• Sonuç bulunamadı

Öğretim Süreci ve Öğrencilerin Değerlendirilmesi

2.3. ÖĞRETİM LİDERLİĞİ DAVRANIŞ BOYUTLARI

2.3.3. Öğretim Süreci ve Öğrencilerin Değerlendirilmesi

Bu boyut, öğrencilerin gelişiminin izlenmesi ve değerlendirilmesi, öğretimin denetimi, programların değerlendirilmesi gibi eylemleri içermektedir. Okul yöneticisi, öğretim süreci ve öğrencilerin değerlendirilmesinden çıkan sonuçları, okul personeli ile paylaşarak gerekli dönütleri sağlamalıdır.

Her okul sisteminde farklı düzeyde ve nitelikte olan öğretimsel denetime ihtiyaç vardır. Öğrenme ve öğretme sürecini geliştirmek ve etkili kılmak için sınıf içi etkinlikler üzerinde odaklaşan planlı ve programlı eylemler bütünüdür. Öğretimin denetimi, derslerle ilgili hazırlıkların, uygulamaların, değerlendirmelerin ve ders dışı etkenlerin denetimidir. Öğretimin denetiminde öğrencinin amaçlara uygun öğrenim yapmalarını sağlamak üzere gerekli öğretim ortamını ve sürecini geliştirmek için tüm ilgililer görev alır. Bu nedenle öğretimsel denetim sadece denetçilerin öğretmenlerle çalışmasının ötesinde, okulda öğretimle ilgili yöneticiler, uzmanlar ve diğer personelinde planlı ve programlı olarak eylemlerde bulunmasını gerektirir (Erdem, 2006).

Öğrenme sürecinde yönlendirme işlevi ile görevlendirilmiş olan öğretmen, süreci tam kontrol gücüne sahip değildir. Öğrenciler, sağlanan özendiricilere istenilen tepkileri göstermeyebilir. Bazı iş kollarında işgörenler, işleri üzerinde büyük ölçüde kontrol gücüne sahiptir. Böyle bir kontrol, eğitim sürecinde söz konusu değildir. Öğretme-öğrenme sürecinde çok sayıda değişken rol oynamaktadır ki, bunların tümünü kontrol etmek olanaksızdır. Önemli olan nokta, her örgütün yönetiminin örgütün koordinatörü olarak işlev görmek durumunda olduğundan, yöneticinin örgüt için kabul edilir nitelikteki işe ilişkin belli düzeyde bilgiye sahip

olması zorunluluğudur. İşin karmaşıklığı yöneticinin işini zorlaştırmaktadır (Aydın, 2005: 186).

Eğitim, öğretim ve öğrenme süreci çok karmaşık bir iştir. Bu süreçleri etkileyen çok değişik etkenler bulunmaktadır. Bu yüzden yöneticilerin eğitim ve öğretim sürecinde yapılan işleri ve kaydedilen ilerlemeyi kontrol edebilme gücü sınırlıdır. Dolayısıyla eğitim, öğretim ve öğrenme süreçlerindeki aksamaları keşfetmenin ve gelişme sağlayabilmenin zor olduğunu kabul etmek gerekir. Peter Senge “bir filin ikiye bölünmesiyle iki fil elde edilmez” diyerek deterministik bir mantığın her zaman işlemeyeceğine nefis bir şekilde ifade ediyor. Eğitim ve öğretimi de böyle düşünmek durumundayız. Çok dinamik ve zaman zaman karmaşık olan bu süreci yani eğitim ve öğretimi daha bütüncül bir şekilde irdelemek ve ele almak gerekir. Dolayısıyla eğitimde ve öğretimde bir olumsuzluk yaşandığı zaman akla kolayca gelebilecek bir neden üzerinde durup sadece o boyutta ilgilenme yerine daha sistemli olarak ilgilenmek gerekir (Erdoğan, 2004b: 83).

Okullarımızın en temel görevlerinden biri, öğrencilerin öğrenme istek ve heyecanlarının kaybının önlenmesi ve öğrenme motivasyonlarının en üste çıkarılmasıdır. Okul, hayatı bütün yönleriyle kavrıyorsa, bizim hayatımıza bir anlam katabilir; aksi takdirde okul, sadece zamanımızın büyük kısmının tüketildiği bir yer olur. Aslında okulda tüketilen zaman değil, öğrenci, öğretmen ve müdürdür. Bu açıdan okulun varlık nedeninin hayat üzerinden yeniden tasarlanması ve okulun anlamlı bir yaşama alanına dönüştürülmesi kaçınılmazdır (Turan, 2007: 83). Okul yönetiminde en önemli unsur okulun yetiştirmekle hükümlü olduğu öğrencilerdir. Öğrencinin kaydolduğu okula uyumu ile başarısı arasında sıkı bir ilişki vardır. Bu nedenle okul yönetimi, öğrenci aday kaydı ile başlayan ve mezun oluncaya kadar devam eden süre içinde öğrencinin rollerini ve beklentilerini dengeli olarak sürdürmeye çalışır. Okul yönetimi öğrenciyi iyi tanır ve anlarsa karşılaşılan sorunların çözülmesine yardımcı olabilir ve okula kolaylıkla uyum sağlayabilir. Bir okulda öğrencilerin özlük işlemlerini yürütmek ve başarılarını değerlendirmek için yapılan çalışmaların tümüne öğrenci hizmetleri denir (Taymaz, 2000: 117). Herhangi bir eğitim kurumu için öncelikli olan, öğrencilerinin görüş ve gereksinmelerine

odaklanmasıdır. Bu, eğitim kurumlarının diğer müşterilerinin görüşlerinin göz ardı edilmesi anlamını taşımaz. Bu görüşlerde önemlidir. Ancak, eğitim kurumlarının varoluşlarının, ün ve önem kazanmalarının temel nedeni öğrencileridir (Sallis,1993: 33; Akt.Ensari, 2003: 34).

Değerlendirme, denetim sonucunda elde edilen bilgilerin (verilerin) birbiriyle karşılaştırılması ile varılan bir yargı olduğu için denetimin bir uzantısıdır. Değerlendirme bir yargılama eylemidir. Bu yargılamanın sağlam olabilmesi için elde edilen bilgilerin de güvenilir, nesnel ve geçerli olması gerekmektedir. Denetleme sürecinde ölçünler ne denli gerçekçi, ölçme ne denli nesnel ve güvenilir yapılmış ise elde edilen bilgiler de değerlendirmeye o denli elverişlidir. Yönetim ve eğitim sürecini etkileyen pek çok değişken vardır. Bu değişkenler oynak, dirik bir yapıdadır. Bunları durulmuş görmek olanaksızdır. Ayrıca yönetim de, eğitim de insan davranışları ile yakından ilgilidir. Davranışlar ise, bunları etkileyen değişkenler kadar oynak ve diriktir. Bu yüzden yönetim sürecinde durağanlaşmış değerleri bulmak olanaksız olduğundan bunları değerlendirmek de zor olmaktadır. Kaldı ki, durağan sayılan değerleri bile değerlendirmek zordur (Başaran, 1996a: 79). Değerlendirme kesin olarak bir ölçme sonucunu ve bir ölçütü gerektirir. Ölçütsüz değerlendirme olamaz. Eğitim öğretim faaliyetlerinin kontrol altına alınabilmesi için eğitimin ölçme ve değerlendirme ile tamamlanması gerekir. Ancak ölçme ve değerlendirme eğitimde bir amaç değil, amaçlara ulaşmak için kullanılması gereken bir araçtır. Yani eğitim öğretim faaliyetlerinde öğrencilerin hangi davranışları ne ölçüde kazandığını ya da öğretmenin ne ölçüde kazandırabildiğini belirlemek için yapılan bir kontrol etkinliğidir. Eğitimde sunulan hizmetin kalite kontrolü ölçme ve değerlendirme ile yapılmaktadır (Öztürk, 2003: 146).

Değerlendirme, yahut daha belirli terimlerle “denetim ve teftiş”, yönetim sürecinin her evresinde görülür. Kısaca, “değerlendirme” de yönetim süreci içinde yer alır. Değerlendirme, yönetimle ilgili davranışları bir denetleme sürecidir. Yönetimde değerlendirmenin amacı, örgütün, amacına başarıyla ulaşıp ulaşmadığını anlamaktır (Binbaşıoğlu, 1978: 55). Değerlendirmede okulu bir bütün olarak ele almalıdır. Öğrenme ve öğretmede rol oynayan etkenlerin tümü değerlendirmenin

kapsamına alınmalıdır. Yöneticinin kendi yönetim anlayışı ve yönetimsel davranışları da değerlendirmenin kapsamına alınmalıdır (Aydın, 2005: 205). Türkiye’de okul müdürleri, eğitimle ilgili bazı yasaların ve yönetmeliklerin kendilerine verdiği görevleri yerine getirmekle yükümlüdür. Okul yöneticisi, milli eğitimle ilgili mevzuat hükümleri, programlar ve üst yönetimin emirlerinin sınırları içinde, okulun bütün işlerinin düzenlemeye, yürütmeye ve denetlemeye yetkili kılınıp okulun amaçlarına uygun olarak yönetilmesinden, denetlenip değerlendirilmesinden ve geliştirilmesinden sorumlu görülür (Şişman ve Taşdemir, 2008: 201).

Türkiye’nin kalkınması ve demokratik bir toplum olarak uygar dünyadaki yerini alması, sadece seçilmiş bazı kesimlerin değil, her öğrencinin potansiyelini en iyi şekilde değerlendirmesine bağlıdır. Eğer belli kesimlerin kaliteli eğitim alması Türkiye’nin önünü açabilecek olsaydı, şimdi en gelişmiş ülkeler arasında olmamız gerekirdi. Günümüzde, en ücra belde veya köydeki gençlerin de girişken, üretici ve kendi kararlarını verebilen bireyler olarak yetiştirilmesi, bireysel haklar, ekonomi ve demokrasi için daha bir önem kazanmaktadır (Özden, 2008: 21).