COĞRAFYA
1.1.1. BĠYOÇEġĠTLĠLĠK
Biyoçeşitlilik, tüm Dünya’da bulunan (bitki, hayvan, bakteri, mantar gibi) yaşam türlerinin çeşitliliğidir. Canlıların yaşamlarını sürdürdükleri alan, çeşitli şekillerde etkiledikleri, etkilendikleri ortama çevre adı verilir.
Çevre,
canlıların yaşamlarını sürdürdükleri, bağlı oldukları ve etkilendikleri
alana denir.
Canlılar, yaşamlarını devam ettirebilmek için de kendi yapılarına uygun ortamlarda yer alır. Coğrafi koşulların değişmesi durumunda da canlılar yeni ortama uyum sağlamaya çalışır veya kendilerine uygun alanlara göç eder. Göç edemeyen canlılar ise ortama uyum sağlayamıyorsa önce nesli azalmaya başlar ve sonra
tamamen ortadan kalkar.
Canlılar için en küçük çevre, içinde bulundukları ortamdır. Dünya’daki tüm canlıların içinde bulundukları en büyük çevre biyosferdir.Biyosfer canlılar küresidir. Tüm canlıları içine alan, yaşama olanak tanıyan, sınırları belli olan canlılar küresi olarak da adlandırılır.Canlılar, toprak yüzeyinden 10 m derinlikten, 120 m toprak yüzeyinden yükseklikteki sınırlar içinde yaşamlarını sürdürür. 120 m’den daha yüksekte kuş, bakteri
ve virüs gibi canlılar geçici bir süre yaşarlar. Denizlerde ve göl sularında da su canlıları, su yüzeyine yakın yerlerde yaşamlarını devam ettirir.
Belirli bölgelerde yer alan canlılar ile bunları çevreleyen cansız çevrelerin karşılıklı ilişkileri ile meydana gelen, süreklilik arz eden ekolojik sistemlere ekosistem denir.Aynı iklim özelliklerinin ve bitki örtüsünün, görüldüğü alanlarda hayvan topluluklarını barındıran bölgelere biyom adı verilir. Biyomlardaki canlılar, suyun özelliklerine göre su biyomları, (tuzlu su ve tatlı su biyomu olmak üzere iki gruba ayrılır.) kara üzerinde hâkim olan bitki türüne göre de kara biyomları olarak adlandırılır.
1.1.2. YERYÜZÜNDEKĠ BAġLICA BĠYOMLARIN DAĞILIġI VE ÖZELLĠKLERĠ
1.1.3. DÜNYA ÜZERINDEKI BAZI YAġAM ALANLARI
1.1.4. CANLILARIN YERYÜZÜNE DAĞILIġINI ETKĠLEYEN COĞRAFĠ FAKTÖRLER
1. Fiziki Faktörler a. Ġklim
Canlıların yeryüzüne dağılışını etkileyen faktörler şunlardır;
Sıcaklık Yağış
Nem Güneşlenme süresi Rüzgâr Bakı özellikleri
Sıcaklık, bitkilerin gelişmesinde önemli bir unsur olarak görülmektedir. Bitkilerin yayılış alanlarında da sıcaklık önemlidir. Bitki türleri için sınırlayıcı alt ve üst sıcaklık değerleri -40 °C ile +40 °C arasıdır. Ekvator’dan
kutuplara ve dağ eteğinden, dağın doruğuna doğru sıcaklık değişimine bağlı olarak bitki türleri de değişim göstermektedir.
Bitkilerin yaşamında suyun önemi büyüktür. Bitki bünyesi yeterli miktarda suyutemin edemezse bitki kurur ve yaşamsal fonksiyonlarını kaybeder. Bitkiler bünyelerine lazım olan suyu yağışlarla, havadaki veya
topraktaki nemden sağlar. Kurak veya çöl alanlarında su azlığı nedeni ile bitkilere rastlanılamaz.
Hayvanların beslenmelerinde bitki önemlidir. Bu nedenle bitkilerin dağılışı hayvan türlerinin dağılışını da doğrudan etkiler. Hayvan türleri, sıcak nemli iklimlerin bulunduğu yerlerde bitki türlerinin fazla olmasından dolayı fazladır. Bitkiler ve hayvanlar yaşamlarını devam ettirebilmek için bulundukları ortama
uyum sağlamak durumundadır. Bitki ve hayvanların bulundukları ortamın iklimine uyum sağlamalarına da adaptasyon denir.
Tropikal Yağmur Ormanları
Uzun boylu, geniş yapraklı, sık ağaç topluluklarının bulunduğu tropikal yağmur ormanları
Ekvator ve çevresinde 0° Ekvator - 10° enlemleri arasında görülür.
Yağmur ormanlarının varlığı, 20° - 25 °C’nin üzerindeki sıcaklık ve sürekli yağmur
yağışına (2000 mm) bağlı olarak gelişir.
• 50 m’den yüksek olan ağaçların yaprak ve dallarının bulunduğu katman, ışık isteği fazla
• 30-40 m yükseklikteki kesim sarmaşıklar. dallar bulunur.
Güneş ışığı fazladır. Canlılar burada yaşar.
• Az ışık alır. Genç ve küçük ağaçlar bulunur. Birçok bitki türü için uygundur.
• Ağaç kökleri, dökülmüş yapraklar, yerde yaşayan canlılar, böcekler için uygundur.
Tropikal Yağmur Ormanları
Yıllık yağış miktarı 2000 mm’den fazladır. Sıcaklık değerlerinin yüksek olması, suyun buharlaşmaya uğraması, havanın nemli olmasına yol açmıştır.
Burada yetişen bitkilerin dalları, güneş ışığını tutabilmek için yanlara doğru açılmıştır.
Ayrıca burada yaşayan hayvanlar da ağaçların değişik tabakalarında yaşar.
En üst kesimde kuşlar, orta tabakada maymunlar, en alt kesimde de sürüngenler bulunur. Dallarda yaşayan hayvanlar ağaçtan ağaca geçerken sallanarak ya
da zıplayarak, kayarak geçmektedir.
Bu ormanların alt kesimi karanlıktır. Güneş ışığı geçemez. Çok sık bitki örtüsü bulunur, hayvanların rahat hareket etmesini engeller.
Ġklim koĢullarına göre;
X Yüksek sıcaklığa bağlı olarak, sıcak,
X Düşük sıcaklığa bağlı olarak soğuk çöller oluşur.
Çöller
Çöl alanları çetin iklim koşullarına bağlı olarak hayvanlar ve bitkiler için fakir ortamlardır. Su azlığı, sıcaklık ve ışık gibi durumlar bu sonucun oluşumunda önemlidir.Su azlığı, sıcak çöllerde bitki ve hayvanlar için önemli bir sorundur. Çöl alanlarında vaha adı verilen suyun bulunduğu yerlerde çöl bitkileri filizlenir, meyve ve tohum verir. Çöl bitkilerinin kökleri yüzeyde su yetersizliği nedeniyle toprağın altında yaygındır.Bazı kaktüsler de suyu gövdelerinde depolar. Gövdelerindeki dikenlerde su kaybını ve nem kaybını en aza indirmiştir.Çöl alanlarında yaşayan hayvan türlerinin de sıcaklığa ve su azlığına bağlı olarak yapıları adaptasyona uğramıştır. Güneş ısısını bedenlerinden uzaklaştırmak için de derilerinin renkleri açık tona dönüşmüştür. Bu bitkiler gün içinde su ihtiyaçlarını, kaktüslerin gövdelerinden temin ederler.
Gündüzleri çöl kertenkeleleri gölgede dinlenirken sürekli hareket eder. Yılan, yarasa, kemirgen, tilki ve kokarca
gibi hayvanlar geceleri ortaya çıkar, gündüz vakitlerinde de kumun altında, oyuklarda uyurlar. Soğuk çöller, tamamen buzlarla kaplıdır. Yaşam olanaklı değildir. Toprak buz altında olduğu için bitki örtüsüne rastlanmaz. Bu yerlerde penguen, fok, kutup tilkisi, beyaz ayı, kar tavşanı, kuş gibi hayvanlar yaşar ve besinlerini denizden
temin eder. Kutup bölgelerindeki hayvanlar düşük sıcaklıktan korunabilmek için yaşam koşullarına uyum sağlamışlar ve derilerin altında kalın bir yağ tabakası oluşturmuşlardır. Yağ tabakaları vücut ısılarının düşmesini engellemiştir.Kutup ayıları da düşük sıcaklık ve besin azlığına karşı kış aylarını uyuyarak geçirmektedir.
b. Yer ġekilleri
Dağların;
Yükseltileri, uzanış doğrultuları, eğim, engebe ve bakı durumları, sıcaklık, yağış ve nemlilikte farklılıklara yol açar.
İklimsel farklılıklar canlıların yaşamları, çeşitlilikleriüzerinde etkili olur.
Dağların denize bakan yamaçları ile iç kesimlerdekiyamaçlarında farklı bitki türleri görülür.Ayrıca dağ yamacından dağın doruğuna doğru çıkıldıkça da aynı anda iklimsel
değişiklikler yaşanır ve bitki katları oluşur.Yeryüzü üzerinde, kara ve denizlerin dağılışı da bazı canlı türlerinin yayılmalarınıengeller.
Örneğin, Avustralya Kıtası’nda yetişen kanguru, başka kara parçalarında görülmez.
Ayrıca doğal yollarla veya beşerî faktörler sonucu oluşan değişimler canlı yaşamında etkili olmaktadır. 1869 yılında Mısır’da açılan Süveyş Kanalı ile birlikte Akdeniz, Kızıldeniz ve Hint Okyanusu’nda yaşayan bitki ve deniz canlıları türlerinde geçişler olmuştur.
Kızıldeniz’i Akdeniz’e bağlayan Süveyş Kanalı ve Nil Nehri’nin uydudan görüntüsü
c. Toprak
Karada yaşayan canlılar yaşamlarını devam ettirebilmek için toprağa ihtiyaç duyar. Toprağın fiziksel ve kimyasal özellikleri canlı organizmaların yaşamsal alanlarının seçiminde de etkilidir. Salyangozların kireçli topraklarda hayatlarını devam ettirmeleri yaşamlarını zorlaştırır.
Bu örnekleri bitkiler için de söyleyebiliriz. Kalkerli toprakta yetişen bir bitkinin, laterit türü bir toprakta yaşam alanı daralırken, yıkanmış toprakta yetişen bitkinin ise tuzlu topraklarda yaşaması mümkün değildir.
2. Biyolojik Faktörler a. Ġnsan
Bilim ve teknikteki gelişmelere bağlı olarak ortaya çıkan endüstriyel ve tarımsal faaliyetlerle insanlar çevrelerini etkiler. Bu etkileşim ile yeryüzü üzerinde yaşayan canlıların da yaşam alanları etkilenir.Sanayi tesislerinin
kurulması, baca gazları, sıvı atıklar, nüfusun artması ve şehirleringenişlemesi ekosistemde birçok tür kaybının ortaya çıkmasına neden olmuştur.Bazı canlı türleri de şehirlerin büyümesi ile şehir ortamına uyum sağlamıştır.
İnsan faktörü ile ortaya çıkan savaşlar, asit yağmurları, doğanın yok edemediği kimyasal maddeler birçok canlının yok olmasına, bazı canlı türlerinin de yaşam alanlarının daralmasına neden olmuştur.
b. Diğer Canlılar
Ekosistemde yer alan canlıların birbirleri ile olan ilişkileri canlı türü çeşitliliğini
etkiler. Örneğin, bir bölgedeki bitki çeşitliliğinin fazla olması, otçul hayvanların çeşitliliğini etkilerken bunlarla beslenen etçil hayvanların çeşitliliğinin de artmasına
neden olur.
3. Paleocoğrafya a. Kıtaların Kayması
Pangea adı verilen tek parça hâlindeki kıta, zamanla birbirlerinden koparak ayrılmış ve bugünkü görünümünü almıştır. Bu oluşumlar sonucunda da karalar ve
kıtaların dağılışında da büyük değişmeler yaşanmıştır. Kıtaların birbirlerinden uzaklaşması veya yaklaşması, hayvanların göç yollarının değişmesine, farklı alanda
yaşayan canlıların da birbirleri ile olan etkileşimleri bu oluşumlara bağlı gelişmiştir.
b. iklim DeğiĢiklikleri
İklimsel değişiklikler de bazı türlerin yok olmasına, bazı türlerin de çevreye
uyum sağlamasına veya bulundukları yerlerden başka alanlara göç etmelerine neden olmuştur.
Buzul döneminin başlaması ile karalar üzerinde kara hayvanlarının dağılış alanları daralmış, kıtaları birbirine bağlayan geçitler ortaya çıkmış ve kara hayvanları
da buraları kullanarak bir kıtadan, diğer bir kıtaya geçmiştir. Buzul dönemi bitip
buzulların erimesi ile geçitler sular altında kalmıştır. Bu durum hayvanların bulundukları kıtalarda kalmalarına yol açmıştır. Ayrıca kıyılardaki su seviyeleri yükselmiş
ve buralarda yaşayan bitkilerin sular altında kalarak tamamen yok olmasına neden olmuştur.
1.1.5. EKOSĠSTEMLERĠN UNSURLARI, ENERJĠ AKIġI VE MADDE DÖNGÜLERĠ
Canlı ve cansız unsurlardan oluşan, bu unsurlar arasında madde, enerji alışverişi bulunan, bu alışveriş esnasında kendini besleyebilen ve yenileyebilen birime
ekosistem adı verilir.
Ekosistemde, madde döngüleri, enerji dolaşımı ile hava, su, toprak, bitki, diğer
canlılar arasında da sürekli bir alışveriş olur. Bu alışveriş ile doğadaki zenginliklerin tekrar tekrar kullanılmasına olanak tanınmış olur.
Atmosfer (hava küre), hidrosfer (su küre), litosfer (taş küre), biyosfer (canlılar
küresi) dünya ekosistemini oluşturur.
Ekosistem; kara, deniz ve tatlı su olmak üzere
üç büyük bölüme ayrılır.
1.1.6. BESĠN ZĠNCĠRĠ
Canlılar yaşamlarını devam ettirebilmek için enerjiye ihtiyaç duyarlar. Enerjiyi
de çeşitli besinlerden temin ederler. Besin üretiminde dünyada inorganik maddeler (su, oksijen, azot, karbondioksit vb.) bulunur. Bu maddelerin canlılar tarafından kullanabilmeleri için organik maddelere (yağ, protein, karbonhidrat, vitamin) dönüşmesi
gerekmektedir. Bitkiler ve algler (su yosunları), bazı bakteriler fotosentez yolu ile inorganik maddeleri organik besinlere çevirir.
Bu dönüşümde güneş enerjisi de gereklidir. Buna göre bir ekosistemde besin zincirinin oluşması, Güneş’ten gelen enerjinin fotosentez yolu ile kullanılmasıyla başlamış olur.
Fotosentez
Bitki; atmosferden karbondioksidi, topraktan suyu alır. Güneş enerjisi ile glikoz ve oksijen üretir. Güneş enerjisi bitkinin bünyesinde depolanır. Bitkilerin canlılar tarafındantüketilmesi ile birlikte güneş enerjisi bitkiyi tüketen canlıya geçer. Dolayısı ile enerji, bir canlıdan diğer canlıya aktarılmış olur.
Fotosentez Süreci
güneĢ enerjisi
Karbondioksit (CO2) + Su (H2O) ---> Şeker (glikoz) + Oksijen (O2)
Üreticiler (Bitkiler) : Tüm canlıların besin kaynağını oluşturur. Fotosentez yolu ile inorganik maddeleri, organik maddelere dünüştürür. Bitkiler, algler, yosunlar ve bazı bakteriler bu gruptandır.
Tüketiciler: Bitki ve hayvansal maddeler ile yaşamlarını sürdüren canlılardır.
• Birincil tüketiciler: Çekirge, tavşan, geyik, at, koyun, kuzu, sığır gibi otçul olanlar.
• Ġkincil tüketiciler: Yılan, kartal, balıklar gibi etçil olanlar.
• Üçüncül tüketiciler: Bitki ve hayvansal maddelerle beslenenler. Yırtıcı kuşlar, kedi, köpek, aslan, kaplan gibi etçil olan hepçillerdir.
Besin zincirine karalarda rastlandığı gibi sularda da rastlanır.
Karasal Besin Zinciri:
Bitkiler(Üreticiler) Ş Otçul Böcekler (Birincil Tüketiciler) Ş Böcekçil Kuşlar (İkincil Kuşlar) Ş Baykuş (Üçüncül Tüketiciler)
Sucul Besin Zinciri:
Bitkisel Plankton (Üreticiler) Hayvansal Planktonlar (Birincil Tüketiciler) Gün Balığı (İkincil Tüketiciler) Turna Balığı (Üçüncül Tüketiciler)
Beslenme seviyesi: Besin zincirindeki enerjinin bir gruptan, diğer gruba aktarıldığı her halka bir beslenme seviyesini oluşturur.
Besin zincirindeki enerji aktarımı enerji pramiti ile bir model şeklinde gösterilir.
Enerji bir canlıdan, diğer bir canlıya aktarılırken azalma gösterir. Bu oran yaklaşık
%90 civarındadır. Geriye kalan %10’luk enerjiye de kullanılabilir enerji denir.
4. Etçillerle beslenenler: kartal, akbaba.
1 kcal
3. Otçullarla beslenenler: aslan, yılan.
10 kcal
2. Bitkilerle beslenenler: tavşan, geyik.
100 kcal
1. Bitkiler: Beslenme seviyesini oluşturur.
1000 kcal
1.1.7. ENERJĠ AKIġI
Bir sistemin iş yapabilme yeteneğine enerji denir. Biyolojik sistemlerde enerji akışı tek yönlüdür. Ekosistemdeki enerji akışı güneşten gelerek üreticiler, otçul tüketiciler, etçil tüketiciler ve ayrıştırıcılara doğru tek yönlü gelişir.
Canlılar tarafından kullanılan enerji çevreye ısı olarak yayılır.
ġekle göre
1. Ekosistemin tek enerji kaynağı Güneş’tir.
2. Güneş enerjisi, üreticiler (bitkiler) tarafından tutulur ve fotosentez yolu ile kimyasal
enerjiye çevrilir.
3. Otçullar, bitkileri tüketerek bitkideki kimyasal enerjiyi hareket enerjisine çevirir,
yaşamlarını devam ettirirler.
4. Etçiller, otçulların bünyelerinde depo ettikleri enerjiyi, otçulları avlayarak kendi
bünyelerine aktarıp, yaşamlarını devam ettirirler.
5. Ekosistemdeki enerjinin önemli bir kısmında da ayrıştırıcılar kullanılır. Canlıdan,
diğer canlıya aktarılan enerji miktarı %10 civarındadır.
1.1.8. MADDE DÖNGÜLERĠ
Güneş, canlılar için enerji sağlar. Buna karşılık canlılar için önemli olan su ve kimyasal maddelerin kaynağı da Dünya’nın kendisidir. Su, karbon, oksijen, azot gibi maddelerin, atmosfer - hidrosfer - litosfer - biyosfer arasında dolaşım hâlinde olması madde döngüsünü oluşturur. Madde döngüsü esnasında kimyasal maddeler katı, sıvı, gaz hâlinde olabilir. Doğadaki madde döngülerinden bazıları hızlı, bazıları yavaş gelişme gösterir.Karbon, azot ve su hızlı döngüleri oluştururken fosfor kalsiyum ve kükürt yavaş döngüleri oluşturur. Hızlı döngüde maddeler atmosfer ile doğrudan alışveriş gerçekleştirirken yavaş döngüde maddeler ile atmosfer arasında doğrudan alışveriş yoktur.
Karbon Döngüsü (C)
Yaşamın temel taşı olan, canlıların dokularını oluşturan karbon atmosferde karbondioksit (CO2) halinde suda çözünmüş karbondioksit, yani bikarbonat hâlinde (maden suyu) bulunur. Karalarda da karbon; kömür, doğal gaz, petrol, kireç taşları içinde bulur.Doğada, karbon en fazla karbondioksit şeklinde bulunur. Karbondioksit fotosentez için önemlidir. Bitkilerin büyümesinde etkili olan karbondioksit yeryüzünde günlük ve mevsimlik sıcaklık
değerlerinin aşırı artmasını ya da azalmasını önler.Karbon alışverişi atmosfer ile denizler arasında ve yavaş gerçekleşir. Karalardan, dış kuvvetler ile denizlere taşınan karbon (organik ve inorganik maddeler) deniz
hayvanlarından oluşan organik karbon, karbonat ve bikarbonatlarla deniz diplerinde depolanır. Depolar hâlinde bekleyen karbon binlerce yıl karbon döngüsüne katılmayabilir. Bu nedenlerden dolayı denizler ve okyanuslar büyük karbon depolarıdır. Ayrıca denizler ve okyanuslar karbon akışını düzenleyen en önemli
kaynaktır.
Karbondioksidin Tüketimi
X Karada ve denizlerdeki bitkiler, fotosentez olayında kullanılır.
X Kabuklu deniz canlıları tarafından denizlerde kullanılır.
X Deniz canlıları öldüklerinde denizin dibine çöker ve karbonatlı kayaçlar hâlinde depo edilir ve kullanılır.
X Canlıların bünyelerindeki karbon zamanla, basınç etkisi ile petrol ve kömüre dönüşür.
Karbondioksitin Açığa Çıkması
X Canlıların solunumları ile doğaya döner.
X Ölen canlıların çürümesi ve orman yangınları sonucu doğaya döner.
X Karbonatlı kayaçların ayrışması ile atmosfere yayılır.
X Suyun hava ile temas ettiği yerlerde karbon alışverişi bulunur. Bu yerlerde CO2 akışı, su yüzeyinden atmosfere ve atmosferden suya doğru iki yönlü gerçekleşir.
Oksijen Döngüsü
Atmosferde oksijen (O2) oranı %21’dir. Sabit gazlardan olan oksijen, yanmanın sağlanması için gerekli olan bir gazdır. Oksijen atmosferde atomik oksijen (O), moleküler oksijen (O2), ozon (O3) olarak bulunur. Canlıların solunum yapması için moleküler oksijen önemlidir. Moleküler oksijen Atmosferdeki en yaygın elementtir.
Suda oksijen çözünmüş olarak bulunur.
Atmosferde oksijenin açığa çıkması:
X Klorofilli bitkilerin fotosentez yapması ile
X Atmosferde, belirli yükseltilerde su fotolize uğrar (fotoliz: suyun ışık yardımı ile oksijen ve hidrojene ayrışması.)
Atmosferde oksijenin tüketimi;
X Canlıların solunumları sırasında,
X Kömür, gaz, petrol gibi fosil yakıtlar ve ormanların yanmasında,
X Besin maddelerinin yakılması esnasında oksijen tüketilir.
Azot (Nitrojen) Döngüsü
Azot (N2) canlıların protein ve DNA’nın bileşenlerindendir. Canlılar için önemli
olan azot, topraktaki verimi de büyük ölçüde etkiler. Azot atmosferde %78 oranında
bulunur. Atmosferde bulunan serbest azot, organizmalar tarafından doğrudan kullanılmaz.
Azotun bitkiler tarafından kullanılabilmesi için bazı süreçlerden geçerek nitrit ve nitrata dönüşmesi gerekir.
Doğada Azotun DolaĢımı
X Yağışlı havalarda yıldırım, şimşek gibi atmosferik ve volkanik faaliyetler sırasında ortaya çıkan elektrik deşarjları sonucunda azot oksijenle birleşerek nitrit ve
nitrata dönüşür, sonra yağışlarla toprağa geçer.
X Toprakta, bitki köklerinde azotun bağlanması bakteriler tarafından gerçekleştirilir.
Bakteriler ölmüş canlıların yapılarındaki organik maddeleri parçalayarak bunları nitrata çevirir.
X Besin zinciri ile azot, canlıdan canlıya aktarılır (bitkilerden otçullara, otçullardanda etçillere geçer).
X Ölen bitki ve hayvanlar, ayrıştırıcılar tarafından parçalanır ve mikroorganizmalar azotu nitrit ve nitrata dönüştürür ve azot döngüye katılmış olur.
1.1.9. SU EKOSĠSTEMLERĠNĠN ĠġLEYĠġĠ
SU EKOSĠSTEMLERĠNĠN DOĞAL SĠSTEMLERĠN ĠġLEYĠġĠNE ETKĠSĠ
Canlılar yaşamlarını kara, su ve havada sürdürür. Yaşamlarını devam ettirebilmek için suya ihtiyaç duyarlar.
Susuz bir yaşam düşünülemez. Çünkü insan vücudunun % 65’i, bitkilerin ağırlığının % 65 ve 85’i sıvıdan oluşur.
Canlı üzerinde önemli etkisi bulunan suyun, cansız çevre üzerinde de çeşitli etkileri bulunmaktadır.
Yeryüzü üzerinde su, karasal ve denizsel su ekosistemi olmak üzere ikiye ayrılır.
Bunlar;
Karasal; Denizsel;
Göl Ekosistemleri Okyanus Ekosistemleri Nehir Ekosistemleri Deniz Ekosistemleri Bataklık Ekosistemleri
Su ekosistemleri içinde, okyanuslar ve denizler çok büyük suları barındırır. Okyanusların ortalama derinliği 3700 m olmakla birlikte çok daha derin kesimleri de
(Mariana Çukurluğu 10.994 m derinlikte) bulunmaktadır. Su kütleleri içindeki canlılar, güneş ışığının erişebildiği 200 m’lik derinlikteki yerlerde yaşar. Daha derinlerde
yaşayan canlılar da bulunmaktadır ancak bunların sayısı çok azdır. Buna göre okyanus ekosistemleri içinde, kendi çevresi ve çeşitli yaşam biçimleri bulunan, farklı
ekosistemler bulunmaktadır.
Okyanusları oluşturan su kütlelerinin iklim özellikleri üzerinde etkileri bulunmaktadır.Okyanus akıntıları ile ısı enerjisi dağılımı gerçekleşir. Örneğin, Meksika Körfezi’nden doğan Gulf Stream sıcak su akıntısı, binlerce kilometre yol katederek Kuzeybatı Avrupa kıyılarında iklimi ılımanlaştırır.Okyanuslarda deniz çatlaması ile oluşan dalgalar sayesinde, küçük hava kabarcıkları atmosfere karışmaktadır. Deniz tuzları bakımından zengin olan bu su
damlacıkları biyosfer (canlılar küresi) için çok önemlidir. Havada asılı kalan tuz kristalleri yoğunlaşma olayında da etkilidir.
Aerosol denen bu küçük parçacıklar yoğuşma oluşumunu sağlar ve yoğunlaşmanın artması ile birlikte yeryüzüne yağmur damlaları ile iner. Aerosollerin bünyelerinde kalsiyum, magnezyum, potasyum
bulunur ve bitkilerin beslenmesinde gübre görevini görür.
Ekosistemlerin önemli bir parçasını oluşturan akarsular, yeryüzüne düşen yağışlarla beslenir. Akarsuların yer altına sızan kısımları akiferleri (yer altı su depoları, geçirgen kayaçlar bölümü) oluştururken bir kısmı da yüzeysel akış ile denizlere ve göllere ulaşır.Yüzeysel akışta akarsu akış hızı, fiziksel ve kimyasal özellikleri, akarsu içindeki
hayvan türü ve sayısı etkili olmaktadır. Akarsu üzerinde, akış hızının fazla olduğu kesimlerde (şelaleler ve eğim gibi) biyolojik üretim ve çeşitlilik az olur. Ayrıca akarsuların bulanık olduğu kesimlerinde
de (alüvyal malzeme bol ise) canlı çeşitliliği az olur.Akarsuların yukarı çığırında, alabalık ve bazı böcek türleri yaşarken orta çığırında balık türleri sayısı artar. Akarsuyun ağız kısmında da tuzlu ve tatlı su birbirine karışır. Bu alanlar hayvan ve bitki türleri bakımından zengindir. Biyoçeşitlilik fazladır.
1.1.10. SU DÖNGÜSÜ (HĠDROLOJĠK DÖNGÜ)
Okyanuslar, denizler, göller, akarsular yeryüzü üzerindeki büyük su kütleleridir.
Güneş enerjisi ile buharlaĢan sular, gaz hâline dönüşerek atmosferin üst
kesiminehareket eder. Burada yoğunlaĢarak yağıĢ bulutlarını (yağmur, kar, dolu gibi)
meydana getirir.Yağışlar akarsuları ve
yer altı sularını oluşturur. Bu sular bir şekilde, denizlere ve göllere ulaşır. Su yeryüzünden atmosfere, atmosferden yeryüzü üzerine inerek su döngüsü denilen sistemi meydana getirir.
Su döngüsü ile birlikte buharlaşma, bitkilerdeki terleme, yoğuşma,
yağış ve yüzeysel
akış suyun hareketini sağlayan olayları meydana getirir.