• Sonuç bulunamadı

1.6. Brusellozis Enfeksiyonunda Koruma, Kontrol ve Eradikasyon

2.2.12. Örneklerin pH Değerlerinin Ölçülmes

Peynir örneklerinin pH değerleri elektronik pH metre (WTW, Weilheim, Germany) ile ölçüldü.

36 2.2.13. Ġstatistiksel Analizler

ÇalıĢmada Brucella spp. yönünden incelenen inek ve koyun peynirleri arasında istatistiksel anlamda fark veya önemin tespitinde SAS (2000) istatistik programındaki “FREQ ve LOGISTIC” yöntemi kullanıldı.

37 3. BULGULAR

Bu araĢtırmada, Burdur il merkezi ve ilçelerinde üretilen ve pazarlarda satıĢa

sunulan inek (n:50) ve koyun (n:50) sütünden yapılmıĢ toplam 100 taze beyaz peynir örneği Brucella spp. yönünden incelendi. 100 adet peynir örneğinin 7’sinden (% 7)

Brucella spp. izole edildi. Bu izolatlardan 5’i (% 10) B. abortus ve 2’si (% 4) B. melitensis olarak identifiye edildi (Çizelge 3.1 ve Çizelge 3.2). Brucella spp. varlığı

yönünden incelenen inek ve koyun peynir örnekleri arasında istatistiksel önem tespit edilmedi (p>0.05) (Çizelge 3.1).

ÇalıĢma sonucunda mikroskop bakısında Gram negatif, kokobasil görünümlü koloniler (Resim 3.1) biyokimyasal testlerle değerlendirildi. Biyokimyasal testlerde pozitif örneklerde; H2S oluĢturma, Thionin ve Basic Fuchsin’de üreme, Lam Aglütinasyon testinde aglütinasyon, Üreaz, Katalaz, Oksidaz pozitif, Jelatinaz, Ġndol, Hareketlilik ve MR-VP negatif tespit edildi. Bu çalıĢmada Brucella spp. pozitif bulunan inek peynirleri örneklerinde pH değerlerinin 4.7-5.2 arasında değiĢtiği ve

Brucella sayısının 7.4x101-9.3x102 MPN/g olduğu belirlendi (Çizelge 3.3). Brucella spp. pozitif bulunan koyun peynirleri örneklerinde pH değerlerinin 4.8, 4.9 ve

Brucella sayısının 2.8 x 102 ve 9.3 x 102 MPN/g olduğu belirlendi (Çizelge 3.4).

Çizelge 3.1. Ġnek ve koyun peynirlerinde Brucella spp. dağılımı

Peynir Türü n Pozitif n (%) Negatif n (%) Ġnek Peyniri 50 5 (% 10) 45 (% 90) Koyun Peyniri 50 2 (% 4)* 48 (% 96) Toplam 100 7 (% 7) 93 (% 93) * p>0.05

Çizelge 3.2. Ġnek ve koyun peynirlerinde B. abortus ve B. melitensis dağılımı

Peynir Türü n B. abortus n (%) B. melitensis n (%) Ġnek Peyniri 50 5 (% 10) - Koyun Peyniri 50 - 2 (% 4) Toplam 100 5 (% 5) 2 (% 2)

38 Çizelge 3.3. Brucella spp. pozitif bulunan inek peyniri örneklerinde kontaminasyon düzeyi ve pH değerleri. Pozitif Örnek MPN/g pH 1 9.3x102 5.1 2 1.5x102 4.9 3 2.0x102 5.2 4 9.2x101 4.7 5 7.4x101 4.8

Çizelge 3.4. Brucella spp. pozitif bulunan koyun peyniri örneklerinde kontaminasyon düzeyi ve pH değerleri.

Pozitif Örnek MPN/g pH

1 2.8x102 4.9

2 9.3x102 4.8

39 4. TARTIġMA

Brucella ile enfekte hayvanlardan elde edilen süt ve süt ürünlerine ısıl iĢlem

uygulanmadığında hastalığın insanlar için önemli bir bulaĢma kaynağı olabileceği bildirilmektedir (Eroğlu 1989, Arda ve ark. 1997). Özellikle çiğ sütten yapılan ve olgunlaĢma süresi tamamlanmadan tüketime sunulan peynirlerin Brucella spp.’nin insanlara bulaĢmasında büyük öneme sahip olduğu ifade edilmektedir (Thapar ve Young 1986, Nunez ve ark. 1989, Chomel ve ark. 1994).

Türkiye’de 2006 yılında toplam süt üretiminin 10.6 milyon ton olduğu ve sütün yaklaĢık % 20’sinin peynir üretiminde kullanıldığı rapor edilmiĢtir (FAO 2007). Burdur ilinin 2007 süt üretimi 250.000 ton ve peynir üretimi 2620 ton’dur (Burdur Yıllık ÇalıĢma Raporu 2007). Dünya’da ve Türkiye'de en fazla tüketilen peynirlerin baĢında beyaz peynir gelmektedir (Güllüce ve ark. 2003). Burdur il merkezi ve ilçelerinde taze peynir tüketme alıĢkanlığı sürdürülmekte olup, pazarlarda çoğunlukla taze peynir satılmaktadır.

Bu çalıĢmada, Burdur il merkezi ve ilçelerinde kurulan semt pazarlarından kendi yaptıkları peynirleri satan yetiĢtiricilerden temin edilen 50 adet inek ve 50 adet koyun sütünden yapılmıĢ toplam 100 taze beyaz peynir örneği Brucella varlığı yönünden incelendi. 100 adet peynir örneğinin 7’sinden (% 7) Brucella spp. izole edildi (Çizelge 3.1). Acedo ve ark. (1997), Meksika’da 335 adet taze beyaz peynir örneklerinde Brucella spp. varlığını % 7.5 düzeyinde bulmuĢlardır. Sivas’ta 2003 ve 2004 yıllarında toplanan peynir örneklerinde sırasıyla % 7.1 ve % 8.5 oranında

Brucella spp. varlığı saptandığı bildirilmiĢtir (Alim ve Tomul 2005). Bu çalıĢmada,

tüm taze beyaz peynir örneklerinde elde ettiğimiz Brucella spp. varlığı oranı diğer çalıĢmalarla (Acedo ve ark. 1997, Alim ve Tomul 2005) paralellik göstermektedir. Ancak, beyaz peynirler üzerinde yapılan bazı çalıĢmalarda Brucella spp. varlığı yüksek [Kasımoğlu 2002 (% 14.2), Mert 1984 (% 19.33) ve Miyashiro ve ark. (% 19.27)], bazı çalıĢmalarda düĢük [Tunçbilek 1992 (% 4), Patır ve Dinçoğlu (% 2.35)] oranda tespit edilmiĢtir. Bununla birlikte taze beyaz peynir örneklerinde Brucella spp. varlığının belirlenemediği (Türütoğlu ve ark 2001, Serpe ve ark 2000, Ayaz 1986) çalıĢmalar da vardır.

Bu çalıĢmada, inek sütünden üretilmiĢ 50 adet taze (1-7 günlük) beyaz peynir örneği incelendi, 5 adet (% 10) inek peynirinden Brucella izolasyonu yapıldı ve bu etkenler B. abortus olarak identifiye edildi (Çizelge 3.1, Çizelge 3.2). Mert (1984)

40 150 peynir örneğinin 29 adedinde Brucella spp. izole etmiĢtir. Bu peynir örneklerinin 3 adedinde B. abortus (% 10) saptamıĢlardır. Güllüce ve ark (2003) Erzurum piyasasından topladıkları çeĢitli peynir örneklerinde B. abortus antijenlerinin sıklığını ELISA tekniği ile araĢtırmıĢlardır. Ġnceledikleri 120 beyaz peynir örneğinin 26'sında (% 21.66) B. abortus antijeni saptamıĢlardır. Kasımoğlu (2002) Kırıkkale’den toplanan 35 inek peyniri örneğinde Brucella spp. varlığını incelemiĢtir. Test bulgularında inek peynirlerinde Brucella spp. varlığı saptanamamıĢtır. Türütoğlu ve ark (2001) Burdur ili semt pazarında satılan 61 inek peynir örneğini incelemiĢler ve Brucella türlerinin izole edilmediğini rapor etmiĢlerdir. Tunçbilek (1992) Ankara’da tüketime sunulan 100 adet beyaz peynirin 1 (% 1)’inde B. abortus izole etmiĢtir. Öngör ve ark. (2006) çeĢitli semt pazarlarından toplanan 40 adet peynir örneğinde immunomagnetic seperation-PCR (IMS-PCR) ile Brucella spp. varlığını araĢtırmıĢlardır. AraĢtırmalar, IMS-PCR yöntemi ile 2 (% 5) adet B. abortus tespit etmiĢlerdir. Bu çalıĢmada, taze inek beyaz peynir örneklerinde elde ettiğimiz

B. abortus varlığı oranı Mert (1984) ile paralellik göstermesine karĢın, taze inek

beyaz peynir örnekleri üzerinde yapılan bazı çalıĢmalarda B. abortus varlığı yüksek [Güllüce ve ark 2003 (% 21.66)], bir kısmında da düĢük [Tunçbilek 1992 (% 1), Öngör ve ark. (% 5)] oranda tespit edilmiĢtir. Bununla birlikte taze inek beyaz peynir örneklerinde Brucella spp. varlığının belirlenemediği (Türütoğlu ve ark 2001, Kasımoğlu 2002) çalıĢmalarda vardır.

Bu çalıĢmada 50 koyun beyaz (5-20 günlük) peynir örneği incelendi, 2 adet (% 4) koyun peynirinden Brucella spp. izolasyonu yapıldı ve etkenlerin 2’si (% 4)

B. melitensis olarak identifiye edildi (Çizelge 3.1, Çizelge 3.2). Tunçbilek (1992)

Ankara’da tüketime sunulan 100 adet beyaz peynirin 3 (% 3)’ünde B. melitensis izole etmiĢtir. Mert (1984) 150 peynir örneğinin 29 adedinde (% 19.33) Brucella spp. izole etmiĢ, bunun 26’sını B. melitensis (% 90) olarak identifiye etmiĢtir. Tantillo ve ark. (2001) Ġtalya’da koyun ve keçi sütlerinden yapılan peynir örneklerini PCR uygulaması ile incelenmiĢ ve özellikle koyun sütünden yapılan 10 (% 67) peynir örneğinde B. melitensis varlığı pozitif olarak bulunmuĢlardır. AraĢtırmacılar, pozitif örneklerin özellikle koyun sütünden yapılmıĢ peynirlere ait olduğunu bildirmiĢlerdir. Kasımoğlu (2002) Kırıkkale’den toplanan 35 koyun peynirinin 5 adedinde (% 14.2)

B. melitensis izole etmiĢtir. Shakerian ve ark (2004) Ġran’da 200 adet pastörize

edilmemiĢ taze koyun peynirinde Brucella varlığını bakteriyolojik ekim metodu ile araĢtırmıĢlar ve 1 adet (% 0.5) peynir örneğinde B. melitensis tespit etmiĢlerdir.

41 Türütoğlu ve ark (2001) Burdur ili semt pazarında satılan 53 koyun peynir örneğini incelemiĢler ve Brucella spp. varlığını tespit etmediklerini belirtmiĢlerdir. Bu çalıĢmada, taze koyun beyaz peynir örneklerinde elde ettiğimiz B. melitensis varlığı oranı Tunçbilek (1992)’in sonuçları ile benzerlik göstermektedir. Ancak, taze koyun beyaz peynir örnekleri üzerinde yapılan bazı çalıĢmalarda B. melitensis varlığı yüksek [Mert 1984 (% 90), Tantillo ve ark. 2001 (% 67), Kasımoğlu 2002 (% 14.2)], bir çalıĢmada da düĢük [Shakerian ve ark 2004 (% 0.5)] oranda tespit edilmiĢtir. Bununla birlikte taze koyun beyaz peynir örneklerinde Brucella spp. varlığının belirlenemediği (Türütoğlu ve ark 2001) çalıĢmalarda vardır.

Brucella spp. varlığı yönünden incelenen inek ve koyun peynir örnekleri

arasında istatistiki açıdan önem tespit edilmedi (p>0.05) (Çizelge 3.1).

Bu çalıĢmada, B. abortus pozitif bulunan inek peyniri örneklerinin kontaminasyon düzeyleri 7.4x101

- 9.3x102 MPN/g arasında bulundu (Çizelge 3.3). Bununla birlikte, B. melitensis pozitif bulunan koyun peyniri örneklerinde kontaminasyon düzeyleri 2.8x102

ve 9.3x102 MPN/g olarak belirlendi (Çizelge 3.4). Kasımoğlu (2002) koyun peynirlerinden izole ettiği B. melitensis düzeylerini 3.6x101 – 9.3x103 MPN/g olarak bildirmiĢtir. Patır ve Dinçoğlu (2001) beyaz peynir ve tulum peyniri örneklerinden izole edilen türlerin B. abortus ve B. melitensis olduğunu ve sayısının sırasıyla 3.4x105

kob/g ve 4.6x102 kob/g düzeyinde belirlendiğini ifade etmiĢlerdir. Bu çalıĢmada koyun peynirlerindeki B. melitensis kontaminasyon düzeyi Kasımoğlu (2002)’nin bulguları ile benzer bulunurken, Patır ve Dinçoğlu (2001) sonuçlarından düĢük bulunmuĢtur. Plommet ve ark. (1988) B.

abortus ile kontamine edilmiĢ inek sütlerinden hazırlanmıĢ olgunlaĢmıĢ yumuĢak

peynirlerde 5. günde 1., 2. ve 3. grupta sırasıyla 5.6x102, 2.5x102 ve 5.5x103 kob/g kontaminasyon düzeyleri belirlemiĢlerdir. Bu değerler, bu araĢtırmada inek peynirlerinde tespit edilen B. abortus düzeyleri ile paralellik göstermektedir. Ancak Patır ve Dinçoğlu (2001)’nin saptadığı B. abortus kontaminasyon düzeyi bu araĢtırma bulgularından yüksek bulunmuĢtur.

Bu çalıĢmada, B. abortus pozitif bulunan inek peyniri örneklerinde pH değerleri 4.8 ile 5.1 arasında bulundu (Çizelge 3.3). Bununla birlikte, B. melitensis pozitif bulunan koyun peyniri örneklerinde pH değerleri 4.8 ve 4.9 olarak belirlendi (Çizelge 3.4). Özellikle Brucella pozitif bulunan inek ve koyun peynirlerinin pH değerleri birbirine yakın düzeylerde bulundu. Brucella türlerinin en yüksek üreme pH değerinin 8.4 ile 8.7 arasında (Zobell ve Meyer 1932) ve en düĢük üreme pH

42 değerlerinin 4.1 ile 4.5 (Lerche ve Entel 1959) arasında olması gerektiği vurgulanmaktadır. Tüm Brucella türlerinin 37 ºC’lik sıcaklık ortamında hazır besi yerlerinde üreyebilmeleri için optimal pH değerinin 6.6 ile 7.4 arasında olması gerektiği bildirilmektedir (Gerhardt 1958, Corbel ve Brinley-Morgan 1982). Kasımoğlu (2002) inek ve koyun peyniri örneklerinin ortalama pH düzeylerini sırasıyla 5.0 ve 5.5 olarak tespit etmiĢtir. Süt ve süt ürünlerinde pH değeri azaldıkça

Brucella bakterisinin yaĢam sürecinde kısalmalar olduğu belirlenmiĢtir. Davies ve

Casey (1973) süt ve süt ürünlerinde pH’ın B. abortus’un yaĢam süresi üzerine olan etkisini belirlemek amacıyla yaptıkları çalıĢmada pH ve B. abortus yaĢam süresi arasında direkt korrelasyon varlığının bulunduğunu bildirmiĢtir. Estrada ve ark. (2005), B. abortus’un süt ve süt ürünlerinde pH’ın 4’ün altında üremediğini bildirmiĢlerdir.

Çiğ sütle hazırlanan taze peynirlerde Brucella etkenlerinin daha fazla izole edildiği (Ünel ve ark. 1968, Thapar ve Young 1986, Alton ve ark. 1988, Nunez ve ark. 1989, Eyles 1992, Chomel ve ark. 1994) ve 90 güne kadar (Ünel ve ark. 1968) canlı kalabildikleri tespit edilmiĢtir. Ayrıca, inek sütüne oranla çiğ koyun ve keçi sütünden yapılan peynirlerin brusellozis yönünden insan sağlığını daha çok tehdit ettiği ve bu durumun özellikle Akdeniz ülkelerinde hala sorun olduğu belirtilmiĢtir (Nunez ve ark. 1989). B. melitensis’in Feta peynirlerinde 4-16 gün ve Pecorino peynirlerinde 90 günden fazla canlı kalabildikleri belirtilmiĢtir (Nunez ve ark. 1989). Amerika’nın Huston eyaletinde yaĢayan Ġspanyol’larda, Meksika’dan ithal edilen ve pastörize edilmemiĢ keçi sütünden yapılmıĢ peyniri tüketmeleri sonucu, B.

melitensis’ten ileri gelen brusellozis vakalarının saptandığı bildirilmiĢtir (Thapar ve

Young 1986). Kaliforniya’da 1973-1992 yılları arasında yapılan epidemiyolojik bir çalıĢmada (Chomel ve ark. 1994) ise benzer Ģekilde burada yaĢayan Ġspanyol’larda % 81 oranında brusellozis saptanmıĢ ve bu insanların Meksika’da yaĢadıkları süre içinde süt ve peynir tüketmeleri sonucu hastalığa yakalandıkları ifade edilmiĢtir. Rusya’da süt ve peynirlerden çoğunlukla B. melitensis (biovar I) izole edildiği ve insanlar için daha yüksek riske sahip olduğu belirtilmiĢtir (Gandara ve ark. 1994). Dünya genelinde elde edilen araĢtırma sonuçlarına tezat olarak bu çalıĢmada inek peynirlerinde koyun peynirlerinden daha fazla oranda Brucella varlığının tespit edilmiĢ olmasını inek sütü üretiminin yılın tüm aylarına yayılmasına bağlanabilir. Koyun sütü üretiminin yoğunluğunun ilkbahar ve yaz aylarında fazla olması nedeniyle B. melitensis olgularında da buna paralel olarak bir artıĢ olmuĢtur. Nitekim

43 bu durum bir çok araĢtırmacı tarafından da ifade edilmiĢtir (Tansel ve ark. 2003, Tabak ve ark. 1993, GöktaĢ 1990). Nitekim, Burdur il ve ilçeleri süt sığırcılığının yaygın olduğu bir hayvancılık merkezidir. Bu yüzden de çok fazla miktarda süt sığırlarına ait süt ürünleri üretimi yapılmakta ve tüketim pazarında tercih edilmektedir. Ayrıca diğer illere süt ve süt ürünleri ihracatının yapıldığı aktif bir bölgedir. Bu bağlamda, semt pazarlarında süt sığırı kaynaklı süt ve süt ürünleri (özellikle peynir) satıĢı oldukça yaygın olarak yapılmaktadır. Ayrıca, Pehlivanoğlu ve ark (2008)’ı Burdur bölgesinde atık problemli 55 süt sığırı iĢletmesinde brusellozis varlığını serolojik yönden araĢtırmıĢlardır. AraĢtırma sonucunda 24 iĢletmede sürü içi prevalansın yüksek seyrettiğini ve % 10’lara ulaĢtığını belirlemiĢlerdir. Benzer Ģekilde, çalıĢmamızda da inek peynirlerinden elde edilen B.

abortus oranı da % 10 olarak bulundu. Bu durum bölgede süt sığırlarında görülen

brusellozis enfeksiyonunun artıĢ içinde olduğunu gösteren en önemli bulgulardır. Sütten hazırlanan ürünlerde Brucella mikroorganizmalarının izole edilmesinde, üretim sürecinde süte uygulanan ısının (Sarısayın ve Eroğlu 1978) ve tuz konsantrasyonunun (Sancak ve ark. 1993, Öztürk ve Nazlı 1996) önemine dikkat çekilmiĢtir. Kaynatmadan ya da yeterli ısı uygulaması yapılmadan üretilen taze peynir tüketimi ile Brucella spp. varlığı arasında anlamlı iliĢki bulunduğu rapor edilmiĢtir (Bikas ve ark 2003). TaĢova ve ark (1998)’nın bildirdiği gibi, Akdeniz yöresindeki brusellozis olgularında, yöre halkının hastalığı ve bulaĢma yollarını bilmelerine karĢın kaynatılmadan üretilen süt ürünlerinin tüketiminin önlenemediği Burdur il ve ilçelerinde de saptanan bir gerçektir. Özellikle örneklemelerin yapıldığı satıcılardan alınan bilgilerde ısıl iĢlem uygulanmıĢ sütten yapılan peynirlerin gerek yapımının zor olması gerekse yöre halkının damak zevklerine uygun olmaması nedeniyle sağım sonrası çiğ sütlerden peynir hazırladıkları ve taze üretim yönünü tercih ettikleri belirlenmiĢtir.

44 5. SONUÇ ve ÖNERĠLER

Burdur il merkezi ve ilçe semt pazarlarında satıĢa sunulan inek ve koyun peynirlerinde ilk kez Brucella spp. varlığı ortaya kondu. Brucella spp. varlığı inek peynirlerinde koyun peynirlerinden daha fazla oranda tespit edildi. Özellikle yöresel peynir hazırlama alıĢkanlıklarına dayalı olarak, peynir üretiminde sağım sonrası çiğ sütlerin kullanıldığı ve taze peynir tüketiminin daha çok tercih edildiği belirlendi. Burdur il ve ilçelerinde kurulan semt pazarlarında resmi makamlarca denetim örnekleme çalıĢmalarının düzenli ve yeterli yapılmadığı, hastalık konusunda halkın ve yetiĢtiricilerin bilinçli olmasına rağmen peynir üretme alıĢkanlıklarını değiĢtirmediği sonucuna varıldı.

Bu sonuçlara göre Burdur il merkezi ve ilçe semt pazarlarında satıĢa sunulan inek ve koyun peynirlerinde Brucella spp. varlığının tespit edilmiĢ olması nedeniyle aĢağıda ifade edilen tedbirlerin alınması gerektiği kanısına varılmıĢtır: Burdur il merkezi ve ilçe semt pazarlarında süt ve süt ürünleri satıĢı yapan yetiĢtiricilere peynir yapımında kullanılacak sütlerin kaynatılmadan veya pastörize edilmeden kullanılmaması gerektiği yönünden eğitim uygulamalarından geçirilmesi zorunlu hale getirilmelidir. Bu konuda Belediye, Valilik, Sanayi ve Ticaret Odaları, Üniversite, Tarım Ġl Müdürlüğü ve Ġl Kontrol Laboratuvarlarının ortak katılımı ile uygulamalı eğitim kursları düzenlenmeli, kurs sonunda sertifika verilmelidir. Bu sertifikaya sahip olmayan satıcılara, semt pazarlarında satıĢ izini veya ruhsatı verilmemelidir. Sütlerin pastörize edilerek süt ürünlerinin iĢlenmesini sağlamak gereklidir. Bununla birlikte, yetiĢtiriciler tarafından üretilen sütlerin modern iĢletmelerde HACCP ve Toplam Kalite Yönetimi Sistemleri dahilinde iĢlenmesi zorunluluk haline getirilmelidir. Burdur il merkezi ve ilçe semt pazarlarında satıĢa sunulan peynirlerden her hafta örnek toplanarak, hızlı ve güvenilir test (ELISA vb…) uygulamaları yapılmalıdır. Burdur il, ilçe ve köy kamuoyu hem bu sonuçlar hakkında hem de hastalığın bulaĢması konusunda bilgilendirilmelidir. Yüzey kontaminasyonunun dezenfeksiyonu için seyreltilmiĢ hipoklorit çözeltileri, etil alkol, isopropanol, iyodoforlar, fenol bileĢikleri ve buhar uygulamaları yapılmalıdır. Burdur bölgesinde son yapılan serolojik taramalardan elde edilen diğer verilere dayanılarak hastalığın bölgede yükseliĢe geçtiği belirlenmiĢtir. Bu yüzden, bölgede epidemiyolojik çalıĢmalara önem verilmeli ve bu çalıĢmalardan elde edilen verilere göre hastalıkla mücadele yöntemleri gözden geçirilmelidir. Tarım ve KöyiĢleri

45 Bakanlığı tarafından 1984 yılında baĢlatılan "Türkiye Brusellozis Mücadele Projesi" 2010 yılından sonrada devam ettirilmelidir. Hastalıkla mücadele çalıĢmaları kapsamında, çeĢitli mihraklarda çıkan hayvanların ihbarı yapılmalı, enfekte olmayan hayvanlara aĢılama uygulamaları sürdürülmeli ve hayvanları enfekte tespit edilen yetiĢtiricilere hayvanın tam değerini karĢılayacak bedel (tazminat) ödenmelidir.

Brucella enfeksiyonunun yayılmasını önlemek için iĢletmelerde sık sık tarama

yapılarak enfekte hayvanların sürüden ayıklanması ve ihbarının yapılması gerekmektedir. Ayrıca il ve ilçelerdeki hayvan pazarları, hayvan ithalat ve ihracatında, iĢletmelere yeni alınacak hayvanlarda brusellozis serolojik testlerin yapılması zorunlu hale getirilmelidir. Özellikle Burdur ve diğer illerde Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinden kurbanlık için alınan sığır, koyun ve keçiler sürülere kesinlikle sokulmamalıdır.

Sonuç olarak, hastalığın önlenmesinde geliĢme kaydetmek amacıyla hastalıkla ilgili mevcut bilgilere daha uygun kontrol önlemlerinin modern ekonomik gereksinimlere ve özellikle yerel hayvan ticaretinin artmasına daha iyi cevap veren yasal önlemlerin belirlenmesi yolunda çalıĢmalar yapmak Ģarttır. BaĢta en yoğun enfekte bölgeler olmak üzere her yerde uluslararası iĢbirliği güçlendirilmelidir. Bu hedeflere ulaĢmak üzere, hükümetlere hastalığın yol açtığı ekonomik yük ve gereken önlemler konusunda geniĢ çapta bilgiler verilmelidir.

46 6. ÖZET

T.C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ SAĞLIK BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ

Burdur Yöresinde Tüketime Sunulan Taze Beyaz Peynirlerde Brucella spp. Varlığı

AyĢe Selcen AKCAN KALE

Besin Hijyeni ve Teknolojisi Anabilim Dalı

Benzer Belgeler