• Sonuç bulunamadı

4. SONUÇLAR ve TARTIŞMA

4.1. Çam ile Acı Badem Yağlarının Posprandial ve Açlık Kan Glukoz Düzey

Deney hayvanlarında streptozotosinin neden olduğu hiperglisemi, antihiperglisemik özelliği olan tıbbi bitkiler ile bu bitkilerin sahip olduğu aktif ajanların ön incelemeleri için iyi bir model olduğu ve STZ'nin deney hayvanlarında oluşturduğu kalıcı diyabetin insan diyabetindeki patolojik bulguları iyi bir şekilde taklit ettiği kabul edilmektedir. STZ ile indüklenen deneysel diyabette, oksidatif stres aracılığı ile diyabete özgü komplikasyonlar oluşturabilmektedir (Saravanan ve Ponmurugan, 2011).

Diyabet çalışmalarında postprandial kan glukoz düzeyinin, açlık kan glukoz düzeyine göre daha iyi bir belirteç olduğu ileri sürülmüştür. Postprandial kan glukoz düzeyinin 200 mg/dl'yi aştığında mortalitenin belirgin olarak arttığı, postprandial glukoz düzeyinin azaltılması ile mortalite düzeyinin de azaldığı saptanmıştır (Bozkurt vd., 2005). Ayrıca ortaya çıkan verilere göre uygun HbA1c (kandaki şekerin hemoglobinle etkileşime girmesi sonucunda ortaya çıkan bir proteindir) hedefine varılmasında postprandial kan glukoz düzeyinin azaltılmasının çok önemli etkisinin olduğu ifade edilmiştir (Ceriello, 2008). Hem Tip-1 hem de Tip-2 diyabette HbA1c' yi %7'nin altında tutmanın nöropati, retinopati ve nefropatinin ortaya çıkışı ile ilerleyişini yavaşlattığı kontrollü klinik çalışmalarla ortaya çıkmıştır (Bozkurt vd., 2005; Ohkubo vd., 1995; Hurel ve Mohan, 2006).

Bulgularımıza göre, kontrol grubu ile karşılaştırıldığında diyabet grubunda hem açlık kan glukoz düzeyinin, hem de postprandial kan glukoz düzeyinin anlamlı şekilde

arttığı, uygulanan çam ile acı badem yağı sonucunda açlık ve postprandial kan glukoz düzeyinin anlamlı bir şekilde azaldığı saptandı (sırasıyla Tablo 5 ve Tablo 20).

Çeşitli araştırmacılar bitkilerden elde edilen yağların antihiperglisemik aktiviteye sahip olduğu ve diyabet tedavisinde kullanılabileceğini bildirmişler (Ping vd., 2010a; Sepici vd., 2004; El-Soud vd., 2011; Liu vd., 2006). Ayrıca çeşitli araştırmacılar bitkilerden elde edilen yağların antimikrobyal (Ogbolu vd., 2007), antibakteryal (Prabuseenivasan vd., 2006) antioksidan (Boukhris vd., 2012), antihiperglisemik (Ramesh vd., 2006) ve antihiperlipidemik (Kaithwas ve Majumdar, 2012) aktiviteye sahip olduklarını ortaya çıkarmışlar.

Hipoglisemik ajanlar aşağıda belirtilen yollardan en az biri ile aktivite gösterebilmektedir. Bu yollar; (i) İnsülin sinyal yollarının uyarılmasıyla, insülin sekresyonu ve insülin kullanımının artması, (ii) kortikosteroid konsantrasyonunun engellenmesi, (iii) endojen glukoz üretiminin azaltılması, (iiii) peroksizom proliferatör aktive reseptör gama aktivitesinin azaltılması, (iiiii) glukoz taşıyıcıları ile glukoz absorpsiyonunun engellenmesi, ya da alfa glukozidaz enzim aktivitesinin engellenmesi şeklinde olmaktadır (Hui vd., 2009; El-Zein ve Kreydiyyeh, 2011; Schäfer ve Högger, 2007). Bitkisel ürünler ile yapılan çalışmalarda, bazı etkin biyomoleküllerin karbohidrat sindiriminde görevli α-amilaz ve α-glukozidaz gibi enzimlerin aktivitesini engellenmesi sonucu, monosakkaritlerin kana geçişlerini geciktirdiği ve böylelikle postprandial kan glukoz düzeyini azalttığı ileri sürülmüştür (Wolffenbuttel ve Graal, 1996). Karbohidrat sindirimine katılan enzimlerin aktivitelerinin engellenmesi diyabet tedavisi için oldukça önemlidir (Kim vd., 2004). Alfa-glukozidaz, ince barsakta fırçamsı kenar hücrelerinde bulunan oligosakkaridleri ve disakkaridleri monosakkaridlere parçalar. Alfa glukozidaz inhibitörlerinin aktivitesiyle postprandial kan şeker düzeyinin diyabetiklerde azaldığı ifade edilmiştir (Krentz ve Bailey, 2005; Lebovitz, 1998).

Kim ve arkadaşları (2004), çam kabuğu ve yaprağından izole ettikleri moleküllerin α-glukozidaz enziminin aktivitesini engellediğini, yapılan bir başka çalışmada ise çam kabuk ekstraktının diyabetik farelerinde (Lepob[ob/ob]) postprandial kan glukoz düzeyini azalttığı ifade edilmiştir (Kim vd., 2005). Yine bu çalışmada yiyeceklerin etki düzeyini

azalttığı için (özellikle karbohidratların) obezitenin kontrolünde çam kabuk ekstraktının kullanılabileceği araştırmacılar tarafından öne sürülmüştür.

Yapılan çalışmalarda Fransız deniz çamının kabuğundan elde edilen ekstraktın, α- glukozidaz aktivitesini engelleme özelliği olan ve medikal tedavide kullanılan akarbozdan 190 kez daha güçlü olduğu rapor edilmiştir. Bu sonuçta bize göstermiştir ki, çam kabuk ekstraktında bulunan moleküllerin karbohidratların sindirimini geciktirmek suretiyle diyabetiklerde kan glukoz düzeyini azalttığı bildirilmiştir. Aynı zamanda çam kabuk ekstraktının bulunan moleküllerin çeşitli dejeneratif hastalıklar üzerinde olumlu etkileri olduğu ifade edilmiştir (Maimoona vd., 2011).

Çam kabuk ekstraktı ile yapılan bir başka çalışmada ise, çam kabuk ekstraktının Caco-2 hücrelerinin membranında bulunan GLUT-2 glukoz taşıyıcılarının sayısını azalttığı bildirilmiştir (El-Zein ve Kreydiyyeh, 2011). Ayrıca bir çok çalışmada, bitkilerden elde edilen ekstraktların α-glukozidaz aktivitesini engellediği ve bu özelliğe sahip bitkisel ürünlerin diyabet tedavisinde kullanılabileceği belirtilmiştir (Kang vd., 2011; Zhang vd., 2011; Ping vd., 2010b).

Yapılan çeşitli çalışmalarda bademin fenolik bileşikler ile diğer organik bileşikler bakımından zengin olduğu ve anti inflamatuar, antioksidan, antihiperlipidemik, antihiperglisemik, anti-tümöral ve nöron koruyucu özellikleri bulunduğu araştırmacılar tarafından ifade edilmiştir (Esfahlan vd., 2010; Yada vd., 2011; Mandalari vd., 2011; Choudhary vd., 2009). Ayrıca bademin alfa glukozidaz inhibitör aktivitesine sahip olduğu ileri sürülmüştür (Bilaničová vd., 2010; Josse vd., 2007).

Yapılan çeşitli çalışmalarda, bademin postprandial kan glukoz, bozulmuş glukoz töleransı ve insülin duyarlılığı üzerinde olumlu etkileri bulunduğu ortaya çıkmıştır (Mori vd., 2011; Josse vd., 2007; Wien vd., 2010; Cohen ve Johnston, 2011; Li vd., 2011; Jenkins vd., 2008b). Yine yapılan bir başka çalışmada Tip-2 diyabetli bayan hastalara, verilen bademin hem açlık kan glukoz düzeyini, hem de postprandial kan glukoz düzeyini azalttığı bildirilmiştir (Choudhary vd., 2009).

Diyabetik sıçanlara uygulanan çam yağı ile acı bademin barsakta bulunan alfa glukozidaz enzimi ile GLUT-2 taşıyıcılarının aktivitesini bloke etmeleri veya içerdikleri fitokimyasalların glukoz metabolizması üzerindeki olumlu etkileri ile kan glukoz düzeyini azalttığını düşünmekteyiz çünkü yapılan çeşitli çalışmalarda birçok bitkinin yukarıda bahsedilen aktiviteler ile hipoglisemik aktivite gösterdiği ileri sürülmüştür (Vadivel ve Biesalski, 2011; You vd., 2011; Jaiswal vd., 2012; Tadera vd., 2006).

Asad ve arkadaşları (2011), yaptıkları çalışmada diyabetik sıçanlara verdikleri Acacia nilotica yaprak ekstraktının diyabet grubuna göre açlık kan glukoz düzeyini önemli düzeyde azalttığı halde serum insülin düzeyi üzerinde belirli bir etkisinin olmadığını saptamışlar. Jaiswal ve arkadaşları (2012), yaptıkları çalışmada Acacia nilotica’nın kan glukoz düzeyini düşürme aktivitesinin alfa glukozidaz aktivitesinden kaynaklandığını bildirmişler.

Shah ve arkadaşları (2011), acı badem çekirdeği, yaprağı ve çiçeğinden elde ettikleri ekstraktları, glibenklamid olarak adlandırılan ve diyabet tedavisinde kullanılan oral anti-diyabetik ilaçla kıyaslayarak yaptıkları bir çalışmada, bu üç ekstraktın diyabet grubuna göre, diyabetik sıçanlarda kan glukoz düzeyini glibenklamid ve kontrol grubu değerlerine kadar azalttığı, aynı zamanda bu üç ekstraktın kreatin, üre, alkalin fosfataz düzeylerinde ortaya çıkan yükselmeleri azaltarak glibenklamid ve kontrol grubu değerlerine azalttığını rapor etmişler.

Yapılan iki aylık bir çalışmada, diyabetik tavşanlara acı bademin çekirdekleri, bu çekirdeklerden elde edilen yağsız kısım ile acı badem çekirdeklerinden elde edilen yağın uygulanması neticesinde acı bademin hipoglisemik aktivite gösterdiği belirlenmiştir (Bnouham vd., 2006; Teotia ve Singh, 1997). Yapılan çalışmalarda acı badem çekirdeklerinin anti-diyabetik özelliği bulunduğu ifade edilmiştir (Pandeya vd., 2013; Rao vd., 2010).

Sankar ve arkadaşları (2010), Tip-2 diyabetli hastalara verdikleri susam yağının olumlu sonuçlar gösterdiğini kaydetmişler. Diyabetli sıçanlarda susam yağının, kan glukoz, lipit peroksidasyon, antioksidan ve lipit parametreleri üzerinde yararlı etkileri olduğu tespit edilmiştir (Ramesh, 2011). Al-Amoudi ve Abu Araki (2013), balık yağı ile bazı bitkisel

yağların diyabetin neden olduğu yan etkilerin düzeltilmesinde iyi bir diyet stratejisi olduğunu yaptıkları çalışma sonunda elde ettikleri verilerle ortaya koymuşlar.