• Sonuç bulunamadı

2.8 Ç OCUK S AĞLIĞINA E TKILERI

2.8.7 Çocuk Sağlığına Diğer Etkiler

Adolesan anneler çocuğun sağlığı ve gelişimi konusunda da riskli davranmakta, gebelikte sigara içimi, bebeğini emzirememe ve çocuğunu okul öncesi eğitime göndermeme davranışlarını daha fazla göstermektedirler (10). Adolesan annelerin ebeveyn durumlarını inceleyen çalışmalarda,adolesanların kendilerini iki dünya arasında yalnız ve çaresiz hissettikleri, kendileri ve yenidoğan bakımında rehberliğe ihtiyaç duyulduğu belirtilmiştir. Literatürde adolesan annelerin erişkin annelere oranla ilk 2 ayda bebeklerinin sorumluluğunu daha geç alabildikleri ve sağlık hizmetlerine ulaşmada daha fazla sorun yaşadıkları bildirilmiştir. Yapılan çalışmalarda adolesan annelerin doğum sonrası dönemde kendi ve bebeklerinin bakımına yönelik bilgilenme durumlarının yeterli olmadığı bulunmuştur. Adolesan anne bebekleri erişkin anne bebeklerine oranla beslenme sorunu yaşama, fiziksel gelişmede geri kalma riski daha fazla, kognitif fonksiyonları daha geridir (21). Adolesan annelerin bebeklerinin izlemlerinde bu bebeklerin erişkin anne bebeklerine göre daha sıklıkla beslenme bozukluğu ve büyüme geriliği sorunu yaşadıkları, bilişsel fonksiyonlarının ve gelişimlerinin daha geri olduğu, öğrenme kapasitelerinin daha düşük olduğu, çocukluk çağında davranış problemlerinin daha fazla olduğu ve suç işleme potansiyellerinin daha yüksek olduğu saptanmıştır. Bu sonuçlar bu tür gebeliklerin sadece kısa dönemde değil uzun dönemde de bebek üzerine olan olumsuz etkilerini göstermektedir (115). Ayrıca yapılan birçok çalışmada; bu bebeklerin ihmal ve istismar açısından da önemli bir risk grubunu oluşturduğu belirtilmektedir.

3 GEREÇ ve YÖNTEMLER

Araştırmaya başlamadan önce, araştırmanın yapılacağı Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı’ndan gerekli izinlerle birlikte Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı Etik Kurulu‘ndan onay alınmıştır.

Bu araştırmada Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Gebe Polikliniğine 01.01.2010-31.10.2014 tarihleri arasında başvuran adolesan gebelerin ve bunlardan dünyaya gelen bebeklerin kayıtları retrospektif olarak incelendi. Bu kayıtlardan hastanemizde doğum yapmış hastaların demografik özellikleri (evlilik yaşı, gebelik yaşı, mesleği, sosyoekonomik düzeyi, eşi ile akrabalık durumu, 19 yaş altı dünyaya getirdiği çocuk sayısı) incelendi. Adolesan gebelerin sosyolojik özelliklerinin yanında gebeliğe bağlı anemi, sıgara ve madde bağımlılığı, preeklampsi, eklampsi, polihidroamniyos, oligohidroamniyos, EMR, preterm eylem, doğum şekli, gestasyonel diyabet, abortus ve maternal mortalite durumları araştırıldı. Ayrıca bu adolesan dönemde gebe kalan kız çocukların dünyaya getirdiği bebeklerinde sepsis, asfiksi, neonatal mortalite, konjenital anomali, annelerin laktasyon durumunu gösteren emzirme ve tedavi alacak düzeyde yenidoğan sarılığı olup olmadığı incelendi. Yukarıda saydığımız veriler araştırılarak adolesan gebelerin kendi aralarında görülme sıklığı incelenmiştir.

Çalışmaya çocuk sahibi olmasa bile gebe kalmış (sadece gebelikleri abortus, ölü doğum ile sonuçlanmış veya bebekleri neonatal dönemde ölen) annelerde dahil edilmiştir. Bu çalışma kriterlerine uygun 100 adolesan gebenin ve bu gebelerden dünyaya gelen 88 bebeğin kayıtları tarandı ve kullanılan değişkenler değerlendirilip, kaydedildi.

3.1 İstatistiksel analiz

Verilerin normal dağılıma uygunluğu test edilmiş, normal dağılım gösteren sürekli değişkenlerin analizinde student-t, normal dağılım göstermeyen sürekli değişkenlerin analizinde ise Mann whitney U testi kullanılmıştır. Kategorik değişkenlerin analizinde ise ki (qi)-kare testi kullanılmıştır. Sonuçlar ortalama±standart

sapma, ortanca (alt sınır-üst sınır) ve yüzde olarak ifade edilmiştir. P değerinin <0.05 olduğu durumlar istatistiksel olarak anlamlı kabul edilmiştir. Analiz için SPSS’nin 18.0 versiyon paket programı kullanılmıştır.

4 BULGULAR

Hastaların ortalama evlilik yaşı 17.12±0.99 (en düşük 14, en yüksek 19) olup ortalama gebe kalma yaşı ise 17.63 ±0.95 (en düşük 15, en yüksek 19) olarak tespit edildi. Hastaların tamamının evlendikleri ilk yıl içinde gebe kaldıkları bulundu. Hastalar Diyarbakır ili başta olmak üzere çevre illerden de (Mardin, Batman, Şırnak vb) ikamet etikleri saptandı. Yapmış olduğumuz bu araştırma Güneydoğu Anadolu bölgesini kapsamakta olup bu bölgede adolesan çağdaki evlilikler örf ve adetler gereği gerçekleşmektedir. Adolesan gebelerin tamamı geleneksel törenle evlemiş olup toplumca öngörülen aile yapısına sahip oldukları görüldü. Batı toplumlarının aksine bu bölgede oluşan gebelikler evlilik dışı veya tecavüz sonucu oluşmuş gebelikler değildir. Adolesan gebelerin ortalama evlilik yaşları ve ortalama gebelik yaşları Tablo 1 de gösterilmiştir.

Tablo 1: Adolesanların ortalama evlilik ve gebelik yaşları

Ortalama Evlilik Yaşı Ortalama Gebelik Yaşı

Ort ±SS Min-Max. Ort ±SS Min-Max.

17.12±0.99 14-19 17.63 ±0.95 15-19

Min:Alt Sınır, Max:Üst sınır

Yaptığımız bu araştırmada adolesanların %79’u çocuk sahibi ve bunların %66 ‘sı tek çocuk sahibi olduları tespit edildi. Ayrıca hastaların %13’ü adolesan dönemde birden fazla çocuk dünyaya getirdikleri rapor edildi. Diğer kalan annelerin %21’i gebe kalıp abortus veya neonatal ölüm sonucu çocuk sahibi olmayan adolesan gebelerden ibaret olduklarına rastlandı. Adolesanların sahip olduğu çocuk sayısı Tablo 2 de gösterilmiştir.

Tablo 2: Adolesan gebelerin sahip olduğu çocuk sayısı Çocuk Sayısı N % 0 parite 21 %21 1 parite 66 %66 2+ parite 13 %13

Eğitim seviyesi olarak adolesanların %19’u okula gitmemiş ve okuryazar olmadıkları belirlenirken geriye kalan gebelerin %81’i en az ilkokul mezunu ve okuryazar oldukları saptandı. Eğitim düzeyine baktığımızda ise adolesanların ise %37’si ilkokul, %39’u ortaokul ve %5 ise lise mezunuydu. Adolesan çağda olup gebe kalan kız çocuklarının hiçbiri üniversite mezunu değildi. Bu dönemde gebe kalan kadınların eğitim düzeyi Tablo 3 de ve dağılımı Şekil 1 de gösterilmiştir.

Tablo 3: Adolesan gebelerin eğitim düzeyi

Eğitim Düzeyleri n % Okul okumamış 19 %19 İlkokul 37 %37 Ortaokul 39 %39 Lise 5 %5

okur-yazar değil ilkokul orta lise 0% 5% 10% 15% 20% 25% 30% 35% 40% 19% 37% 39% 5% Eğitim düzeyi

Şekil 1: Adolesan gebelerde eğitim düzeyinin dağılımı

Akraba evliliklerin yoğun olduğu bölgemizde, yapmış olduğumuz çalışmaya göre adolesanların %46’sı eşiyle akraba oldukları saptandı. Akrabalık dereceleri incelendiğinde ise gebelerin %28’i eşiyle birinci dereceden kuzen, %12’si ikinci dereceden kuzen ve %6’sı ise üçüncü dereceden kuzen olduları görüldü. Yaptığımız araştırmada adolesanların %54’ünün eşi ile arasında herhangibir akrabalık ilişkisi bulunmadığı tespit edildi. Ayrıca yapmış olduğumuz bu çalışmada yaş grupları arasında da eşi ile akrabalık ilişkisi karşılaştırıldı. Araştırmamızda 10-15 yaş arası evlenen adolesanların %100’ünün eşi ile akraba olduğu saptandı. Diğer grubumuz olan 15-19 arası evlenen adolesanların ise %43.2’sinin eşi ile akraba olduğu saptandı. Bu iki grup arasında istatiksel olarak fark saptandı (p=0.018). Bu çalışmada adolesan çağda evlilik yapanların eşi ile olan akrabalık durumu Tablo 4 de gösterilmiştir

Tablo 4: Adolesanların eşi ile akrabalık durumu

10-15 yaş arası 15-19 yaş arası

P

n % n %

Akraba olan 5 %100 41 %43.2 0.018

Akraba olmayan 0 %0 54 %56.8

Adolesan çağda evlenen gebelere baktığımızda evlenmeden önceki hayatlarına dair olarak %36’sının sosyoekonomik düzey düşük olduğu saptandı. Adolesanların sadece %9’u evlenmeden önce herhangibir işte çalışmaktaydı. Gebelerin %64’ü ekonomik düzeyi iyi düzeyde olduğu görüldü. Yine çalışmamızda 10-15 yaş arası adolesanlarının %100’ünün evlenmeden önce sosyoekonomik düzeyinin iyi olduğu görülürken 15-19 yaş adolesanların ise %62.1’inin evlenmeden önce sosyoekonomik durumu iyi olduğu, %37.9’unun ise sosyoekonomik düzeyinin kötü olduğu saptandı. Araştırma yaptığımız bu iki grup arasında ekonomik düzey açısından istatiksel olarak anlamlı bir fark saptanmadı (p=0.101). Adolesanların evlenmeden önceki sosyoekonomik düzeyi Tablo 5 de gösterilmiştir.

Tablo 5: Adolesan gebelerin sosyoekonomik düzeyleri

10-15 yaş arası 15-19 yaş arası

P

n % n %

Kötü 0 %0 36 %37.9 0.101

İyi 5 %100 59 %62.1

Araştırma kapsamına aldığımız adolesanların %62’si evlilik öncesi kırsal kesimde yaşamaktaydı. Adolesanların %38’i ise hayatlarını şehirde idam ettirmesine rağmen evlendikleri görüldü. Araştırmamızda 10-15 yaş arası adolesanların evlenmeden önce %60’ının kırsal kesimde, %40’ının şehirde,buna rağmen 15-19 yaş arası adolesanların %62.1’inin kırsalda, %37.9’unun şehirde yaşadıkları saptandı. Bu iki grup arasında istatiksel olarak fark olmadığı görüldü (p=0.632). Adolesanların evlenmeden önceki yaşadığı yerler Tablo 6 da gösterilmiştir.

10-15 yaş arası 15-19 yaş arası

P

n % n %

Kırsal 3 %60 59 %62.1 0.632

Şehir 2 %40 36 %37.9

Erken yaşta evlenip gebe kalan adolesanların %19’u gebelikleri boyunca sıgara kullandıkları tespit edilirken bunların %81’i ise gebeliklerinde hiç sıgara kullanmadıkları rapor edildi. Ayrıca bu adolesanlar gebelikleri boyunca hiç alkol ya da zararlı madde almadıkları saptandı. Çalışmamızda 10-15 yaş adolesanların sıgara içme oranı %20 iken, bu durum 15-19 yaş arası gebelerde %18.9 olarak tespit edildi ve bu iki grup arasındaki fark istatiksel olarak anlamlı olmadığı bulundu (p=0.660). Adolesanların gebeliklerinde sıgara içme sıklığı Tablo 7 de gösterilmiştir.

Tablo 7: Adolesanların yaş gruplarına göre sıgara içme sıklığı 10-15 yaş arası 15-19 yaş arası

P n % N % Sigara içen 1 %20 18 %18.9 0.660 Sigara içmeyen 4 %80 77 %81.1

Dünya genelinde adolesan dönemde gebe kalanlarda baş-pelvis uygunsuzluğu sıklığı diğer yaştaki gebeliklere nazaran daha yüksek olduğu bilinmektedir. Bizim yaptığımız araştırmada adolesan gebelerin ilk gebeliklerinde %66’sının doğumu normal spontan vajinal doğum (NSVD) ile gerçekleştikleri saptandı. Adolesan gebelerin %22’i ise ilk çocuklarını sezeryan ile dünyaya getirdikleri görüldü. Yaptığımız bu araştırmada adolesanların %6’sı hala ilk çocuklarına gebe olduğu görülmüştür. Abortus nedeniyle adolesanların %6’sı gebelik kaybı yaşayıp doğum yapamadıkları kaydedildi. Doğum yapıp çocuk dünyaya getiren adolesan gebelerin %75’i normal spontan doğum gerçekleştiriken %25’i sezeryan ile gebelikleri sonlandıkları tespit edildi. Adolesanların doğum şekli Tablo 8 de gösterilmiştir.

Tablo 8: Adolesanların doğum şekli

Doğum şekli

n %

NSVD 66 %66

Sezeryan 22 %22

Abortus nedeniyle gebelik kaybı 6 %6

Hala doğum gerçekleşmemiş 6 %6

Adolesan gebelerin maternal ve neonatal sonuçlarını araştırdığımız bu çalışmamızda gebe kalan adolesan kız çocuklarının %26’sı bu dönemde en az bir sefer

abortus geçirdiği saptandı. Bu gebelerin %3’ü tekrarlayan abortus geçirdikleri tespit edildi. Bir adolesan gebenin üç sefer abortus geçirdiği, hiç çocuk dünyaya getirmediği ve 4.sefer gebe olduğu tespit edildi. Geriye kalan adolesanların %74’ünde gebeliklerinde abortusun olmadığı kaydedildi. Adolesanların kendi içindeki yaş grupları arasındaki dağılıma baktığımızda ise; 10-15 yaş arasındaki adolesanların %40’ı gebeliklerinde abortus geçirdiği saptanırken diğer %60’ında ise böyle bir sorun saptanmadı. Aynı şekilde 15-19 yaş arasındaki adolesanların ise %25.3’ünde abortus görülürken, %74.7’inde abortus saptanmadı. Bu iki grup arasında istatiksel olarak bir fark saptanmadı (p=0.603). Adolesanların yaş gruplarına göre abortus sıklığı Tablo 9 da gösterilmiştir. Adolesan kız çocuklarında abortus sıklığı dağılımı Şekil 2 de gösterilmiştir.

Tablo 9: Adolesanların abortus sıklığı

10-15 yaş arası 15-19 yaş arası P

n % n %

Var 2 %40 24 %25.3 0.389

26.00%

74.00%

Abortus yapan Abortus yapmayan

Şekil 2:Adolesan gebeliklerde abortus dağılımı

Adolesan dönemde evlenip gebe kalan kız çocuklarının gebelik komplikasyonu olarak sadece %10’unda preeklampsi tespit edildi. Buna rağmen araştırma kapsamındaki hiçbir gebede HELLP sendromu ve eklampsi saptanmadı. Ayrıca yapmış olduğumuz bu çalışmada 10-19 yaş arası gebe kalan adolesanlarda gebeliğe bağlı maternal mortalite görülmedi. Adolesan gebelerin sadece %1’inde gestasyonel diyabet saptandı. Diğer %99’unda gestasyonel diyabet tespit edilmedi. Gebeliğe bağlı komplikasyonlar Tablo 10 da gösterilmiştir.

Tablo 10: Gebeliğe bağlı komplikasyonlar Var Yok n % n % Preeklampsi 10 %10 90 %90 Eklampsi 0 %0 100 %100 Gestasyonel diyabet 1 %1 99 %99 Maternal mortalite 0 %0 100 %100

Bu adolesanların gebelik dönemi takiplerine bakıldığında sadece gebelerin %4’ünde polihidroamniyos saptandı. Yine bu adolesanların takiplerinde %22’inde oligohidroamniyos tespit edilirken geriye kalan %74’ünde polihidroamniyos ve oligohidroamniyos saptanmadı. Gebeliği birinci trimestırında abortus nedeniyle sonlanan 6 gebe dışlandığında ise geriye kalan 10-19 yaş arası gebelerin %4.2’inde polihidroamniyos, %23.4’ünde oligohidroamniyos saptanırken diğer %70.5’inde böyle bir durum saptanmadı.

Adolesan dönemde gebe kalanların %21’sinde EMR olduğu saptandı. Bu EMR’li anne bebeklerinin %7’si sepsis nedeniyle takip edilmişlerdi. Diğer adolesanların %79’unda EMR görülmedi. Yine aynı şekilde birinci trimestırda abortus nedeniyle sonlanan 6 gebelik dışlandığında ise gebelerin %22.3’ünde EMR saptananırken, %76.1’inde böyle bir sorun saptanmadı. Yapmış olduğumuz bu çalışmada tüm gebelerin %23’ünde preterm eylem saptandı. Geriye kalan adolesanların %77’sinde böyle bir sorunla karşılaşılmadı. Yine gebeliği birinci trimestırda sonlanmış 6 gebelik dışlandığında ise gebelerin %24.5’inde preterm eylem tespit edildi. Diğer adolesanların %73.9’undagebeliklerinde preterm eylemin gerçekleşmediği görüldü.Adolesanların gebelik takiplerinde görülen sorunlar Tablo 11 de gösterilmiştir.

Tablo 11: Adolesanların gebelik takiplerinde görülen sorunlar

Tüm gebeliklerde Canlı Doğum

n % N %

Polihidroamniyoz 4 %4 4 %4.2

Oligohidroamniyoz 22 %22 22 %23.4

Preterm eylem 23 %23 23 %24.5

Adolesan gebeliğin önemli bir sorunuda gebelikte annelerde tespit edilen anemi varlığıdır. Yapmış olduğumuz bu çalışmada gebe olan adolesanların %58’inde gebeliği boyunca anemi tespit edilmiş olup bu hastalar gebelikleri boyunca en az bir sefer anemi destek tedavisi aldıkları görüldü. Diğer adolesanların %42’sinde anemi saptanmadı. Ayrıca yaş grubu olarak baktığımızda 10-15 yaş arası gebe kalan kız çocuklarında anemi sıklığı %60, 15-19 yaş arasında %57.9 olarak saptanırken bu fark istatiksel olarak anlamlı değildi (p=0.650). Adolesan gebelerde yaş grubuna göre anemi sıklığı Tablo 12 de gösterilmiştir.

Tablo 12: Adolesan gebelerde anemi sıklığı

10-15 yaş arası 15-19 yaş arası

P

n % n %

Var 3 %60 55 %57.9 0.650

Yok 2 %40 40 %42.1

Günümüzde adolesan gebeliklerin önemli bir neonatal sonucuda prematüritedir. Araştırmamız sonucunda adolesanların %88’i canlı bebek dünyaya getirirken bu bebeklerin %26.1’i prematür olduğu saptandı. Bebeklerin %73.9’unun miad olarak dünyaya geldiği görüldü. Neonatal mortalitenin önemli bir sebebi de sepsistir. Bizim çalışmamızda adolesan gebelerden doğan bebeklerin %2.3’ü hastaneye yatırılıp klinik olarak sepsis tanısı alıp antibiyotik tedavisi aldıkları rapor edildi. Adolesanlardan doğan bebeklerde görülen prematürite ve sepsis sıklığı Tablo 13 de gösterilmiştir.

Tablo 13: Bebeklerde prematürite ve sepsis sıklığı

Sepsis Prematürite

n % n %

Var 2 %2.3 23 %26.1

NSVD yada sezeryan doğum olsun adolesanlardan doğan bebeklerin %12.5’i doğum sırasında oksijensiz kalma sonucu fetal distress geliştirdikleri bildirildi. Doğumların %87.5’inde ise böyle bir durumun görülmediği saptandı. Fetal distress gelişen tüm bebeklerin %63.6’sı NSVD ile dünyaya gelirken, sadece %36.4’ü sezeryan ile dünyaya geldiği saptandı. Tüm NSVD ile doğum yapan 66 gebenin %10.6’sında fetal distress gelişirken %89.4’ünde fetal distress saptanmadı. Yine aynı şekilde sezeryan yapan 22 gebenin %18.2’inde fetal distress oluşurken, %81.8’inde böyle bir durum saptanmadı. Adolesan gebelerin çocuklarında gelişen fetal distress durumu Tablo 14 de gösterilmiştir.

Tablo 14: Adolesan gebeliklerdefetal distress sıklığı

NSVD Sezeryan

n % n %

Var 7 %10.6 4 %18.2

Yok 59 %89.4 18 %81.8

Araştırmamıza göre adolesan anne bebeklerinin %19.3’ünde konjenital anomali saptandı. Çalışmamızda diğer canlı doğan bebeklerin %80.7’inde herhangibir konjenital anomali saptanmadı. Konjenital anomalili olarak doğan bebeklerin %29.5’inde hidrosefali, %11.9’u hidrosefali ve meningomyelosel (MMS), yine %23.5’inde konjenital kalp hastalığı (KKH), %11.9’unda diyafragma hernisi, %5.8’inde tek böbrek, yine %5.8’inde polidaktili ve %5.8’inde ensefalosel saptandı. Geriye kalan bebeklerin %5.8’inde dismorfik bulgular tespit edilip tanı alamadıkları bulundu. Saptamış olduğumuz konjenital anomalilerin %47.1 gibi büyük çoğunluğunu nöral tüp defekleri (NTD) oluşturmaktaydı. Tüm konjenital anomalilerin dağılımı Şekil 3 de gösterilmiştir.

NTD Diyafragma hernisi KKH Diğer 0.00% 10.00% 20.00% 30.00% 40.00% 50.00% 47.10% 11.90% 23.50% 17.50%

Şekil 3: Adolesan gebeliklerdekonjenital anomalilerin dağılımı

Bizim çalışmamızda adolesanların bebeklerinin %17’inde neonatal mortalite saptandı. Geriye kalan canlı doğum olarak gerçekleşen gebeliklerin %83’ünde neonatal mortalite saptanmadı. Adolesanların bebeklerindeki konjenital anomali ve neonatal mortalite sıklığı Tablo 15 de gösterilmiştir.

Konjenital anomali Neonatal mortalite

N % n %

Var 17 %19.3 15 %17

Yok 71 %80.7 73 %83

Bebeklerin postnatal gelişimine katkıda bulunan önemli bir etkende anne sütüdür. Yapmış olduğumuz araştırmada 10-19 yaş arası gebe kalan annelerin %62.5’i çocuklarına ilk 6 ay sadece anne sütü verdikleri saptandı. Geriye kalan adolesanların %37.5 herhangibir sebebten dolayı ilk 6 içinde laktasyonu kesip mama verdikleri görüldü.

Ayrıca bu araştırmada adolesan dönemde gebe kalıp bebek dünyaya getiren adolesanların bebeklerinin %6.8’inde yenidoğan döneminde sarılık nedeniyle hastanede yatıp fototerapi aldıkları rapor edildi. Geriye kalan bebeklerin %93.2’inde tedavi alacak düzeyde sarılık saptanmadı. Adolesan gebelerin bebeklerinin sadece anne sütü ile beslenme ve yenidoğan döneminde tedavi alacak düzeydeki sarılık sıklığı Tablo 16 da gösterilmiştir.

Tablo 16: Anne sütü ile beslenme ve sarılık sıklığı

Çocuk

N %

Anne sütü ile beslenen 55 %62.5

Anne sütü ile beslenmeyen 33 %37.5

Sarılığı olan 6 %6,8

5 TARTIŞMA

Gelişmiş ülkelerde adolesan gebeliklerin ana sebebi evilik dışı ve planlanma yapılmadan gerçekleştirilen gebeliklerdir. Evlilik öncesi yaşanan cinsel deneyim, bunun sonucunda meydana gelen istenmeyen gebelikler ve isteyerek yapılan düşükler adolesan dönemde yaşanan olumsuzlukluklar olarak ortaya çıkmaktadır. Yapılan çeşitli araştırmalar sonucunda Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde ise adolesan gebelikler kültürel yapı ve gelenekler nedeniyle oluşan adolesan çağdaki evlilikler sonucu meydana gelmektedir (21, 22). Çalışmamıza dahil edilen adolesanların %100’ü geleneksel törenle

evlenmiş ve evlilik yaşantısı olan gebelerdi. Hiçbir adolesan evlilik dışı, tecavüz vb nedenle gebe kalmış değildi.

İngeç ve arkadaşlarının Erzurum ilinde yapmış olduğu çalışmada ortalama gebelik yaşının 17.93±1.3 olduğu (85), Sökülmez ve arkadaşlarının yaptıkları çalışmada ise 17.4±0.73 olduğu rapor edilmiştir (116). Taner ve arkadaşlarının çalışmasında adolesanların ortalama gebelik yaşı 16.9±0.9 olarak saptanmıştır (118). Bizim çalışmamızda ortalama gebelik yaşı 17.63±0.95 olarak saptanırken bunun ülkemizde yapılan diğer çalışmalarla benzer olduğu görüldü.

Bayram ve arkadaşlarının Kırıkkale ilinde 954 adolesan gebenin dahil edildiği bir çalışmada ortama evlilik yaşının 18 olduğu bulunmuştur (117). Sosyokültürel yapısı bölgemize benzeyen Van ilinde yapılan ve Yıldızhan ve arkadaşlar tarafından 102 adolesan gebenin dahil edildiği bir çalışmada ortalama evlilik yaşı 17.36±1.30 olarak bulunmuştur (64). Yapmış olduğumuz çalışmada adolesanların ortalama evlilik yaşı bizim çalışmaya yakın bir değer olan 17.12±0.99 olarak saptandı

Taner ve arkadaşlarının yapmış olduğu 402 adolesanın incelendiği çalışmada adolesanların %78.1’inin bu dönemde bir veya birden fazla çocuğa sahibi olduğu göstermiştir (118). Benzer şekilde Adana yöresinde Melekoğlu ve arkadaşlarının yapmış olduğu ve 80 adolesanın incelendiği araştırmada adolesanların %80’inin çocuk sahibi oldukları görülmüştür (118). Fakat Bayram ve arkadaşlarının yapmış olduğu çalışmada ise 75 adolesanın sadece %22.6’sınin çocuk sahibi olduğu rapor edilmiştir (116). Adolesan gebeliklerin maternal ve neonatal sonuçlarını araştırdığımız çalışmamızda adolesanların %79’unun bir veya birden fazla çocuk sahibi olduğu ve bunun diğer çalışmalarda görülen oranlara yakın olduğu görüldü. Bayram ve arkadaşlarının yapmış olduğu çalışmada adolesanların yaşının daha sınırda olduğu, hala çalışma kapsamındaki adolesanların %69.3’ünün ilk gebeliği olduğu ve ayrıca çocuk sahibi olan 75 adolesanın sadece %30.7’inin birden fazla gebeliğe sahip olduları bildirilmiştir (117).

Yapılan çeşitli çalışmalarda adolesan gebeliklerle eğitim düzeyi arasında sıkı bir ilişkiden bahsedilmektedir. Ülkemizde, Bayram ve arkadaşlarının yapmış olduğu

çalışmada gebelerin sadece %2.7’si okula gitmemiş ve okur-yazar olmadıkları tespit edilmiş ve bunların %69.3’ünün ilköğretim mezunu, %26.7’sinin lise mezunu ve %1.3’ünün yükseköğretim mezunu oldukları tespit edilmiştir (117). Yine Türkiye’de yapılan TNSA 2003 verilerine göre adolesan dönemde evlilik yapan kız çocuklarının %23.5’i ilkokul üstü eğitim aldıkları rapor edilmiştir. Türkiye genelinde 10-19 yaş arasındaki kız çocuklarının lise ve üstü eğitim alanların oranı %7.6 olarak bildirilmiştir (32). Bizim çalışmamızda adolesanların %81’i okula gitmiş ve okuryazardır. Bu adolesanların eğitim düzeyine bakıldığında ise %37’si ilkokul, %39’u ortaokul, ve %5’i lise mezunu oldukları görüldü. Bizim çalışmamız, Bayram ve arkadaşlarının yapmış olduğu çalışmaya benzer şekilde Türkiye geneline göre sekiz yıllık ilköğretim mezunu sayısı yüksek olarak saptandı. Bu durumu 1997 yılında sekiz yıllık eğitimin zorunlu kılınması, 2003 yılındaki araştırma kapsamına alınan adolesanların bir kısmının sekiz yıllık zorunlu eğitim kapsamı dışında kaldığı sonucunu düşündürdü. Ayrıca çalışmamızda lise mezunu sayısı Türkiye genelindeki adolesanlardan daha düşük bulundu. Bu durumu erken yaşta yapılan evlilik ve buna bağlı olarak meydana gelen adolesan gebelikler, kız çocuklarının daha ileri eğitim almalarını ve bu sebeble sosyal durumların yükselmesine engel olduğunu düşündürdü.

Adolesan gebeliklerin maternal ve neonatal sonuçlarının araştırılığı çalışmalarda eşi ile akrabalık ilişkiside incelenmiştir. Yıldızhan ve arkadaşlarının yapmış olduğu çalışmada adolesan dönemde evlilik yapan kız çocuklarının %7.8’sinin eşi ile akraba oldukları bulunmuştur (65). Adana bölgesinde yapılan Melekoğlu ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada ise adolesanların %22.5’inin eşleri ile akrabalıkları tespit edilmiştir (119). Bizim çalışmamızda adolesanların %46’sının eşleriyle akrabalığı saptandı. Ayrıca çalışmamız kapsamına aldığımız yaş grupları arasında da eşi ile akrabalık ilişkisi karşılaştırıldı. Çalışmamıza göre 10-15 yaş arası evlenen adolesanların %100’ü eşi ile akraba olduğu saptanırken 15-19 arası evlenen adolesanların ise %41’inin eşleri ile akraba oldukları tespit edildi. Bu iki grup arasında istatiksel olarak fark saptandı (p=0.018). Çalışmamız diğer iki çalışmaya nazaran önemli farklılık taşımaktadır. Bizim

Benzer Belgeler