). 36) Tüyä hämmåmni häväs qılär (Deve hamamı arzular) (Öz, 2000: 150).

37) Tüyä qarisä, kömägigä iyärär (Deve yaşlansa yardım ister) (Öz, 2000: 150). 38) Tüyä qotir bolsa, botägä yuqar botädän böläkkä (Deve uyuz olursa, yavrusuna

geçer, yavrusundan da hayvanlara geçer) (Öz, 2000: 150).

39) Tüyä mingan uzåqni kozlar, eşäk mingan yaqinini (Deveye binen uzağı

gözler, eşeğe binen yakını) (Yoldaşev, Gümüş, 1995: 66).

40) Tüyä mingänniñ rizqı törtåv (Deveye binenin rızkı çoktur) (Öz, 2000: 151). 41) Tüyä tilini kärvån bilär (Deve dilini kervanbaşı bilir) (Öz, 2000: 151).

42) Tüyä topiği ham topiq qoy topiği ham topiq (Devenin topuğu da topuktur,

koyunun topuğu da topuktur) (Yoldaşev, Gümüş, 1995: 65).

43) Tüyä tüzni sevär, yiğit qızni (Deve düzü sever, yiğit kızı) (Öz, 2000: 151). 44) Tüyä ustida gatiq uyimas(Devenin üstünde yoğurt mayalanmaz)(Yoldaşev,

Gümüş, 1995: 65).

45) Tüyä yutsäñ häm dümini körsätmä (Deve yutsan bile tamamını yut, arkasını

gösterme) (Öz, 2000: 151).

46) Tüyä yürädi qurğåqdä, körsäñ biläsän båtqåqdä (Deve kuraklıkta yürür ama

bir de onu bataklıkta gör) (Öz, 2000: 151).

47) Tüyädä toğri cåy bolmäs (Devede doğru yer olmaz) (Öz, 2000: 118).

48) Tüyädäk boy bergünçä, tügmädäk öy bersin (Deve kadar boy vereceğine,

düğme kadar ev versin) (Öz, 2000: 151).

49) Tüyädän: “nega boyniñ egri” dep soraslar, “qayerim toğri?” degan ekan

(Deveye, “Niçin boynun eğri” diye sormuşlar “Nerem doğru?” demiş) (Yoldaşev, Gümüş, 1995: 66).

50) Tüyägä yantåq kerak bolsa, boynini çozadi (Deveye deve dikeni gerekli olursa

boynunu uzatır) (Yoldaşev, Gümüş, 1995: 66).

51) Tüyäli yerdä tut bolmäs, yumuşli yerdä yut (Devenin olduğu yerde dut olmaz,

çalışmanın olduğu yerde açlık olmaz) (Öz, 2000: 151).

52) Tüyän kättä, yağıri özidän kättä (Deve büyük, yağırı kendinden de büyük)

(Öz, 2000: 150).

53) Tüyäni çömiç bilan suğårib bolmaydi(Deve kepçeyle sulanmaz)(Yoldaşev,

Gümüş, 1995: 65).

54) Tüyäni şamål uçirsa, eçkini asmanda kör (Deveyi rüzgâr uçurursa, keçiyi

gökte görürsün) (Yoldaşev, Gümüş, 1995: 66).

55) Tüyäniñ äcäli yetsä, mäzårgä täyänär; eçkiniñ äcäli yetsä qassåbni süzär

(Devenin eceli yetse mezara dayanır, keçinin eceli yetse kasabı süser) (Öz, 2000: 152).

56) Tüyäniñ buvräsi yaxşi, sözniñ tuvräsi yaxşi (Devenin buğrası, sözün doğrusu

iyidir) (Öz, 2000: 151).

57) Tüyäniñ cäzligi özigä yäräşä (Devenin eyeri kendine yakışır) (Öz, 2000: 151). 58) Tüyäniñ dumi kalta bolsa ham, tülkidän dum soramaydi (Devenin kuyruğu

kısa olsa bile tilkiye kuyruk sormaz) (Yoldaşev, Gümüş, 1995: 65).

59) Tüyäniñ körini yoqat, yerniñ şorini (Devenin körünü, yerin çorağını kaybet)

(Öz, 2000: 152).

60) Tüyäniñ tänigäni yäpråq bilän yäntåq (Devenin bildiği yaprak ile deve

dikenidir) (Öz, 2000: 152).

61) Tüyäniñ uluğı köprikdä täyåq yer (Devenin büyüğü köprüde dayak yer) (Öz,

2000: 152).

62) Yålğız bålä yılåq bolur, yålğız tüyä baqıråq (Tek çocuk huysuz, tek deve

63) Yånidä bir puli yoq, tüyäniñ tişini körär (Cebinde bir kuruş parası yok devenin

dişine bakar) (Öz, 2000: 154).

64) Yolda yürsäñ tüyä işlät, eldä yürsäñ miyä (Yolda gidersen deveyi; ilde

yürürsen aklını kullan) (Öz, 2000: 154).

65) Yuk yiğilib tåylåqqa qåldi (Yük yığılıp devenin yavrusuna kaldı)(Yoldaşev,

Gümüş, 1995: 187).

Özbek Türkçesi atasözlerinde deve adına farklı adlarla birlikte toplam 69 atasözünde rastlanmaktadır. Bunlardan tüyä 39 atasözünde tek, 22 atasözünde başka hayvanlarla birlikte yer almaktadır. Når ise 5 atasözünde tek, 1 atasözünde başka hayvanla birlikte yer almaktadır. Buvra 1, botä ise 4 atasözünde başka hayvanlarla birlikte yer almaktadır. Tåylåq 1 atasözünde tek, 3 atasözünde başka hayvanlarla birlikte yer almaktadır. Devenin birlikte geçtiği hayvanlar ise oldukça fazladır: eşek, yılan, at, it, sivrisinek, bit, kulun, kısrak, tay, tavşan, koyun, keçi, tilki. Dört farklı hayvan adıyla kurulan atasözlerin 2 tanesinde deve adına rastlanmaktadır.

Benzer Belgeler