• Sonuç bulunamadı

Edebî tenkiti: Yollar ve İzler.

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Edebî tenkiti: Yollar ve İzler. "

Copied!
12
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Id jtih ad

‘¿\l

i i

iç in d e k il e r

Edebî tenkiti: Yollar ve İzler.

Nobel mükâfatı alanlar.

L ’atdente.

Ahlak ve terbiye.

Tevfik Fikretin ruhunu tetkik.

Şâ’irin çocuğu, ir ahlâkın icmali Yeni neşriyyat.

D. Ab. Dj.

Salih Zeki E. Hâzim J. M. Guyau Dr. izzettin Dr. AB. Cevdet J. M. Guyau

İçtihat

Istanbul 1 Kânunu evevl 1929

“İŞ„ Matbaası

(2)

Dr Yorği Fotaki Mavromatis

Emrazı dahiliye

Beyoğlu VenedikSokağı No 5 Cum‘a ve Cum’a İrtesinden başka

Hergün lf dan 7 ye kadar.

Çarşamba gühleri parasızdır.

Telefon : p. 4707.

Şâiri Âzami Tebcil

Güzide şair Florinali Nazım Beyin Abdulhak Hamid Beyi ateşli bir ihlas ile tebcil eben yeni eseridir.

Mutala’asını tavsiye ederiz bir Çok resimleri muhtevidir.

Adabı Muaşeret Rehberi

[SAVOİR VİVRE]

Dr. Abdullah Cevdet Beyin bu yeni kitabı mühim bir ihtiyacı tatmin ediyor. 500 küsür sahifalı ve resimlidir.

Cildlisi 175, ciltsizi 150 kuruş posta pa­

rası yüzde 20 nisbetinde zam edilir.

Müderris İsmail Hakkı Beyin kitablan

Kuruş İçtimaiyat nokta! nazarından terbiye 20

Kalbin gözü 20

İzmir konferansları 50

Terbiye ve iman 25

Bu eserlerin nüshaları tükenmek üçere- dir İdarehanemizde ve kitabçılarda bulunur.

«içtihat» da ilân Tarifesi

Tek şutunun her 3 centimètre irtifai yani 3 X 8 centimètre murabbai yer ve herdefa’i derç için ücret 1 liradır.

İlanların ücretleri dere edildikten so­

nra muntazam makbüzla tahsil olunur.

İ’llanı muhtevi “ İctihad,, nushalari, İ’lanı verenlere meccanen gönderilir.

Her derç için İlân asgari 1 liradır.

Tarif de publicité dans T «ldjtihad»

Ltq 1 pour chaque 3 centimètres de haut­

eur dans les colonnes de l’“Idjtihad„. soit 3 X 8 cent, carrés, par insertion.

Le prix des avis et annonces est en­

caissé après leur insertion, contre reçu dûment établi.

Les numéros de l’“ldjtihad„ dans les guels les avis et annonces ont paru sont enuoyés aux intéressés, à titre gratuit.

Le prix des avis et annonces est de 1 Ltq. au minimum, par insertinon.

M. ÜTÜCİYAN Çinkoğraf

Fincancılarda Kalifidi Han

AKU SEUM

Yazan: Meşhur Rahib J. Meslier

Tercüme eden : Dr. ABDULLAH CEVDET Basan : Dr. ABDİL HÜSNÜ

527 Sahifelik bu kitap son zamanda arab haberiyle basilan kitapların en canlısıdır. Müte- reciminin hakikat aşkı, tercümelerinde de görünüyor. “Bu tercümenin mevzuû bir ubudiyet ve ibadetdir, diyor.

“VOLTAIRE, Hiç bir şey “Meslier, nin kitabının yaptığı tesirden fazla tesir yapmaz, diyor. D’ALEMBERT “voltaire,, e yazdığı mektupdâ “bu kadar az kuvveti zahire ile bu de­

rece büyük tesirat husule getiren yalnız top barutunu biliyorum,, diyor. “ Akli Selim,, i oku­

yun, hür olmak, “energie,, kaynağını yüreğinizden başka bir yerde bulmamak isterseniz bu kitabı okuyun. Hakikatten korkmayın, o güzeldir, eyidir, kerimdir, sizi karanliktan ışığa geti­

rir. “M eslier, yi okuyun. 527 Sahifelik ve güzel mücelled kitabın bahası yalnız 150 kuruştur.

ADRES : Istanbulda Içtihad evinde Dr. ABDIL HÜSNÜ

(3)

ABONEMENT

Pour un an D . 2 • Edition spéciale500Ptrs.

ADRESSE

“idjtihad,,Constantinople Téléph. St. 865 XXV ème ANNEE 1 Décembre 1929

Türkçe ve Fransızca

İLMÎ, EDEBÎ, İKTİSADÎ

No: 286

ABONEMAN:

Seneliği[24Nüsha]Türki-

|ye için 21/2, hariç için 2 D. Âlâ kâğıdlısı 5Liradır

İDAREHANESİ Cığaloğlunda İçtihat Evi.

Tarihi Te’sisİ:

1904 — Genève Yirmi beşidci sene 1 Kânunuevvel 1929 Edebî tahlil

YOLLAR ve İZLER

— ı —

İşte küçük bir şiir mecmuası, ki kendi sesile söyliyor. İlhamı' kendi yüreğinden nebe’an ediyor. Diğer hiç bir zekânın musahharı deyil. Bilkimya terkipler, imti­

zaçlarla vücuda getirilmiş yapma bir ıtır, sun’i bir “ Parfüm „ deyil.. Pek ince olmasada tabiatın lâboratuvarında ibda’

olunmuş bir rayihası bulunan bir çiçek te ’siri yapıyor. Şi’rin merkezi sıkleti şüp­

hesiz ihtiva ettiği ve bulmuş olduğu yeni bir hayaldedir, yeni bir nottadır. Fakat bazı genç şairlerin bu merkezi sıkleti bulmak ve ihya etmek için gösterdikleri cebri nefs bek hüzn engiz acubelerle ortalığı dolduruyor. (Yollar ve izler) in hiç bir iddiası yok.

Baş tarafında “Didaktik,, denilen cins­

ten bir kaç manzume varki bunlar millî ve ırki şaikaların söylenmesi dirler; bu­

rada münevver, kuvvetli, zengin, mes’ut müreffeh ve bilhassa hür bir Türkiye görmek iştiyakı terennüm etmiştir:

Bir vatan bir temiz, küçük Turan, Ki bu asrı refahu irfanın,

Bu yaman kanlı canlı dünyanın, İtilâlar saçan, vefa yaratan İlmü fazlile süslü olmalıdır;

Şimdi mazi olan küçük Turan Kahraman anlı şanlı Türkistan Yetişir, uykudan uyanmalıdır!

Milletin bu uykudan uyanması temenni­

sini bizde 1913 de balkan harbinin fer­

dayı' müzliminde (Şaikai hayat) adlı bir manzumede, galiba biraz daha keskin daha tiz bir perdede şöyle terennüm et­

miştik.-

Hûşyaran deli gönlüm gibi cuşan olsa, Kanlarında tutuşan nairei şan olsa, Hakka, haysiyeti milliyeye, istiklâle, Ah, bir aşk, bir imani hürueşan olsa!.

Bunlar olsa bu kadar düşmeye imkân olamaz, Boynuna kimse bu zinciri elile dolamaz;

Bağımızda edemez bülbülü baykuş iskât, Açmayan gülleri, sünbülleri a’da yolamaz;

Yanmayı yakmayı, ey kavm güneşten kaptın, Besledin gözlerini nur ile nare taptın,

O büyük şaikadır ruhumu hâlâ yaşatan, Ey büyük şaika adsızları hakan yaptın.

Şi’rimin natıkası bestei ahengindir, Kalbimin darbeleri demdemei cengindir;

Olmiyanlar ne kadar var ise şimdi olacak,

“Bagator„ larla cihani medeniyyet dolacak.

Tanımam kudreti, kılmışsa mukadder zillet, Milletim! Milletim! Ey uykuya kanmış millet!

Açarak suri hurafata bu müthiş deliği, Sana kan yapmak içindirki erittim çeliği.

Doktor Kaya bey bizim böyle uzun kelimelerle ifade etmek istemiş olduğumuzu, Kahraman anlı şanlı Türkistan

Yetişir uykudan uyanmalıdır.

beytile kısa yoldan ifade etmiştir.

Doktor Kaya bey (Mehtap ve sen adlı) manzumesinde ince bir şair olduğunu göstermiştir:

(4)

5296 İÇTİHAT

Ey yüzü her behardan daha şen Ey nigâhında mihrümah öpüşen!.

“Hemşireme« unvanlı manzumenin hati­

mesi olan şu satırlar ne kadar güzel ve tekllufsuzdur.

Bilirsin çektiğim meşakkatleri Ferd için değildi... Cemiyet için Zihnime yatmıyan hakikatleri Çiğnedim sevgili bir millet için.

Kıt’ası 1311 tarihi rumisinde ve Abdülhamit devri istibdadında (babı zabtiye) den mahfuzen ve Tarabulus garp merkez hastahanesi göz tabipliğine memuren fiefy ve teb’id olunmak üzere mahbesimden çıkarıldığım sırada bir polis neferinin tahkirkâr bir sözünün te’siri altında yazılmış olan şu satırlarımızı hatıra getirdi ve yüreğimiz sızladı.

Sahai idrakine sığmaz cihanda kimsenin Çektiğim zülüm u meşekkatler adalet namına;

ömrümü ettim feda bir milleti mazlum için, Ben hedef oldum yine ol milletin dtişnamına.

Bizim bu satırlarımızda şiiriyet olmadı­

ğını bildiğimizi söylemeye lüzum gömü­

yoruz. (Anneme) manzumesi, ince ve hassas bir yüreğin işidir.

Ne zaman saracak beyaz saçların Oğlunun mihnetli başını anne;

Rüyama damladı gözünden yaşın Coşturdu gözümün yaşını anne..

Bu hateme enfes şi’ri mahzdır, Göz yaşının rüyaya damlaması çok hislidir. Bizimde 1904 de, çok kanayan ve sızlıyan bir sonnemiz şu üç mısra’la hitam buluyuyordu:

Je garde dans mes yeux ton souvenir béni;

Comme un soleil fervent et fugace tu plonges Atravers de mes nuits drns le coeur de mes songes.

Bunlar arasında hemderlik ne kadar ruşen!

(Perişan), (kara devlet), (olurmu ol­

mazını), (miraç) unvanlı manzumeler şaya­

nı nazardır. (Tekvinde sevda) manzumesi J. M. Guyan nın L’atome et L’amour manzumesinden mülhem görünüyor. Her halde mevzuda müşabehet barizdir. (Atila) yı insan sıkılmaksızın okur ve bazan mü- telezziz olabilir.

Deniz ile hasbihal:

Deniz, Bahrimuhit, hakikaten ne büyük ummani ilhamdır, (ummani ilham) sözü bir rtıbu asır evvel yazılmış Lyre Turque, ismile 1902 tarihinde Paris de basılmış olan mecmuai iş’arda ( Şair ve Umman ) adlı manzumemizi, tecalübi efkâr kanunu te ’sirile hatıra getirdi. Doktor Kaya bey denizi başka veçhesinden görmüştür. Bi­

zim görüşümüz denizin hiç bir veçhesine ait değil şairin ve denizin içlerine, yal­

nız deruni hayat ve hadiselerine aittir.

O küçük manzume şudur :

L’insondable océan, roule, roule ses flots Vers les abruptes grèves.

Le poète, à son tour, fait voler ses sanglots Dans l’horizon des rêves;

L’océan en son sein porte des morts livides Et de joyeux vivants;

Le poète en ses yeux a des larmes limpides Qui reflètent souvent

De défuntes amours ou, d ’un espoir naisant Une nouvelle aurore;

il a courroux sublime et regard carressant Qu’on craint et qu’on adore.

Locéan gronde et bout sous la foudrs en démancé Fléau des floraisons;

Le poète s ’émeut par le cri de souffrance, Des générations.

Tu brises, océan! contre d’immenses roches Ni vaincu ni vainqeur;

Le poète, indigné, lui, frappe ses reproches Contre son propre coeur.

La Lyre Turque - Wine 1901

“Karabatak» manzumesi çok eyidir ve güzeldir; dilber bir insicam ile tertil olun­

muştur.

(5)

İÇTİHAT 5297

AHLAK VE TERBİYE

İnsan yüreğinde bir yeşillik, bir genç­

lik köşesi, henüz hiç bir mahsul alınma­

mış olan, daima yeni bir fidan dikilebi- len küçük bir köşe saklanmalıdır. Uzun müddet genç kalmak, ve hatta yüreğin neş’eli ve muhabbetkâr olması itibarile çocuk kalmak, zevahirinde değil harimi ruhunda şuh, şen ve canlı bir şey mu­

hafaza etmek hayata hâkim olmanın en iyi çaresidir; zira gençlikten daha büyük hangi kuvvet vardır?

Hiisni niyet, mukabelesini, almış olduğu ile ölçmez. Bire mukabil iki hatta on iade eder. Hatta bunun asıl manasile, tevzi’kâr adaletle bir alâkası yoktur. Zira Dürüst hat­

ta ahlâkî bir taksim kardaşlıkla kabili telif değildir. Müsrif çocuk, uslu çocuktan daha ziyade te s’id olunabilir. Bir mücrim sevilebilir ve bir mücrim belki sevilmeye her sevilenden daha ziyade mühtaçtır.

İki elim var, biri hayata kendisile be­

raber yürüdüğümün elini sıkmak için, diğeri düşenleri kaldırmak için. Hatta bunlara iki elimi birden uzatabilirim.

Oğlunun ihtİzarım görürken, son demine kadar baş ucunda bulunmak kuvvetine malik olmak için, göz yaşlan arasında taam etmek cesaretini bulan ana gibi yapmalıyız. Başkaları için yaşa­

mak isteyen hayata küsmemelidir.

“Confucius,, un sadık tilmizi olan “Men- cius„e Çinli bir âlim diyordu ki: Tab’ı be­

şer o kadar yumuşak, o kadar kabili inhina­

dır ki söğüt dalına benzer; hakkaniyet ve adalet bu söğütle yapılmış sepet gi­

bidir. Fakat ahlâk adamı metin yürekli bir meşe olduğuna kani olmalıdır, ken­

disini gelişi güzel, temas eden ele göre şekl alan bu söğüt gibi hisetmemelidir;

eğer vicdanı bazı yumuşak dallarla şevki

tabiinin ördüğü sepetten başka bir şey değilse şevki tabiinin yapmış olduğunu teemmül bozabilir.

Vazifenin bir nev’i fizikî ve bizim haricimizde bulunan ve vasıl olmak müm- kin olmadığı halde görülebilen bir mak- sad olarak bize arzettiği gayei ahlâkiyi Pascal fazla kavrar. Pascal Pensées [ mü­

lâhazalar] adlî kitabında der: “ İnsan naza­

rını yokarıya tevcih e d e r , fakat kum üzerine istinad edilir, toprak yıkılır ve semaya bakarken insan düşer.„ Fakat, Pascal a cevaben denile bilirki ruhumuzda taşıdığımız sema başlarımızın üzerinde gördüğümüz semadan |temamen farklı değilmidir? Burada denilmek lazım degil- midir ki görmek temas etmek, malik olmaktır; maksadı ahlakîyi görmek bu maksadı mümkin kılar ve buna doğru yörüme başlar; bütün iradelerin en yıl­

ın azi olan azm [bonne voloné] de bulunan istinad noktası asla yıkılmaz; daima eylige doğru gidilirken düşülmez ve bu ma’na- da semaya bakmak zaten semaya çıkm-

akdır. J. M. Gııyaıı.

L ’attente

Je me promenais seul, un jour, dans mon jardin, Parmi les belles fleurs odorantes que j’aime D’un amour paternel; car je les plante, ou sème Et les soigne arrosant chaque soir et matin.

Et du soleil couchant le dernier rayon blême S ’ effaçait sur le mont nébuleux et lointain.

Un rare et doux oiseau chantait sous le sapin;

Je l’écoutais ravi d ’une allégresse extrême.

Cet admirable oiseau, n’étant pas du pays, Disparut, tout â coup, s’envolant dans l’espace.

Il me semble écouter souvent ce ehant depuis Et revoir le chanteur plein de charme etde grâce.

Je le cherche partout frémissant sur mes pas, Et toujours je l ’attends, mais il ne revient pas!

Eren—Keuy 10 Juillet 1928 E. Hâzim

(6)

5298 İÇTİHAT

Nobel mükâfatı kazananlardan

Knut Hamsimi

Şairin “70, inci devri senesi münasebetile P. V. tarafından

■---3 S £---

“Knut Pederson*terzi “Pederson„ nın oğlu­

dur. 14yaşına kadar iç Norvecin bir vadisi olan

“God bransdabr„ de rahip olan dayısının nezdinde kaldı. Çağıltılı “ Glima,, çayı üze­

rinde, bağçesi sert ve yüksek otlarla örtülü bir klişede yaşıyorlardı. Knut Pederson, Hest Hanmk ismindeki tacirin dükkânında çıraudı On yedi yaşında konduracılığı öğrendi.

Ve müteakiben, kömür tahliye irgadt, halk mektebi muallimi, bir bürada memur, taş kı­

rıcı, odun yarıcısı oldu.

On sekiz yaşında, yazı yazmağa başldı ve kendisini “ Knut Pederson Hamsund,, tesmiye eetti . “ Tromsö „ de : “ Muammalı ka­

dın,, ismile bir aşk vak’ası, “ Tekrar görüş,, ismile bir şi’ir ve “ Björger,, adlı bir hikâye yazdı. Bir tüccar, kendisini himaye ederek

“ Hardanker „ e gönderdi , Knut orada,

“ trida,, yi te’lif etti . Kopenhaga seyahe- tm d a , “ Gyldendal,, in neşri men edildi, keza Kristiyanyada muvaffakiyetsizlige uğradı.

İki sene “ God bransdalin,, de yırtık kondu- ralarla işsiz dolaşdı ; ve cumartesi geceleri kızlarla dansa daldı.

Yirmi üç yaşında iken, Amerikaya seyahet etmiştir, ve Seyahet parasını, ihtiyar bir köylü kadın vermiştir. Orada çalışmış ve “vıskon- sin„ de ticaret yapmıştır. Sonra Norveçli ra­

hip “ Krıstofer Yanson,, ile beraber “Minapo-

lis„ e gitmiş ve orada hastalanarak rahibin kendisi için açtığı bir iâne defteri sayesinde memleketine avdet etmek imkânını bulabilmiş­

tir. Norveçte eyileştikten sonra, Kristiyanyada tekrar hayatını kazanmağa çalışmıştır . Zemanında açlık vardı . Norveç şehirle - rinde, “ Kiyellan,, ve “ Ştrindberg,, için nu­

tuklar söyledi, ve Para kazanmak için: iki may­

mun, bir ayı, bir kaplumbağa, iki kurt yav­

rusu ve bir sırtlandan ibaret bir oyun kum­

panyasına dahil oldu. Bunu müteakip Knut bir defa daha Amerikaya muhacerete karar verdi . Bir kış , onu , Şikagoda tramvay kondüktörü olarak buluyoruz. Bu esnada “ Ka­

dının zaferi,, isimli eserini meydana getirdi, sonra, “ Nordakota ,, da, bir çiftlik kirala­

yarak ziraatciliğe başladı . Yeşil sarı bir çmenzarm ortasında Knut şöyle yazıyordu:

“ Buğday dalgalan ruzgarlandığı zaman, hiç bir kuş uçmaz, ve hiç bir hayat görülmez.

Ve o zaman işittiğimiz yegâne ses, milyon­

larca başak uğultusunun ezelî bir ağustos bö­

ceği gibi teranesidir. ,, Kondüktör üniforma- sile, cebinde bir revolver olduğu halde, Gü­

neşin altında veya siyah souk keçelerde, yağ­

mur altında seksyonu beklerken “ meyhanelerde içip durduk.,, Diyor bu, hamsonun “ serserilik günleri,, yazısıdır. Fakat, sonra, Flladelfiyaya seyyahat ettim, diyor. “Mine apolis,, de tek­

rar Skandınavya şairleri ze Amerikan kültürü

“ Üzerine konfransalar veriyor. Hemen orada berber olarak yerleşmişken, Şikagoda bir arazi acentesinin sahibi pöfsör “ Frederiks,, kendi­

sine avdet için muktezi parayı gönderiyor ve bu suretle, Knud Kopenhaga çıkıyor.

1888 senesi yazında bir gün, kendisini

“ Açlık,, unvanlı eserinin ilk faslı ile cirlikde

“Politika,, adlı gazetenin edebi reis olan “ Ed- vard brand,, a takdim ediyor. Elbisesi kirlen­

miş, sarı titrek yüzü zaruretin izlerini taşı­

makta idi. Erand bu elyazisını, bir tefrika için geniş ve bir gazete romanı için de küçük bu­

larak, bu meçhul Norveçliye iade etmek isti­

yor. Fakat, bir kere daha, nazarı onun göz­

lerine ilişiyor ve tekrar okuyacağını söyliyor.

Evde, yemekten sonra eseri okuyor. Hikâye, aç bir muharriri tasvir ediyor: bu muharrir bir çatı arasında oturuyor, fakat kira borcu olduğu için kapu dişarı edilecek. Tam o es­

nada bir yazıdan kendisine (10) kron avans

(7)

İÇTİHAT 5299

gönderildiğini görünce fevkal’ade seviniyor.

Bundan müteessir olan Brad, der’akap meçhul muharririn adresine (10) kron gönderiyor; ve hikâyeyi çok dahiyane buluyor, adeta Dosto- iefski var..

(1890) da, Norveç lisanında, “ açlık,, ro­

manının tamamı intişar ediyor, sonra alman- cası çıkıyor ve birdenbire, Knud hamsunt beynelmelel bir şöhret kazanıyor. (1892) de

“ Esrar,, romanını yazıyor. Bu roman, Norve- çin kendi yaşadığı sahil şehrinde gürünen ve gaip olan canların romanıdır. Hamsun,

“ Esrar,, mda hisleri şöyle söyliyor. “Zarpes- burg, Kopenhag, Kristyanyada, muhaceret, aşk ve fakru zaruret içinde yazılmışdır, Bunun için, sahneler birbirini takip etmez, irtibatsız görünür.,, (1893) de, yazdığı “Muharrir Le- hange,, bir Norveçli gazetecinin mezahıdır.

Sonra, hamson parise gidiyor ve orada: yeni arz,, ı yaziyor. Kı

i »

Parisde kaldı. Bu ristiyanya ta, (1894)

senesinin sıcak bir yazında “ Pan „ adlı eserini yaratı- g«

yor. Bu mülazım p«

“ Glan ,, isminde, hayatta bakışlı bir avcının hatıratı, in- ^ zivayi tabietin, or- manlarınşayanı hay- A

ret bir İlâhisidir.

Bir buçuk sene Knut,

renk, ziya ve ahenk şehrini şöyle tasvir eder:

“ Burada her şey: Fenalık, fesat, güzellik ve kuvvet birbirine karışmışdır.,, Bundan sonra Norveçe avdet ve orada ikamet etdi.Yalnız bir dafa, Fenlandiya hükümeti hesabına, Rusya Kafkasya ve Türkiyeye seyyahat etti. Üç fa- ciaeseri olan “ Krallığın eşiğinde,,Hayatın nağ­

meleri,, ve “ Akşam kızıllığı,, ından sonra aşk romanı “ Viktoria,,yı vucuda getirdi.“ Şeytan­

dan aranılan,, dramını, “Munken vendt,, şii­

rini ve “ Vahşi terennümler,, adlı biricik ese­

rini yazdı. Ibsenin “Peergynt,,i ne ise, Knu- dun “Munken vendt,,i odur, elli yaşında iken şöyle diyordu: “ Bir seyyah, yarım asır ihti- yarlaasa, ses daha düşük perdeden çıkar.,, Meşhur Norveççe romanları şunlardır: “Son- bahap yıldızları altında,, ve “birserseri bikes pesprededen çalıyor„“ Benuni„ve“Roza„; “ ze- manenın çocukları,, ve “Segelfasse,, şehri

“ Arzın takdisi,, ve“çeşmebaşında kadınlardır.

Fakat “ son fasl„ inda tekrar gösterdikl; o büyük insan cemiyetlerinin ve onların haile komedilerinin bütün huşunet ve hassasiyetini daima duyan bir şairdir.

Kendisi, mahalli ikamet olarak'Hamarköy»

ceziresini ve sonra „Tozholmen” çiftliğini intihap etmiştir. Orada bir müşahit gibi alemi seyre dalmıştır. Avrupa edebiyatında, yetmiş yaşında Knut , başlı başına , nafiz bir edebdir.Bir kaç sene evvel,bir Rusa demişdiki:

‘ Her kes zan ederki hadiseler büyük mer­

kezlerde vucuda gelir. Bu doğru değildir.

Sahtekârlık, yalan, aşk, ölüm, gözyaşı, bunlar, küçük yuvalarda da vardır. Hayatın merke­

zinde insan yalnız ve yegâne insan mevcut­

tur. Beni cem’iyet alâkadar etmez; beni ha­

kikat alâkadar eder. Ve ben, her şalısın ben­

liğinde bu hakikati arayorum.,

Knut, kuvvet, rikkat ve hassasiyet, şi’ri- nin rüyalı birderin- liği ve nihayet, ne­

batları çiçekleri,yil- dızlarile şimalin bir yaz gecesi gibi par- lıyan bir şiridır . [1920]senesindeNo- bel mükâfatını ka­

zanmıştır bunu ka­

zanan eserinin adı - (Toprağın mahsulü)

dur. 23/8/929 Salih Zeki

Şairin Çocuğu

Şefkatin bin yara açmıştır eli, Yüreğim bir kanayan deryadır;

Gönlümün bahtı kara annesiyim:

Çocuğum hem deli, hem a’madır.

25 Şubat 1928 A. DJ.

Tevfik Fikret

ve

Psychanalyse Tetkikleri

Doktor A. izzettin

— 5 —

Binaen aleyh biz ancak bir şahsın heyaldekl muhtelit akisul amellerini ta’kip edebiliyoruz demekdir; şu halde Fikreti tedkik ederken bir taraftadan tesadüf hadisat ve muhitin te’siratını diğer taraftanda şalısın bunlara karşı gösterdiği aksül amelleri araşdırmak, [1] lüzumu vardır.

Bunun için dirki şairin hayatı hususlyesine alt bazı ma’lumata derince nufuz eylemek lazım geliyor.

Hayatı hususiye serlevhası altında eski sta- tikruhiyat,ve edebi tenkit üsulları.psychanalyse den pek başka şeyler kasd eder Psychanalyse,

[1] Leonard de Vinci (Freud) sahife 209

(8)

İÇTİHAT

için hayatı hususiye, bir şahsın doğumundan ölümüne kadar geçirdiği günlerden ibaret de­

ğildir.

Bilakis, hemen bütün bigraîilerde ihmal o- lunan bir zaide telakki ve kısmen ru’yaî bir devrei hayat ad edilen sabavet devri enmühim merhale olarak göz önünde tutulur, gelecek günlerin aksülamelleri bu devirde hemen tes- bît olunmuş gibidir.

Vakıâ sabavet devresi hakkında beşerin verebildiği malumat pek gayri vazih.. Fakat neVnlt olmayalım., bu hatirala her nekadar müphem iselerde, hamil oldukları (kuvvaniyeti hülliye)—(Tonicité affective ) sayesinde ke- halet devresinde intikal ebebilirler ve orada bize şekillerini değiştirmiş bir halde gözü­

kürler. Meselâ bir şekillerin arkasidda sakla­

nan hakiki manayi bulmaktadur. İşte peycha- anlys ortaya attığı mihanıkiyet ve mefhum­

lar sayesinde bu (Manayi latiniye) meydana koyduğunu iddea ediyor.

Hatıralar

Çocukluk hatıratının bazıları hemen inanıl­

maz vak’alardan ibarettir. Meselâ bir çocuğun annesinin memesini emdiğini anlatması gülünçtür.

Fakat tetkikat böyle bir hikâyenin altında mühim bir vak’anın saklanmakta olduğunu göstermiştir. [1]

Kahalet devresine ait hatıratın âksine ola­

rak bu çocukluk hatıraları hadisenin vukuu anında tesebbüt eylemezler, ancak bil’ahara çocukluk devresi geçdikten sonra akıla gelir ve muahhar bir takım temayüllerin emuine verilerek şekillerini değiştirirler. O suretle ki (Fantasim) itlâk olunan şeylerden tefrik olu­

namazlar. [2] ‘Ekseriyetle bu eşkâl altında mühim şahadetler saklıdır., Tevfik Fikret, Rebabi Şukestenin 128 inci sahifesinde böyle bir'çocukluk hatırasından bahs ediyor. (Zer rüşte) isimli bir kediye ait olan bu manzume evvelâ mevkii itibarile (Aşk ve firak) man- zumesile (İlelebet) manzümesi arasında yer­

leşmiştir ve “Yaz aşkına dair derdinizi, diye başlıyor. Bu hatıra (Leonard de Vinci) nin ki gfçi bir (Fantasm) değil; aynı zamanda bimana ve luzumsuzde gözükmiyor. Fakat kiymet iti­

barile ehemmiyeti büyüktür.

Fikret aşka şeyda o afacan kedinin esiri

‘ h'er kahra tahammül ederek se viyor„( Val- [1] Leonard de Vinci (Freud) Sahife: 67 [2] Leonard de Vinci Sahife: 68

5300

idenin mukabelesiz aşkı ) "sevmekteki tesir ve teselliyi biliyor, hatta bazan sebep- sizce müteellim oluyor. Fkat kedi gaddar, mütahak- kim, yüz vermiyor,versede birdenbire mağrur ve küstah onu eziyor. O kadar ki aşık perişan bir halde., mektepte dikkatsizliğinden dayak bile yiyor. (Muajlim [1] Psiychanalysin klasik olarak serd etdiği gibi burada Pederin yerine kaim olmuş, valide tesebbütüne engel ve husumeti calip bir Timsal) şekline bürünmüş­

tür.

Sonra bu hatıra gayri cinsi [Asexuel] likten çıkıyor ve dediğimiz gibi kehalet devresine atılarak, şairin maşukalarına atf ediliyorr

‘ Yaz aşkına dair dediniz işte misali Sevdiklerimin ben,

“Hepsinde bu tırnakları, hepsinde bu hali,

“Hepsinde bu hırçın kedi simasını gördüm, Ma’na itibarile bu o kadar vazıhki edebiyatta

“Kedinin, ekseriyetle kadını temsil eylediğini söylemekten başka bir şey ilâve etmeyeceğim [2] Hatıralar sırasında ikinci mühim unsur:

Fikretin pederinden hem hiç bahis etmemesi veya pek az bahs eylemesidir. (Aşiyani pe­

der) de [3] Pederinin evinin önünden geçer­

ken şairin birden kalbine “bir zulmet, “hüzni muhibi mahviyet, çöküyor o kadar ki, Fikret hissiyatında mütereddit "... Bu türebegâh... yok bu cayi sukut, olan evin karşısında melûl!

evin her köşesi onun bu mezarı (Muallim çocukluk hatıratı) gibi “pür muhabbet, (peder korkusu eve intikal etmiştir) duruyor. Nihayet Fikrette çok tesadüf edilen bariz bir mevtape- resti evden inen pür neş’e hayalâta ve peri­

leri bir yığın tabut şekline sokuyor. Bu man­

zumeyi gizli bir reculiyet timsali süslemek dedir:

(Ediyor her dirahti üryanı) (Şiddeti ruzigârdan feryad ) (Bir nihali şikeste ağsam) (Bana ettirdi halu şanını yad)

Bu dal nihayet koparak (Mutilation) —İhsa—

[1] — Pederden kurtulmak arzusunu gösteren şu şiir pek manidardır:

“Mazi o bir muallim, o bir pir, o bir peder,

“Halin tutup sinirli elinden, ağır, sabur,

“Atiye doğru yetmeli... „

“Ati çıkınca ortaya mazi silinmeli.,

(Mazi — âti — Rübabı Şikeste 279 [2] L’ Oiseau Bleu (Mavi kuş)

[3] M, Maeterlink. (Kadın — Kedi)

Bakınız Timsali

(9)

İÇTİHAT 53Ô1

mudilesina müncer oluyor. [1]

(Aşıyani peder) Eski şeylerin [2] İkincisidir eski şeyler (Medlulları ıtibarile)

(Bir kimsesiz çocuk gibi Muhtacı merhamet) Bu halde sairin çocukluktaki halini tasvir ediyor (Valide aşkından mahrumiyet) Şimdi yavaş, yavaş aile geçimsiçliklerine karşı şa­

irde bir telehhuf hasıl olduğunu görüyoruz.

(Tecdidi İzdivaç) da bir ailenin yıknmak üzre olduğundan bahs ediliyor:

Dönmüştü bir mezara evin gerçi her yeri [3]

Nihayet peder husumeti manzumede aşikâr oluyor ve zavallı valide,zevcin gazabından an­

cak oğlunun velâdeti sayesinde kurtulabiliyor.

(Gösterdi zevce oğlunu hiddetli zevcine) [4]

— Bak yavrumuz.. O dem kadının doldu gözleri.

Şu halde Fikret de peder mefhumu yalnız silik bir mefhum değil, ara sırada menfi hu­

sumet tevlit eden, sevimsiz bir çehre şeklinde beliriyor.

il Complexelerin doğması:

Artık sık sık ismi geçen Peder husumetini mufassalan tetkik edebiliriz. Fikretde pedere karşı hissedilen husumet gayri meş’urda kin ve korku halinde kaldığı meşhûttur. Şair senelerin teakubu ile bu gazup peder yerine evvelâ Abdülhamidi saniyi, sonrada ittihat ve Terekkiyi ikame etmiştir. (Sis) (Bir lahzai te­

ehhür) (Doksanbeşe doğru) bunun en güzel misalleridir.

Esasen peder husumetinin kıral ve hüküm­

dar düşmanlığına intikal ettiğini zengin bir psichanalys edebiyatı gösteriyor zaten korku ile husumetin elele gittiğini [5] hep biliyoruz.

Bu suretle ara sırada (Ambivalence) tezat mefhumuna teb’an peder ve onun yerindekilerine

[6] karşi sevgi ve hürmet hisleri baş göste­

riyor. (Aşiyani peder) Fakat tuğyan bu ka- darlada kalmiyor.- Şairin isyanı (Tarihi ka­

dimde) Allaha kadar uzanıyor artık padişah ordusunun sevilmiyen askeri hayallerinden (Bir takarrup çöken likayı samut) olan kîbri- yanın meleklerine, yalancı cennetine de hü­

cum ediliyor^ (Bitmedi)

[1] Rubabi şikeste sahife ( 58-359) (aşıyani peder) İhsa mudilesı biraz sonra bakınız ağaç timsali recuüyettir.

[2] Eski şeyler. Rübabı şikeste.

[3] Tecdidi izdivaç == sahife: 341 35 [4] Tecdidi izdivaç R. S. sahife 34-335 [5] Otto Ronk, Abraham ilk asarına mü­

racaat.

[6] Erzast.

Vecibesiz ve müeyyidesiz

Bir Ahlakın icmali [*]

Yazan: J, M. GUY AU Tabiatın Iakaydliği farziyesi <

Ne ehemmiyeti var; iman, bu ye’sâver na mütenahiyi örter;Mazinin ve atinin iki girdabı arasında muradına[**J tebessüm etmekten fariğ olmaz. Yeni zannettiği ve şimdiye kadar hiç bir kulağa tesadüf etmeksizin zayi olmuş olan daima aynısurur ve davet nağmesini terennüm

eder. -

Meşkûk, müphem olduğu nisbette aziz olan ideale kollarını uzatır ve yüz bin senedénberi solmuş olduğunun farkına varmaksızın çiçek­

ten çelengini alnına koyar.

M. Renan der: insanların mütevali cehfle- rile yapılan eyilik ihramında her taş, dahili hesaptır.

Chéphrem zemanının Mısırlısı koymuş ol­

duğu, taş sayesinde hâlâ bugün mevcuttur.,

—Nerede mevcuttur? eserinin maksatsız; ge­

rek iriliği, gerek temelinin en ince kumdane- leri itibarile biyhude olan eserinin yükseldiği bir çölde.

Eyilik ihramı da “ Pyramide du bien,,de aynı talie mazhar olmayacakmı? Kürei arzımız gök­

lerin çölündegaip olmuştur.

Ferdî tesirimiz [“Açtion,, umuz ] beşe­

riyet içinde gaip olmuştur, cihanşümul cehdi nasıl birleşdirmeli, hayatın namütenahi inşa, larını bir aynı maksada doğru nasıl temerküz ettirmeli ?

Her eser (oeuvre) münferittir. Bunlar mik- roskopikla yuad küçük ihramlardır,münzevi te­

bellürler, bir kül halinde biri biri üzerine konamiyan mini mini (Lilliputien) âbideler­

dirler. Esir içinde yoluna devam eden kürei zemin üzerine galiba adil adam ve zalim adam aynı siklet tesirde basar.

Bir bulutun üzerinde uçan bir kuşun kanat çarpması benim alnimi seriuletmeye ne kadar kabiliyetsiz ise bunların(yani zalim ile mazlu­

mun) iradelerinin hususî hareketlerde külli- yeti tabiat üzerine aksendaz olabilmesi de o kadar gayri mümkindir.Meşhur ignorabimus düs­

turu şuna münkalip olur: (illudemur) İnsaniyet [*] Baş tarafı “İctihad,; ın 268 ve müte’a- kip numerolu nüshalarındadır.

[**] Rêve kelimesi murad yahut dilek ke­

limelerinden birde,burada, tercüme edilmelidir

(10)

İÇTİHAT

kendi hülyalarının taarruzdan masun perdesine bürümüş olduğu hâlde ilerlemektedir.

"indiférentisme.in, yani ahlakı tabietin la- kaytliği üzerine tesis eden meslekin “optimism»e karşı ileri süreceği ikinci bir sebepde istika­

metini değiştiremediğimiz büyük kül (grant tout in kendisinin de hiç bir ahlâkî istikameti olmamasıdırr Tabiatın maksatsızlığı, ahlak mefhumundan bihaberliği (A m oralité) na mütenahi mekanizmanın bitaraflığı (Neutralité) (hep bunlar ‘ indifférentisme,in lehinde delil­

lerdir.) Ve filhakika cihanşümul ceht, maksadı, bir hedefi olan muntazam bir çalışmaya pek benzemez; çok zaman evvel ‘ Heraclite» onu bir oyuna benzetti. — Bu oyun çocuklara pek eyi kahkaha attıran tahtırevalli oyunu idi. Her mevcut yekdiğerine denklik (Contre poids» lik) eder. Benim cihanda rolüm bilmem kimi felce uğratmak, kimin pek fazla yükselme sine yahut çok aşağı inmesine mani, olmaktır, huzuru bizim çarpıntımızla kaim olan dünyayı içimizden hiç birimiz hukuki altına alamaz.

Cihanşumül mekanizmanın altında bir nevi ahlakı “Atomisme, hisapsız “égoisme, lerin mubarezeye tutuşturmaları farz olunabilir. Şu halde tablette, atomlar kadar merkezler, fert- yahut her halde, zi şuur kolleksionlar cem i­

yetler kadar hedefler bnlunabilir ve bu he­

defler yekdiğerine zıt olabilir. Bu halde “égo­

isme, tabletin esası ve cihanşumül kanunu olur. Diğer tabirlerle, insanda gayri ahlâki irade [La volonté immorale] dediğimiz şeyle bütün mevcudatın salim [Normal] iradelerinde aynı zamanda zuhur keyfiyeti ( Coïncidence ) vaki olur.

Belki bu, en derin ahlakı scepticisme olurdu. O zeman her fert bir sabun köpüğü olur ve bu köpükten fazla kıymete malik ol­

mazdı. _Ben_ve_Sen_ arasındaki bütün fark şu olurduk! birinci halde köpüğün dişarısındayız, ikinci halde içerisinde oluruz; menfaati şahsiye bir noktai nazardan başka bir şey olmazdı’

hukuk diğer bir noktai nazar olurdu..

Fakat insanın içinde bulundnğu noktai na­

zarı, içinde bulunmadığı noktai nazara tercih etmesi tabiidir. Benim sabun köpüğüm benim vatanimdir, niçin onu patlatayım?

Her muayyen ( D éterm iné jmahluk mehab- beti bu akidede hubbi nefsin olabileceği kadar muvakkat olurdu. (Akliyyen) (Rationnellement) mehabbetin egoiomden ziyade kıymeti yoktur, egoist filhakika, kendisinin i’zam ettiği ehem-

5302

miyyeti hakkında, aşık; yahud muhlb ise sev­

diğinin ehemmiyyeti hakkında aldanır.

Bu noktai nazardan da hayr ve ahlâkî fena­

lık “İndifferentiste, için tamamen beşeri, te- mamen enfusî, kâinatın hey’eti umumiyesile sabit bir irtibattan’ ârî şeyler kalır.

Müfekkireye ve göze bahrî muhitten daha ziyade kâinatın mükemmel ve hüznüengiz bir tasvirini arz edenbelki hiç bir şey yoktur.

Bahrimuhit evvelâen korkunçluk ve en ziyade zapt olunmazsıfatile kuvvetin ayinesi (Imagei) dir. O, fikrini diğer hiç bir şeyin vermediği bir zuhur ve ihtişamı kudrettir. Ve o mak­

satsız yaşar çarpınır ve ebediyen çabalanır.

Denilebilirki deniz canlıdır, kalbi çarpar ve teneffüs eder, zikudret ve velveleli kabar­

ması görülen muazzam yürektir, Fakat onda ye’se düşüren şey şudurki bütün bu ceht, bü­

tün bu ateşin hayat temâmen boşuna sarf olu­

nur.

Ktirei arzın bu yüreği ümitsiz çarpar. Bü­

tün bu çırpınmadan, dalgaların bütün bu tepin­

mesinden rüzgârın danelediği bir az köpük çıkar.

Tehattur ediyorumki bir gün kum üzerine oturmuş dalgaların müteharrik alayının bana doğru gelmesini seyr ediyordum gümbürdeyen ve beyaz dalgalar deryanın ka’rından fasılasız geliyordu; ayaklarımın önünde ölen dalganın üzerinde, diğer birini ve bunun arkasında daha uzaktan bir diğerini ve daha uzakta bir çoklarını müşahede ediyordum! hülâsa gözü­

mün görebileceği kadar uzakta bütün ufkun yükseldiğini ve bana doğru geldiğini gördüm:

orada nihayetsiz, bitmez,tükenmez bir kuvvet medhari (“reservoir, i) vardı. Harekette olan bütün bu ummanın cehtini durdurmaktaki be­

şerin aczini ne kadar eyi his ediyordum!. Bir sed bu dalgaların birini kıra bilirdi, yüzlerce- sini, binlercesini kırabilirdi; fakat son söz,’’*

nihai zafer payansız ve yorulmabilmez um­

manın değilde kimin olurdu?..

[ Bitmedi ] İmtiyaz sahibi: Dr. Abdullah Cevdet Mes’ul müdürü: Dr. Abdil Hüsnü

Düyunu umumiye karşısında “IŞ„ Matbaası

(11)

Diş Tabibi

Mehmet Rifat

Cağal oğlu kapalı Furun karşısında her gün hasta kabul eder.

Telefon : İstanbul 264

Prof. Dr. Selâhattin Mehmet

Röntgen Laboratuvarl Mahmudiye Caddasi No. 28

Muhit

Aylık ve resimli mecmuadır, çok müke­

mmel ve müte’kâmil olarak çikıyor. Her nü­

shası 80 sahifalik güzel ve amelî ma’lûmat ile dolu bir kitab halinde çıkar. Abonnemet bedeli 6 liradır. Adres : Istanbulda Dilsiz zade hanında No 2.______________________ _____

Kephalgine

kaşeleri baş ağrısı ve her nevi ağrı için müessirdir.

IV. Avenue de Vf/fiers

U r a s E f

pTlNE ROGIER

¡73 •-—>O E '53 D

Mesane ve böbrek rahatsızlıklarında müessir ilâçtır. Ta’mı hoştur ilk istimalinde tebeıivülde, idrar yullarında rahatlık his olunur.

Gliserofosfatli Şark Malt Hulâsası

Eczacı Ekrem Beyin nezareti altında sureti hususiyede imal edilmektedir.

Deposu Ekrem Necip ecza deposu Telefon : İstanbul, 78

Apraham Ekşiyan

kerestecilerde No 412

Dépôt de bois de construction en tous genres

Telefon : Stanboul, 2826 Öksürük ve boğaz hastalıkları'

O Xymenthol Peraudin

Pastillerini alınız.

Endocrisine Fournier

Hasta ve yorgun uzuvları ayni cins a’za- nın cevheriyle tâmir etmek esasına mü- stenid opotherapia devalarındandır. Kaşe, pudra ve kompirime halinde kullandır.

içtihadın 24 üncü senesi kolleksiyonu

Bir kaç tam kolleksiyon var 2 V2 lira gönderenlere tahhud- lu olarak gönderiyoruz.

BILEYL

Safra ifrazı azalan hastaliklarda sarilıkda yarım baş ağrılarında, uykusuzlukda, zihin tembelliğinde, kanın ve bağırsakların bo­

zukluğunda, karaciğer kum sancılarında 1 kapsül alınır.

BlOEACTYL

Ferment lactipue sélectionne

Mide ve bağırsaklardaki tahamür ve tesemmümün maniidir. Çocuk ishallerinde ey i ilâçtır. Yemeklerden evvel 3—5 kap­

sül alınmalıdır.

Kimosine Rogier

Çocukların hazımsızlıklarında süte taham­

mül etmeyen her mi’e için müessir deva.

200 gram süte bir ölçü kaşığı KİMOSİN kâfidir.

Dr. SEMİRAİS HANIM Çocuk Hastalıkları

Dr. EKREM BEHÇET

Etfal hastahanesi kulak, burun, boğaz mütahassısı

App.. Lorando—Tepe başı Telefon: Pera 2496

GÜNDE 10 PARA

Anadolunun, her kâsesinde birer Çocuk sarayının yükselmesi için HimayeiEtfalın hepimizden beklediği yardım.

Cumhuriyet Mücelithanesi

Babı Âli caddesinde “kara göz,, ittisalinde kitablarını hem metin bir surette hem mu’tedil fiyatla citletmek isteyenle­

rin miicelithanesidir.

(12)

Akşehir Bankası

Sermayesi 1 Milyon Bilumum banka muamelesiyle

İştigal eder Merkezi : AKŞEHİR

Şü’beleri : İSTANBUL ve İZMİR Musa’it gartla mevdu’t kabul eder . Afi- yon, tiftik gibıihracat üzerine mubaya ve satı­

şa tevessut edea. Hea nevi emti’a üzerine komisiyon ile muamele yapar .

Telefon : İstanbul 3341

Osmaniı Bankası!

Banque Ottomane

Sermayesi 10 milyon İngiliz lirası Umumî merkez: Galata

Telefon : Beyoğlu 36

Türkiyanin her şehrinde şubeleri vardır.

Veremin her derdinde en müessir deva

Tiirkiya Sanayi ve Maadin Bankasına Merbut

Hereke, Beykoz, Bakırköy fabrikaları satış mağazası:

İstanbul, Bahçe Kapu Tramvay caddesi Numero 12

Telefon: İstanbul, 517

Mağazada münhasiren bankaya merbut fabrikalar mamulatından ipekliler ve döşeme­

likler, yünlüler, battaniyeler, kostümlük ku­

maşlar, şallar, ipekli mendiller, ince ve ka­

lın bezler, metin ve zarif bavul, çanta, kon- duralar, ve saire topdan ve perakende olarak satılır.

“İŞ„ M ATBAASI

UCUZLUK, TEMİZ İŞ, SÜR’AT Babıali Eski Düyünu umumiye Karşısında

Yeni neşriyat:

indication principale De la

PHYSIOTHERAPIE

Dr. Osman Cevdet beyin fransızca yazılmış ve tecrübe ve mumarese üzerine müstenid kıymetli bir eseridir. Elektrikle, su ile, mas­

sage V. S. ile tedavi edilen hastalıklar gözden geçirilmiştir.' Tıbbın bu şu’besinde de mütehassıs olmayan tabib arkadaşlarımıza kâfi derece kuvvetli bir ışıktır. Kitap pek muntazam bir fransızca ile yazılmıştır. İftihar, tebrik, tavsiye ederiz.

*

* *

Promethee

Organe de defense nationale des peuple de

Caucase

Parisde heray çıkan bu fransızca mecmuanın Teşrinisani nüshası geldi. Bu nüshanın baş- mekalesipin adı Le caucase en feu yani kaf- kasya ateş içindedir. Kafkasya köylülerinin iztirabını anlatıyor.

Barbusse hakikete işkence etdi mekalesi M.Barbusse tarafından Gürcistan hakkında ve bolşevik idaresini lehdarane yazılmış bir ki- Itabı tenkide hasr olunmuşdur. Kafkasya millet eri bizim kapı bir komşumuz olduklarından- oniarın mukadderatile alâkadar olmamız hak- dır Promethee ve Ûtlü yurt bu hikmete mebni Türk vatanperverlerinin nazarlarına bigâne kalamazlar.

Ayna

Nevyorkda onbin metre murabbaı bir arsa üzerine bir ev yapılmaya başlamışdır, bu mu­

azzam ev 25,000 apartımanı ihtiva edecek ve 1930 senesi nihayetinde hitam bulacoktır.

New England yanı yeni İngiltere namı verilen bu evin kendisine mahsus çarşısı, eczahane- leri, mektepleri, hastahaneleri,tiyatroları v s si olacakdır.Her dairede ikamet edecek aile dört kişi olduğu kabul olunnrsa bu evde 100,000 kişi ikamet edecek ve bu ev laekel 100,000 nüfuslu bir büyük şehir olacak demektir. Bunu yevmi gazetelerden alarkk İçtihadın bir köşe­

sine koyduk ve adınada ayna dedik. Bu ame­

rikanın sırrı şevketini anlamaya ve bu şev­

keti iktisab etmeye, kahraman ve her dürlü yükselmeye müsteit milletimizi bir davet ha­

reketidir.

Diş tabibî

Muallim

H. HAMİT B.

Muayenehanesi

Beyoglunda Lilrarire Mondiale karsısında Telefon B. 725

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

* 0 0 1 5 0 6 2 5 7 0 0 6 *

Referanslar

Benzer Belgeler

Muhammed’in ve İslam’ın güç kazandığını belirten yazar, daha sonra kabilesine karşı boykot uygulandığından ve iki büyük kaybı olan Ebû Talib ve eşi

Kızıl Arslan'ın ölümünden sonra (1191) o, Rey ve Ġsfahan hakimi oldu. Kutluk Ġnanç hakimiyet uğrunda kardeĢi Ebu Bekir ile yaptığı mücadeleyi kazanamadı.

İletişim araçları ile sağlık kampanyalarında kullanılan basılı, görsel ve işitsel materyallerden, televizyondaki sağlık programlarına, sağlık portallerine ya

Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “İlim talep etmek için insanların, develerin ciğerine vurmaları (yani ilim yolculuğu için develere binip

Burun ameliyatlar›, göz kapa¤›, meme büyütme ve küçültme, ya¤ ald›rma (lipo- suction) ve yüz gerdirme ameliyatlar›, saç nakli, selülit tedavisi, varis

Arcanobacterium’a bağlı gelişen diğer yumuşak doku in- feksiyonu olguları da irdelendiğinde birçoğunda benzer olarak altta yatan hastalık olarak diabetes mellitus

Bazı tasarımları önceden projelendirm ek, malzeme ölçülerini önceden belirlemek gerekiyor, bu durumda çok fazla proje dışına taşma söz konusu olamıyor.. Ama

10.Kütüb-i Sitte Sonrası Dönem-IV (Ricâl Edebiyatı), Medya Basın Yayın, İstanbul, 2019. 223-270.11.Âyet Hadîs ve Kültür Bağlamında Libâs Literatürü Üzerine Bir