Eski Türkçe Etimolojiler
(1)*Mehmet Ölmez
(İstanbul)
Tarihi dönem Türk dillerine ait metinlerde yer alan ve seyrek olarakkullanılan
kimi sözcükler yeniyayınlarla sayısını artırmakta,birden fazla metindekarşı mıza çıkmakta, dolayısıylaseyrek olmaktançıkmaktadır.Bu sözcükler günü-müz Türk dillerinde dedağınıkolarak (ağızlardahil)karşımıza çıkmaktadır.
Bu kısa yazımdasöz konusu Eski Türkçe sözcüklerle günümüz Türk dille-rinde yaşayanbiçimlerini, esas olarak da Eski Uygurca kutlama metinlerinde geçen sözcükleri elealacağım.
kirgin
TDA'nın10.sayısındaTuvacadolayısı
Eski Uygurca metinlerde de geçmektedir bak. Ölmez 2000). Daha önce yervermediğim,neyazıkki dikkatimdenkaçmışolan sözcükle ilgili bil-gileriaşağıdaki şekildetoplayabiliriz.
Eski Türkçe metinlerde seyrek olarak rastlanan sözcük bugün Tuvaca ve
Kırgızcada görülür;' Kırgızcabiçim için bak. Zieme 1987: 138. Sözcük
Kırgızcada karşımıza çıkarken,deve ve devecilikle ilgili terimlerin zengin
olduğunu sandığımızTürkmencede görülmez: xeepe zenue, ôyza eesue, zoua zenue,Ma zenue(bak. UlıRusça-Türkmence Sözlük, 510 c,meuuaaltında).
Tarihi metinlerdekarşımıza çıkanilk örnek belki de
Divan'
daki örnektir (DLT 111 b, krş.Ölmez 2000: 134).KIR'KINkirgin "Rut of a stallion (qatm al-fahl):" ::B
ur-
RA' KIR KINIY* Makale içerisinde kullanılan,U ve Ch/U kısaltmasıyla alıntılanan Eski Uygurca metinleri dijitalortamdaaraştırmacıların kullanımınasunan Berlin Brandenburg Bilimler Akademisi ile Berlin Devlet Kütüphanesi / Prusya Kültür Varlıkları DoğubilimleriBölümü'neteşekkürübir borç bilirim.
Divan'dan sonra, Eski Uygurca metinlerden bu söze ilk kez tanıkgetiren P. Ziemeolmuştur. Kullanılan yazıtipi ve içerikitibarıylabu tür kutlama me-tinleri DLT'ten daha sonraya, yani lL. yy.sonrasına aittir. Dolayısıyla
söz-cüğün görüldüğüen eski metin olarak DLT'ü kabul edebiliriz. Zieme Eski Uygurca kutlama metinlerinden, yeniyılın gelişinikutlayanmdnibulzun'da kirgin'e rastlar (Ch/U 6858, 22. satır)?
kirgin kirmişbugra teg kükreyü "kızgınlıkhalindeki buğragibi böğü
rerek"
Yine benzer içerikli, henüzyayımlanmamışbir metindeaynıifade geçer: Ch/U 6166 (6. satır)3
kirginkirmişbugra teg"kızgınlıkhalindekibuğragibi"
Zieme sözcüğüGT kir- "girmek" eylemi ile ilgili görür ve anlambilimi açısındanKlasikMoğolcadakioro- "girmek" eylemi ile karşılaştırır(Gy. Kara'ya göre) Zieme 1986: 138. Gerçekten?e Lessing'in sözlüğünde oru-maddesi altındaher iki anlam da görülür: "a) to enter, go or come into a place, b) to yield, give in; ( ... ); to be in mt (of animals)" Lessing 620 a.
2
3 http://www obbaw ode/forschung/turfanforschung/dta/ch_uli mages/chu6858versototal ojpg
Yeri gelmişken,metinden beni haberdar eden sayın P. Zieme'yeminnettarlığımı
ifade etmek isterim http://www.bbaw.de/forschung/turfanforschung/dta/ch_u/i mages/ chu6166versototal oj pg
Zieme ile benzerşekilde,Dankoff/Kelly çevirisinin dizin cildinde,hazırla
yanlarkirginsözcüğünükir- "girmek" eylemi ile ilişkiligördükleri için söz
konususözcüğekir-eylemialtındayer verirler (CTD III: 106).
Gerçekte ise aynı yapıdakisözcük(kir- +-GIn)Türkçedefarklıbir
an-lamlayaşamaktadır:"girgins[ıfat}Herkesle çabucakyakınlıkkurarakişini
yürütebilen TS 1983: 448 b."; Kamus 1224 a: "girgin her yere sokulan,
herkesle görüşen, sokulgan"; Redhouse 1610 b: "girgin ı. wheedling,
coaxing; presuming. 2. who has won one's confidence or familiar society; a favorite."
YukarıdakiTürkçe anlamlardan özellikle Redhouse ile Şemsettin Sa-mi'nin sözlüklerinde yer verilen anlamlar bizi daha çok ilgilendirir: Cinsel
anlamda kızgınlıkhalindeki hayvanlar, dişisinin etrafındadolanacak, ona
yaklaşacak,sokulgan birtavırsergileyecektir. Bu açıdanher iki Osmanlıca
sözlükteki anlamlar (özellikle Redhous'taki ı. anlam) bugünkü girgin ile
Eski Türkçekirginarasındailgikurmamızı kolaylaştıracaktır.
Tarama Sözlüğü'negöre 15. yy. metinlerinden Terceman'dada ara-dığımız sözcüğü görürüz (bak. TarS c. III, s. LIX): "girgin olmak erkek deve dişisiniarzulamak: deve girgin olmakya'rıierkek devenin gönül ve nefsi dişisineçekinip ziyade arzulamak ve kükremek"
Sözcük bu ikiyazıdili,Kırgızcave TuvacadışındaAnadoluağızlarındada
tespit edilmiştir:girgin "(i) şubat ayındaazan erkek deve (Balıkesir,
Ga-ziantep,Kırşehir)DS 2083 a.
kirgin<kir-gin<kir-"girmek; *(hayvanlar için) kızgınolmak,dişisini arzulamak"
saka
Tarihi dönem metinlerde seyrek olarakkarşımıza çıkanbirdiğersözcük
ise Eski Türkçe saka (\.L::.o) sözcüğüdür. Clauson sözcüğüntarihi dönem
metinler içerisinde yalnızcabir kez DLT'te, günümüz dillerinden ise
Ka-zakçadagörüldüğünübelirtir:
saka: survives only (?)in NC Kzx.sağa(1) 'ınestuary'; (2) 'the foot of
a mountain'; (3) 'the junction of the blade and hilt (of a knife, etc.)'.Xak, Xi
saka:safhu'l-cabal'the foot of a mountain'Kaş.III226. (Clauson 805 b)
. . . - - - . , ~ .. , ... ,..., i{.>' /' / -- ..,:J ./Iı/ /' // " /'
f '
,
.
>0~"'~ı,y(~~>AJ~...ı~~I~l$l~~j\~
)~ r: ";;.t? '~/'.;i,,?-: 'r' ; , ./-~...,.,~Ç>~·W' .ı :·~·~l/~'<"~·?,' '.\.\/\1','/
--::- 'd;,t-':,.
,~~
~.J~~0~L
Clausorı'un yalnızca bir kez Dıvan'dan verdiğiörnek gerçekte Eski UygurcaAltun Yaruk'ta, S.Çagatay'ın yayımladığıbölümde geçer:
ndçdbardrsdrkuş kdyik arıgkasakaka tayaklıgöz orunların kümişip
ozdılar kaçdılart
Bu bölümün Çince Tripitaka'daki dengi iseşöyledir:
#ıf~~~m~~?fd1X "Die Tiere in den Walderrı und Einöden flo-gen und liefen hin und her und verlorerıihre Zufluchtsstatte." (Çince metin Taishô Nr. 665, s. 453 a26'ya, Almanca çevirisi Nobel 345'e göredir.)
saka sözü Divan'daki veAltun Yaruk'taki örnek dışındaEski Uygurca Xuanzang Biyografisinin Çevirisi 'nde en az iki kez geçer. Sözcüğün geçtiği
bölümler ile Çince denkleri aşağıdadır:
XuanzangBiyografisi'rıinelimizeulaşanbölümleri arasında sözcüğünilk
geçtiği satır ıv.bölümde 846.satırdır:
bo tıltag[ın s]akadakıkiiyikldrkişikii ınantı, manularbôrildr Illsin tügdi5
"( ...) daher bekamen die Tiere der Wüste Vertrauen zu den Menschen; Wildkatzen und Wölfe verliessen ihr ..." (Ht ıv Toalster s. 90, 845-848, çeviri için bak. s. 9ı, açıklamas. 225),krş.Çince metin Taishö 243 a29
EE~Jf~*AM1~J~,$
İkinci örneğimizV. bölümde yeralır.
HtLen V 8.4-7:sakalartaryazılartakisi[iiti]! ügülür8 ,kısıllard[a]
arkularda kisikanıakar
Taishö'ya göre Çince metin ve çevirisi şöyledir:
4
5
6
7 8
s.
Çagatay 1945: 116; Çagatay daha o dönemsözcüğüDivan'dakibiçim ilekarşı laştırırve "dağın eteği" anlamınıverir "( ...) Necekuş geyik var ise ormana,dağın eteğine saklanmış, yerlerini bırakıp geçtiler, kaçtılar" (Çagatay 1945: 117); S. Çagatay'ın yayımından çok az farklı olan buradaki metin C. Kaya yayımına dayanmaktadır(UAY 630.22-631.2)Uygurca metin Toalster'e göredir. Buradakitilgdiokuyuşubir ihtimalletilk(ii)di ye-rine eksikyazım da olabilir, krş.Çince metin,ItfJxi "to stop, to put a stop to" G. 4034.
Eski Uygurca için bir ikileme saymamız gereken sakayazı Çince metinde JJj(ffiY yuanye "waste land, wilderness, moor, field, plain" karşılığı kullanılır (Nelson
825.11 genyu /harano/ ~4814.10nohara)
kayıpolansözcüğün[iit]olaraktamamlanışıiçinkrş.Çince metin ~ rou"et".
mOH.rfiA~ ~)
ii
i:i-mtA~IÖ1 "Human corpses piled up in the wilder-ness, and human blood flowed İn the rivers and valleys." (T 247a16, Li Rongxi, s. 143)Altun Yaruk'tave Xuanzang Biyografisi'nde geçen saka Çince metinde düzenli olarak
Jf
ye "boş alan, ekilmemişalan, harap tarla, düzlük vb." anlamlara gelmektedir (G 12 989). Çince derıkliğiilk tespit eden Toalsterolmuştur(Ht IV, Toalster s 225).
Xuanzang Biyografisi 'nin VI. bölümünde yer alan birboşluğunÇince metinlekarşılaştırılmasıdurumunda[sa}kaşeklinde tamamlanması düşünü
lebilir: Burada yer alan Illka Çince metinde
Jf
ye'ye denk gelmektedir'? HT VI 402-05 (HtLen VI 15.21) odgurak bar ôndaIlkada kur/idmakddrdmldri[a}nta turup t(iiırkt(a)vrak[iş} yumuş kılmakları
Taishö'ya göre Çince metin ve çevirisi&:\~~Jf~Jj]m~~tf"GewiB wird es ein Erfolg wie in Muye [durch Zhou-KönigWu] und ein Sieg wie in Kunyang [durch Liu Xiang der SpatererıHan] werden."!" (T. 253 b26-7).
Mayer, Takata'ya dayanarak, (Eski Uygurca metindeônde///da'ya denk gelen) Çince~Jfmuye'nin Zhouhakanınınzaferi izlemekiçinkullandığıbir mekan, seyir yeri olaraktanımlar:"Muye ist der Schauplatz des Sieges unter Führung des Zhou-Königs Wu
(mJ
:Ii\.:E)
über den letzten Herrscher der Yin~5tIShang, Zhouitt (Takata, S. 147, A.18)",l1Sözcüğünkökeni konusuna gelince, Eski Uygurca metinlerde çok seyrek, Divan'dan sonra ise hemen hemen hiç görülmemesi, günümüz Türk dille-rindenyalnızcabir tanesinde, Kazakçada görülmesi,yabancıkökenliolması
ihtimalini akla getirebilir. Sözcükle ilgili yeni bilgilerin yeni yayınlarla artacağını sanıyorum.
9
LO i i
Buradaki tamamlamadakarşımıza çıkangüçlük, Eski Uygurcada öQ'den hemen sonra gelenIllka'nınÇincesinde"karşı, zıt" anlamınında bulunmasıdır(= [arjka'Iı, krş. Nelson 4814 "field, plain, the opposition". Bu ihtimalidüşünmemizeneden olan bir
başkagerekçe de Çince mrye'nin metinde her zaman saka olmamasıdır:HtParLV
Toalster s. 28, 233-234: <munta>dınkedin <küntün> <bulutjça> ulug <biirkarıg
ara> (...) =elEN iV 243 a5 1:t:ıJ:t@:ltt@.*#~~~mr; HtLen V 19-22: kedin
küntün bulundin ulugarıgiçintilyorıyuyetikuntdkauşambi balıkkatügdi
=
elEN V 249 b5@m***mrı:pfr-tB~U'lıt1t5fij~; HtLen V 74.1-3: odun han ... körüp,siz nakişi«[iz] ... [yajlnunn bo bdrkarıgiçintii [tur]ag tutup, ndgü kilur siz (...)
=
crsnV 251 b16-17 .:E~~fı!1.3JljıUt~l1:rı:ııE3m{i:iJ)d'rlll1i!!i#mr.Almanca çeviri Mayer 2001: 25'e göredir. Mayer, eien Vi s. 25, 100. dipnot.
taşgün
Eski Uygurca Kutlama metinlerinden hasadailişkiniki metinde (Ernte 1 ve Ernte 2) birer kez geçen taşgüt sözcüğü öteki Uygurca metin-lerde karşımıza çıkmaz. Metni yayımlayanların sözcüğü soru işaretiyle
"bohrerhersteller (matkap/burgu üreten)" şeklindeçevirdiklerini görürüz (EI.56 ve E2.17).
Sözcüğün yapısına değinenZieme, taşgüt'ünbir ihtimalletaş-"delmek,
deşmek, delik açmak" eyleminden {GUt} iletüremiş'bir ad olabileceğini belirtir (El, dipnot 56, s. 1287-128). Sözcük her iki metinde de benzer bir
bağlamiçerisinde geçer:
üdi bolmıştatdgirmdnkq barzp m(e)n ögüp ıaşguıl«:barzp
ar
kılıp (El: 55-56) "wenn die Zeit der Mahd gekommen ist, geht man zur Mühle und mahlt Mehl, geht man zum Bohrersteller(?) und stellt Bohrer her, (...)" (El, s. 118). ["Vaktigeldiğinde değirmenegidip un öğütüp, matkapçıyagidip delik a tırı (?)"],12E2 metninde geçen ifade de neredeyse El ile aynıdır, en önemli fark,
taşgüt sözcüğününburadayarım olmasıdır: [tdşgü
lt
E2: 17.Sözcüğe-(U)tekinde yer veren M. Erdal, taşgüt sözcüğünüEski Türkçe
taş-"delmek, deşmek"ile değil de tdg-iş- "değişmek".ile ilgili görerek
"değişme" anlamınıverir. Bu anlam metne deuymaktadır.M. Erdal,
sözcü-ğünBuddhist Uygur metinlerindekianlamıiledindışıUygur metinlerindeki
anlamını ayırt etmiş,Ernte l' de geçen biçimin bir ihtimalle Buddhist met-inlerdekitdgşiit sözcüğününyerdeğiştirmişbiçimi olan taşgüt olabileceğini
belirtir (ayrıntıiçin bak. OTWF 3.108, s. 312).
Sözcük daha sonrayayımlananmetinlerde, Buddhist bir içerikle birkaç kez dahagörülür:Altun Yaruk, Xuanzang Biyografisi, Abhidharmaete; yine Dıvan'dadasözcüğebir kezrastlarız("bedel,karşılık,ivaz" DLT 114 a)13; bütün bu örnekler için Erdal ve Yakup'un anılan çalışmalarındayeterli
açıklamayeralmaktadır. Bütün bu örneklerideğerlendiren A. Yakup, Ernte 12
l' de görülenörneğiYeni UygurcanınTurfan diyalektinde (Lükçün, Turfan, Piçan, Tuyuk, ve Say Kariz yerleşimlerinde)tespit eder. Bugün hala aynı
bölgede,aynıbiçimde,tdşgutbiçimiyleyaşamaktadır.Dikkat çekici olan Eski Uygurca Hasat Kutlamasımetninde sözcüğün -gş- > -şg- biçimiyle yer
almasıve bu biçiminaynıylayineaynıbölgede kullanılmayadevam etmesidir. A. Yakup'un tespitettiğibu örnek, Yeni Uygur diyalektlerinin Eski Uygurca
çalışmaları açısındanne denli önemli olduğunuortayakoymaktadır.
Söz-cüğünbugünküanlamları "iş değişimi,tarlaişinde yardımlaşma"
anlamla-nnadır.Bu anlam da Eski Uygurca metine tam olarakuymaktadır.
Ernte 1 ve 2'deki anlamla Buddhist Uygurca metinlerdeki anlamlar
farklıdır.Buddhist metinlerdeki biçimler esas olarak "değişim, dönüşüm, başkalaşma" anlamlarındadır;dini içeriğio denli yoğunolmayan, günlük halk diline ait hasat metinlerinde görülen, -gş- >-şg- değişimine uğramış
biçimler bugünkü Uygur diyalektleriyle de tam olarakörtüşmektedir (ayrıntı
için bak. A. Yakup 2002: 94).
Yukarıdakiörneklere Anadoluağızlarındanda yeni veriler ekleyebiliriz. Ancak Anadoluağızlarındakibiçimleraynıeylem gövdesinden birbaşkaekle,
-(/)k ekiyle türemiştir.Anadolu ağızlarındakonumuzla ilgili sözcükleri
şöylece sıralaybiliriz:
değişik(II) 1.değiş dokuş "değiş tokuş, mübadele, alışveriş",2. ödünç sütalıpverme (DS IV: 1402 b, 1402 a);değişiketmek iki erkek bir diğerinin
kız kardeşiyleevlenmek. (DS IV: 1402 b)14;deniş iş yardımlaşması(DS IV: 1424 b);denişmek(I) bir yerde gerekliişlerive hareketleri yapabilmek, her
bakımdanidare etmek (DS IV: 1424 b).
Anadoluağızlarındakibu verilereDerlemeSözlüğü'negirmeyen, tam da Eski Uygurcadaki anlamla bir olan, Uçhisar(Nevşehir) ağzınaait şuverileri ekleyebilriz:
devişik "mübadele,işmübadelesi, kırsal yaşamdaki işlerde/ tarım iş
lerinde tek kişiyle yapılamayan işlerde dönüşümlü yardımlaşma"vedenişe
14 Bu anlam için ayrıca krş. TarS II 1044: değişik; yine TarS l044'teki değiş
eylemek"mübadele eylemek" de söz konusu ETtdgiş-eyleminin türevidir; Harezm Türkçesi, Mukaddimetü'l-Edeb Tercümesi'nde de aynısözcük geçer: ıegşik aldı
netseni nersedin ,aldınetseni nerseornıga(Yüce 1988: 68,178.1). Yüce sözlükte "değişik" anlamınıverir (185 a), ancakşuana kadardeğindiğimizveriler göz önünde bulundurulursa yazmanüshasını göremediğimmetni bir kez Arapça veFarsçasıyla karşılaştırıp yukarıdaki anlamlarla uyuşup uyuşmadığına,"ödünç; mübadele" karşılığındageçipgeçmediğine bakılabilir.
gecmek"birkomşunun/tanıdığın bağve tarlaişinegitmek"; bu tür işlerde
para ödenmez, birçeşit iş takası,mübadelesi söz konusudur, birkomşusunun işine giden kişi, yaptığı iştenpara beklemez, istemez, ancak karşılığında komşununda benzer biriştekendisineyardımıbeklenir. Bu türdenişik işleri
özelliklekısabir süredetamamlanmasıgereken, ekim/dikim, hasat,bağ bo-zumu, ekmek yapılmasıgibi işlerde söz konusudur. bu haliyle Uçhisar
ağzındakidel]işikEski ve Yeni Uygurcatiişgüt'e anlarnca tam olarak
uy-maktadır.
YukarıdaDerlemeSözlüğü'ndenverilen örnekler Uçhisarağzındaki ör-neklerle dahaaçık, anlaşılırhale gelmektedir.DerlemeSözlüğü'nde
"dönü-şümlü/ mübadeleliçalışmak" anlamıylave -n- ile verilendenişmek'intam
anlamıherhalde benim buradaverdiğimanlamladoğrudanilgili olsa gerek:
denişmek(I) bir yerde gerekliişlerive hareketleri yapabilmek, herbakımdan
idare etmek (DS IV: 1424 b, ).
tdşgia< tdgşut<tag-iş-ut<tiig-iş- "değişmek,mübadele eylemek" tuluk
Ernte 2'de "silindir şeklindeki taş,bir tür loğ" anlamıyla tuluk sözü geçer ( ):tosın udlarıg kiilürüp tulukka linkil koşturup "Die wilden Rinder bringt herbei, an den Steinroller (Hend.) spannt sie an!" E2.i6.satır,
37-38. dizeler (Molnar/Zieme 1989).
Aynısözcük bir kez de Buddhist metinlerde, cehennem tasvirlerinde ge-çer (bak. Clauson 495 b). Molnar
A.
aynı sözcüğü elealdığı çalışmasında gü-nümüz Uygur diyalektlerinden, Gulcaağzındanda örnek verir (bak. Molnar 1980). Yine A. Yakup, hasat metinlerini elealdığı çalışmasındaTurfan diya-lektinden, en az birkaçyerleşimbiriminden örnekler verir (Yakup 2002: ill). Sözcük,İçAnadolu ağızlarındabiraz dahafarklıbir anlamda yaşamaktadır:tuluk"60-70 cm.yüksekliğinde,7-8 cmkalınlığında,25-30 cm.yarıça pında,silindir biçiminde tüf kayayaoyulmuşsilindir biçimindekitaş".tuluk
İçAnadolu' da, özellikle tüfkayaların yaygın olduğuKapadokya bölgesinde
(örneğinUçhisar'da:tuluh) tereyağı çıkartmak amacıyla yoğurdubiriktirmek, saklamak için kullanılır.Günlük olarakyoğurtbu küpün içerisine dökülür ve üzerine bozulmamasıiçin tuz serpilir, daha sonra küpün ağzıbir bezle
ka-patılır. Bu işlemtulukdolana kadarsürdürÜıür.Daha sonra biriktirilen
karıştırmamakgerekir, benzerişlevesahip gereçleri ifade eden her iki sözcük, ikiayrı yapımekiyletüretilmiştir.
DerlemeSözlüğüde sözcüğe aynı şekilde,bol tanıklayer verir: tuluk 1. pekmez, peynir,yağvb.şeylerkoymaya yarayan ya dayayıkolarakkullanılan
deri, tulum, 2. ağaç yayık(DS X 3988 a-b).
Derleme Sözlüğü,tuluk'un esas olarak "deri" veya "ağaç"tan
oldu-ğunuifade eder. Kapadokya bölgesinde ise yöreninimkanlarından
yararla-nılaraksöz konusu silindirtaştanve silindirşeklinde yapılmıştır.
Sözcük, Eski Osmanlıcada, XIV. yüzyıldanXVI. yüzyılakadarki me-tinlerdeyaygınolarak, tuluk, tulguk, dulkuk, duluk biçimleriyle görülür (TarS V: 3850). EskiOsmanlıcatulguk ,..., dulkuk biçimleri Türkçedeki biçimin en eski biçiminin tul-guk olarak çözümlenmesigerektiğinigöstermektedir,
Clauson tul- eylemi için HT V ve Divan'dan örnek verir (Clauson 491 a, tuldur- 495 a). Ancak Divan'da vav ileharekelenmişve tul- okunmuşolan
sözcüğü Dankoff/Kelly tal- olarak okur (CTD i: 399); aynı okuyuşve düzelti, Clauson'un "tek örnek" olarak yer verdiği tuldur- (*tul-dur-) ey-lemi için de geçerlidir, Dankoff/Kellyyayınındabuokuyuş da taldur- olarak düzeltilir (CTD II: 49).Dolayısıyla,Clauson'da B. Atalay çevirisine dayanan verileri havali kabul etmek gerekecektir.
--~~~~jL
'AR TUBIQ'NIY 'Al)'RIY BILA' TULDY drtopıknı adrı
bildtaldı"[The man] struck (daraba) the ball with a forked sti,ck." (DLT 138 a; CTD i: 399; CTD yayınındakiq ve kimi i'ler burada~veı'dır.)
Eski Uygurcada biçimlerle Eski Osmanlıcaörnekleri, aynıkökten (tul-)
türemişbenzerişlevesahip ikiayrısözcük olarakkabul etmek gerekecektir: tuluk < tul-uk ve < tulguk < tul-guk.
Kaynaklar
Clauson, Gerard, An Etymological Dictionary of Pre-Thirteenth-Century Turkish.
Oxford 1972.
elEN Vi =Mayer, Alexander Leonhard ,Xuanzangs Leben und Werk, Teil 6, Cien-Biographie VI,Wiesbaden 200 i.
eTD III = Dankoff, Robert, James Kelly, Malımüdal-Kiisvari: Compendium of the Turkic Dialects(Diwiinluyat at-Turk).I-III, 1982, 1984, 1985.
Çagatay, Saadet,Altun Yaruk'tanİkiParça,AÜ DTeF yay, Ankara 1945.
Derleme Sözıüğü,TDK Ankara, IV, 1969; VI 1972; X, 1978.
DLT, DIvan= Kaşgarlı Mahmud,Divdnü Lügati't-Tiirk, Tıpkıbasım/Facsimile,Kültür Bakanlığı,Ankara 1990.
E2
=
Molnar, Adam, Peter Zieme, "Ein weiterer uigurischer Emtesen", Altorientalische Forschungen, 16 (1989)1: 140-152.Erdal, Marcel, OLd Turkic Word Formation. A FunctionaL Approach to the Lexicon.
Volume: I-II, Wiesbaden 1991.
G
=
Giles, Herbert A.,AChinese-Englislıdictionary.Shanghai-London 1912.Ht LV=Toalster, John Peter Claver 1977:Die uigurische Xuan-Zang-Biographie, 4. Kapitel mit Übersetzung und Kommentar.Diss. phil. Universitat GieBen
HT VI
=
ÖlmezHT VII=Röhrbom, Klaus,Die alitürkische Xuanzang-Biographie.VII. Wiesbaden 1991. HtLen=Tuguşeva,L.Yu., Uygurskaya versiya biografii syuan'<tszana.Moskva 1991. Kamus:Ş.Sam],Kamus-iTurkl, H. 1317,İstanbuL.
Lessing, Ferdinand D. (yay.), Mongolian-Englis/ı Dictionary,Berkeley i Los Angeles 1960.
Li Rongxi,A Biography of the Tripisaka Master of the Great Tang dynasty. TransLated from the Chinese of Sramana HuiLi and Shi Yancong (Taishô, voLume 50, number 2053). Berkeley/Califomia 1995.
mdni bulzun=Zieme 1986
Molnar, Adam, "An Agricultural Term in an Old Uighur Description of Hell",Acta Orientalia Academiae Scientiarum Hungaricae, 1980, 34: 163-170.
Nelson, Andrew N., The Modern Reader's Japanese-English Character Dictionary,
36th printing, Tokyo 1992.
Nobel, Johannnes,Suvarnaprabhôsasottamasütra. Das Goldglanz-Sütra, ein Sanskrittext des Mahôyôna-Buddhismus. i.Band. -tsing's chinesische.Leiden 1958
Ölmez, Mehmet, "Tuvacanın Eskiliği Üzerine", Türk DilleriAraştırmaLarı,10 (2000): 133-138.
- , Die aLttürkische Xuanzang-Biographie.VI.(hazırlanmakta). Pal'mbah, A. A.,Tuvinsko-russkiy sLovar', Moskva 1955.
Rasanen, Martti, Versuch eines etymoLogischen Wörterbuchs der Türksprachen.
Helsinki 1969;II Wortregister1971 (haz. I. Kecskerneti).
Redhouse
=
Sir James W. Redhouse, A Turkish and English Lexicon, Constantinople 1890.Taishô shinshü daizokyô(yay. Takakusu J., WatanabeK.),Tokyo, 1924-1935. TarS
=
TaramaSözLüğü, Türk Dil Kurumu, II 1965, III 1967, V 1971, Ankara. TS=
Türkçe SözLük,I-II, Genişletilmiş7.Basım.TDK, Ankara 1983.ULıRusça Tiirkmençe-Sôtlilk, II, p-ya,Türkmenistan SSRılımlar Akademiyası,Moskva 1987.
VAY
=
Kaya, Ceval,Uygurca ALtun Yaruk,Ankara 1994.Yakup, Abdurishid, "Old Uyghur lexemes preserved in the Turfan-Qornul dialect of Uyghur: The case oftwo "Erntesegen" text",Turkic Languages,6, 2000: 81-120. Yüce, Nuri,Mukaddimetü'L-Edeb,Ankara 1988.
Zieme, Peter, "Ein uigurischer Emtesegen", ALtorientaLisc/ıeForschungen, 3 (1975): 109-143.
- , "Mangi Bulzun! Ein Weiterer Neujahrssegen",Türk KüLtürüAraştırmaLarı (24:1),