• Sonuç bulunamadı

2.4. İnternet ve Eğitim İlişkisi

2.4.2. Öğrencilerin İnternet Algıları

İnternet çağı olarak nitelendirilen günümüzde yaşayan bireylerin bilgi ve kültür seviyesinin arttırılması için özellikle öğrencilerin internet alanında bilgi seviyelerini geliştirmek ve yeterli seviyeye ulaşmaları için öncelikle öğrencilerin internete yönelik tutumlarının açığa çıkartılması gerekmektedir. Durum tespiti yapıldıktan sonra geliştirilmesi gereken alanlarda öğrencilerin eğitilmesi daha uygun olmaktadır. İnternetin yoğun olarak kullanılmasından dolayı, öğrencilerin internet kullanım bilgi düzeylerinin ve internete yönelik olan tutumlarının belirlenmesi

eğitimde internet kullanımı sürecinin etkili olması ve verimliliğinin arttırılması açısından önem taşımaktadır. Bu nedenle öğrencilerin internet algılarının belirlenmesi ve hangi faktörlerin etkili olduğunun ortaya çıkarılması gerekmektedir.

Hayatın artık her alanında internet kullanılmakta ve gençler tarafından etkin bir iletişim aracı olarak gösterilmektedir. Bu durumun bir sonucu olarak internet her kafede bulunmaya başlamış olup, gençler özellikle de bu tür sosyal ortamları tercih etmektedir. Örneğin, Amerikan “Frank N. Magid Associates” araştırma şirketi raporuna göre, her on Amerikan vatandaşından birinin internetteki oyunlar içindeki kıyafet, silah, kılıç ve benzeri eşyalar için yaklaşık 30 dolar para harcadığı göstermektedir. Bu rapor sonucunda, internetteki oyunların sanal fakat harcamaların gerçek olduğunu vurgulamışlardır (İşçibaşı, 2011).

İnternetteki online ya da çevrim dışı oyunlar gençlerin bir kısmında olumlu etkiler oluşturabilmektedir. Yabancı dil öğrenme ve geliştirme, sosyal ortamlarda bulunma ve konuşma yeteneğinin artması, hızlı karar alma gibi olumlu etkiler yapabilmektedir. Ancak genel olarak gençlerin internet oyunlarında çok zaman geçirmesi maddi ve manevi bağımlılık düzeylerinde olumsuz etkiler bırakmaktadır. Özellikle küçük yaştan itibaren bu oyunlara alışkanlık kazanan kişilerin zihinsel yapılarında olumsuz etkiler oluşturduğu ve bağımlılık düzeylerinin arttığı sonucu ortaya çıkmıştır (Özer ve Birsen, 2010).

Öğrenciler açısından internette geçen zamanların tek başına internet bağımlılığı konusunda bir belirleyici olmadığı ile ilgili de görüşleri savunan araştırmacılar vardır (Balta ve Horzum, 2008; Uludağ, Ertekin, Tekin, Ertekin, 2016). Ancak, burada önemli olan internet başında geçen zamanın nedenidir. Eğitim amaçlı internet kullanan öğrencilere göre eğlence ve sosyal iletişim amaçlı olarak kullananların bağımlılığa daha yatkın oldukları sonucunu veren araştırmalar bulunmaktadır (Aksoy, 2015; Şahin, 2009). Başkalarıyla ya da arkadaşlarıyla sohbet ve oyun amaçlı internet kullanan öğrencilerin, eğitim ya da bilgi edinme amaçlı internet kullanan öğrencilere göre daha bağımlı olduğu belirtilmektedir (Akdağ, Yılmaz, Özhan ve Şan, 2014).

Araştırma sonuçlarına göre interneti kullanan kişilerin şikayet ettikleri konuların başında zararlı ya da olumsuz içerikler gelmektedir. Bir araştırmada, İsviçre’deki 12 yaş ortalamasında 104 öğrenci ile yapılmış olan görüşmeler sonucunda, öğrencilerin internetin olumsuz yönlerine ilişkin en çok ifade ettikleri konu, olumsuz içerikler olmuştur. Bu olumsuz içerikler ele alındığında, pornografik sayfalar, ırkçılıkla ilgili olanlar ve şiddet içeren konularda 44 öğrencinin, teknik konulardaki sorunlarla ilgili 30 öğrencinin, oluşabilecek tehlikelerle ve rahatsız edebilecek insanlarla ilgili olarak 21 öğrencinin, kullananları rahatsız eden baş ağrısı gibi faktörlerle ilgili 7 öğrencinin, ekonomik problemlerle ilgili 6 öğrencinin, taciz konusunda 6 öğrencinin, tüm konularda ise 2 öğrencinin ve sorun olmadığını belirten 19 öğrencinin görüş bildirdiği belirtilmektedir (Dunkels, 2008).

Öğrencilerin internet algıları üzerindeki önemli bir konu da siber zorbalık konusudur. Elektronik zorbalık ve çevrimiçi zorbalık gibi isimlerle de ifade edilen siber zorbalık, sosyal web siteleri (MySpace, Facebook, vb.), e-posta, sohbet odaları, cep telefonu, mesajlaşma, kameralar, resimli mesajlar ve telefon görüşmeleri gibi teknolojiyi kullanarak taciz olarak tanımlanan zorbalık şekillerini içeren yeni zorbalık yöntemleridir (Notar, Padgett ve Roden, 2013). Özellikle hem cep telefonundan hem de bilgisayar ortamından sosyal medya kullanan çok sayıda öğrenci bulunmakta ve sosyal medya kullanımındaki yaş sınırı her geçen gün giderek azalmaktadır. Bu nedenle, internet aracılığı ile sosyal medya araçlarını kullanan gençler hem kendileri hem de yabancı insanlar tarafından çeşitli tacizlere, zorlamalara veya uygunsuz paylaşımlara maruz kalabilmektedir. Bunun sonucunda da gençlerde hem sosyal hem psikolojik hem de fiziksel sorunlar ortaya çıkabilmektedir. Cep telefonları ve diğer bilgisayar teknolojileri ile internet kullanan öğrencilerin siber zorbalık adı verilen endişe verici durumlarla karşılaşması da olası bir durumdur (Aksaray, 2011).

Siber zorbalık örnekleri birçok ülkede farklı şekilde kendini göstermektedir. Örnek olarak, Amerika’da yaşayan 9 yaşındaki bir kız çocuğuna evinde kullandığı kişisel bilgisayarı ile gelen mesajda “seni öldürmeye geliyorum” ifadeleri kullanılmış, aynı şekilde başka bir 12 yaşında kız çocuğuna ise okuldaki

bilgisayardan ırkçılıkla ilgili ve korkutma amaçlı e-posta yollanmıştır. İnternetin bağlanma şekli farklı olsa da birçok çocuğa ya da gence bu tür mesajlar gönderilebilmektedir (Yaman ve Sönmez, 2012). Farklı bir olayda, Amerika’da yaşayan 13 yaşında bir kız çocuğuna ünlü bir sosyal iletişim sitesinden taciz mesajları gelmiş ve çocuk intihar teşebbüsünde bulunmuştur. Araştırma sonucu çocuğa mesajları yollayan kızın annesinin eski bir arkadaşı olarak tespit edilmiştir (Yaman ve Sönmez, 2012).

Örneklerden de görüleceği gibi öğrencilerin internet kullanımını kontrol altında tutmak oldukça zor olmaktadır. Okullarda görevli birçok öğretmen, yönetici ve danışman internetin uygun olmayan kullanımı konusunda yeterli bilgi ve donanıma sahip değildir. Eğitimcilerin, öğrencilerin uygunsuz internet kullanımı tespit etme de yetersiz kaldıkları görülmektedir.