• Sonuç bulunamadı

DanıĢmacı 2: Lider, sorunu grupla paylaĢır, çalıĢanları grup halinde bir araya getirir ve kararı kendisi verir.

3. Problemleri etkili bir Ģekilde çözmelerini sağlamak: Grupça problem çözmede okul liderleri öğretmenlerle yaptıkları toplantılarda herkesin

2.2. ÖRGÜTSEL ADALET

2.2.3. Örgütsel Adalet ile Ġlgili Kuramsal YaklaĢımlar

Greenberg 1987 yılında örgütsel adaleti dört gruba ayırmıĢtır. Örgütsel adalet ile iliĢkili kuramsal yaklaĢımlar reaktif içerik, proaktif içerik, reaktif süreç ve proaktif süreç kuramları Ģeklinde dörde ayrılmaktadır. Reaktif içerik ve proaktif içerik kuramları (EĢitlik Kuramı, Göreli Yoksunluk Kuramı, Adalet Yargı Kuramı) kazanımların adil veya adil olmayan biçimde dağıtılması konusuna odaklanmaları nedeniyle, örgütsel

adalet boyutlarından biri olan dağıtım adaleti kuramına iĢaret etmektedir (Özen, 2002: 110).

2.2.3.1. Reaktif Ġçerik Kuramlar

Bu teoride, örgütlerde çalıĢan bireyler iĢe yaptıkları yatırımlar ve kendi çalıĢmaları sonucu elde ettiği kazanımlarla, baĢka örgütlerde benzer durumdaki bireylerin sarf ettikleri gayret ve sonucunda elde ettikleri kazanımları karĢılaĢtırırlar. Katkıları ve kazanımları arasında yapılan karĢılaĢtırmalar sonunda çalıĢanlar diğer kiĢilerle iliĢkilerinde ortaya çıkan eĢitsizliği gidermek için, örgütüyle, yöneticileriyle ve iĢiyle ilgili bir takım davranıĢsal, tutumsal ve psikolojik tepkiler gösterir. Örneğin, karĢılaĢtırma sonucunda kiĢinin kazanım-yatırım orantısı, diğerlerininkinden düĢük olabilir, aynı olabilir veya daha yüksek olabilir. Eğer düĢükse, bu farkı azaltmak amacı ile ya da sonucun daha fazla olması için çaba gösterebilirler, zam isteyebilirler ya da ters bir tepki içine girip iĢlerini (yatırımı) yavaĢlatabilirler, performanslarını düĢürebilirler. Eğer kiĢi eĢitliği sağlayamazsa, ya karĢılaĢtırma yapmaktan vazgeçer ya bir baĢka karĢılaĢtırma grubu seçer veya eĢitliğin olduğu bir baĢka yerde iĢ arar (Laçinoğlu, 2010: 12).

Kuramlar arasında bazı farklılıklar olmasına rağmen hepsinin birleĢtiği ortak görüĢ, insanların adil olmayan durumlarda olumsuz duygularla tepki gösterdikleri ve bu adaletsizliği düzeltecek Ģekilde davranarak bu soruna çözüm bulmaya çalıĢtıkları yönündedir. Bu teoriler örgütlerde kaynak ve ödüllerin adil dağıtımına yönelik tepkileri içerdiği için reaktif-süreç teorileri olarak adlandırılmaktadırlar (Söyük, 2007: 36).

ÇalıĢanlar yaptıkları karĢılaĢtırmalar sonucunda kazanımlarının fazla olduğunu fark ettiğinde kızgınlık veya dargınlık hislerinden ziyade suçluluk veya utanç duyacaktır. Bu duygular da olumsuz duygular olup kiĢiyi dengesizliği ortadan kaldırmak için harekete geçmeye güdüler (ĠĢbaĢı, 2000: 45). Örneğin Gilliand (1993) seçim sistemlerinin adaleti üzerine yapmıĢ olduğu çalıĢmada, bir iĢ baĢvurusu için olumlu beklentiler içinde bulunan ve kendi girdilerini o iĢ için uygun gören adayın, iĢi alamaması durumunda yaĢadığı eĢitsizlik algısından dolayı baĢvurduğu iĢi ya da firmayı kötüleme yoluna giderek biliĢsel ya da davranıĢsal bazda eĢitsizlik algısını ortadan kaldırmaya çalıĢacağını belirtmiĢtir. Beklenenden fazla ödüllendirmenin olması ise

çalıĢanlarda suçluluk ve tatminsizlik duygularının geliĢmesine neden olur. Örneğin beklemediği halde bir maaĢ artıĢı olan çalıĢan hissettiği bu suçluluk duygusundan kurtulmak ve eĢitlik durumuna geri dönmek için, iĢinde daha çok çalıĢabilir; çalıĢtığı firma için belirtilen iĢ tanımlarını dıĢında ekstra çaba gösterebilir (Tan, 2006: 18).

2.2.3.2. Proaktif Ġçerik Kuramlar

Proaktif kuram, adil uygulama ve adil davranıĢların yaratılmasına iliĢkin çabalarını incelemektedir. Bu sınıflandırmayı belirleyen düĢüncenin temeli Leventhal‟ın Adalet Yargı Kuramı ile ortaya çıkmıĢtır (Çöp, 2008: 31).

Leventhal‟a göre, kiĢiler kazanımların adil dağıtımı için aktif olarak çaba sarf ederler. Kazanımların katkılarla oransal olarak eĢitliği ilkesinden yola çıkarak tanımlanan adil dağıtım, uzun vadede ilgili taraflar için en kazançlı durumu ifade etmektedir. Yapılan araĢtırmalarda, adil dağıtım ilkesinin bazen ihlal edildiği ve kazanımların eĢit paylaĢım ilkesine dayanarak dağıtıldığı görülmüĢtür. Adalet Yargı Kuramına göre, kazanımların dağıtımına iliĢkin kararları belirleyen dağıtım kuralları karĢılaĢılan durumlara göre farklılık gösterebilmektedir. Örneğin, grup üyeleri arasındaki uyumun önemli olduğu durumlarda kazanımlar, kiĢilerin katkılarındaki farklılıklar dikkate alınmaksızın eĢit paylaĢım ilkesine göre dağıtılabilmektedir (Eker, 2006: 8-9).

Lerner‟in (1980), “dağıtım kararları alınırken izlenen ilkenin taraflar arasındaki iliĢkiye dayandığı” yönündeki görüĢüne göre kültürel bağlam adalet güdüsünü etkilemektedir. Reaktif-içerik teorileri ve proaktif içerik teorileri, kazanımların dağıtılması konusundaki adil uygulamalara çalıĢanların tepkileri ve çalıĢanların kazanımların dağıtımında adaleti sağlama çabalarını ele aldıklarından, dağıtım adaletini açıklayıcı teoriler olarak görülebilir (Dilek, 2004: 21).

2.2.3.3. Reaktif Süreç Kuramlar

Bu kurama göre, hukuki olaylarda verilen hükümlerin olumlu olup olmamasına bakılmaksızın, kullanılan prosedürler süreç kontrolünü içerdiği sürece alınan kararlar adil olarak algılanmaktadır (Eker, 2006: 8-9). Kullanılan prosedürler, kontrolün

derecesine göre değiĢmektedir. Taraflara süreç kontrolü sağlayan prosedürler, bu kontrolü sağlamayan prosedürlere göre, tüm tarafları daha fazla tatmin etmektedir. Bu prosedürler sonucunda alınan kararlar daha adil olarak algılanılmaktadır ve sonuç taraflar tarafından daha kolay kabul edilmektedir (Söyük, 2007: 42).

Thibaut ve Walker‟ın yasal prosedürler üzerine yapılan araĢtırmalardan etkilenerek, anlaĢmazlıkların çözümüne iliĢkin prosedürlere gösterilen tepkileri inceledikleri araĢtırma, proaktif-içerik teorilerinin araĢtırıldığı ve uygulandığı 1970‟lerin baĢına rastlamaktadır. Thibaut ve Walker “Prosedür Adaleti Teori”lerinde üç ayrı taraf ve anlaĢmazlığın çözüm sürecine iliĢkin iki aĢama tanımlaması yapmıĢlardır. Taraflar; anlaĢmazlığa düĢen iki kiĢi (davacı ve davalı gibi) ve aracılık eden üçüncü taraftır (yargıç gibi). Çözüm sürecine iliĢkin aĢamaları ise; delillerin ortaya konduğu “süreç aĢaması” ve anlaĢmazlığın çözümünde delillerin kullanıldığı “karar aĢaması” olarak açıklamıĢlardır. Delillerin seçimi ve geliĢtirilmesi ile ilgili kontrol “süreç kontrolü”, anlaĢmazlığın sonucunun belirlenmesine iliĢkin kontrol ise “karar kontrolü” olarak tanımlanmıĢtır. Kullanılan prosedürler, tarafların her bir aĢamada sahip oldukları kontrolün derecesine göre değiĢebilmektedir. Teori, taraflara süreç kontrolü sağlayan prosedürlerin, bu kontrolü sağlamayan prosedürlere nazaran, tüm tarafları daha fazla tatmin ettiğini, bu prosedürlerin sonucunda alınan kararların daha adil olarak algılandığını ve sonucun taraflarca daha fazla kabul edilebilir olduğunu savunmaktadır. Yasal karar verme metodolojisine benzer bir metodoloji kullanılarak yapılan pek çok araĢtırma bu iddiayı desteklemektedir. Hatta anlaĢmazlığa düĢen taraflara söz hakkı veren prosedürler, tarafların istenmeyen kararları bile kabullenme eğilimlerini artırmaktadır (Çöp, 2008: 33).

2.2.3.4. Proaktif Süreç Kuramlar

Proaktif Süreç Kuramı, dağıtım kararlarından ziyade prosedürlerle ilgilenmesinden dolayı, süreç teorileri altında ele alınmaktadır. Meydana gelen anlaĢmazlıkların çözümünde kullanılan prosedürlere odaklanmıĢ olan reaktif süreç teorilerinin tersine, proaktif süreç teorileri, “dağıtım prosedürleri” ile ilgilenmektedirler. Teoride, adaleti sağlamak için kullanılması gereken prosedürler incelenmektedir (Söyük, 2007: 42).

Taraflar arasındaki anlaĢmazlıkları çözmeye yönelik yöntemleri vurgulayan reaktif süreç kuramlarının tersine, proaktif süreç kuramları dağıtım yöntemleri ile ilgilidir. Bu sınıfta yer alan kuramlar, adil uygulamaların gerçekleĢtirilebilmesi için hangi yöntemlerin kullanılması gerektiğine yanıt aramaya çalıĢmaktadırlar (Eker, 2006: 10).

Dağıtım Tercihi Teorisi dağıtıcıya, adaleti sağlayarak değerli hedeflere ulaĢmasında yardımcı olacak prosedürler sunacaktır. Teori bireylerin, belirli prosedürlerin diğerlerinden farklı olarak hedeflere ulaĢmada araç rolü oynayacağı ve istenen hedeflere ulaĢmada yardımcı olacağı beklentisi içinde olduklarını vurgulamaktadır. Adalet sağlamaya yardımcı olabilecek prosedürlerin sekiz özelliğinden bahsedilmektedir; (a) bireylere karar verenleri seçme olanağı sağlamak, (b) tutarlı kurallara dayanmak, (c) doğru bilgiye dayalı olmak, (d) karar verme gücünün yapısını tanımlıyor olmak, (e) bireyleri önyargıya karĢı koruyor olmak, (f) bireylerin bilgi almasını sağlamak, (g) prosedürlerde değiĢiklik yapma olanağı tanımak ve (h) yaygın olan ahlaki ve etik standartlara dayalı olmak (Çöp, 2008: 34).