• Sonuç bulunamadı

Bebeklere mama değil sekerli su

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Bebeklere mama değil sekerli su"

Copied!
15
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

www.gazetepencere.com

15 Eylül 2021 Çarşamba

Sayı: 696

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Saray’da Türk-İş’in seçtiği çeşitli sektörler- den işçilerle bir araya geldi. Milli gelirin 11 kat, asgari ücretin 16 kata yakın artmasıyla övündü Erdoğan. Ama TL ile hesapladı. Oysa milli gelir dolar bazında 19 yılda 2.3 kat arttı. Asgari ücreti söylemeye gerek var mı? Açlık sınırının altında. “Büyük ve güçlü Türkiye silüeti ufukta gö- zükmüştür” diyerek de seçimleri işaret etti. 9’da

Ufukta “Büyük Türkiye” silüeti gören Erdoğan, bu yoksulluk tablosunu gör- mezden geliyor... Derin Yoksulluk Ağı İstanbul’da 103 yoksul haneyi yakından

izledi: Yüzde 85’i yeterli besine ulaşamıyor. 0-3 yaş bebek ve çocuklar, mama alınamadığı için hazır çorba, şekerli su, lapa ile besleniyor. 10’da

Acılı anneyi polisler konuşturmadı

GÜVEN BITTI, YAPI PAYDOS…

AKP’NIN 20 YILI VE Z KUŞAĞI

AKIM KALMIŞ BIR SÜREÇ;

TÜRKIYE LAIKLIĞI…

PANDEMI, EKONOMIK KRIZ VE EĞITIMDE ADALET KRIZI: ÖĞRENME YOKSULLUĞU

Pandeminin eğitimde ve çocuklarda yarattığı tahribat, öğrenme yoksulluğuna, okuldan soğumaya ve

uzaklaşmaya yol açacak sonuçlar üretmektedir.

ALAADDİN DİNÇER yazdı 7’de

BAHATTİN YÜCEL

yazdı 3’te BORAY ACAR

yazdı 4’te

8

Tarımda enflasyon son 26 ayın zirvesine çıktı: % 24.69

Konut satışlarında çok sert gerileme:

Yüzde 17 düştü

ODTÜ’nün mezuniyet geçidi korkusu: Rektör töreni iptal etti

9.5 aydır kayıp KHK’lı için ailesini aradılar:

Cezaevinde

Putin’den adrese teslim mesaj

Bebeklere mama değil

sekerli su

8 4 3

3 11

9

2 AKP’lilerin

‘İyi ki gitti’

dediği müdür

BU KEZ SIYASET GIRMESIN…

15 milyonluk İstanbul’un

13 milyonu

“BÜYÜK VE GÜÇLÜ TÜRKIYE SILÜETI UFUKTA GÖRÜNDÜ”

KREDI BORÇLUSU

Çiftçi borçları 19 yılda 56 kat arttı

SURIYE’DE

FEDERASYON

KARARINA SAYGI GÖSTERILMELI

BDDK’nın CHP’li Sezgin Tanrıkulu’na yanıtına göre Istanbul’da yaşayanla- rın yüzde 80’inin ban- kalara borcu var. Ankara ve Izmir’de de durum

tatsız. CHP’li Orhan Sarıbal, “tarımın nasıl bittiğini, nasıl haya- ta döneceğini” yazdığı kitabı Efes Tarım Köyü’nde tanıttı, çiftçi borçlarının şahlanışını anlattı: “19 yılda 56 kat.” 9’da

Laiklik karşıtı

AKP’liye: Hastalıklı hasarlı zihniyet

Erbaş’ın hamleleri bitmiyor

Laikliğin Anayasa’dan çıkarılmasını savunan eski AKP milletvekili Resul Tosun’a koalisyon ortağı MHP’nin lideri Bahçeli’den sert tepki:

“Bu görüşü seslendiren veya destek verenler Cumhuriyeti’in kuruluş temellerini dinamitlemek isteyen, kurucu emanetleri kundaklamak için gün sayan hastalıklı ve hasarlı zihniyetlerdir.” 3’te

Eğitimde, sağlıkta tüm sorunlar çözüldü, tek eksik Kuran kurslarıy-

dı! Çözümü, Diyanet İşleri Başkanı buldu: Üniversite, yurt ve hastane-

lerde Kur’an kursları açacak. 3’te

Şeyhülis- lamlığa özenmekle eleştirilen Diyanet İşleri Baş- kanı Erbaş, siyasetin hizmetinde.

Erdoğan’ın 16 kat büyüyen Türkiye’si

KAYA TÜRKMEN

yazdı 2’de GALİP UMUT ÖZDİL

yazdı 10’da

12’de

(2)

GÜNDEM

2 www.gazetepencere.com

15 Eylül 2021 Çarşamba

[ PENCERE

GAZETE

]

İmtiyaz Sahibi BİDEBUNUİZLE

Basın Yayın ve Gazetecilik LTD. ŞTİ.

Genel Koordinatör İzzet Doğan Genel Yayın Yönetmeni

Yavuz OĞHAN Editörler

Dilara Kan-Caner Polat Planlama Koordinatörü

Nilay CAN Görsel Yönetmen Aykan KARA

Teknik Sorumlu: Erkutay OĞHAN

www.gazetepencere.com lllll info@gazetepencere.com lllll 02123274775 lllll Beşiktaş/İSTANBUL

Reklam rezervasyon:

0552 886 67 57

KAYA TÜRKMEN

Beraber yaşayan iki kişi arasında güven orta- dan kalkarsa, o birliktelik bitmiş demektir. Ne huzur kalır ne mutluluk o ilişkide. En doğru iş bitirmektir onu. Ayrılmaktır yani. Bir şirketin ortakları arasında güven kaybolursa, derhal boz- mak gerekir o ortaklığı. Hayır gelmez o işten.

Bakkalınıza güveninizi yitirdiğinizde, bir daha ayağınızı atmazsınız dükkanına. Organik diye satın aldığınız sebze ve meyvenin gerçekten or- ganik olduğunu bilemezsiniz. Onu organik yapan sizin satıcıya olan güveninizdir aslında.

Kolunuza zerk edilen aşının sizi hastalıktan koruyacağına inanırsınız eğer bilime güveniyor- sanız. Gidip de Maltepe’de “İçinde ne olduğunu bilmediğim aşıyı yaptırmam”, “bedenime dokun- ma” gibi zırvalarla tepinmez, aşınızı olursunuz.

Güven huzurun temel koşulu galiba. Ona gü- venme, bundan şüphe et… Yaşanmaz böyle bir hayat. Ve Türkiye vatandaşları bugün pek çok şeye güvenmiyor. Sürekli tetikte yaşıyor. Huzursuz.

Bugün insanımız vergileriyle yaşattığı devletin TRT’sine inanmıyor. Orada söylenene güvenmi- yor. Güvenmesin zaten. Düşünün ki iktidarın o

günkü propaganda ihtiyaçlarını karşılayan dizi bile yaptırılıyor devletin televizyonuna.

Türkiye İstatistik Kurumu’na (TÜİK) inanmıyor vatandaş. Ona yalan söyletildiğini biliyor çünkü.

Ne verdiği enflasyon rakamlarına, ne açıklanan iş- siz sayısına, ne büyüme iddialarına, ne hiçbir şeye.

İnanmıyor işte. Güvenmiyor.

Kızılay’a güvenmiyor. Adı skandallarla anılan o bir zamanlar gözbebeğimiz olan kuruma inanmı- yor epeydir. Kızılay’dan telefonuna gelen yardım çağrısı içeren mesajlara “Allah versin” diye cevap veriyor büyük çoğunluk. Ben de öyle yapıyorum.

Bırakın TÜİK’i, Kızılay’ı, insanımız yargıya güvenmiyor, mahkemeye güvenmiyor, savcıya güvenmiyor, hakime güvenmiyor. Yargıya güven kamuoyu yoklamalarında %30’larda. Herhangi bir davadan adalet çıkacağına inananların oranı bu.

Korona salgınıyla ilgili olarak Sağlık Bakanlı- ğı’nın her gün ilan ettiği tablolara, sayılara güve- ni kaybettik bir kere. Bugün bunlara inanan kaç kişi var acaba?

Tarım ve Orman Bakanı’nın iki gün arayla yaptığı “yangın söndürme uçağımız yok” açıkla-

masıyla, “yangın söndürme uçağımız var” açık- lamasının hangisine inansak da o bakana güven duysak diye soruyor vatandaş.

Zırt pırt IBAN numarası verip para istiyorlar. O paraların toplandığı amaç doğrultusunda kulla- nıldığına kim güven duyuyor ki?

Öyle ya! Deprem paraları ne oldu? Beşiktaş saldırısında şehit olan polislerin aileleri için toplanan paralar ne oldu? 15 Temmuz şehitleri için toplanan paralar ne oldu? 128 milyar dolar nerede? Bu sorulara cevap verilmedikçe bizi yönetenlere neden güvenelim ki?

AKP, yolsuzluğu, yoksulluğu ve yasakları or- tadan kaldırmak vaadiyle iktidara geldi 2002 yılında… 19 yıl geçti. Hangisini ortadan kaldırdı- lar? Üçünde de daha kötü durumdayız bugün.

Sözlerine nasıl güvenelim? Neden inanalım?

“24’ünde siz bu kardeşinize yetkiyi verin, ondan sonra bu faizle, şunla bunla nasıl uğraşılır göreceksiniz” lafına mı inansaydık? Yoksa “Av- rupa’da, Amerika’da sefalet diz boyu, ama bu millet böyle bir konuma düşmedi” sözüne mi?

Bilim tersini söylediği halde “Faiz sebep, enflas-

yon sonuçtur” teorisine mi?

“Şahlandık”, “şahlanıyoruz”, “şahlanma dö- nemine girdik” temcit pilavına mı inanmalıydık?

“Göreceksiniz temmuz ayından itibaren ülkemin ekonomisi öyle bir atağa kalkacak, öyle bir sıçra- yacak ve büyüyecek ki etrafımızdaki Almanya’sı, Fransa’sı, İngiltere’si, İtalya’sı ve hele o her şeye burnunu sokan ABD’si de çatlayacak, patlayacak”

mavalına mı?

Yemininize bile inanmıyoruz artık.

Öyle ya, “Anayasaya, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılaplarına ve laik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağıma… üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda, namusum ve şerefim üze- rine and içerim” yeminiyle göreve başlayan bir Cumhurbaşkanı’nın, “Anayasa Mahkemesi’nin kararına uymuyorum, saygı da duymuyorum”

dediği yerde, neye güveneceksiniz?

Güvenimizi kaybettiniz.

Hiçbir dediğinize inanmıyoruz, güvenmiyoruz.

Ayrılalım…

Güven bitti, yapı paydos…

DDK’dan THK raporu:

21 uçağın 15’i gayri faal durumda

Devlet Denetleme Kurulu (DDK), Cum- hurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın talimatı üzerine Türk Hava Kurumu (THK) Derne- ği Genel Başkanlığı, THK Gökçen İktisadi İşletmesi ve şubeler ile THK Havacılık Vakfı şirketlerinin 2009-2019 dönemi- ne ilişkin 10 yıllık tüm iş ve işlemleri ile hesaplarını denetledi.

Raporda, THK’nın 2011 sonrası dernek faaliyetlerinin kuruluş amacından uzak- laştırıldığı belirtildi. Bu süreçte alanında yetkin olmayan yönetici ve personelin kurumda istihdam edildiğinin belirtildiği raporda, yöneticilerin plansız ve öngörü- süz kararları, tekrarlanan hata ve suiisti- maller sebebiyle, THK Derneği’nin 2019 yılı dönem net zararının 275 milyon 698 bin 776 TL’ye ulaştığı belirlendi.

1 MILYAR 214 MILYON TL BORÇ

Raporda, tüm THK Havacılık Vakfı şir- ketlerinin banka borçlarının Kayyum Heyeti tarafından yapılan mutabakat- larla yeniden yapılandırıldığı, buna göre THK’nın banka borçları toplamının 1 mil- yar 214 milyon 46 bin 587 TL, 71 milyon

776 bin 909 Avro ve 484 bin 476 ABD Doları olduğu tespit edildi.

21 UÇAĞIN 15’I GAYRI FAAL

Raporda, Haziran 2020 itibariyle THK Genel Başkanlığı envanterinde kayıtlı 21 yangın söndürme uçağının bulunduğu bilgisi yer aldı. Yangın söndürme uçakla- rının 15’inin gayri faal görünmekle birlik- te diğer 6 uçağın bakımda ya da bakımı bekler durumda bulunduğu belirtildi.

THK envanterindeki bakıma ihtiyacı bulunan 6 adet CL-215 tipi yangın sön- dürme uçağıyla ilgili 2020 Haziran ayı itibarıyla güncellenen teknik rapora göre, 2 uçağın toplam 2 milyon 194 bin dolar değerinde malzeme bekler durum- da olduğu, 1 uçağın bakım ve x-ray uygu- lamasının bulunduğu, bu üç uçağın dış yüzeyine korozyona karşı AD uygulama- sı yapılması gerektiği vurgulandı. Diğer 3 uçağın da malzeme bekler durumda olduğu, ayrıca 2020 yılının mart ayında yapılması gereken AD uygulamasının ekonomik gerekçelerle yapılmadığının belirlendiği kaydedildi.

TCDD’de bir numaralı koltuk son yılların en hızlı değişimine sahne oldu.

4 Eylül’de göreve atanan ve 6 Eylül’de göreve başlayan TCDD Genel Müdürü Murat Atik, 1 hafta sonra görevden alın- dı. Atik’in yerine Genel Müdür Yardımcı- sı Metin Akbaş görevlendirildi.

20 Eylül 2019’da Genel Müdür ata- nan Ali İhsan Uygun, 4 Eylül’de gö- revden alındı. Yerine ise kurumla 40 milyon euro tutarında proje imzalayan Sun Group Yönetim Kurulu Başkanı Abdülkerim Murat Atik getirildi. Atik, 6 Eylül’de Uygun’dan görevi devraldı.

Atik’in göreve getirilişi TCDD’de

bürokrasisinde tam bir şok etkisi yarattı.

TCDD’de tecrübesi olmayan bir kişi- nin uzun ömürlü olmayacağı yorumları yapıldı. Beklentiler doğru çıktı ve Atik, 7 günlük genel müdürlükten el çektirildi.

İstifası alınan Atik’in yerine ise Genel Müdür Yardımcısı Metin Akbaş atandı.

AK Parti döneminde böylece 7 defa ge- nel müdür değişikliğine gidildi.

Atik’in ayrıca Adnan Hoca olarak bilinen Adnan Oktar’ın eski müritlerinden olduğu ortaya çıktı. 2008 yılında Oktar’a açılan davanın 40. srasında Atik’in adı geçiyordu.

CHP’li belediye başkanına

‘tuvalet’ soruşturması

Malatya’nın CHP’li Arapgir Belediyesi, Kozluk Çayı’nda binlerce vatanda- şın kamp yapması üzerine çayın 500 metre ilerisine 2 adet prefabrik tuvalet kurdu. Milli koruma alanı- na izinsiz prefabrik tuvalet kurduğu ve doğal koruma alanını bozduğu gerek- çesiyle Belediye Başkanı Haluk Cömertoğlu’na İçişleri Bakanlığı tarafından soruşturma açıldı.

Malatya’nın Arapgir Belediye Başkanı Haluk Cömertoğlu, 2018 yılında AK Parti’den istifa ederek CHP’ye geçmiş ve son yerel

seçimlerde CHP’den aday gösterilerek tekrar beledi- ye başkanlığını kazanmıştı.

‘KAMP KURAN KIŞI SAYISI

ARTTI, IHTIYAÇ VARDI’

İlçede yapılan foto kamp etkinliğine her yıl ziyaretçi sayısının artmasından dolayı bölgede yeni düzenlemelere ihtiyaç olduğuna dair yetkili kurumlara yazıların yazılmasına rağmen bir cevap gelmediğini belirten Başkan Cömertoğlu,

“Müfettiş, raporunda bu alan içerisinde tuvaletlerin kullanılmaya devam edildiğini ziyaretlerin de olduğu dolayısıyla doğal koruma alanının izinsiz yapılmasına karşın burada böyle bir ihtiyacın olduğu konusunda raporunu tutup bakanlığa verdi. An- cak yazı gelmeden önce biz tuvaletleri de kaldırmıştık orada ve şuanda insanlar orada mağdur. Bu tam anlamıyla bir rezillik, Tür- kiye’de maskara olacak bir iş yaşadık. Bu tamamen siyasi bir karardır” ifadele- rini kullandı.

CHP Mersin Milletvekili Alpay Antmen, son 1 yıllık yasama ve politik faaliyetle- rini yayınladığı ‘Vekilim Bi- zim İçin Ne Yaptın 3’ isimli kitabıyla ilgili yaptığı basın toplantısında gazetecilerle bir araya geldi.

Burada bir konuşma ya- pan Antmen, “Türkiye’de sosyal, ekonomik ve kül- türel çöküş yaşandığını”

ve “tek adamlık sisteminin

Türkiye’yi karanlığa sürük- lediğini“ belirtti.

‘SURIYELI ÇOCUKLAR DOĞUM YAPIYOR’

CHP’li vekil, açıklamasın- da Suriyeli sığınmacılarla ilgili de çarpıcı bir iddiayı gündeme taşıdı. “Türkiye’ye Suriye’den gelmiş 14, 15, 16 yaşlarında Suriyeli çocuklar doğum yapıyor. Hastaneler- de bunların yaşları ortaya

çıkınca konu adliyeye inti- kal ediyor” bilgisini veren Antmen, “Fakat bazı ağır ceza hakimleri, Suriyeli çocukların doğum yapması- nın Suriye kanunlarına göre ceza gerektirmediğini ifade ederek sanıkları serbest bı- rakıyor. Yani bazı hakimler, Türkiye’de Türk kanunları yerine Suriye kanunlarına göre karar veriyor “ ifadele- rini kullandı.

Hâkimler ‘Suriye kanunlarına göre cezası yok’ diyerek serbest bırakıyor

TCDD Genel Müdürü

bir haftada görevden alındı

AK PARTI’LI TAYYAR:

REFERANSI HESAP VERSIN

AK Parti MKYK üyesi Şamil Tayyar, Atik’in görevden ayrılması nedeniyle ‘re- feransının’ hesap vermesini istedi. Tay- yar, “10 gün önce TCDD Genel Müdürü olarak atanan Murat Atik, istifa etmiş.

İsabetli olmuş. Dilerim, referansı da hak- kındaki istihbarat raporunu sümen altı edenler de hesap verir, kimsenin yanına kâr kalmaz. İyi olmak yetmez, kötüler- den de uzak durmak gerek” dedi.

El konulan mal varlıklarımdan zararı karşılarım

Anadolu 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nce yargılanan

“Tosuncuk” olarak bilinen Mehmet Aydın, 2’si firari 20 sanıklı davada ikinci kez hakim karşısına çıktı.

Çiftlik Bank’ın kurucusu Aydın, mahkemeye 4 sayfa-

lık yazılı savunma sundu.

Aydın savunmasında, “Eğer bana fırsat verilirse tüm müştekilerin zararlarını el konulan malvarlıkla- rımdan karşılamak isterim” ifadelerini kullandı.

(3)

GÜNDEM

3 www.gazetepencere.com

15 Eylül 2021 Çarşamba

BAHATTIN YÜCEL

AKP, Cumhuriyet tarihimizin tek kişinin liderliğindeki en uzun süreli iktidar partisidir.

Cumhuriyetin ilanından başlarsak, önce Atatürk -1923-1938- ve ardın- dan İnönü-1938-1950- dönemleri ayrı değerlendirildiğinde, AKP iş başına gelen en uzun süreli iktidar partisidir.

ABD’nin liderliğini üstlendiği Batı’nın, Ortadoğu’da önümüzdeki döneme ilişkin siyasal amaçlarının somutlaştığı BOP-Büyük Ortadoğu- Projesi’nde gönüllü yer almasının, bu partinin iktidar ömrünün

uzamasında önemli bir etken olduğu- na kuşku yok.

Özellikle Suriye’nin siyasal gelece- ğinin şekillenmesinde, büyük ola- sılıkla Türkiye’yi de kapsayacak bir demografik planlama yürütüldüğü, geçici sığınmacıların sayılarından an- laşılıyor. Başta Almanya olmak üzere AB ülkelerinin refahlarını paylaşma-

mak amacıyla, bir tür göç paratoneri gibi değerlendirdikleri, AKP iktidarına destekleri gözlerden kaçmıyor.

Belki de son dönemde dünya siyaset sahnesinin en başarılı oyun- cularından sayılan, Merkel’in Türkiye ziyaretinde, muhalefete mensup siyasetçilerle görüşmeyişi kendi ülke- sinde bile fazla sorgulanmadı.

Gerçekte AKP, Ortadoğu ve Doğu Akdeniz’de Rusya’ya karşı dikkatli davransa da sonuçta ABD’nin her isteğini yerine getirmeye özen göste- riyor. Mısır ile ilişkilerin düzelmesini amaçlayan görüşmeler, Suudi Arabis- tan ve BAE ile yakınlaşma belirtileri, ülke içinde İslamcı-milliyetçi dışarıda ise ABD yanlısı bir çizgide ilerlendiği- ni gösteriyor.

AKP yükseltmeye çalıştığı “İhvan”

benzeri siyasal İslamcı çizgisini, MHP ile birlikte soyut milliyetçi söylem- lerle güçlendirirken, ekonomideki kö- tüye gidişi seçmenlerinden gizlemek

amacıyla bu kez Diyanet İşleri Baş- kanlığını protokolde güçlendirerek yeni bir tartışmayı başlatıyor.

Ekonomide, kamu kurumlarının işlevsizleştirilmesinde, partili yargı mensupları eliyle adalette ve dış politikadaki başarısızlıkları Türkiye’yi giderek yalnızlaştırmakla kalmıyor, geleceğe ilişkin yeni bir vizyonun ortaya konmasını da engelliyor.

Haklarını teslim edelim. AKP, bu sü- reçte en başarılı olduğu alan, muha- lefeti çok uzun süre iktidar alternatifi olmaktan uzak tutabilmesidir. Bazı muhalefet partilerinin siyasal çizgile- rini belirlerken, AKP’nin siyasal mülki- yetinde saydıkları muhafazakâr oyları ürkütmemek adına, iktidar olmaları halinde yapacaklarını açıklamaktan kaçınmaları bu başarının kanıtıdır.

Geçtiğimiz günlerde CHP’nin Sayın Kılıçdaroğlu tarafından açıklanan “Z”

kuşağına yönelik tasarımları, ülkenin AKP’den sonraki en büyük siyasal

partisinin, geleceğe hazırlanışının yü- zeysel olduğu kuşkusunu doğuruyor.

Açıklamada gençlerin satın alacakları

“oyun konsolu” ve ilk otomobilin ÖTV’den muaf tutulacağından söz edilmesi ve eleştirilere karşı, “Devlet ne için var” yanıtının verilmesi, ku- sura bakmasınlar âdet yerini bulsun diye yapıldığı izlenimi veriyor.

Öğrenim çağında özellikle hayata atılma arifesindeki üniversitelilerin, yurt kapasitelerinin azlığı yüzünden artan ev kiralarından yakındıkları dönemde, aldıkları bursları geri öde- yemedikleri için icralarla uğraşan, gençlerin karşısına daha kapsamlı bir projeyle çıkılabilirdi.

Geçici kolaylıkları değil, kamunun gereksiz harcamalarıyla alt üst olan mali dengeleri yeniden kuracak yeni bir vergi sistemini tartışmaya açsalar- dı, büyük olasılıkla CHP gündemi de belirlerdi.

Muhalefetin önümüzdeki dönem-

de işi kolay görünmüyor.

Önce AKP sonrası ülkenin her alanda içine sokulduğu darboğazdan hızlı ve akılcı uygulamalarla çözüm üretmek zorundalar.

Asıl önemlisi iktidarı devraldıkla- rında ne Türkiye’nin ve ne de dün- yanın 2002 yılında AKP’nin iktidara geldiği gibi olmadığını fark edecekler.

Basit bir örnek verelim.

Geçtiğimiz günlerde Türkiye’de in- ternet üzerinden alışveriş yapılan, Çin ortaklı bir sitenin piyasa değerinin, 18,5 milyar dolara ulaştığı açıklan- dı. Bu değer, ülkemizdeki bankacılık sistemin toplam değerine eşit. Yine benzeri iş yapan bir site de kısa süre- de 7 milyar doları aşan değere ulaştı.

Türkiye’nin de bu piyasalarda yerini aldığının bilincinde olan yeni siyaset anlayışına ve dünyadaki gelişmeleri yorumlayacak yeniden yapılanmaya her zaman olduğundan daha fazla ihtiyacımız var.

AKP’nin 20 yılı ve Z kuşağı

İçişleri Bakanlığı tarafından ilk olarak 17 Kasım 2016’da, ardından 19 Ağustos 2019’de kayyım ata- nan Mardin Büyükşehir Belediyesi, yine yolsuzlukla gündeme geldi. Belgeleriyle 3 yıldır gündemden düşmeyen belediyedeki yolsuzluklar, Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) Kayyım Raporu’na,

“Türkiye tarihinin en büyük şehir soygunu” olarak geçti. Yolsuzluklarına rağmen uzun süre iş başında kalan eski Mardin Valisi ve kayyım Mustafa Yaman, 10 Haziran 2020’de görevden alınarak, mülkiye müfettişi yapıldı. Görevden alındığında belediyeye 1 milyar 180 milyon TL borç bırakan Yaman’ın yerine ise Mahmut Demirtaş atandı.

36 IHALEDE YOLSUZLUK

Yaman’ın görevden alınmasıyla birlikte belediyede mülkiye müfettişleri tarafından yapılan incelemeler sonucunda 5 ayrı soruşturma ve dava açıldı. Bele- diyenin kayyım yönetimindeyken Yatırım İzleme Koordinasyon Başkanlığı (YİKOB) bünyesinde yaptı- ğı 36 ayrı ihalede yolsuzluklar tek tek tespit edildi.

540 MILYONLUK IHALE

Müfettişlerin tespitlerine göre, kayyım döneminde 539 milyon 738 bin 587 TL değerindeki 36 ayrı iha- lede yolsuzluk yapıldı. Firmalara 98 milyon 261 bin 842 TL fazladan ödeme yapıldı.

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş üniver- site kampüsleri, öğrenci yurtları, cezaevleri ve has- tanelerde Kur’an kursları açacaklarını duyurdu.

Erbaş, sosyal medya hesabından yaptığı açıkla- mada, “TDV (Türkiye Diya- net Vakfı) öğrenci yurtları, gençlik merkezleri, cezaev-

leri, hastaneler, YURT-KUR, üniversite kampüsleri vb.

yerlerde D grubu Kur’an kursları açıyoruz” dedi.

Türkiye’de il ve ilçe mer- kezlerinde 31 Aralık 2020 tarihi itibarıyla 19 bin 503 Kur’an kursu bulunuyor.

EK BÜTÇE ISTEMIŞTI

2021 için 13 milyar lira

bütçe ayrılan Diyanet,

“Kurum bütçesinin her yıl yaklaşık yüzde 96-97’si personel giderlerinden oluşmakta, yüzde 3-4’ü ile hizmetler icra edilmektedir.

Personel gideri dışındaki cari giderler ve yatırım öde- neğinin artırılması gerek- mektedir” diyerek bütçe- den ek ödenek istemişti.

Diyanet üniversite ve yurtlarda

KUR’AN KURSLARI AÇACAK

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, son dönemde Diyanet İşleri Ali Erbaş’ın çıkışları ile başlayan ve eski AK Parti Mil- letvekili Resul Tosun’un, “La- iklik Anayasa’dan çıkarılmalı”

açıklamasıyla büyüyen laiklik tartışması üzerine açıklamalar- da bulundu.

Bahçeli, “Bugünkü nazik ve hassas dönemde, Diyanet İşleri Başkanlığımızı ve Laikliği eş zamanlı olarak sıcak tartışma- ların içine sürüklemek Türki- ye’nin aleyhine kulis yapan, yıkım senaryosu hazırlayan zalim mihrakların eline koz vermektir. Türkiye bu karanlık tünelden süratle çıkmalıdır.

Bir başka sorun ise Laikliğin Anayasa’dan çıkarılma mesele- sidir” açıklamasında bulundu.

Bahçeli şunları söyledi:

“Ülkemiz on yıllar boyunca sığ ve kısır tartışmalarla meş- gul edilmiş, gücü ve enerjisi devamlı surette içe dönük konu başlıklarında harcan- mıştır. İnanç, mezhep, etnik aidiyet, dil ve köken gerilimle- rini taammüden kamçılayan, nihayetinde insanlarımızın gönül ve muhabbet bağlarını koparmak için gerginlikleri kö- rükleyen fırsat düşkünleri işin özünde ateşle oynamışlardır.”

Bahçeli’den laiklik çıkışı

CHP Genel Baş- kanı Kemal Kılıç- daroğlu, İstanbul Teknik Üniversi- tesi’nin (İTÜ) me- zuniyet töreninde yaptığı konuşma nedeniyle İTÜ 248’inci dönem birincisi Hüseyin

Umutcan Ay’ı telefonla araya- rak tebrik etti.

İstanbul Teknik Üniversitesi 248’inci dönem birincisi İş- letme Fakültesi İşletme Mü- hendisliği öğrencisi Hüseyin Umutcan Ay, birincilik konuş- masında kadına yönelik şid- det konusundaki sorunlara, vatandaşın geçim sıkıntısına ve gençlerin gelecek kaygıla- rına değinmişti. Ay’ın, ‘Geriye kalan bizler ve bizim yetiş- tireceğimiz çocuklar, hego- manların elinde yozlaşmış bu sistemi değiştireceğiz. Değiş- tirmeliyiz’ sözleri kamuoyun- da yankı uyandırmıştı.

Kılıçdaroğlu, İTÜ Birincisi’ni arayarak tebrik etti

Bidebunuizle yayınına katılan HDP’li Ömer Faruk Gergerlioğlu, “Eskiden insanlar ‘Beyaz Toros’larla ka- çırılırlardı, şimdi siyah Transporter’larla kaçırılıyorlar.

İnsanlar bir anda evinden çıkıp kayboluyorsa, devlet yetkilileri bu olayları aydınlatmıyorsa, ulusal ve ulus- lararası arenada doğru düzgün soruşturma yapılmı- yorsa herkesin durup düşünmesi lazım. Kamera gö- rüntülerine göre Küçüközyiğit’i 3 kişi takip ediyor ve bir anda ortadan kayboluyor. Son 5 yıldır 35’e yakın kaçırılan ve bir yerlerde tutulan insanlar var” dedi.

9,5 aydır kayıp olan KHK’lı Hüseyin Küçüközyiğit bulundu

Başbakanlık raportörlüğü göre- vinden kanun hükmünde kararna- me ile ihraç edilen eski bir kamu görevlisi olan Hüseyin Galip Küçü- közyiğit bulundu. 29 Aralık 2020 tarihinden bu yana haber alınama- yan Küçüközyiğit’in Sincan cezae- vinde olduğu ortaya çıktı.

Nursena Küçüközyiğit, babasının bulunmasını sosyal medya hesa- bından duyurdu. Küçüközyiğit pay- laşımında, “Dün akşam babamın cezaevinde olduğuna dair telefon aldım. Netleşmesi için bekledim biraz, artık duyurabilirim. Babam yaşıyor. :)” dedi.

‘BEYAZ TOROSLAR GİTTİ

SİYAH TRANSPORTER GELDİ’

ODTÜ Rektörlüğü, öğren- ciler ve akademisyenler- den gelen taleplere karşın her yıl geleneksel olarak Devrim Stadyumu’nda ya- pılan mezuniyet törenini

“vakaların arttığı” gerekçe- siyle yapmama kararı aldı.

Mezun olan öğrencilere gönderilen iletide, “Geçen

yıllarda düzenlenen tören- lerde bazı istenmeyen ve üniversiteye yakışmayan gelişmelerin yaşandığı”

savunularak hem rektörlü- ğe hem de iktidara yönelik tepkilere üstü kapalı gön- derme yapılması dikkat çekti. ODTÜ Atatürkçü Dü- şünce Topluluğu Başkanı

Banu Poyraz, “Pandeminin bahane edilmesiyle gele- neklerin ortadan kaldırıl- ması amaçlanıyor” dedi.

Geçmiş yıllarda düzenle- nen mezuniyet törenlerin- de, ODTÜ Rektörü Verşan Kök ve iktidara yönelik eleştirilerin yer aldığı pan- kartlar açılmıştı.

ODTÜ Rektörlüğü, mezuniyet töreni yapmama kararı aldı

AIHM, TUNCER BAKIRHAN’IN BAŞVURUSUNDA

TÜRKIYE’YI MAHKUM ETTI

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), eski Siirt Belediye Başkanı Tuncer Bakırhan’ın yaptı- ğı şikayet başvurusunda Türkiye’nin insan hakları ihlalinde bulunduğuna hükmetti.

Bakırhan, 2014’teki ye- rel seçimlerde BDP’den Siirt Beledi- ye Başkanı seçilmiş, PKK üyeliği ve propagandası yapmak suçlarından görevden alınarak tutuklanmıştı.

Bakırhan’ın 2019 yılında yaptığı başvuru karara bağlayan AİHM, Türkiye’nin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) özgürlük ve güvenlik hakkının korunmasıyla ilgili 5. maddesiyle, ifade ve düşünce özgürlüğünün korunmasıyla ilgili 10.

maddesini ihlal ettiğine karar verdi.

Türkiye, karar gereği mahkeme masrafları da içinde olmak üzere toplam 13 bin euro ödeyecek.

AİHM, Bakırhan’ın duruşma ön- cesi tutukluğunun “yeterli neden”

gösterilmeden 2 yıl 10 ay sürmesinin

“makul süreyi aştığı” için insan hak- ları ihlali teşkil ettiğine hükmetti.

Mardin kayyımına 540 milyonluk

yolsuzluk soruşturması

(4)

GÜNDEM

4 www.gazetepencere.com

15 Eylül 2021 Çarşamba

Çorlu’daki tren kazasında oğlunu kaybeden anne Mısra Öz ile beraber 6 kişinin, ‘’toplantı ve gösteri yürüyüşünde görevlendirilenlerin görevlerini yapmalarına engel olma’’ suçlama- sıyla yargılandığı davanın dördüncü duruşma- sı önceki gün yapıldı.

Dava sonrasında aileler adına Ankara Adli- yesi önünde açıklama yapan Mısra Öz’ün ko- nuşması esnasında polis, “Sosyal medya üze- rinden yapabilirsiniz, buna burada müsaade etmeyeceğiz” diyerek izin vermedi. Polis ailele- ri ve avukatlarını adliye önünden uzaklaştırdı.

BORAY ACAR

Son zamanlarda sıkça tekrarlanma- ya başlayan ve ritüel hâline gelen bir uygulama var. Herhangi bir siyasetçi veya bürokrat, bulunduğu meclisten Cumhurbaşkanı’nı telefonla arayarak konuşturmak suretiyle topluluğun tansiyonunu yükseltiyor. Geçtiğimiz hafta Diyarbakır’da bir etkinliğe katı- lan Ali Erbaş da bu akımdan etkilen- miş olacak ki, Sayın Cumhurbaşkanı’nı aradı. Cumhurbaşkanı da, - muhte- melen Yargıtay’ın yeni hizmet binası- nın dualı açılışına getirilen eleştirilere atıfla - Diyanet İşleri Başkanlığı çevre- sinde yaratılan bir spekülasyon oldu- ğunu ifade etti. Eleştirilerin dayanağı açıkça ortada iken, kendileri bunda nasıl bir “saptırma” veya “spekülas- yon(!)” gördüler bilemiyorum.

Üstüne vazife olmayan konularda yaptığı yersiz açıklamalar ile gün- deme gelmek konusunda mahir bir

“Diyanet İşleri Başkanı”mız var. Esa- sen; açıklamalarına temel teşkil eden konuların üstüne vazife olup olmadı- ğı, yoruma açık bir şey de değil. Her ne kadar “ilkeleri ve prensipleri” AKP

döneminde eğilip bükülmüş olsa da Diyanet İşleri Başkanlığı kurumunun, sınırları kanunlar ile çizilmiş olan ve başkanın hareket alanını belirleyen bir misyonu var. Buna rağmen siyasal iktidarın yarattığı elverişli koşullar, Ali Erbaş’ın başat karakteristiği olan “ön planda olma hevesi” ile birleştiğinde, kendisinin Cumhuriyet’in kuruluş felsefesi ile bağdaşmayan sevimsiz fikirleri ile en azından belli bir süre akıllarda kalacak bir “dönem figürü”- ne dönüşmesine sebep oluyor.

Tabii bu dönem figürleri “Diyanet İşleri Başkanı” ile sınırlı değil, Ayasof- ya’nın sabık imamını veya yüz akımız olan “Kadın Voleybol Takımımız”ın kıyafetinden etkilenerek gerici açıklamalar yapan İhsan Şenocak gibilerini de bu kapsama dâhil ede- biliriz. Elbette bu anlayış son yirmi yılda ortaya çıkmadı, daima vardı.

Fakat özellikle son dönemde kendi- lerini ifade etme imkânını bulmuş olmaları ve üstelik bunu bürokrat ve akademisyen kimliklerini kullanarak yapıyor olmaları daha fazla dikkat

çekmelerine ve isimlerinden söz ettirmelerine sebep oluyor.

Konuyu, salt Ali Erbaş veya benzer- leri özelinde ele alarak alışılagelmiş bir AKP eleştirisine hapsetmek niye- tinde değilim. Özellikle Türkiye gibi siyasetin rövanşist bir tutum ile icra edildiği bir coğrafyada, olası iktidar değişikliğinde kabuklarına çekilecek- lerini tahmin etmek hiç de zor değil.

Bu durumda; görevi devredecekleri insanların da geçmişte olduğu gibi yeni siyasi iradenin şemsiyesi altında bir tavır takınacaklarını göreceğiz. Do- layısıyla meseleyi bir iktidar sorunu olarak değil de rejim sorunu olarak ele almak ve laiklik olgusu ekseninde değerlendirmek gerekiyor.

Dini esaslar ile yönetilen bir devle- tin izleri üstünde yükselen Cumhuri- yet’in kurucu iradesi için kuşkusuz en cesur adımın “laiklik ilkesinin benim- senmesi” olduğunu söyleyebiliriz.

Bu adım; şer-i esaslar ile yönetilen bir devlet modelinden, çağın gereği olarak rasyonel aklın yönettiği bir hukuk devleti modeline geçişin de en

önemli kilometre taşlarından birisidir.

Gerek toplumsal hassasiyetler, gerek- se kuruluş sürecinde ulemanın des- teğine duyulan ihtiyaç; “dinin kont- rolünde devlet” anlayışının “devletin kontrolünde din” anlayışına evrilmesi ile sonuçlandı. Batı modeli laik bir hukuk devletinde, tüm inançlara eşit mesafede olunması ve toplumun kahir ekseriyetinin inancını temsilen bir devlet kurumuna da gerek duyul- maması beklenir. Daha somut ifade edecek olur isek “Meşihat” kurumu- nun varlığına gerek kalmaz. Elbette o günün dinamikleri açısından düşün- mek, dönemi yargılamak ve bir kana- ate varmak kolay değil. Ancak gelinen noktada, kurucu iradenin idealize ettiği modelin hayata geçirilemediğini ve bugün için bir “ütopya” olduğunu söyleyebiliriz.

“Ben manevi miras olarak hiçbir nas-ı katı, hiçbir dogma, hiçbir don- muş, kalıplaşmış kural bırakmıyo- rum. Benim manevi mirasım ilim ve akıldır. Benden sonra, beni benim- semek isteyenler, bu temel mihver

üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar.” sözlerinin sahibi olan Mus- tafa Kemal’in, kurduğu ülkede 21.

yüzyılda “Diyanet İşleri Başkanlığı”- nın bütçesinin eğitime ayrılan büt- çeyi geçeceğini öngördüğünü sanmı- yorum. Hatta yaşadığımız dönemin şartlarına göre bile cesur sayılabile- cek (yukarıdaki örnekte olduğu gibi) açıklamalarını referans aldığımızda kuruluş döneminde atılan adımların bir geçiş dönemi kurgusu olduğu kanaatine de rahatlıkla varabiliriz.

Hülasa; “Laik Cumhuriyet” olgusu- nun başındaki sıfat değiştirilemez bir sonuç değil, akim kalmış bir süreçtir.

Zaman zaman laiklik tartışmalarının fitilini ateşleyen ve metinlerdeki ağırlığı uygulamadaki ağırlığından fazla olan bu kavrama odaklanan şahısların, Türkiye laikliğinin malul mahsulleri olduklarını ve bu gerçe- ğin farkındalığı, hazımsızlığı ve dini siyasete alet etme imkânını kay- betme kaygısı ile hareket ettiklerini görmek gerekiyor.

Akim kalmış bir süreç;

Türkiye laikliği…

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, esnaf zi- yaretlerine dün Artvin’de devam etti. Akşener, Art- vin’in Borçka ilçesindeki zi- yaretleri sırasında, “Şu gün seçim olur gibi bir öngörüm yok. Genellikle gezdiğimiz yerlerde anladığım kada- rıyla ekonomi çok kötü.

Ekonomiyi canlandırma imkansız hale gelirse erken seçim, 2022’de bir seçim olabilir gibi bir beklenti

var” görüşünü savundu.

Vatandaşın seçim istedi- ğini belirten Akşener, “Son zamanlarda yandaş medya- da bize 24 saat taş atılıyor.

Bunun anlamı, seçimin kaybedildiğini fark etmiş olmaları” dedi.

TRABZON’DA

“CUMHURBAŞKANI MERAL AKŞENER”

SLOGANLARI

İYİ Parti Genel Başkanı

Akşener, Artvin’e gitmek için indiği Trabzon Hava- alanı’nda davul zurna ile karşılandı. Akşener’i karşı- lamaya gelen vatandaşlar

“Gençlerin umudu Meral Akşener” ve “Cumhurbaş- kanı Meral Akşener” slo- ganlarını attı.

Slogan atan gençlerin ya- nına giderek onlarla aya- küstü konuşan Akşener, horon tepen halk oyunları ekibini de bir süre izledi.

VATANDAŞ

SEÇIM ISTIYOR

IŞİD’in ‘medya bakanlığı’ çalı- şanı Ömer Yetek’in ifadesi, Anka- ra’daki 10 Ekim davası dosyasına girdi. Yetek ifadesinde, IŞİD’in Türkiye’de düzenlediği saldırılara ilişkin bilgiler verdi. Yetek’in ifa- desiyle ortaya çıkan bilgiler şöyle:

“Saldırıları yapanlar Antepli Cengiz’in ketibesindendi (bölük).

10 Ekim saldırısını Ebu Zeynep yaptırdı, IŞİD üstlenmedi. 10 Ekim saldırısındaki ikinci bomba- cı Mısırlıydı.”

ANKA’dan Tamer Arda Şahin’in haberine göre Yetek, IŞİD’in 5 Haziran 2015 tarihinde HDP’nin Diyarbakır mitingi, 20 Temmuz 2015 Suruç, 10 Ekim Ankara Tren Garı ile 20 Ağustos Gaziantep düğün saldırılarının izinsiz olarak yapıldığını öne sürerek, 10 Ekim

saldırısı hakkında ikinci bombacı- nın kimliğini tespit edecek bilgile- ri şöyle verdi:

“Bu eylemin, yine dış istihba- rat biriminden dönemin sorum- lusu Ebu Zeynep Halebi tara- fından izinsiz olarak yapıldığını biliyorum. Eylemcilerden birisi, künyesini bilmediğim Mısırlı bir örgüt mensubu olduğunu, diğe- rinin ise Türk bir eylemci (Yunus Emre Alagöz) olduğunu biliyo- rum. Yine IŞİD bu eylemi resmi olarak üstlenmediği için kendi medya birimlerimizde haber yapılmadı. Bizim o dönem so- rumlumuz olan Ebu Muhammed Furkan, bana eylemleri IŞİD’in yaptırmadığını, bu eylemlerin Ebu Zeynep Halebi tarafından yaptırıldığını söylemişti.”

IŞİD yöneticisi:

10 Ekim saldırısını Ebu Zeynep Halebi yaptırdı

“Ateşli Silahlar Ve Bıçak- lar İle Diğer Aletler Hakkın- da Yönetmelik”te değişikli- ğe gidildi. Resmi Gazete’de yayınlanan yeni yönetmeli- ğe göre, Cumhurbaşkanlığı- na bağlı kurum ve kuruluş- ların en üst yöneticileri de silah ruhsatı alabilecek.

Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu Baş- kanı, üyeleri ve bu görevde bulunmuş olan kişiler ile büyükşehir belediyesi ge- nel sekreteri, il özel idaresi genel sekreteri ve yine bu görevde bulunmuş olanlar da silah taşıyabilecek. Yö- netmelikte, demirbaş taban- ca verilmesine ilişkin olan

bölümde yer alan ‘’subay’’,

‘’astsubay’’ ve ‘’uzman jan- darma çavuşlar’’ ibaresine,

‘’uzman erbaş’’ da eklendi.

DW Türkçe’nin haberine göre, bireysel silahlanmayla mücadele eden Umut Vak- fı’ndan Dr. Ayhan Akcan, yapılan değişiklikle silah taşıma ruhsatı öncelikli meslek gruplarının genişle- tildiğini söylüyor. “Eskiden 57’ye yakın silah taşıma

ruhsatı olan meslek grubu vardı, bu daha da günümü- ze uyarlanmış ve genişle- tilmiş. Gümrük muhafaza, infaz koruma memurları, cumhurbaşkanlığı çalışan- ları gibi tartışma konusu olan alanlar vardı, onlar da kapsama dahil edilmiş”

diyor. Akcan’a göre yapılan değişiklikte en önemli nok- talardan biri, ateşli silahla işlenen suçlardan mahkum olanların infazın üzerinden beş yıl geçtikten sonra ruh- sat başvurusu yapabilecek olması. Akcan, “Beş yıl son- ra bu kişilerin tekrar ruh- sat alabilecek olması tabii sakıncalı” diye ekliyor.

SİLAH YÖNETMELİĞİNDE

‘endişelendiren’ değişiklik

Japonya’dan bisikletiyle 12 sene önce dünya turuna çıkan Japon turist Elazığ’da bıçaklı saldırıya uğradı. Kamp alanında dişlerini fırçalarken kimliği belirsiz bir şüpheli tarafından bıçaklandığını iddia eden turist, “Neden bıçak- landığımı bilmiyorum, Türkiye seyahatim bitti” dedi.

Japonya’dan dünya turuna çıktı- ğını kaydeden Kameda, “Malezya, Çin gibi yerleri yürüyerek gezdim.

Çin’de bir kız arkadaşım bana bisiklet hediye etti. Sonra Çin’den

bisiklet ile dolaşmaya başladım.

Sadece dişlerimi fırçalıyordum.

Neden bana kızdı, bıçakladı bil- miyorum. 10 aydır bisikletim ile Türkiye’deyim. En son Elazığ’a geldim. Elazığ Hazar Gölü yakınla- rında bıçaklandım. Kavga etmedik, aniden beni bıçakladı” ifadelerini kullandı. Polis ekipleri Kameda’yı bıçaklayan kimliği tespit edilen D.B.’yi kısa sürede yakalayarak gözaltına aldı. Emniyetteki işlem- leri tamamlanan D.B. çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.

12 yıldır dünyayı

gezen turist Elazığ’da bıçaklandı

CHP İstanbul Milletve- kili Ali Şeker, Millî Eğitim Bakanlığı’nın yanıtlaması istemesiyle TBMM’ye “ya- bancı uyruklu üniversite öğrencilerine ilişkin soru önergesi” verdi. Şeker,

daha sonra Yükseköğretim Kuru- lu (YÖK) Başkanlığı’nın gönder- diği yanıtı paylaştı.

YÖK Başkanlığı, son beş yılda,

uluslararası öğrenci sınav- larıyla tıp fakültelerinde 5 bin 798, diş hekimliği fakültelerinde 2 bin 570 yabancı öğrencinin eğitim hakkı kazandığını açıkladı.

Şeker cevap üzerine “Bizim önceliğimiz, kendi ülkemizin hekim açığını kapatacak bir kontenjan düzenlemesi yapmak olmalıydı” yorumunda bulundu.

5 yılda 8 bin yabancı öğrenci tıp ve diş hekimliği kazandı

Adalet arayan ailelerin konuşmasına engel

(5)

INSAN HAKLARI / KADIN

5 www.gazetepencere.com

15 Eylül 2021 Çarşamba

Kadına yönelik şiddetle müca- delede önümüzdeki 5 yıl için he- defleri ortaya koyan ulusal eylem planı, uygulama he- deflerinin yanı sıra kadına yönelik şiddetle mücadelede si-

yasi yaklaşımı da açığa çıkarı- yor. Türkiye’nin Istanbul Söz- leşmesi’nden resmi olarak

geri çekildiği 1 Tem- muz 2021 günü Cum- hurbaşkanı tarafından

açıklanan IV. Ka- dına Yönelik Şid-

detle Mücadele Ulusal Eylem Planı, öncelikle Istanbul Sözleşme-

si’nden hiç bahsetmiyor ol- ması ile dikkat çekmektedir.

Bir önceki döneme ait ey- lem planı metninde nere- deyse her faaliyetin ana

çerçevesinde kullanılan

“ I s t a n b u l Sözleşmesi baş- ta olmak üzere kadının insan haklarına ilişkin uluslararası sözleşmeler ve belgeler çerçevesinde Anayasa ve ilgili temel Ka- nunlarda değişiklik yapılacaktır”

ifadesi bu planda ortadan kalktığı gibi kadına yönelik şiddetle mü-

cadelede uluslararası gelişme- ler kısmındaki tarihçeden

dahi çıkarılmıştır.

Iki eylem planı kıyaslandığında

dikkat çeken bir diğer temel

farklılık da bir önceki ey- lem planında

“toplumsal cinsiyet eşit- liği” ifadesi 30 defa yer bulurken yeni eylem planında bu ifade hiç geç- memektedir.

Bu farklılıklar, Istan- bul Sözleşmesi’nden Türkiye’nin imza çekmesi ile de somutlaşan toplumsal cinsiyet eşitliği karşıtı siyasi tutumun politika belgele- rine nasıl yansıdığının somut bir göstergesini oluşturmaktadır.

Bir diğer yandan bu eylem pla- nının, önceki eylem planlarına kıyasla biraz daha kapsayıcı ve hedefler açısından daha belirgin olduğu görülüyor.

Genel ifadelerle belirlenmiş he- deflerden ziyade belirli olarak hangi faaliyetlerin yapılacağının, hangi desteklerin ne şekilde sağ- lanacağının ve bunun nasıl plan- landığının ifade edildiği bir plan

oluşturulduğunu görüyoruz.

Şiddetin tanımı başta olmak üzere, eylem planındaki pek çok maddenin temelinin Istanbul Söz- leşmesi olduğu açıkça görülmek- tedir. Bu durum Istanbul Sözleş- mesi’nin kadına yönelik şiddetle mücadelede ne kadar etkili ve temel bir metin olduğunu bir kez daha ortaya koyduğu gibi Istanbul Sözleşmesi’nden çıkma kararının tamamıyla ideolojik bir karar ol- duğunu bir kez daha gösteriyor.

Bu ideolojinin, eylem planından tamamen çıkarılmış olmasıyla da aşikâr olan, toplumsal cinsiyet karşıtlığı olduğunu görüyoruz.

Istanbul Sözleşmesi’nin teme- lini oluşturan toplumsal cinsiyet eşitliğini yok sayarak sözleşmeyi bir kılavuz olarak kullanmak so- nuç vermeyecektir.

Toplumsal cinsiyet eşitliği ye- rine benimsenen, aileyi güçlen- dirmeyi ve kadınların gelenek- sel cinsiyet rollerini sabitlemeyi hedefleyen yaklaşımın, kadına yönelik şiddeti ortaya çıkaran er- kek egemenliğini besleyeceği için şiddetle mücadele bakımından sonuç vermesi mümkün olmaya- caktır.

Veri toplama, izleme ve değer- lendirmedeki sorunlar bu eylem planında temel sorunlardan birini oluşturuyor. Türkiye’deki en kap- samlı kadına yönelik şiddete dair araştırma olan Türkiye’de Kadına Yönelik Aile Içi Şiddet Araştırma- sı 2014 yılında yapıldı ve bu ey- lem planında da en yeni veri kay- nağı olarak sadece bu araştırmaya atıf yapılmakta. Koordinasyon ve veri tutma görevi bulunan ŞÖ- NIM’lerden elde edilen herhangi bir verinin bahsinin dahi geçme- mesi, nitelikli veri tutulmadığını gösteriyor. Ayrıca bir önceki ey- lem planlarındaki hedeflerin ne kadar gerçekleştirildiğine dair bir bilgi ve uygulamaların etki anali- zine dair bir sonuç paylaşılmıyor olması etki ölçümünün yapılma- dığını göstermektedir. Etki ana- lizine dair tek bilgi, 2014 yılında 6284 sayılı Kanun’a dair yapılmış bir etki analizinin bahsidir. Bu analizin yöntem ve sonuçları da kamuoyu ile paylaşılmamıştır.

Bir önceki eylem planının açık- lanmasından sonra GREVIO ve CEDAW izleme raporları çıkmış olmasına rağmen, bu raporlarda- ki tavsiye ve saptamalara dair atıf da bulunmamaktadır.

Kadına yönelik şiddetle müca- deleye yönelik olarak hazırlanmış olan eylem planının merkezinde olması gereken kadın sığınakla-

rının koşullarına ve sığı- naklarda kadınlara ve-

rilmesi gereken desteklerdeki

e k s i k l i k- lere dair

herhan- gi bir

saptama ve öneri de bu eylem planında yer almamaktadır. Ka- dınlara sığınaklarda nitelikli ve bütünlüklü sosyal destek veril- mediği yaygın bir bilgi iken bu konuya değinilmemiş,

onun yerine kadınlara yönelik ayrımcı ifade- leri sıkça kamuoyun- da yer bulan, Diyanet’in sorumlu kurum olduğu,

“sığınaklardaki kadınlara manevi destek ve dinî reh- berlik hizmetleri etkinliği- nin artırılması” hedefi ek- lenmiştir.

Pek çok ulusal ve uluslara- rası raporda bir eksik olarak belirtilen, kadına yönelik şid- det konusunda uzman bir acil yardım hattının eksikliğine de- ğinilmemiştir. Farklı konularda hizmet vermesinin yanı sıra acil yardım hattından ziyade bilgilen- dirme hattı gibi çalışan ALO 183’e dair sorunlar ve çözüm önerileri planda yer almamaktadır.

Uzun süredir başta kamu hasta- nelerinde olmak üzere kadınların yasal kürtaj haklarına erişimle- rindeki sorunlar devam ederken sağlıkta dönüşümün de bir sonu- cu olarak cinsel sağlık ve doğum kontrol yöntemlerine erişim ko- nusunda da önemli sorunlar ya- şanıyor.

“Mevzuatın gözden geçirilerek etkin uygulanması ve mağdurla- rın adalete erişiminin kolaylaştı- rılması” olarak belirtilen hedef, başta cezasızlık olmak üzere ada- lete erişimde yaşanan ve Twitter gibi sosyal mecralarda sık sık dile getirilen sorunlara yanıt olma çabası olarak dikkat çekmekte- dir. Bu kısmın hazırlanmasında, Mor Çatı’nın aralarında bulun- duğu kadın örgütlerinin adalete erişimde yaşanan sorunlara dair çalışmalarının etkili olduğunu düşünmekteyiz. Ancak kadın- ların adalete erişimlerinde, ba- roların adli yardım birimlerine başvurularında en büyük engel- lerden olan yoksulluk kriterinin kaldırılarak şiddete maruz kalan kadınlara ekonomik durumları- na bakılmaksızın ücretsiz avukat desteği verilmesine dair hiçbir değişiklik önerilmemektedir.

Son olarak, eylem planının ha- zırlanması sürecinde Mor Çatı olarak otuz yıldır yürüttüğümüz kadına yönelik şiddetle mücade- lede edindiğimiz bilgi ve dene- yimlerden faydalanmayı hedefle- yen bir yöntem yürütülmediğinin altını çizmek isteriz.

Her ne kadar çalışmalarımızın ve getirdiğimiz eleştirilerin izle- rini planda görebilsek de, etkin bir plan oluşturulabilmesi için alanda çalışan kadın örgütlerinin sürece doğrudan dâhil edilmesi gerekmektedir.

IV. Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele

Ulusal Eylem Planı’na (2021-2025) Dair

Mor Çatı Bilgi Notu

“Top- lum-

sal cinsi- yet

eşitli-

ği”nin adı

bile

geçmi-

yor

(6)

PANDEMI

6 www.gazetepencere.com

15 Eylül 2021 Çarşamba

Can kaybı 200’ün, vaka 20 binin altına düşmüyor

Sağlık Bakanlığı, koro- navirüsü salgınına ilişkin günlük resmi verileri açık- ladı. Buna göre, son 24 sa- atte 24 bin 613 kişinin testi pozitif çıktı, 276 kişi vefat etti, iyileşen kişi sayısı 29

bin 191 oldu. Son 24 saatte 334 bin 535 Covid-19 testi yapıldı.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “Aşıda ve tedbirlerde birlik ve beraberliği sağlar- sak; kısa sürede vaka sayı-

ları, ardından da can ka- yıpları hızla düşer. Salgına karşı başarının şartı birlik ve istikrardır” paylaşımını yaptı. Günlük vaka önceki gün 26 bin 52, vefat sayısı ise 231 olmuştu.

Moderna: Üçüncü doz ‘takviye’

aşımız sonbaharda hazır

ABD’li ilaç firması Moderna’nın CEO’su Step- hane Bancel, iki doz Covid-19 aşısı yaptıran Amerikalıların üçüncü doz takviye aşılarının sonbaharda hazır olacağını söyledi. Araştırmalar, Moderna’nın aşısının ikinci dozdan altı ay sonra koronavirüse karşı yüzde 90’dan fazla etkili oldu- ğunu gösteriyor. Ancak virüse karşı bağışıklığın ne kadar sürdüğü belirsiz. Aynı durum BionTech-Pfi- zer’ın iki dozluk Covid-19 aşısı için de geçerli.

ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC) tarafından yapılan bir araştırma, Moder- na’nın Covid-19 aşısının yan etkilerinin, Bi- oNTech-Pfizer’ın geliştirdiği aşıdan daha fazla olduğunu ortaya koymuştu.

Onlar da endişeli:

Virüs gitmeyecek

ABD’li ortağı Pfizer ile birlikte dünyada onaylanan ilk Covid-19 aşısını geliştiren BioNTech kurucu ortakları Prof. Dr. Uğur Şahin ile Dr. Özlem Türeci, İngiliz The Times gazetesine konuştu. Koronavirüsün varyantları ile ilgili konuşan bilim insan- ları, mutasyonların henüz ilk aşamada olduğunu söylerken, durumun çok daha farklı boyutlara ulaşabileceğini söyledi.

Varyantlar üzerine sorulan soruya Şa- hin, “Virüs mutasyona uğramaya devam edecek. Bu uzun bir savaş olacak ve ha- lihazırda sadece mutasyonun ilk jene- rasyonunu görüyoruz” derken, “Şu an kullanılan aşılar koronavirüsün vücuda saldıracağı alanlar olan burun, ağız ve ciğerlerdeki geçişi engelliyor” diye konuştu. Prof. Dr. Uğur Şahin, “Bununla

birlikte virüs oyunu değiştirecek yeni yetenekler diğer noktalardan geçiş

yaparak hastalığı bulaştıracak yeni yollar bulabilir” şeklinde konuştu.

“BAŞKA BIR MUTASYON BUNU GERÇEKLEŞTIREBILIR”

Şahin, verileri analiz ettiklerini belirte- rek, “Mu varyantı, aşıların yarattığı koru- mayı geçemese bile başka bir mutasyon bunu gerçekleştirebilir” dedi. Güçlendiri- ci olarak üçüncü doz aşılamayı destekle- diğini belirten Şahin, “Bağışıklık azalıp, enfeksiyon riski doğuracak seviyeye geldiğinde üçüncü doz aşı iyi bir fikir”

dedi. Şahin, “Dikkatli olmak çok önemli bir konu. Bu virüsün gitmeyeceğini çok iyi biliyoruz” yorumunu yaptı.

Mehmet Ceyhan’dan Fatih Erbakan’a ‘maymun’ yanıtı

Enfeksiyon Hastalıkları Der- neği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, Fatih Erbakan’ın koro- navirüs aşıları nedeniyle yarı insan yarı maymun çocuklar doğabileceği açıklamasına tepki gösterdi.

“Bu coğrafyada 330 yıldır aşı- lar yapılıyor” diyen Ceyhan, “Bu pandemi aşısı kadar güvenilir veri de yoktu, bu aşı 5,5 milyar doz yapıldı. Genetik yolla elde edilen aşılar da kullanıldı.

Hatta gelişmiş ülkelerde hücre çekirdeğine giremeyen mRNA aşılarını bırakın, 30-40 yıldır çekirdek içine girebilen DNA aşıları da faz çalışmalarında kullanılıyor. Ben hiç maymuna benzeyen, 3 kulaklı, 5 kulaklı insan görmedim. Siz gördünüz

mü?” ifadelerini kullandı.

Ceyhan, sosyal medya paylaşı- mında şöyle devam etti:

“AKLIN VE BILIMIN YOLUNA GIRIN”

“Aşılar tersine her yıl dünya- da 2,5 milyon kişinin ölümünü engelliyor, sakatlıkları önlüyor ve ülke ekonomisine 7,5 milyar dolar katkıda bulunuyor. Bazıla- rı mRNA yazmayı, DNA ne, RNA ne bilmeden insanlara akıl veri- yorlar. Aşı insanı maymun yap- mıyor ama 2-3 bin kişi maymun- lar cehennemi filmi ortamında yaşamak istiyor anlaşılan. Ama sayınız yetmez, bilginiz yetmez.

Bence artık yalan yaymaktan yo- ruldunuz siz de. Aklın ve bilimin gösterdiği yola girin artık.”

Bilim kurulu üyesi: ‘Kapanma olmayacak’ rehaveti için erken

Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr.

Serap Şimşek Yavuz, “bir daha kapanma olmayacak” rehavetine kapılmak için erken olduğunu söyledi.

Yavuz, Türkiye’deki gibi top- lumda enfeksiyon çoksa okul- larda da enfeksiyon oranlarının artacağını vurgulayarak şunları söyledi: “Önlemlerle dolu bir kış geçirmeliyiz. Okulları açık tutmak gerekiyorsa, gerekirse toplumu kapatmalıyız. Çünkü okullar şu an çok önemli. En büyük zararı onlar gördü bu pandemide. Ka- panma açısından en kritik nokta hastanelerde dolacak mı? Şu anda öyle bir doluluk yok.”

İstanbul Üniversitesi’nden

Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, okulların açılmasıyla görülme sıklığı artan Norovirüs hak- kında uyarılarda bulundu. No- rovirüsün dünyadaki ishalli hastalıkların en sık nedeni olduğuna dikkat çeken Prof.

Dr. Yavuz, bu enfeksiyonun da kolaylıkla salgınlara yol açabi- leceğini söyleyerek “Norovirüs salgın yapabilir. Çünkü çok ko- lay bulaşabilir. Covid gibi kapalı ortamlarda, yakın temasta bu- laşma riski artar. Hızlı yayılır.

Mesela sınıfta bir çocuk kustu- ğunda o sırada çevreye yayılan partiküllerden bile diğer çocuk- lara bulaşabilir. Çok çok kolay yayılabilen bir virüs” dedi.

İngiltere’de çocuklara tek doz Covid-19 aşısı önerisi

İngiltere’de halk sağlığı alanında hükümete tavsiyelerde bulunan

sağlık danışmanlarına göre, 12-15 yaş grubundaki sağlıklı çocuklara da Co- vid aşısı tek doz halinde sunulabilir.

Sağlık danışmanları, virüsün kışın yayılmaya devam edeceğini, bunun da okulların kapanmasına neden ol- masa bile Covid testi pozitif çıkan öğ- retmen ve öğrencilerin 10 gün karan- tinada kalması nedeniyle eğitimde aksamalara yol açacağını belirtiyor.

Danışmanlar, bakanlıklara yazdık- ları mektupta, yüz yüze eğitimden mahrum kalmanın çocuklar üzerinde fiziksel, duygusal ve yaşam stan- dartları şansı bakımından “devasa etkileri olacağı” uyarısında bulundu.

Danışmanların tavsiyesini hayata geçirip geçirmeme kararı bakanlıklar tarafından verilecek. Bu yönde karar verilmesi halinde, ailelerin onay ver- mesiyle çocuklara okulda Pfizer-Bi- oNTech aşısı yapılacak.

Microsoft kurucusu Bill Gates, dünya- nın koronavirüsten sonraki pandemiye

hazır olmadığını söyledi. Gates, ‘’Pan- demiye hazırlığımızın düşündüğümden

biraz daha az olması konusunda endi- şeliyim’’ diye konuştu. ‘’Tek gerçek çö- züm, tüm dünyaya yetecek kadar aşıyı 100 günde üretebilecek fabrikalar üret-

mek’’ diyen Gates, bunun yapılabilir olduğunu savundu.

Bir sonraki pandemiye

hazır değiliz

Referanslar

Benzer Belgeler

Diğer konut satıĢları 2020 Kasım ayında Türkiye genelinde bir önceki yılın aynı ayına göre %6,8 azalarak 88 bin 33 oldu.. Diğer konut satıĢlarında Ġstanbul 16 bin 154

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın aylık olarak yayımladığı, Türkiye’deki konutların gözlemlenebilen özelliklerinin zaman içinde kontrol edilerek, kalite

Türkiye genelinde konut satışları 2020 yılı Mayıs ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %44,6 oranında gerileyerek 50 bin 936 seviye- sinde gerçekleşti.. Konut

HSBC ve ilişkili kuruluşlar ve/veya bu kuruluşlarda çalışan personel araştırma raporlarında sözü edilen (veya ilişkili) menkul kıymetlere yatırım yapabilir ve

Türkiye genelinde konut satışları 2020 yılı Nisan ayında bir önceki yı- lın aynı ayına göre %55,5 oranında gerileyerek veri tarihinin en derin düşüşünü kaydetti ve 42

 Ağustos ayına ait ithal fiyatları aylık bazda yüzde -0.1 düzeyindeki düşüş yönlü beklentilerin hafif gerisinde yüzde -0.2 düzeyinde, yıllık bazda yüzde

 Türkiye genelinde konut satışları Eylül ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre %28,8 oranında artarak 140.298 adet olarak gerçekleşti.. İpotekli konut

 TÜİK tarafından yapılan açıklamaya göre, Türkiye genelinde konut satışları 2016 Haziran ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %4 oranında azalarak 106,187