• Sonuç bulunamadı

Kültür, toplumların yaşarken edindiği özelliklerinin, kendileriyle özdeşleşerek nesilden nesile de aktarımını yaptıkları ve bir topluma olan egemenliklerinin ölçüsünü belirleyen mirastır. Toplumlar kültürleriyle birlikte vardırlar. Öyle ki bir toplumun kimliği kültürüdür. Bu özellikleri sayesinde diğer toplumlardan ayırt edilirler. Bu sebeple de kültürel miraslar olarak nitelendirebileceğimiz gelenekler ve görenekler ne kadar çok yaşarsa, toplumların da o kadar çok sürekliliği olur.

Çerkes kültürü de, Kafkasya‟nın kuzeyinde yaşayan bu otokton halkın, doğal yaşam süreçleri içerisinde edindikleri ve oldukça geniş bir yelpazeye sahip kültürlerden biridir. Çerkes kültürü, aslında birçok kültüre de önayak olmuş, içerisinde farklı farklı kültürler doğurmuş, diğer kültürlere de birçok alanda örnek teşkil etmiştir diyebiliriz. Öyle ki Çerkesler, girdikleri her toplumda kültürleriyle kendilerinden söz ettirmeyi başarmış ve tarihlerinde hep örnek bir millet olarak gösterilmiştir.

Çerkeslerin kültürleri diğer toplumlar tarafından takdir edildiği kadar, bazı geleneklerin ve göreneklerin zorluk dereceleri açısından en çok yadırganan kültürlerden biri olma özelliği de taşımaktadır. Aslında temelinde insana saygıyı esas almış olan bu kültürün içinde yetişen bireyler, gelenekleri icraat konusunda herhangi bir zorluk çekmemekte ve dışarıya yansıdığı veya yansıtıldığı gibi insan yaşamı için herhangi bir eziyet unsuru taşımamaktadır. Bilakis tamamıyla insan haklarının

59 gözetildiği, onların tamamen özgürlüklerine hitap eden, toplum içerisinde huzursuzluk çıkaracak en ufak ayrıntıyı bile yok edebilecek güce sahip, oldukça özenle işlenmiş ve tasarlanmış bir kültürdür.

Çerkes toplumunda „ayıp‟ ve „nezaket‟ kavramları, geleneklerin temelini oluşturmaktadır. Bu sebeple de toplum içerisinde ayıp karşılanacak bir davranış hemen hemen görülmemektedir. Çünkü bunun bilincinde büyümüş bireyler, hakimiyetlerini koruma konusunda oldukça başarılılardır. Aynı şekilde nezaket dışı davranışların da görülme olasılığı neredeyse yok denecek kadar azdır. “…Çerkesleri yakından tetkik etmiş olan Bell, Çerkeslerin kadın ve erkeklerinde, zengin ve fakirinde gördüğü kibar ve sosyal terbiyeye hayret ederek şu sözleri söylüyor:

“Bütün gördüklerimin bana verdiği kanaat şudur (Zihni, 2007: 13):„Genellikle Çerkesler şimdiye kadar tanıdığım, işittiğim, okuduğum milletlerin hepsinden çok nazik ve gerçekten kibar bir millettir.”

Çerkesler, gelenek-görenekleriyle, danslarıyla, müzikleriyle, dilleriyle yüzyıllardır devam eden ve toplumun her bireyi için ayrı ayrı kural belirleyen çok köklü bir kültürdür. Toplum düzeninin sağlanması için kadından erkeğe, yaşlıdan çocuğa herkesin uygulaması gereken kurallar vardır. Danslarında bile bir düzene hakim olan Çerkeslerin bu kuralları gerçekleştirmesi sonucu, toplum içerisinde herhangi bir karmaşa ya da anlaşmazlık meydana gelmemekte ve herhangi bir sorun ortaya çıkmamaktadır. Çerkeslerde terbiye fazlasıyla önem taşımakta ve çocuklar çekirdekten kültüre hakim yetiştirilerek topluma sağlıklı ve faydalı bireyler haline getirilmektedir.

“…Çerkeslerde toplum terbiyesinin ve fikrinin bu derece yüksek ve mükemmel olmasının sebebi aile terbiyesinin diğer milletlerden tamamen farklı bir ağırbaşlılık ve ciddiyeti bulunması, ailenin kadın ve erkek fertlerine şahsi şeref duygusunu hakkıyla vererek milleti için değerli ve seçkin bir fert olarak yetiştirmesidir…” (Zihni, 2007: 13).

Daha önce de belirtildiği üzere Çerkeslerin Xabze(Khabze) adını verdikleri gelenekler bütünü, bir toplumda uyulması gereken tüm kuralları en ince detayına kadar işlemiş ve bunların dışına çıkıldığı zaman ne gibi yaptırımlarla karşılaşılacağını da toplumun bilincine yerleştirmiştir. Bu şekilde mevcut düzen nesiller boyu hiç bozulmadan ilerlemiş ve diğer toplumlara da örnek olmuştur.

60

“Kafkaslar ve umumi tabirle Çerkesler; dünyanın en eski bir milleti, atı ehlileştiren, binek ve araba atı olarak kullanan, ilk federe cumhuriyetleri meydana getiren, milletler arası ilk ahdi (anlaşmayı) tanzim eden, anlaşmalarda kral imzası yanına eşinin de imzasını koymak sureti ile kadına ilk eşitlik hakkını tanıyan, dünyada ilk insan ve hayvan heykeli ibda eden, Anadolu‟da, Mezopotamya‟da, Kafkasya‟da savunma kaleleri, surları, kuleleri inşa etmek sureti ile saldırgan değil, varlığını savunan bir toplum olarak tarih yaratan bir millettir.” (Güsar, 1962: 2).

Çerkes kültürü, özellikle başka kültürler tarafından çoğu zaman garip karşılanmakta ve uygulanan gelenekler diğer toplumlar tarafından yadırganmaktadır.

Çünkü gerçekten çok farklı bir yapıya sahip olan bu kültür, insanların uygulamada zorluk yaşandığı düşüncesini oluşturmaktadır. Oysaki geleneklerin tümü insan hayatını kolaylaştırmak amaçlı tasarlanmıştır.

Yolda yürüyüş düzeninden sofrada oturma düzenine kadar ince ince tasarlanmış olan Çerkes kültürü, insan hayatının karşılaştığı bir takım zorlukları geleneklerle sadeleştirerek, yaşam tarzını kolay bir hale getirmiştir. Dışarıdan her ne kadar zor olarak algılansa da aslında Çerkesler bu durumdan gayet memnun ve gelenekleri icraata geçirme konusunda oldukça istekli ve başarılıdır.

Sürgün sonrası çeşitli bölgelere yerleştirilen Çerkesler, girmiş oldukları toplumlarla homojenleşerek, bir süre sonra birbirleriyle benzerlikler göstermeye başlamışlardır. Çerkes kültürünü gören diğer toplumlar da aynı şekilde onlardan etkilenerek zamanla bazı özellikleri kendi kültürleriyle harmanlamışlardır. Yani karşılıklı bir etkileşim söz konusu olmuştur. Çerkesler kültürleriyle her zaman diğer toplumlar tarafından hoş karşılanmış ve örnek olarak gösterilmişlerdir. Geleneklerin temelinde yatmakta olan nezaket kavramı diğer toplumlar tarafından da fark edilmiş, onların bu nazik ve ince yaşam tarzları her zaman takdir edilmiştir.

Çerkeslerin içine girdikleri toplumlar içerisinde yaşamış oldukları en büyük sıkıntı dillerini yaşatma konusundaki sıkıntılardır. Dil bir toplumun varolmasında, yaşamasında en büyük etkendir. Bu sebepledir ki her toplum kendi dilini koruma konusunda oldukça hassas davranır. Çerkesler yaşadıkları toplumların dillerini konuşmak durumunda kaldıkları için zamanla kendi dillerinden uzaklaşmaya başlamışlardır. Bunun yanı sıra bir takım yaptırımlar da yine dilin kullanılmasında zorluklar meydana getirmiştir. Fakat dillerini yaşatmak konusunda göstermiş oldukları çaba bazı durumlarda yeterli olamamıştır. Özellikle kentleşmeyle birlikte,

61 kalabalık aile ortamlarından uzaklaşan Çerkesler, zamanla kent yaşam tarzına ayak uydurarak bu mücadelelerinde zayıflamaya başlamışlardır. Bunun sonucunda meydana gelen dilin kaybolması riski üzerine de derneklerde dil eğitimlerine başlanmış, dilin yaşaması için çeşitli çalışmalar meydana getirilmiştir. Bu yolda bir takım siyasal sıkıntılarla karşılaşmış olsalar da bu mücadelelerine devam etmektedirler.

Çerkes kültürü, yaşamaya başladıkları diğer toplumlar içerisinde her daim farkındalık oluşturmuştur. Her toplum içerisinde Çerkes kültürünün bir ağırlığı ve insanlarda merak uyandıran bir tarafı olmuştur. Gerek gelenek görenekleriyle olsun, gerek danslarıyla ve müzikleriyle, gerekse yemekleriyle her alanda kendine has, farklı olarak nitelendirilebilecek özellikleriyle toplumlar içerisinde yer edinmiştir.

Çerkes kültürünü daha yakından tanımak adına, kültürel özellikler çeşitli konu başlıkları dahilinde anlatılacaktır.