• Sonuç bulunamadı

1.4. Sayıltılar

2.2.2. Örgütsel Güven Düzeyleri

2.2.2.3. Çalışma Arkadaşlarına Güven

Güven oluşumu, öncelikle kişinin kendi kendine güvenebilmesiyle başlayan süreçtir. Bireyin kendisini güvenilebilir bir kişi olarak görmeye başlaması sonucu başkaları da ona güven duymaya başlayacaktır (Aksoy, 2009). Đnsanın kendisini güvenilir bir kişi olarak görmesi; öncelikli olarak kendini ve sınırlarını kabul etmesiyle başlamakta ve kendi iç sesine kulak vermesiyle gelişmektedir. Bu süreç insanın temel ve ahlaki değerlerini ve konu ile ilgili kararlılığını içermektedir (Asunakutlu, 2002). Bireyin kendisine olan güveni kazanabilmesi etkin uğraş vermesiyle ilişkilidir.

Sosyal psikologlar benzer geçmişe sahip kişiler arasındaki güven duygusunun,daha kolay gelişmeye elverişli olmasından yola çıkarak karakter benzerliği, kişilik özelliği, kültür ve değerlerin uyumu gibi etkenlerin güven oluşumundaki önemini vurgulamışlardır (Durdağ, 2010).

Güvenin zaman içinde yavaş bir biçimde deneyim ve yatırımlarla geliştiği bilinmektedir. Ortak değerlere sahip olan ve birbirleriyle uyumlu bireylerin birlikte görev olması, zaman gerektiren güven duygusu oluşumunun daha hızlı biçimde gerçekleşmesini sağlayacaktır (Durdağ, 2010).

Kurum içerisindeki kişilerin birbirlerine karşı hissettikleri güven duygusu var olan güvenin temelini oluşturmaktadır. Kişisel boyutta temelleri atılan güven kurum ve sistem boyutuna kadar gelişim göstermektedir. Bu açıdan bakıldığında güvenin kurum içinde mikro düzeyde başlayıp makro düzeye doğru gelişim göstererek ilerlediği söylenebilir (Kartal, 2010).

Neo-klasik örgüt kuramlarıyla insan ilişkileri yaklaşımı yönetim alanına girmiş ve insan artık daha çok ön plana çıkmıştır. Bireylerin birbirleriyle yoğun olarak etkileşimde bulundukları örgüt yaşamında, çalışanların çeşitli beklenti ve ihtiyaçları

olabilmektedir. Bu ihtiyaçlar ve işle ilgili beklentiler, çalışanların örgüt içindeki tutum ve davranışlarını etkilemektedir (Dinç, 2007).

Bir bireyin ya da örgütün kabul ettiği ortak hareket etme tarzı hem güven duygusunun temelini oluşturur, hem de örgütün kendi içindeki değerleri yansıtır. Değerlerin güvene katkıları olumlu veya olumsuz yönde olabilir. Kurumda çalışan bireylerin örgüt ile değerleri doğrudan örtüşmez ise, kurumsal normlar ile birey arasında bir uyuşmazlık yaşanacak ve güven duygusu zarar görecektir. Ancak bireyin geçmiş deneyimleri, beklentileri ve kültürel birikimi ışığında geliştirdiği değerler, işletmenin kültürü ve hedefleri ile paralellik gösteriyorsa güven olgusu olumlu yönde gelişecektir (Aksoy, 2009).

Güven genelde değerler, özelde tutumlar aracılığıyla ifade edilebildiğinden, tutumların devamlılık gösteren ilişkilerde güvenin ana parçası ve tamamlayıcısı olduğunu söyleyebiliriz. Tutumlar güvenin gelişimine yardımcı olan davranışsal değişiklikleri meydana getirerek güvenin değerlendirilmesi için gerekli ortamı oluştururlar (Kamer, 2001 akt. Aksoy, 2009).

Örgüt içerisinde belirli bir işi yapmak üzere bir araya gelip sosyal faaliyetlere katılan biçimsel ya da biçimsel olmayan gruplar mevcuttur (Gök, 2011). Çalışanlar, fiziksel yakınlık, soysal ihtiyaçlar, ortak ilgiler, öz saygı, güvenlik gibi ihtiyaçlarını karşılamak üzere bu gruplara katılırlar. Grup üyesi olan çalışanlar “biz ruhuyla” hareket etmeye başlarlar (Topaloğlu, 2010). Çağımızda çalışmak için üyesi olunan örgütler çalışanlar için ikinci bir aile gibidir (Terekli, 2010).Grup üyeliğinin ve ilişkilerinin devamlılık göstermesinin en önemli nedeni güvendir. Birbirine güvenmeyen çalışanların oluşturdukları grupların ortak amaçlar doğrultusunda hareket etmeleri beklenemez. Grup içi ve gruplar arası ilişkilerde, güvensizlik oluşturanlar örgütten dışlanır ve örgüte yabancılaşır (Topaloğlu, 2010).

Örgütlerin insan hayatı açısından önemi iki aşamada belirginleşmektedir.

Birincisi; bireyin örgütün içinde uyku dışında kalan zamanının yarısından çoğunu örgütteki veya örgüt dışındaki insanlarla etkileşim kurarak geçirmesi yani

“örgüt içinde yaşanan süre”nin önemidir. Đkincisi; örgütlerin, çalışan insanın sosyal gelişmesine yapmış olduğu katkının önem kazanmasıdır. Đnsanın gelişiminde küçük yaşlarda aile ve eğitim örgütlerinin yapmış oldukları katkılardan sonra örgütün bireye yapmış olduğu katkı büyük önem taşımaktadır (Perçin, 2008 akt. Terekli, 2010).

Çalışma arkadaşlarına güven boyutu çalışanları söylemlerinde ve eylemlerinde adil davranmaya yönlendirir (Güneşer, 2002 akt. Gök, 2011).

Çalışma arkadaşlarının birbirlerine duydukları güven ve kendilerine duydukları özgüven çalışma şartlarına olumlu etki eden bir örgüt iklimi oluşmasına katkı sağlamaktadır. Kurum yönetimi açısından oldukça önemli olan bu iklim, karar almayı ve uygulamayı kolaylaştıran hatta çalışanların performansını da artıran bir etki oluşturmaktadır. Örgütsel güvenin sağlanmış olduğu bir ortamda faaliyet gösterdiği için psikolojik açıdan belirli ölçüde doyuma ulaşmış çalışanların iş verimliliğinin doğal olarak daha yüksek olması beklenmektedir (Asunakutlu, 2002). Ayrıca çalışanlar arası güven varlığında bilgi alışverişinin teşvik edilmesi sonucunda fırsatçı davranışlara karşı kendini koruma ihtiyacının azaldığı belirtilmiştir. Yönetime güven tesis edildiği zaman, çalışanlar arasında hızlı ve doğru şekilde teknik bilgi paylaşımı sağlanır. Bu durum şeffaflık açısından oldukça önemli bulunmuştur (Durdağ, 2010).

Birbirlerine güvenen çalışanlar bilgilerini açık olarak paylaşırlarken ve birbirlerine yaptıkları iş konusunda geri bildirim verirlerken daha dürüst davranıp yeni ürün ve süreçler yaratabilme ortamı sağlayabilirler. Sonuç olarak, örgüt içinde işbirlikçi ve sakin bir sosyal ortam meydana getirebilmek için çalışanların arkadaşlarına güvenmeleri önemli bir ön koşuldur. Çalışanlar arasında güven olmadığı durumlarda ise bilgi paylaşımında isteksizlik meydana gelmekte, karar alma konusunda yardımlaşma sağlanamayacaktır (Terekli, 2010).

Günümüzde bazı örgütlerin yaşadıkları krizlerin altında ekonomik, politik ve sosyal nedenlerin dışında asıl nedeninin güven sorunu olduğunun görüldüğü gibi,

başarılı örgütlerin öykülerinde lidere güven, kuruma güven, ortak amaca olan güven gibi özellikler olduğu görülmektedir (Erdem, 2003 akt. Uzbilek, 2006).

Güven, artık bugünün örgütlerinde çalışanlar arasında sinerji yaratacak biçimde ilişkisel bir zemine dayandırılmaya çalışılmaktadır (Erdem, 2003 akt. Uzbilek, 2006). Örgüt içinde çalışanların birbirlerine duydukları güven veya güvensizliğe neden olan eğilimler yöneticilerin felsefelerinde gizlidir, farklı örgütsel yapılar ve işleyişlerde güven düzeyleri görülür (Uzbilek, 2006).

Günümüzde insan ilişkileri yaklaşımının bir sonucu olarak kontrol mekanizmasının insana dönüşmesi ve kişiler arası ilişkilerin artması ile güvenin önemi daha da ön plana çıkmaktadır (Uzbilek, 2006).

Benzer Belgeler