• Sonuç bulunamadı

Tank-Palet eylemi bugün KURULUŞ: ŞUBAT 2019, ÇARŞAMBA

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Tank-Palet eylemi bugün KURULUŞ: ŞUBAT 2019, ÇARŞAMBA"

Copied!
16
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)Fiyatlarda tarihi rekor. Maaş zamları eridi. BAŞTA sebze meyve olmak üzere gıda fiyatları tarihi rekor kırdı. Ekonomideki durgunluğa rağmen çok sayıda gıda maddesine yılbaşından bu yana yüzde 10 ile 40 arasında zam yapıldı. TÜİK verilerine göre sebzede yıllık enflasyon yüzde 95’e yükseldi. SON yapılan zamlarla birlikte sebze fiyatlarındaki artış, memur ve emekli maaş artışlarının 4.7 katına ulaştı. Böylece 1 Ocak itibariyle maaşlara yapılan zamlar, yılın ilk ayında gıda ürünlerine yapılan zamlarla birlikte eridi. 6’da. A ERKU NKARA NT FABRİ DÖKÜM SAAT: KASI 18.45. Tank-Palet eylemi bugün. TÜRK Harb-İşSendikası,TankPaletFabrikası’nın özelleştirilmesine karşı bugün eylem yapacak. Türk-İşGenelBaşkanıErgünAtalay,“Özelleştirme yok”açıklamalarınıAydınlık’adeğerlendirdi.5’te. Birlikte Güçlüyüz. www.aydinlik.com.tr. VATAN EMEK NAMUS KURULUŞ: 1921. 6 ŞUBAT 2019, ÇARŞAMBA. İKİ AL, BİR OKU BİR OKUT. 2 TL. halklailiskiler@aydinlik.com.tr. YAPTIRIMINIZ SOKMEZ MÜNBİÇ’E GİRERİZ Sabrımız sınırsız değil CUMHURBAŞKANI TayyipErdoğan,AKPartigruptoplantısındakonuştu. MünbiçveFırat’ındoğusunayönelikoperasyonsinyaliverenErdoğan,“TeröristlerMünbiç’tençıkarılmazsa,kendiplanlarımızıhayata geçirmehakkımızdoğacaktır.Bıçakkemiğedayandığında,yapacağımız işleriçinkimsedenizinalmakmecburiyetindedeğiliz”dedi.Erdoğan, Suriye’nintoprakvesiyasibütünlüğünesaygılıolduğunusöyledi.. Maduro’ya destek verdi ERDOĞAN’INVenezuela’dakidarbegirişimineilişkinmesajlarıdadikkatçekti.“Türkiye’yibuyeniemperyalistdüzeneboyuneğdirmeye çalışanlartaammüdenülkeyedüşmanlıkyapıyorlar”diyenErdoğan, şöyledevametti:“ŞuandaVenezuela’daolanlar...Venezuelase- Sayfa nineyaletinmi?Seçimleişbaşınagelmişbirinsananasıl‘Burayıterketgit’diyebilirsin.Hanidemokrasi?Buneiştir?”. 9. CHP, HDP’li adayın yolunu açtı CHP’nin Karakoçan Belediye Başkan Adayı Mahmut Okçuoğlu, adaylığını geri çekti. İlçede İyi Parti adayının da bulunmaması, HDP’nin destekleneceği yönünde yorumlandı. 0530 163 08 70. Büyük dehaya saygı duruşu. İzmir kumpasında yeni iddianame. SANAT tarihinin en büyük ustalarından Leonardo da Vinci, ölümünün 500. yılında tüm dünyada anılıyor. Çalışmaları birkaç yıl önceden başlayan pek çok sergi ve etkinlik, Amerika’dan Çin’e kadar uzanıyor.  FATMA BATUKAN BELGE’nin yazısı 13’te. AYDINLIK 01. CMYK. Zafer Klnç. KARŞIYAKACumhuriyetBaşsavcılığı’nca, İzmir Askeri Casusluk soruşturma ve yargılamasındagörevalanveFETÖüyeliğinedeniylemeslektenihraçedilen12 şüphelihakkında‘görevikötüyekullanma’suçundanyeniiddianamehazırlandı.ŞüphelilerarasındaeskiİzmirCumhuriyetBaşsavcısıDurduKavak,savcı ZaferKılınçvehakimAtillaRahmanda bulunuyor. GAMZE ÇINLAR’ın haberi 7’de. ‘FETÖ Borsası’nı soruşturan başsavcı Yargıtay’a atandı HAKİMLER veSavcılarKurulu(HSK)Yargıtay’asekizyeniüyeseçti.YeniüyelerinFETÖ ilemücadeledeöneçıkanhakimvesavcılararasındanseçilmesidikkatçekti.İzmir’de ‘FETÖBorsası’soruşturmalarınınbaşında olanİzmirCumhuriyetBaşsavcısıÖmerFarukAydınerdeatananisimlerdenoldu.Öte yandan,28ŞubatdavasınabakanMustafaYiğitsoy’undaYargıtay’dagörevlendiner d Ay k ru rildiğibildirildi.7’de Fa er Öm. 10. 10. 13. 14. RIZA ZELYUT. Hitler’inoyuönemsizde HDP’ninkiniyeönemli? BİRGÜL AYMAN GÜLER. Kötü’lerle İyi’ler SABAHATTİN ÖNKİBAR. MarcGrossmanMücahit-FETÖhattı! İSMET ÖZÇELİK. İstanbul seçimi BURÇAK EVREN. Yerelseçimlerve filmfestivalleri MEHMET YUVA. YılmazBilgen’e tekzipveihtar ISSN 2146-2356.  ERCAN KÜÇÜK’ün haberi 10’da. Sayfa. YUNANİSTANBaşbakanı Çipras, bugün Heybeliada’daki Ruhban Okulu’na giderek dini ayine katılacak. Emekli Büyükelçi Onur Öymen, 1971’den beri kapalı olan Ruhban Okulu’nun yeniden gündeme gelmesini Aydınlık’a değerlendirdi.. 7. Sayfa. Çipras bugün Ruhban Okulu’nda ayine katılacak. Sayfa. 4. Sayfa.  EVREN DEMİRDAŞ’ın haberi 11’de. Okur hattı. NATO, gemilerinin Karadeniz’de kalma süresini uzattı NATO,Karadeniz’dekikışkırtıcıeylemlerinedevamediyor.2018yılındabölgedevarlıkartırma kararıalanNATO,Romanya’yakurduğufüze kalkanınınardındanşimdidegemileriningörev süresini uzattı. NATO Genel Sekreter YardımcısıGottemoelleryaptığıaçıklamada, örgütünaskerigemilerininKaradeniz’dekalmasürelerininsonikiyılda80günden120 güneuzatıldığınıbildirdi.8’de. oğu PERİNÇEK. Türk, Türkiye, kavim, halk ve millet kavramları  8’de. Sayfa. HDP’NİN Elazığ Karakoçan’daki adayı Serap Mutlu Doğan. Doğan, PKK kurucularından Mazlum Doğan’ın ablası. 19 Ocak günü örgüt propagandası yapmaktan tutuklandı, serbest bırakıldıktan sonra aday oldu. AK Parti ve HDP’nin birbirine yakın oylar aldığı ilçe, geçiş bölgesi olduğu için PKK tarafından önemseniyor.. D. Sayfa. Cumhurbaşkanı Erdoğan,Trump’un yaptırımtehdidinesert yanıtverdi.‘Birkaç haftaiçindeteröristler Münbiç’ten çıkarılmazsabekleme süremizsonaerer’ diyenErdoğan, ‘Yaptırımlistesidahil hiçbirtehditbizibu yoldançeviremez’ ifadelerinikullandı.

(2) 2. 6 Şubat 2019 ÇARŞAMBA. Hazırlayan: Sıla Kemahlı halklailiskiler@aydinlik.com.tr. Trump’un Venezuela’yı yeniden sömürgeleştirme savaşı. Hiçbir devlet ülkemizin iç meselelerine dahil olamaz! Ulusal egemenliğimizi asla feda etmeyeceğiz. Sömürgeleştirme amaçlı savaşlara engel olmak bizim görevimiz. Kimsenin gücü bizi bölmeye ve yalnız bırakmaya yetmez. Vatanımız için ikinci özgürlük mücadelesini veriyoruz. T. ve bir milletvekilinin kendini sözde devlet başkanı ilan etmesiyle son aşamaya girmiş bulunmaktadır. Bu durumun anayasal bir dayanağı olmadığı gibi Bolivarcı Venezuela Cumhuriyeti’nin tüm demokratik kurumlarına saldırı niteliği taşımaktadır. Bu manada Anayasa’nın belirlediği maddeler çerçevesinde, 20 Mayıs 2018 tarihinde, 2019-2025 başkanlık dönemi için uluslararası standartlara göre doğrudan katılım ve gizli oy yöntemi ile özgür bir ortamda gerçekleşen seçimlerde Venezuela halkının oyuyla tekrar seçilen Nicolas Maduro’ya ve onu seçen halk iradesine karşı gelinmektedir. 23 Ocak 2019 tarihinde Venezuela’da ABD tarafından finanse ve organize edilen, ayrıca bölgemizdeki ve Avrupa’daki bazı küçük gruplar tarafından da desteklenen bir darbe gerçekleştirildiğini açıkça ortaya koymamız gerekir. 26 Ocak 2019 tarihli Wall Street Journal (1), benzer şekilde aynı tarihli Associated Press (AP) (2) ve Eylül 2018’de New York Times’te (3) yayınlanan haberler ile Trump Hükümeti’nin üst düzey yöneticileri tarafından gerçekleştirilen bir soruşturma, darbe planını doğrular niteliktedir. ABD tarafından devreye sokulan yeni formattaki bu darbe, Anayasa’nın 233. Maddesi’ne göndermede bulunarak siyasi ve hukuksal bir manipülasyona başvurmaktadır. Niyetlerini Venezuela’da demokrasinin tekrar kurulması şeklinde özetlemekte ve hükümeti diktatörlükle suçlayarak bölgemizde, özellikle de 20’inci yüzyılda sıkça karşılaştığımız tiran rejimleriyle örtüştürme çabası içerisine girişmişlerdir.. KENDİ ‘DİKTATÖR KUKLASINI’ YERLEŞTİRİYOR. MUHALEFET DEDİKLERİ ABD’NİN MEMURU. Venezuela’yı tekrar sömürgeleştirme çabaları, kukla bir Hükümet kurma girişimi. Bu saldırgan kampanyanın nihai amacı, ülkemizi ABD Hükümeti’ne bağlı memurlar tarafından yabancı bir petrol şirketiymiş gibi doğrudan yönetmektir. Son zamanlarda uluslararası medya kuruluşları, Venezuela muhalefetini halkın meşru yöneticileri gibi lanse etseler de onlar gerçekte ABD adına çalışan m e m u r l a r d ı r. Anayasamızda yeri olmayan diktatörlük anlayışını rejim değişikliği adı altında tıpkı 2011 yılında Libya’da Ulusal Geçiş Kon-. Venezuela BM Daimi Temsilcisi. RUMP’un Venezuela’yı yeniden sömürgeleştirme çabası, Venezuela’nın Amerika Birleşik Devletleri taSamuel rafından askeri işgal planıMoncada na dönüşmüş durumdadır. Acosta Bu durum, tarihimizde emsali görülmemiş bir olaydır. Şunun altını çizmekte fayda vardır ki Venezuela’da var olmayan bir gerçekliği inşa etme çabasında olan ve yurtdışında tezgahlanan tüm bu olaylara rağmen bugün ülkemizde, tamamen sukunet ve barış ortamı hakimdir. Ülke topraklarının tamamı, dün olduğu gibi bugün de Başkan Nicolas Maduro’nun ve Anayasal Hükümet’in idaresi altındadır. Anayasanın belirlediği sınırlar çerçevesinde Venezuela Devleti’nin bütün kurumları görevlerini icra etmektedirler ve tamamen faal durumdadırlar. 26 Ocak 2019 Cumartesi günü, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ni sahte bilgilerle kandırmak suretiyle Venezuela’nın bölgesel ve uluslararası barışı tehdit eden bir ülke olduğu algısını yaratmak, tehlikeli bir manipülasyonun sinyallerini vermektedir. Bizler tüm bu yaşananlara ve uluslararası kamuoyunun büyük bir kısmının, Venezuela’nın ulusal egemenliğine ve kendi kaderini tayin etme hakkına saygı gösterilmesine dair çağrılarına tanık olduk. Bölgedeki devletlerin büyük çoğunluğu da toprak bütünlüğümüze destek vermekte ve dış güçlerin müdahelesini reddeden, askeri işgal dışında bir çözümden yana olduklarını bildirmektedir.. AYDINLIK 2. CMYK. seyi ile yaptıkları şekliyle bizlere de dayatmaktadırlar. (4) Bu darbe gerçekleşmeden birkaç gün önce, ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence, Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, Senatör Marco Rubio ve bazı Hükümet görevlileri şiddete başvurulabileceği yönündeki açıklamalarla Venezuela halkını açıkça tehdit etmişlerdir. Bu maksatla, Silahlı Kuvvetler mensuplarına yönelik kamuoyu önünde askeri bir ayaklanma çağrısında bulunmuşlardır. Trump’un askeri müdahale de dahil olmak üzere "Tüm seçeneklerin masada olduğu" şeklindeki tehditlerine şimdi Avrupa ülkeri de dahil olmuştur.. SÖMÜRGECİ ANLAYIŞ Tıpkı Avrupalıların 19’uncu yüzyılda Afrika’da yaptıkları gibi Amerika Birleşik Devletleri de 20’inci yüzyılda Amerika Kıtası’nda alışılageldiği üzere suç işlemeyi ve ülkelerin kaynaklarını uluslararası hukuku hiçe sayarak gasp etmeyi sürdürmektedir. Tüm bunlar, ABD Hükümeti’nin Latin Amerika ve Karayipler’de barışı ve istikrarı tehdit eden bir güç olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Yine alışılageldiği üzere, ABD şantaj yöntemine başvurmayı, kukla devlet başkanını tanımaları için diğer devletler üzerinde baskı kurmayı, tarihteki en büyük yağmacı, faşist ve kendini her ulustan üstün gören açgözlü tavrını ve nefret söylemlerini sürdürmektedir. Ne yazık ki Avrupa Birliği 30 Ocak 2019’da Portekiz Savunma Bakanı’nın beyan ettiği üzere kendi geleneklerini bu bağlamda devam ettirmekte, Venezuela’da yağma ve askeri müdahale söylemine ortak olmaktadır. (5) Tüm bunlar yaşanırken ABD’nin Venezuela’daki kuklasının ilk icraatı, Venezuela’ya müdahale çağrısı olmuştur. Tarihte hangi devlet yöneticisi kendi halkına karşı askeri müdahale çağrısında bulunmuş ve yine o halktan kendisini devlet başkanı olarak tanımasını istemiştir? Yine hangi devlet yöneticisi kendi halkının kaynaklarının gasp edilmesini kabul etmiş ve buna rağmen o halktan kendisini devlet başkanı olarak addetmesini buyurmuştur? Bu kişi, bırakın Venezuela halkını, kendi çevresi tarafından dahi tanınmamakta olup buna karşın Yüksek Adalet Divanı, Yüksek Seçim Kurulu (2015 seçimlerinde aynı kurum kendisini Ulusal Meclis milletvekili ilan etmiştir), Başsavcılık, Danıştay ve Sayıştay gibi devletin kurumlarını hiçe saymaktadır. Üstüne üstlük kendini iki kuvvet erkinin de başkanı, yani hem yasamanın hem de yürütmenin başkanı olduğunu ilan etmektedir. Bu,. diktatör rejimlerinin özünü ve Venezuela’da bunu dikte etme çabalarını gözler önüne sermektedir. Üstelik ABD tüm bunları özgürlük adı altında yapyapmaktadır, lakin tek gayesi halkımızın zenginliklerine el koymak ve yağmalamaktan ibarettir. Venezuela’yı işgal planı, Venezuela’nın tanık olduğu en büyük yağma girişimidir. Trump, Avrupa ülkelerinin de desteğini arkasına alarak, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki ulusal petrol şirketi, diplomatik misyon ve ülkemize ait tüm mal varlığı ile banka hesaplarına el koymuştur. Birleşik Krallık benzer bir girişimle altın rezervlerimizi gasp etmekte, bu şekilde bu devletin yağma kültürlerine sahip çıkmaktadır. Bu durum, sömürgeci anlayışa geri dönüş anlamı taşımaktadır. Trump’un Venezuela’yı kendi sömürgesine dönüştürme çabalarının küçük ortağına dönüşen Birleşik Krallık, yağma geleneğinden yola çıkarak küstah Britanya elit tarzını sürdürme eğilimindedir. Dünya üzerinde hangi ülke ırkçı bir fanatiğin başında olduğu eskinin yağmacı imparatorluğunun banka hesaplarına emanet ettiği uluslararası para rezervlerinin güvende olduğunu düşünebilir? Öte yandan, ABD’nin Karakas’taki Büyükelçiliği ve Amerikan Deniz Kuvvetleri tarafından korunup kollanan ABD görevlisi bu şahıs, Trump tarafından görevlendirilen diplomatik temsilcileri onaylamakta, Venezuela Silahlı Kuvvetleri’ne ve halka ayaklanma, devlet memurlarına yürütmenin başındaki otoriteyi tanımama çağrısında bulunmakta, bununla da yetinmeyip Venezuela Dışişleri görevlilerine sosyal medya aracılığıyla rüşvete yeltenmekte, Venezuela Devleti’nin yurtdışındaki mal varlıkları ve finansal kaynaklarına el konulması çağrısını yineleyerek topraklarımızın yabancılara peşkeş çekilmesini desteklemektedir. (6-7). Venezuela’nın Beyaz Saray nezdinde, sözde diplomatik temsilcilerinden biri olan Sayın Carlos Vecchio, ABD’li Senatör Marco Rubio tarafından twitter aracılığıyla tayin edilmiş, daha sonra Ulusal Meclis tarafından da görevi onanmıştır. Bu şahıs,geçmişte ülkemizde faaliyet gösteren petrol şirketi Exxon Mobil’in avukatlığını yapmış biridir, daha doğru bir tabirle Venezuela’da yer alan ABD menşeli petrol şirketinin bir çalışanıdır. Bu durum sömürü hükümeti kurma çabasının açık tezahüründen ibarettir.. SAVAŞA İZİN VERMEYECEĞİZ Tüm bu gelişmlerin ışığında, Amerikan Devletleri Örgütü, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ve uluslararası kamuoyunda bir kez daha bozguna uğrayan ABD, son bir adım daha atarak durumu askeri işgal seviyesine taşımıştır. "İnsani kriz" bahanesi ve "koruma sorumluluğu" misyonuyla Trump, ulusal toprak bütünlüğümüze karşı askeri müdahaleye niyetlenmektedir. Trump’ın Venezuela topraklarını çeşitli bahanelerle işgal etme girişimlerine ve savaş ortamı yaratmasına engel olmamız icap etmektedir. Savaş baronlarının amaçlarına ulaşmasına ve halkı-. mızın onların açgözlülüğüne kurban gitmesine izin veremeyiz.. GÜÇLERİ YETMEZ Bu güncel konjonktürde sorunun çözümü için Venezuela, Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nin en temel ilkelerine başvurmaktadır. Bu ilkeler, ulusal egemenliğin, halkların kendi kaderlerini tayin hakkının, ülkelerin iç meselelerine hiçbir yabancı devletin karışamayacağının, demokratik kurumlara saygı duyulmasının, güç ve tehdit kullanılmamasının teminatı durumundadır. Biz tüm hükümetlerin ve uluslararası kamuoyunun beklediğinden ve istediğinden daha fazlasını talep etmiyoruz. Nasıl ki Venezuela hiçbir devletin iç meselerine müdahil olmuyorsa, hiçbir devlet de ülkemizin geleceğine dair mevzulara, yani iç meselere dahil olamaz, devlet başkanını dışarıdan tayin edemez. Bu bağlamda, özellikle Karayip ülkelerini bu sorunun çözümü ve bölgedeki tansiyonun düşürülmesi konusundaki çabaları ve onurlu duruşlarından dolayı takdir ediyoruz. Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, her türlü diyalog sürecine sıcak baktığını ifade etmiştir. Bizim argümanlarımız her zaman için siyaset, yasalar, mantık ve diplomasidir. Öte yandan ülkemiz üzerindeki karanlık emellerin, savaş çıkarma çabalarının, Trump’un askeri müdahale niyetinin ve bu doğrultuda özellikle ABD ve Avrupa’da yürütülen Venezuela karşıtı propagandanın da farkındayız (8-9). Trump’un, Venezuela meselesine dair atadığı bir savaş suçlusu Elliott Abrams isminden sonra olası risklere karşı daha da teyakkuzdayız. Ülkemizi tekrardan sömürgeleştirme girişimlerine odaklı girişimlere, saldırılara, şantajlara, baskılara karşı mücadele edeceğiz,ulusal egemenliğimizi asla feda etmeyeceğiz. Uluslararası barış, güvenlik ve istikrarın teminatı olan Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’ndeki ilkelerin ve uluslararası hukukun savunulması yönünde çağrıda bulunuyoruz. Sömürgeleştirme amaçlı savaşlara engel olmak bizim görevimizdir. Venezuela barıştan yanadır. Kimsenin gücü bizi bölmeye ve yalnız bırakmaya yetemez. Vatanımız ikinci özgürlük mücadelesi sürecindedir.. KAYNAKÇA (1)https://www.wsj.com/articles/a-callfrom-pence-helped-set-an-uncertainnew-course-in-venezuela-11548430259 (2)https://www.apnews.com/d548c6a95 8ee4a1fb8479b242ddb82fd https://www.nytimes.com/2018/09/08/w orld/americas/donald-trump-venezuelamilitary-coup.html (3)https://www.youtube.com/watch?v= SVCdgJuDWZo&app=desktop (4)https://www.dn.pt/pais/interior/amp/ venezuela-portugal-admite-enviar-tropas-mas-isso-ainda-nao-esta-em-cimada-mesa--10513189.html?utm_source=Push&utm_medium=App&__twitter_impression=true (5)https://www.youtube.com/watch?v= O_yHo9efvO8 (6)https://www.youtube.com/watch?v= QZ30b6Syv_4.

(3) 6 Şubat 2019 ÇARŞAMBA. Hazırlayan: Sıla Kemahlı. halklailiskiler@aydinlik.com.tr. 3. ’BAKANLIK İSTERSE 100 bin atama da yapar’ Öğretmenlerbuay içindeatamayapılmasınıbekliyor.Aydınlık’a konuşanEğitim-İş GenelBaşkanıOrhan Yıldırım,MEB’inisterse 100binöğretmenatayabilecekbütçeyesahip olduğunu,sözleşmeli veücretliöğretmenliğin tamamenkaldırılması gerektiğinisöyledi. ‘Beni dinlemiyorlar’ dedi intihara teşebbüs etti ÇORUM’da “Kimse beni dinlemiyor” diyerek, inşaat halindeki bir binanın beşinci katında intihara teşebbüs eden 20 yaşındaki Anıl T. polis ekiplerinin yarım saat süren ikna çabaları sonucu binadan indi. Olay, önceki gün gece yarısı Bahabey Caddesi’nde yapımı devam eden inşaat halindeki yedi katlı binada meydana geldi. Anıl T.’yi binada görenler polise haber verdi. İhbar üzerine olay yerine polis, itfaiye ve sağlık ekipleri sevk edildi. “Kimse beni dinlemiyor. Bunalımda olduğum için intihar edeceğim” diyen Anıl T., sağlık kontrolünden geçirildikten sonra ifadesi alınmak üzere polis merkezine götürüldü.. E. ğitim-İş Genel Başkanı Orhan Yıldırım, öğretmen atamasının bu ay içinde bekletilmeden yapılması gerektiğini söyledi. 100 binin üzerinde öğretmen açığının olduğunu ifade eden Yıldırım, 20-40 bin atama ile sorunların çözülmeyeceğini Bakanlığın isterse tek seferde yeterli atamayı yapabilecek bütçeye sahip olduğunu belirtti. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) 2017-2018 eğitim öğretim yılı içinde sadece 20 bin sözleşmeli öğretmen ataması yapmıştı. Bir yıl içinde sadece bir kere atama kere yapılması ve bunun da sözleşmeli olaması tepkiye yol açtı. Öğretmenler hâlâ atama beklemeye devam ediyor. Taleplerini dile getirmek için sık sık basın açıklamaları düzenleyen öğretmenler, bu ay en az 40 bin atama yapılmasını talep ediyor. Ancak henüz konuyla ilgili bir gelişme olmadı.. C. SEDA AKYÜZ / ANKARA. ‘20 BİN İLE DURUMU ÇÖZEMEZSİNİZ’ Eğitim-İş Genel Başkanı Orhan Yıldırım’ Aydınlık’a konuyu değerlendirdi. Yıldırım, açığın 20 ya da 40 bin öğretmen atamasıyla kapanmayacağını belirtti. Milli eğitim Bakanı tek kalemde 100 bin atama yapabileceğini söyleyen Yıldırım şunları ifade etti: “Bakanlık 100 bin öğretmen eksiği olduğunu açıkladı. Öğrencilerimizin alanında mezun olan öğretmenler tarafından eğitim görmesini istemeyip sürekli ücretli öğretmenlerle işin kapatılmaya çalışılması doğru değil. Dolayısıyla sadece emekli olanların yerine 20-25 bin atama yaparak sorunu çözemezsiniz. Bu MEB’in. dığına dikkat çeken Yıldırım sözlerini şöyle sürdürdü: “Bütçede en fazla gelirin eğitime ayrıldığı defalarca söylendi. O halde bunun hakkını verin. Öğrenciler öğretmenlerini bekliyor. Sözleşmeli ve ücretli öğretmenlik tamamen ortadan kaldırılmalı. Kadrolu atamalar yapılmalı. Ücretli öğretmenlik taşeronlaştırmadır. Eğitimde ticari kâr düşünülemez. Bizler 100 binden daha fazla öğretmenin atama beklediğini biliyoruz. Hadi Bakanlığın resmi rakamlarını baz alalım, 100 bin öğretmen atama bekliyor! O halde çağrımız şudur; isterseniz tek kalemde 100 bin atamayı da yapabilirsiniz. Bakanlığı göreve çağırarak öğretmenlerimizi kadrolu olarak atamasını bekliyoruz.”. plansızlığını ve eğitimi yönetemediğini gösteriyor. Ne yazık ki MEB Ziya Selçuk da bu sorunları çözme konusunda irade koyamadı. Çünkü 450 bin civarında mezun dururken hâlâ devletteki 100 bin açığı kapatma kararı alınmamasını ne çocuklarımıza, ne öğretmenlerimize, ne de bilimsel yaklaşımı içinde olan akademisyenlere açıklayamazsınız. Çocuklarımızı öğretmensiz, öğretmenlerimizi de işsiz bıraktılar. Bu nedenle şubat ayında da binlerce öğretmen yine atama bekliyor. Bahsedilen sayı çok az. 20 bin yeterli olamaz.”. ‘EĞİTİME AYRILAN PAYIN HAKKINI VERİN’ Bütçede en fazla gelirin eğitime ayrıl-. ‘BÜTÜN TAKSİCİLERE MAL OLAMAZ’ Burada basın mensuplarına açıklamada bulunan Lisanslı Ta-. şımacılar Derneği Başkanı Metin Magriso şöyle konuştu: “Kendini bilmez birkaç taksicinin yaptığını bütün taksi camiasına mal etmeyeceğim. Ancak burada çok ciddi bir sıkıntı var. Devletin emniyet güçlerinin güvenliği sağlamasını hiçe sayan bir grup var. Bize yapılan saldırılar her geçen gün artarak devam ediyor. Biz bir kez daha buraya geldik devletimizin polisine sığındık, biz her zaman polise sığınmaya devam edeceğiz, hiç bir zaman bizi bu olayların içine çekecekler, biz kalitemizi koruyarak İstanbul halkına hizmet etmeye devam edeceğiz. Biz şiddet uygulayan bir grup taksici esnafını devletimize havale ediyoruz. Bugün bin kişi yarın on bin kişi, hakkımızı aramaya devam edeceğiz.”. ENGELLİ öğretmen ata ma sonuçları dün açıklandı. Daha önce engelli öğretmen alımı için 50 0 kişilik bir kontenjan açılmıştı. Ancak geçen hafta yeni bir açıklama yapan MEB, Ziya Selçuk’un talimatı ile engelli öğretmen alımında kontenjanı 750’y e çıkarttı.. BESLENME alışkanlıkları, karaciğer sağlığını doğrudan etkiliyor. Yağlı gıdaların yanı sıra, şekerli ve tuzlu yiyecekler de karaciğere zarar veriyor. Beslenme ve Diyet Uzmanı Özden Örkcü, paketlenmiş abur cubur yiyeceklere karşı uyardı. Örkcü, “Cips ve unlu mamuller şeker, tuz ve yağ içeriği nedeniyle sağlığı olumsuz etkiler. Yanınızda sağlıklı atıştırmalık bulundurun. 10-12 adet yer fıstığını robottan çekip, doğal bir fıstık ezmesi elde edip yanında bir dilim elma ile. Yuvalandrma ilanlarnz ücretsiz olarak yaymlanacaktr. lan için ya, cins, varsa rahatszlk, bulunduu il-ilçe, ksa bir hikaye ve size ulalabilecek bir iletiim bilgisini içeren yaz ile fotoraf bekliyoruz. Ücret talep eden ilanlar kesinlikle yaymlanmayacaktr. Okurlarmzn ücret talep eden kiilere itibar etmemesini rica ediyoruz.. İHALESİ 2010 yılında yapılan, bir yıl sonra da çalışmalarına başlanan Kars Barajı su tutmaya başladı. Barajın suları altında kalacak olan yaklaşık 400 haneli Boğazköy, bölgede başka bir alana nakledildi. İstimlak paraları ödenen köylülerin büyük bölümü yeni köy yerine Kars merkeze taşındı. 20 aile ise imkansızlıklar nedeniyle evlerinin naklini yapamadı. Köyün elektriği, 10 gün önce Aras EDAŞ tarafından kesildi. Muhtar Şakir Uyusun, bahar aylarıyla birlikte tamamen sulara gömülecek olan köyde kalanlara havalar ısınana kadar yeniden elektrik verilmesi için ilgili kurumlarla görüştü. Köyün taşınacağı yerdeki altyapının da tamamlanmadığını söyleyen Uyusun, Aras EDAŞ’tan elektriklerin verilmesi talebine olumsuz yanıt aldıklarını belirtti.. Ben tontiş bir kızım. Henüz 10 aylığım. Kısırım. Çok sakin ve sosyalim. Sizin kızınız olabilir miyim? stanbul Rami. Su bendi çöplerle doldu. yiyebilirsiniz. Ya da kuru kayısı veya hurma arasına ceviz yerleştirerek mini sağlıklı atıştırmalık sandviçler elde edebilirsiniz” dedi. Patates kızartması ve hamburgerin karaciğer sağlığını tehdit eden gıdalardan olduğunu belirten Örkcü, “Doymuş yağ oranı yüksek yiyecekleri çok fazla yemek, karaciğerinizin işini yapmasını zorlaştırabilir. Zamanla siroz olarak bilinen karaciğerde iz kalmasına yol açabilecek iltihaplanmalara neden olabilir” diye konuştu.. Taşınamayan köylüler elektriksiz kaldı. CMYK. 0530 163 08 70. letiim: 05435319450. Karaciğer Karaciğer sağlığınız sağlığınız için için abur abur cubura cubura son son verin verin. AYDINLIK 03. candostlar@aydinlik.com.tr. Engelli öğretmenlerin ataması yapıldı. UBER sürücüleri EYLEM YAPTI UBER sürücülerinden oluşan bir grup, taksi sürücülerinin bir Uber sürücüsünü darp ettiği iddiasıyla İstanbul Atatürk Havaalanı yakınlarında eylem yaptı. İddiaya göre önceki gün akşam saatlerinde Cemal Ulutürk isimli Uber sürücüsü, Esenyurt’tan yolcu aldıktan sonra bir grup taksi sürücüsü tarafından durduruldu. Bir süre tartıştıktan sonra ellerinde sopa ve bıçak olan kişler Ulutürk’ü darp etti. Ulutürk polisi aradıktan sonra yoluna devam etti. Takip edildiğini gören Uber sürücüsü Atatürk Havalimanın’da polise sığındı. Burada ifade verdiği sırada diğer Uber sürücüleri Ulutürk’e destek için havalimanı yakınlarında araçlarıyla birlikte toplandı. Uber sürücülerinin araçlarını kaldırıma park etmesiyle Havalimanı Caddesi’nde trafik oluştu.. DOSTLAR N A. BODRUMBitez’de, 1980’li yılların sonunda bahçe kuyularına kaynak oluşturması için yapılan su bendi, çoğu plastik olan atıklarla çöplüğe döndü. Konacık Mahallesi ile Gaz Deresi ve Minder Sarnıcı mevkisinden gelen derenin kesiştiği noktada bulunan su bendindeki kirlilik, görenlerin tepkisini çekti. Konacık Sanayi Sitesi çevresinden atıldığı belirtilen moloz ve çöplerin, yağmurlarla bölgeye ulaştığı öne sürüldü. Bölge sakinleri, su bendinin bir an önce temizlenmesi için çağrıda bulundu.. Gül ki güldüresin Gök Tanrısı karışır BEN yer tanrısıyım diyen Hoca’ya, Timur’un, “Şu Tatar gencinin gözlerini büyüt öyleyse” buyruğuna karşılık Hoca, “Belden yukarıdaki işlere Gök Tanrısı karışır” der.. Hazrlayan: Emine Akfrat emineakfirat@aydinlik.com.tr.

(4) 4. 6 Şubat 2019 ÇARŞAMBA. Hazırlayan: Sıla Kemahlı halklailiskiler@aydinlik.com.tr. Rıza ZELYUT rizazelyut@gmail.com twitter: @r_zelyut. Hitler’in oyu önemsiz de HDP’ninki niye önemli?. A. KP Lideri Erdoğan’ın Türkiye’de seçilmiş bir diktatörlük kurduğunu iddia edenler ne diyordu? “Hitler de seçimle iş başına geldi ama diktatör oldu.” Hitler’in çok oy almış olmasının bir önemi olmadığını vurguluyordu bunu söyleyenler... Doğrusu ya biz de bu düşüncedeyiz... Laik, demokratik sistemi yıkmaya çalışan bir yapı, isterse yüzde 99 oy alsın, yasadışıdır. AKP’nin sadece laik devlette yarattığı yıkıma bakın, Anayasa’nın 2. Maddesini çiğnediğini görürsünüz.. SOSYAL DEMOKRAT YENİ LİBERALLER Gel gör ki Erdoğan’a karşı Hitler örneğini verenler; son günlerde “oy”un ne kadar önemli olduğunu söylemeye başladılar. PKK’nın siyasi uzantısı HDP’yi savunmaya çabalayan Merdan Yanardağ ve Emre Kongar gibi “Yeni Liberaller”, kendi televizyonlarında durmadan, “İyi ama siz 7 milyona yakın oy almış bir partiyi gayri meşru ilan edemezsiniz!” diyorlar. Yani, Erdoğan söz konusu olunca alınan oyun önemi olmadığını vurgulayanlar, PKK söz konusu olunca “Çok oy aldılar!” diyerek hemen savunmaya başlıyorlar. İşte Türkiye’deki aydın sefaletinin en açık örneklerinden birisi budur. Bu zihniyettekiler, CHP’yi HDP’ye koruma kalkanı yaparak PKK’nın varlığını sürdürmesine katkı yaptıklarını bilmiyorlar mı? Ve bundan çok daha önemlisi, HDP ile işbirliğini savunarak AKP’ye hizmet ettiklerinin farkında değiller mi? Bence farkındalar... Tıpkı 2015 ortalarına kadar Erdoğan’ı öven eski liberaller gibi... Erdoğan’ın demokrat olmadığını ben biliyordum da onlar mı bilmiyorlardı? Amaç, Erdoğan’ı kullanıp ABD askeri PKK’yı kuvvetlendirmekti. Şimdi o görev, demokratik solcu görüntülü Yeni Liberaller takımına verilmiş gözüküyor. Göreceksiniz, bu HDP sevdalıları sayesinde AKP hiç de hak etmediği halde, belediyelerin büyük bölümünü yine kazanacak.... AKP’NİN ÖFKELİ ÇOCUKLARI İLE BUNLARIN PKK’SI AYNI Hatırlayın: Bir zamanların başbakanı olan Ahmet Davutoğlu; Dışişleri Bakanı iken Suriye’de insan kellesi kesen IŞİD’lileri savunmak niyetiyle bir canlı yayında şöyle demişti: “IŞİD radikal, terörize gibi bir yapı olarak görülebilir ama katılanlar arasında Türkler, Araplar, Kürtler vardır. Oradaki yapı, daha önceki hoşnutsuzluklar, öfkeler büyük bir cephede geniş bir reaksiyon doğurdu.” AKP; bu yaklaşımıyla radikal dinci teröristleri masumlaştırırken, bizim yeni liberaller de şimdi HDP üstünden PKK’yı masumlaştırmaya çabalıyorlar. Onları, demokrasinin olmazsa olmazları gibi göstererek... Ülkede yoksulluk derinleşmişken, açlık kol geziyorken; ilaç karaborsaya döşmüş, milyonlarca insanın hayatı tehlikeye girmişken; köylüler-çiftçiler perişan edilmişken; hazine yandaş müteahhitlere yağmalatılıyorken; bunları bırakıp HDP-PKK’dan gelecek oyla seçim kazanacağını sananlara sadece gülünür.. AKP’Cİ VAKIFLARI CIA MI YÖNLENDİRİYOR? Emperyalist ABD, başka ülkeleri nasıl sömürür? O ülkelerde iç kargaşa çıkartır, sonra da darbe yaptırarak yönetime kendi adamlarını getirir... Tıpkı 12 Eylül 1980’de Türkiye’de olduğu gibi... Şu sıralarda Venezüela’da devreye soktuğu gibi... Hedefte Türkiye de var kuşkusuz. ABD’nin taktiği ne? -Türkiye’de sokak olayları çıkartmak... Bu işi de baştaki hükümeti korumaya çabalayan adamlar görüntüsündeki tipleri kullanarak yapar. Mafya lideri olduğu söylenen Sedat Peker’in, adamlarına, “Sokakları korumak için silahlanın!” çağrısı yapmasının anlamı budur. Aynı kargaşa projesinin ikinci ayağı AKP’li dernekler, vakıflar... Bir örnek verelim: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın İstişare Kurulu Üyesi olduğu TÜGVA’da sadece erkeklerden oluşan bir gruba “Yalnız Allah için öleceğiz” diyerek yemin ettirilmiş... Allah dedikleri de AKP iktidarının ta kendisi... Bu amaçla hızla silahlanıyorlar. Akıllarınca sokağa çıkanları vurup öldürünce düzeni sağlayacaklar... İşte tam da ABD’nin istediği bu... Ama Cumhurbaşkanı Erdoğan bunları koruyor... İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı bu kışkırtıcılardan hesap sormuyor... Ve bu tavır tam anlamıyla Amerikan derin devletine hizmet ediyor... Hadi silahlanın bakalım; öldürmekle kafanızdaki düzeni kurabilecek misiniz? Unutmayın ki IŞİD de adam öldürerek bir zamanlar Suriye’nin yüzde 60’ına sahip olmuştu... Şimdilerde ise can çekişiyor.... O TERÖRİST TOKATIN CEZASINI NİHAYET ALDI Bir zamanlar DBP Eş Genel Başkanı olan Sebahat Tuncel, yargılandığı davada geçen hafta 15 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Onu, 2011 yılı Nevruz’daki polis müdahalesi sırasında, Şırnak Güvenlik Şube Müdürü Murat Çetiner’e attığı tokattan tanıyoruz. Bunun gibi PKK temsilcileri, o sıralarda AKP ile “Açılım Projesi” yürütüyorlardı. Dönemin başbakanı Erdoğan, askere-polise emir vermiş; kimse PKK’lılara dokunamıyordu. Böyle bir ortamda polis müdürünü tokatlayacak kadar şımarmıştı siyasi teröristler. Sonunda AKP-PKK ittifakı bozuldu ve hak yerini buldu.... AYDINLIK 04. CMYK. Solucana kadın eli değdi GaziantepveŞanlıurfa’dakadınlar, solucangübresiüretimineyöneldi. Çoğukadınönceçekinsedesonraişe dörtellesarılıyor.Kadınlar,çiftçilere solucangübresininyararlarını anlataraktanınmasıiçinçabalıyor EKREM DEMİR. G. üneydoğu Anadolu Bölgesi’nde solucan gübresi üretimi yaygınlaşmaya başladı. Kadınlar, üretimde başrolde. Bazı kadınlar ek iş olarak bazıları ise mesleğini bırakıp solucan gübresi üretimine yöneldi. Kimi solucanları henüz eline almaya çekinirken kimi de elinde adeta muayene ediyor. Şanlıurfa Organize Sanayi Bölgesi’nde ve Gaziantep’in merkeze yakın kırsal bölgelerinde solucan gübresi üreten kadınlar solucan gübresi üretimini anlattı. Selda Korkmaz, üniversite mezunu. TEDAŞ’ta çalışırken solucan gübresi de üretmeye karar verdi. Altı ay önce iki sepet alıp içine de 70 bin solucan koydu. Korkmaz, “Yazın her hafta kışın iki haftada bir buraya geliyoruz, bir saat civarında çalışmamız oluyor. Ek iş olarak yapıyorum ama böyle kalmayacak, çünkü büyük hayallerim var. İşi büyütecek, fabrikasını kuracağım. Yurtdışına da açılmak istiyorum” dedi.. ‘ONLAR ÇOCUKLARIM GİBİ’ Solucan gübresi üretimini ilk duyduğunda rüyalarına girdiğini söyleyen Korkmaz sözlerine şöyle devam etti: “Rüyamda, üzerime geliyorlar beni öldürüyorlar falan... Hâlâ haşır neşir değilim. Sonra düşündüm ki bunların gübresiyle çok doğal sebze yiyebileceğiz. Sebzenin rengi de kokusu da güzel oluyor. Bu, bana solucanı sevdirdi. Henüz dokunamıyorum ama yemlerini veri-. yorum, çok iyi bakıyorum çocuklarım gibi ama sevemiyorum, bağrıma basamıyorum!” Çiftçilerin solucan gübresini henüz yeterince tanımadığını belirten Korkmaz, “Bu gübreyle toprak daha verimli oluyor. Çiftçilerimizi denemeye çağırıyoruz. Tarlalarının bir bölümünde deneyerek aradaki farkı görebilirler” dedi. İki işte birden çalışan Korkmaz, kadınlara çağrıda bulundu: “Çocuklarımıza daha iyi bir gelecek sağlamak için çalışın. Kadınlarımız da bu işi yapabilirler, zor bir yanı yok. Keşke imkânım olsa başka işler de yapabilsem. Hafta sonu bir günümü buraya ayırıyorum, ben kitabımı da okuyorum, müziğimi de dinliyorum, yürümeyi çok severim yürüyüş de yapıyorum, sinemama da gidiyorum.”. DOĞAYA FAYDALI BİR İŞ YAPMANIN HUZURU Asıl mesleği öğretmenlik olan Hülya Ervan da solucan gübresi üretimine yöneldi. Sözleşmeli öğretmenken tayin olunca çocuğu nedeniyle işine devam edemeyen Ervan, bir buçuk yıldır solu-. can gübresi üretiyor. İlk başta bu işe sıcak bakmasa da giderek ısınmış. Ervan, “Ağabeyim bu işi bana teklif ettiğinde, ‘yapamam, solucanı nasıl elime alacağım’ dedim. İnternette gezinirken yapanları gördüm. Cesaretlendim. İyi ki başladım, şiddetle tavsiye ediyorum” dedi. Hülya Ervan, “Organik gübre organik yaşam” sloganıyla yola çıktıklarını söyledi. Ervan, Şanlıurfa Organize Sanayi Bölgesi’nde yaklaşık 3 dönümlük kapalı alanda üretim yapıyor. Bu işi yapmak isteyenlere tesiste eğitim de veriyor. İşini çok sevdiğini ifade eden Ervan sözlerine şöyle devam etti: “Kimyasaldan arındırmak, insanları organiğe yöneltmek, bunun için bir şeyler yapabilmek bizim için çok güzel. Kazancı bir memur maaşından çok daha iyi. Kazandığım parayı hak ediyorum. Doğaya, insanlara, gelecek nesillere faydalı bir şeyler yaptığıma inanıyorum. Aynı arazide solucan gübresi ve kimyasal gübre uyguladığımız yerler var, meyvenin tadında ve renginde inanılmaz değişiklik oluyor. Solucan gübresi su tutuyor. Yüzde 40 su tasarrufu sağlıyor.”. Sevgi Bozgeyik de, bu işi yalnızca para kazanmak için değil doğa için de yaptığını belirtti. Bozgeyik, “Toprak kimyasallardan çürümüş durumda. Vicdanımız rahat. İşimizi toplum ve doğa için daha bir aşk ve heyecanla yapıyoruz” dedi.. Kadınlar dört elle sarılıyor ÜRETİCi Sait Demir’in 40 milyona yakın solucanı var. Solu canlar üç ayda bir sayısını ikiy e katlıyor. Demir, “Satmak zorunda kalıyorsunuz. Bu işi yapmak isteyen ve solucan alanların çoğunluğu kadınlar. Ek iş yapanla r genelde memur. Memurluğu bırakıp sadece bu işe devam edenler de var. Kadınlar erkeklere göre işe dört elle sarılıyor. 35-40 milyon solucana yaptığınız işçilik ayda 3-4 gün oluyor” dedi.. Tarım alanları sular altında kaldı İZMİR’de geçen hafta etkili olan sağanakta, Torbalı´da binlerce dekar alan sular altında kaldı. Torbalı Ziraat Odası Başkanı Yılmaz Girgin, ilçede 64 bin dekar tarım alanının selden etkilendiğini, bunun 10 bin dekarının ise ekili ve dikili alanlardan oluştuğunu söyledi. Girgin, “Sular çekildikten sonra tam olarak zarar tespit çalışması yapılacak. Şu ana kadar 100 kişi zararın tespiti için başvuruda bu-. Türkiye uluslararası tarım fuarında ev sahibi. AVRUPA’nın dört büyük tarım fuarından biri olan “14. Agroexpo Uluslararası Tarım ve Hayvancılık Fuarı” İzmir’de yapılacak. 7-10 7-10 Şubat’ta düzenlenen fuarın açılışına Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli de katılacak. 130 bin metrekare alanda düzenlenecek fuara, yurt dışından üreticiler, tarım ve hayvancılık firmaları, yerli ve yabancı traktör üreticileri gibi sektör paydaşları katılım sağlayacak. Bakan Pakdemirli, organizasyon sayesinde tarımda potansiyel işbirliği alanlarında yeni fırsatların ortaya çıkacağını belirtti. Pakdemirli, “Fuara dünyanın farklı ülkelerinden 16 bakan ve bakan yardımcısı, uluslararası kuruluş temsilcileri ile 30’dan fazla üst düzey delege katılım sağlayacak. Fuar ihracat açısından Türk tarım ve hayvancılık sektörüne büyük katkı sağlayacak” dedi.. Alakır’da yeni bitki türü keşfedildi ANTALYA’nın Kumluca ilçesinde 1’inci derece doğal sit alanı ilan edilen ve HES’lere karşı çevre mücadelesi verilen Alakır Nehri’nin de bulunduğu vadide yeni bir bitki türü keşfedildi. Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü’nden uzman biyolog Ayşen Özçandır’ın yüksek lisans tez çalışması kapsamında yapılan keşifte, aynı üniversitede öğretim üyesi Dr. Candan Aykurt ve Hacettepe Üniversitesi’nden Doç. Dr. Barış Özüdoğru’nun payı var. Yeni türe Ayşen Özçandır’ın çalışmaları sırasında yitirdiği babası Mehmet Hayri Özçandır’ın adına ithafen ‘Ricotia candiriana’ (Çandır cavlağı) adı verildi. Araştırmanın bilimsel makalesi; Phytotaxa dergisinde yayımlandı. Araştırma ekibi, çandır cavlağı, ‘nesli kritik tehlikede’ endemik tür olarak Dünya Doğa ve Doğa Kaynaklarını Koruma Birliği’nin (IUCN) kırmızı listesi için önerdi.. lundu” dedi. Sular altında kalan alanlarda buğday, arpa, kışlık sebze ve meyveler bulunuyor. Çiftçilerin büyük zararının olduğunu, zararın hükümet tarafından karşılanması gerektiğini ifade eden Yılmaz Girgin, “Çiftçilerimizin mağdur olmasını istemiyoruz. Bu, bir doğal afet. Burası da doğal afet bölgesi ilan edildi. Üreticinin mağduriyeti bir an önce giderilmeli” dedi..

(5) 6 Şubat 2019 ÇARŞAMBA. Hazırlayan: Tarık Tekgözli. halklailiskiler@aydinlik.com.tr. İŞ. HUKUKU. Mehmet AKKAYA. Didem OKUR. 4/b sigortalısına sürekli iş göremezlik geliri bağlanabilir mi?.  Ben TIR şoförüyüm. TIR bana ait. Bağkur’luyum. Kendi TIR’ımla bir fabrikaya yük yüklenmesi için gittim. Aracımın yüklenmesini bir gün sonra, ya erteleyeceklerini ya da yükleme yapmayacaklarını söyleyerek; beni zorla, koşarak çalışma alanlarında kendilerine yardım etmeye mecbur ettiler ve kendilerine yardım ederken üzerime büyük demirler düştü. Belimde birden faz-. la kırık ve omurilikte hasar sonucu belden aşağısı tamamen felç kaldı. Yürüyemiyorum. İş göremezlik maaşı alabilir miyim? Kendisini Bağkur sigortalısı olarak tanıtan okurumuz 5510 sayılı Kanuna göre 4/b sigortalısıdır. Okurumuz gibi kendi adına ve hesabına bağımsız çalışan sigortalı, yürütmekte olduğu iş nedeniyle bedenen ya da ruhen engelli hale gelmişse (iş kazasına uğramışsa) iş ka-. zası ve meslek hastalığı sigortasından sağlanan haklardan faydalanabilecektir. Sürekli iş göremezlik geliri bu haklardan biridir. Okurumuzun sürekli iş göremezlik durumunun tespiti gerekmektedir. Bunun için Sosyal Güvenlik Kurumu’na bildirim yapılması gerekmektedir. Kendi adı ve hesabına bağımsız çalışanlardan sürekli iş göremezliği tespit edilenlerin kendi sigortalılığı nedeniyle genel sağlık sigortası primi dâhil, prim ve prime ilişkin her türlü borçlarının. ödenmiş olması zorunludur. Ancak, gelir başlangıç tarihinde Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ile belirlenen, muhasebe kayıtlarından çıkarılacak tutarlar ve tahsil edilmeyecek alacaklara ilişkin miktar ve bu miktarın altında borcu olanların gelirleri gelir başlangıç tarihi itibariyle bağlanarak borçları ilk gelirlerinden kesilerek tahsil edilir. Sorularınızı calismahayati@aydinlik.com.tr adresine gönderebilirsiniz.. Ankara tank palet için ayakta İşçiler,TankPalet Fabrikası’nın özelleştirilmek istenmesinekarşıbugün Ankara’daeylemyapacak. Aydınlık’akonuşanTürk-İş GenelBaşkanıErgün Atalay,Hükümet’e seslendi:Fabrika özelleştirilmesin AYDINLIK / ANKARA. T. ÜRK Harb-İş Sendikası Başkent Şubesi, Tank Palet Fabrikası’nın özelleştirilmek istenmesine karşı Ankara’da eylem yapacak. Aydınlık’a konuşan Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, “Özelleştirme yok” açıklamalarını eleştirerek, “O halde 25 yıllık kiralama nedir?” diye sordu. Atalay, tank üretiminde yetkinin yüzde 51 ile devlette olması gerektiğini söyledi. “Tank Palet Fabrikası” olarak bilinen Arifiye’deki 1’inci Ana Bakım Fabrika Müdürlüğü’nün işletme hakkının özel bir şirkete devredilmek istenmesine karşı tepkiler sürüyor. Geçen ay Türk Harb-İş öncülüğünde Sakarya’da özelleştirmeye karşı yapılan mitinge binlerce kişi katılmıştı. Türkiye’nin birçok ilinde özelleştirmeye karşı mücadelesini sürdüren Türk Harb-İş bu kez Başkent’te bir eyleme hazırlanıyor. Türk Harb-İş Sendikası Başkent Şubesi bugün Ankara’da özelleştirmeye karşı sokağa inecek. İstanbul Yolu üzerindeki Erkunt Döküm Fabrikası önünde buluşacak olan milli savunma işyerlerinde çalışan sendika üyeleri burada bir basın açıklaması yapacak.. ‘YETKİ DEVLETTE OLSUN’ Sendikanın eylemi öncesinde Türkİş Genel Başkanı Ergün Atalay ile konuştuk. Özelleştirmeye karşı 1.5 aydır. Türk Harb- Sendikas öncülüünde Sakarya’da özelletirmeye kar yaplan mitinge binlerce kii katlmt.. Türk Harb-İş’in yurdun dört bir yanında yaptığı açıklamalarla kamuoyu oluşturmaya çalıştığını ifade eden Atalay, “Sağır sultan dışında herkes duydu” sözleriyle yetkilileri eleştirdi. Tank üretiminde yetkinin devlette, Milli Savunma Bakanlığı’nda olması gerektiğinin altını çizen Atalay şöyle konuştu: “Konuyla ilgili miting ve paneller yaptık. DanışErgün tay’a müracaat etAtalay tik. Bakın AK Parti’nin de diğer partilerin de tüzüğünde ‘Stratejik kurumlar özelleştirilemez’ yazıyor. Hal böyle iken devlet buradan elini çekmemelidir. Tanka ihtiyacımız var mı? Var. Ama yüzde 51 yetki bizde olsun. Yetki devlette Milli Savunma Bakanlığı’nda olsun. Cumhurbaşkanı da, Sayın Hulusi Akar da ‘Sıkıntı yok’ diyor. Ancak 25 yıllık kiralama nedir? Anlamış değiliz! Laf ile olmaz. Sıkıntı yok ise oturup bir protokol imzalamak gerekiyor. Telekom’da yaşananlar ortada. Adam kazandı kazandı çekti gitti. O yüzden yetki bizde, devlette olsun. Bu fabrika özelleştirilmesin. Türk Harb-İş’in Ankara’da eylemi olacak. Biz Türk-İş olarak maddi manevi her zaman sendikamızın yanındayız.”. İşyeri kanseri: Psikolojik taciz EMEK SERVİSİ TÜRK-İş, 4-10 Şubat Mobbing Farkındalık Haftası kapsamında Mobbing ile Mücadele Sempozyumu düzenledi. Türk-İş Genel Merkezinde yapılan sempozyumun açış konuşmalarını Mobbing ile Mücadele Derneği Başkanı İlhan İşman, İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Başkanı Süleyman Arslan ve Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay yaptı. Atalay, sendikaların bir çalışan neden mobbingle (psikolojik taciz) karşı karşıya kalır konusunu incelemesi gerektiğini söyledi. İşverenin çalışana ve çalışanların birbirine yaptığı psikolojik tacizin çeşitlerinin olduğunu ifade eden Atalay, işverenin işten çıkarmak istediği çalışana tazminat ödememek için yıldırma politikası uyguladığını, çalışanların birbirine yaptığı psikolojik baskının ise işverene yaranmak amacıyla olduğunu belirtti. Psikolojik tacize maruz kalan çalı-. şanın bir zulüm yaşadığını belirten Atalay, konfederasyonun konuya ilişkin hazırladığı bilgilendirme broşürlerini yaygın bir şekilde dağıtacaklarını söyledi. Çalışma hayatındaki diğer sıkıntılara da değinen Atalay, "Tank Palet Fabrikasının özelleştirilmesi, orada çalışan işçi kardeşlerimiz açısından psikolojik taciz sayılmaz mı? Fabrikamız ne olacak, sonra bize ne olacak diye merak içinde orada arkadaşlarımız. Sendikal örgütlenme sorunu psikolojik taciz sayılmaz mı? İşyerinde bir çalışan bir sendikaya üye oluyor, işveren istifa ettirmek için baskı yapıyor ya da ‘O sendikaya değil buna üye ol’ diyor; bu psikolojik taciz değil mi?" diye sordu. İlhan İşman ise "Psikolojik taciz işyeri kanseridir" dedi. Psikolojik tacizin beşeri sermayemizi tükettiğini söyleyen İşman, boşanmaların yüzde 4’ünün psikolojik tacizden kaynaklandığı bilgisini verdi. İşman, psikolojik tacizle mücadele kanunu çıkarılması için Meclis’te görüşmeler yaptıklarını belirtti.. ÖZELLEŞTİRME İŞÇİYİ DE ÇİFTÇİYİ DE PERİŞAN ETTİ. Şeker pancarı ekmeyecekler AYDINLIK / ANKARA CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, köylerde yaptığı incelemelerin sonuçlarını açıkladı. Şeker fabrikaları devlette iken, çiftçilerin getirdikleri ürünlerinin karşılığını eksiksiz bir şekilde alabildiğini kaydeden Gürer, “Şimdi çiftçi ürününü fabrikaya verebilmek için günlerce sıra bekliyor. Polar ölçümleri ve fire oranlarının belirlenmesinde gelişigüzel uygulamalar çiftçinin ürününün karşılığını tam olarak alamamasına neden oluyor. Bu nedenle çiftçilerin çoğunluğunun önümüzdeki dönem şeker pancarı ekmeyeceği söyleniyor” dedi.. ‘NEDEN DÜŞÜK’ Üreticilerin fabrikaya getirdiği şeker pancarının polar (şeker) oranının düşük tutulmasının üreticiyi zarara uğrattığını ifade eden Gürer, mağdur olan çiftçilerin noter kanalıyla fabrikaya ihtar çekmelerine rağmen bir sonuç alamadıklarını vurguladı. Fire oranının belirlenmesinde de benzer sorunların yaşandığına dikkat çeken Gürer, bu olumsuzlukların bir an önce sonlandırılması gerektiğine işaret etti. Gürer: “Çiftçi alışık olmadığı uygulamalarla geçen bir sezon yaşadı. Önce söküm ve fabrikaya geliş sürecini yeni işveren belirledi. Yetmedi. Fire oranı yüksek tutuldu. Ardından kota dolmadığı için çiftçi alışık olmadığı biçimde kota cezası ile tanıştı. Tüm yaşadıkları koşullar nedeniyle pancar. AYDINLIK 05. CMYK. ekmekten vazgeçeceklerini söylüyorlar. Münavebeli ürün olması nedeni ile farklı ürünlere yöneleceklerini ifade ediyorlar” diye konuştu.. FABRİKA İŞÇİ ÇIKARDI Fabrikada çalışan işçilerin de özelleştirme mağduru olduğunu belirten Gürer, özelleştirilen Bor Şeker Fabrikasındaki durumu şöyle anlattı: “Özelleştirmenin ardından 238 işçiden 96’sının 4/B statüsüne geçirildi, 77 işçi Türkiye Şeker Fabrikalarına nakledildi, 65 işçi de emekli edildi. İşçi sayısındaki azalma nedeniyle Şeker-İş Sendikası da fabrikada azınlığa düştü. Böylece işçinin hakkını koruyacak bir örgüt kalmadı. Bu ülkemizde sendikasızlaştırma çalışmalarının somut bir örneği olarak gösterilebilir. Bor Şeker Fabrikasının şeker kota miktarı 62 bin ton, satışa konu taşınmazın yüz ölçümü 1 milyon 408 bin 335 metrekare alana sahip iken satış dışı arazilerin de yeni alan şirketin kullanımında olduğu iddiaları var. Bor Şeker Fabrikasının özelleştirme sonrasında yarattığı olumsuz tablo giderek derinleşiyor.”. 5. Açlık sınırı 117 lira arttı BİRLEŞİK Kamu-İş Konfederasyonu Ar-Ge Birimi "KAMUAR"ın dört kişilik bir ailenin dengeli ve sağlıklı beslenebilmesi için tüketmesi gereken gıda miktarlarını esas alarak belirlediği açlık sınırı ile yoksulluk sınırı araştırmasının ocak ayına ilişkin sonuçları açıklandı. Buna göre açlık sınırı ocakta bir önceki aya göre 117 lira artarak 2 bin 472 lira olurken, gıda dışındaki ihtiyaçlar için yapılması gereken harcama ise 32 liralık. Arızayı onarırken akıma kapıldı ŞANLIURFA’da D i c l e Elektrik Dağıtım AŞ ekibinde çalışan Mahmut Öztürk, onarım yaptığı sırada trafoda büyük bir gürültüyle patlama meydana geldi. Patlama sonucu akıma kapılarak yaralanan Öztürk, olay yerine gelen sağlık ekipleri tarafından ambulansla Mehmet Akif İnan Devlet Hastanesi’ne götürüldü. Tedaviye alınan ve vücudunda yanıklar olduğu öğrenilen Öztürk’ün hayati tehlikesinin devam ettiği bildirildi.. azalışla 6 bin 295 lira düzeyine indi. Gıda ve gıda dışı ihtiyaçların insan onuruna yaraşır bir şekilde ve yoksunluk hissi çekilmeden karşılanabilmesi için gereken toplam harcama tutarını gösteren yoksulluk sınırı ise 85 liralık artışla 8 bin 767 liraya yükseldi. Dört kişilik bir ailenin gıda yoksulluğu sınırının ocak ayında 2 bin 472 liraya yükselmesinde meyve, sebze harcama kalemlerinde yaşanan artışlar belirleyici oldu.  AYDINLIK / ANKARA. mehmetakkaya@aydinlik.com.tr. Belediyeleri çürüten iki virüs!. 12. Eylül Amerikan darbesi ne mi yaptı? Hiçbir şey yapmadıysa iki veba soktu belediyelere, iliğine kadar çürüttü belediyeciliği. Halka hizmet ruhu yıkıldı, belediyenin halkı soyduğu, yağmacının da belediyeyi soyduğu sistem yaratıldı.. BİRİNCİ VİRÜS BELEDİYE ŞİRKETLERİ 12 Eylül öncesi belediyelerde, ne taşeron şirketi vardı, ne de belediye şirketi. Sadece özel yasayla kurulmuş EGO ve İETT vardı. Onlar da şirket değil, kamu kurumu idi. Oysa 12 Eylül sonrası türeyen şirketler, halk için değil kar içindi. Yöneticileri aynı zamanda belediye yöneticisi idi. Belediye işlerini ihaleyle alıyordu, taşeron sisteminin parçası idi. Sadece büfe, otopark ve çay bahçesi ile başlayan şirket kurma izni, 2004’de, büyükşehir belediyelerinin görev alanlarının tamamına ulaşmış, 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile de, personel çalıştırmaya dayalı ihalelerin olduğu bütün il ve ilçelere yayılmıştı. Yani, devenin başını çadıra bir kez sokması gibiydi olay. 31 Ocak 2019 tarihli yazımda (https://www.aydinlik.com.tr/belediyelerde-ne-var-ki-secimde-bunca-mehmet-akkaya-koseyazilari-ocak-2019) belediye şirketi virüsünün nasıl sokulduğunu ayrıntılı okuyabilirsiniz.. İKİNCİ VİRÜS TAŞERON ŞİRKETLER Devletin ekonomideki rolünü tasfiye etmeyi amaçlayan piyasacı partiler, bir yandan kurumları satarken, bir yandan da satılmamış kurumların içini boşaltıyordu. İşler kamuda taşeronlara, belediyelerde belediye şirketlerine veriliyordu. Ama belediye şirketleri yetmiyordu. Taşeronlar da lazımdı. 2003’de çıkarılan 4857 sayılı İş Kanununun 2. maddesi ile taşeronlaşmanın önü açıldı. “İşyerinin yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işleri veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işleri” alt işverene, yani taşeron şirketlere verebilme olanağı yaratıldı. Ama izin sınırlı... Oysa her işi ihaleye vermek lazım... Yapıldı da. Her yerde, her iş ihaleye verildi. Yasa dışı şekilde elbette. Doğal olarak hukuk “dur” dedi, yüklü tazminatlara hükmetti. Belediyelerin ayrı yasası vardı. O halde yasayı değiştirilir, hukuk engeli(!) ve. tazminat hiç olmazsa belediyede olmazdı. Öyle de yapıldı. 2005’de Belediye Yasası değiştirildi. Çıkarılan 5393 sayılı Belediye Yasasının 67. maddesine şunlar yazıldı; “Belediyede belediye meclisinin, belediyeye bağlı kuruluşlarda yetkili organın kararı ile park, bahçe, sera, refüj, kaldırım ve havuz bakımı ve tamiri; araç kiralama, kontrollük, temizlik, güvenlik ve yemek hizmetleri; makine-teçhizat bakım ve onarım işleri; bilgisayar sistem ve santralleri ile elektronik bilgi erişim hizmetleri; sağlıkla ilgili destek hizmetleri; fuar, panayır ve sergi hizmetleri; baraj, arıtma ve katı atık tesislerine ilişkin hizmetler; kanal bakım ve temizleme, alt yapı ve asfalt yapım ve onarımı, trafik sinyalizasyon ve aydınlatma bakımı, sayaç okuma ve sayaç sökme-takma işleri ile ilgili hizmetler; toplu ulaşım ve taşıma hizmetleri; sosyal tesislerin işletilmesi ile ilgili işler, süresi ilk mahallî idareler genel seçimlerini izleyen altıncı ayın sonunu geçmemek üzere ihale yoluyla üçüncü şahıslara gördürülebilir.” İtfaiye, zabıta, mezarlık ve sanatsal faaliyetlerin dışındaki her işi ihalecilere verilebilecekti artık. Böylece, hem belediye şirketleri, hem de taşeron şirketleri ile belediyeciliğin görev ve sorumlulukları kamu hizmeti olmaktan çıkarıldı, ihalecilere teslim edildi. İki virüs belediyeleri eke geçirmişti artık. Belediyeler talan ediliyordu. Arzulanan oldu, ama obez iştah doymuyor. Sadece yasanın yasakladığı itfaiye, zabıta, mezarlık ve sanatsal işlerinde değil, yasa ile mümkün kılınan işlerde de yasalara uyulmuyor, ihale süreçleri hukuka uygun yürütülmüyordu. Belediyelerde de davalar patladı. Yüklü faturalar geldi idarenin önüne. Dahası, kamuya ve belediyelere hıncahınç doldurulan taşeron işçileri kadro istiyor, emsalleri ile aynı hakları istiyordu. 24 Aralık 2017’de 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname yayınlandı. Taşeron işçileri, gerçekte kadro olmayan bir statüye taşındı, taşeron şirketlere verilen ihaleler ise belediye şirketlerinin güvencesine kavuşturuldu. Henüz belediye şirketi olmayan yerlerde de şirket kurma zorunlu hale getirilmişti kararnameyle. Virüs her yerdeydi artık. Türkiye, 12 Eylül virüslerinden kurtulmak, yolsuzluğun olmadığı halkçı belediyecilik günlerine dönmek zorundadır. Düzmece kadrolar ve şirketlerin yer değiştirmesi, çuvala sığmayan mızrağı gizleyemiyor.. T.C. BÜYÜKÇEKMECE 4. AİLE MAHKEMESİ Sayı : 2017/984 Esas 14/01/2019 Konu : İlân hk. Davacı , ZUBAIDA SHEIKH ISMAEIL ZADA ile Davalı , MUHAMMED HAMDİ arasında mahkememizde görülmekte olan Boşanma (Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedeni İle Boşanma (Çekişmeli)) davası nedeniyle; Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların 2015 yılında Suriye'den Türkiye'ye mersin üzerinden giriş yaptığını, tarafların 8 yıl önce evlendiklerini, müşterek bir çocukları olduğunu, davacının evlendiği dönemde bilgisayar teknikerliği yaptığını, ülkelerindeki savaş dolayısıyla Türkiye'ye gelmek zorunda kaldıklarını, tarafların Türkiye'ye geldikten sonra 10 ay kadar birlikte yaşadıklarını, su süre içerisinde evlilik içi çatışma ve duygusal anlaşmazlık çıktığını, davalının davacıya fiziksel şiddet uyguladığını, gördüğü şiddet neticesinde hamile olan davacının karnında ki çocuğunu kaybettiğini, bu büyük kavga sonucunda davalının 1 yıldan uzun süredir davacıyı ve çocuğunu aramadığını, müşterek çocuklarının şahit olduğu şiddet neticesinde psikolojisinin bozulduğunu, davalının davacıyı sevmediğini ve istemediğini, davacının herhangi bir maddi ve manevi tazminat talebi olmadığını bildirmekle, tarafların boşanmalarına, müşterek çocuğun velayetinin davacı anneye verilmesine, müşterek çocuk için iştirak nafakasına hükmedilmesine, baba ile şahsi ilişki kurulmamasına karar verilmesini, talep ve dava etmiş olup davalının açık adresi tespit edilemediğinden ilanen tebligat yapılmasına karar verilmekle dava dilekçesinin ilanen tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde davaya cevap vermesi, tüm delillerini dilekçesine eklemesi ve başka yerlerden getirtilecek belge ve dosyalar için de bunların bulunabilmesini sağlayıcı açıklamalara dilekçede yer vermesi ve gerekli 70 ¨ masrafı mahkeme veznesine yatırmak zorunda olduğu hususları HMK'nun 122, 126, 129. 140/5 maddelerine göre davalı Mohamad HAMDİ'ye ilanen tebliğ olunur. Resmi ilanlar www.ilan.gov.tr’de. BASIN: 940560 (www.bik.gov.tr).

Referanslar

Benzer Belgeler

Öğretim Görevlisi Hülya Bulut tara- fından yayına hazırlanan Kâbus, Halit Ziya Uşaklıgil’in üç tiyatro eserinden biridir.. Araştırmacılar; 1334/1918

◦ Boşanmanın Çocuklar Üzerine Olumsuz Etkileri ve Bunlarla Baş etme Yolları (Türkarslan, 2007) başlıklı makalenin. ◦ «boşanmadan önce çocukla yapılacak konuşmada

Kanunda yer alan yükümlülüklerin büyük bir kısmı zorla yerine getirilmesi sağlanamaz yükümlülüklerdir. Bu nedenle yerine getirilmedikleri gerekçesiyle dava

Bu çalışmada da toplumun en küçük ve en önemli kurumu olan aile ile ilgili yazılan kitaplar ve yapılan araştırmaların literatür taraması yapılarak aile,

1960-1980 dönemi Yeşilçam filmlerinde genel olarak çatışma evlilik öncesi sürece odaklanırken, 1980 dönemi “kadın filmleri”nde çatışma, evlilik

Sarıg¨ol, ”The space bv θ k and matrix transformations,” in Proceedings of the 8th Internetional Eurasian Conference On Mathematical Sciences And Applications Baku, Azerbaijan,

Cutaneous Lymphadenoma is an uncommon epithelial neoplasm with a distinctive histological feature composed of basaloid epithelial proliferation and intraepithelial lymphocytes.

Gavur Kalesi Yerleşmesi Karaz-Erken Transkafkasya Kültürü’nün Doğu Karadeniz’deki yayılım alanının sınırları açısından oldukça önemli bir yerleşim