• Sonuç bulunamadı

SAFETY APPROACH IN MANAGING CURRENT ACCOUNT DEFICIT CRISIS IN TURKEY

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "SAFETY APPROACH IN MANAGING CURRENT ACCOUNT DEFICIT CRISIS IN TURKEY"

Copied!
15
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Published Online July 2015 (http://busecon.eurasianacademy.org) http://dx.doi.org/10.17740/eas.econ.2015-V2-05

SAFETY APPROACH IN MANAGING CURRENT ACCOUNT DEFICIT CRISIS IN TURKEY

Abbas Bayır*, Müjgan Deniz * *

* İstanbul Üniversitesi, **İstanbul Üniversitesi

E-mail: absbayir@yahoo.com*, hacioglu@istanbul.edu.tr**

Copyright © 2015 Abbas Bayır, Müjgan Deniz. This is an open access article distributed under the Eurasian Academy of Sciences License, which permits unrestricted use, distribution, and reproduction in any medium, provided the original work is properly cited.

ABSTRACT

Turkey's economy has entered into an outreach process since 1983, the transformation period so called by the prime minister of that era. Economic crises seen in Turkey until 1983 were mainly caused by the crisis nature of shortness of foreign exchange shortages. After this date, Turkey's economy is subject to a major structural change and transformation in all sectors accordingly. The main purpose of the transformation process is to restructure the economy and to accelerate the integration with the European Union and enter globalization path. In this context, the economic problems which were taken as allocation problems before the 1983 are significantly started to be solved the market rule through the operation of the law of supply and demand. In contrast, after 1983, major economic crisis are emerged due to the current account deficit. In this study, the management of the current account deficit crisis are handled an implementation of the concept of job security issue. The problem of current account deficit crisis has been dealt with an analogical approach. In the study Turkey's economy is examined under the relationship between political stability and economic crises caused by the current account deficit. Considering the current account deficit is to be unsustainable and the periods of economic crisis that overlaps the emerging political turmoil were investigated. The political crises seen during each prominent current account deficit crisis show the relation between economic crisis and political instability. Therefore, a strong bond has been demonstrated between current account deficit and political crises. This approach of job security of workers and attitudes of management of business processes can be applied to the deficit crisis and the attitudes of economy governments due to the similarity of the relation. Thus acting in linewith the current account current account safety principles of economic management to all segments of the individuals managing the deficit could be moved to a manageable risks are set forth in the context of the danger elimination.

Keywords: Current Account Deficit, Foreign Capital, Exchange Rate, Sudden Braking, Political Corporatism

JEL-Clasification: J28

(2)

Türkiye’de Cari İşlemler Açığı Krizlerinin Yönetilmesinde İş Güvenliği Yaklaşımı

ÖZET

Türkiye ekonomisi 1983 yılından bu yana dönemin başbakanı tarafından Transformasyon olarak adlandırılan bir dışa açılma sürecine girmiştir. 1983 yılına kadar Türkiye’de görülen ekonomik krizler ağırlıklı olarak döviz kıtlığından kaynaklanan darlık bunalımları niteliğindedir. Bu tarihten sonra Türkiye ekonomisinde ve buna bağlı olarak bütün sektörlerde büyük bir yapısal değişim ve dönüşüm görülmüştür. Bu değişim sürecinde ana amacın ekonomiyi yeniden yapılandırmak ve küreselleşme yolu ile Avrupa Birliği ile bütünleşmesini hızlandırmaktır. Bu çerçevede, 1983 öncesinde tahsisat yoluyla çözülen ekonomi problemleri de önemli ölçüde arz talep kanunlarının işleyişine ve piyasaya terkedilmiştir. Buna karşılık 1983’ten sonra ortaya çıkan majör ekonomik krizlerin tamamının cari işlemler açığından kaynaklandığı görülmektedir. Bu çalışmada; cari işlemler açığının yönetilmesi sorunu iş güvenliği konseptinin uygulanması yönünde analojik bir yaklaşımla ele alınmıştır. Çalışmada Türkiye ekonomisinde cari işlemler açığının yol açtığı ekonomik krizler ile siyasal istikrar arasındaki ilişki incelenmiştir. Cari işlemler açığının sürdürülemez olarak kabul edildiği ve bu durumun ekonomik krize dönüştüğü dönemlerde ortaya çıkan siyasal çalkantılar arasındaki örtüşmeler incelenmiştir. Her büyük cari işlemler açığı krizi sırasında görülen siyasal krizlerin ekonomik krizlerin sonucu olmaktan çok sebebi olduğu görülmüştür. Dolayısıyla iş güvenliğinde olduğu gibi iş kazalarının işçi ve iş süreçlerinin yöneticilerinin tutumları arasındaki kuvvetli bağın cari işlemler açığı krizlerine de uygulanabileceği cari açık ile bu açığı yönetenlerin tutumları arasındaki kuvvetli ilişki ortaya konmuştur. Böylece cari işlem açığının yönetilmesinde bireylerden ekonomi yönetimine kadar tüm kesimlerin iş güvenliği ilkeleri doğrultusunda hareket ederek cari işlemler açığı tehlikesinin yönetilebilir bir risk bağlamına taşınabileceği ortaya konmuştur.

Anahtar Kelimeler: Cari İşlemler Açığı, Yabancı Sermaye, Döviz Kuru, Ani Fren, Siyasal Korporatizm

1. GİRİŞ

Türkiye ekonomisi 1983 yılından başlayan Özal dönemi ile dönemin Başbakanı Turgut Özal’ın deyimi ile büyük bir ekonomik transformasyon geçirmiştir. Bu transformasyon ile 1980 öncesi dönemde ağırlıklı olarak ithal ikamesi, korumacılık, sabit döviz kurunu temel alan bir bankacılık ve reel sektör büyük bir dönüşüm geçirmiştir. Bankacılık sektörü kredi işlemlerinde önemli bir bağımsızlık kazanmıştır. Beraberinde reel sektörde ihracatı hedefleyen yeni bir yapı ve anlayış ortaya çıkmıştır. Dış ticaret hacminde çok büyük sıçramalar yaşanmıştır. Bu dönemden başlayarak Türkiye inşaat, turizm ve eğitim sektörlerine uzun soluklu yatırımlara girişmiştir. Türkiye’nin günümüzde önemli bir turizm merkezine dönüşmesinin temelleri bu dönemde atılmıştır. Türkiye uluslararası bayındırlık ve inşaat alanında önemli yüklenici firmalara sahip bir ülke durumuna gelmiştir. Eğitim alanında görülen değişim ise anaokulundan üniversiteye kadar özel eğitim kurumlarının yaygınlık şeklinde ortaya çıkmıştır. (Kılıçbay;1994).

Yukarıda sayılan gelişmelere karşılık daha önceleri sadece iş adamlarını ilgilendiren ekonomik darlık ve bunalımlar ekonomik serbestleşmeye bağlı olarak toplumun tüm

(3)

kesimlerini etkilemeye başlamıştır. Yine daha önceleri döviz yokluğu, kıtlık veya karaborsa olarak ortaya çıkan ekonomik krizler 1983 sonrası dönemde cari işlemler krizi ve kur patlamasına dönüşmüştür. (Murat;2007).

Bu dönemde Türkiye’de bütün sektörlerde ve toplumda hızlı bir teknolojik ilerleme görülmüş ve toplumsal yapı teknolojik ilerleme ile değişmesine bağlı olarak Türkiye küresel sisteme önemli bir bütünleşme noktası haline gelmiştir. Bu bütünleşme beraberinde ulusal sermaye ve kamunun yasal düzenlemeleri ve denetleme sistemini uluslararası sisteme uygun hale getirme çabaları ile birleşerek yeni pazarlar, yeni kanallar ve yeni sorunlar yaratmıştır. Cari İşlemler Açığı bu yeni sorunların en önemlilerinden biri olarak görülmektedir. (Şenkal;2000,43).

Çalışmamızın amacı; Cari İşlemler Açığının sürdürülebilirliği noktasından başlayarak kendini gösteren ekonomik krizleri ile bu krizler boyunca ortaya çıkan siyasal istikrarsızlık arasındaki ilişkiyi ve bunların birbirleri etkilerini değerlendirmektir. (Mankiw; 1990, 3). Bu bağlamda cari işlemler dengesinin bozulması yerinde bir analoji ile iş kazalarına benzemektedir. İş kazalarının tamamen ortadan kaldırılması mümkün olmasa da bu kazaların büyük bir kısmının önlenebilmesi mümkündür. Cari işlemler açığının sürdürülebilir bir boyutta tutulması için alınması gereken önlemler bu açıdan iş güvenliğine yönelik önlemlere benzemektedir.

2. CARİ İŞLEMLER AÇIĞININ DÜNYADAKİ DURUMU

Cari işlemler dengesi en basit şekliye ülke içindeki varlıklar ile bu varlıklara karşılık olarak ülke dışında üstlenilen yükümlülüklerdir. Cari işlemler açığı ile cari işlemler fazlasının toplamının dünyada birbirine eşit olması gerekir. Zira bir ülkenin fazlası mutlaka başka ülkelerin açığıdır. Cari işlemler açığı veya fazlası veren ülkelerin her birinin durumu ve cari işlemlerinin gösterdiği davranış kendine özgüdür. Sözgelimi ABD’de cari işlemler açığının temel nedeni olarak yabancı yatırımcıların Amerikan varlıklarına taleplerinin Amerikalıların başka ülkelerin varlıklarına olan talepten daha yüksek olması olarak gösterilmektedir.

Amerikan tüketicilerinin başka ülkelerin mallarına talebinin yerli mallara olan taleplerinden daha yüksek olması da Cari İşlemler Açığını yükseltmektedir. (Blanchard, 2005, 2-3).

Cari işlemler fazlası olan ülkelere bakıldığında ilk üç sırayı Japonya, Çin ve Almanya’nın aldığı görülmektedir. Batılı ülkeler dışında önemli cari işlemler fazlası veren ülkelerin tamamının petrol ihracatçısı olduğu düşünülürse cari işlemler fazlası verebilmek için teknoloji veya petrol ihracı dışında bir yol bulunmadığı anlaşılmaktadır. (Tablo 1).

Aynı şekilde kümülatif cari işlemler açığı veren ülkeler incelendiğinde bu ülkeleri üç grupta sınıflandırmak mümkün görülmektedir. Buna göre teknoloji veya hammadde ihracı yapamayan ülkeler cari işlemler açığı vermektedir. Cari işlemler açığı veren ülkeler arasında ABD’nin durumu ise kendine özgüdür. ABD’nin cari işlemler açığı vermesinin temel nedeni dünya ülkelerinin Amerikan varlıklarına gösterdiği talebin Amerikan vatandaşlarının diğer ülkelerin varlıklarına gösterdiği talepten çok daha yüksek olmasıdır. Bu bağlamda ABD’nin cari açığı diğer ülkelerin ABD’de tuttukları tasarruflarına karşılık gelmektedir.

(4)

Tablo 1. Kümülatif Cari İşlemleri Fazlası Olan Ülkeler

Sıra Ülke Adı Cari İşlemler Dengesi Sıra Ülke Adı Cari İşlemler Dengesi

(milyar USD) (milyar USD)

1 Japonya 2,747.943 15 Hong Kong 188.310

2 Çin 1,521.887 16 Belçika 186.513

3 Almanya 1,047.328 17 Cezayir 159.451

4 Rusya 613.978 18 Libya 156.081

5 İsviçre 596.977 19 Malezya 145.888

6 Hollanda 523.055 20 Katar 145.276

7 Suudi Arabistan 451.337 21 Fransa 111.443

8 Norveç 444.011 22 G.Kore 111.264

9 Tayvan 365.121 23 Iran 89.331

10 Kuveyt 346.713 24 Finlandiya 85.127

11 Singapur 309.727 25 Brunei 69.732

12 BAE 257.365 26 Danimarka 44.564

13 İsveç 232.236 27 Luksemburg 42.328

14 Venezuela 191.734 28 Angola 33.466

Kaynak: http://www.imf.org/external/pubs/ft/weo/2009

http://tr.wikipedia.org/wiki/Dosya:Cumulative_Current_Account_Balance.png

Tablo 2. Kümülatif Cari İşlemleri Açığı Olan Ülkeler

Sıra Ülke Adı Cari İşlemler Dengesi Sıra Ülke Adı Cari İşlemler Dengesi

(milyar USD) (milyar USD)

1 ABD -7.335.869 17 G. Afrika -69.912

2 İspanya -773.443 18 Kanada -56.757

3 UK -695.155 19 Kolombiya -53.379

4 Avustralya -529.031 20 Sudan -53.294

5 Meksiko -263.667 21 Lübnan -51.530

6 İtalya -262.901 22 Pakistan -50.424

7 Yunanistan -249.371 23 Çek Cumhuriyeti -47.131

8 Brezilya -220.506 24 İrlanda -46.067

9 Türkiye -192.089 25 Peru -41.389

10 Portekiz -187.217 26 Bulgaristan -41.185

11 Polonya -182.901 27 Vietnam -34.599

12 Hindistan -137.796 28 Slovakya -34.588

13 Yeni Zelanda -95.316 29 Hırvatistan -30.039

14 Macaristan -91.720 30 Sırbistan -26.927

15 Romanya -89.819 31 Litvanya -25.820

16 Arjantin -72.486 32 Letonya -23.392

Kaynak: http://www.imf.org/external/pubs/ft/weo/2009

http://tr.wikipedia.org/wiki/Dosya:Cumulative_Current_Account_Balance.png

(5)

Cari işlemleri dengede olan ülkeler incelendiğinde bu ülkelerin çok büyük kısmının dünya siyasal sahnesine yeni çıkmış genç ülkeler olduğu anlaşılmaktadır. (Tablo 3) Geriye kalan diğer ülkelerle birlikte cari işlemler açığı ya da fazlası bulunmayan ülkelerin temel özelliğinin daha küçük ekonomilere sahip olmaları olarak kendini göstermektedir.

Tablo 3. Cari İşlemleri Dengede Olan Ülkeler

Sıra Ülke Adı

Cari İşlemler

Dengesi Sıra Ülke Adı Cari İşlemler

Dengesi

(milyar USD) (milyar USD)

1 Doğu Timor 3.943 13 Sao Tome ve Príncipe -0.645

2 Papua Yeni Gine 3.829 14 Gambiya -0.800

3 Yemen 1.623 15 Svaziland -0.921

4 Kiribati 0.074 16 Surinam -0.951

5 Vanuatu -0.096 17 Cibuti -0.963

6 Tonga -0.201 18 Gine-Bissau -1.059

7 Eritre -0.320 19 Dominik -1.098

8 Solomon Adaları -0.384 20 Butan -1.139

9 Samoa -0.430 21 Liberya -1.150

10 Moğolistan -0.505 22 Haiti -1.370

11 Bolivya -0.523 23 Cape Verde -1.383

12 Komor Adaları -0.628 24 St. Vincent ve Grenadines -1.462 Kaynak: http://www.imf.org/external/pubs/ft/weo/2009

http://tr.wikipedia.org/wiki/Dosya:Cumulative_Current_Account_Balance.png

Yine cari işlemler açığı veya fazlası olan ülkelerin durumu incelendiğinde cari işlemler açığı veya fazlası vermenin yapışkan bir durum olduğu görülmektedir. Dolayısıyla cari işlemler fazlası veya çığı veren bir ülkenin bu durumu değiştirmesinin oldukça zor olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. (Tablo 3). Sözgelimi Almanya, İsviçre S. Arabistan, Japonya, Hollanda İsviçre her yıl cari işlemler fazlası verirken ABD, Türkiye, Brezilya aynı şekilde her yıl açık vermektedir.

Tablo 3. Çeşitli Ülkelerin Yıllık Cari Açık Verileri

2010 2011 2012 2012 2013 Q1 2013 Q2 2013 Q3

ABD - 449.477 - 457.729 - 440.423 - 99.177 - 82.056 - 102.138 - 110.054 Euro Bölgesi 5.583 10.164 161.246 80.289 32.472 69.006 71.230 Almanya 207.725 223.324 240.743 69.748 59.623 60.006 58.749 İsviçre 75.894 39.486 53.914 14.576 20.507 31.201 22.276 S. Arabistan 66.751 158.545 164.764 39.954 32.698 26.824 Türkiye - 45.447 - 75.092 - 48.507 - 10.135 - 16.500 - 20.478 - 12.033 G. Kore 29.394 26.068 43.335 14.828 9.972 19.803 18.981 Brezilya - 47.273 - 52.480 - 54.246 - 20.110 - 24.812 - 18.642 Hollanda 57.760 78.828 72.733 18.849 27.826 17.886 18.989 Japonya 203.916 119.064 60.859 129 17.153 17.514 Kaynak:http://elibrary-data.imf.org/FindDataReports.aspx?d=33061&e=170784 (çevrimiçi: 10.02.2014)

(6)

3. TÜRKİYE’DE CARİ İŞLEMLER DENGESİ

Minör sarsıntıların döviz kurlarının oynaklığı ile giderildiği dönemleri saymazsak 1983 yılından bu yana Türkiye’de 1989, 1994, 1997, 2001 ve 2009 yıllarında olmak üzere dört büyük kriz yaşanmıştır. 1989 yılında görülen kriz Latin Amerika’da başlayan ekonomik krizin bir salgın olarak görülmesi sonucunda Türkiye’yi de etkilemiştir. 1997 krizi, orta büyüklükteki bazı uzak doğu ekonomilerine duyulan güvensizlikten kaynaklanan bir kriz olarak önce Rusya, Meksika, Brezilya, Arjantin gibi ülkelerle birlikte Türkiye’yi de etkilemiştir. 2009 yılında ABD’den başlayarak Avrupa Birliğini etkileyen Subprime Mortgage Krizi Türkiye ekonomisini de etkisi altına almıştır. Dikkat edilirse krizler dört beş yılda bir kendini tekrar etmekte ve her seferinde döviz kurunun yükselmesiyle son bulmaktadır. 1994 ve 2001 krizleri ise diğerlerinden farklı olarak Türkiye’den başlamış ve diğer ülkeleri etkilemiştir. 2009 yılında ortaya çıkan subprime mortgage krizi sırasında yaşanan teğet geçti geçmedi tartışmaları arasında döviz kurlarının genel düzeyinin %30 kadar artarak yeni bir düzeyde konsolide olması bu krizin de diğer krizler gibi döviz kurlarının yükselmesiyle sona erdiğini göstermektedir.

Yukarıda sayılan krizlerden önce yaşanan krizler daha farklı bir nitelik göstermektedir.

Sözgelimi 1982 yılında yaşanan Banker Skandalı olarak tarihe geçmiştir. Yine 24 Ocak kararları ile kendini gösteren 1980 krizi döviz kurlarının hükümetçe belirlendiği bir dönemde döviz ve mal karaborsası olarak kendini göstermiştir. Türkiye’deki varlıklara olan talebin ile Amerikan varlıklarına olan talebin yüksekliğinin yol açtığı cari işlemler açığını birbirinden dikkatle ayırmak gerekir. Zira Amerikan varlıklarına gösterilen talep yatırımcıların bu ülkedeki varlıkları düşük getirilerine rağmen daha güvenli buldukları için tercih etmektedir.

Buna karşılık Türkiye’deki varlıklara olan talebin temel nedenin spekülatif amaçlı yüksek getiri elde etmek olduğu açıktır. Bu durumu ABD ve Türkiye’deki varlıklara talep olarak tanımlamak yerine ABD’de varlık talebi olarak tanımlamak; buna karşılık Türkiye’de özellikle kamunun yüksek getirili finansal varlıklar arz etmesi olarak tanımlamak sorunun anlaşılmasını ve bir çözüm geliştirilmesini kolaylaştıracaktır. Türkiye’de arz edilen finansal varlıklara gösterilen talebin düzeyi bu talepte bulunanların beklentileri ve risk algılarına bağlıdır.

Buradan Amerikan varlıklarına gösterilen talebin azalması halinde bu durumun ABD’nin cari açığını düşürücü etki yapacağını söylemek yerinde olacaktır. Ancak bu düşüşün beraberinde Amerikan ekonomisinde göstereceği yan etkinin Türkiye’de olduğu gibi döviz kurlarının ve faizlerin birlikte yükselmesi gibi bir sonuç doğurmayacağı görülmektedir. Zira Türkiye’deki finansal varlıklara olan talebin düşmesi aslında ABD’dekinden farklı olarak bir arz fazlasından kaynaklanmaktadır. Amerikan ekonomisinin bir diğer farkı da varlıklara olan talep ile arz arasında bir dengesizlik olması halinde ABD’nin Türkiye’den farklı olarak dolar basabilmesi veya tahvil alım programlarıyla piyasaya dolar sürebilmesidir.

(7)

Oysa cari işlemler açığının soruna dönüşmeye başladığı durumlarda Türkiye’nin temel sorununu döviz kıtlığı oluşturmaktadır. Döviz girişini artırmak için daha çok varlık ihracı daha yüksek faiz paradoksal olarak döviz kurunu düşürmekte ve cari işlemler açığını büyütmektedir. Oysa, cari işlemler açığının azalması istenen bir durum olsa bile Türkiye gibi ülkelerde cari işlemler açığının azaltılması ekonomik bir daralma olmaksızın mümkün görülmemektedir.

4. CARİ İŞLEMLER AÇIĞI VE İŞ KAZASI ANOLOJİSİ

Literatürde, İş Güvenliği alanında iş kazalarının ortaya çıkmasın nedenlerini açıklayan ve kazaların önlenebilmesi için alınacak önlemleri açıklayan çok sayıda yayın bulunmaktadır.

Ancak iş güvenliğinin sağlanabilmesi için en temel kavramın “emniyet kültürü” olduğu ve bu kültürün okul öncesi eğitimden başlayarak, aile, okul, sendikalar ve devletin bu kültürün bireylere kazandırılmasında oynayacağı rollerin olduğunu göstermektedir. Bu roller üç yaşındaki bir bireyin belki otuz yıl sonra karşılaşabileceği bir kazayı eğitim yoluyla önlemeye yaramaktadır. (Yılmaz, 2013,27 ).

Bir kazanın nasıl ortaya çıktığını açıklayan kaza zinciri yaklaşımında kazanın meydana gelmesine yol açan etmenler beş başlık altında toplanmaktadır. Bu etmenler maddeler aşağıda sıralanmış ve bu etmenlerin her biri cari işlemler açığı kazaları çerçevesinde irdelenmiştir.

4.1.İnsanın Tabiat Şartları Karşısında Zayıflığı

İnsanın tabiat şartları karşısındaki zayıflığı kazaların ilk temel sebebidir. İnsanlar doğa karşısında bu kadar zayıf olmasaydı kazalar olmazdı. Kaldı ki, insanlar doğa karşısında daha güçlü olsalardı bile bütün doğal güçleri yenebilecek bir güce sahip olabilmeleri beklenemez.

İnsandan daha güçlü, daha atik canlıların kazaya maruz kalabildikleri açıktır. Bu sebeple kazaların tam bir kesinlikle önlenebilmesi mümkün görülmemektedir. (Yılmaz, 2013,31 ).

Cari işlemler açığının temel nedeni de kaynakların kısıtlı ve ihtiyaçların sınırsız olması dolayısıyla insanın tabiat karşısında zayıflığıdır. İnsanlar her ihtiyacını karşılayacak kadar yeterli kaynaklara sahip olsaydı cari işlemler açığı olmayacaktı. Ancak bunun yerine ülkeler zenginleştikçe eski ihtiyaçlarına yeni ihtiyaçlar eklenmekte böylece kaynaklar ihtiyaçlar karşısında açık vermektedir.

4.2.Kişisel Kusurlar

Dikkatsizlik, pervasızlık, asabiyet, dalgınlık, önemsememek ve ihmal gibi kişisel kusurlar kazaların ikinci temel sebebidir. Olumsuz niteleme sıfatı gibi görünen bu kavramlar yerine atılganlık, gözüpeklik, cesaret, düşünceli olmak, dikkate almamak gibi olumlu sıfatlar kullanılsa da sonuç değişmeyecektir. Bu özellikler veya kusurlar zayıflığın kişisel boyutu oluşturarak bireyin yanlış ya da gereksiz hareket yapmasına neden olmaktadır. Kaza için bireyin hareketinin her zaman kusurlu olması veya eksik olması gerekmemektir. Bazen önlemlerin fazlalığı, önlemlerin karmaşık olması ya da önlemlerin devreye alınırken hiyerarşik sebeplerle gecikilmesi de kazaya neden olabilir. İnsanların bazı kusurları eğitim ve

(8)

disiplinle önlenirse de iş güvenliği bilimi kişisel kusurların sosyal psikoloji ve çevresel etkiler nedeni ile de ne zaman ortaya çıkacağı bilinmeyeceği için insanı kusurlu bir varlık olarak kabul etmektedir. (Yılmaz, 2013,31 ).

Yukarıda kazalara yol açan kişisel kusurlar olarak sayılan maddelerin tümü cari işlemler açığı krizine yol açan kişisel kusurlar olarak kendini göstermektedir. Bu kusurlar daha fazla harcamak isteyen bir bireyden kaynaklanabileceği gibi dış kaynaklara ölçüsüz dayanan işletmecilerden veya ekonomi yönetiminde dikkatsizlik, pervasızlık ya da ciddiyetsizlik gibi çok geçici ve anlık davranışların cari işlemler açığı krizlerini tetikleyebileceği görülmektedir.

Ya da aşırı dikkat, kontrol süreçleri nedeniyle gecikme gibi nedenlerle iktisadi fırsatlar kaçırılabilmektedir. Dolayısıyla bu fırsatları yakalamak için hızlı davranılması da yavaş kalınması da kişisel kusur olarak nitelendirilebilmektedir. Son olarak son derece teknik bir konu olan makro ekonomi yönetimini oluşturan kadroların oluşturulması ve bu kadrolara getirilecek bireylerin seçim yöntemleri bireysel kusurların bir yönetim özelliğine dönüşmesine yol açmaktadır. Yöneticiler kendileri gibi memurlar seçerek bu kusurların kurumsal hale dönüşmesine yol açmaktadır. Cari açık krizi ile karşı karşıya kalındığında ise yöneticilerin hep uyguladıkları konvansiyonel yöntemleri çalışmamasına şaşırmaları sıklıkla karşılaşılan bir durumdur.

4.3.Tehlikeli Hareket-Tehlikeli Durum

İnsanın bireysel kusurlarının bir kazaya sebep olması için TEHLİKELİ ŞEKİLDE HAREKET etmesi gerekmektedir. Ancak yalnız başına tehlikeli harekette bir kazaya sebep olmaz.

Kazanın meydana gelmesi için bir de tehlikeli durumun bulunması şarttır. Kaza ancak bu iki hususun aynı anda üst üste gelmesi hallerinde oluşur. (Bakır, 2014,499 ).

İş kazalarında olduğu gibi cari işlemler açığı krizlerinde de tehlikeli durumun kişisel kusurlarla üst üste gelmesi gerekir. Cari işlemler açığı krizlerinde tehlikeli durum cari işlemler açığının kararlı bir şekilde yükselmesi ve bu durumu ekonomi yönetimde yol açtığı gerilim sonucu ortaya çıkmaktadır. Yukarıda vurgulandığı gibi cari açığın sürdürülebilir bir durum olduğunu sanmak başlı başına bir tehlikeli durum olarak ortaya çıkmaktadır. Yönetim ekiplerinin bu tehlikeli durumu doğal karşılayan bireylerden oluşması, yönetim kademelerinde çeşitli fikirlerin bir arada görülmemesi veya var olan çeşitli fikirlerin enerjilerini çözüm üretmek yerine çatışmaya ayırması cari işlemler dengesine ilişkin tehlikeli hareket ve durumlara örnek olarak gösterilebilir.

4.4.Kaza Olayı

Yukarıda belirtilen üç unsurun arka arkaya gelmesi de önceden planlanmayan ve bilinmeyen, zarar vermesi muhtemel bir olayın meydana gelmesi için kafi değildir. Bir de kazanın bütün unsurları ile gerçekleşmesi, yaralanma ya da zararın meydana gelmesi için KAZA OLAYINA ihtiyaç vardır. Bu da kaza zincirinin dördüncü halkasını teşkil eder. (Yılmaz, 2013,30 ).

Cari işlemler açığında iş güvenliği konseptinin en belirsiz halkasını kaza olayının meydana gelmesi teşkil eder. Ekonomi açısından kaza olayı “sudden stop” olarak bilinen ekonominin

(9)

aniden durmasıdır. Ekonominin aniden durması hareketini sürdürebilmek için dış kaynağa ihtiyaç duyan bir ekonomide dış kaynak akışının aniden kesilmesidir.

4.5.Yaralanma (Zarar veya Hasar)

Bir kazanın kaza tanımındaki durumuna gelmesi için YARALANMA (ZARAR VEYA HASAR) safhasının da bulunması gereklidir. Bu husus kaza zincirinin son halkasıdır. (Yılmaz, 2013,30 ). Zarar veya hasar ekonomik hareketliliğin durması veya çok yavaşlaması sonucu ortaya çıkan ekonomik zararların toplamdır. Bu zararlar borsanın piyasa değerinin beklenmedik ölçüde düşmesi, döviz kurlarında özellikle yukarı yönlü aşırı hareketler, piyasanın satın alma gücünün kaybolması ve ekonominin makro olarak spekülatif ataklara karşı dayanıksız düşmesi olarak kendini göstermektedir.

5. CARİ İŞLEMLER DENGESİ VE İŞ GÜVENLİĞİ ANOLOJİSİ

Bir işletmede, fabrikada, iş kolunda yürütülecek iş güvenliği çalışmalarında ve her türlü iş güvenliği problemlerinin çözümünde göz önünde tutulması ve dikkate alınması gereken ON temel kural vardır. Bu 10 kurala iş güvenliği temel prensipleri denilmektedir. Bu prensipler bilimsel bir çalışma çerçevesinde yürütüldüğü takdirde istenilen sonuçlar elde edilebilir.

İş güvenliği sağlayan on prensip cari işlemleri açığının yönetilmesinde de aynı derecede etkin olduğu düşünülmektedir. İş güvenliğinin on emiri aşağıda yer almakta olup bu prensiplerin cari işlemler açığının yönetilebilir bir dengede tutulması her prensip altında analojik olarak ele alınmıştır.

5.1.Tehlikeli Hareket Ve Tehlikeli Durumların Önlenmesi için İş güvenliği bilimi, kazaların önlenmesi çalışmasında kaza zincirinin 3.halkası olan TEHLİKELİ HAREKET VE TEHLİKELİ DURUM’u asli faaliyet alanı olarak benimsemektedir. Kaza zincirinin 3.halkası olan tehlikeli hareket ve tehlikeli durum zincirin en zayıf halkasıdır. Çünkü 1 ve 2. halkalar insan ile ilgili hususlardır ve iş güvenliği bilimi insan ile uğraşmanın etkili sonuçları olmayacağını kabul eder. Bu nedenle iş güvenliği sorumlularının ilk yapacağı iş TEHLİKELİ HAREKET VE TEHLİKELİ DURUMLARI tespit ederek bunları ortadan kaldırmaya çalışmalıdırlar. (Yılmaz, 2013,30 ).

Cari işlemler açığı cari işlemler krizinin tehlikeli durumudur. Zira cari işlemler krizine yol açan en önemli faktör cari işlemler açığıdır. Cari işlemler açığı bulunmasıydı cari işlemler krizi olmazdı demek yanlış olmayacaktır. Elbette cari işlemler fazlasının yol açacağı sorunların boyutu özellikle Japonya ve Almanya gibi örneklerden bilinmektedir. Ancak bu sorun cari işlemler açığında olduğu gibi bu açığın yol açtığı krizlerle karşılaşan ülkelerdeki sorunlar gibi hayat memat sorununa dönüşmemektedir. Diğer taraftan cari işlemler fazlasının yol açacağı krizlerin boyutu bu çalışmanın kapsamının dışındadır.

5.2. İş Kazalarının % 88’i Tehlikeli Hareketler-Den, %10’u Tehlikeli Durumlardan, %2’sı Kaçınılmaz Sebebi Bilinmeyen) Hareketlerden Kaynaklanmaktadır. Bu prensip iş güvenliği

(10)

sorumlularının özellikle tehlikeli hareketler üzerinde yoğunlaşmalarının gerektiğini açıkça göstermektedir. (Yılmaz, 2013,32 ).

Tehlikeli Hareketler: Emniyetsiz çalışma, Gereksiz hızlı çalışma, Emniyet donanımı kullanılmaz duruma sokma, Alet ve makineleri tehlikeli şekilde kullanma, Emniyetsiz yükleme, taşıma, istifleme, Emniyetsiz vaziyet alma, Tehlikeli yerlerde çalışma, Şaşırma, kızgınlık, üzgünlük, telaş, şakalaşma vb. ile Kişisel koruyucuları kullanmamak olarak sayılmaktadır.

Kolayca görülebileceği her şey veya her tutum tehlikeli hareket kapsamına girebilmektedir.

Buna karşılık tehlikeli durumlar da başlıklar halinde aşağıda sıralanmıştır.

Tehlikeli Durumlar: Uygun olmayan koruyucular, Koruyucusuz çalışma, Kusurlu alet, makine, teçhizat kullanma, Emniyetsiz yapılmış alet ve makineler, Yetersiz- bakımsız bina, alet ve makineler, Yetersiz ya da fazla aydınlatma, Yetersiz havalandırma, Emniyetsiz yöntem ve şartlardır.

5.3.Kaza Sonucu Meydana Gelebilecek Zararın Büyüklüğü Kestirilemez, Bu Tamamen Tesadüflere Bağlıdır. Burada; yapılan çalışmalar ile kazayı hafif atlatmak değil yukarıda sayılan kazayı meydana getiren sebeplerin ortadan kaldırılmasının doğru olacağına işaret edilmektedir. Yapılan istatistikler kazaların %50’sinin kolayca önlenebileceğini,%48’inin ancak etüt ve metotlu bir çalışma ile önlenebileceğini, % 2 sinin de önlenmesinin mümkün olmayacağını göstermiştir.

Cari açığın bir krize veya kazaya yol açması tamamen tehlikeli hareketlerin varlığına bağlıdır.

Tehlikeli hareketler ve tehlikeli durumlar bir araya geldiğinde kaza olma olasılığı artmaktadır.

Nitekim kaza olduktan sonra, oluşan kazanın ya da bu çalışma bağlamında yaşanan cari açık krizinin büyüklüğü tamamen tesadüflere bağlıdır. Bu tesadüfi riskten kaçınmanın en etkili yolu krize yol açabilecek siyasal hareketlerden kaçınmaktır. Diğer taraftan ekonomide cari açık krizine yol açabilecek tehlikeli durumların önlenmesi de ortaya çıkabilecek bu kazaların büyük krizlere dönüşmesini önlemede en etkili yöntem olarak değerlendirilmektedir.

5.4.Ağır Yaralanma ya da Ölümle Neticelenen Her Kazanın Temelinde 29 Uzuv Kayıplı ve 300 Yaralanma Meydana Gelmeyen Olay Vardır. (1-29-300 Oranı)

Bu prensipten, özellikle “kazaya ramak kaldı” olaylarının nedenlerinin çok iyi incelenerek sebeplerinin ortadan kaldırılması gerektiği anlaşılmaktadır. 1-29-300 kuralının önemli bir özelliği de bir işletmede olabilecek kazalar hakkında önceden tahmin yapma olanağını sağlamasıdır. İş kazaları istatistikleri yapılan işyerlerinde önceki yıllara göre elde edilen KAZA SIKLIĞI ve KAZA AĞIRLIĞI oranları değerleri bir sonraki yıl için yaklaşık tahmin olanağı vermektedir.

(11)

Buradan cari işlemler açığının bünyesinde sistemik olarak kriz riski taşıdığını söylemek mümkün görünmektedir. Büyük cari açık krizlerinden önce üç yüz ramak kaldı krizlerinin atlatıldığını saptamak analojik olarak doğru görünmektedir. Zira cari işlemler açığının siyasal krizlere dönüşerek siyasal iktidarın hayatına mal olması halleri dışında bu krizler “ramak kala” olaylarına benzemektedir. Bu itibarla ağır krizlerden korunmanın en etkili yolu bu krizlerden çok önce ramak kala olaylarını kayıt altına geçirerek uygun önlemler almaktan geçmektedir.

5.5.Tehlikeli Hareketlerin Nedenleri

İşçinin dikkatsizlik, laubalilik, umursamazlık bünyeden ve yaradılışından gelen şahsi kusurları; bilgi ve ustalık yetersizliği, fiziki yetersizlik, uygunsuz mekanik şartlar ve fiziki çevre kazaya yola açan tehlikeli hareketlerin nedenlerini oluşturmaktadır. Aynı nedenler ekonomi yönetimlerinin her kademesindeki çalışanlar için de geçerlidir.

Görüldüğü gibi insan önce güvensizlikleri oluşturmakta sonra bu koşullar nedeniyle kaza yapmakta veya meslek hastalığına uğramaktadır. Tehlikeli hareketlerin nedenlerinin tasnifi edilmesiyle kaza incelemelerinde kusur oranlarının belirlenmesi mümkün olmaktadır. Buna karşılık cari açık krizlerinde kusurun tamamı siyasal iktidarın hanesine yazılmaktadır. 1980 sonrasında yaşanan bütün büyük cari açık krizlerinin siyasal iktidarların siyaset sahnesinden son bulmasıyla sonuçlandığı bilinmektedir.

5.6.Kazalardan Korunma Metodları

Kazalardan korunabilmek için mühendislik ve sistemde revizyon, ikna ve teşvik, ergonomik önlemler ve disiplin kurallarına sadık kalma dışında bilinen bir yöntem bulunmamaktadır.

(Yılmaz, 2013,33 ).

A-Mühendislik ve Revizyon: Tehlikeli Durumların Bilinmesi, Tehlikeli Durumların Analizi, Tedbirlerin Alınması, Tedbirlerin Uygulanması, Gerekli Kontrollerin Sağlanması aşamalarını içerir.

B-İkna Ve Teşvik: Eğitim ve Öğretim Çalışmaları, Çeşitli Yarışmaların Düzenlenmesi, İkaz Levhaları ve Afişler, Propaganda, Ödüllendirme/ Özendirme olarak sayılmaktadır.

C-Ergonomiden Yararlanma: Yapılacak işe uygun işçi temini ve çalışanları biyolojik özellikleri ile kabiliyetlerine göre makine, tesis ve aletleri geliştirmek şeklinde ergonomi biliminin gerekleri yerine getirilmesidir.

D-Disiplin Kuralları: İş güvenliğini sağlamada en son başvurulacak çözüm yolu disiplin tedbirlerine başvurulmasıdır.

5.7. Kazalardan Korunma Yöntemleri İle Üretim, Maliyet, Kalite Kontrolü Metotları

Benzerlik ve Paralellik Arz Eder. İş güvenliğini sağlama metotları ile verimlilik, kalite çalışmalarında kullanılan yöntemler arasında tam bir paralellik vardır. Bu yaklaşım özellikle Yönetim Sistemleri arasında oluşturulan benzerlikte de çok açık bir şekilde ortaya konulmuştur. Dolayısıyla üretim ve güvenlik konusunun birbirinden ayrılarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Aynı şekilde cari işlemler açığının üretim, maliyet ve

(12)

kalite kontrolü metodolojisinin bir parçası olması gerekmektedir. Bir üretim yönteminin parçası olmadan verilen cari açık sonunda pahalı bir kriz olarak ekonomiye geri dönecektir.

5.8.İş Güvenliği İle İlgili Çalışmalara, Konulacak Kurallara ve Alınacak Tedbirlere Üst Düzey Yöneticileri Katılmalı Ve Sorumluluğa Ortak Olmalıdırlar. İş Güvenliği çalışmaları, sadece işyerinde bu amaçla görevlendirilen personelin gayret ve çabaları ile sınırlı olmamalıdır. Özellikle üst düzey yöneticilerin İSG çalışmalarına ilgi duymaları ve destek olmaları, diğer çalışanların İSG çalışmalarına pozitif katkısını artıracağı gibi, Üst düzey yöneticilerin kendi koydukları kurallara örnek teşkil edecek şekilde uymaları da teşvik edici bir neden olacaktır.

Siyasal iktidarlar ve makroekonomi yönetiminin en üstten başlayarak cari işlemler açığının çok tehlikeli bir iş ortamı olduğunu kabul etmesi benimsemesi her aşamada buna göre davranması cari işlemler açığının bir krize dönüşmesini önlemede son derece etkili bir psikolojik faktördür. Bu faktör cari işlemler açığının krize dönüşmemesi için gerek şarttır.

5.9.Formen, Ustabaşı ve Benzeri İlk Kademe Yöneticiler Kazalardan Korunmada En Önde Gelen Personeldir. Bu prensipte; işyerinde işçiye en yakın ilk kontrol elemanının iş güvenliğini sağlama çalışmalarında ki önemi ile eğitim, ikna, teşvik ve disiplin çalışmalarının hangi seviyede yoğunlaştırılması gerektiğine işaret edilmektedir.

Cari açık makroekonominin sorunu olarak ortaya çıkmakla birlikte son tahlilde bu maliyet mikro düzeyde işletmelerin ve oradan da hane halkının üzerine yıkılmaktadır. Dolayısıyla hane halkından başlayarak işletmelerin ilk kademede cari açık krizlerine karşı koruyucu önlemeler alması ile korucu yöntemlerin başarı artmaktadır. Spekülatif ataklardan korunabilmek için kur riski, kredi riski, faiz riski, piyasa riski gibi risklerden işletme bazında ve bireysel düzeyde önlemler alarak korunma teşvik edilmelidir.

5.10.İş Güvenliği Çalışmalarına Yön Veren İnsani Duyguların Yanında, İş Güvenliğinin Sağlanmasında İtici Rol Oynayan İki Mali Faktör Vardır. Bunlardan birincisi güvenli bir işletmede üretimin artıp maliyet düşmesidir. İkinci olarak kazalarda meydana gelen zarar yapılan önlemler için yapılan ödemelerin yaklaşık 5 katı olmaktadır. Hiç önlem almadan çalışmak böylece daha pahalıya gelmektedir.

Aynı durum cari işlemler açığı için de söz konusudur. İktisat teorisinde, istihdam miktarının iktisadi büyüme ile yükseltilebileceği görülmektedir. Kılıçbay;1994:268). İktisadi büyüme;

sermaye birikimi, beşeri sermayenin artışı ve teknolojik ilerleme ile meydana gelmektedir (Yılmaz;2004:24). Bir başka ifade ile teknolojik ilerleme ve beşeri sermaye istihdamı yükseltebilmektedir. Cari işlemler açığı istihdamın artması, sermaye birikiminin sağlanması ve iktisadi büyüme için elinde fazla olanak bulunmayan ülkeler için kullanılması zorunlu ve kaçınılmaz gibi görünen bir makroekonomik ve finansal bir araçtır. Dolayısıyla cari işlemler açığının işçi sağlı ve güvenliği yaklaşımı ile çok tehlikeli işler kapsamında değerlendirilebilir.

(13)

Kaldı ki güvenlik önlemleri makroekonomik bütünün bir parçası olduğundan bu önlemeler kendi başına bir istihdam alanına dönüşmektedir. (Gençler;2005).

Bu çerçevede cari işlemler açığına yol açan tüm faktörlerin ortadan kaldırılması büyümeden istihdamdan ve sermaye birikiminden vaz geçmek anlamına gelebilmektedir. Dolayısıyla cari işlemler açığı tehlikesinin iş güvenliği yaklaşımının tehlikenin kaynağında önlenmesi yönteminin uygulanmasını olanaksız kılmaktadır.

Buna karşılık mühendislik yöntem ve prosesleri ile kişisel koruyucu ve donanım kullanılarak iş kazalarının azaltılmasının söz konusu olduğu gibi ekonomi yönetiminde prosesleri değiştirmek ve tüm işletmelerin cari açığın neden olabileceği; kur riski, faiz riski, piyasa riski, operasyonel riskler gibi tehlikelere karşı kişisel koruyucu ve donanım (KKD) kullanılmasıyla kaza riskinin büyük ölçüde ortadan kaldırılabileceği düşünülmektedir.

Dolayısıyla, siyasal iktidarlara ve makroekonomi yönetimlerine düşen en önemli görevin cari işlemler açığı ile çalışmanın çok tehlikeli işler sınıfında yer aldığının bilincinde olması görülmektedir. Cari işlemler açığının krize dönüşmesine karşı korunmak için tehlikeyi kaynağında önleme, mevcut sistematiğin daha az tehlikeli bir sistematikle değiştirilmesi, mühendislik prosesleri ve kişisel koruyucu donanım kullanılması yöntemlerinin birinin veya bir kaçının uygulanması ilk bakışta teknik gibi görünse de siyasal iktidarların iradesine ihtiyaç duymaktadır.

Son olarak eğitim yoluyla tutum ve davranış değişikliği sağlamak için risk algısının ve yönetiminin bir eğitim sorunu olduğu gerçeğinden hareketle iş güvenliğinin trafik eğitimi, medya okur-yazarlığı gibi eğitim yoluyla çok küçük yaştan itibaren oluşturularak ve geliştirilerek sağlanması yine siyasal iradeye ihtiyaç duymaktadır. (Kesici;2010,7).

5. SONUÇ

Cari açık dengesi veya sürdürülebilir cari açık iş sağlığı ve iş güvenliğinin konusunda olduğu gibi, çalışma alanını, konuya yaklaşma tarzını, kurallarını, çözüm yöntemlerini belirleyen temel kabullere uyulması ile mümkündür. Cari işlemler dengesinin önemini makro iktisat ve kamu maliyesi konularında ilgili herkesin bilmesi ve uygulaması gereken kuralla bütününü tıpkı iş güvenliği kurallarının işyerinde uygulanması gibi ele alınmalıdır. Aksi takdirde bilimsel temelden uzak, metodolojisi olmayan çalışmalarla sürdürülebilir bir cari işlemler açığını başarmak tamamen tesadüflere bağlıdır. Cari işlemler açığının yol açacağı bir ekonomik krizin maliyeti de alınacak güvenlik önlemlerinden çok daha yüksektir.

Cari işlemler açığına yol açan tüm faktörlerin ortadan kaldırılması büyümeden istihdamdan ve sermaye birikiminden vaz geçmek anlamına gelebilmektedir. Dolayısıyla cari işlemler açığı

(14)

tehlikesinin iş güvenliği yaklaşımının tehlikenin kaynağında önlenmesi yönteminin uygulanmasını olanaksız kılmaktadır.

Mühendislik yöntem ve prosesleri ile kişisel koruyucu ve donanım kullanılarak iş kazalarının azaltılmasının söz konusu olduğu gibi ekonomi yönetiminde prosesleri değiştirmek ve tüm işletmelerin cari açığın neden olabileceği; kur riski, faiz riski, piyasa riski, operasyonel riskler gibi tehlikelere karşı kişisel koruyucu ve donanım (KKD) kullanılmasıyla kaza riskinin büyük ölçüde ortadan kaldırılabileceği düşünülmektedir.

Cari işlemler açığı ile çalışmanın çok tehlikeli işler sınıfında yer aldığının bilincinde olunması gerekmektedir. Cari işlemler açığının krize dönüşmesine karşı korunmak için tehlikeyi kaynağında önleme, mevcut sistematiğin daha az tehlikeli bir sistematikle değiştirilmesi, mühendislik yöntemleri ile kişisel koruyucu donanım kullanılması yöntemlerinin birinin veya bir kaçının uygulanması gerekmektedir

Son olarak eğitim yoluyla tutum ve davranış değişikliği sağlamak için risk algısının ve yönetiminin bir eğitim sorunu olduğu gerçeğinden hareketle iş güvenliğinin trafik eğitimi, medya okur-yazarlığı gibi eğitim yoluyla çok küçük yaştan itibaren oluşturularak ve geliştirilerek sağlanması gerekmektedir.

REFERENCES

• Bakır, M.; İş Sağlığı ve Güvenliği Mevzuatı, TMMOB, Elektrik Mühendisleri Odası Yayınları, 1.Baskı, Ocak 2014.

• Blanchard O, F.Giavazzi, F. Sa; The U.S. Current Account and The Dollar, NBER Working Paper Series, Working Paper 11137, http://www.nber.org/papers/w11137, February 2005.

• Gençler, A.; ‘2001 Ekonomik Krizinin Bankacılık Sektöründeki İstihdama Etkisi’, İ.Ü. İktisat Fakültesi Sosyal Siyaset Konferansları, Sayı:50, Yıl: 2005

• İçli, G.; ‘Eğitim, İstihdam Ve Teknoloji’, Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, Yıl:2001, Sayı:9, s.65-71

• Kesici, M. R.; ‘Türkiye Ekonomisinin Yüksek Büyüme Evresinde İstihdam ve İşsizlik’, İş Güç Endüstri İlişkileri Ve İnsan Kaynakları Dergisi, Temmuz- 2010, Cilt:12, Say: 03, s. 07-26

• Kılıçbay, A.; Türk Ekonomisi, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Yayın No:263, 5.Baskı, İstanbul-1994

• Mankiw, N.G,; A Quick Refresher Course on Moacroeconomic, NBER Working Paper Series, Working Paper 3256, http://www.nber.org/papers/w3256, February 1990.

• Murat, S.; Dünden Bugüne İstanbul'un İşgücü ve İstihdam Yapısı, İstanbul Ticaret Odası, Yayın No: 2007-73, İstanbul-2007

• Şenkal, A.;‘Teknolojik Gelişmelerin Toplu Pazarlık Üzerindeki Etkileri’, Sosyal Siyaset Konferansları, 43-44 Kitap, 2000, s.261-280

(15)

• Yılmaz, A.İ., İş Sağlığı ve Güvenliğinde Kaza Zinciri Teorisinin Önemi ile Açık İşletmelerdeki Tehlikeli Hareket ve Tehlikeli Durumlar, MT Bilimsel, Journal Of Underground Resources, Sayı:2, Ocak, 2013, s.27-40.

• Yılmaz, S.; Makroekonomik Teoride Yatırım Büyüme ve Enflasyon, Beşir Kitapevi, İstanbul-2004

Referanslar

Benzer Belgeler

Diğer uluslararası ve ulusal kuruluş ve kurumlarla işbirliği yapan bu BM Örgütü de, iş sağlığı ve güvenliği yönünden önemli çalışmalar gerçekleştirmiştir. •

Güvenlik kültürü Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (IAEA) tarafından “kurumun sağlık ve güvenlik programlarının yeterliliğine, tarzına ve uygulamadaki ısrarına karar

kaynaklanan her türlü tehlike ve sağlık riskini azaltarak insan sağlığını etkilemeyen seviyeye düşürmektir, bu amaç çerçevesinde “Risk Yönetim Prosesi” iş sağlığı

• Radyasyona yüksek dozlarda maruz kalınması; moleküler düzeyde DNA için, doku karşılığı olarak ise özellikle radyasyon duyarlılığı fazla olan kemik iliği,

bileşikleri, berilyum ve bileşikleri, civa ve bileşikleri, çinko ve bileşikleri, fosfor ve bileşikleri, kadmiyum ve bileşikleri, krom ve bileşikleri, kurşun ve bileşikleri,

• Grup 3 biyolojik etkenler: İnsanda ağır hastalıklara neden olan, çalışanlar için ciddi tehlike oluşturan, topluma yayılma riski bulunabilen ancak genellikle etkili

Örneğin; kişinin içe kapanık bir kişilik özelliğine sahip olması nedeniyle diğer çalışanlarla iyi bir iletişim kurmakta başarısız olması strese neden

• Yüz ve Göz Koruma • Baş Koruma • Solunum Koruma • İşitme Koruma • El Koruma • Ayak Koruma... Yüz ve Göz