• Sonuç bulunamadı

Özellikle Türk göçmenlerin yoğun olarak yaşadığı Almanya’da Berlin Kreuzberg mahallesinde belediye başkanı olmuş olan Cornelia Reinauer konuyu şöyle ele almaktadır; “Berlin'i oluşturan on altı mahalleden biri olan Kreuzberg, Aynı zamanda da en fazla Türkiyeli göçmenin yaşadığı yerdir. Dolayısıyla göç olgusuna hiç de yabancı olmayan bir bölgedir. Hatta göçmen sorununun tam içindedir.”

Cornelia Reinauer, Bu dev göçmen eyaletinin belediye başkanı olarak, entegrasyon çalışmalarında oldukça sıkıntılı günler geçirdiğini ifade etmiştir (Cornelia Reinauer, 2006).

36 Almanya göçmenleri zamanla kabullenmek konusunda ve yaşadığı sıkıntıların üstesinden gelmek için yoğun çaba sarf edilmiştir. Çünkü Almanya'daki işçi göçmenler uzun yıllar "misafir" olarak kabul edildiği ve bundan dolayı da ailelerinin "Almanca öğrenmesi gerekmediği" düşünülmüştür. Göçmenlerin kalıcı oldukları öngörülemediği için, birlikte yaşam sürmenin de alt yapısını hazırlanmamıştır. Ayrıca; aynı ülkeden gelen göçmenler arasındaki "etnik çatışmalar" aşılması gereken sorunlardan bir diğeridir.

Zamanla Almanya'nın göçmen politikalarında bazı değişimler yaşanmıştır. Artık bir "göçmen ülkesi" olduğunu kabul eden Almanya 2001 yılında "Göç Yasası" nı kabul etmiştir. Yasanın kabulüyle birlikte "entegrasyon çalışmaları" da hız kazanmıştır.

Cornelia Reinauer birlikte yaşamanın öğrenilmesi gerektiğini açık bir şekilde vurgulamakla birlikte, fanatik davranışların aşılması için herkesin ihtiyaçlarına cevap verebilecek bir iletişim tarzı bulunması gerektiğini savunmaktadır. Geçmişte "entegrasyon" denilirken, "asimilasyon" denmek isteniyordu. Bunun yanlış olduğu, sorunlara çözüm getirmediği ortaya çıkmıştır. Bunun için uzun vadeli çözümler bulunmalı ve uygulanmalıdır (Cornelia Reinauer, 2006).

Almanya'nın kabul ettiği "Göç Yasası" na göre Federal Almanya artık yavaş yavaş göç alan bir ülke olduğunu kabul etmiş olmaktadır. Dolayısıyla bu ülkede yaşayan yabancılar ücretsiz olarak “lisan öğrenme” haklarına da bir şekilde kavuşmuş olacaklardır. Kabul edilen "göç yasası"nın yeterli olduğu düşünülmese de, en azından açık bir göçmen ülkesi olmak için atılmış olan ilk adımdır.

Cornelia Reinauer’in kanaati "çoğulcu yönetim" anlayışının göç olgusunun sorunlarının giderilmesinde faydalı olacağı yönündedir. Belediye Başkanı olarak çoğulcu yönetim modelini uygulamaya çalışmış ve bu modelin benimsenmesi halinde sorunlara uzun vadeli çözüm sağlanabileceğine inanmıştır ve "kültürel bir kavrama ihtiyacımız olduğu" fikrini savunmuştur. "Çok yönlülüğün ortaya çıkarılıp şekillendirilmesi gerektiğini, "Farklı etnik grupların avantajlarına da dikkat edilmesi gerektiğini yönetim anlayışına yansıtmıştır. Yani göçmenlerin eksildiklerini öne çıkarmaktansa, bu kültürlerin çok yönlülüğünü öne çıkarmak gereğini savunmuştur.

Göçmen aileleri kendi toplumumuzdaki siyasete ve tartışmaya ve bir aradaki yaşantıya katılmalıdır. "Göç olgusu" ve "iltica hakkı" Federal Almanya için çok önemliydi.

37 Kreuzberg Belediye Başkanı Cornelia Reinauer de bunun kısıtlanmasından değil, genişletilmesinden yana olmuştur (Cornelia Reinauer, 2006).

Kreuzberg mahallesinde çeşitli STK’lar ve Türk önderleri işbirliğinde yapılan çalışmalar da orada oluşan çokkültürlü yapının korunması ve hoşgörü içerisinde yaşama çabasını göstermektedir. Bu bağlamda Kreuzberg’de gerçekleşen projelerden biri olan her yıl yapılan ve sonuncusu 2012 yılının Ağustos ayında gerçekleşen Kreuzberg çok kültürlü sokak festivalinde geleneksel törenler yapılmakta ve her etnik yapıdan oluşan kitleler kendilerini ve kültürlerini ifade etme olanağı bulmaktadırlar.

Yine Berlin’de 8 Ekim – 27 Aralık 2010 tarihleri arasında Friedrichshain-Kreuzberg belediyesinin düzenlediği çokkültürlülük haftası kapsamında Berlin Anadolu Alevileri Kültür Merkezi tarafından, Berlin Alevi Kültür Haftaları düzenlenmeye başlanmıştır. Özellikle öğretileri, inançları ve örgütlülükleri konusunda hemşehrileri ile paylaşımda bulunma ve birarada bunuabilme ile ilgili gerçekleştirdikleri faaliyetler bağlamında birçok başlıktan oluşan kültür-sanat etkinlikleri, tanıtım ve paneller gerçekleşmiştir. Etkinlik kapsamında, Berlin Anadolu Alevileri Kültür Merkezi’nde “Açık kapı günü”, Geçmişte ve günümüzde Alevi inancı”, “Cem etkinliği”, “Tarih boyu Alevilere yapılan zulüm”, “Aleviler örneğinde azınlıkların topluma uyumu”, “Almanya ve dünya genelinde Alevi örgütleri”, “Alevi öğretisi”, “Krizler, kin ve düşmanlıkların oluşmasına ortam mı yaratıyor?”, “Çeşitli dinlerde kadının konumu”, “Almanya’daki Alevi örgütlerinin geleceği”, “1938 Dersim Katliamı” konulu paneller düzenlenmiştir (http://www.alevi.org/kulturvesanat-haberleri/1528-1-berlin- alevi-kueltuer-haftalar.html).

Almanya'nın başkenti Berlin'de Friedrichshain-Kreuzberg Belediye Başkanı Franz Schulz'un himayesinde Kreuzberg Fotoğraf Yarışması yapılmıştır. Yarışmaya, Kreuzberg semtinden çektikleri değişik fotoğraflarla 130 kişi katılmıştır. Katılımcıların içinde etnik çoğunluğun olması önemle üzerinde durulması gereken bir durumdur. Bu etkinlik sayesinde Kreuzberg'de yaşayan insanlar kendi semtlerini daha iyi tanıma fırsatını bulmuş ve çok

kültürlü yaşamın farklı kesitleri ortaya konmuştur

(http://berlinturk.com/index.php/berlin/item/4497-aa.html).

Kreuzberg ilçesinde çok kültürlülük haftaları çerçevesi içinde gerçekleşen ve Berlin Kreuzberg Eğitim Merkezi (BildungsWerk in Kreuzberg)’da düzenlenen projede topluma

38 uyum projeleri için yeni ivmeler kazanmayı amaçlayan toplantılar düzenlenmiştir. Kreuzberg İlçe Belediyesi Göç Sorumlusu Regina Reinke gençlerin kültürlerini bir zenginlik olarak algılayıp geliştirmeleri gerektiğini vurgulamıştır.

Gençlerin çok kültürlülük güçlerinin farkına varmalarını ve geliştirmeleri sağlamanın gerekliliği, çok kültürlülüğü geliştiren eğitim programlarının önemliliği, çok kültürlüğün avantajlarını tanımaları ve bu konunun üzerinde çalışmaların yapılacağı konusunda toplantılar yapılmış ve birden fazla etnik kimliği olan toplumların birarada yaşamaları konusunda

destekleyici adımlar atıldığı görülmüştür

(http://haber.net/index.php?option=com_content&task=view&id=10397&Itemid=78).!

Yukarıdaki örneklerde görüleceği gibi Berlin’in ağırlıklı olarak göçmenlerin yaşadığı, yoğun Türk nüfusu nedeniyle "Küçük İstanbul" olarak da bilinen Kreuzberg mahallesi, renkli ortamı ve çok kültürlü yapısıyla her yaştan ve ırktan insanların yaşayabileceği ve kendilerini ifade edebileceği bir ortam olarak göze çarpmaktadır. 2012 yılında Kreuzberg Müzesi’nde açılan "Göçün 300 Yıllık Tarihi" konulu sergi de, Kreuzberg’in göçmenler konusunda bünyesinde barındırdığı çokkültürlü yapıya sahip çıktığını ortaya koymaktadır.

! ! ! ! ! ! ! ! ! !

39

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Benzer Belgeler