• Sonuç bulunamadı

Çalışma anlayışı ile ilgili doğrudan yapılan ve çalışma anlayışının kategorilerinin belirlendiği araştırmada Chaves ve diğ. (2004), kırsal kesimde yaşayan 9. sınıf öğrencilerin çalışma anlayışını ortaya çıkarmaya çalışmışlardır. Araştırmada, ergenlerin çalışmayı nasıl düşündükleri, nasıl anladıkları ve tanımladıkları ve ailelerinden çalışmayla ilgili ne tür mesajlar aldıkları incelenmiştir. Buradan hareketle ergenlere 3 soru sorularak veriler toplanmıştır. Bu sorular şunlardır:

2. Đstediğiniz kadar paraya sahip olsaydınız çalışır mıydınız? Neden çalışırdınız, neden çalışmazdınız?

3. Çalışma hakkında ailenizden neler öğrendiniz?

Araştırma temelinde bu üç soruya yanıt aranarak, 1. Soru için “Çalışmanın Tanımlanması”; 2. Soru için “Çalışmanın Amacı” ve 3. Soru için “Çalışma hakkında ailelerden öğrenilenler” başlıkları kullanılarak çalışma anlayışının kategorileri belirlenmeye çalışılmıştır. Her bir bireyin, sorulara vermiş oldukları yanıtların benzerliklerine bakılıp frekanslardan yola çıkarak kategoriler ve her bir kategori için de alt kategoriler oluşturulmuştur.

Kategoriler düzeyinde sonuçlar incelendiğinde, çalışmanın sonuçları için 60 kişi, çalışmayı, dışsal sonuçlara vurgu yaparak para ya da kazanç elde etme ve somut amaçları geçekleştirme olarak ifade etmişlerdir. Sonuçlar arasında para, çalışmanın en göze çarpan özelliği olarak tanımlanmıştır. Katılımcılar “Çalışmayı nasıl tanımlarsınız?” sorusuna, “Haftada beş gün gittiğiniz ve ne yaptığınızla ilgili ücret aldığınız bir şey. Bir sürü para”, şeklinde cevap vermişlerdir. Araştırmaya katılan bireyler çalışmayı, ailelerini ve kendilerini desteklemek içi parayı temel bir gereklilik olarak nitelemişlerdir.

Çalışmanın boyutları kategorisindeki sonuçlar incelendiğinde, araştırmaya katılan bireyler, çalışmayı, davranışsal ve psikolojik boyutta tanımlamışlardır. Çalışma, bu kategoride ayrıca fiziksel ve zihinsel eylem kavramlarıyla da açıklanmaya çalışılmıştır. “Çalışma ister fiziksel ister zihinsel olsun el işi biçimidir.” şeklinde tanımlamışlardır. Kendini meşgul etme boyutunda “Para kazanma yolu. Çalışma zaman geçirme ve bütün gün evde kalmama” olarak ifade edilmiştir. Araştırmaya katılan ergenler, çalışma konusunda genel tutumları ifade ederek olumlu tutumları dile getirmişlerdir. Bu bireyler çalışmayı “Çalışma severek yaptığınız bir şeydir. Eğlendiğim bir işe sahip olmak hoşuma gider ve onu yapmaktan hoşlanırım” şeklinde olumlu bir bakış açısı getirerek tanımlamaya çalışmışlardır.

Bir diğer kategori olan ve yukarıda sözü edilen kategorilerin aksine, kişisel gelişim kategorisi çok az öğrenci (n=13) tarafından ifade edilmiştir. Çalışmayı, benlik

kavramının yorumlanması olarak dile getiren katılımcılar “Kim olduğunuz konusunda ne yaptığınızı küçük de olsa yansıtmanız gereken bir şeydir”, “Çalışma yeteneklerinizi ortaya koyduğunuz bir şeydir” şeklinde tanımlayarak çalışmanın kişisel gelişim boyutunu vurgulamışlardır. Benzer şekilde çalışmayı, sorumluluğu ve olgunluğu geliştirme yolu olarak tanımlayanlar “Çalışma, olgunluk ve sorumluluğun bir parçasıdır” şeklinde ifade etmişlerdir.

Chaves ve arkadaşlarının (2004), çalışma amacı olarak belirledikleri kategori, çalışmaya devam edecek ve hatta ekonomik ihtiyaçlarını tamamıyla karşılayabilecek olsalar bile ergenlerin çalışma ve çalışmama nedenlerinin neler olduğunu belirlemek amacıyla oluşturulmuştur. Katılımcıların büyük bir çoğunluğu (n=54), istedikleri kadar paraya sahip olsalar bile yine de aynı kapasitede çalışmaya devam edeceklerini, ekonomik güvensizliği de bunun nedeni olarak göstermişlerdir. Örneğin, “Çok paraya sahip olan insanların onu kaybetme eğiliminde olmaları çalışmaya devam etme nedenidir. Bu yüzden çok paraya sahip olsam bile çalışmaya devam edeceğim”, şeklinde belirterek, sınırsız paraya sahip olmanın olasılığına rağmen bireyler temel ihtiyaçlarını karşılamayla ilgili korkularından kurtulmak ve ekonomik güvensizlikle karşılaşmamak için çalışmaya devam edeceklerini dile getirmişlerdir. Buna karşılık bazı katılımcılar, çalışmaya devam etmelerinin asıl nedeninin içsel nedenler olduğunu belirtmişlerdir. Bu katılımcılar doyum hissine ulaşarak içsel bir sonuç elde etmek için çalışmaya devam edeceklerini vurgulamışlardır. Bir diğer neden olarak katılımcılar, sıkıcı olmaktan kaçınmak için çalışmaya devam edeceklerini ve çalışmayı sıkıcılıktan kurtulmak için bir etkinlik olarak görmüşlerdir. Çalışmama nedenlerine gelince, katılımcıların bir kısmı (n=23), sınırsız finansal kaynaklara sahip olsalar çalışmaya devam etmeyeceklerini söylemişlerdir. Çalışmama nedenlerine bakıldığında, daha çok, yeterince paraları olduğunda para kazanma konusunda doyuma ulaşacakları hissine kapılmalıdır.

Araştırmada (Chaves ve diğ., 2004), çalışma hakkında ailelerinden neler öğrendikleri sorulduğunda; uyumlu çalışanların tutumları, çalışmanın sonuçları,

çalışma ile ilgili ailevi yaşantılar, olumlu isteklilik ve hiçbir şey olmak üzere beş

Katılımcıların bir kısmı, iş dünyasına katılmada zorunlu ve gerekli olduğu belirtilen bu tutumlarla ilgili ailelerinin kendilerine duyarlılık kazandırdıklarını ifade etmişlerdir. Çalışma ile ilgili etik tutumlara sahip olduklarını ve ebeveynlerinin ödül almak ve başarılı olmak için sıkı çalıştıklarını vurgulayarak “Çalışmanın bazen zor ve güç olabileceğini öğrendim, ancak sonunda başarılı olunur ve ihtiyacı olan insanlara yardım edersiniz” şeklinde görüş ifade etmişlerdir. Ayrıca bazı katılımcılar çalışmanın sorumluluğu ve olgunluğu gerektirdiğini de öğrendiklerini belirterek çalışmayı “Ailemden çalışmanın ciddiye alınması gereken bir bağlılık olduğunu öğrendim” şeklinde vurgulamışlardır.

Ailelerden öğrenilen çalışma sonuçları vurgusu incelendiğinde, katılımcılar genellikle çalışmanın dışsal sonuçları üzerinde durmuşlardır. Ergenler çalışmanın sonuçlarını “Çalışmanın kendimin ve ailemin geçimini kazanmayı, yaşamayı ve ayakta kalmayı sağladığını öğrendim”, “Çalışma aile üyelerini geçindirmek için atacağınız önemli bir adımdır” şeklinde ifade etmişlerdir.

Aileden öğrenilenler kategorisinde ergenler, “Çalışma çok zor bir şey, ama yaşamak için ona ihtiyacınız var”, “Çalışma güç ve zor bir şeydir” diyerek genellikle ailelerinin olumsuz çalışma algılarından ve iş deneyimlerinden söz etmişlerdir. Buna karşılık bazı katılımcılar ise çalışmanın eğlenceli olduğunu ve iyi olabileceğini dile getirmiş, bazı katılımcılar ise çalışmanın hem olumlu hem de olumsuz yönleri üzerinde durmuşlardır.

Olumlu isteklilik konusunda ebeveynlerinden “Çalışmadan hoşlanıp hoşlanmayacağımı ve sizi neyin mutlu edip etmeyeceğini öğrendim”, “Çalışma, dürüst olmak ve işinizle gurur duymak olduğunu öğrendim” şeklinde cevap vererek ailelerinden çalışma hakkında olumlu istekliliği öğrenmişlerdir.

Chaves ve arkadaşlarının (2004) yapmış olduğu araştırma kısaca özetlenecek olursa, çalışmanın en göze çarpan özelliği dışsal sonuçlara vurgu yapılarak para ya da kazanç elde etme yolu olarak ifade edilmesidir. Bir diğer önemli sonuç, ister zihinsel ister fiziksel olsun çalışmanın bir etkinlik olduğu yönündeki vurgudur. Çalışma tutumları açısından değerlendirildiğinde ise ergenler, çoğunlukla çalışmanın olumlu

yönlerinden ve kişisel gelişime katkı sağlayan bir yol olduğundan söz etmişlerdir. Çalışma nedenlerine bakıldığında, yine çalışmanın tanımlanmasında dile getirilen para kazanma yolu vurgusu, çalışma nedeninin bir parçası olarak ifade edilmiştir. Bir başka ifadeyle çalışma nedeni olarak ergenler, çoğunlukla paraya sahip olmayı göstermişlerdir.

Çalışma anlayışının incelendiği bir diğer araştırmada ise Pillay ve diğerleri (2003a), çalışan bireylerin çalışma anlayışlarını belirlemeye çalışmıştır. Araştırma, 40 yaş altı (genç) ve 40 yaş üstü (yaşlı) 55 çalışan üzerinde yapılmıştır. Araştırmada genç ve yaşlı çalışanlarla bir saate yakın görüşme yapılmış ve onlara çalışmadan ne anladıkları sorularak veriler toplanmıştır. Verilerin toplanmasından sonra frekans dağılımları yoluyla en çok dile getirilenden en az dile getirilene doğru dört temel çalışma anlayışı boyutu belirlenmiştir. Bu dört boyut bir iş olarak çalışma, meydan

okuma deneyimi olarak çalışma, kişisel güç olarak çalışma ve yaşamın önemli bir parçası olarak çalışma şeklinde sınıflandırılmıştır. Her bir boyut, o boyutun altında yer

alan kavramı da içermektedir ve kendisiyle ilişkili kavramları da göstermektedir. Bir başka deyişle, her bir boyutun altında bir ya da daha fazla alt kavram yer almaktadır ve bu kavramlar o boyutla ilişkili olan kavramlardır.

Pillay ve diğerlerinin yapmış olduğu bu araştırmada (2003a), sözü edilen “bir iş olarak çalışma”, çalışma anlayışının en temel yapısını ve özünü oluşturmaktadır. Tüm grup dikkate alındığında çalışanlar, çalışmayı para, güvenlik ve ayakta kalma ihtiyaçlarına odaklanmanın sonu olarak görmüşlerdir. Bir takım prosedürleri yerine getirmeyi gerektiren bir görev olarak algılanmıştır. Örneğin, 40 yaşın üstündeki bireyler çalışmayı “bir ayda aldığınız ücret anlamına gelir, onsuz yapamazsınız. Eğer çalışmazsanız, para kazanamazsınız” şeklinde ifade ederlerken, 40 yaşın altındaki bireyler “çalışma, gitmek zorunda olduğum bir şey anlamına gelir bu nedenle iyice dinlenmiş, temiz, düzenli ve gün için hazır olmak zorundayım. Karıma ve çocuklarıma ne zaman eve döneceğimi, yanıma hangi tür yiyecekler alacağımı, hangi çantayı götüreceğimi, gün boyu hangi elbiseyi giyeceğimi kararlaştırdığım bir çeşit iş” gibi bireyin bir dizi kararını etkileyen bir etkinlik olarak ifade etmişlerdir.

Araştırmada (Pillay ve diğ., 2003a), çalışma anlayışının ikinci boyutu olan,

meydan okuma deneyimi olarak çalışma, bir önceki boyutun genişletilmiş hali olarak

göze çarptığı vurgulanmaktadır. Meydan okuma, bireyin kişisel yetenekleri, becerisi ve bilgi birikiminde ısrarlı olması anlamı taşıdığı ve çalışma ortamında çalışanlar arasında gerilime neden olsa bile ve önemli düzeyde çabayı gerektiriyor olsa bile olumlu bir deneyim olarak görüldüğü ifade edilmektedir. Sonuçlara bakıldığında genç çalışanlara göre meydan okuma, artan iş yüküne dayandırılmış ve kişinin hem özel hem de çalışma hayatının dengesini oluşturmaya yardım ettiğini de dile getirerek meydan okumayı daha yaşlı çalışanlara göre daha fazla vurgulamışlardır.

Çalışmanın üçüncü anlayışı kişisel güç olarak çalışma; kişisel gelişim kavramı içinde tanımlanmıştır. Pillay ve diğ. (2003a), bu boyutun, iş ile ilgili bilgilerde bireyin içgörü kazanması için çalışanlara fırsatlar sunan yaşantıları, deneyimleri ve becerileri içermekte olduğunu ama aynı zamanda meydan okumayla yüzleşmeyi de içerdiğini dile getirmektedirler. Çünkü çalışmayı yetkilendirme olarak anlayan bireyler, sonuçta meydan okumaları alırlar ve onları başarıyla tamamlayarak güç elde ederler. Böylece çalışma kişisel bir güç haline dönüşmektedir. Bu boyut ile ilgili bireylerin ifadelerine bakıldığında genç çalışanlara oranla yaşlı çalışanlar bu boyuta daha fazla vurgu yaparak “benim için çalışma, güvenli ve becerikli bir şekilde yapmak istediğim bir şeydir. Eğer beceri konusunda problem olursa, o zaman başımı kaldırır ve işimi daha iyi yapmaya çalışırım” şeklinde ifade etmişlerdir.

Araştırmada vurgulanan dördüncü boyut, yaşamın önemli bir parçası olarak

çalışmadır. Pillay ve diğerleri (2003a) “Çalışma yoluyla kendimi tanımlama”, “çalışma

bir yaşam biçimi seçimidir” ve “çalışma benim için her şeydir” şeklindeki durumların bu boyut için örnek oluşturduğunu ve çalışmanın bu şekilde anlaşılmasının, çalışanların, genelde çalışma ve yaşamlarıyla ilgili olan inançlarından ortaya çıktığını ifade etmektedirler. Genç ve yaşlı çalışanların cevaplarına bakıldığında genç bireyler “çalışma yaşamımın en büyük parçasını oluşturmaktadır… eksiksiz olmak zorundadır.” şeklinde ifade ederlerken yaşlı bireyler “çalışma doyumdur, tatmindir… işe gittiğim zaman ve sonra eve döndüğüm zaman iyi bir gün geçiririm. Bu da benim yaşamımdır.” şeklinde ifade etmişlerdir.

Araştırmanın genel sonuçları itibariyle genç ve yaşlı çalışanların dağılımına bakıldığında, yaşlı çalışanların %46’sı çalışmayı bir iş olarak anlamaktadırlar. Aynı şekilde iki gruptaki bireylerin büyük bir kısmı çalışmayı bir iş olarak belirtmektedirler. Her iki gruptaki bireylerden genç çalışanların %44’ü, yaşlı çalışanların %31’i “kişisel güç olarak çalışma” anlayışını desteklemektedir. Yaşlı çalışanlara göre genç çalışanlar, meydan okuma deneyimi olarak çalışma anlayışını daha fazla vurgulamışlardır. Çalışmanın yaşamın önemli bir parçası olarak algılanmasında ise her iki grup için yüzdeler arasında çok küçük bir fark bulunmuştur. Yani hem genç hem de yaşlı çalışanların çok azı bu anlayışı ifade etmişlerdir.

Pillay ve diğerlerinin (2003b) yapmış oldukları bir diğer araştırmada da yukarıdaki araştırmaya benzer sonuçlar bulunmuştur. 40 yaşın üstünde, sağlık sektöründen 19 ve ulaşım sektöründen 20 olmak üzere toplam 39 kişi araştırmaya katılmıştır. Yine bir önceki araştırmada (Pillay ve diğ., 2003a) olduğu gibi çalışmanın dört boyutu; bir iş olarak çalışma, meydan okuma deneyimi olarak çalışma, kişisel güç

olarak çalışma ve yaşamın önemli bir parçası olarak çalışma şeklinde ele alınarak

çalışanların çalışma anlayışları belirlenmeye çalışılmıştır. Araştırmanın sonuçlarına bakıldığında sağlık sektöründen 7, ulaşım sektöründen 11 kişi çalışmayı “bir iş” olarak nitelendirmişlerdir. “Meydan okuma deneyimi olarak çalışma” ise sağlık için 3, ulaşım sektörü için 1 kişi tarafından vurgulanmıştır. Üçüncü anlayış olan kişisel güç olarak çalışma, her iki sektör için 6’şar kişi olmak üzere toplam 12 kişi tarafından dile getirilmiştir. Son olarak yaşamın önemli bir parçası olarak çalışma, sağlık sektöründen 3, ulaşım sektöründen 2 kişi tarafından ifade edilmiştir. Bir başka ifadeyle araştırmaya katılan bireylerin % 46’sı çalışmayı bir iş, % 10’u meydan okuma deneyimi, % 31’i

kişisel güç ve % 12’si yaşamın önemli bir parçası olarak algılamaktadırlar.

Ferrari, Nota ve Soresi (2008), Chaves ve diğerlerinin (2004) yapmış oldukları araştırmadan yararlanarak, zihinsel engelli ergenlerin çalışma anlayışını belirlemeye çalışmışlar ve çalışma anlayışı ile ilgili olan “Çalışma tanımınız nedir?”, “Eğer istediğiniz kadar paraya sahip olsaydınız çalışır mıydınız? Neden çalışırdınız neden çalışmazdınız?” ve “Ailenizden çalışma konusunda neler öğrendiniz?” sorularına cevap aramışlardır. Bu sorulara verilen cevapları;

2. Çalışma ve çalışmama nedeni, 3. Ailelerden öğrenilenler,

olmak üzere 3 başlık altında toplamışlardır. Bu başlıklar altında araştırmadan elde edilen sonuçlar aşağıda özetlenmeye çalışılmıştır.

Araştırmaya katılan bireylerin büyük bir çoğunluğu çalışmayı sonuçlarına göre değerlendirerek ekonomik kazanç, psikolojik fayda, sosyal ihtiyaçların doyumu ve becerilerin gelişmesi şeklinde tanımlamışlardır. Ekonomik kazanç kategorisi, çalışmanın kişinin kendisini ve ailesini destekleme anlamına gelmesi olarak dile getirilmiştir. Aynı takvim yaşına sahip yetişkinler ve zihinsel engelli genç ergenler, çalışmanın ekonomik avantaj olduğunu diğer bireylere oranla daha fazla dile getirmektedirler. Çalışmanın ne olduğunu gösteren sonuçlara bakıldığında, zihinsel engelli ergenlerin % 58’i çalışmanın ekonomik bir anlam içerdiğinden söz ederken, hafif zihinsel engele sahip bireylerin ise sadece % 8’i çalışmanın ekonomik bir anlam içerdiğinden söz etmişlerdir. Zihinsel yetersizliğe sahip bireylerden sadece % 2’si, çalışmadan dolayı hislerini gerçekleştirdiklerini bildirmişler, aynı takvim yaştaki yetişkinlerin % 16’sı ve aynı zeka yaşına sahip ergenlerin % 18’i çalışmanın psikolojik yarar sağladığından söz ederek çalışma yoluyla duygularını ortaya koyabildiklerini söylemişlerdir. Başkalarına yardım etme fırsatlarıyla ilgili olan sosyal ihtiyaçların doyumu, sadece zihinsel engelli bir birey ve aynı zeka yaşına sahip üç ergen tarafından dile getirilmiştir. Son olarak çalışma aynı zamanda bilgi ve beceriyi geliştirme ve öğrenmeye devam etme olarak görülmüştür.

Araştırmada çalışma görünüşleri ve özellikleri, hem olumlu hem de olumsuz olarak vurgulanmıştır. Çalışmanın olumlu olarak algılanması, kişinin hoşlandığı ve başkalarıyla ilişki kurmayı sağlayan bir etkinlik olarak çalışmanın nasıl algılandığını ortaya çıkarmıştır. Çalışmayı olumlu algılama daha çok 18 zihinsel engelli birey ile 16 ergen tarafından söz edilmiştir. Buna karşılık sadece aynı takvim yaştaki dört yetişkin bunu dile getirmiştir. Çalışmanın olumsuz görünüşü dikkate alındığında bireyler çalışmayı çok çaba gerektiren, yorucu ve zahmetli bir etkinlik olarak dile getirmişlerdir. Bunu da sadece engelsiz katılımcılar vurgulamıştır. Aynı zeka yaşına sahip, hala okula devam eden bir ergen, çalışmanın gelişim, olgunlaşma ve beceri geliştirme fırsatları sunduğunu vurgulamıştır.

Çalışma ve çalışmama nedeni olarak, hem zihinsel engelli hem de zihinsel engeli olmayan toplam 34 katılımcı “istediğiniz kadar paraya sahip olsaydınız çalışır mıydınız?” sorusuna çalışmaya devam edeceklerini çünkü çalışmanın kendileri için eğlenecekleri bir şeyi yapmak, duygularını gerçekleştirmek, başkalarıyla zaman geçirebilmek gibi psikolojik kazançları sağladığını belirtmişlerdir. Dört kişi ise çalışmayı, bir çeşit ahlaki bir görev olarak ifade ederek yine de çalışmaya gideceklerini çünkü çalışmanın sosyal ihtiyaçların doyumuna yardım edeceğini vurgulamışlardır. Bunun yanında aynı zamanda sıkıcı duygulardan kaçınmak için ya da hiçbir şey yapmadan evde oturmanın getireceği olumsuz sonuçlardan kaçınmak için çalışmaya gideceklerini dile getirmişlerdir. Bu soruya, katılanların %17.4’ü paraya ihtiyaçları olmayacağı için çalışmaya gitmeyeceklerini söylemişlerdir.

Araştırmaya katılanların yaklaşık ¼’ü (% 24.3), ailelerden ekonomik kazanç sağlayan çok önemli bir şey olduğunu öğrendiklerini ifade etmişlerdir. Engeli olmayan 12 katılımcı, ailelerinden çalışmanın kişisel başarı ve kendi kendini memnun etme gibi psikolojik kazançları olduğunu öğrendiklerini vurgulamışlardır. Engeli olan ve olmayan toplam 22 katılımcı ise çalışmayla ilgili görev ve zorunluluk düşüncesinden söz ederek çalışma hakkında ailelerinden yapmaları gereken bir görev ve zorunluluk olduğunu öğrendiklerini söylemişlerdir. Özellikle genç ergenlerin ailelerinin çalışmanın hem olumlu hem de olumsuz özelliklerini tanımladıklarını vurgulamışlardır. Çalışmanın eğlenceli olabilme gibi olumlu ama aynı zamanda sıkıcı, bıktırıcı, yorucu, eziyetli ve stresli gibi olumsuz özellikleri olabileceğini de belirtmişlerdir. Ayrıca anne babalardan çalışmanın becerilerin kazanılmasını ve diğer insanlarla fikir alış verişinde bulunmayı sağladığını öğrendiklerini bildirmişlerdir.

Ferrari ve diğerlerinin (2009) yapmış oldukları bir diğer araştırmada ise Đtalyan lise öğrencilerinin çalışma anlayışı belirlenmeye çalışılmış ve mesleki kararsızlık, sosyal yeterlilikler, kendini düzenleme yeteneği, cinsiyet, sosyo ekonomik düzey ve okul türleri gibi değişkenlerle ilişkisi incelenmeye çalışılmıştır. Ferrari ve diğerlerinin (2009) yapmış oldukları bu araştırmada, lise öğrencilerinin çalışma anlayışı, “Çalışma tanımınız nedir?” şeklinde tek bir soru sorularak belirlenmeye çalışılmıştır. Bu soruya verilen cevaplara göre, sonuçlarına göre çalışma, çalışmanın özellikleri ve diğer olmak üzere üç kategori oluşturulmuştur. Sonuçlarına göre çalışma anlayışlarına bakıldığında ergenlerin %70.7’si

çalışmayı ekonomik bir kazanç elde etme yolu olarak nitelendirirken, %33.4’ü psikolojik yarar elde etme, %14.8’i sosyal değerlerin doyurulması ve %6.4’ü bilgi ve yeteneğin geliştirilmesi olarak değerlendirmişlerdir. Çalışmanın özelliklerine bakıldığında ergenlerin %9.4’ü çalışmayı olumlu, %9.6’sı olumsuz özelliklerle nitelendirmişlerdir. Diğer kategorisinde ise birden fazla anlama gelebilecek ifadelerle çalışmayı tanımlamışlardır.

Araştırmada (Ferrari ve diğ. 2009) dikkati çeken diğer sonuçlara bakıldığında özetle aşağıda dile getirilen sonuçlar vurgulanabilir. Cinsiyete göre ekonomik kazanç,