• Sonuç bulunamadı

4. ÖZÜRLÜLERLE İLGİLİ YASAL DÜZENLEMELER ve EVRENSEL

4.2 TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NDE ÖZÜRLÜLÜK ve ÖZÜRLÜLERLE

4.2.1 Özürlülükle İlgili Yasal Mevzuatın Gelişimi

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 1982 yılında kabul edilen 2709 sayılı yasa ile “Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz” ilkesinden hareketle “Devlet, sakatların korunmalarını ve toplum hayatına intibaklarını sağlayıcı tedbirleri alır. Yaşlılar, devletçe korunur” denilmektedir.

1996 yılında 4216 sayılı yasayla Başbakanlığa bağlı Özürlüler İdaresi Başkanlığının kurulması ile özürlülerin ve ailelerinin korunması, bunların eğitim, istihdam, tedavi ve rehabilitasyon gibi konulardaki hak ve sorunlarına ilişkin yürürlükteki kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklikler veya yeni düzenlemeler yapılması amacıyla Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde kararnameler çıkarma yetkisi vermektir. Böylece yapılan düzenlemeler hayata daha kısa sürede geçirilmektedir.

2005 yılında 5378 sayılı “Özürlüler ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun” ile ülkemizde özürlülerin toplumdan dışlanmasını engellemeye yönelik olarak; özürlülüğün önlenmesi, özürlülerin sağlık, eğitim, rehabilitasyon, istihdam, bakım ve sosyal güvenliğine ilişkin sorunlarının çözümü ile her bakımdan gelişmelerini ve önlerindeki engelleri kaldırmayı sağlayacak tedbirleri alarak topluma katılımlarını sağlamak ve bu hizmetlerin koordinasyonu için gerekli düzenlemeleri yapmak amacıyla, “Devlet, insan onur ve haysiyetinin dokunulmazlığı temelinde, özürlülerin ve özürlülüğün her tür istismarına karşı sosyal politikalar geliştirir. Özürlüler aleyhine ayrımcılık yapılamaz; ayrımcılıkla mücadele özürlülere yönelik politikaların temel esasıdır” demektedir.

Yasa, özürlülerin toplumun ayrılmaz bir parçası olduğunu bu nedenle ayrı tutulamayacağını, ayrımcılık yapılamayacağını beyan etmektedir. Yasa aynı zamanda tüm özürlüleri sosyal güvenlik haklarından yararlandırmayı, kamu kurum ve kuruluşlarına ait mevcut resmi yapılar, mevcut tüm yol, kaldırım, yaya geçidi, açık ve yeşil alanlar, spor alanları ve benzeri sosyal ve kültürel alt yapı alanları ile gerçek ve tüzel kişiler tarafından yapılmış ve umuma açık hizmet veren her türlü yapılar bu yasanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yedi yıl içinde özürlülerin erişebilirliğine uygun duruma getirilmesi kararlaştırılmıştır. Büyükşehir belediyeleri ve belediyeler, şehir içinde kendilerince sunulan ya da denetimlerinde olan toplu taşıma hizmetlerinin özürlülerin erişilebilirliğine uygun olması için gereken tedbirleri alması ve yine yasanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yedi yıl içinde mevcut özel ve kamu toplu taşıma araçlarının özürlüler için erişilebilir duruma getirilmesi bu kanunla belirtilmiş ve özürlülere yönelik olarak alınacak kararlarda ve verilecek hizmetlerde özürlülerin, ailelerinin ve gönüllü kuruluşların katılımının sağlanması gerekli görülmüştür.

Bu kanunun ikinci bölümünde ise özürlü kişilerin yaşamlarını öncelikle bulundukları ortamda sağlık, huzur ve güven içinde sürdürmesi, toplum içinde kendi kendilerini idare edebilecek ve üretken hale gelebilecek şekilde bakım ve rehabilitasyonlarının yapılması, bunlardan ihtiyacı olanların geçici veya sürekli bakım altına alınması veya bunlara evde bakım hizmeti sunulmasını kapsamaktadır. Böylece özürlülere yönelik hizmetlerin sunumunda aile bütünlüğü korunmaktadır.

Özürlülüğün önlenmesi amacıyla özürlülüğe neden olabilecek hastalıkların erken teşhis edilmesinin sağlanması, özürlülüğün önlenmesi, var olan özrün şiddetinin olabilecek en düşük seviyeye çekilmesi ve ilerlemesinin durdurulmasına ilişkin çalışmalar Sağlık Bakanlığınca yapılmaktadır.

Özür türlerini dikkate alan iş ve meslek analizleri, Özürlüler İdaresi Başkanlığının koordinatörlüğünde Milli Eğitim Bakanlığı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yapılmaktadır. Bu analizlerin ışığında, özürlülerin durumlarına uygun mesleki rehabilitasyon ve eğitim programları geliştirilir.

Hiçbir gerekçeyle özürlülerin eğitim alması engellenemez ilkesinden yola çıkılarak özürlü çocuklara, gençlere ve yetişkinlere, özel durumları ve farklılıkları dikkate

alınarak, bütünleştirilmiş ortamlarda ve özürlü olmayanlarla eşit eğitim imkanı sağlanır. Özel eğitim gereken durumlarda ise ihtiyacı olan bireylerin eğitim masrafları devlet tarfından karşılanmaktadır.

2828 sayılı sosyal hizmetler ve çocuk esirgeme kurumu kanuna da ek maddeler eklenmiş ve sosyal güvenlik kurumlarına tabi olmayan, bakıma muhtaç özürlülerden ailesini kaybetmiş olanlar ile ailesi ekonomik veya sosyal yoksunluk içerisinde bulunanlara resmi veya özel bakım kurumlarında ya da ikametlerinde bakım hizmetini almaları sağlanmıştır.

Yine bu yasa ile 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunununa özürlülerin yaşam alanlarındaki kısıtlamaları kaldırmak amacı ile “Özürlülerin yaşamı için zorunluluk göstermesi halinde, proje tadili kat maliklerinin en geç üç ay içerisinde yapacağı toplantıda görüşülerek sayı ve arsa payı çoğunluğu ile karara bağlanır. Toplantının bu süre içerisinde yapılamaması veya tadilat talebinin çoğunlukla kabul edilmemesi durumunda; ilgili kat malikinin talebi üzerine bina güvenliğinin tehlikeye sokulmadığını bildirir komisyon raporuna istinaden ilgili mercilerden alınacak tasdikli proje değişikliği veya krokiye göre inşaat, onarım ve tesis yapılır.

Yine Özürlüler Kanunu çerçevesinde, 2022 sayılı 65 yaşını doldurmuş muhtaç, güçsüz ve kimsesiz türk vatandaşlarına aylık bağlanması hakkında kanununda bazı düzenlemeler yapılarak “devlet 65 yaşını doldurmuş yaşlı bireylere ve 65 yaşını doldurmamış, fakat özürlü olan bireylere de belli oranlarda aylık bağlanır” denilmektedir.

5393 sayılı Belediye Kanunu ile “Belediye hizmetleri, vatandaşlara en yakın yerlerde ve en uygun yöntemlerle sunulur. Hizmet sunumunda özürlü, yaşlı, düşkün ve dar gelirlilerin durumuna uygun yöntemler uygulanır” denilmektedir. Belediyeler dar gelirli, yoksul, muhtaç ve kimsesizler ile özürlülere yapılacak sosyal hizmet ve yardımlar için bütçelerinden pay ayırmalar gerekmektedir. 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu ile de İl özel idaresi hizmetleri, vatandaşlara en yakın yerlerde ve en uygun yöntemlerle sunulur ve hizmet sunumunda özürlü, yaşlı, düşkün ve dar gelirlilerin durumuna uygun yöntemler uygulanmalıdır.

5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununa 5378 sayılı yasa ile yapılan ek madde ile Büyükşehir belediyelerinde özürlülerle ilgili bilgilendirme, bilinçlendirme, yönlendirme, danışmanlık, sosyal ve mesleki rehabilitasyon hizmetleri vermek üzere özürlü hizmet birimlerinin oluşturulmasına karar verilmiştir. Bu kanuna dayanarak hazırlanan Büyükşehir Belediyeleri Özürlü hizmet birimleri yönetmeliğinde özürlülerin çağdaş hizmet anlayışı ile kentsel imkanlardan yararlanarak, yaşamlarını güven, sağlık ve mutluluk içinde sürdürmelerini gerçekleştirmek için; büyükşehir belediyesi ve mücavir alanları içerisinde yaşayan özürlülerin, toplum hayatına katılımını kolaylaştıracak ve toplumsal fırsatlardan özürlü olmayan diğer bireyler gibi eşit faydalanmalarını sağlamak için oluşturulmuştur.

4458 sayılı Gümrük Kanununa göre malül ve sakatların kullanımına mahsus eşya ve doğal afetlerden zarar görenlere gönderilen serbest dolaşıma sokulacak eşya gümrük vergilerinden muaf tutulmuştur.

3194 sayılı İmar Kanunu ile fiziksel çevrenin özürlüler için ulaşılabilir ve kullanılabilir olması için, imar planları ile kentsel, sosyal, teknik altyapı alanlarında ve yapılarda, Türk Standartları Enstitüsünün ilgili standardına uyulması zorunluluğu getirilmiştir. Türk Standartları Enstitüsü (TSE) Nisan 1991’de yayınladığı TS 9111, “Özürlü İnsanın İkamet Edebileceği Binaların Düzenlenmesi Kuralları” ve Nisan 1999’da yayınladığı TS 12576, “Şehir içi Yollar, Özürlü ve Yaşlılar için Sokak, Cadde, Meydan ve Yollarda Yapısal Önlemler ve İşaretlemelerin Tasarım Kuralları” adı altında bir dizi standartlar yayınlamıştır.

1992 yılında yayınlanan ‘Özürlülerle İlgili Yapı Yönetmeliği’ öncekilerden (1987) farklı olarak kamu kullanımı kapsamındaki yapıların sadece zemin kat gibi sınırlı katların değil, bütün katların özürlü kullanımına uygun olması şartını getirmekte ve bu şart bir ölçüde yapılardaki ekleri de kapsamaktadır. Yine bu yönetmelik tekerlekli sandalye kullanan ve yürüme zorluğu çeken özürlülerle beraber işitme ve görme özürlüleri de ‘özürlü’ kapsamına almaktadır (www.ozida.gov.tr).

Bu bölümde özürlülük haklarına tarih içinde toplumların bakışı ve 2005 yılına kadarki süreçte dünyada ve ülkemizde konuya bakış açısından alınan kararlar ve yaşanan süreç anlatılmıştır. Ülkemizde bu çalışmalar 1923 Kasım Cenevre Sözleşmesine ilişkin

Atatürk tarafından hazırlatılan raporda özürlü çocuklardan bahisle başlamış olup, 1981’de Çalışma Bakanlığı bünyesinde Sakatları Koruma Milli Koordinasyon Kurulu oluşturulmuş ve o kurul bugün geliştirilerek 1996 yılında “Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı” olarak görev yapmaktadır. 2005 yılında özürlülük ve özürlü bireylere yönelik çalışmalar yasa ve yasalara ek maddelerle toplumun, yerel yönetimlerin ve konu ile ilgisi olan tüm kurum ve kuruluşlar ve umuma açık hizmet veren gerçek ve tüzel kişiler sorumluluğa dahil edilmiştir. Yasanın bize tanıdığı süre 2012’ye kadardır. Kalan beş yıllık sürede bütün kentsel çevre öğeleri özürlü bireylerin ulaşabilir ve kullanabilir olacağı, kentte bağımsız hareket edebilecekleri duruma getirilmesi gerekmektedir.

5. YEREL İDARELERİN SORUMLULUĞUNDAKİ AÇIK YEŞİL

Benzer Belgeler