• Sonuç bulunamadı

2. BÖLÜM: FARKLI ÜLKE VE BÖLGELERDEKĠ ULUSLARARAS

2.4. Çin: Öğrenci Hareketliliğinde Kaynak Ülke Olma, Dünyaya Açılma

Çin‟in günümüzde ortaya çıkan uluslararasılaşma yönetişimi ve pratikleri ile uluslararası öğrenci politikasında bazı önemli süreç, aktör ve kurumlar mevcuttur. Bunlardan ilki, eğitimdeki köklü tarihsel ve felsefi geleneği, ikincisi Açık Kapı Politikası (Open Door Policy) olarak adlandırılan süreç, üçüncüsü dünyadaki uluslararası öğrenci hareketliliğine en fazla katkıda bulunan ülke olması, dördüncüsü uluslararası öğrenci sayısını artırmak için ulus ötesi kuruluşlarla yaptığı hükümet antlaşmaları ve son olarak tüm bu süreçlerin yönetimi ve “pazarlanması” için dünyanın çok sayıda şehrinde açtığı Konfüçyüs enstitüleridir -ki bu enstitüler, tahmin edileceği üzere yumuşak güç ve kamu diplomasisi konusunda Çin‟in “elini güçlendirme” potansiyeline sahip kurumlardır.

Çin, eğitime yönelik yaklaşımları açısından Almanya gibi köklü bir tarihsel ve felsefi gelenekten beslenmektedir. Bu konuda Welch ve Yang‟ın (2011, s. 63-64) ifadeleri Çin‟in iki bin beş yüz yılı aşkın uluslararasılaşma serüvenini özetler niteliktedir: “Çin‟in, bugünkü toprakları içerisindeki farklı bölgelere seyahat etmiş Konfüçyüs‟e (M.Ö. 551-479) kadar dayanan kendine has uzun soluklu bir uluslararasılaşma geleneği mevcuttur. Konfüçyüs, öğrencilerine farklı prenslikleri ve ülkeleri öğretmiş, tanıtmıştır. Bu sebeple Konfüçyüsçü sistem Çin‟in yükseköğrenim tarihinden ayrılamaz”. Farklı yönetimleri, eğitim metotlarını ve insan topluluklarını tanımanın günümüz uluslararasılaşma sürecinde bireyi en çok etkileyen unsurlardan biri olduğu düşünüldüğünde, insanlığa dair hem ortak değerlerin peşinde olan hem de farklı kültürlere ve sistemlere açık olan Konfüçyüs‟ün (Güç, 2001, s. 65) Çin için önemi daha net bir şekilde anlaşılabilir. Konfüçyüs‟ten sonra Çin‟de yetişen düşünür,

felsefeci ve din adamları onun öğretisi hakkında çalışmalar yapıp eserler üreterek bu geleneği devam ettire gelmişlerdir.

Çin‟in günümüz uluslararasılaşma politikasına yön veren yakın dönemli bir tarihsel kırılma ise yaklaşık kırk yıl önce hükümet tarafından ilan edilen Açık Kapı Politikası‟dır. Bu politika, ekonomi ve kültür alanında olduğu gibi eğitim ve yükseköğretim alanında da on yıllar boyunca komünist sistemin sebep olduğu içe kapalılığı kırmaya yönelik bir hareket olmuştur. “Küreselleşmenin baskısı ile 1978 yılında „reform ve açık kapı politikası‟nın devreye girmesinden beri Çin yükseköğretiminde büyük değişiklikler meydana gelmiştir. Genel bir ifadeyle, Çin‟in son yarım yüzyıldaki yükseköğretim reformu altı temel alanı kapsayacak şekilde özetlenebilir: birincisi, eğitimin hedef ve idealleri modernleşmenin ve küreselleşmenin ihtiyaçları doğrultusunda yeniden şekillendirilmiştir. İkincisi, Çin yükseköğretimindeki yönetim bir ölçüde merkeziyetçilikten uzaklaştırılmış ve tabana yayılmıştır. Üçüncüsü, yükseköğretim skalası genişletilmiş ve kitlesel seviyeye ulaşmıştır. Dördüncüsü, yükseköğretimin bazı alanlarında market ekonomisi prensipleri benimsenmiştir. Beşincisi, kalite kontrol politikaları ve ölçümleri ortaya konulmuş ve uygulanmıştır. Son olarak, yükseköğretim pratiğinde uluslararası işbirliği daha aktif ve üretken hale getirilmiştir” (Zhang, 2010, s. 125). Bu prensipler, Çin‟in 21. yüzyılda uluslararası öğrenci arzı ve uluslararası öğretim elemanı değişimi konusunda dünya liderliğine oynamasını açıklar niteliktedir. Üstelik bu durum, klasik kapitalist-liberal bir perspektifle değil, sosyalist bir hükümetin Konfüçyüs öğretilerini harmanlaması dolayısıyla ortaya çıkmaktadır ve tarihte eşine az rastlanır bir örnek sunmaktadır. Açık Kapı Politikası‟nın yürürlüğe girmesini müteakip 1980- 1985 yılları arasında Çin‟in en önemli akademik kurumlarından birisi olan Xinjiang Üniversitesi yurtdışından ders ya da araştırma için gelen 12.000 öğrenci ve öğretim elemanı “denizaşırı arkadaşı” (overseas fellow) ağırlamıştır (XU, 1995, s. 117).

Belirtilmelidir ki her ne kadar eğitim süreçleri konusunda esneklik sağlansa da Çin‟deki sosyalist yapılanma, hükümetlerin üniversiteleri uluslararasılaşma ve uluslararası öğrenci çekme konusunda adımlar atmaya zorlamasını sağlamaktadır. Ayrıca Çin hükümeti, bünyesindeki üniversitelere daha fazla uluslararası öğrenci çekebilmek adına uluslararası kuruluşlarla anlaşmalar ya da protokoller

gerçekleştirmekte ya da üniversiteleri bu anlaşmalar ve protokoller için teşvik etmektedir. “Son yıllarda Çin Eğitim Bakanlığı 34 yabancı ülke hükümeti ile üniversitelerdeki akademik derecelerin karşılıklı tanınmasına ilişkin anlaşmalar imzalamıştır. Bu ülkeler arasında İngiltere, Almanya, Fransa, Avustralya, Yeni Zelanda ve İspanya da vardır” (Xinyu, 2010, s. 36). Ayrıca Çin hükümetinin bazı burs programları da ulus ötesi kuruluşlar bünyesinde ve ortaklığında gerçekleştirilmektedir. Bunlar arasında “Çin/UNESCO – Büyük Duvar Dostluğu (China/ UNESCO- The Great Wall Fellowship), Asya‟da Eğitim Gör Bursu (Study In Asia Scholarship), Çin/Güneydoğu Asya Milletleri Birliği Üniversite Ağı Bursları (China/Association of Southeast Asian Nations (ASEAN) University Network (AUN) Scholarship), Çin Hükümeti Burs Programı (Avrupa Birliği Penceresi) (Chinese Government Scholarship Program (European Union Window) (Xinyu, 2010, s. 36) gibi programlar, tıpkı diğer ülkelerdeki programlara benzer şekilde hem uluslararası öğrenci hem de öğretim elemanı değişikliğini, araştırma ortaklıklarını, ortak diploma programlarını, ortak üniversiteleri ve akademik toplantıları içermektedir (Onga ve Chan, 2012, s. 152, 154).

Çin‟in tüm bu girişimlerinin arka planındaki temel motivasyonlardan bir tanesi (belki de en önemlisi), bir küresel güç olarak dünya sahnesindeki yerini alma arzusudur. Çin, bu tür anlaşmalar, açılımlar ve ortaklıklar üzerinden uzak kaldığı modern dünyayı tanımaya çalışmakta, aynı zamanda bu dünyada var olmak ve kendini tanıtmak istemektedir. Bu amaç doğrultusunda her yıl on binlerce öğrencisini yurtdışında lisans ve lisansüstü eğitim almak üzere burslandırmakta ya da maddi durumu yeterli olan öğrencileri yurtdışı eğitim için teşvik etmektedir. Böylece her geçen yıl çok daha kitlesel bir şekilde öğrenciler Çin‟e dönecek ve yurtdışında edindiği bilimsel, akademik, kültürel ve teknolojik yetenekleri/birikimi ülkesine aktaracak, sonuç olarak kendi yükseköğretim sistemini de geliştirecektir (Brooks ve Waters, 2011, s. 121). Bu motivasyon, önceden de belirtildiği üzere Çin‟in (1 milyarı aşkın nüfusu da göz önünde bulundurulması kaydıyla) dünyadaki uluslararası öğrenci hareketliliğine en fazla katkı sunan ülke olmasını sağlayan temel unsurlardan birisidir. Bugün yerküre ölçeğinde 928,090 Çin vatandaşı uluslararası öğrenci

statüsünde lisans ve lisansüstü eğitim almaktadır ve dünyadaki neredeyse her 6 uluslararası öğrenciden birisi Çin vatandaşıdır (URL-4).

Çin‟in Açık Kapı Politikası dışarıya öğrenci gönderme refleksinin yanı sıra, sınırları içerisinde öğrenci ve öğretim elemanı çekme refleksini de beraberinde getirmiştir. Çin, günümüzde 178.000‟i aşkın uluslararası öğrenciye ev sahipliği yapmaktadır (URL-4). “Bu sayının yaklaşık yüzde doksanı Hong-Kong özerk bölgesinden gelen öğrencilerden müteşekkildir ve kalan kısım genelde Güneydoğu Asya ülkelerinden ve Avrupa‟dan gelen öğrenciler arasında paylaşılmaktadır” (Chan, 2011, s. 20). Çin, bu sayıyı artırmak için çeşitli plan ve yönetmelikleri devreye sokmaktadır. Bunlardan en dikkat çekeni, Orta ve Uzun Süreli Eğitim Reformu ve Gelişimi Ulusal Planı‟dır (National Plan for Medium and Long-Term Education Reform and Development). Bu plana göre Çin, 2010-2020 yılları arasında uluslararası öğrenci sayısını her yıl %7 artırma hedefini koymuştur ve böylece 2020 itibariyle Çin‟deki uluslararası öğrenci sayısı 500.000‟e çıkacaktır ve Çin, Asya‟daki en fazla uluslararası öğrenciye sahip ülke konumuna gelecektir (Zhang, 2010, s. 307).8

Çin‟in bu iç teşviklerinin yanı sıra, uluslararası öğrencilerin burada eğitim görmesine vesile olduğu düşünülen diğer çekme faktörleri de mevcuttur. Bunlardan en bilineni, yükseköğretim için talep edilen ücretin düşük olması, başvuru süreç ve belgelerinin kolay takip ve elde edilebilir olması ve son olarak Çin‟deki yaşam masraflarının diğer bazı komşu ülkelere nazaran daha düşük olmasıdır (Verbik ve Lasanowski, 2007, s. 7).

Çin‟e dair bu bölümde değinilecek son husus, tüm bu Açık Kapı Politikası, öğrenci gönderme ve çekme gibi süreçlerin aynı zamanda bir yumuşak güç ve kamu diplomasisi bağlamlı oluşudur. Eğitim felsefesine şekil veren Konfüçyüs‟ün adıyla kurulan ve sayısı 400‟ü bulan Enstitüler aracılığıyla Çin‟i ve Çin kültürünü dünyaya

8 UNESCO‟ya bağlı Global Flows of Tertiary Education platformu, yukarıda da görüleceği üzere Çin‟deki mevcut uluslararası öğrenci sayısını yaklaşık 180,000 olarak göstermektedir. Bir yıl içerisinde yüzde 7 artış ile sayının 500.000‟i bulması mümkün gözükmemektedir. Bu noktada ortaya şu iki ihtimal çıkmaktadır: Ya 2010‟un başından itibaren yüzde 7‟lik artış hedefi hiçbir yıl gerçekleşmemiş ve sayı günümüzde 178.000 civarında kalmış ya da Zhang‟ın bizzat Çin hükümetinden veya diğer kaynaklardan elde ettiği verilere göre Çin‟de çok daha fazla sayıda uluslararası öğrenci mevcuttur.

tanıtmakta, Çince öğretmekte (McGill Peterson, 2014, s. 3) ve uluslararası öğrencilerin ve öğretim elemanlarının Çin‟de eğitim-öğretim faaliyetlerinde bulunması için enstitüler çaba sarf etmektedir (Metzgar, 2016, s. 231).

Çin‟in bölgede ve yer küre ölçeğinde yaptığı bu atılımlar, yükseköğretimde uluslararasılaşma ve uluslararası öğrenci sayısını artırmada ona birtakım avantajlar sağlamaktadır. Tarihsel ve geleneksel bağlarını küresel düzleme göre şekillendiren Çin, bahsedildiği üzere neredeyse bir milyon öğrencisini dünyanın farklı bölgelerinde üniversite eğitimi almak üzere gönderen (sending) bir ülkedir. Ancak politik ve bilhassa sosyal bilimler alanında akademik özgürlükle ilgili sınırlandırmalar (Metzgar, 2016, s. 235), Çin‟in uluslararası öğrenci profilinin büyük ölçüde Güneydoğu Asya bölgesi ile sınırlanmasına sebep olmaktadır. Akademik kapalılığa ek olarak Çin yükseköğretim kurumlarında “ideolojik planlara yönelik artış gösteren vurgular” (Altbach ve de Wit, 2018, s. 4) bu ülkeye yönelik akademik ilgiyi zaafa uğratmaktadır. Belki de bu sebepten ötürü 1978 yılından beri yurtdışında -özellikle ABD‟de ve İngiltere‟de- eğitim görmeye giden iki milyona yakın öğrencinin yalnızca üçte biri 2010 yılı itibariyle ülkesine geri dönmüştür (Çin Eğitim Bakanlığı, 2011‟den akt. Blachford ve Zhang, 2014, s. 206). Öğrencilerin kaldıkları ülke(ler) açısından çekme faktörleri cazip olsa da yukarıda bahsedilen sebeplerden - yani itme faktörlerinden- ötürü yüz binlerce öğrenci ülkesine geri dönüş yapmamıştır. Bu öğrenciler, bir bakıma yükseköğretim, uluslararası öğrencilik gibi süreçlerin göç süreci ile birlikte değerlendirilmesine vesile olan öğrencilerdir.

2.5. Avrupa Birliği ve ERASMUS: Ekonomik ve Kültürel Rekabete

Benzer Belgeler