• Sonuç bulunamadı

SELÇUK MÜLAYİM ARMAĞANI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "SELÇUK MÜLAYİM ARMAĞANI"

Copied!
10
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Prof.Dr.

SELÇUK MÜLAYİM ARMAĞANI

Editör

Doç. Dr. Aziz DOĞANAY

Sanat Tarihi Araştırmaları

(2)

Kültür ve Sanat Yayınları: 4 Prof.Dr. Selçuk Mülayim Armağanı:

Sanat Tarihi Araştırmaları Editör

Doç.Dr. Aziz DOĞANAY Yayın Kurulu Doç.Dr. Aziz DOĞANAY Doç.Dr. F. Nalan TÜRKMEN Doç.Dr. Ahmet Sacit AÇIKGÖZOĞLU

Yrd.Doç. Dr. Gülnihal KÜPELİ Yayıncı

Ahmet AKCAN Son Okuma Doç.Dr. Tuba KARATEPE

Fotografika Çiğdem VURAL

Kitap Tasarımı

Baskı Seçil Ofset www.secilofset.com

Sertifika No: 12068

İstanbul 2015, 1000 adet basılmıştır.

ISBN: 978-605-84443-2-4 Dağıtım ve satış Lale Organizasyon Tic. Ltd. Şti.

Tel: 0212 245 55 71 www.laleorganizasyon.com

Yazıların görselleriyle birlikte bütün sorumlulukları yazaittir. Kaynak gösterilmeden alıntılanması, yazarların izni arlarına alınmaksızın kısmen veya tamamen çoğaltılması veya farklı biçimlere ve dillere çevrilmesi yasaktır.

Lale Yayıncılık, Lale Organizasyon Ticaret Limited Şirketi’nin markasıdır. Bu kitabın yayın ve telif hakları Lale Yayıncılık ve Lale Organizasyon’a aittir.

www.laleyayıncilik.com

Katkılarıyla

www.gelenekselsanatlar.org

(3)

KIBRIS FATİHİ LALA MUSTAFA PAŞA’NIN ADIYLA ANILAN GAZİMAĞUSA’DAKİ ULU CAMİ

Aygün ÜLGEN*

G

Özet azimağusa’da Türk dönemi mimarîsi 1571’de bu kentin Osmanlıların eline geçmesiyle başlar. Fetihten sonra adanın diğer şehirlerinde olduğu gibi Mağusa’da da imar faaliyetlerine girişilir. Bu faaliyetler şehrin ihtiyaçlarını karşılamak, adanın güvenliğini ve dinî ibadetlerin yerine getirilmesini sağlamak gibi amaçlar doğrultusunda yapılır. Kalelerin tamiri, şehrin su yollarının tesisi, ca- miler, köprüler, hanlar, medreseler, çeşmeler ve kütüphanelerin yapımı bu faa- liyetler arasında yer alır. Dinî ibadetlerin özgürce yapılmasını sağlamak amacıy- la bazı kiliselerin kullanımı yerli halka bırakılır, bazı kiliseler ise cami veya mescit hâline getirilerek ibadet yeri olarak kullanılır. Bu durum fetih sırasında yaşanan çok şiddetli çarpışmalardan dolayı hayli zarar görmüş olan kiliselerin ancak bir kısmının günümüze kadar sağlam hâlde gelebilmesini sağlamıştır. Bu yapılardan biri de, Kıbrıs fatihi Lala Mustafa Paşa’nın adıyla anılan Gazimağusa’daki cami- dir. Bu makalede Türklerin Gazimağusa’daki ulu camisi olan Lala Mustafa Paşa Camisi’nin mimarî özellikleri, geçmişteki ve günümüzdeki durumu hakkında bil- giler verilecektir.

Anahtar Kelimeler: Gazimağusa, Lala Mustafa Paşa, mimarî, ulu cami.

Abstract

The Great Mosque (Ulu Camii) Named After the Cyprus Conqueror Mustafa Pasha in Famagusta (Gazimağusa)

T

he period of the Turkish architecture in Famagusta (Gazimağusa) dates back to 1571, the time when the city fell under the Ottomans. After the Turkish conquest, as in the other cities of the island, development and construction of public facilities started in Famagusta, too. The aim of these ac- tivities were to meet the needs of the city, to secure the island and provide facilities for religious purposes. Among these activities were the reconstruction of the fortresses, and building water supply systems, mosques, bridges, inns, madrasas, fountains and libraries. Religious worshipping was liberated hence some churches were left for the locals, while some were transformed into mos- ques. Many churches that were ruined during the combats were reconstructed in

* Yrd.Doç.Dr., Yeni Yüzyıl Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, e-posta: aygunulgen@gmail.com / aygun.ulgen@yeniyuzyil.edu.tr

Prof.Dr. Selçuk Mülayim Armağanı 157

(4)

158

such a way that are still in a very good condition. One of these architectural works is the focal point of this work, the great mosque of Turks called Mustafa Pasha Mosque situated in Famagusta. In this article, the architectural characteristics as well as its state in the past and the present day of the Mustafa Pasha Mosque will be described.

Key Words: Famagusta (Gazimağusa), Lala Mustafa Pasha, architecture, the great mosque.

T

ürkiye’nin güneyinde, Antalya ve Mersin körfezleri arasındaki Taşeli yö-§ resinin önünde, ancak 70 km. kadar uzakta, onun adeta deniz ortasından çıkmış görünümündeki bir parçasını andıran1 Kıbrıs adası, Torosların ileri uzanmış bir kolundan ibarettir2.

Sicilya ve Sardunya’dan sonra Akdeniz’in üçüncü büyük adası olan Kıbrıs, Doğu Akdeniz ile bağlantılı ticaret yolları üzerindeki hâkimiyeti ve jeopolitik konumu dolayısıyla önemini hep korumuş,3 stratejik önemi sebebiyle tarih boyunca sü- rekli el değiştirmiştir. M. Ö. 1500’lerden itibaren Mısırlılar, Hititler, Akalar, Dor- lar, Fenikeliler, Asurlular, Persler, Romalılar, Araplar, Lusignanlar, Cenevizliler, Venedikliler, Osmanlılar ve İngilizlerin adaya hâkim olduklarını görmekteyiz4. Adanın en işlek gemicilik merkezi olup doğal limana sahip tek bölgesi olan5 Mağusa, gerek tarihî, gerekse ticarî bakımdan Kıbrıs’taki diğer bölgelere göre daha önemli bir şehirdir. Lusignanlar döneminden beri bölgede önemli bir unsur olan Mağusa limanı, İngiliz döneminde de bu özelliğini korumuştur.

Zamanla kent merkezinin surların içinde yer alması sebebiyle Mağusa’nın sur dışında gelişme gösteren yeni bölgesine Varoşa denilmiştir. “Yeni Şehir” anla- mında kullanılan “Varoscha”, günümüzde bu kentteki Maraş bölgesi denilen yer olup, 1974’ten önce Rumların Mağusa’da Surlar İçi Mahallesinde oturma- larına izin verilmemesiyle, surlar dışında kurulan bir mahalle olarak gelişmiştir.

1 Cevat Gürsoy, “Coğrafî Bakımdan Kıbrıs ve Türkiye”, Milletlerarası Birinci Kıbrıs Tetkikleri Kongresi (14-19 Nisan 1969), Türk Heyeti Tebliğleri, Ankara: Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü, 1971, s. 41.

2 Semavi Eyice, “Kıbrıs’ın Tarihi ve Türk Eserleri”, TTOK Belleteni, 1974, sy. 44/ 323, s. 4.

3 Hikmet Öksüz, “Lozan’dan Sonra Kıbrıs Türklerinin Anavatana Göçleri”, Tarih ve Toplum, c. XXXII, sy. 187, İstanbul 1999, s. 35.

4 H. Fikret Alasya, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Tarihi, Ankara: Ankara Üniversitesi Basımevi, 1987, s. 1; Zehra Cerrahoğlu, Birleşmiş Milletler Gözetiminde Kıbrıs Sorunu İle ilgili Olarak Yapılan Toplumlararası Görüşmeler (1968-1990), Ankara: Kültür Bakanlığı, 1998, s. 2-3.

5 Uğur Ulaş Dağlı - Bayındır, F. Şeyda, “Maraş Bölgesindeki Mevcut Dokunun Sürdürülebilirliğinin Sağlanmasına Yönelik Öneriler”, Kıbrıs Araştırmaları Dergisi, 1997, c. III, sy. 2, s. 173-175.

(5)

Prof.Dr. Selçuk Mülayim Armağanı 159

Kıbrıs’ın doğu kıyısındaki Mağusa, Helenistik dönemde kurulmuş, Orta Çağ’ın önemli ticaret merkezlerinden biriyken, önce Cenevizlilerin, sonra da Venedik- lilerin yönetimi altına girmiştir. Türk fethi öncesindeki bu dönemde yönetim- den memnun olmayan halk 1570’e gelindiğinde, zamanın Osmanlı hükümetine

“adam ve mektup” göndererek adanın Müslümanlar tarafından fethini talep etmişlerdir. Kıbrıslı Rumların bu hareketi, adadaki mevcut düzeni istemeyişleri, nihayet Osmanlı Devleti’nin kendine göre haklı sebepleriyle de birleşince, ge- rekli hazırlıklardan sonra Kıbrıs’ın fethine girişilmiştir6.

Kıbrıs seferi açıldığında bu harekâtın serdarlığına getirilen Lala Mustafa Paşa, Kıbrıs’ta uygulanacak savaş planlarını hazırlayıp, kuşatılacak kalelerin tespitini yapmıştır. Onun isteği doğrultusunda önce Lefkoşa Kalesi’nin kuşatılmasına karar verilmiş,7 Lefkoşa ve civarının fethinin tamamlanmasından sonra, Mağu- sa üzerine hareket edilmiş, Mağusa kuşatılmış ve alınmış, böylece Lala Musta- fa Paşa tarafından 1 Ağustos 1571’de Kıbrıs’ın fethi tamamlanmıştır8.

Kıbrıs, Türkler tarafından bundan böyle bir beylerbeyilik olarak idare edilme- ye başlanmıştır9. Ada “Kıbrıs Beylerbeyiliği” adı ile Osmanlı Devleti’nin yeni bir eyaleti yapılmış”,10 böylece diğer beylerbeyilikler arasında “ada merkez- li” ilk üst idarî birim olarak Osmanlı teşkilât tarihindeki yerini almıştır. Bu ilk idarî teşkilâtın yerleşme döneminde belli başlı sancak merkezleri olan Mağu- sa, Lefkoşa, Girne gibi şehirlerin imarında, ada dışındaki Sancaklar insan gücü ile katkıda bulunmuşlardır. Hatta bu gibi merkezlerin durumunu iyileştirmek için bazı tedbirlerin alındığı, gönderilen emirlerden anlaşılmaktadır. Örneğin, Mağusa’da devlete kalan ve her biri taştan iyi inşa edilmiş evlerin tamirine ve oturmaya uygun hâle getirilmesine çalışılmıştır11.

Kıbrıs’ın fethinden sonra Türkler Kıbrıs’ta buldukları mimarî eserleri korumak konusunda büyük gayret göstermişler, ayrıca yerleştikleri her kasaba ve şehir- de sosyal ve dini ihtiyaçları karşılayacak eserler meydana getirmişlerdir. Bunun en önemli örneklerini Mağusa şehrinde görmek mümkündür12.

6 Eyice, “Kıbrıs’ın Tarihi ve Türk Eserleri”, s. 6.

7 Bekir Kütükoğlu, “Lala Mustafa Paşa”, DİA, 2003, XXVII, s. 73.

8 İdris Bostan, “ Kıbrıs Seferi Günlüğü ve Osmanlı Donanmasının Sefer Güzergâhı”, Dünden Bugüne Kıbrıs Meselesi, İstanbul: Tarih ve Tabiat Vakfı, 2001, s. 29-30.

9 Feridun Emecen, “ Kuruluştan Küçük Kaynarca’ya”, Osmanlı Devleti ve Medeniyeti Tarihi: Devlet ve Toplum, İstanbul: İslâm Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi (IRCICA), 1994, I, s. 41.

10 Nuri Çevikel, “ Değişim Döneminde Bir Osmanlı Eyaleti Kıbrıs (1750-1800)”, Dünden Bugüne Kıbrıs Meselesi, İstanbul: Tarih ve Tabiat Vakfı, 2001, s. 107.

11 Feridun Emecen, “Kıbrıs’ta İlk Osmanlı İdari Yapılanması”, Dünden Bugüne Kıbrıs Meselesi, İstanbul:

Tarih ve Tabiat Vakfı, 2001, s. 56.

12 Cevdet Çağdaş, Resim ve Kitabelerle Kıbrıs’ta Türk Devri Eserleri, Lefkoşa: Halkın Sesi Matbaası, 1965, s. 9.

(6)

160

Mağusa’da Türk dönemi mimarîsi 1571’de bu kentin Osmanlıların eline geçmesiyle başlar. Fetihten sonra adanın diğer şehirlerinde olduğu gibi Mağusa’da da imar fa- aliyetlerine girişilir. Bu faaliyetler adanın güvenliğini sağlamak, şehrin ihtiyaçlarını karşılamak ve dinî ibadetin yerine getirilmesini sağlamak gibi amaçlar doğrultusun- da yapılır. Yani kalelerin tamiri, şehrin suyollarının tesisi, camiler, köprüler, hanlar, medreseler, çeşmeler ve kütüphanelerin yapımı bunlar arasında yer alır. Osmanlı yönetimi tarafından adada dinî ibadetlerin özgürce yerine getirilmesini sağlamak amacıyla bazı kiliselerin kullanımı yerli halka bırakılır, bazı kiliseler ise cami veya mescit hâline getirilerek ibadet yeri olarak kullanılır13. Osmanlıların önceleri şehrin ihtiyaçlarını mevcut yapılarla karşılamak istemeleri, daha sonra da yeni yapılar inşa etmeleriyle Kıbrıs’taki diğer şehirlerde olduğu gibi Mağusa’da da birçok Türk yapısı meydana getirilir. Mağusa, günümüze kadar gelebilen cami, mescit, çeşme, türbe, hamam gibi yapıları ve mezar taşlarıyla bize Kıbrıs’taki Türk mimarîsi hakkında fikir verebilmesi açısından önemli bir kenttir14.

Lala Mustafa Paşa Camisi

Mağusa’nın en erken tarihli yapısı Lala Mustafa Paşa Camisi’dir15. Gotik mimarînin üslûp özelliklerine sahip olan, Lusignanlar döneminden kalma bu yapının önceki adı, St. Nicholas Kilisesi olup, Aya Sofya da denilmiştir16.

Cenevizlilerin Mağusa’yla ilgili belgelerinde katedral inşaatının 1300 yılının Ağustos ayının üçüncü günü başladığı belirtilir. Yapı 1326 yılında henüz tamamlanmadan takdis edilir. Ancak 1373 yılında Cenevizlilerin Kıbrıs’ı istilâsıyla inşaat tamamen du- rur. Onların 1464 yılında adadan ayrılmasından sonra yapının inşası tamamlanır17. 1 Ağustos 1571’de Mağusa’nın Osmanlılar tarafından teslim alınmasından sonra Lala Mustafa Paşa, 17 Ağustos Cuma günü şehrin en önemli kilisesi olan St.

Nicholas’ta, Sultan II. Selim adına hutbe okutarak burayı camiye çevirtir18. Bu tarihten başlayarak yapılan onarımlar caminin orijinalliğine zarar vermeye- cek şekilde gerçekleştirilmiştir19.

13 Netice Yıldız, “Osmanlı Dönemi Kıbrıs Türk Mimari ve Sanatı”, 9. Milletlerarası Türk Sanatları Kongresi, III, Ankara: Kültür Bakanlığı, 1995, s. 522-525.

14 Oktay Aslanapa, Kıbrıs’taki Türk Eserleri, İstanbul: Kültür Bakanlığı, 1975, s. 44.

15 Aslanapa, Kıbrıs’taki Türk Eserleri, s. 25.

16 Fikret Alasya, “Kıbrıs’ın Dünü, Bugünü ve Yarını”, Kıbrıs: Dün, Bugün, Yarın, Derviş Manizade (haz.), İstanbul: Yaylacık Matbaası, 1975, s. 86.

17 Michael Walsh, “Aziz Nikola Katedrali: Lala Mustafa Paşa Cami”, Toplumsal Tarih, 2004, sy. 127, s. 7.

18 Yıldız, “Osmanlı Dönemi Kıbrıs”, s. 521-522.

19 Sedef Boşnak, “Tarihi Lala Mustafa Paşa Cami Yıkılmaya Terk Edildi”, Kıbrıs Gazetesi, KKTC, Yıl: 17, sy. 6157, 27 Temmuz 2006 Perşembe, s. 2.

(7)

Prof.Dr. Selçuk Mülayim Armağanı 161

1 Mayıs 1572 yılında Kıbrıs beylerbeyi ve defterdarına yazılan bir fermanda, he- nüz minareleri olmayan Lefkoşa ve Mağusa’daki camilere kaçar minare yapılsın diye beylerbeyinin padişaha sorması üzerine padişahın, Lefkoşa’daki camiye iki, Mağusa’dakine bir minare yapılmasını emrettiği belirtilmektedir20. Bunun üzerine Lala Mustafa Paşa Camisi’ne bir minare, ayrıca mihrap ve minber eklenmiştir.

Osmanlı mimarîsinde sultan camilerinde iki veya daha fazla, vezir veya paşa ca- milerinde ise genellikle giriş cephesinde tek minare yerleştirilme uygulamasına,21 Lala Mustafa Paşa Camii’nde de uyulduğu görülmektedir.

Osmanlıların fethettikleri bölgelerde mevcut en büyük yapıyı camiye çevirme ve Ulu Cami yapma geleneği burada da devam etmiş ve Lala Mustafa Paşa Cami, Mağusa’nın Ulu Camisi olmuştur. Yapının kuzeybatı köşesinde yer alan ve Gotik üslûbu ile uyum- lu bir görünüm sergileyen minaresi, sekizgen gövdeli olup, tek şerefelidir.

Camiye çevrildiği tarihten itibaren “Küçük Ayasofya” (Ayasofya-yı sagîr), “Ma- ğusa Ayasofyası” ve “Büyük Cami” olarak anılan bu yapının, 1879 yılında İstanbul Evkaf’ı tarafından hazırlanıp 1883 yılında M.B. Seager tarafından yayımlanan Kıb- rıs’taki Vakıf malları listesinde adı “Küçük Ayasofya Camisi” şeklinde geçmekte- dir22. Camiye 1954 yılında Kıbrıs fatihi Lala Mustafa Paşa’nın adı verilmiştir23. Vaktiyle içinde Lusignanların taç giydikleri, Kraliçe Catherina Cornaro’nun Kıbrıs’ı Venedik’e bıraktığı anlaşmayı imzaladığı ve 1571’de şiddetli top ateşi ile kısmen yıkıldığı bilinen bu kilise, özellikle giriş cephesinin mimarîsi bakımından Fransa’da- ki Troyes, Amiens ve Rheims katedrallerinin bir benzeridir24. Bu cephedeki üçlü girişten ortadakinin üzerinde Fransa’daki Notre Dame Katedrali’nden esinlene- rek yapılan25 Gotik üslûpta işlemeli bir pencere, girişin iki yanındaki yuvarlak pen- cerelerin üzerinde ise bir Venedik arması vardır26. Yapının içine girildiğinde, üzeri tonozla örtülü orta nefin, iki sıra sütunla, yan neflerden ayrıldığı göze çarpar. Batı yönünde ve yanda iki ufak şapel yer almaktadır27.

Lala Mustafa Paşa Camisi, kesme taştan yapılmış olup, planı, uzunlamasına ge- lişen üç sahnlı bazilikal tiptedir. Sahnları birbirinden, altışardan iki sütun dizisi

20 Yıldız, “Osmanlı Dönemi Kıbrıs” , s. 525; Emecen, “Kıbrıs’ta İlk Osmanlı İdari Yapılanması”, s. 56.

21 Aygün Ülgen, Klâsik Devir Minareleri, İstanbul: Alfa Yayınevi, 1996, s. 61.

22 Tuncer Bağışkan, Kıbrıs’ta Osmanlı-Türk Eserleri, Lefkoşa: Kuzey Kıbrıs Müze Dostları Derneği, 2005, s. 152-153.

23 Bener Hakkı Hakeri, “Lala Mustafa Paşa Camisi”, Kıbrıs Türk Ansiklopedisi, Lefkoşa: Kıbrıs Gazetesi, 1992, s. 234; Bener Hakkı Hakeri, Kıbrıs’taki Tarihi Eserler, Lefkoşa: Hakeri Yayınları, 1983, s. 48.

24 Eyice, “Kıbrıs’ın Tarihi ve Türk Eserleri”, s. 9-10.

25 Walsh, “Aziz Nikola Katedrali”, s. 9.

26 Aykut Güçveren, “Kıbrıs’ta Turizm”, Kıbrıs Mektubu, 1997, X, sy. 7, s. 38.

27 Kuzey Kıbrıs Kültürler Mozayiği, İstanbul: A Turizm Yayınları, 1998, s. 68.

(8)

162

ayırmaktadır. Orta sahn yan sahnlardan daha yüksek ve geniştir. Her üç sahnın üzeri tonozlarla örtülüdür. Orta sahnın doğu ucunda bir apsis yer alır. Caminin güney sahnında Osmanlı döneminde eklenen iki mihrap ile bir minber bulun- maktadır. Küçük olan mihrap alçıdan yapılmış olup, herhangi bir özelliği yok- tur. Büyük mihrap Lusignan devrine ait güneydeki kemerli iki büyük kapıdan birinin arasına yapılmıştır. Mihrap mukarnas süslemelidir. İki mihrabın arasın- da yer alan minber ise tamamen mermerden yapılmıştır. Caminin alt pencere- lerine yerleştirilen geometrik motifli alçı kafeslerin, Anadolu’da Selçuklulardan beri yapılanların en büyüklerinden olduğu kaynaklarda belirtilmektedir28. Akdeniz ülkeleri üzerine yaptığı uzun çalışmalarıyla tanınan Fransız tarihçi Louis de Mas Latrie’nin, Kıbrıs adasındaki değişik kentlerde yaptığı gezilerde gördüğü sanat ve mimarlık eserleri hakkındaki bilgi ve çizimleri içeren “Lusignan Hanedanından Prensler Zamanında Kıbrıs Adası’nın Tarihi” adlı bir kitabı vardır. Kendisi, 1840-1850’li yıllarda Mağusa’da Lala Mustafa Paşa Camisi çevresinde yaptığı araştırmalarda bul- duğu ve gördüğü her şeyi yazmış ve çizmiştir. Mas Latrie’nin verdiği bilgilerden, Türk döneminde bu bölgedeki eserlerin nasıl korunduğunu, oysa İngiliz yönetimi- nin ilk yıllarında Mağusa Limanı genişletme çalışmaları bahanesi öne sürülerek, İngi- liz firmalarının Mısır’da yürüttüğü Port Said Limanı çalışmaları için kullanılmak üzere özellikle Mağusa’nın kuzey bölgelerinden taşların nasıl toplanıp yok edildiğini öğ- renmek mümkündür. Taçgey Debeş’in belirttiğine göre İngiliz döneminde bu anti- kaların adadan götürülüşü o boyutlara ulaşmıştır ki, Mağusa’nın pek çok tarihî yapısı İngilizlerin bu tedbirsizliğinden ötürü tamir edilemeyecek şekilde zarar görmüştür.

Bunun üzerine Osmanlı Devleti 1892 yılında İngiliz Devleti’ne resmî bir yazı gönde- rerek antika eserlerin adadan çıkartılmasının tümüyle yasaklanmasını istemiştir. Bu isteği politik bir hareket olarak yorumlayan ve pek hoş karşılamayan İngilizler, çok geç kalınmış bir yasa olmakla birlikte “Mağusa Taşlarını Koruma Yasası”nı çıkartmak durumunda kalmışlardır29. Yine kaynaklar, bu camiye Lala Mustafa Paşa’nın, fethin sembolü olarak bir kılıç ve bir Kur’an vakfettiğini, bu Kur’an-ı Kerîm son zamanlara kadar aralarında Larnaka’daki Hala Sultan Tekkesi’ne ait bir Kur’an’ın da bulunduğu değerli başka el yazmalarıyla birlikte Etnografya Müzesi’nde korunduğunu, kılıcın ise 1988 yılında camiden çalındığını belirtmektedir.

Denilebilir ki Kıbrıs’ta Türk devrinde yapılan yapılarda hep ada halkı ile adaya yerleştirilen Türklerin ihtiyaçları ön plana alınmış, Padişahın yüceliğini göstere- cek, heybetli yapılar yapma yerine, adanın emniyet ve huzurunu sağlayacak, ihtiyaçlarını karşılayacak mütevazı yapılar meydana getirilmiştir. Kıbrıs’ın fethi sonrasında Sultan Selim’in beylerbeyine ve kadıya gönderdiği hükümler bunu

28 Bağışkan, Kıbrıs’ta Türk Eserleri, s. 152-153.

29 Taçgey Debeş, “Akdeniz Ülkeleri Uzmanı Ünlü Fransız Tarihçi Louis de Mas Latrie ve Kıbrıs Tarihi”, Kıbrıs Araştırmaları Dergisi, III, 1997, s. 443-444.

(9)

Prof.Dr. Selçuk Mülayim Armağanı 163

yansıtmaktadır. Kıbrıs’ta Sultan Selim’in vakıfları olarak camiye çevrilen yapı- lardan biri olan30 Lala Mustafa Paşa Camisi’nin minaresi ve vitrayları, KKTC Va- kıflar İdaresi Genel Müdürlüğü ile T.C. Vakıflar İdaresi Genel Müdürlüğü’nün anıt niteliğindeki eserlerin gelecek nesillere aktarılması amacıyla imzaladıkları protokol gereği, 1992 yılında restorasyon geçirmiştir31.

Günümüzde halkın ibadetine açık olan Gazimağusa’daki bu Ulu Cami, Türklerin adadaki kültür haklarının bir delili olan Kıbrıs’taki Türk eserleri32 gibi bir kültür mirası olması açısından büyük önem taşımaktadır.

KAYNAKÇA

ALASYA, Fikret, “Kıbrıs’ın Dünü, Bugünü ve Yarını”, Kıbrıs: Dün, Bugün, Yarın, Der- viş Manizade (haz.), İstanbul: Yaylacık Matbaası, 1975, s. 86.

ALASYA, H. Fikret, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Tarihi, Ankara: Ankara Üniversi- tesi Basımevi, 1987, s. 1.

ASLANAPA, Oktay, Kıbrıs’taki Türk Eserleri, İstanbul: Kültür Bakanlığı, 1975, s. 44.

BAĞIŞKAN, Tuncer, Kıbrıs’ta Osmanlı-Türk Eserleri, Lefkoşa: Kuzey Kıbrıs Müze Dostları Derneği, 2005, s. 152-153.

BOSTAN, İdris, “ Kıbrıs Seferi Günlüğü ve Osmanlı Donanmasının Sefer Güzergâhı”, Dünden Bugüne Kıbrıs Meselesi, İstanbul: Tarih ve Tabiat Vakfı, 2001, s. 29-30.

BOŞNAK, Sedef, “Tarihi Lala Mustafa Paşa Cami Yıkılmaya Terk Edildi”, Kıbrıs Gaze- tesi, KKTC, Yıl 17, sy. 6157, 27 Temmuz 2006 Perşembe, s. 2.

CERRAHOĞLU, Zehra, Birleşmiş Milletler Gözetiminde Kıbrıs Sorunu İle ilgili Olarak Yapılan Toplumlararası Görüşmeler (1968-1990), Ankara: Kültür Bakanlığı, 1998, s. 2-3.

ÇAĞDAŞ, Cevdet, Resim ve Kitabelerle Kıbrıs’ta Türk Devri Eserleri, Lefkoşa: Halkın Sesi Matbaası, 1965, s. 9.

ÇEVİKEL, Nuri, “ Değişim Döneminde Bir Osmanlı Eyaleti Kıbrıs (1750-1800)”, Dün- den Bugüne Kıbrıs Meselesi, İstanbul: Tarih ve Tabiat Vakfı, 2001, s. 107.

DAĞLI, Uğur Ulaş, F. Şeyda Bayındır, “Maraş Bölgesindeki Mevcut Dokunun Sürdürülebilirliğinin Sağlanmasına Yönelik Öneriler”, Kıbrıs Araştırmaları Dergisi, 1997, III, sy. 2, s. 173-175.

DEBEŞ, Taçgey, “Akdeniz Ülkeleri Uzmanı Ünlü Fransız Tarihçi Louis de Mas Latrie

30 Yıldız, “Kıbrıs’ta Osmanlı Kültür Yapısına”, s. 967.

31 Boşnak, “Tarihî Lala Mustafa Paşa Cami”, s. 2.

32 Emel Esin, “Kıbrıs’ta Türk Devrinin İlk Abideleri Hakkında”, Türk Kültürü, sy. 86, 1969, s. 138.

(10)

164

ve Kıbrıs Tarihi”, Kıbrıs Araştırmaları Dergisi, III, 1997, s. 443-444.

EMECEN, Feridun, “Kuruluştan Küçük Kaynarca’ya”, Osmanlı Devleti ve Medeniyeti Tarihi: Devlet ve Toplum, İstanbul: İslâm Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi (IRCICA), 1994, I, s. 41.

EMECEN, Feridun, “Kıbrıs’ta İlk Osmanlı İdari Yapılanması”, Dünden Bugüne Kıbrıs Meselesi, İstanbul: Tarih ve Tabiat Vakfı, 2001, s. 56.

EYİCE, Semavi, “Kıbrıs’ın Tarihi ve Türk Eserleri”, TTOK Belleteni, 1974, sy. 44/ 323, s. 4.

GÜÇVEREN, Aykut, “Kıbrıs’ta Turizm”, Kıbrıs Mektubu, 1997, X, sy. 7, s. 38.

GÜRSOY, Cevat, “Coğrafî Bakımdan Kıbrıs ve Türkiye”, Milletlerarası Birinci Kıbrıs Tetkikleri Kongresi (14-19 Nisan 1969), Türk Heyeti Tebliğleri, Ankara: Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü, 1971, s. 41.

HAKERİ, Bener Hakkı, “Lala Mustafa Paşa Camisi”, Kıbrıs Türk Ansiklopedisi, Lefkoşa: Kıbrıs Gazetesi, 1992, s. 234.

HAKERİ, Bener Hakkı, Kıbrıs’taki Tarihi Eserler, Lefkoşa: Hakeri Yayınları, 1983, s. 48.

Kuzey Kıbrıs Kültürler Mozayiği, İstanbul: A Turizm Yayınları, 1998, s. 68.

KÜTÜKOĞLU, Bekir, “Lala Mustafa Paşa”, DİA, 2003, XXVII, s. 73.

ÖKSÜZ, Hikmet, “Lozan’dan Sonra Kıbrıs Türklerinin Anavatana Göçleri”, Tarih ve Toplum, c. 32, sy. 187, İstanbul 1999, s. 35.

ÜLGEN, Aygün, Klâsik Devir Minareleri, İstanbul: Alfa Yayınevi, 1996, s. 61.

WALSH, Michael, “Aziz Nikola Katedrali: Lala Mustafa Paşa Cami”, Toplumsal Tarih, 2004, sy. 127, s. 7.

YILDIZ, Netice, “Osmanlı Dönemi Kıbrıs Türk Mimari ve Sanatı”, 9. Milletlerarası Türk Sanatları Kongresi, III, Ankara: Kültür Bakanlığı, 1995, s. 522-525.

Fot.1. Lala Mustafa Paşa Camisi, giriş cephesi.

Gazimağusa

Fot.2. Lala Mustafa Paşa Camisi, yan cephe ve minaresinden görünüm. Gazimağusa.

RESİMLER

Referanslar

Benzer Belgeler

Kıbrıslı Rumların, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin tek hakimi olarak değerlendirilmesi, uluslararası arenada bu yapının kabul görmesi, Rum Yönetimi'nin Avrupa Birliği'ne

Kişiye özel olarak tasarlanan, tüm anatomik, fiz- yolojik ve patolojik verileri sayısal formatta saklayan bilgisayar simülasyonu vücut kopyası, ilaçların, te- davilerin,

Nakledilen organ filizlerinin karaciğere özgü proteinleri salgılaması ve insan me- tabolizmasına özgü maddeleri üretmesi, organ filizi nakli yönteminin, organ üret- me

Onun topladığı kıymetli koleksiyonlardan İleride İsti­ fade edecek olanlar, hatırasını saygı ile anarken, görünüşte mütevazı olan böyle fcir eserin nasıl

Kurt Ahmed Paşa’dan sonra en fazla ipka edilen Avlonya sancağı idarecisi ise onun damadı olan ve kayıtlarda Kurt Paşa damadı İbrahim Paşa olarak belirtilen

Eşcinsel kateksisin ve heteroseksüel melankolinin Bizim Büyük Çaresizliğimiz romanı ile tartışılmaya  çalışıldığı bu metnin sonunda, kitabın ana karakterleri olan Ender

Each agent comprises the unit on-off status and its related UC-ED that match the (1) and (3) respectively. The value is generated within the minimum and maximum generator

Although our Agency, which performs many crucial services like qualifying workforce, opening courses, on-the- job trainings, vocational and career counseling, taking measures