• Sonuç bulunamadı

BESLENMENİN HASTALIK GELİŞİMİNDEKİ ROLÜ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "BESLENMENİN HASTALIK GELİŞİMİNDEKİ ROLÜ"

Copied!
9
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

BESLENMENİN HASTALIK GELİŞİMİNDEKİ

ROLÜ

(2)

Beslenme-Kardiyovasküler hastalıklar ve

kanser

Kardiyovasküler hastalıkların önlenmesi için, paketlenmiş gıdalardan

trans yağların uzaklaştırılması gerekmektedir.

Uzun zincirli çoklu doymamış yağ asitlerini içeren gıdaların daha fazla

tüketilmeleri gerekmektedir.

Omega 3 uzun zincirli çoklu doymamış yağ asitlerini içeren diyet takip

eden kişilerde kardiyovasküler hastalığa yakalanma riskinin azaldığı

belirlenmiştir. Pro-inflamatuvar özellik gösterebilen omega 6 yağ asitleri

yerine omega 3 yağ asitlerinin diyete eklenmesi tercih edilmelidir.

Özellikle, Vitamin E ve Vitamin C gibi önemli antioksidanları yüksek

düzeyde alan kişilerde daha az kardiyovasküler hastalık riski

görülmektedir.

Beyindeki damarların hasar görmesi, inme ve damarlarda

inflamasyona yol açabilir ve Alzhheimer ve vasküler demans gelişimine

yol açabilir. B vitamini, normal homosistein düzeylerinin sürdürülmesine

olanak sağlayabilir ve beyindeki inflamasyonun ve yaşla ilişkili

(3)

Beslenme-Yaşla ilişkili göz hastalıkları

• Katarakt ve makula dejenerasyonu, yaşlanmaya bağlı olarak görülen ve körlükle sonuçlanabilen göz hastalıklarıdır.

• Bu hastalıkların en önemli nedenleri arasında, oksidatif stres, sigara kullanımı, UV’ye maruziyet yer almaktadır.

• Meyve ve sebzece zengin diyet ve tavsiye edilenin üzerinde C vitamini tüketiminin görme kaybını önleyebildiği belirlenmiştir.

• Yüksek düzeyde karotenoid tüketiminin, özellikle katarakt gelişimini yavaşlatıığı belirlenmiştir.

• Vitamin C, E, beta karoten ve çimkonun tavsiye edilen limitlerin üzerinde tüketilmesi, yaş bağımlı makula dejenerasyonunu yavaşlatmaktadır.

(4)

Beslenme-Osteoporoz

• Osteoporoz, kalça kırıkları için önemli bir risk faktörüdür.

• Çeşitli çalışmalarda, kalsiyumun D vitamini ile kombine olarak veya tek başına kullanımının, kalça kırılmaları riskini azalttığı belirlenmiştir.

• Post-menopozal kadınların günlük 1200 mg elemental kalsiyum alması gerektiği bildirilmiştir.

• Kalça kırığı görülen post-menopozal kadınlarda D vitamini düzeylerinin ve kalsiyum düzeylerinin, sırasıyla normalin %50 ve %80 altında olduğu

belirlenmiştir.

• Kalsiyum düzeylerine ek olarak, antioksidan durum da osteoporoza bağlı kalça kırıklarında rol oynamaktadır. Sürekli sigara kullanan ve düşük VitE ve VitC’ye sahip kadınlarda, sigara içmeyen ve yüksek antioksan kullanımına sahip kadınlara göre 3 kat daha fazla kalça kırığı riski belirlenmiştir.

(5)

Beslenme-Üst GI kanal kanserleri

• Sigara ve alkol kullanımının, skuamöz kökenli özofagus kanseriyle ilişkili olduğu bildirilmiştir.

• Çok sıcak içeceklerin tüketilmesi ile termal hasar sonucunda özofagus kanseri riskinin arttığı bildirilmiştir.

• Meyve ve taze sebze tüketiminin, özofagus kanseri riskini azalttığı ve demir, niasin, riboflavin, çinko ve folat eksikliğinin ise özofagus kanseri ile ilişkili olduğu düşünülmektedir.

• Barrett Özofagus kanserinin gelişiminde, kronik özofagus reflüsü rol

oynamaktadır. Peptik ülser ve GI reflünün rutin tedavisinde kullanılan H2 reseptör antagonistleri de etiyolojik faktör olarak önerilmektedir.

(6)

Beslenme-Mide kanseri

• Tuzlanmış ve tütsülenmiş gıdaları, diyetlerinde yüksek düzeylerde tüketen

insanların mide kanseri riskinin yüksek olduğu bildirilmiştir. Tuz, gastrik mukozayı irrite ederek, karsinojenlerin etkisini hızlandırmaktadır.

• Mide kanseri insidansının yüksek olduğu Japonya’da; balık, sebze gibi tuzla saklanan gıdalarda tuz içeriğinin, %0.9 olan izotonik NaCl konsantrasyonuna göre çok yüksek olan %30’ a kadar çıkmaktadır.

• N-nitroso bileşiklerinin intragastrik üretimi ve diyetle alımı da mide kanserinde rol oynamaktadır.

• Düşük kanser riski ile ilişkili olan mikrobesin bileşenleri, VitC, beta karoten ve VitE/selenyum olarak karşımıza çıkmaktadır.

• Çeşitli çalışmalar, yeşil çay tüketimiyle gastrik kanser riskinimn azaldığını göstermektedir.

(7)

Beslenmenin Genler üzerindeki etkisi

• Mutant BRCA1 taşıyan kişiler, bir fonksiyonel tip ve bir mutant allel taşımaktadır. Bu kişilerde, heterozigotluk kaybını önlemek ve fonksiyoın alleli upregule etmek üzere beslenme yaklaşımları geliştirilebilir.

• Herhangi somatik BRCA1 mutasyonunun bulunmadığı sporadik meme kanserlerinin yanısıra, BRCA1 mutasyonunun görüldüğü sporadik over

kanserleri de gözlenmektedir. Bu durum, BRCA1’deki sessizleşmenin epigenetik mekanizmalarla da geçekleşebileceğini ortaya koymaktadır.

• Ailesel meme kanseri hikayesi olan pre-menopozal kadınlarda, günde 5 ya da daha fazla meyve sebze porsiyonu tüketilmesinin meme kanseri riskinşi azalttığı belirlenmiştir.

• Düşük kalorili diyet ve diyetin kalitesi meme kanseri BRCA1 mutasyonu ile ters ilişki göstermektedir.

• Brokoli, karnabahar gibi izotiyosiyanat içeriği yüksek olan gıdaların oksidatif stres ve karsinogeneze karşı koruyucu etki gösterdiği bildirilmiştir.

(8)

Hastalıkların önlenmesinde beslenme

• Folik asit • Demir • Kalsiyum • İyot • Vitamin C ve Vitamin E

• Uzun zincirli çoklu doymamış yağ asitleri

• Vitamin A, beta karoten

(9)

Referanslar

Benzer Belgeler

Ayrıca birçok çalışmada, akciğer kanseri tanısı almış hastaların birinci dereceden akrabalarında kontrol grubuna göre akciğer dışı kanser riskinin daha fazla

Beş yıldır ilaç kullanan olgula rla bir yıldır veya iki yıldır ilaç kullanan olgular a ait verilerin aynı. grup içinde yorumlanmasının, literatürde ileri

 Tek başına anastrozole veya letrozole kullanılarak yapılan çalışmalarda meme koruyucu cerrahi ve objektif yanıt oranları tamoksifene veya tam + Aİ kombinasyonuna göre

Çalışmamızda p53 ekspresyonunun, kötü prognostik gösterge olan Kİ67 proliferasyon indeksi ve histolojik grad ile pozitif korele, ER ekspresyonu ile negatif korele

Sixty-seven premenopausal breast cancer patients treated with adjuvant tamoxifen in medical oncology clinics of Izmir Katip Celebi University Atatürk Research and

Biz bu olguda meme kanseri nedeniyle remisyonda izlenirken diğer memede bölgesel yeni gelişen lenfadenopatilerle nüks düşünülen fakat granülomatöz lenfadenit

Kemik iliği biyopsisinde nodüler tarzda kemik iliği olgun lenfosit hücre infiltrasyonu, %30 üzerinde lenfoid infiltrasyon, low grade lenfoma ile uyumlu kemik iliği

Tanı ve tedavide oluşabilecek gecikmeleri engelleyebilmek için memesin- de şişlik, akıntı gibi yakınmalarla gelen erkek hastaların ayırıcı tanıda meme kanserini de