• Sonuç bulunamadı

2.2. OYUN

2.2.7. Çocuğun Oyun Seçimini Etkileyen Faktörler

2.2.7.1 Yaş

Çocuğun yaşı, oynanan oyun tipini etkileyen en önemli faktördür. Oyun, dil, zihin, sosyal ve motor gelişim özeliklerinin yansıtıldığı bir aktivitedir. Dolayısıyla oyun, çocuğun yaşına paralel olarak değişim ve gelişim göstermektedir. Oyun oynama sürecinde çocuk sosyal bir birey olarak tek başına oyundan, sosyalize olmuş oyuna doğru bir geçiş sergiler(Ercan ve Yalçın,2005). Çocuk olgunluğa ulaştıkça oyunların seçimine ve bireysel özelliklerine önem vermeye başlar. Sayı ve çeşit bakımından oyunlarında azalma görülür. Çocuklardaki oyun oynama eğilimi gençlik yıllarında sportif çalışmalara doğru yönelir(Yıldız,1992:32). Çocuk bu yıllarda beceri alanının yüksek olduğu, toplum tarafından istenilen,toplumun şartlarına uygun ve çevrenin istediği bir spor branşına yönelmektedir.

Louise Forwel anaokulu ve ilkokulun birinci ve ikinci sınıfına gitmekte olan çocuklar üzerinde yaptığı araştırmaya göre çocukların küçük yaşlarda ilgisinin yöneldiği gereçlerin sayısının kısıtlı olduğunu yaş ilerledikçe ilgisinin yöneldiği gereçlerin çeşitlendiği sonucuna varmıştır(Altınköprü,2003:36). Çocukların oyun etkinliklerde kullandıkları gereçlerin özellikleri de yaş faktörünün etkisi altında kalmaktadır.

2.2.7.2 Cinsiyet

Kız ve erkek çocukları aynı gelişimsel oyun boyutlarından geçmektedir. Kız ve erkek çocuklarının oyun davranışları arasında tek fark cinsiyetlerine özgü oyun tipini daha fazla tercih etmeleridir(Bozoklu,1994:9). İlk çocukluk döneminde oyun çeşidinde cinsiyetler arasında çok fazla farklılık görülmemesine karşın 8-10 yaşlarında cinsiyet

farklarının belirlenmesi ile kız ve erkek çocuklar kendi cinsleriyle oynamaya başlar. Kızlar daha çok bebeklerle oynarken, erkekler top, yapı-inşaat ve savaş oyunlarına ilgi göstermektedir.

Yavuzer ’ de çocukların oyun seçimlerinde cinsiyetin önemine dikkat çekmiş. İstanbul çocukları üzerinde yaptığı araştırmada kızların, ip atlamak, istop, yakar top, saklambaç, seksek, ebecilik oyunlarını seçtiklerini, erkeklerin ise futbol, koşmaca, saklambaç, misket gibi oyunları tercih ettiğini saptamıştır(Yavuzer,2003:178). Erkek çocuklar yarışmaya dayalı oyunları daha çok tercih etmektedir. Erkeklerde dürtülerin davranışa dökülmesi ön plandayken kızlarda bu sözel olarak belirtilmektedir.

2.2.7.3. Sosyo-Ekonomik Düzey

Çocukların oyunlarının gelişimi, sosyo-ekonomik düzey koşullarından etkilenmektedir. Oyun, iyi organize edilmiş, zengin uyarıcılı çevresel koşullarda normal gelişim gösterebilir. Aksi takdirde, çocuğun gelişimine dolayısıyla da oyunun gelişimine ket vurmaktadır(Erden,2001:46). Çocuğa okulda, evde onun oyun oynayacağı alanlar oluşturmak gerekmektedir. Örneğin oyun oynayacak bir bahçesi olan çocuk hareket alanının genişlemesiyle beceri gelişiminde daha da üst seviyelere çıkabilmektedir.

Ankara’ da sosyo-ekonomik düzeyleri göz önüne alınarak yapılan çalışmada şu sonuçlara ulaşılmıştır. Oynanan oyun sayısının orta sosyo-ekonomik düzeyde oldukça yüksek olduğu, üst sosyo-ekonomik düzeyde düştüğü saptanmıştır. Alt sosyo-ekonomik düzeyde ise ciddi bir azalma görülmüştür. Sokakta oynanan en çok alt sosyo-ekonomik düzeyde rastlanmaktadır. Üst sosyo-ekonomik düzeye girdikçe bir azalma görünmektedir. Buda sosyo-ekonomik düzeyi yüksek olan çocukların ev içi oyunları seçmeleri ve okul saatlerinin uzun olması gibi faktörlere dayandırılabilir(Artar ve diğerleri,1998:25). Sosyo-ekonomik düzeyi yüksek olan aileler çocuklarına ev içinde bir oyun köşesi hazırlayarak onların hareket ihtiyacını gidermeye çalışmaları gerekmektedir.

2.2.7.4 Kültür

Belirli bir kültürde yaşayan çocuklar, çoğu oyunu bir önceki kuşaktan taklit yoluyla öğrenmektedirler. Oyunda kültür faktörü egemendir (Pehlivan,2005:15). Caillois’ ya göre “oyunun öz havası kültüre gereklidir.” Zaten oyunlar tarihin akışı

içinde kültürün kalıntılarıdır. Bir kültürün zaman aşımına uğrayıp yada aşınması başka bir kültürün etkisiyle değişime uğramasıyla bu kalıntılar anlamlarını yitirmemişlerdir. Oyun etkinliği, bir çocuğun içinde bulunduğu toplumda kendisine tanındığı yer içinde kimliğini araştırmasıyla çok yakından ilişkilidir. Sözgelimi ilkel topluluklar üretim kaynakları ve araçlarıyla doğrudan doğruya ilişkilidir. Teknikleri insan gövdesinin uzantısına dayanır. Bireysel işlemlerin, insan gövdesi üzerine görüşlerinin yansımasıdır. Bu toplumun çocukları da teknik ve bireysel işlemlere katılırlar insan gövdesi ve çevre, çocuk ve kültür hep aynı dünyanın ayrılmaz parçalarıdır. Bu küçük bir dünyadır. Ama kendi içinde bağıntılı ve uyumludur. Tersine toplumlar uygarlaştıkça ters orantılı olarak katmanları ve uzmanlaşmaları karşısında çocukların bu birleşime katılması olanaksızdır(And,2005).

Amerikan ve Japon çocukları üzerinde yapılan çalışmada, Amerikalı çocukların grup oyunlarını daha çok sevdiği ortaya çıkmıştır. Yine Amerikalı çocuklar sadece küçük yaşlarda dramatik oyunlardan hoşlanırken Japon çocukların bu tür oyunlarda daha uzun süre hoşlandıkları saptanmıştır(Yavuzer,2003:178). Bu da çocukların eski kuşaklardan öğrendikleri oyunların bu tür oyun türüne özgü oyunlar olmasından kaynaklanmaktadır.

2.2.7.5 İklim

Oyun türünün seçiminde mevsim ve iklim koşullarının da etkisi büyüktür. Hareketli oyun ve spor içeren oyun türleri serin mevsimlerde daha az enerji gerektiren spor ve oyun türlerini ise sıcak mevsimlerde daha çok sevildiği yapılan araştırmalarda ortaya çıkmıştır(Pehlivan,2005:16).

2.2.7.6 Kitle İletişim Araçları

Günümüzde teknolojinin gelişmesi ile birlikte çocuklar gününün büyük bir bölümünü televizyon ve bilgisayar gibi aletlerle geçirmektedir.Yüksek ölçüde gerçeksi bir araç olmasından dolayı televizyonun izleyicinin katılımını sınırlama eğilimi vardır. Çocuğun hayal gücünün geliştirmesine fırsat vermez. Çocuğu sürekli bir televizyona tabii tutmak, onun yaratıcı katılma becerilerinden bazılarını öldürecektir. Çocuk böylece eğlencelerden zevk almayacağından yalnızca en pasif eğlence biçimlerini

isteyecektir(Arnold,1995:38). Teknolojik gelişmeler ile çocuk televizyon, bilgisayar gibi eğlence araçlarıyla daha fazla vakit geçirerek sportif aktivitelerine olan zamanı giderek kısaltacaktır. Giderek hareketsiz bir yaşam biçimini seçen çocuk ileriki yıllarda çoğu becerilerinde sorunlar yaşayacaktır.

Çocukların kitle iletişim araçlarına bağlanmaları özellikle sosyal becerilerde güçlük boyutlarına neden olmaktadır. Bir başka çocukla bir araya gelme, paylaşma iletişim kurabilme yolları tıkanmaktadır. Buda çocukların ekranlarıyla iletişim kurup sosyalleşme yollarının tıkanmasına neden olur(Ankaradakianneler,2005). Arkadaşlarıyla birlikte geçirdiği vakit giderek azalan çocuk iletişim güçlüğü çekebilecek ve çocuk için en önemli sosyal ortam olan oyun ortamına yeterince zaman ayıramayacaktır.

2.2.7.7. Zeka Gelişim Düzeyi Ve Sağlık

Zeka yönünden farkı olan çocuklar diğer açılardan olduğu gibi oyun davranışında da farklılıklar göstermektedir. Terman’ in 1920 de California’ da 2-5 yaş arası yüksek IQ lü (140 ile 200 arasında) çocuklarla, normal zekalı çocukların oyunlarını gözlemlediği araştırmasının sonuçlarına göre;üstün zekalı çocukların hareketli oyunlar yerine zeka oyunlarını tercih ettikleri, kendilerinden büyük oyun arkadaşları seçtikleri, daha sık yalnız oynadıkları ve hayali arkadaş edindikleri görülmüştür. Zihinsel özürlü çocuklar ise oyunlarında yaratıcı olmadığı, kendilerinden küçük oyun arkadaşı seçtikleri, basit kuralları olan oyunlar oynadıkları saptanmıştır(Kozcu,1991 Akt:Yıldız,1992:32). Dil, zihin, sosyal ve motor gelişim düzeylerinin yaşlarına uygun olmamasından dolayı özürlü çocuğun oyun davranışını sınırlar.