• Sonuç bulunamadı

Rumeli de Osmanlı Vakıfları Üzerine Araştırmalar:

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Rumeli de Osmanlı Vakıfları Üzerine Araştırmalar:"

Copied!
26
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Editörler

Ahmet Kala - İsmail Güleç - Ömer Said Güler

Vakıf Araştırmaları Merkezi

Rumeli’de Osmanlı Vakıfları Üzerine Araştırmalar:

Bulgaristan

(2)

VAKAR Vakıf Araştırmaları Yayınları - 4

Rumeli'de Osmanlı Vakıfları Üzerine Araştırmalar: Bulgaristan Editörler: Ahmet Kala - İsmail Güleç - Ömer Said Güler

Birinci Baskı: Şubat 2020 ISBN: 978-605-80624-3-6

Baskı Hazırlık:

Kapak: Fatih Durmuş

Kapak Görseli: Köstendilli Mollazâde Süleyman Efendi Tekkesi müştemilâtına dair vakıfnâme (Nuruosmaniye Kütüphanesi, nr. 512)

Baskı

Erkam Yayın San. ve Tic. A.Ş.

Sertifika No: 19891

VAKAR

Vakıf Araştırmaları Merkezi

Adres: Lokmacıdede Sokak, No: 28, Balat Mahallesi 34087 Fatih / İstanbul - Türkiye

Tel: (212) 531 76 89 E-posta: bilgi@vakar.org

Web: www.vakar.org

Bu kitap TİKA (Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı) tarafından desteklenen proje kapsamında hazırlanmış ve yayınlanmıştır.

(3)

237

BUlgARİStAn kÖkenlİ ŞeyhleR Mehmed Akif Köseoğlu*

Giriş

Yaklaşık beş yüz yıl Osmanlı Devleti sınırları içerisinde kalan Bulgaristan, ilim ve irfan hayatına mühim tesirler bırakmış alim ve fazıl insanlar yetiştir- miştir. Asker, san’at erbabı, yazar, şair, tacir, devlet adamı ve ulemanın yanı sıra meşâyihten birçok tanınmış sima bugünkü Bulgaristan şehirlerinde dün- yaya gelmiştir. Çalışmamızda, bu coğrafyada doğup İstanbul tekkelerinde ta- savvufî terbiye görmüş ve mürşid-i kâmil olarak insanlara rehberlik etmeye gayret etmiş zevâta ilişkin bilgiler sunulacaktır.

İstanbul tekkelerinde postnişîn olduğunu tespit edebildiğimiz şeyhlerin Bulgaristan’da doğdukları şehirleri şu şekilde sıralanabilir: Ahyolu (Pomo- rie), Burgaz, Filibe (Plovdiv), Hasköy (Haskovo), Köstendil, Nevrekop (Goce Delčev), Razgrad, Rusçuk (Русе), Silistre, Sofya, Şumnu, Tatarpazarı (Pazar- cık), Tırnova (Veliko), Varna, Yanbolu (Yambol), Eski Zağra (Stara Zagora), Yeni Zağra (Nova Zagora).

Bektâşîler

Otman Baba Velâyetnâmesi’nde yazıldığına göre, Otman Baba’nın1 dervişleri Fatih devrinde İstanbul’a gelerek Şahkulu Tekkesi’nde bir ay kalmışlardır. Şah- kulu Sultan’ın ise vefat etmeden evvel kendi yakınlarına bu dervişlerin gelişini

* Dr. Adayı, Ankara Üniversitesi SBE

1 Bulgaristan’ın Hasköy (Haskovo) şehrinde medfundur. Ayşe ve Levent Kayapınar’ın yaptığı tespite göre Osman Baba ve Otman Baba farklı kişilerdir. Hasköy iline bağlı İlyasça (Trakiets) köyünün bir mahallesi olan Tekkeköy (Teketo)’de türbesi ve tekkesi bulunan kişi Osman Baba olup 1411 yılı civarında vefat etmiştir. Aynı yazarlara göre 1478 yılında vefat eden Otman Baba, Hasköy iline bağlı Bulgarca adı Nadejden olan Hacı Hüseyin Mahalle adındaki köyde medfundur. Bkz. Ayşe Kayapınar - Levent Kayapınar, “Balkanlar’da Karıştırılan İki Bektaşi Zaviyesi: XV-XVI. Yüzyılda

(4)

238

haber verdiği anlatılmaktadır.2 Şahkulu Sultan’ın kabri etrafında zamanla ge- nişleyerek büyük bir külliye hâlini aldığı anlaşılan tekke günümüzde Kadı- köy, Merdivenköy Mahallesi, E-5 Göztepe Kavşağı, Şair Arşi Caddesi, Ayışığı Sokağı, 6 numarada, 737 ada 11 parselde yer almaktadır.

Yanbolu’nda3 dünyaya gelen ve elinde sazıyla memleket memleket gezen Ali Turâbî, İstanbul’da Bektâşî mürşidlerinden Seyyid Halil Revnâkî Baba’ya rastlamış ve kendisine intisab edip mücerredlik erkânı görmüştür.4 1851 yı- lında Şahkulu Tekkesi meşihatine tayin olunup bir sene irşad hizmetiyle meş- gul olmuş ve sonrasında Hacı Bektâş-ı Velî Dergâhı’na dedebaba seçilmiştir.

1285 (1868) yılında vefat etmiş ve Hacı Bektâş-ı Velî Türbesi giriş kapısının solundaki küçük hazireye defnedilmiştir.

Hacı Mustafa Yesârî Baba, Filibe’de5 dünyaya gelmiş, Şahkulu Sultan Dergâhı’nda aşçı babalık vazifesini üstlenmiştir. M. Ali Hilmi Dedebaba’nın Pîrevi’nde bulunduğu dönemde yerine vekâlet etmiştir. 1905 yılında Yuna- nistan’daki Reni (Durbali Sultan) Dergâhı’na6 postnişîn tayin olunmuş, bir vesileyle İstanbul’a gelirken 5 Muharrem 1325 (18 Şubat 1907) tarihinde Go- los7 şehrinde vefat ederek orada defnedilmiştir.8

Şahkulu Sultan Dergâhı postnişîni Tatar İbrâhim Feyzî Baba’nın soyu Kı- rım hanlarına dayanmakta olup 1266 (1850) yılında Filibe’de dünyaya gelmiş- tir.9 Önce Kâdiriyye’ye intisap eden İbrâhim Feyzî Baba, İstanbul’a göç ederek Bayezid Kulesi’nde bekçilik, Haliç’de sandalcılık yapmıştır.10 Sütlüce’de der- gâhı bulunan Bektâşiyye’den Münir Baba’dan nasib almış ve Pîrevi’ne gide- rek 12 yıl hizmet etmiştir. Hacı Feyzullah Dedebaba’dan babalık icazeti aldık- dan11 sonra Şahkulu Sultan Dergâhı’nda ikamet etmeye başlamıştır. 1915 yılı Mart ayında Ubeydullah Efendi’nin Afganistan seferine çıkışı üzerine dergâha

Osman Baba ve Otman Baba Tekkeleri”, Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Velî Araştırma Dergisi 55 (2010): 97-128.

2 Hakkı Saygı, Otman Baba ve Velayetnamesi (İstanbul: Saygı Yayınları, 1996), 64.

3 Günümüzde Bulgaristan sınırları içerisinde kalan bu şehrin adı Yambol olarak değiştirilmiştir.

4 Bedri Noyan, Bütün Yönleriyle Bektaşîlik ve Alevîlik (Ankara: Ardıç Yayınları, 2002-2003), 1: 328.

5 Günümüzde Bulgaristan sınırları içerisinde olup Bulgarlarca Plovdiv olarak adlandırılmaktadır.

6 Yunanistan’ın Teselya bölgesinde Larissa şehrine bağlı Asprogia köyü sınırları içerisindeki bu dergâhın ilk şeyhi Durbali Baba, son şeyhi ise 1962 yılında vefat eden Seyyid Said Seyfi Halifebaba’dır.

7 Yunanistan’da Reni Dergâhı’nın doğusunda bir liman şehri olup bugünkü ismi Volos’dur.

8 Noyan, Bütün Yönleriyle Bektaşîlik ve Alevîlik, 1:334; Müfid Yüksel, Bektaşîlik ve Mehmed Ali Hilmî Dedebaba (İstanbul: Bakış Yayınları, 2002), 61.

9 Yüksel, Bektaşîlik ve Mehmed Ali Hilmî Dedebaba, 195.

10 Yüksel, Bektaşîlik ve Mehmed Ali Hilmî Dedebaba, 195.

11 Yüksel, Bektaşîlik ve Mehmed Ali Hilmî Dedebaba, 195.

(5)

239 türbedâr vekili tayin edilen12 İbrâhim Feyzî Baba 1918 yılında Mondros Mütâ-

rekesi’nin imzalanıp İttihad ve Terakki Fırkası’nın iktidardan uzaklaştırılma- sına kadar dergâhta hizmetini sürdürmüştür. Tatar İbrâhim Baba’nın bun- dan sonraki hayatını Cemalettin Server Revnakoğlu ve Şevki Koca iki farklı şekilde anlatmaktadır. Revnakoğlu, Tatar İbrâhim Baba’nın Bursa’ya giderek bir süre Kediler Tekkesi Camii’nde imamlık yaptığını, Bursa Müzesi’nde ka- pıcı olarak çalıştığını, bir akşam müzeden dönerken Dere Köprüsü’nde düşüp ayağını kırdığını ve Gureba Hastanesi’ne13 yatırıldığında ameliyat olmayı ka- bul etmeyince durumunun ağırlaşması sonucu 1935 yılında vefat ederek Ala- cahırka’daki Garipler Mezarlığı’na defnedildiğini yazmaktadır.14 Şevki Ko- ca’ya göre ise M. Tevfik Baba’nın tacizleri sonucu dergâhtaki vazifesini bırakıp memleketi Filibe’ye dönmüş, Tatarviranı’ndaki Ballı Baba Tekkesi’nde bir süre mihman olduktan sonra buradaki binaların oturulamayacak durumda oluşu sebebiyle Elbasan’daki Cefâî Baba Tekkesi’ne göç etmiştir. 1923 yılında bu tekkede vefat ederek hazireye defnedilen İbrâhim Feyzî Baba’nın kırık hâldeki mezar taşından “Hatt-ı üstadanesin yazdı Necmî Kethüda / Hak-i Yezdan oldu Şah-ı Hazret-i Feyzi Baba” kısmı günümüze ulaşabilmiştir.15

Filibe doğumlu olan Ahmed Mehdî Baba da Merdivenköy Tekkesi post- nişîni M. Ali Hilmi Dedebaba’dan babalık icazeti almış ve tekkede “aşçı baba”

vazifesini ifa etmiştir. Sonrasında Yunanistan’ın Teselya (Thessaly) bölgesin- deki Durbali Sultan Dergâhı’na postnişîn tayin olunan16 Ahmed Mehdî Ba- ba’nın vefat yılına kaynaklarda rastlanmamaktadır.

Hasköy17 şehrinin Cisr-i Mustafapaşa18 ilçesinde doğan Rıza Tevfik Bölük- başı (ö. 1949) 20. asır Türkiyesinin mühim şair ve felsefecilerinden biri olup, Ali Nutkî Halifebaba’dan babalık icâzeti almıştır.19

1889 yılında Tırnova’da dünyaya gelen Hüseyin Hüsnü Saltık İstanbul ve Konya’da posta memuru olarak çalışmıştır. Önce Halvetiyye’nin Uşşâkıyye kolundan bir mürşide bağlanmış, ardından Bektâşiyye’ye meylederek Ali Nutkî Halifebaba’dan babalık icazeti almıştır. Konya Telgrafhanesi’nde vazi- feliyken Konya’ya askerlik için gelen Ali Nihad Tarlan’a önce nasib, ardından

12 Bu tayinde, İttihad ve Terakki Fırkası’nda mesul kâtip muavinliği yapan Münir Baba’nın oğlu Hüseyin Avni Bey etkili olmuştur. Bkz. Yüksel, Bektaşîlik ve Mehmed Ali Hilmî Dedebaba, 195.

13 Sonraki yıllarda Bursa Devlet Hastanesi ismiyle hizmet vermiştir.

14 Yüksel, Bektaşîlik ve Mehmed Ali Hilmî Dedebaba, 197.

15 Şevki Koca, Bektaşîlik ve Bektaşî Dergahları, (İstanbul, Cem Vakfı Yayınları, 2005), 118

16 A. Rıfkı, Bektaşî Sırrı (Dersaadet, Karabet Matbaası, 1328), 2:104; Cemaleddin Server Revnakoğlu Arşivi (CSR), Süleymaniye Kütüphanesi, dosya nr. 148/81.

17 Günümüzde Bulgarlarca Haskovo olarak adlandırılmaktadır.

18 Günümüzde Bulgarlarca Svilengrad olarak adlandırılmaktadır.

19 CSR, dosya nr. 254/169.

(6)

240

da babalık icazeti vermiştir.20 Ömrünün son yılları İstanbul, Fatih’de geçen Hüseyin Hüsnü Saltık 1944 yılında zâtürre tedavisi için yattığı Vakıf Gureba Hastanesi’nde vefat etmiştir. Eyüp Sultan Kabristanı’nda Karyağdı Baba Tek- kesi civarında kendi muhiblerinden Bağçevan Kâsım’ın kabri yanına defnedil- miş olup, mezar taşı konulmamıştır.21

Celvetîler

Filibe yakınlarındaki Kızanlık22 şehrinde dünyaya gelen İsmail Efendi’nin ba- bası aynı şehirde bir Halvetî tekkesi tesis etmiş olan Şeyh Alâeddin Efendi’dir.

Bir müddet memleketinde ilim tahsil eden İsmail Efendi babasının vefatı üze- rine İstanbul’a hicret etmiştir. O dönem Fatih Camii’nde vaiz olan Celvetiy- ye’den Aziz Mahmud Hüdayî’nin vaazlarını dinlemiş ve ardından kendisine intisab ederek seyr-i sülûka başlamıştır. Mürşidinden hilâfet aldıktan sonra Kı- zanlık’da babasının tekkesine halife nasbedilmiş ve 20 sene kadar orada irşad ile meşgul olmuştur. Hac farizasını ifa için Hicaz’a giderken İstanbul’da ko- nakladığı vakit talep üzerine Ayasofya Camii’nde vaaz vermiş, bu vaazı din- leyen Sultan IV. Murad, İsmail Efendi’nin başşehirde kalmasını ferman bu- yurmuştur. Hac dönüşü İstanbul’a geldiğinde Halil Paşa Camii’ne vaiz tayin olunan İsmail Efendi’ye, 1041 (1632) yılında Emîr Efendi’nin vefatıyla boşa- lan Küçük Ayasofya Tekkesi şeyhliği tevcih olunmuştur.23 Aynı senenin son- larında Bayezid Camii’ne, 1045 yılı Zilkadesinde (Nisan 1636) Ayasofya Ca- mii’ne vaiz tayin olunan İsmail Efendi, Sultan IV. Murad’la birlikte Bağdad Seferi’ne de katılmıştır. 21 Şevval 105224 (12 Ocak 1643) tarihinde vefat edince Fatih Camii arkasında Çukur Hamam yanında inşa etdirdiği türbesine defne- dilmiştir.25 Küçük Ayasofya Tekkesi’nde kendisinden sonra sırasıyla oğlu Ah-

20 Bektaşî erkânnamelerine göre bir dervişe babalık icazeti verme salahiyeti halifebabalarındır.

Hüseyin Hüsnü Saltık’ın halifebaba olduğuna dair bir bilgi bulunmamaktadır.

21 CSR, dosya nr. 254/306.

22 Günümüzde Bulgaristan sınırları içerisindeki Eski Zağra’ya bağlı bir ilçedir. Kazanlık olarak da isimlendirilmektedir.

23 H. Kâmil Yılmaz, Abdurrahman Nesib Efendi’den nakille Aziz Mahmud Hüdayî’nin İstanbul’a gelişinde 992/1584 yılında Küçük Ayasofya Tekkesi’ne şeyh olduğunu, sekiz sene sonra da buradaki meşihati asadarı Filibeli İsmail Efendi’ye bıraktığını kaydetmektedir (bkz. H. Kâmil Yılmaz, Aziz Mahmud Hüdayî ve Celvetiyye Tarikatı [İstanbul: Erkam Yayınları, 1999], 55). Ancak bu bilgi, Şeyhî Mehmed Efendi’nin, İsmail Efendi’nin 1041 (1632) yılında Küçük Ayasofya Tekkesi şeyhliğine geldiğine dair verdiği bilgiyle çelişmektedir (bkz. Şeyhî Mehmed Efendi, Vekâyi‘u’l- Fuzalâ, haz. Ramazan Ekinci [İstanbul: Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı Yayınları, 2018], 1: 526-527).

24 İsmail Yıldırım, Fındıklılı İsmet Efendi’nin Tekmiletü’ş-Şakâ’ik Fî Hakkı Ehli’l-Hakâ’ik’ı (Doktora Tezi, Kırıkkale Üniversitesi, 2018), 372.

25 Şeyhî, Vekâyi‘u’l-Fuzalâ, 1: 526-527.

(7)

241 med Ümîdî Efendi26 (ö. Cemaziyelevvel 1106 / Aralık 1694 - Ocak 1695) ve

torunu Abdüllatif Efendi27 (ö. 1150/1737) postnişîn olmuştur.

Tophaneli Veliyyüddin Efendi, Filibe’de mukîm Celvetî meşâyihinden Muhammed Efendi’nin oğludur. Tahsilini tamamladıktan sonra Küçük Aya- sofya Tekkesi şeyhi Filibeli İsmail Efendi’nin kızıyla evlenmiştir. Önce Kızan- lık kazasındaki Şeyh Alâeddin Efendi Tekkesi şeyhi Celvetiyye’den Hamid Efendi’ye, bir süre sonra da Gelibolu’da ikâmet etmekte olan Gafûrî Mah- mud Efendi’ye intisab etmiştir. Mürşidi tarafından hilâfet verilerek İpsala’ya irşadla görevlendirilmiştir. Bir müddet sonra Edirne’ye giderek Saçlı İbrâhim Efendi’nin hizmetinde bulunmuş ve yeni mürşidi tarafından Tekirdağ’a ha- life olarak gönderilmiştir. Saçlı İbrâhim Efendi İstanbul’a gelirken Veliyyüd- din Efendi’yi de yanında getirmiş ve Celvetî Âsitânesi’nde Cennet Muhammed Efendi’nin hizmetine bırakmıştır.28 Şeyh Cennet Muhammed Efendi’nin ve- fatı sonrasında Tophane tarafına giden ve Akarca Mescidi’nin alt katında Cel- vetî usûlü icrâ eden Veliyyüddin Efendi’ye Şehzade (Orta) Camii vaizliği de tevcih olunmuştur. 25 Zilhicce 110829 (15 Temmuz 1697) günü vefat edince pîr evinin haziresine defnedilmiştir.30

Seyyid Osman Fazlî-i İlâhî Efendi, 19 Zilhicce 1041 (7 Temmuz 1632) günü Şumnu’da dünyaya gelmiştir. Babası Seyyid Fethullah Efendi’nin vefa- tıyla küçük yaşta yetim kalan Osman Fazlı Efendi, Şumnu’da başladığı tah- siline Edirne’de devam etmek istemiş ve Celvetî meşâyihinden Saçlı İbrâhim Efendi’ye müracaat etmiştir. Saçlı İbrâhim Efendi, Seyyid Osman Efendi’deki istidadı görüp İstanbul’da irşad ile meşgul bulunan Zâkirzâde Abdullah Efen- di’ye göndermiştir. Mürşidinden 8 yıl boyunca tasavvufî terbiye gören ve hilâfete nail olan Osman Fazlı Efendi, 1652 yılında Aydos’da irşad ile vazife- lendirilmiştir. İstanbul’un Aksaray semtindeki evleri büyük yangında harap

26 Şeyhî, Vekâyi‘u’l-Fuzalâ, 3: 1990; Hâfız Hüseyin Ayvansarâyî, Vefeyât-ı Ayvansarâyî, haz. Ramazan Ekinci (İstanbul: Buhara Yayınları, 2013), 157; Yıldırım, Fındıklılı İsmet Efendi’nin Tekmiletü’ş- Şakâ’ik Fî Hakkı Ehli’l-Hakâ’ik’ı, 372; Ahmed Muhyiddin Efendi, Tomâr-ı Tekâyâ, Tophane Kâdirî Âsitânesi Özel Kütüphanesi, 176.

27 Ahmed Muhyiddin Efendi, Tomâr-ı Tekâyâ, 176.

28 Hüseyin Vassâf, A. Muhyiddin Efendi ve Tabibzâde’ye göre Veliyyüddin Efendi Azîz Mahmud Hüdayî Tekkesi şeyhi Cennet Muhammed Efendi’den hilâfet almıştır (bkz. Osmanzâde Hüseyin Vassâf, Sefîne-i Evliyâ-yı Ebrâr fî Şerh-i Esmâr-ı Esrâr, Süleymaniye Kütüphanesi, Yazma Bağışlar, nr. 2305-2309, 3: 66; Ahmed Muhyiddin Efendi, Tomâr-ı Tekâyâ, 187; Tabibzâde Mehmed Şükrî, Silsilenâme-i Aliyye-i Meşâyih-i Sûfiyye, Hacı Selim Ağa Kütüphanesi, Aziz Mahmud Hüdâyî, nr.1098, 14b). Şeyhî Mehmed Efendi’ye göre ise Gafûrî Mahmud Efendi’nin halifesidir (bkz.

Şeyhî, Vekâyi‘u’l-Fuzalâ, 3: 2214).

29 Şeyhî, Vekâyi‘u’l-Fuzalâ, 3: 2214.

30 Şeyhî, Vekâyi‘u’l-Fuzalâ, 3: 1113-2214; Ahmed Muhyiddin Efendi, Tomâr-ı Tekâyâ, 187; Hüseyin Vassâf, Sefîne, 3: 66; Tabibzâde, Silsilenâme, 14b.

(8)

242

olduğundan ailesinin Aydos’a göçmesi sebebiyle bu şehirde dünyaya gelen İs- mâil Hakkı Bursevî’yi babası henüz üç yaşındayken Şeyh Osman Fazlı Efen- di’nin huzuruna götürmüş ve elini öptürmüştür.31 Mürşidi Zâkirzâde Abdul- lah Efendi’nin 1068 (1658) yılında vefatı sonrası Filibe’ye geçen Osman Fazlı Efendi, bu şehirde de 15 seneye yakın halkı irşada gayret etmiştir. Gördüğü bir rüya üzerine İstanbul’a dönmüş ve kendisine Atpazarı semtindeki Manisalı Mehmed Paşa (Kul) Camii imam-hatipliği tevcih olunmuştur.32 Yakında bir ev satın almış, kendi kesesinden harcayarak camiin yanına talebe için hücre- ler inşa ettirmiş ve bu esnada evlenmiştir. Osman Fazlı Efendi’nin Zeyrek Ca- mii’nin yanında bulunan ve mürşidi Zâkirzâde Abdullah Efendi’nin şeyhlik yaptığı Akşemseddin Tekkesi’nde de zikrullahla meşgul olduğu günümüzde duvarda asılı duran kitabede yazılıdır. Halkın artan teveccühüyle önce Şeyh Vefa Camii, 1095 (1684) yılında da Yavuz Sultan Selim Camii kürsü vaizliği uhdesine verilmiştir.33 Sultan IV. Mehmed’in huzurunda bir ders takriri yap- tığı sırada kullandığı kelimelerin padişahta bir ihtilal izlenimi uyandırması dolayısıyla Şumnu’ya sürgün edilen34 Osman Fazlı Efendi, Sultan II. Süley- man’ın 1099 (1688) yılındaki cülûsu esnasında çıkarılan genel afla İstanbul’a dönmüştür. Müntesiplerinin artışı bürokrasi çevrelerinde rahatsızlık meydana getirince 2 sene sonra bu defa Kıbrıs’ın Magosa şehrine sürgün edilmiştir.

Dört ay ikâmetden sonra 17 Zilhicce 1102 (11 Eylül 1691) günü vefat etmiş- tir.35 Zamanla harap olup kaybolmaya yüz tutan kabrini 1240 (1825) yılında ihya ederek mekânın türbe hâline gelmesini sağlayan Dergâh-ı Âlî kapıcıba- şılarından Seyyid el-Hâc Mehmed Ağa, buraya bir türbedâr tayin ettirmiş ve yanına da mescid yaptırmıştır.

Şumnu’da dünyaya gelen Odabaşı Mustafa Fenâyî Efendi, Celvetî Âsitâ- nesi Seccâdenişîni Selâmi Ali Efendi’den hilâfet almıştır. Şehzade Camii’nde Cuma vaizliği vazifesini ifa etmiş ve 1115 (1703) yılında vefat etmiştir.36

Dede Çelebi lakabıyla meşhur Muhammed Sabûrî Efendi, Küçük Ayasofya Tekkesi şeyhi Filibeli İsmail Efendi’nin (ö. 1052/1642) neslindendir. Dedesi Şeyh Eyyûb Efendi, babası ise Bulgaristan’ın Filibe şehri yakınlarındaki Kızanlık’da bulunan Şeyh Alâeddin Efendi Tekkesi’nin postnişîni, Celvetî meşâyihinden

31 Hüseyin Vassâf, Kemal-name-i İsmail Hakkî, haz. Murat Yurtsever (Bursa: Arasta Yayınları, 2000), 8.

32 Magosa’daki türbesinde bulunan kitabedeki bilgi.

33 Hüseyin Vassâf, Sefîne, 3: 32-33.

34 Râşid Mehmed Efendi, Târih-i Râşid (İstanbul: Matbaa-i Âmire, 1282), 1: 475.

35 El-Hâc Seyyid Mehmed Ağa’nın Türbe’ye yazdırdığı kitabede vefat tarihi 17 Zilhicce iken Hüseyin Vassâf 19 Zilhicce tarihini vermektedir.

36 Şeyhî, Vekâyi‘u’l-Fuzalâ, 3: 2709.

(9)

243 Mustafa Efendi’dir (ö. 1087/1676). 10 Muharrem 1048 (24 Mayıs 1638) tari-

hinde Filibe’de dünyaya gelmiş, 12 yaşına geldiğinde babasından izin alarak İstanbul’a gitmiştir. Celvetiyye’den Gafûrî Mahmud Efendi’ye intisab ederek 8 sene seyr-i sülûk gördükden sonra mürşidi tarafından Üsküdar’daki Celvetî Âsitânesi’ne gönderilmiş ve o dönem seccadenişîn olan Cennet Muhammed Efendi tarafından 1069 (1659) yılında hilâfet duası yapılmıştır. Filibe’ye dö- nerek on bir sene babasının tekkesinde hizmet etmiş ve Filibe’de Şehâbeddin Paşa Camii’nde Şeyhülkurrâ Muhammed Efendi’den medrese ilimlerini tahsil etmiştir. 1078 yılı Cemâziyelevvel ayında (Ekim/Kasım 1667) mürşidi Gafûrî Mahmud Efendi’nin vefat ettiği haberini alınca İstanbul’a gelmiş, 4 sene ka- dar muhtelif camilerde vaizlikle iştigal etmiştir. 1082 yılı başlarında (Mayıs 1671) Gafûrî Mahmud Efendi’nin de şeyhlik yaptığı Bulgurlu’nun Üçpınar mevkiindeki Çilehâne Mescidi Tekkesi’ne şeyh tayin olunup 6 ay kadar orada bulunduktan sonra Kadıasker Abdülkâdir Efendi’nin kendisi için Edirneka- pısı yakınındaki Sarmaşık mevkiinde inşa ettirdiği mescide Zilhicce ayında (Nisan 1672) imam ve tekkeye postnişin olmuştur. 1073 yılı Zilkâde ayında (Şubat/Mart 1673) mescide minber konulmuş ve hitabet vazifesi de Muham- med Sabûrî Efendi’ye verilmiştir. 1121 yılı Rebiülevvel ayında (Mayıs/Hazi- ran 1709) Sütlüce’de bir arsa satın alıp oraya yerleşen ve Sarmaşık Tekkesi’n- deki vazifelerini oğlu Seyyid İsmâil Efendi’ye devreden Muhammed Sabûrî Efendi 1123 yılı Rebiülevvel ayında (Nisan/Mayıs 1711) Üsküdar’daki Cel- vetî Âsitânesi’ne seccadenişîn tayin olunmuştur. Muhammed Sabûrî Efendi 15 Muharrem 1130 (19 Aralık 1717) günü vefat etmiş ve mürşidi Gafûrî Efen- di’nin yanına defnedilmiştir.37

Eşraftan Seyyid Muhammed Efendi’nin oğlu olan Fodlacıbaşızâde Hacı İbrâhim Edhem Efendi Şumnu’da 1258 (1842) yılında dünyaya gelmiştir. Bur- sa’ya gidip Kaygulu Tekkesi şeyhi Hasan Efendi’nin yanında seyr-i sülûkunu tamamlayarak Celvetiyye’nin Selâmiyye kolundan hilâfet almıştır.38 Bursa’da Üftâde Dergâhı şeyhi Kutup İbrâhim Efendi’nin halifelerinin birinden de te- berrüken hilâfet alan İbrâhim Edhem Efendi Köstendil’e giderek oradaki Kâ- diriyye’den Sakal-ı Şerif Tekkesi’ni39 kendi imkânlarıyla uyandırmış ve on sene kadar şeyhlik vazifesini ifa etmiştir.40 93 Harbi'nin (1877/1878) baş göstermesi sebebiyle bu şehirden ayrılıp İstanbul’a hicret etmek mecburiyetinde kalmıştır.

Üsküdar’da akrabasından Şeyh Râsih Efendi’nin Kartal Baba Tekkesi şeyhli- ğinden feragati üzerine 1295 (1878) yılında burasının meşihati uhdesine tev-

37 Şeyhî, Vekâyi‘u’l-Fuzalâ, 3: 2756-2758.

38 Ahmed Muhyiddin Efendi, Tomâr-ı Tekâyâ, 163.

39 Bu tekke binasında sonradan Köstendil Müftülüğü faaliyet göstermiştir.

40 CSR, dosya nr. 69/67.

(10)

244

cih olunmuştur. Bandırmalı Tekkesi şeyhi Gâlib Efendi’den de Celvetiyye’nin Hâşimiyye kolunun icazetnamesini alan İbrâhim Edhem Efendi41 vefatından kısa süre önce kendi rızasıyla meşihatten çekilip42 vazifesini en küçük oğlu Hasan Hulkî Efendi’ye devretmiştir. 23 Zilhicce 1325 (27.1.1908) tarihinde vefat edip tekkenin türbesine defnedilmiştir. Sandukasının önündeki tâlikle yazılmış levhada, halifesi Dersiâm Ispartalı Hasan Hüsnî Efendi’nin şu man- zûmesi bulunmaktaydı: “Bâb-ı Kādirîden aşk ile hâk-i râhına kurbân / Çeşm-i ibretle kıl nazâr makâm-ı ilticâdır bu / Şehr-i aşkda mürşid-i râh Hüdâ’dır bu / Sarây-ı kalbini pâk eyle bâb-ı evliyâdır bu / velâdeti: 1258 Müddet-i mürşidâ- nesi: 45 tarih-i irtihâli: 23 Zilhicce 1325 leyl”43

Hafız Hasan Hulki Kartalbaba, Şeyh İbrâhim Edhem Efendi’nin 4 oğ- lundan en küçüğü olup aynı zamanda halifesi idi. Üsküdar Ravza-i Terakki Mektebi’nde okumuş, hafızlığını tamamlamış, Üsküdar’da Çınar Tekkesi şeyhi Dersiâm Sivaslı Şehlâ Osman Efendi’nin halifelerinden ve Üsküdar mucîz der- siâmlarından Kadıasker Camii imam ve hatibi Hoca Ahmed Kâmil Efendi’nin cami derslerine devam ederek medrese ilimlerinden icazet almıştır.44 Baba- sının feragatiyle iclâs edildiği Kartal Baba Tekkesi’nde 1925 yılına kadar ir- şad ile meşgul olmuştur. Tekkelerin seddolunması sonrasında halı ticareti ve müteahhitlikle iştigal eden Hasan Hulkî Efendi’yi Revnakoğlu, “Gâyetle mü- eddeb, kibar, halûk, efendi bir insandır. Meşâyihin münevverlerinden sayılacak kıymettedir. Eski terbiye ve necabetin mücessem timsali” diye tarif etmektedir.45 Şeker ve prostat rahatsızlıklarından 28 Mayıs 1954 (25 Ramazan 1373) tari- hinde vefat etmiş46 ve Karacaahmed Mezarlığı’nın şehitlik mevkiindeki an- nesinin kabri yanına defnedilmiştir. Belkıs Hanım’la evliliğinden Gündüz ve Asım Kartalbaba isimli iki oğlu dünyaya gelmiştir.

Halvetîler

Ustrumca’da dünyaya gelen Bâlî Efendi, memleketinde başladığı tahsile Sofya ve İstanbul’da devam etmiştir. İstanbul’un Tophane semtindeki Kara- baş Tekkesi’nin şeyhi Halvetiyye’nin Cemâliyye koluna mensup Kâsım Çele- bi’den hilâfet almış47, bir müddet Yahya Kethüdâ Tekkesi’nde irşad ile meşgul

41 CSR, dosya nr. 69/66.

42 Ahmed Muhyiddin Efendi, Tomâr-ı Tekâyâ, 163.

43 CSR, dosya nr. 69/66-69.

44 CSR, dosya nr. 69/70.

45 CSR, dosya nr. 69/70.

46 Cumhuriyet Gazetesi, 30 Mayıs 1954.

47 Tabibzâde, Silsilenâme, 24b; Hüseyin Vassâf, Sefîne, 3: 227. Muhammed Nazmî Efendi’nin Hediyyetü’l-İhvân’ında Bâlî Efendi, Ramazan Efendi’nin halifesi olarak kayıtlıdır (bkz. Osman

(11)

245 olduktan sonra Sofya’ya giderek bir tekke tesis etmiştir.48 Evliya Çelebi, Seya-

hatnâme’sinde Sofyalı Bâlî Efendi’yi tarik-i Bayrâmiyye’den göstermekle49 bir- likte tabakat kitapları ve silsilelere dair kaynaklar incelendiğinde Bâlî Efen- di’nin Halvetiyye’ye mensup olduğu anlaşılmaktadır.50 Hüseyin Vassâf, “Bâlî”

ismine dair şu rivayeti aktarır:

“Bir gün Sofya’da, bir Hıristiyan, arabaya fıçılarla şarab tahmîl ile götürü- yormuş. Hazret-i Şeyh ‘Bunların içindeki nedir?’ diye sormuş. Hıristiyan, Hazret-i Şeyh’e hürmetten, ‘Şaraptır’ diyememiş. Cenab-ı Şeyh, ‘Galiba fıçı- larda bal vardır’ diye latife buyurmuşlar. Biraz istemişler, Hıristiyan, ‘Efen- dim! Bozuktur, size layık değildir’ cevabını vermiş. ‘Hele bir bakayım’ diye kap getirtmiş, biraz boşaltmış. Sahibi görür ki, fıçıdan akan şarab değil, bal- dır. Hayret etmiş. Bu hale hâzirûn şahit olmuştur. ‘Bir bakışta bâdeyi bal eyledi Bâlî Baba’ diye şöhret bulmuş, ‘Bâlî’ mahlası buradan kinâyeten ken- dilerine alem olmuştur.”51

960 (1553) yılında vefat etmiş olup52, türbesi Sofya’nın güney batısındaki Knyazhevo semtindedir.

Nûreddinzâde Mustafa Muslihiddin Efendi, Filibe’nin Köpsi nahiyesi- nin Ambarlı köyünde 908 (1502/1503) yılında dünyaya gelmiştir.53 Babası imam-hatip Nûreddin Efendi idi.54 Süleymaniye’den Mirim Kösesi lakaplı Muhammed Efendi’nin yanında ilim tahsil ettikden sonra Sofya’da tekkesi

Türer, Osmanlılarda Tasavvufî Hayat -Halvetîlik Örneği- Muhammed Nazmî Efendi’nin Hediyyetü’l-İhvân’ı (İstanbul: İnsan Yayınları, 2011), 491. Hadîka’nın Süleyman Besim nüshasında Kâsım Çelebi, Nûreddinzâde Ziyâeddin Efendi’nin halifesi olarak gösterilmiştir (bkz.

Ayvansarâyî, Hadîkatü’l-Cevâmi‘, 2: 5). Ahmed Muhyiddin Efendi’nin Tomâr-ı Tekâyâ’sında ise Sofyalı Bâlî Efendi’nin Nûreddinzâde Muslihiddin Efendi’nin halifesi olduğu yazılıdır (bkz.

Ahmed Muhyiddin Efendi, Tomâr-ı Tekâyâ, 112).

48 Tekkenin adresi şöyledir: “Ul. ‘Preslav’ 1, 1619 Knyazhevo, Sofya, Bulgaristan” 1888 ile 1893 yılları arasında cami yıkılıp yerine Sveti Prorok Ilia (Aziz İlyas Peygamber) Kilisesi inşa edilmiştir.

Günümüzde Sofyalı Bâlî Efendi Türbesi bu kilisenin bahçesinde bulunmaktadır.

49 Evliya Çelebi, Seyahatname, haz. Robert Dankoff - Seyit Ali Kahraman - Yücel Dağlı (İstanbul:

Yapı Kredi Yayınları, 1995), 3: 145b.

50 Nev‘îzâde Atâyî, Hadâ’iku’l-Hakâ’ik fî Tekmileti’ş-Şakâ’ik, haz. Suat Donuk (İstanbul: Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı Yayınları, 2017), 1: 1012; Tabibzâde, Silsilenâme, 24b; Bursalı Mehmed Tâhir, Osmanlı Müellifleri, haz. M. A. Yekta Saraç (Ankara: Türkiye Bilimler Akademisi, 2016), 1: 40; Hüseyin Vassâf, Sefîne, 3: 227.

51 Hüseyin Vassâf, Sefîne, 3: 227.

52 Hüseyin Vassâf, Sefîne, 3: 227.

53 Atâyî, Hadâ’iku’l-Hakâ’ik, 1: 702-703.

54 Sefîne’de Nûreddin Efendi hakkında Seyyid Seyfullah Efendi’nin Câmi‘u’l-Ma‘ârif’inden nakille şu bilgi verilir: “Şeyh Nûreddîn, ne hikmete müstenid ise, din gayretine düşüp damen-i der- meyan-ı ibretle, müftîye ve kadıaskere müracaatla, Şeyh Hamza aleyhinde sözler söyledi. Boynunu urdurmağa sebeb oldu. Yüzden fazla tevâbiini de şehid ettirdi.” (bkz. Hüseyin Vassâf, Sefîne, 3:

228).

(12)

246

bulunan Şeyh Bâlî Efendi’ye intisab edip seyr-i sülûkunu tamamlayarak Hal- vetî-Cemâlî hilâfeti almıştır.55 Bir müddet Tatarpazarı’nda irşad ile meşgul ol- duktan sonra İstanbul’a hicret etmiş, önce Zeyrek Camii’nde kalmış, ardından da Küçük Ayasofya Tekkesi şeyhliğine tayin olunmuştur. Zikir telkin ettiği Kanûnî Sultan Süleyman’ın Sigetvar Seferi’ne iştirak edip padişahın orada ve- fatı üzerine naaşını taşıyan kafile ile İstanbul’a dönen Nûreddinzâde, tahta geçen Sultan II. Selim ve Sokullu Mehmed Paşa ile de ilişkilerini sürdürmüş- tür.56 Devlet ricaliyle sıkı münasebetleri bir yandan onlara tavsiyelerde bulu- nup tasavvuf ehlinin devlet nezdinde tasvibine imkân verirken diğer yandan bu tavrı bid’at olarak gören Sarhoş Bâlî Efendi57 gibi sûfîlerin tenkidine se- bep olmaktaydı.58 Aziz Mahmud Hüdâyî’nin de medrese tahsili görürken in- tisab etdiği ve sohbetlerinden istifade etdiği59 Nûreddinzâde, 981 yılı Zilkâde ayında (Mart 1574) vefat etmiş ve Edirnekapısı dışında Hayrettepe isimli sa- haya defnedilmiştir. Sonradan yanında Sır Tekke tesis edilen60 bu makbere- nin, bayram arefesinde ve bayram namazının hemen sonrasında ziyaret edil- mesi ve şühedaya dualar edilmesi bir an’ane hâlini almıştı. Hüseyin Vassâf, Cerrâhî Âsitânesi postnişîni İbrâhim Fahreddin Erenden’e “Arefe günleri el’ân Hayrettepe’ye gidiliyor mu?” sualini sorup şu cevabı almıştır:

“Gidiyoruz, orada ikindi namazı kılar, ba‘dehû sûret-i ma‘lûmede icrâ-yı âyin ederiz. Fakat burada Nûreddinzâde hazretlerinin kabri vardı. Harb-i Umûmî’de askerde bulunduğum zaman, o civarı şühedâ mezarlığı yapar- ken, askerler o kabri, hâk ile yeksân etmişler. Büyük küfeki taşları dikili idi.

Lahdin etrâfı taşla muhāt bulunuyordu. Taşlar kaldırılmış, yeri dümdüz ol- muş. Bursa meb‘us-ı esbâkı Tâhir Bey delâletiyle, o zaman şeyhülislâm bu- lunan Hayri Efendi ve Harbiye Nâzırı Enver Paşa merhûmlara ma‘lûmât ver- dik. Hatta bir arefe günü biz orada namaz kılarken Şeyhülislâm Hayri Efendi müsteşârı Evliyâ Efendi ile geldiler, bizim ile namaz kıldılar, âyinde bulun- dular. Enver Paşa, Hazret-i Pîr’in lebbeyk-zen olduğu o kabir civarına bir na- mazgâh yapılmasını ve her sene Kurban Bayramı arefesinde umûm şühedâ- nın rûhlarına ithâf-ı Fâtiha olunmak üzere bu merâsimin tevsîiyle umûmî bir şekle ifrâğını emr etmiş idi. İnkılâb vukû bulunca bu cihet mensî bir hâlde kalmıştır. [...] Nûreddinzâde’nin mezar taşı kalın, dört köşe küfeki taşından

55 Atâyî, Hadâ’iku’l-Hakâ’ik, 1: 702-703.

56 Atâyî, Hadâ’iku’l-Hakâ’ik, 1: 705-706.

57 Halvetiyye’den Altuncuzade Tekkesi’nin şeyhidir.

58 Atâyî, Hadâ’iku’l-Hakâ’ik, 1: 707.

59 Yılmaz, Aziz Mahmud Hüdayî ve Celvetiyye Tarikatı, 47.

60 Fahrettin Dal, Fahreddin Erenden’in Tasavvufî Görüşleri (Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi, 2006), 204.

(13)

247 mâmul mezar idi. Baş taraftaki taşın ortası oyuk olup buradaki mermer lev-

hanın mürûr-ı zaman ile düşmesi hasebiyle yazıdan eser görünmüyordu.”61 Mehmed Ziya Bey günümüzde mevcut olmayan kabirdeki iki üstüvânî taşın kitâbelerini şöyle okumuştur62: Baş taşı; “Lâ İlâhe illallah Muhammedün Rasûlullah. Yüşerrifü bişerefi da‘veti’l-Hakkı ile’l-bekā er-Rahmâni el-Mevlâ el- ulâ el-mer’i er-Rabbânî bistân zehri’ş-şerîa ummân-ı dârü’l-hakîka Numân ez- zamân alâmetü’d-devrân muslih-i dînullâh el-melik es-samed Mustafa bin Mu- hammed ba‘d asr”

Kurd Muhammed Efendi, 931 (1525) yılında Tatarpazarı’nda63 dünyaya gelmiştir. Babası helvacı Ömer Efendi’nin çocuklarının çoğu doğuştan üm- mü’s-sıbyâna müptela olmuş ve suratlarında a‘raz meydana gelmişti. Nev‘îzâde Atâyî halk arasında Muhammed Efendi’ye bu sebeple Kurd lakabının verildi- ğini yazmaktadır.64 Medrese ilimlerini tahsilden sonra Sofya’da Halvetî meşâ- yihinden Bâlî Efendi’ye inabet eden ve kendisinden hilâfete nail olan Kurd Muhammed Efendi, mürşidinin 960 (1553) yılında vefatı üzerine Sofya’daki tekkede bırakılan vasiyete istinaden postnişîn olmuştur. İstanbul’da Vezîriâ- zam (Sokullu) Mehmed Paşa Zâviyesi, Nûreddinzâde Muslihiddin Mustafa Efendi için bina ettirilmiş olmasına rağmen inşaatın tamamlanmasına yakın 981 (1574) yılında Şeyh Efendi’nin vefatı vuku bulduğundan vasiyeti doğrul- tusunda pîrdaşı Kurd Muhammed Efendi Sofya’dan davet edilmiştir. Kurd Muhammed Efendi dergâhta müridlerini irşadın yanı sıra Çarşamba günleri Fatih Camii’nde, Cuma günleri de Sokullu Mehmed Paşa Camii’nde halka hadis ve tefsir dersleri vermiştir. Sıla-yı rahim için gittiği Tatarpazarı’nda 16 Şevval 996 (7 Eylül 1588) Çarşamba günü vefat etmiş, kabristanda babasının kabrinin yanına defnedilmiştir.65

Büyükkadızâde Muhammed Efendi, Sofya’da dünyaya gelmiş, ilim tah- sili sonrası Sokullu Mehmed Paşa Tekkesi’nde “Vaiz Emîr” lakabıyla meşhur Seyyid Abdülkerim Efendi’nin yanında seyr-i sülûk görüp hilâfet almıştır.66 Mürşidinin vefatı sonrasında tekkeye postnişîn olmuş, 1033 (1624) yılında da Ömer Efendi’nin yerine Ayasofya kürsü şeyhi tayin olunup vaaz vermeye

61 Hüseyin Vassâf, Sefîne, 5: 52-53.

62 Mehmed Ziya Bey, İstanbul ve Boğaziçi, Bizans ve Osmanlı Medeniyetinin Âsâr-ı Bâkıyesi (İstanbul:

İBB Kültür A.Ş. Yayınları, 2016), 567.

63 Bulgaristan sınırları içerisindeki bu şehir günümüzde Pazarcık ismiyle bilinmektedir.

64 Atâyî, Hadâ’iku’l-Hakâ’ik, 1: 1012.

65 Atâyî, Hadâ’iku’l-Hakâ’ik, 1: 1012.

66 Atâyî, Hadâ’iku’l-Hakâ’ik, 2: 1868.

(14)

248

başlamıştır. 1041 yılı başlarında67 (Ağustos 1631) vefat edip tekke haziresinde defnedilmiştir.68

Büyükkadızâde Şeyh Muhammed Efendi’nin oğlu Mustafa Efendi de So- kullu Tekkesi’nde şeyhlik yapmış ve 1097 yılı Şevval ayında69 (Eylül 1686) ve- fat ederek tekkenin haziresine defnedilmiştir.70

Rusçuk’da dünyaya gelen Cârullahzâde Mustafa Beyânî Efendi, İstan- bul’da Ebüssuûdzâde Mehmed Çelebi’nin medresede muidi olmuş, hocasının yazdığı tefsîri, güzel bir hat ile tahrir etmiş ve bu hizmetlerinin neticesinde Kestel Medresesi’ne müderris tayin olunmuştur. İstanbul’a döndüğünde Sofu- lar Tekkesi’nde Şeyh Ekmel’in yanında seyr-i sülûk görüp hilâfet almış, vefat eden mürşidinin vasiyetine binaen tekkeye postnişîn olmuştur. 1006 (1598) yılında vefat eden Mustafa Beyânî Efendi hazirede medfundur.71

Saçlı Şeyh İbrâhim Efendi, Revnakoğlu’na göre Rusçukludur.72 Nev‘îzâde Atâyî, İbrâhim Efendi’nin önce Piyâle Paşa Camii’nde imam, hatip ve şeyh, ardından ise Cerrahpaşa Camii’nde vaiz, müzekkir, muhaddis ve müfessir ola- rak görev yaptığını yazmaktadır.73 Kâmûsu’l-A‘lâm’da ise İbrâhim Efendi’nin aslen Bolulu olduğu, ilim tahsili için İstanbul’a geldiğinde Halvetiyye’den İş- tipli Şeyh Emir Efendi’den hilâfet aldığı, Cerrah Paşa Camii’nde va‘zettiğin- den “Cerrah Paşa Şeyhi” diye meşhur olduğu, Piyâle Paşa Camii’ne imam, hatip ve tekkeye şeyh olarak tayin edildiği yazılıdır.74 Aynı eserde Sultan II.

Osman’la 1621 yılında Hotin Seferi’ne katıldığı, Şevval 1042’de (Nisan-Ma- yıs 1633) vefat edip Kasımpaşa’da medfun olduğu ilave edilmektedir. Tekke listeleri incelendiğinde Cerrah Paşa Camii vaizi İbrâhim Efendi’nin aslında Kasımpaşa’daki Piyâle Paşa Camii Tekkesi’nde değil de Pîrî Mehmed Paşa’nın Molla Gürânî semtinde inşa ettirdiği Koruk Tekkesi’nde şeyhlik yaptığı ve 1042 (1633) yılında vefat edince Koruk Tekkesi’nin haziresine defnedildiği anlaşıl- maktadır. Muahhar kabir şahidesinde “Saçlı İbrâhim Efendi” olarak yazılı- dır. Nev‘îzâde Atâyî’nin ve dolayısıyla Şemseddin Sami’nin “Pîrî” ve “Piyâle”

kelimelerini karıştırmasından bu yanlışlığın ortaya çıktığı tahmin edilmek-

67 Atâyî, Hadâ’iku’l-Hakâ’ik, 2: 1868; Ahmed Muhyiddin Efendi, Tomâr-ı Tekâyâ, 20. Tabibzâde ise vefat yılını 1040 olarak vemiştir (bkz. Tabibzâde Mehmed Şükrî, Mecmûa-i Tekâyâ, Atatürk Kitaplığı, Belediye Yazmaları, K.75 ve Ekleri, 7a.

68 Ayvansarâyî Hüseyin Efendi, Hadîkatü’l-Cevâmi‘, haz. A. Nezih Galitekin (İstanbul: İşaret Yayınları, 2001), 194.

69 Şeyhî, Vekâyi‘u’l-Fuzalâ, 3: 2711.

70 Tabibzâde, Mecmûa-i Tekâyâ, 7a; Ahmed Muhyiddin Efendi, Tomâr-ı Tekâyâ, 20.

71 Atâyî, Hadâ’iku’l-Hakâ’ik, 2: 1244.

72 CSR, dosya nr. 69/105.

73 Atâyî, Hadâ’iku’l-Hakâ’ik, 2: 1869.

74 Şemseddin Sâmî, Kâmûsu’l-A‘lâm (İstanbul: Mihran Matbaası, 1306), 1: 535.

(15)

249 tedir. Şeyh İbrâhim Efendi’nin ilimde yed-i tûlâ sahibi olduğunu, 100 me-

sele sorulsa herbirinin cevabını referanslarıyla birlikte cevapladığını Şemsed- din Sâmî aynı eserinde ifade etmektedir.75

Hz. Ömer neslinden76 olup Köstendil’de77 dünyaya gelen Ali Alâeddin Efendi, memleketinin ulemasından ilim tahsil ettikten sonra Lofça’ya78 gide- rek Halvetî-Ramazânî meşâyihinden Ali er-Rûmî Efendi’nin (ö. 1683/1095, Lofça) yanında seyr-i sülûk görmüş ve hilâfete almıştır. Fahreddin Erenden, manevî terbiyelerinin de Hacı Bektâş-ı Velî’nin ruhaniyetinden vâki olduğunu yazmaktadır.79 Fındıklılı İsmet Efendi’ye göre bir müddet Köstendil müftü- lüğü vazifesinde bulunduktan sonra Hacc’a gitmiş, Medine’de hadis ilmi tah- sil etmiştir. Dönüşünde Üsküdar’da bir konakta ikâmet ettikten sonra Selam- sız’daki Selamî Ali Efendi Tekkesi meşihati tevcih olunmuştur.80 Fahreddin Erenden ise Köstendilli Ali Alâeddin Efendi’nin Lofçalı Ali Efendi’den hilâfet aldıktan sonra İstanbul’a gelip bir süre Hacı Evhadüddin Tekkesi’nde şeyhlik yaptığını, ardından meşihati Kutup Hüseyin Efendi’ye (ö. 1105/1694) devre- derek padişah iradesiyle Köstendil’e müftü tayin edildiğini yazmaktadır. 1129 (1717) yılında Dârüssaade ağalığına tayin olunan81 ve Ravza-yı Mutaharra’da bir görev için Medine’ye giden Koca Beşir Ağa, orada karşılaştığı Köstendilli Ali Efendi’nin hadis ilmindeki gayretine şahitlik etmiş ve İstanbul’a dönüşünde padişaha Şeyh Efendi hakkında tavsiyede bulunmuştur. Bunun üzerine Dersa- adet’e davet edilen82 Köstendilli Ali Alâeddin Efendi’ye, Sultan III. Ahmed’in 28 Safer 1133 (29 Aralık 1720) tarihli fermanıyla Üsküdar’daki Selâmi Ali Efendi Tekkesi şeyhliği tevcih olunmuştur.83 Halvetiyye’nin Cerrâhiyye şube- sinin pîri Nûreddin Cerrâhî’nin (ö. 9 Zilhicce 113384/1 Ekim 1721) Şeyh Ali Alâeddin Efendi’ye 1108 (1696) yılında intisab ettiği ve 7 sene boyunca seyr-i sülûk gördükten sonra 1115 (1703) yılında hilâfet aldığı bilinmektedir.85 Do-

75 Şemseddin Sâmî, Kâmûsu’l-A‘lâm, 1: 535.

76 Dal, Fahreddin Erenden’in Tasavvufî Görüşleri, 51.

77 Günümüzde Bulgaristan sınırları içinde kalan bir şehirdir.

78 Günümüzde Bulgaristan sınırları içinde kalan bir şehirdir.

79 Dal, Fahreddin Erenden’in Tasavvufî Görüşleri, 51.

80 Yıldırım, Fındıklılı İsmet Efendi’nin Tekmiletü’ş-Şakâ’ik Fî Hakkı Ehli’l-Hakâ’ik’ı, 291.

81 Mehmed Süreyya, Sicill-i Osmânî, haz. Nuri Akbayar (İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1996), 6: 1730.

82 Dal, Fahreddin Erenden’in Tasavvufî Görüşleri, 51.

83 CBA, C.EV, 87.4338.0. Bu ferman ilk olarak Semih Ceyhan tarafından yayımlanmıştır. Bu yayında 28 Safer 1133 tarihi, miladî takvime 29 Aralık 1720 yerine sehven 12 Aralık 1720 olarak çevrilmiştir (bkz. Semih Ceyhan, Üç Pîrin Mürşidi (İstanbul: İSAM Yayınları, 2015), 213.

84 Yıldırım, Fındıklılı İsmet Efendi’nin Tekmiletü’ş-Şakâ’ik Fî Hakkı Ehli’l-Hakâ’ik’ı, 293; Dal, Fahreddin Erenden’in Tasavvufî Görüşleri, 214.

85 Nûreddin Cerrâhî, 1108/1696 yılında Kahire kadılığına tayin edildiği vakit Mısır’a gidecek geminin hava muhalefeti sebebiyle hareketinin tehir edilmesi üzerine Üsküdar, Toygartepesi’ndeki

(16)

250

layısıyla bu yıllar, arasında Şeyh Ali Alâeddin Efendi’nin İstanbul’da olması icap etmektedir. Vefeyât-ı Ayvansarâyî’de buna dair bir ipucu bulunmaktadır.

Seyyid Fazlullah Fazlî Efendi kısmında “Diyarbekir’den gelip Üsküdar’da Kadı Alâeddin Zâviyesi’ne şeyh olmuştur. Pesendîde-i meşâyih sene 1087 tarihinde ve- fat edip anda medfûndur ki Köstendilli Ali Efendi dahi anda şeyh olup yanında defnolunmuştur” ifadesine yer verilmektedir.86 Başka kaynaklarda gözden kaçı- rılan bu mühim bilgi, Şeyh Ali Alâeddin Efendi’nin Selâmi Ali Efendi Tekke- si’ndeki meşihati öncesinde Üsküdar’daki Kadı Alâeddin Zâviyesi’nde87 şeyhlik yaptığını göstermektedir. Nûreddin Cerrâhî’nin bu tekkede mürşidine inti- sab etmiş olması kuvvetle muhtemeldir. 1720 yılında Selâmi Ali Efendi Tek- kesi’ne tayin olunan Ali Alâeddin Efendi’nin vefat tarihi Ayvansarâyî’ye göre 1145 (1732-33), Fahreddin Erenden’e göre 1142 (1730), Tabibzâde ve Hüseyin Vassâf’a göre 1143 (1731), Fındıklılı İsmet Efendi’ye göre ise 1143 yılı ortaları- dır (Ocak/Şubat 1731).88 Kabir şâhidesinde de 1143 yazılıdır. Şeyh Ali Alâed- din Efendi’nin, Lofçalı Şeyh Ali er Rûmî’nin halifesi Abdülaziz Efendi’nin (ö.

1120/1708, Üsküdar) kızı Havva Hatun (ö. 6 Zilkade 1167/25 Ağustos 1754) ile evliliğinden dünyaya gelen oğlu Muhyiddin Efendi (ö. 1174/1760) Aydı- noğlu Tekkesi şeyhliğinde bulunmuştur.89 Tekkenin haziresinde medfundur.

1218 (1803) yılında Şumnu’da dünyaya gelen90 Hacı Muhammed Salih Efendi, İstanbul’a geldiğinde Şehremini’deki Halvetiyye’nin Sinâniyye şube- sinin merkez tekkesi olan Cuma Tekkesi’nin postnişîni Mustafa Zeki Efen- di’ye intisab etmiş ve tekkenin kahve nakibliği hizmetini görmeye başlamış- tır. Önceleri Cuma Tekkesi şeyhlerinin uhdesinde bulunan Topkapı’daki Kazzaz Muhammed Efendi Türbesi’nin türbedârlığı vazifesini Şeyh M. Zeki

dayısı Hacı Hüseyin Efendi’ye ziyarete gitmiştir. Dayısıyla birlikte Selâmi Ali Efendi Tekkesi’ne gidip mukabeleye katılan Nûreddin Cerrâhî’nin mürşidine intisab edip kadılıktan sarf-ı nazar ettiği anlatılmaktadır (bkz. Dal, Fahreddin Erenden’in Tasavvufî Görüşleri, 49-50). Fahreddin Erenden, Nûreddin Cerrâhî’nin Mısır-Kahire kadılığına, Abdullatif Fazlî ve Hüseyin Vassâf ise Mısır mevleviyyetine tayin edildiğini yazmaktadır (bkz. Dal, Fahreddin Erenden’in Tasavvufî Görüşleri, 50; Seyyid Abdullatif Fazlî, Gülşen-i Azîzân, Millet Kütüphanesi, Ali Emiri / Şer‘iyye, nr. 1099, 3b; Hüseyin Vassâf, Sefîne, 5: 40

86 Ayvansarâyî, Vefeyât, 135.

87 Üsküdar, Mimar Sinan Mahallesi, Selami Ali Efendi Caddesi, 449 ada 1,2 parseldeki ibadethane 1935-1937 yılları arasında yıkılmış, uzun süre hurdacılar pazarı olarak işgal edilen arsasına 1988’de yeni bir cami inşa edilmiştir.

88 Hâfız Hüseyin Ayvansarâyî, Mecmûa-i Tevârih-i Ayvansarâyî, Topkapı Sarayı Müzesi, Hazine Kitaplığı, nr. 1565, 81b; Dal, Fahreddin Erenden’in Tasavvufî Görüşleri, 52; Tabibzâde, Mecmûa-i Tekâyâ, 45a; Hüseyin Vassâf, Sefîne, 3: 38; Yıldırım, Fındıklılı İsmet Efendi’nin Tekmiletü’ş-Şakâ’ik Fî Hakkı Ehli’l-Hakâ’ik’ı, 292.

89 Ayvansarâyî, Mecmûa-i Tevârih, 81b.

90 İstanbul Tekkeleri Nüfus Vukuâtı Defteri (İTNVD), Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA), Kamil Kepeci Tasnifi (KK.d), 6290/1, 24; Hüseyin Vassâf, Sefîne, 4: 176.

(17)

251 Efendi, M. Salih Efendi’ye bırakmış ve kendisine hilâfet vermiştir.91 Türbe-

nin yanına dergâhı yeniden inşa ettirmeğe muvaffak olan M. Salih Efendi, Kazzaz Muhammed Efendi’nin Türbesi’ni yeniden yaptırmıştır. 1 Ramazan 128792 (24 Kasım 1870) günü vefat eden93 M. Salih Efendi, türbede Kazzaz Muhammed Efendi’nin yanına defnedilmiştir. Ardından sırasıyla oğlu Ah- med Zarîfî Efendi (ö. 1331/1912) ve torunu Abdullah Mustafa Gâlib Efendi (ö. 1344/1926) kânunen seddolunana dek Kazzaz Muhammed Efendi Tek- kesi’nde postnişîn oldular.94

Rusçuk’da dünyaya gelen Çamlıcalı Mehmed Efendi, İstanbul’a giderek Topkapı Sarayı’nın bahçesinde bostancı olarak çalışmaya başlamış, 1030 (1621) yılında ise Halvetiyye’nin Cihangiriyye kolunun banisi Şeyh Burhâneddin Efendi’ye intisab etmiştir. 9 sene mürşidinin yanında seyr-i sülûk gördükten sonra hilâfet almış ve Üsküdar’da Vâlide-i Atik Tekkesi’nde bir hücrede ika- met etmeye başlamıştır. Buradan Bulgurlu’ya taşınıp tesis ettiği tekkede irşad ile meşgul olurken bazı kişilerin kendisini rahatsız etmesi üzerine Üsküdar, Çavuşderesi mevkiine nakledip yeni bir tekkenin inşasına muvaffak olmuş- tur. Nehcî Mustafa Dede’ye göre 1 Recep 1074 (30 Ocak 1664) tarihinde sa- lıyı çarşambaya bağlayan gece, Enfî Hasan Hulûs Halvetî’ye göre ise 6 Ra- mazan 1074 (2 Nisan 1664) tarihinde vefat eden Çamlıcalı Mehmed Efendi tekkesinin bahçesine defnedilmiştir.95 Silsilesinin yazılı olduğu ve türünün na- dir örneklerinden olan kitâbe, tekkelerin seddolunması sonrası buradan alınıp Topkapı Sarayı Müzesi’ne nakledilmiştir.

Ahmed Ârif Hikmet Efendi, 1288 (1871) yılında96 Şumnu’da97 doğmuş- tur. 93 Harbi’nde (1877-1878) babası Hoca İdris Efendi ailesini yanına alarak İzmit’e göç etmiştir. Tahsil için İstanbul’a gelen Ahmed Ârif Hikmet Efendi, Karagümrük Camii’ndeki medresede okurken Cerrâhî Âsitânesi şeyhi Yahya Gâlib Hayâtî Efendi’ye intisab etmiştir. Fatih Medresesi’ne devam ederken âsitâne şeyhi Muhammed Rızâeddin Yaşar Efendi tarafından meydancılık vazi-

91 Hüseyin Vassâf, Sefîne, 4: 176.

92 CSR, dosya nr. 186/106. Tabibzâde ise vefat yılını h.1287 olarak vermektedir (bkz. Tabibzâde, Mecmûa-i Tekâyâ, 20a).

93 Tabibzâde, Mecmûa-i Tekâyâ, 20a.

94 Hüseyin Vassâf, Sefîne, 4: 175; CSR, dosya nr. 186/110.

95 Üzeyir Aslan, XVII. Yüzyıl Klasik Türk Şairlerinden Nehcî Mustafa Dede (Doktora Tezi, Marmara Üniversitesi, 2005), 484-485; Enfî Hasan Hulûs Halvetî, Tezkiretü’l-Müteahhirîn (XVI. Ve XVIII.

Asırlarda Yaşayan Velîler ve Deliler), haz. Mustafa Tatcı - Musa Yıldız (İstanbul: H Yayınları, 2014), 86.

96 CSR, dosya nr. 188/818.

97 Dal, Fahreddin Erenden’in Tasavvufî Görüşleri, 486.

(18)

252

fesi verilen A. Ârif Hikmet Efendi, ders vekili Hoca Halis Efendi’den de zâ- hirî ilimleri tahsil edip icazet almıştır. Şeyh M. Rızâeddin Yaşar Efendi tara- fından hilâfet verildikten sonra Hâcegî Camii’nin imam-hatipliği ve meşihat vekâleti tevcih olunmuş98, vefat eden Türbedâr M. Ziyâeddin Efendi’nin dul kalan zevcesi Fatma Hanım’la da evlenmiştir.99 Şeyh Muhzırbaşızâde Seyyid Ali Ziyâeddin Efendi’nin 1917 yılında vefatıyla Cerrâhî Âsitânesi’ne sertarîk tayin olunmuştur. Harbiye Nezareti’nde askerî katip olarak çalışan A. Ârif Hikmet Efendi Demirkapı’daki Levazım Ambarı’nda müdürlük yapmış, İstanbul’un işgali esnasında Anadolu’ya geçerek ortaokul öğretmenliği, Kars’ta okul mü- dürlüğü vazifelerinde bulunmuştur. Emekliye ayrılınca İzmit’in (Kocaeli, Kar- tepe) Arslanbey kasabasına yerleşmiş ve orada Mayıs 1944’te vefat etmiştir.100 Halvetiyye’nin Buhûriyye şubesine mensup Ali Efendi, Sofya’da dünyaya gelmiştir. Buhûriyye şubesinin pîrine, silsilesi şu şekilde ulaşmaktadır101: Sof- yalı Ali Efendi, Sofyalı Hacı Mustafa Efendi (ö. 1133/1721), Ahmed Çelebi, Edirneli Pîr Muhammed Efendi (ö. 1106/1695), Edirneli İbrâhim Efendi, Muhammed Buhûrî Efendi (ö. 1039/1630). 1173 (1760) yılında vefat eden Ali Efendi, şeyhlik vazifesini deruhte ettiği Takkeci Camii avlusundaki ha- zirede medfundur.

Üsküdar’daki Saçlı Hüseyin Efendi Tekkesi’nin şeyhlerinden Halvetî-Buhûrî meşâyihinden Ali Efendi de Filibeli olup 1186 (1773) yılında vefat etmiştir.102 Tomâr-ı Tekâyâ’da ismi yer alırken Tabibzâde’nin Mecmua-i Tekâyâ’sında bu tekkenin şeyhleri sayılırken ismi geçmemektedir.

Seyyid Ahmed Hakkı Efendi 1252 (1836) yılında doğmuş olup Seyyid Süleyman Efendi’nin oğludur.103 İstanbul Tekkeleri Nüfus Vukuâtı Defteri’nde Edirneli, Tabibzâde’nin Silsilenâmesi’nde Filibeli olduğu yazılıdır104. İstanbul, Fatih’deki Uşşâkıyye’den Mahmud Bedreddin Efendi Tekkesi şeyhi Seyyid Muhammed Sıdkî Efendi’nin halifelerindendir.105 Aynı tekkede postnişîn ol- muş ve 1284 (1868) yılında vefat etmiştir.106

98 Dal, Fahreddin Erenden’in Tasavvufî Görüşleri, 486-487.

99 CSR, dosya nr. 188/818.

100 CSR, dosya nr. 188/818.

101 Tabibzâde, Silsilenâme, 23b.

102 Ahmed Muhyiddin Efendi, Tomâr-ı Tekâyâ, 94.

103 İTNVD, 182.

104 İTNVD, 182; Tabibzâde, Silsilenâme, B24-3.

105 Tabibzâde, Silsilenâme, B24-3.

106 Tabibzâde, Silsilenâme, B24-3.

(19)

253 Hâfız İsmâil Rûmî Efendi, Hüseyin Vassâf’a göre Filibeli Seyyid Ahmed

Efendi’nin oğludur.107 Revnakoğlu’nun notlarında ise babasının Filibeli Şeyh Hafız Muhammed Salih Efendi olduğu kaydedilmiştir.108 Uşşâkî Âsitânesi şeyhi Cemâleddin Efendi’den hilâfet almış, Şeyh Hasan Hilmi Efendi’nin vefatı sonrasında Mahmud Bedreddin Efendi Tekkesi’nin meşihati uhdesine tevcih olunmuştur. 30 Zilhicce 1316 (11 Mayıs 1899) Perşembe günü vefat etmiş109, Fatih Camii’nde kılınan cenaze namazı sonrası tekkesinin bahçe- sindeki servi ağacı dibine defnedilmiştir. Mezar taşını Revnakoğlu şu şekilde notlarına kaydetmiştir: “Hüve’l-Hayyu’l-Bakî / Kutbu’l-ârifîn eş-Şeyh Mahmud / Bedreddin Efendi k.s. Dergâh-ı / Şerîfinin seccâdenişîni eş-Şeyh / Hâfız İsmâil Rûmî / ibnü’ş-Şeyh Hâfız Sâlih Efendi / ervâh-ı şerîfesiyçün el-Fâtiha / sene 1316 / 3 Zilhiccetü’ş-Şerîfe / yevm-i pençşenbe”110

Silistreli Hâfız İsmâil Efendi, “Tütüncü Şeyh” ve “Muhâcir Şeyh” olarak tanınmıştır. Mahmud Bedreddin Efendi Tekkesi şeyhi Hasan Hilmi Efendi’ye uzun müddet hizmet edip kendisinden 1304 (1887) yılında Halvetî-Uşşâkî hilâfeti almıştır. Sonradan Uşşâkî Âsitânesi şeyhi M. Cemâleddin Efendi ta- rafından da hilâfet verilen111 Hâfız İsmâil Efendi’ye hicrî 1310-1312 yılları ara- sında Edirnekapısı dışındaki Seydi Bey Tekkesi meşihatı tevcih edildiğinde tekke arsa halinde bulunuyordu. II. Meşrutiyet’in ilanına kadar meşihati uh- desinde olmasına rağmen o tekkenin yeniden inşasına muvaffak olamamış- tır.112 1317 yılı Muharrem ayında (Mayıs 1899) Mahmud Bedreddin Efendi Tekkesi şeyhliğine tayin olunan113 Hâfız İsmâil Efendi 1333 (1915) yılında ve- fat etmiş ve Mahmud Bedreddin Efendi Türbesi’nde M. Said Efendi’nin kab- rine defnedilmiştir.114

Melâmîler

Üçüncü devre Melâmîlerinden Hüseyin Şemsi Ergüneş, 1288 (1872) yılında Sofya’da dünyaya gelmiştir. Babası Geredeli Âşık Mustafa Hıfzî Efendi, an- nesi ise Sofyalı Bâlî Efendi (Bâlî Baba) Tekkesi şeyhi Ahmed Baba’nın kızı Redife Hanım’dır. 93 Harbi (1877/1878) esnasında Bâlî Efendi Tekkesi çete- lerce yakılmış ve bu esnada Mustafa Hıfzî’nin dîvânı da yanmıştır. Ağırlaşan

107 Hüseyin Vassâf, Sefîne, 4: 252.

108 CSR, dosya nr. 263/176.

109 Ahmed Muhyiddin Efendi, Tomâr-ı Tekâyâ, 181.

110 CSR, dosya nr. 263/178.

111 Hüseyin Vassâf, Sefîne, 4: 252.

112 CSR, dosya nr. 285/126.

113 CSR, dosya nr. 85/126.

114 CSR, dosya nr. 263/179.

(20)

254

hayat şartları, Mustafa Hıfzî Efendi’yi 1878 yılında ailesiyle beraber Ustrum- ca’ya göç etmek mecburiyetinde bırakmıştır. Hüseyin Şemsi Efendi 13 yaşın- dayken babasının arkadaşı Hacı Fâik Bey vasıtasıyla üçüncü devre Melâmî- lerinin pîri Muhammed Nûrü’l-Arabî’yi tanımış ve Ustrumca’daki tekkesine devam etmeye başlamıştır. Nûrü’l-Arabî’nin vefatı sonrasında ilk tevhid basa- maklarını, tevhîd-i ef‘âl ve tevhîd-i sıfâtı Ustrumca’daki Melâmî tekkesi şeyhi Hacı Faik Bey’den almıştır. Mürşidinin misafir olarak bulunduğu Selânik’de 1901 yılında vefatı üzerine Nûrü’l-Arabî’nin oğlu Hacı Şerif Efendi’den tev- hid basamaklarının son mertebesini, onun da 1910 yılında İstanbul’a göç et- mesi üzerine bekâ mertebelerini Nûrü’l-Arabî’nin torunu ve Abdurrahim Fe- dâyî’nin oğlu Hacı Kemal Efendi’den alarak seyr-i sülûkunu tamamlamış ve hilâfete nail olmuştur. Düyûn-ı Umûmiyye Muhasebe Kalemi’ne memur ola- rak giren Hüseyin Şemsi Efendi, Balkan Harbi esnasında 1912 yılında Bur- sa’ya hicret etmiştir. Ardından İstanbul’a geçerek 1927 yılına kadar bu şehirde çalışmış ve emekliye ayrılmıştır. 30 Ocak 1968 tarihinde vefat ederek İstan- bul, Edirnekapısı Kabristanı’na defnedilmiştir.115

Nakşibendîler

Hacı Feyzullah Efendi, Eski Cuma şehrinin Sazlı köyünde116 1221 (1806) yı- lında117 dünyaya gelmiştir. Tahsile memleketinde başlayıp Vidin’de medrese derslerine devam ettikden sonra askeriyeye girmiş, Sirozlu Ömer Paşa’nın ya- nında sırasıyla divitdâr, Enderun kiler emini ve mühürdar görevlerini ifa et- miş, Paşa’nın maiyetinde Sille, Sivas ve Malatya’ya yapılan askerî seferlere ka- tılmıştır. 1250 (1834) yılında Malatya’da bulunduğu esnada Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hulefâsından müftü Hüseyin el-Vâiz Efendi’ye intisab etmiştir. Kava- lalı İbrâhim Paşa tarafından gönderildiği Mısır’da bir müddet ikâmet ettikten sonra mürşidinin vefat haberini alıp Anadolu’ya dönmüştür. Bir tavsiye üzerine Konya, Bozkır’da ikamet eden Mevlânâ Hâlid-i Bağdadî’nin halifesi Muham- med Kudsî (Memiş) Efendi’ye intisab etmiş, 7 ay müddetince yanında seyr-i sülûk görüp 1 Rebiülevvel 1257 (23 Nisan 1841) günü hilâfetle şereflenmiş ve Malatya’da Hüseyin el-Vâiz Efendi’nin makâmında irşadla görevlendirilmiştir.118

115 http://semsiergunes.com/index.html erişim tarihi: 24.9.2015; M. Nedim Tan, “Hüseyin Şemsi Ergüneş”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (Ankara: TDV Yayınları, 2013), EK-1: 416- 116 Osmanlı devrinde Hezargrad (Razgrad) şehrine bağlı olan bu köy günümüzde idari olarak Eski 417.

Cuma (Targıviste) şehrine bağlanmış ve Bulgarlarca Trastika olarak adlandırılmıştır.

117 İTNVD, 41.

118 Sadık Albayrak, Son Devir Osmanlı Uleması (İstanbul: İBB Kültür İşleri Daire Başkanlığı Yayınları, 1996), 5: 59.

(21)

255 1264 (1848) yılında İstanbul’da irşada memur edilen Hacı Feyzullah Efendi,

1270 (1854) yılındaki Rus Harbi’ne katılıp Vidin Valisi Sami Paşa’yla birlikte İstanbul’a dönmüştür. Şehremini’deki evinin bahçesine 1272 (1856) yılında küçük bir mescid yaptırmış ve irşadına burada devam etmiştir. Kuleli Vak‘a- sı’na karıştığı gerekçesiyle 1276 (1859) yılında kürek cezası verilerek Midilli’ye gönderilen Hacı Feyzullah Efendi iki sene sonra Sultan Abdülaziz’in cülûsu münasebetiyle çıkan afla yeniden İstanbul’a dönmüştür. 1288 (1871) yılından itibaren Halıcılar Köşkü civarında inşa edilen tekkede irşadına devam eden Hacı Feyzullah Efendi 17 Cemâziyelâhir 1293 (9 Temmuz 1876) tarihinde vefat etmiş, Fatih Camii’nde kılınan cenaze namazı sonrası tekkesinin bah- çesine defnedilmiştir.119 Günümüzde tekke ortadan kalkmış olup, Feyzullah Efendi ve oğlunun medfun olduğu türbe hâlâ mevcuttur.

Seyyid Hüseyin Kudsî Efendi, Burgaz’ın Karinabad (Karnobat) beldesin- den ve Arnavud hanedanından Muslihiddin Çavuş’un torunu120 olup Edir- ne’de doğmuştur. Yanyalı Mustafa İsmet Garibullah Efendi’nin kayınpederi olup 1275 (1859) yılında damadından Nakşî-Hâlidî hilâfeti almış121 ve mü- ridlere sohbet şeyhi olarak görevlendirilmiştir. İsmet Efendi’nin irtihalinden sonra altı buçuk ay kadar tekkede postnişîn olarak bulunduktan122 sonra 4 Safer 1304 (1 Kasım 1886) tarihinde vefat etmiş olup hazirede medfundur.

Halil Nurullah Efendi, 1232 (1832) yılında123 Zağra-i Cedid (Yeni Zağra/

Nova Zagora) şehrinde dünyaya gelmiştir. 1277 (1861) yılında Şeyh Mustafa İsmet Garibullah Efendi’den hilâfet almış124, Hüseyin Kudsî Efendi’den sonra irşad postuna oturmuştur. 13 Cemâziyelâhir 1311 (22 Aralık 1893) tarihinde vefat etmiş olup kabri tekkenin haziresindedir.

El-Hâc Ahmed Hilmi Efendi, 15 Şâban 1266 (26 Haziran 1850) günü125 Nevrekop126 şehrinde doğmuştur. Tahsil için İstanbul’a gelmiş, Fatih medre- selerinde ders görüp İngiliz Kerim Efendi’den icâzet almıştır. Rüşdiye hocası olarak tayin edildiği Alanya’ya giderken tanışıp bir hafta kadar dergâhında ikâmet ettiği Ispartalı Abdullah Efendi’den “Nasibin bizde değil, kısmetin aya- ğına gelecek” sözünü işitince Alanya’daki görevinden feragat edip İstanbul’a geri

119 Hüseyin Vassâf, Sefîne, 2: 168-171.

120 Hüseyin Vassâf, Sefîne, 2: 213.

121 İsmet Efendi’nin halifelerinin yazılı olduğu belge, Müfid Yüksel Arşivi.

122 CSR Dosya:100

123 Hüseyin Vassaf, Sefîne, 2: 213.

124 İsmet Efendi’nin halifelerinin yazılı olduğu belge, Müfid Yüksel Arşivi.

125 Hüseyin Vassâf, Sefîne, 2: 213.

126 Bulgarlarca şehrin ismi Goce Delčev olarak değiştirilmiştir.

(22)

256

dönmüştür.127 Bandırma’da Rüşdiye hocalığı yaparken bir ziyaret için orada bulunan İsmet Efendi Tekkesi şeyhi Muhammed Şerif Kudsî Efendi’ye inti- sab etmiş, seyr-i sülûkunu tekkenin sonraki şeyhi Halil Nurullah Efendi’nin yanında tamamlayıp hilâfet almıştır. Mürşidinin vefatı sonrasında tekkenin şeyhliği için Bandırma’dan davet edilen Ahmed Hilmi Efendi 12 sene irşad ile meşgul oldukdan sonra 27 Cemâziyelevvel 1323 (30 Temmuz 1905) günü vefat etmiş ve hazireye defnedilmiştir.

Künyesi “Şeyh Hacı Ali Rıza Efendi bin Hafız Halil Sami bin Şeyh Âşık Ali bin Seyyid Hamza Buhârî” olan Bezzaz Ali Rıza Efendi, Ahyolu128 şeh- rinde 1267 (1851) yılında doğmuş, 93 Harbi’nde 1877/1878 Bandırma’ya göç etmiştir. İsmet Garibullah Efendi Tekkesi şeyhi Halil Nurullah Efendi’den Nakşî-Hâlidî hilâfeti almış ve Bandırma’da bir tekke tesis etmiştir. Şeyh Ah- med Hilmi Efendi’nin 1323 (1905) yılında vefatından sonra tekkenin şeyh ve- killiği uhdesine verilmiştir.129 9 Şevval 1330 (21 Eylül 1912) günü vefat eden Ali Rıza Efendi, Bandırma’da Tekke Camii haziresinde medfundur.

Silistreli Seyyid Mustafa Efendi, Maktul Mustafa Paşa Tekkesi şeyhi Ah- med Hüdâverdî Efendi’den Nakşî hilâfeti almış130 ve Sâmânîzâde Ömer Hulûsî Efendi Tekkesi’ne şeyh tayin olunmuştur. 1236 (1821) yılında131 o tekkeden Maktul Mustafa Paşa Tekkesi meşihatine nakletmiştir. Vefat tarihi Sicill-i Os- mânî’de 15 Receb 1248 (8 Aralık 1832), Tomâr-ı Tekâyâ’da 15 Şevval 1248 (7 Mart 1833), Mecmûa-i Tekâyâ’da ise ay belirtilmeden 1248 olarak yazılıdır.132 Mihrab önündeki hazirede medfundur. Revnakoğlu ise mezar taşından vefat tarihini 15 Şâban 1248 (7 Ocak 1833) olarak okumuştur.133

Seyyid el-Hâc Mehmed Ali Efendi, Seyyid Abdullah Efendi’nin oğlu olup 1228 (1813) yılında Şumnu’da doğmuştur.134 Mekke’de asker olarak bulun- duğu sırada Nakşî-Müceddidî meşâyihinden Muhammed Can Efendi’ye in- tisab etmiş, seyr-i sülûk gördükden sonra hilâfet verilerek İstanbul’a gönderil- miştir.135 1279 (1863) yılında yeniden inşa olunan Bâlâ Tekkesi’ne şeyh tayin olunan M. Ali Efendi’yi Âdile Sultan, kendi sarayından çırak çıkardığı Çer-

127 www.ismetefendi.org.tr/mekanin-tarihcesi/ erişim tarihi: 31.5.2019

128 Bulgaristan’ın Karadeniz kıyısındaki bu şehre Bulgarlarca Pomorie ismi verilmiştir.

129 CSR, dosya nr. 212/153.

130 Tabibzâde, Mecmûa-i Tekâyâ, 5b, 33a; CSR, dosya nr. 28/17.

131 Tabibzâde, Mecmûa-i Tekâyâ, 5b.

132 Mehmed Süreyya, Sicill-i Osmânî, 4: 1158; Ahmed Muhyiddin Efendi, Tomâr-ı Tekâyâ, 151;

Tabibzâde, Mecmûa-i Tekâyâ, 33a.

133 CSR, dosya nr. 236/36.

134 İTNVD, 42; CSR, dosya nr. 143/65.

135 İbnü’l-Emin Mahmud Kemal İnal, Son Asır Türk Şairleri: Kemalü’ş-Şuara (Ankara: Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları, 1999), 1: 42.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bir mizah gazetesi olarak çıkmaya başlayan Karagöz, geleneksel Türk tiyatrosunun en önde gelen sanatlarından biri olan gölge oyunun baş tipini temel almış, Karagöz’ü

61 Fetâvâ-yı Ali Efendi, Süleymaniye Ktp., Yeni Cami, nr. Bu ferağ kaydının aslı Arapça olup tarafımızca tercüme edilmiştir. Öte yandan eserin derleniş

Benim gibi günde en aşağı on büyük fincan kahve içenler bu değişikliğe henüz zevklerini a- lıştıramamışken ortaya bir de kahve pişi­ ren makine

Ba- tı’da ise yazarımız hakkında “Sait Faik veya Yaşama Hırsı” adlı bir makale yayımlayan Belçika Aka­ dem isinden Roger Bodart onun için “Çağdaş

Türkiye ekonomisini de içeren pek çok gelişmekte olan ülke ekonomisi için reel çıktının çevrimsel bileşeni ve enflasyon arasında ters çevrimsel bir ilişkinin

Muhammed (sav.) ve Müslümanlar, Mekke’de yaşadıkları sıkıntılardan dolayı 622 yılında Mekke’den Medine’ye göç etmek zorunda kalmışlardır. Peygamber’in

Mahruse-î Galata’ya müzâfe Kasaba-yı Beşiktaş’da Sinan Paşa’yı Atik mahallesinde sakin iken bundan akdem vefat iden Emine binti El-Hâc Süleyman nam

Gülhane Parkı’nın Soğuk Çeşme’den Topkapı Sarayı’nın yaldız kapısına kadar olan birinci bölümünün inşasının bitmesinden sonra İstanbul Şehre- mini Cemil