• Sonuç bulunamadı

Popüler Sağlık Dergisi. Aralık 2020-Ocak 2021 Sayı: 43. Sağlığınız için doğru adres ECZANELER! ISSN: X.

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Popüler Sağlık Dergisi. Aralık 2020-Ocak 2021 Sayı: 43. Sağlığınız için doğru adres ECZANELER! ISSN: X."

Copied!
68
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Aralık 2020-Ocak 2021 • Sayı: 43 Popüler Sağlık Dergisi

7X.

Sağlığınız için

doğru adres

(2)
(3)
(4)

Ecz. Asuman Çakıroğlu

Etkin Sağlık dergisinin isim ve tüm yayım hakkı Etkin Eczacılık Derneği’ne aittir. Dergide yayımlanan tüm yazı ve

Çok Sevgili

Etkin Sağlık Okurları,

Yeni bir sayıyı daha hazırladık. Bu sayımızda, eczacılık mesleğinin önemli

unsurları olan havan ve teraziyi ele aldık. Doğa bir şeyleri ayrıştırma ve

tekrar yeni bileşikler oluşturmak üzere birleştirme üzerine kurulmuştur bir bakıma…

Vücudun çalışması beslenmeyle alınan proteinleri aminoasitlere (parçalamaya) sonra bu aminoasitlerden vücut için gerekli proteinleri (birleştirerek) yapmaya ayarlıdır. Bu doğal bir süreçtir. Hepimiz, doğanın kanunlarını anlamaya çalışarak sağlığımızı koruyabiliriz veya hastalıklarımızı iyileştirebiliriz. Bu konuda da bize en büyük yardımı değerli hekimlerimiz, eczacılarımız ve yerine göre tüm sağlık çalışanları sağlar.

Eczacılık mesleği; bir dükkanı işletmeden çok öte bir şeydir. Bu konu ile

ilgili yazıyı değerli eczacı Levent Tuğrul yazdı.

Çağımızın hastalığı HİPERTANSİYON önemli bir konu. Biz Etkin Eczacılık Derneği üyesi eczacılar, bilgilerimizi sürekli güncellemek ve yenilemek için eğitimler düzenleriz. Prof. Dr. Mesut Sancar bize bu konuda önemli bir eğitim verdi. Funda Figen Bal ve Burcu Onay gibi iki çalışkan eczacımız bu eğitimden notları sizler için yeniden derledi. Yeni bilgilerle karşılaşacağınızı umuyorum. Ayrıca insan yaptıklarının doğru olduğunu öğrenince de kendisini iyi hissediyor.

Kan sayımı sonrasında verilen listeleri sizin için biraz daha anlaşılır

kılmaya çalıştım. Kansızlık önemli bir sorun ancak çözümsüz değil yeter ki çıkan sonuçlar iyi değerlendirilsin.

Maske tahrişleri ve fitoterapi konusunu iki uzman eczacılarımız yazdı,

ilginizi çekeceğine eminim.

Kolonya bizim çok önemli bir geleneğimiz. Evimize gelen misafire kolonya

ikram etmemiz şimdilerde nasıl da önemli oldu…

Bitkiler taşıdıkları aromatik yağlarla sağlığımızı korumada bize yardımcı

olabiliyorlar, yeter ki eczacımıza danışarak kullanalım.

Sinemadan, edebiyata ve güzel yemek tariflerine evinizde yerimizin

çok ayrı olduğunu biliyoruz.

Yeni yılda yeni ufuklara doğru birlikte yol almayı dilerim...

İMTİYAZ SAHİBİ Etkin Eczacılık Derneği İktisadi İşletmesi adına Ecz. Z. Almıla Öztosun SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Ecz. Nergis Beyazıt

nergis@etkineczacilik.org BİLİMSEL DANIŞMA KURULU Prof. Dr. Günay Aydın Prof. Dr. Selim Badur Prof. Dr. Gül Baktır Prof. Dr. Sönmez Uydeş Doğan Prof. Dr. Serdar Erdine Prof. Dr. Güven Külekçi Prof. Dr. Afife Mat Prof. Dr. Ali Hikmet Meriçli Prof. Dr. Mesut Sancar Prof. Dr. İlhan Satman Prof. Dr. Gülaçtı Topçu Doç. Dr. Fatoş İlkay Alp Yıldırım Uzm. Dr. Gökhan Okan Ecz. Şensu Bal Ecz. Hümeyra Cömerter Ecz. Asuman Çakıroğlu Ecz. Nursel Gönenç Ecz. Aysun Karadeniz Ecz. Ayşegül Yıldız YAZI İŞLERİ Dr. Özgür Çelenk Ecz. Vildan Küçükmustafa Ecz. Merve Karaçay Ecz. Metin Uyar GÖRSEL YÖNETMEN Reyhan Hasalar REKLAM-TANITIM Ecz. Emel Artok Ecz. Yaman Furtun Ecz. Gaye Tezulaş REKLAM VE ABONELİK Meltem Karagöz meltem@etkineczacilik.org YAPIM

Etkin Eczacılık Derneği

Nispetiye Cad. Belkıs Apt. No:7 D:4 Levent-Beşiktaş/İstanbul

Tel: 0212 283 02 99 Fax: 0212 283 02 99 www.etkineczacilik.org info@etkineczacilik.org YAYIN TÜRÜ İki ayda bir yayımlanır.

ISSN: 2148-287X.

BASKI

G.M. Matbaacılık ve Tic. A.Ş.

100 Yıl Mah. MAS-SİT 1.Cad. No:88 Bağcılar/İstanbul

Tel: (0212) 629 00 24-25 Faks: (0212) 629 20 13 Baskı tarihi: Aralık 2020

(5)
(6)

İçindekiler

10 16

30 22

6 “İki Sınav”; Bir Havan Eli Söyleşisi...

10 Çağımızın Hastalığı Hipertansiyon

16 Laboratuvar Değerleri

18 Fitoterapi

22 Adet Ağrısı

26 Rahim Kanseri ve Polikistik Over Sendromu

28 Ne Kadar Hareket Ediyoruz?

30 Maske Cildimize Uyum Sağladı mı?

34 Aromaterapi

40 Kolonya Eski Bir Gelenek

48 Tarifler

52 Sizin İçin Seçtiklerimiz

56 Sinema 60 Edebiyat 64 Bulmaca

40

(7)

6 “İki Sınav”; Bir Havan Eli Söyleşisi...

10 Çağımızın Hastalığı Hipertansiyon

16 Laboratuvar Değerleri

18 Fitoterapi

22 Adet Ağrısı

26 Rahim Kanseri ve Polikistik Over Sendromu

28 Ne Kadar Hareket Ediyoruz?

30 Maske Cildimize Uyum Sağladı mı?

34 Aromaterapi

40 Kolonya Eski Bir Gelenek

48 Tarifler

52 Sizin İçin Seçtiklerimiz

56 Sinema

60 Edebiyat

64 Bulmaca

(8)

Eczacılık

“İKİ SINAV”;

Eczacı Doç. Dr. Levent TUĞRUL

Bir Havan Eli Söyleşisi…

Eczacı doğru tartıp, elinden havanını

bırakmadığı sürece, mesleğinin

ayrıcalıklarını, sorumluluklarının

bilinciyle koruyacaktır. Günümüzde

yaşanan pek çok mesleki sıkıntı, aynen

geçmiştekiler gibi, bu yolla daha

verimli sonuçlara ulaştırılabilir. Ancak

bu sorunlar kördüğüm halini almadan,

daha çok kavram tartışmaları yapmak

ve güncel mesleki gerçeklerimizle

yüzleşmek zorundayız.

(9)

Bence, Eczacı, Eczacı olurken ve mesleği boyunca, iki önemli sınavdan geçer;

“Terazi ve Havan Sınavları”…

Bunların ikisini de yeterli- likle başardığında Eczacı olur.

Bir gün gelir, birinden kalırsa, diploması yerinde asılı dursa da, eczacılığı düşer.

Bu iş bu kadar kesin mi?

diye sorsanız,

“Evet, hoş görüsü olmaz!”

derler,

çünkü Eczacı’ya bu sınavları başarabilen kişi olduğundan

“İlaç yapmak ve vermek yet- kisini” layık görürler. Bu çok değerli bir meslek ayrıcalığı- dır ve her ayrıcalığın da, so- rumluluk denen bir yükümlü- lüğü vardır.

Kısaca özetlemeye çalışayım:

TERAZI SINAVI

Eczacılık, öncelikle bir tartmak ve ölçmek sanatıdır.

Bu sanatın gerek Eczacı- lıkta, gerekse de adalette- ki simgesi terazidir. Sonuçta her ikisi de, “hayat memat (ölüm) meseleleri ile iliş- kilidir ve “mutlak doğru yargı” gibi, gerçek olama- yacak kadar ideal bir kav- ramı temel alır. Yanılmak kaçınılmazsa da, gerçeğe en yakın tartım, ölçüm esas ola- caktır. Bu yüzden eczacılıkta tartım kapasiteleri ve duyar- lılıkları değişik olan, pek çok

farklı terazi kullanılır. Ecza- cı bunların hepsini doğru kul- lanabilmek zorundadır, çünkü

“besin, ilaç ve zehir”i onlar- la ayırt edecektir. Bana, “Ne yapmaya çalışıyorsun?” diye sorduklarında, eskiden beri slogan haline getirdiğim La- tince bir sözle yanıt veririm;

“Scio, Designo, Indico!”

(Tanı, Tanımla, Tanıt). Ec- zacı olarak, yapmaya çalıştı- ğım budur. Her eylem için, ele aldığım konuyu ve/veya mal- zemeyi öncelikle bu üçleme kapsamında, doğru tartmak zorundayım.

Ilk kalıcı sınavım teraziyle- dir.

“Scio, Designo, Indico!”

(Tanı, Tanımla, Tanıt).

(10)

Kör düğümler, ilmek ilmek çözülür.

Çözülmüyorsa körlük, düğümde değil, ilmekleri göremeyen gözlerdedir.

O güne dek beklememek gerekir.

Eczacılık

HAVAN SINAVI

Havan, Eczacı’nın bilgi ve de- neyimini içinde ergitip, “bile- şiklerden terkipler” hazırladı- ğı üretimini simgeler. Bence, iki temel kullanım amacı vardır.

Biri, bileşenleri bozmadan bir- birinden ayırmak, ikincisi, bi- leşenleri bozmadan tekrar, bir terkipte birleştirmek. “Kimya”

ya da “Simya” denirken ki ka- dim devirlerden başlayıp gü- nümüze dek, bu ikiz yöntem önemini korumuş. Eski Yunan- ca “Spao” (ayır) ve “Ageiro”

(topla) sözcüklerinden oluşan

“Spagirik” deyimi ile (muhte- melen ilk kez) Paraselsus tara- fından tanımlanmış. İlk andan beri, binlerce kez ne olduğu tartışılmış. Anlaşılmış, ya da tam anlaşılmamış, ancak her zaman eczacılık mesleği içinde

“var olmuş”. Havan’ın simgele- diği Spagirik eylem, uzmanlar- ca genellikle, “mikro ve mak- ro alemler ile insan arasındaki uyumun sürdürülüp, korunma- sı” olarak yorumlanmış.

Birbirinin tersi gibi görü- nen bu “ayır – birleştir” uygu- laması, uygun bir sıralama dü- zeni içinde yinelenerek “Ecza”

üretilir. Sözcük anlamı olarak Ecza, Arapça, “cüz, bileşen, unsur” kökünden gelir ve son- radan “kimyasal madde, bile- şen” anlamı kazanmıştır. “İlaç, Pharmakon” anlamından daha geniş bir kapsama alanına sa- hiptir; eczacılık da öyle. Bu yüzden, eczacılık eğitiminde doğal ham madde kaynakla- rından, en modern biyo-eşde- ğer, transjenik biyo-kimya-

Havan, Eczacı’nın bilgi ve deneyimini

içinde ergitip,

“bileşiklerden terkipler”

hazırladığı üretimini simgeler.

Havan eli, havan içinde çalışırken, Eczacı’nın “eli”

(gücü) gibidir. Yani, Eczacı, havanda işlediği malzemeye

“el verir”.

Eczacı doğru tartıp, elinden havanını

bırakmadığı sürece, mesleğinin

ayrıcalıklarını, sorumluluklarının

bilinciyle koruyacaktır.

sallara, sentezlere, boyalardan kozmetiklere, besinlerden vi- taminlere, zehirlere her türlü kimyasalın (bileşiğin) insanla paylaştığı (teorik, uygulama- lı ve endüstriyel) öykülerine yer verilir. Eczacı, bu varlıktan vazgeçemez ve mesleği adına, söz konusu olabilecek kısıtla- maları da kabul edemez.

Bu onun “Havan Sınavı”dır.

Bu, bileşenleri “ayır – birleş- tir” sıralamasının, yukarıda söz ettiğimiz uygunluğu, yine “be- sin, ilaç ve zehir” arasındaki far- kı belirler. Hepsi için de ortak özellik, bu işlemleri “bileşen- leri bozmadan” yapabilmektir.

Havanın diğer, benzer aygıtlar- dan farkı da buradadır. Havan- da malzeme dövülmez, o di- bekte yapılır. Havan eli, havan içinde çalışırken, Eczacı’nın

“eli” (gücü) gibidir. Yani, Ecza- cı, havanda işlediği malzemeye

“el verir”. Malzemenin bileşen- lerini yavaş yavaş ayrıştırır, ya da bir başka defasında bileşik- leri yavaş yavaş yeni bir terkibe dönüştürür. Bu süreçte bileşik- lere de, havanın yüzeyine de za- rar vermemelidir, çünkü bu bir güçlendirme sanatıdır.

Eczacı doğru tartıp, elinden havanını bırakmadığı sürece, mesleğinin ayrıcalıklarını, so- rumluluklarının bilinciyle koru- yacaktır.

Günümüzde yaşanan pek çok mesleki sıkıntı, aynen geç- miştekiler gibi, bu yolla daha verimli sonuçlara ulaştırılabilir.

Ancak bu sorunlar kördüğüm halini almadan, daha çok kav- ram tartışmaları yapmak ve güncel mesleki gerçeklerimiz- le yüzleşmek zorundayız.

(11)
(12)

Hipertansiyon

Ecz. Burcu ONAY Ecz. Funda Figen ŞIRIN BAL

Çağımızın Hastalığı Hipertansiyon

Eczacı, hastasına ani tansiyon düşmesi ve alması

gereken önlemler hakkında bilgi vermelidir.

(13)

Eczacının hasta ilaç tedavi- lerinin izleminde ve ilaç uyum kontrollerinde, hasta sağlığının üzerinde önemli görevleri var- dır. Etkin Eczacılık Derneği’nin Gelecek Bizim Eğitim Programı;

kronik hastalıkların tedavisinde güncel kılavuzlar eşliğinde gün- cel tedavi yaklaşımları ve farma- sötik bakım uygulamaları ile ec- zacının donanımını arttırarak İyi Eczacılık Uygulamaları’nın yay- gınlaşmasını hedefler.

Çağımızın Hastalığı Hipertansi- yona Eczacı Bakışı

Hipertansiyon her üç yetişkin- den birinde görülen bir hasta- lıktır.

Hipertansiyon kronik bir has- talık olsa da tedavi edilebilir. Ka- dınlarda erkeklere göre daha fazla görülür. Alınacak önlemler-

le ortaya çıkışı geciktirilebilen, hatta önlenebilen bir hastalıktır.

Tedavi edilmezse hastada belir- ti vermeden yavaşça ilerleyerek kalp krizi, kalp yetmezliği, inme ve böbrek hastalıklarına neden olabilir. Bu nedenle tedavi ömür boyu sürer. Hipertansiyon has- talığının bariz bir belirtisi yoktur.

Baş ağrısı, boyun ağrı ve sert- leşmesi, baş dönmesi ve başta karıncalanma hissi olabilir. Bir- çok kişide tesadüfen ölçümler- le fark edilir. Hiç fark edilmeden ilerleyerek son olarak da göz, böbrek, beyin, kalp ve periferik damar hastalıkları gibi organ ha- sarlarına neden olduğunda teş- his konulur. Hipertansiyon pato- fizyolosinin %90’ından fazlası, bilinmeyen ve başlangıçta belirti göstermeyen primer (esansiyel) nedenlerle oluşur.

Reçetesiz İlaç Temini uygulaması kapsamında hastaların kronik olarak

kullandıkları ilaçlarına erişimlerini kolaylaştırmak amacıyla raporlu ilaçlarını eczaneden reçetesiz temini sağlanmaktadır. Her 3-4 ayda bir ilaçlarını almak üzere eczaneye gelen bu

hastalarımızı takip ederken nelere gereksinimimiz var? Hastaların ilaçla ilişkili sorunlarına nasıl yaklaşmalıyız? Kan basıncı ölçümü ve takibi ile ilgili bilmemiz gerekenler, Hipertansiyon, risk faktörleri ve tedavi hedefleri Hipertansiyonda yaşam tarzı ne kadar etkilidir? Hasta uyuncu ve eczanede hasta takibi… Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Klinik Eczacılık Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mesut Sancar Gelecek Bizim Eğitim Programı kapsamında çağımızın hastalığı:

‘Hipertansiyon’u yönetecek sağlık ekibinde eczacının hastasına sunması gereken bilgiler, yapmamız gereken kontrolleri bizlere uzun uzun anlattı. Bu değerli eğitimden derlediğimiz bilgileri sizlere sunmak istiyoruz.

Hipertansiyon için risk faktörlerini sayalım

• Kişinin sahip olduğu yaşam

koşulları; küreselleşme, kentleşme, yaşam süresinin uzaması ile yaşlanmanın artması, eğitim ve gelir düzeyi,

• Bireyin kontrolünün

kendinde olduğu, değiştirebildiğinde riskin önleneceği, kişinin yaşamsal davranışları; sağlıksız beslenme, hareketsiz yaşam, sigara ve alkol kullanımı,

• Metabolik risk faktörleri;

yüksek kan basıncı, obezite,

Bazı ilaçlar ve maddeler (Oral

kontraseptifler,dekonjestanlar (burun damlaları dahil), kokain, amfetamin, glukokortikoid, NSAI, Siklosporin, Takrolimus, Eritropoetin, Sibutramin,

Ergo alkoidleri, Venlafaksin, Meyankökü-karbinoksolon, devamlı parasetamol kullanımı, Antiretroviral

tedaviler, yüksek doz Ginseng, St.

John’s Wort, alkol).

(14)

Hipertansiyon

Kişiye hipertansiyon hastalığı teşhisi konması için tekrarlanan bir veya daha fazla ölçümle, büyük dediğimiz sistolik kan basın- cının 140 mmHg ve bu değerden daha yüksek veya küçük tansi- yon dediğimiz diastolik kan basıncının 90 mmHg ve bu değer- lerden daha yüksek veya her iki kan basıncının birlikte 140/90 mmHg değerinde veya bu değerlerden daha yüksek değerde olması gereklidir.

Tansiyon ölçümlerinde, doktor ve hemşirenin ölçmesi ile

‘’beyaz önlük sendromu’’na bağlı 4-5 mmHg yükseklik gö- rülebilir. Evde tansiyon takip kartı verilerek hastanın tan- siyonu ölçümde tutulması sağlanır. Önce her iki koldan öl- çüm yapılır. Eğer iki kol arası tansiyon değeri 15 mmHg den fazla ise ölçüm tekrarlanmalıdır. Hangi koldan ölçüm yük- sekse o esas alınıp, ölçümler o koldan yapılır. Ortalama bir hafta sonra da doktora gitmesi gerekir. Evde kan basıncı ölçüm ortalaması ≥ 135 ve/veya ≥85 mmHg, 24 saatlik hol- ter ölçüm ortalaması ≥130 ve/veya 80mmHg ise hipertan- siyon hastalığı için yeterli kabul edilir.

Kişi ne zaman

Hipertansiyon hastası kabul edilir?

Sistolik Kan basıncı SKB

(Büyük tansiyon) ≥ 140 mmHg

Diastolik kan basınc DKB

(Küçük tansiyon) ≥ 90 mmHg

Her iki kan basıncı değeri birlikte ≥ 140/90 mmHg ise hipertansiyon hastasıyız

Arteriyel kan basıncımız

Hastada kalp yetmezliği varsa, yaşlıysa ve diüretik de kullanıyorsa

yaşanabilecek ilk doz senkobunda (tansiyonun

aniden çok düşmesi) yapacağımız uyarı hayat

kurtarıcı olacaktır.

(15)

• 120 ve 139mmHg arası ve / veya 80-89 mmHg arası pre hipertansiyon olarak tanımla- nır. Gizli tansiyon dikkat edil- meli.

• Evre 1 deki hastaya doktor uy- gun görürse ilaçsız yaşam tar- zı değişikliği ve takip ya da ilaç önerebilir.

• Evre 2 de birden çok ilaçla te- davi de kullanılabilir. Tansiyo- nunuz SKB 120 mmHg den ve DKB 90 mmHg dan düşükse, kontrol için yılda 1 kez kan ba- sıncı ölçümü yapılması yeter- li iken, artmış kan basıncı ha- linde; SKB 120-129 mmHg ve üstünde ve/ veya DKB 80- 84 mmHg aralığında altı ayda bir kan ölçümü, SKB 130-139 mmHg ve üstünde ve /veya DKB 85-89 mmHg aralığında üç ayda bir kan ölçümü yapı- larak kontrol altında tutulması önerilir.

Özellikle yaşlı hastalıklarda görü- len SKB nın 140 mmHg veya daha yüksek olup DKBnın 90 mmHg den düşük olma halini İZOLE Hİ- PERTANSİYON olarak tanımlarız.

İzole hipertansiyon hastaları, kar- diyovasküler hastalıklara yakalan- ma açısından daha yüksek riske sahiptir. Eczacı böyle bir hasta ile karşılaşırsa uygun ilaç seçimi ve tedavi için doktora yönlendirir.

ORTOSTATİK HİPOTANSİ- YON ise gene yaşlı hastalar için önemli sorunlara neden olur. Ani pozisyon değişikliğine bağlı tan-

siyon düşmesi olarak da bilinen

‘ortostatik hipotansiyon, özellikle yaşlı hastalarda dikkatle izlenme- si gereken bir durumdur. Tansiyon ilacına yeni başlayan hastalarda ilk doz senkobu görülür. Yataktan kalkarken, merdiven inerken veya çıkarken tansiyonun ani düşme- si ile hasta gözlerinin kararması ve başının dönmesiyle yere düşebilir ve önemli kırıklar oluşabilir.

Eczacı, hastasına ani tansiyon düşmesi ve alması gereken ön- lemler hakkında bilgi vermelidir.

Hipertansiyonla ilgili diğer önemli bir durum; eczaneye gelen hastanın SKB nın 180 mmHg ve/

veya DKB nın 120 mmHg ve üs- tünde olma halidir. HİPERTANSİF KRİZ olarak tanımlanır. Hasta ile- ri tetkik ve tahliller için mümkün olan en yakın sağlık kuruluşuna yönlendirilerek gerekli tedaviyi al- ması sağlanır.

Hipertansiyon hastalıkları kar- diyovasküler hastalıklar (KVH) için risktir.

Hipertansiyon hastalarının yaklaşık %50 sinde KVH riskini ar- tıran diyabet, hiperlipidemi, kilo ve obezite, metabolik sendrom hastalıkları görülür.

Hipertansiyon hastalarının te- davisinde hedef 140/90 mmHg nin altında tansiyonu tutmaktır.

2019 Türk Uzlaşı Raporuna göre; tedavi almakta olan 18-64 yaş aralığı hastalarda 120-130/70- 80 mmHg, 65 yaş ve üstünde te- davi altındakilerde 130-140/70-

80 mmHg hedeflenen kan basıncı aralığıdır.

Eğer kişide bir KVH varsa veya 10 yıllık risk %10 dan büyük- se kan basıncının 130/80 mmHg den düşük tutulması amaçlanır.

Diyabet hastalarında kan basıncı hedefleri

Henüz tanı almamış diyabetik- lerde kan basıncı yılda bir kez öl- çülerek kontrolde tutulmalıdır.

Tanı almış diyabetiklerde 140/90 mmHg nın altında tutulması, genç diyabetikler ve kardiyovasküler riski olanlarda ise 130/80 mmHg nin altında tutulması hedeflenir.

Tedavi kazanımlara örnek:

SKB 10 mmHg, DKB ise 5 mmHg düşürülmesi ile koroner kalp has- talığı %22, inme %41 oranında azaltılmaktadır.

Hipertansiyon tedavisi; hasta- nın yaşam tarzı değişikliği, ilaç te- davisi ve hastanın tedaviye uyun- cunun birlikte yönetilmesi ile sağlanır.

Yaşam tarzı değişiklikleri yüksek kanıtlı öneriler

• Sodyum kısıtlaması: Gün- lük sodyum alımı 2-2,4 g (5-6 g tuz) ile sınırlandırılmalıdır. Tuz kı- sıtlamasıyla 5-6 mmHg kan basın- cı düştüğü görülmüştür.

• Potasyum takviyesi al- mak: Günde 2,5-5 g tercihen potasyumca zengin gıdalarla sağlanmalı. SKB de 4-5 mmHg düşüş sağlanmıştır. (KVH olan- lar hariç)

Kategori SKB (mmHg) DKB (mmHg)

Normal < 120 ve < 80

Artmış 120-139 ve/veya 80-89

Hipertansiyon ≥ 140 ve/veya ≥ 90 Evre 1 140-159 ve/veya 90-99

Evre 2 ≥ 160 ve/veya ≥ 100

Tablo: Türk Uzlaşı Raporu- 2019

Kan basıncımız normal mi? Kontrol edelim

HT Hastalarında KV Risk Faktörleri

• Cinsiyet (Erkek > Kadın)

• Yaş

• Sigara (geçmiş veya devam eden)

• Total kolesterol ve HDL

• Ürik asit

• Diyabet

• Aşırı kilo veya obezite

• Erken KVH aile öyküsü

Tablo: 2018 ESH/ESC Arteriyel Hipertansiyon Kılavuzu

(16)

Hipertansiyon

• Hipertansiyona özel beslen- me: Sebze, meyve, az yağlı besin- ler, tam tahıl, sebze tüketimi kay- naklı protein, haftada en az iki kez balık, Akdeniz tipi beslenme ile 11 mmHg düşüş görülmüştür.

• Kilo verme: Her 1 kg azalma- sına karşın 1 mmHg düşüş görül- müştür.

• Fiziksel aktivite yapmak:

Genel olarak haftada 5-7 kez 30 dakikadan az olmayan dinamik egzersize ek olarak gün boyunca hareketli yaşam ile 4-5 mmHg dü- şüş sağlanmıştır.

• Alkol kısıtlaması: Hipertan- sif hastalarının alkol kullanması önerilmez. Alkol kullanımının azal- tılması SKB yi 4 mmHg düşürür.

• Sigara bırakılması: Sigara bırakma programlarına yönlendi- rilmelidir.

• Stres yönetimi yapılmalıdır.

Hipertansiyon tedavisinde ilaç tedavisi ne zaman baş- lar?

Genel popülasyonda tedavi eşik değeri SKB ≥140 mmHg veya DKB ≥90 mmHg dır. Evrelere göre ilaç tedavisinde: Evre 2 de hemen Evre 1 de; diyabet, kronik böbrek hastalığı, koroner arter hastalığı varsa hemen antihipertansif ila- ca başlanmalıdır. İlaç tedavisine başlanan veya ilaçları değiştirilen hastaların kan basıncı, doktoru veya eczacısı tarafından 3-4 hafta sonra ölçülerek yeterli cevabın alı- nıp alınmadığı, ilacın tolere edilip edilmediği değerlendirilmelidir.

Hipertansiyon tedavisinde kullanılan ilaçlar

Hipertansiyon tedavisine ADEİ (Anjiotensin dönüştürücü enzim inhibitörleri), ARB (Anjiotensin re- septör blokörleri), Tiyazid diüre- tikleri, Kalsiyum kanal blokörleri- nin herhangi biriyle başlanılabilir.

Alfa blokörler gibi diğer gruplar yan etkilerinden dolayı öncelikli başlatılmazlar.

Hastada kalp yetmezliği var- sa, yaşlıysa ve diüretik de kullanı- yorsa yaşanabilecek ilk doz sen-

Yüksek Kanıt Düzeyli Öneriler

• Kilo verme

• DASH Diyeti (Hipertansiyona özel diyet)

• Sodyum kısıtlaması

• Potasyum takviyesi (KVH olanlar hariç)

• Fiziksel aktivite

• Alkol kullanımının azaltılması Düşük Kanıt Düzeyli Öneriler

• Probiyotik kullanımı

• Protein, lif ve keten tohumu tüketimi

• Balık yağı

• Kalsiyum veya magnezyum takviyesi

• Düşük karbonhidrat ve vejetaryen diyet

• Sarımsak

** 2017 ACC/AHA/AAPA/ABC/ACPM/AGS/APhA/ASH/ASPC/NMA/PCNA

kobunda (tansiyonun aniden çok düşmesi) yapacağımız uyarı ha- yat kurtarıcı olacaktır.

Diüretikler – Hasta Eğitimi

• Hastanın doğru doz aldığın- dan emin olunması

• Gece aşırı idrara çıkmayı ön- lemek için uygun zamanlama

• Bazı yan etkiler açısından hastanın bilgilendirilmesi ve dikkatli takibi

• Kas zayıflığı

• Bilinç bulanıklığı

• Baş dönmesi

ECZACILARIN ROLÜ ÖNEM KAZANIYOR: HIPERTANSI- YONDA UYUNÇ

İlaçlar sadece doğru dozda ve düzenli kullanıldıklarında etki gösterirler. Hipertansiyon kronik ve genellikle semptomsuz sey- reden bir hastalıktır. Bu nedenle, hastalarda uyunç oranlarının dü- şük olduğu bilinir. (%50-70 ara- sı). Bazı çalışmalara göre hasta- ların yaklaşık 1/3’ü 6 ay, yarısı ise 1 yıl sonunda tedaviyi bırakabil- mektedir. Hipertansiyon hastala-

rında, ilaç uyumu ve kan basıncı kontrolünün iyileştirilmesi tedavi- de başarının temel şartlarından- dır. Hasta ilacını düzenli kullanır, yaşam tarzını düzenler ve moti- vasyonunu yüksek tutarsa tek bir ilaçla uzun yıllar sağlıklı bir şekil- de yaşayabilir.

• Eczacınız hastalığın seyri hakkında sizi bilgilendirir ve sizin geri bildirimleriniz doğrultusun- da gerekli yönlendirmeleri yapar.

• Eczacınız, ilacın doğru doz- da kullanımını kontrol eder, olası yan etkiler ve ilaç-gıda etkileşimi ile ilgili sizi uyarır.

• İlacınızı almayı unutuyorsa- nız, eczacınız size önerilerde bu- lunabilir.

• Haftalık ilaç kutularından faydalanın.

• Her gün yaptığınız düzen- li bir aktivitenin öncesinde veya sonrasında alın.

• Teknolojiden faydalanın, varsa akıllı saat ya da telefonunu- za alarm kurun.

• İlacınızı her gün aynı saatte almaya özen gösterin.

• Yakınlarınızdan destek alın.

(17)

• Eczacınız size evde kan ba- sıncınızı nasıl ölçmeniz gerektiği hakkında eğitimi verebilir.

DÜZENLI KAN BASINCI ÖL- ÇÜMÜ NE ZAMAN GEREK- LI?

İlacınızın etkili olup olmadığı- nı anlamanın en iyi yolu, düzen- li kan basıncı ölçümü yapmaktır.

Ölçümünüzü kaydetmek için tan- siyon takip kartları kullanabilirsi- niz. Doktorunuzun ve eczacınızın tavsiye ettiği sıklıkta kan basıncı- nızı ölçmeye devam edin. Tansi- yon ölçümünüz normal değerler arasında çıksa bile, ilaçlarınızı kul- lanmaya devam etmelisiniz, dok- torunuza danışmadan ilaçlarınızı bırakmayınız.

HANGI CIHAZLA KAN BA- SINCI ÖLÇÜMÜ YAPILMALI?

Evde kan basıncı ölçümünde, kol- dan ölçüm yapan manuel veya di- jital ölçüm aleti kullanabilirsiniz.

Sizin için en uygun tansiyon ale- tinin seçimi konusunda doktoru- nuza veya eczacınıza danışabi- lirsiniz.

EVDE KAN BASINCI ÖLÇÜ- MÜNDE NELERE DIKKAT EDILMELI?

Ölçümler,

• Sessiz bir odada,

• Sabah ve akşam saatlerinde 4 Sabah uyandığınızda, mesa-

neyi boşalttıktan sonra, çok fazla efor harcamadan, kah- valtıdan önce ilk ölçümün ya- pılması,

4 Akşam eve geldikten ve yarım saat kadar dinlendikten son- ra, akşam yemeğinden önce 2. ölçümün tamamlanması ge- rekiyor.

4 Ölçümlerin her gün aynı saat- lerde yapılması önerilir.

• En az 5 dk. oturur vaziyette, is- tirahat sonrası ölçüm yapıl- malıdır.

• Yarım saat öncesine kadar ye- mek yenmemeli, çay kahve ve sigara tüketilmemelidir.

• Ayaklar yere basmalıdır.

• Sırt arkaya yaslanmalı ve kol kalp hizasında olacak şekilde desteklenmelidir.

• Tansiyon aletinin manşonu, dirsek kıvrımından 1-2 parmak yukarı yerleştirilmelidir.

• Kan basıncı takibine, yüksek çıkan koldan ölçümler ile de- vam edilmelidir.

ALTIN KURAL:

DÜZENLI KONTROL

• En az 2 yılda bir, risk faktör- lerinin ve klinik belirti gös- termeyen organ hasarlarının (böbrek-kalp-beyin) değer- lendirilmesi önerilir.

• Dünya Sağlık Örgütü, hastanın ilacını yazdırmaya gittiği her muayenede, kan glikozu, lipit düzeyi kontrolü, idrar albümin ölçümü, kardiyovasküler risk ölçümü yapılmasını öneriyor.

• Doktora gitme alışkanlığı, sa- dece ilaçlarımızı yazdırmak için değil, düzenli kontrolleri- mizi yaptırmak için de son de- rece önemlidir. Çünkü dok- torunuz gerek görürse her kontrolünüzde kan şekerinizi, lipit düzeylerinizi vb. ölçümle- rinizi tekrarlayabilir.

Eczacıların, hipertansiyon hastalarına farmasötik bakım ve klinik eczacılık hizmeti vere- rek onların kan basıncı yönetimi- ni iyileştirme ve eşlik edebilecek kronik hastalıklardan korumayı amaçlayan bu eğitim için Hoca- mız Mesut Sancar ‘a tekrar teşek- kürlerimizi sunuyoruz.

İlacınızın etkili olup olmadığını anlamanın en iyi yolu, düzenli kan basıncı ölçümü

yapmaktır.

Ölçümünüzü kaydetmek için tansiyon takip kartları kullanabilirsiniz.

Doktorunuzun ve eczacınızın tavsiye

ettiği sıklıkta kan basıncınızı ölçmeye

devam edin.

(18)

Hemogram

Ecz. Asuman ÇAKIROĞLU

LABORATUVAR DEĞERLERİ

WBC; beyaz kan hücreleri, akyuvarlar, lökositler; bunlar vücudun savunma sistemi hücreleridir. Nötrofiller, lenfositler lökosit çeşitleridir. PLT; platelet-trombositler; pıhtılaşmadan sorumlu hücrelerdir.

Hemogram: Kan sayımı, kan- daki hücrelerin sayılması de- mektir. Anemi (kansızlık) olup olmadığına bakılır.

Hemogram için kan verir- ken aç veya tok olmak fark etmez ancak eğer çok yağlı bir öğün yediyseniz kanda yağ tanecikleri olacağından sayım iyi olmaz.

Eğer demir (Fe) bakılacak- sa kanın mutlaka sabah veril- mesi gerekir.

Kan verilirken kolunuza bağlanan turnikenin uzun süre kalması sayım sonuçlarını et- kileyebilir.

Hemogram için Mor ka- paklı (içi kanın pıhtılaşmasını engelleyen bir madde ile kaplı)

tüpler kullanılır. Kan alındıktan sonra tüp 8-10 kez çalkalan- malıdır. Alınan kan örneği 6 saat içinde çalışılmalıdır.

RBC; kırmızı kan hücreleri, alyuvarlar, eritrositler

Hgb; hemoglobin

Hct; hematokrit (eritrosit indeksidir)

Anemi (kansızlık) daha

(19)

ziyade eritrositlerin eksikliği ile tanımlanır.

Eritrositler he- moglobinden oluşur, hemoglobin de hücre- lere oksijen taşır. Kan kemik iliğinde yapılır, eritrositlerin kemik ili- ğinde olgunlaşıp kana geçmesi iki gün sürer.

Bu nedenle dağcılar çok yükseklere çıkar- ken belli yükseklik- lerde bir süre kalarak eritrositlerin olgunlaş- masını beklerler. Erit- rositlerin olgunlaşması için B12 vitamini ve Folik asite ihtiyaçları vardır.

WBC; beyaz kan hücreleri, akyuvarlar, lökositler; bunlar vücudun savunma sistemi hüc- releridir. Nötrofiller, lenfositler lökosit çeşitleridir. PLT; plate- let-trombositler; pıhtılaşmadan sorumlu hücrelerdir.

Kan tablosunu değerlendi- rirken her laboratuvarın yönte- mi farklı olacağından referans değerleri bazı farklılıklar göste- rir. Sonuçlar Referans değerleri göz önünde bulundurularak değerlendirmelidir.

ANEMI; Dünya Sağlık Ör- gütü (DSÖ) anemiyi yaş ve cinsiyete bağlı olarak hemoglobinin kadınlarda 12g/dl, erkeklerde 13g/dl nin altında olmasıdır diye tanımlar. Çocuklarda kan tablosu büyükler gibi de- ğerlendirilmez. 70 yaş üstü erkekler de dikkatle değer- lendirilmelidir.

ERITROPOEZ: KAN YAPIMI için gerekli moleküller Eritropoetin

Demir (Fe) Vitamin B12 Folik asit Askorbik asit Pridoksin (B6) Aminoasit

B12 EKSIKLIĞI; hem anemiye neden olur, hem de santral sinir sisteminde bazı şika- yetlerle kendini gös- terir:

• Baş ağrısı

• Baş dönmesi

• Ayağa kalkınca bay- gınlık hissi

• Kulaklarda uğulda- ma-çınlama

• Gözlerin önünde sinek uçuşmaları

• Konsantrasyonda azalma

• Uyuklama hali

• Nadiren bilinç bulanıklığı Hemoglobinin üretiminde ba- kır (ilgili enzimin içinde) ve B6 kullanılır.

Uzun süre kepekli ek- mek yiyenlerde folik asit eksikliği olabilir.

Demirin emilimi C vitami- ni ile daha iyi olur, ancak C vitamininin dozu önemlidir.

Demir eksikliği anemisin- de kanın kırmızı hücrelerinin sayısı azalmaktadır. Hemog- lobinin (hücrelere oksijen ta- şır) temel minerali DEMİR’dir.

Kadınlar, şiddetli âdet kana- malarında bazen günde 1,5 grama kadar demir kaybe- debilirler.

Gebe annelerin hafif de- mir eksikliği anemisi olması bebeği etkilemese de orta ve şiddetli demir eksikliği ane- misi bebeği de etkiler.

Bebeklerin demir ihtiyacı da fazladır. Bebeklerde de- mir damlaları dişleri boya- yacağı için damlalığın ağzın geri kısmına damlatılması tavsiye edilir. Demir damla ve şurupları meyve suyu ile de verilebilir. C vitamini ile daha iyi olur.

Demir eksikliği tedavisin- de doktorunuzun size öne- receği demir tabletlerini aç karına almalısınız.

Sabah uyanınca alıp 1,5-2 saat sonra kahvaltı yapı- lır. Mide koruyucu alınacak ise bu en az iki saat sonra alınmalıdır. Teknoloji iler- ledikçe demirin emiliminin yiyeceklerden etkilenmesini önleyen kaplamalar yapıl- maktadır. Tedavi sırasında kabızlık şikayetlerine rastla- nabilir. Bunu için eczacınıza danışınız.

Demir eksikliği anemisi tedavi edildikten sonra tekrar ederse emilimde bir sorun olabilir, Çölyak hastalığı veya glüten intoleransı gibi…

EN SIK RASTLANAN ANEMI TÜRLERI;

• Demir eksikliği anemisi

• Folik asit eksikliği anemisi

• B12 vitamini anemisi olarak görülür.

(20)

Fitoterapi

Ecz. Nergis BEYAZIT

Fitoterapi

“Doğalsa zararsızdır” şeklindeki yaygın kanı doğru değildir.

Önemli olan doğru bitkinin, doğru kısmının, doğru dozda

kullanılmasıdır. Doğadan rastgele toplanan bitkiler ile istenen etkiye, kaliteye ya da güvenilirliğe ulaşmak mümkün değildir çünkü bitkiler yetiştikleri bölgeye göre farklı içeriğe ve farklı kimyasal madde miktarına sahip olabilirler.

Fitoterapi

(21)

Fitoterapi kabaca bitkilerle te- davi yöntemi olarak açıklanabi- lir. Bitkiler, insanoğlunun varolu- şundan itibaren tedavi amacıyla kullanılmıştır. Doğru bitkiye ve miktarına dikkat edilmediğinde ya da belirli bir hastalığa ait ilaç kullanıyorsanız duyduğunuz ya da tavsiye edilen her bitkiyi tedavinize yardımcı olarak kul- lanamazsınız.

Tıbbi bitkiler, bilinenin aksi- ne pek çok kimyasal maddeyi bir arada barındırmaktadır.

Dolayısı ile “Tamamen bitkisel, hiç kimyasal yok.” tanımlaması doğru değildir.

Eczacılık Fakültelerinde Fitoterapi zorunlu ders olarak müfredatta yer alır. Farmasötik Botanik ve Farmakognozi ders- leri ile eğitim yılları içinde bu işin uzmanları, profesörleri et- raflıca bilgilerini müfredat kap- samında öğrencilere aktarırlar.

Üniversite eğitiminin akabinde akademik olarak ilerlemek iste- yenler ya da kendilerini belirli bir alanda geliştirmek isteyen eczacılar bu dallarda eğitimle- rine lisansüstü devam ederek uzmanlaşırlar. Burada sizlere aktarmak istediğim, bitkilerle ilgili doğru bilgiye ulaşmak is- tiyorsanız lütfen bu konularda eğitim almış insanlardan yardım alın.

Bitkisel ürünlerin bir kısmı beyana dayalı olarak pazarda yer bulurken, bir kısmı da kalite kriterleri için zorunlu tutulan tüm analizleri yapılmış olarak piyasaya çıkarılmaktadır. İçe- rikleri tam kontrol edilmemiş ürünler aynı zamanda dene- timden de muaf oldukları için ölümlere varan boyutlarda geri dönüşü olmayan toplum sağlığı sorunlarına yol açmakta, dola- yısı ile sağlık harcamalarını da arttırmaktadır.

“Doğalsa zararsızdır” şeklin-

deki yaygın kanı doğru değildir.

Önemli olan doğru bitkinin, doğru kısmının, doğru doz- da kullanılmasıdır. Doğadan rastgele toplanan bitkiler ile istenen etkiye, kaliteye ya da güvenilirliğe ulaşmak mümkün değildir çünkü bitkiler yetiştik- leri bölgeye göre farklı içeriğe ve farklı kimyasal madde mikta- rına sahip olabilirler.

Örnek verecek olursam Türkiye’de doğal olarak yetişen adaçayı (salvia) türleri farklı ol- duğundan tıbbi bitki olarak kul- lanılan salvia officinalis bitkisi ile karıştırılmamalıdır. Türkiye’de dağ çayı (sideritis) türleri de adaçayı adı altında satılmak- tadır. Ancak adaçayı bitkisi ile aynı içeriğe sahip olmadığı için adaçayı için belirtilen amaçlarla kullanılamaz. Her bitkinin bağlı olduğu aile ve onu ayırıcı cins ve tür isimleri vardır. Aynı genel isme sahip çok farklı bitki tür- leri olabilir ve hepsinin içeriği farklıdır.

Doğru bitkiye ulaştıktan sonra önemli olan diğer konu ise bitkinin neresinin kullanı- lacağıdır. Bazı bitkilerin etkili bileşikleri yapraklarında, bazıla-

rının meyvelerinde, bazılarının kabuklarında, bazılarının ise köklerinde yer alır. Örneğin, yaygın olarak bilinen ekinezya bitkisini ele alalım; echinacea purpurea türünün toprak üstü bitki kısımları kullanılırken echi- nacea pallida ve echinacea an- gustifolia türlerinin kök kısımları kullanılır. Bu bitkiler temelde soğuk algınlığında kullanılsa da echinacea pallida kökünün AIDS, MS, TÜBERKÜLOZ, LÖ- SEMİ gibi prograsif sistemik ya da otoimmün hastalığı olanlar- da kullanımı yanlıştır.

Son olarak da bitkilerden ne şekilde ilaç elde edildiğinden bahsetmek istiyorum. Bitkilerin bütün, parçalanmış ve kesilmiş kısımları kurutularak standardi- ze edilir ve drog elde edilir. Bu droglardan çay, tentür, ekstre hazırlanarak kullanıma hazır hale getirilir.

Çay olarak hazırlamanın farklı yöntemleri vardır. Bitkinin kullanılan kısmına göre değişir.

• İnfüzyon (demleme) par- çalanmış bitki kısmının veya bitki karışımı üzerine kaynar su ilave edilip 15-20 dakika demle- me yöntemi.

(22)

Fitoterapi

Genellikle toprak üstü kı- sım (herba), yaprak, çiçek gibi kısımları kullanılan bitkiler için uygundur.

• Dekoksiyon (kaynatma) parçalanmış bitki veya bitki karışımının üzerine soğuk su ilave edilip kaynayıncaya ka- dar ısıtma ve düşük ısıda 30 dakika bekletme yöntemi. Bu işlem genellikle kök, kabuk, odun gibi sert kısımları kulla- nılan bitkiler için uygundur.

• Maserasyon (ıslatma) parçalanmış bitki ya da bitki kısımlarının üzerine soğuk su ilave edilip birkaç saatten birkaç güne kadar değişen sürelerde oda sıcaklığında bekletilmesi işlemi. Bu yön- tem özellikle müsilaj içeren (ebegümeci, ketentohumu) bitkiler için uygundur.

Bu sayıda mevsime uygun olması açısından birkaç bitki- den bahsedeceğim.

C vitamini kullanmak için en doğru zamandayız. Has- talıklardan korunmak için almamız gereken C vitamini miktarını maalesef meyve ve sebzeden tam olarak karşıla- yamıyoruz. Eğer bitkisel ola- rak etkili bir ürün kullanmak isterseniz:

AHUDUDU YAPRAĞI Ahududu, frambuaz kurutul- muş yaprakları çay (inüzyon) olarak hazırlanabilir.

1,5-8 gram ufalanmış yaprak üzerine 150 ml kaynar su ekle- nir, 15-20 dakika demlenir ve süzülür. Hazırlanan çay sıcak olarak günde 3 kez kullanılır.

Kuru ekstre olarak tek doz 113-226 mg günde 3-4 kez yemeklerden sonra kullanılır.

Ahududu yaprakları mi- de-bağırsak sistemi, solunum sistemi, kalp damar sistemi ile ağız boğaz hastalıklarının tedavisinde yardımcı olarak kullanılabilir.

Gripte C vitaminin eksikli- ğinde, kilo kontrolünde (diyet

içeceği olarak) kullanılabilir.

Burada dikkat edilmesi gereken ahududu yaprakla- rının böğürtlen yaprakları ile karıştırılmamasıdır.

18 yaş altı gençlerde ve çocuklarda kullanılması öne- rilmez.

KUŞBURNU MEYVESI Bitkinin kullanılan kısımları meyveleridir.

Meyveler doğrudan, toz edi- lerek ve çay (infüzyon) olarak kullanılır.

Meyve: Tek seferde 2 gram olmak üzere günde 2 defa (toplam 4 gram) tüketilir.

Çay infüzyon: 2-5 gram kaba, toz halindeki kuru bitki kısmı üzerine 150 ml kaynar su ek- lenir. 15-20 dakika demlenir.

Taze hazırlanan çay günde 1-2 kez kullanılır.

Kuşburnu meyvesi hamilelik ve emzirme döneminde kulla- nılmamalıdır.

EKINEZYA

Ekinezya bitkisinin birkaç farklı türü grip, soğuk algın- lığı, bronşit gibi üst solunum yolları rahatsızlıklarından korunmak amacı ile veya bun- ların destekleyici kısa süreli tedavisinde kullanılır.

Echinacea angustifolia bitkisinin kökü etkilidir. Ku- rutulmuş kök tozu 500 mg günde 3 kez kullanılabilir. Çay (infüzyon) olarak 1 gram kuru bitki üzerine 150 ml kaynar su eklenir, 15-20 dakika demlenir, süzülür, sonra 10 dakika dem- lenir ve gün içerisinde 3 kez kullanılır.

Dekoksiyon olarak yaklaşık 1 gram kuru bitki kısmı üze- rine 150 ml soğuk su eklenir kaynatılır, düşük ısıda 30 da- kika bekletilir, süzülür ve gün içinde 3 kez kullanılır.

Echinacea purpurea bit- kisinin kurutulmuş kökleri günlük doz 900 mg’a denk gelecek şekilde kuru esktre

hazırlanarak günde 9 defa 40 mg dozlarda kullanılmalıdır.

Echinacea purpurea taze çiçekli toprak üstü kısımla- rının sıkılması ile elde edilen özsu ve kurutulmuş özsuyu 8-18 gram bitkisel materyale denk gelecek şekilde günde 2 veya 4 doza bölünerek kulla- nılabilir.

Ekinezya bitkileri genel olarak

• Papatyagiller familyası bit- kilerine hassasiyeti olanlarda kullanılmamalı.

• 12 yaş altındaki çocuklarda kullanılmaz.

• Bağışıklık sistemi üzerinde olumlu etkileri görülebilmesi için hastalığın ilk belirtileri- nin başladığı an kullanılmaya başlanmalı ve 2-3 hafta kul- lanılmalıdır. 8 haftadan fazla kullanılmamalıdır.

• Romatoid artrit, lupus, tüberküloz, MS, AIDS, HIV enfeksiyonları gibi bağışıklık sistemi rahatsızlıkları olan kişilerde kullanılmamalıdır.

• Hamilelik ve emzirme döne- minde kullanılmamalıdır.

Bitkilerle ilgili her türlü soru- nuz için hekiminize ya da ec- zacınıza danışabilirsiniz.

KAYNAK:

A’dan Z’ye TIBBI BİTKİLER. Ya- zarlar Prf. Dr. Ömür Demirezer, Prf. Dr. Tayfun Ersöz, Prf. Dr İclal Saraçoğlu, Prf. Dr. Bilge Şener, Prf. Dr. Ayşegül Köroğlu, Prf. Dr.

Funda N. Yalçın

(23)
(24)

Kadın Sağlığı

Dr. Seçil GÜNAY AVCI

Kadın Doğum Uzmanı

Adet

(25)

Adet ağrısının yeri daha sıklıkla belde hissedilir (%79), bir grup da mide ve karın ağrısı şeklinde hisseder. Ağrıya bulantı, kusma veya ishal gibi genel sindirim sistemi düz kas kramp ve kasılmaları da eşlik edebilir.

Kadınların her ay oluşan yumurtalarının, overlerden (yumurtalar) batın içine atılıp (ovulasyon), iki gün boyunca döllenmeyi bekledikten sonra döllenmemesi üzerine; olası bebek için hazırlanmış rahim, bol damarlı rahim içi tabaka- sından vazgeçer. Bu tabakanın damarlarından ayrılarak bebeği bekleyen uterus (rahim) için- den, kramp şeklinde kasılarak vajinaya doğru atılması ile adet kanaması gerçekleşir. Oluşan bu krampların şiddeti de adet ağrısının şiddetini belirler.

Türkiye’de adet ağrısından 100 kadının 85’inin mustarip olduğuna dair yayınlar vardır.

Bu yayınlara göre adet ağrısını daha sık çeken grup %60 er- genlerdir. 19-24 yaş arasında yoğun adet ağrılarının yaşan- dığına dair pek çok üniversite öğrencisi ile yapılmış çalış- malar bulunmaktadır. Erişkin

kadınlar arasında adet ağrısı nispeten daha azdır (%45).

Adet ağrısını yaşayanların, ağrıyı yaşadıkları zaman da değişkenlik göstermektedir.

Adetten 2-3 gün öncesine kadar ağrı olduğundan bahse- denler (%51) ile adet sırasında yoğun ağrıdan bahsedenler vardır (%49).

Adet ağrısının yeri daha sıklıkla belde hissedilir (%79), bir grup da mide ve karın ağ- rısı şeklinde hisseder. Ağrıya bulantı, kusma veya ishal gibi genel sindirim sistemi düz kas kramp ve kasılmaları da eşlik edebilir.

Sigara ve kahve alışkanlığı yoğun olanlar, kilolu olanlar, şe- ker metabolizması bozukluğu veya polikistik over sendromu olanlar, yeterince egzersiz veya yürüyüş yapmayarak daha çok masa başı işlerde çalışanlarda adet ağrısı daha fazla yaşanır.

Literatürde adet ağrısının genetik geçişli olmadığı belir- tilse dahi Türkiye’de yapılmış çalışmalarda adet ağrısı yaşa- yan kızların anneleri, teyzeleri, hala ve kız kardeşlerinde gö- rülme sıklığı daha yüksektir.

Bu durum, Türkiye’de kadınlık algısının çocukluktan itibaren anneden korku ile kopyalana- bildiğini, “hastalanmak” olarak isimlendirilen doğal ve normal bir olayın gerçekten hastalık boyutu ile öğrenilmiş bir kor- kuya dönüşebileceğini bize düşündürür.

Adet ağrısının temeli- ni oluşturan mekanizmanın kramp olması nedeniyle, herhangi bir kas krampına iyi gelecek her şey adet ağrısını azaltabilir. Ağrı kesiciler, kas gevşeticiler, sıcak su torbası, ılık duş, sıcak sarma veya ya- kılar, magnezyum tabletleri kullanımı iyi gelir.

(26)
(27)
(28)

Kadın Sağlığı

Rahim Kanseri ve

PKOS hastalarının genelde iyi diferansiye olan, iyi prognozlu endometrium kanseri için artmış riske

sahip oldukları sonucuna varılmıştır.

Prof. Dr. Tevfik YOLDEMIR

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı

Polikistik Over

Sendromu

(29)

Polikistik over sendromu (PKOS) ve endometrium kan- seri arasında obezite, diya- bet, anovulasyon, hipertansi- yon, nulliparite ve aile öyküsü gibi ortak multipl risk faktör- lerini içeren kompleks bir iliş- ki mevcuttur. Bu ilişki ilk olarak Stein ve Leventhal’ın PKOS’un ilk tanımını yaptıktan 14 yıl son- ra 1949 yılında ortaya konul- muş ve daha sonra da birçok çalışmada bu ilişki doğrulan- mıştır. Yakın zamanda yapı- lan meta-analizde PKOS’da endometrium kanseri geliş- me riski yaklaşık 3 kat yüksek bulunmuştur. Normal popü- lasyonda 100.000’de 17 ola- rak öngörülen risk PKOS gru- bunda 100.000’de 46 olarak bulunmuştur. Bunun dışında Avustralya’da yapılan bir çalış- mada 50 yaşından önce endo- metrium kanseri gelişme ris- ki PKOS’lu kadınlarda kontrol grubuna göre 4 kat yüksek bu- lunmuştur. Yalnız VKİ göz önü- nünde bulundurulduğunda bu oran yaklaşık yarıya düşmekte- dir. Toplum tabanlı yapılan gün- cel bir çalışmada ise PKOS’daki endometrium kanseri riski 8.42 kat daha yüksek saptanmıştır.

Sonuç olarak, PKOS hastaları- nın genelde iyi diferansiye olan, iyi prognozlu endometrium kanseri için artmış riske sahip oldukları sonucuna varılmıştır.

PKOS ile endometrium kan- serinin ortak paydası, endo- metriumun yeterli progesteron olmamasından dolayı karşılan- mamış estrojene uzun süre ma- ruz kalmasıdır. PKOS’un esas özelliklerinden biri olan hipe- ran drojenizm de endometrium kanserinin ortak bulgusudur.

PKOS’da yüksek miktarda LH salınması önemlidir çünkü en- dometrium kanseri olan PKOS vakalarında LH reseptörlerinin aşırı expresyonu izlenmiştir. En- dometrium kalınlaşması, uza- mış amenore, karşılanmamış estrojen maruziyeti ve anor-

mal uterin kanaması olan PKOS hastalarında transvajinal ult- rason ve endometrial biyop- si önerilir. Endometrial hiperp- lazi nedeniyle anormal uterin kanaması olanlar oral kontra- septifler, siklik veya kontinu progestinler veya levonorgest- relli rahim içi araç sistemleriy- le tedavi edilmelidirler. Aşırı ki- lolu olanlara kalori kısıtlaması ve egzersiz önerilmelidir. Oral kontraseptif kullananlarda 4 yıl- lık ve 12 yıllık kullanım sonucu endometrium kanseri sırasıy- la yaklaşık %50 ve %70 aza- lır. Kullanımı bıraktıktan sonra yine yükselir fakat yine de hiç kullanmayanlara göre daha dü- şüktür. PKOS’lu genç hastalar- da ve özellikle VKİ yüksek olan- larda endometrium kanserinin artması nedeniyle tarama ve önleme stratejileri geliştirmek amacıyla daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır.

PKOS’un esas özelliklerinden biri olan

hiperan drojenizm de endometrium kanserinin

ortak bulgusudur.

PKOS’da yüksek miktarda LH salınması

önemlidir çünkü

endometrium kanseri

olan PKOS vakalarında

LH reseptörlerinin aşırı

expresyonu izlenmiştir.

(30)

Obezite

Burcu KIRMIZI

Küresel olarak ve Avrupa ülkelerinde, son on yılda çocuklarda aşırı kilo ve obezite düzeylerinin arttığı görülmüştür.

NE KADAR

HAREKET

EDİYORUZ?

(31)

Dünya Sağlık Örgütü’nün 2010 yılında yayınlamış olduğu bir raporda fiziksel aktivite ile obezite arasında önemli bir bağlantı olduğu belirtilmiştir.

Yeterince fiziksel aktivitede bulunmayan bireylerin, fiziksel anlamda aktif olan bireylere oranla obez olduklarına değin- miştir. 5-17 yaş grubu için bazı öneriler şu şekilde sıralanmıştır.

• 5 – 17 yaş arasındaki ço- cukların günde en az 60 daki- ka orta – ağır şiddette fiziksel aktivite yapması gereklidir.

• 60 dakika üzerinde yapı- lan fiziksel aktivitenin sağlığa ek yararlarının bulunduğu belirtilmiştir.

• Günlük yapılan aktivi- telerin çoğunlukla aerobik şeklinde, ağır aktivitelerin de eklenmesi gerektiği, kas ve kemikleri güçlendiren hare- ketlerin haftada en az 3 kez yapılması önerilmiştir.

Hareketsiz davranışlar önemli derecede obeziteye katkı sağlamaktadır. Küresel olarak ve Avrupa ülkelerinde son on yılda gözlemlenen ço- cuklarda aşırı kilo ve obezite düzeylerinin arttığı görülmüş- tür. Bunun yanı sıra birçok ülkede, esas olarak işlenmemiş gıdalara dayalı diyetlerden, yüksek diyetlere doğru bir geçiş gözlemlenmiştir. Bununla birlikte, fiziksel aktivite oran- larında azalma ve hareketsiz davranışlarda artış olduğu göz- lemlenmiştir. Diyet konusu ve fiziksel aktivite ile ilgili yaşam tarzı davranışı, çocukluktan ye-

tişkinliğe kadar uzanmaktadır.

Çocuklukta vücut ağırlığı fazla olan bireylerin, yetişkinlikte aşırı kilolu veya obez kalması olasıdır. Bu nedenle çocukluk çağında, diyet ve fiziksel akti- viteyi geliştirmeyi amaçlayan, obezite önleyici tedbirler alınmalıdır. 2019 yılında Sivas ilinde ilköğretim ve orta öğre- timde eğitim gören 7- 14 yaş arası öğrencilerin beslenme alışkanlıkları ve fiziksel aktivite durumlarının belirlenmesine yönelik bir çalışma yapılmıştır.

Beslenme davranış ölçeğine göre öğrencilerin %64,2’sinin sağlıklı besinleri, %35,8’inin sağlıksız besinleri tükettikleri gözlemlenmiştir. Beslenme öz yeterlilik anketine göre öğ- rencilerin skoru +14’tür. Yani çalışmaya katılan çocuklar beslenme alışkanlıkları ve sağ- lıklı beslenme ile ilgili yeterli bilgiye sahiptir. Fiziksel aktivite soru formunun uygulandığı öğrencilerin %14.12’sinin inaktif (sedanter), %38,93’ünün düşük düzeyde aktif, %36,26’sının orta düzeyde aktif, %8,4’ünün aktif, %2,39’unun oldukça aktif olarak yaşamlarını sürdürdük- lerini tespit etmişlerdir. Bu da demek oluyor ki ne kadar sağlıklı besleniyor olsak da ve beslenme alışkanlıklarımızı iyileştirsek de modern hayatın getirmiş olduğu kentsel yaşam, apartman hayatı, çocukların oyun alanlarının kısıtlı olması bireyleri sedanter (inaktif) ya- şam biçimine yöneltmektedir.

Beslenme alışkanlıklarını iyi- leştirdiğimiz gibi hareketli bir yaşam tarzına yönelmek daha

sağlıklı bir hayatı beraberinde getirecektir.

KAYNAKLAR:

Koçakoğlu, M. G. (2019). İlköğ- retim 3. ve 4. Sınıf Öğrencilerinin Anne Baba Tutumunun Obezite ile İlişkisi

Sağlık, T., & Genel, Hı. (2011).

Müdürlüğü Türkiye’de Okul Çağı Çocuklarında (6-10 Yaş Grubu) Büyümenin İzlenmesi (TOÇBİ) Projesi.

Wijnhoven, T. M., van Raa- ij, J. M., Yngve, A., Sjöberg, A., Kunešová, M., Duleva, V., Petra- uskiene, A., Rito, A. I., & Breda, J.

(2015). WHO European Childhood Obesity Surveillance Initiative:

Health-Risk Behaviours on Nut- rition and Physical Activity in 6–

9-year-old School Children. Public Health Nutrition, 18(17), 3108–3124.

Konca, E. (2019). 7-14 Yaş Öğ- rencileri Fiziksel Aktivite Durumları ve Beslenme Alışkanlıkları. Journal of Turkish Studies, 14(Social Scien- ces, Vol 14 Issue 1), 105– 117.

Koç, E. T. (2016). Ortaokul Öğ- rencilerinde Obezite Prevelansı ve Obeziteyi Etkileyen Risk Faktörleri (Vol. 6). Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi

Çocuklukta vücut ağırlığı fazla olan bireylerin, yetişkinlikte aşırı kilolu veya obez kalması

olasıdır. Bu nedenle çocukluk çağında, diyet ve fiziksel

aktiviteyi geliştirmeyi amaçlayan, obezite önleyici

tedbirler alınmalıdır.

(32)

Maske

MASKE cildimize uyum sağladı mı?

Yüzümüzde bu kadar uzun süre boyunca ve bu kadar düzenli olarak maske takılmasına bağlı olarak, cilt ve vücut yapılarına bağlı bazı cilt hassasiyet durumları oluşmaktadır.

Kozmetolog Ecz. Neslihan SUNGURTAŞ

(33)

2109 yılının sonu gibi başla- yan ve hala devam eden; yaşa- mımızı ve alışık olduğumuz dü- zeni tamamen değiştiren bir Covid-19 pandemisi içerisin- deyiz. Daha önce sadece sağ- lık çalışanlarında ve takması zorunlu olan hastalık geçiren in- sanlarda gördüğümüz maskeler şu anda bizi bu virüsten koruya- cak en önemli materyal olarak karşımıza çıkıyor. Sokakta, iş yerinde hatta evimizde bile tak- tığımız maskeler cildimizi yıp- ratıyor ya da cildimize herhan- gi bir olumsuz etki oluşturuyor mu? Evet ise, maskelerin cildi- mize bıraktığı olumsuz etkiler- den kurtulabilir miyiz?

Öncelikli olarak Covid-19 pandemisinin başında koruyu- culuğu şüpheli olsa da artık ko- ruma etkisi kanıtlanan maske;

hastalığın tedavisi ve aşısı bu- lunup maske takmamıza gerek kalmayacak güne kadar yüzü- müzde olacak. Maskenin has- talık üzerindeki korumasını ka- bul edip; maskeyi vazgeçilmez bir sağlık ekipmanı olarak yü- zümüzde kullandığımız süre- de acaba deri ve cilt olarak bazı olumsuz etkileri var mı, var ise bunun etkilerinden nasıl kurtul- mamız gerekir bunlardan bah- sedelim.

Yüzümüzde bu kadar uzun süre boyunca ve bu kadar dü- zenli olarak maske takılmasına bağlı olarak, cilt ve vücut yapı- larına bağlı bazı cilt hassasiyet durumları oluşmaktadır. Bu du- rumları şu şekilde sıralayabiliriz:

• Ciltte kızarıklıklar

• Cilt üstü küçük kırmızı dö- küntüler

• Ciltte kuruma ve pullanmalar

• Ciltte aşırı yağlanma

• Ciltte aşırı kuruma

• Ciltte sivilce ve siyah nokta oluşumu

Cilt üzerinde bu ve buna benzer durumların oluşma- sı, doğru kalite ve standartlar- da üretilen maske kullanıldığı

varsayılarak (ki bu çok önemli bir konu olsa da bu yazıda cilt- ten bahsettiğimiz için maske standart ve kalitesinden bah- setmeyeceğim) derinin uzun süre maske takılmasından; cil- din yine kendini korumak için yaptığını söyleyebiliriz. Bu tip durumlar çok endişe edilecek, ciltte hasar veya iz bırakacak türden durumlar değildir. Fa- kat bu gibi durumlarda; cilde iyi gelecek, cildi yatıştırıp, nor- mal renk, doku ve yağ seviyesi- ne getirecek kozmesötik veya dermo kozmetik ürünler kulla- nılabilir.

Bunlara rağmen deride her- hangi bir iyileşme olmayan, eski sağlıklı haline dönmeyen du- rumlar devam ediyorsa mutla- ka bir deri hastalıkları uzmanına başvurmalısınız.

Bu yazıda, maske kullanı- mına bağlı, sıralanan belirti- leri hafifletip geçirecek bazı maddelerden ve etkilerinden bahsedeceğiz.

Öncelikle maske kullanımı, cilt üzerinde sürtünmeye bağ- lı olarak alerjik ciltlerde ya da hassasiyet eğilimi olan ciltler- de, maskenin değdiği yerler üzerinde belirgin görüntü fark- lılığı, kızarıklık, kaşıntı, kuruma ya da yağlanma gibi oluşum- lar yapabilir. Bu duruma bağ- lı olarak normal günlük yapılan cilt temizliği ve cilt nemlendiri- cileri daha önemli hale gelmek- tedir. Hassaslaşan deriye mas- ke kullanılan dönemde içeriği, cildi yatıştırıcı maddeleri yük- sek yoğunluklu maddeler içe- ren temizleyici ve nemlendi- ricilerle değiştirilebilir. Cildin temizlenmesi; daha sert soyu- cu kimyasal maddeler içeren karışımlı temizleyiciler yeri- ne, daha yumuşak soyma ya- pan temizleyiciler tercih edile- bilir. Ciltte kabuklanma oluşmuş ise ekstra yoğunluğu yüksek nemlendiriciler seçilerek ka- buklanan dokunun dökülüp alt- tan daha nemli ve sağlıklı deri-

(34)

Maske

nin oluşumu sağlanabilir. Ayrıca yine ciltte maske kullanımına bağlı olarak akne ve siyah nok- taların artması cildin çok iyi te- mizlenmesinin gerekliğini gös- termektedir. İyi temizlenmeyen cilt; maske takılmasıyla ciltteki iritasyonun dağılmasına sebep olacağından, deride çok belir- gin olmayan iltihabın dahi cilt- te artmasına, büyümesine ve cilt dokusunun bozulmasına sebep olacaktır.

Bu durumları dikkate alarak içeriğinde olmasına dikkat et- memiz gereken nemlendirici ve hassas soyucu maddelerden ba- zılarını inceleyelim.

PANTENOL

B kompleks grubu vitaminlerden vitamin B5 olarak bilinen pante- tonik asitin biyolojik olarak aktif alkol formudur. Birçok kozmesö- tik ve dermatolojik krem formü- lasyonlarına önemli ölçüde yer verilen pantenol cildi yatıştır- ma ve kızarıklığın önlenmesinde ve ciltte oluşabilecek enflamas- yonun azaltılmasında yüksek te- davi sonucu oluşturan mad- delerden birisidir. Ciltte maske kullanımına bağlı kızarıklık ve tahrişte uygun oranda hazırlan- mış panthenollü krem sizin bu sorununuzu ortadan kaldırmaya yardımcı olacaktır1.

ALLANTOIN

Allantoin Symphytum offici- nale kökünden ve yaprakların- dan elde edilen bir bileşiktir. Cil- di uyararak deri yaralanmasına bağlı iyileşmelerde birçok der-

mo kozmetik formülasyonlara dahil edilmektedir. Etkili bir cilt koruyucudur. İyileştirici etkisinin yüksekliği, maske kullanımına bağlı cilt rahatsızlıklarında kul- lanılabilecek kremde tercih edi- lebilir2.

SERAMİTLER

Derinin yapısını oluşturan lipid- ler; seramitler (%40), serbest yağ asitleri ve kolesterolden zengindir. Bu lipid yapısı deri- nin özellikle bariyer fonksiyon- ları açısından çok önemlidir. Li- pid yapısının en önemli grubunu oluşturan seramitler epidermal bariyer hemeostazında kritik rol oynarlar. Yine maske kullanımı- na bağlı deride meydana gelen hasarda, deri bütünlüğünü koru- mada görevli seramit içeren koz- metik bileşen bir krem sizin ka- buklanmaya bağlı cilt hasarınızı iyileştirerek derinin sağlam ve pürüzsüz çıkmasını destekleye- cektir3.

LAVANTA YAĞI

(LAVANDULA ANGUSTIF) O

Bitki uçucu yağlarının koruyu- cu etkisi, aromaterapide ve artık birçok medikal tedavide kullanı- lan önemli bir bileşendir. Doğru doz ve doğru bitkiden elde edi- len lavanta uçucu yağı ciltte olu- şabilecek alerjik reaksiyonların azaltılmasında etkilidir. Maske- nin yarattığı artan alerjik duru- mun azaltılmasında, uygun for- mülasyondaki bir dermatolojik krem veya tonik etkin sonuç ve- recektir4.

PHA’LAR GELİŞMİŞ HİDROKSİ ASİTLER

PHA, ciltte soyucu ve temizleyici olarak bilinen AHA (alfa hidrok- si asit) lara oranla cildi daha az soyup cildin hassasiyetini arttır- madan temizler. Aynı zamanda derinin de etkili nemlenmesini sağlayan PHA lar ciltte kılcal da- marları yüzeye yakın olan roza- se ve atopik ciltlerde bile rahat kullanılabilecek bir maddedir.

Maske kullanımına bağlı hassas ciltlerin cilt temizliğinde rahat- lıkla tercih edebilecekleri PHA, temizleyici ve cilt nemlendirici krem içeriğinde bulunması iste- nen önemli bir maddedir5.

Bu dönemde önceliğimiz;

Covid-19 adlı virüse yakalan- madan, sağlıklı bir şekilde ha- yatımıza devam etmeye çalışır- ken; maskelerin bizi koruyan en önemli ekipman olduğunu unut- mamak. En hassas cilt bile doğ- ru tedavi ile maskeye sorunsuz uyum sağlayabilir.

KAYNAK

1. Procedures in Cosmetic Dermato- logy Series: Cosmeceuticals E-Book.

Kozmesotik etken maddeler Doc.dr Alev eken Clinical and in vitro evalua- tion of new antiredness cosmetic pro- ducts in subjects with winter xerosis and sensitive skin S. J. Nisbet D. Tar- gett A. V. Rawlings K. Qian X. Wang C. B. Lin M. A. Thompson P. A. Bulsa- ra D. J. Moore

2. Mc.Daniel DH Neudecker BA Di Nardo JC Lewis JA et al. Idebenone: a new antioxidant -Part I relative asses- ment of oxidative stres protection ca- pacity compared to commonly known antioxidant. J Cosmetic Dermatol 2005; 4:10-17

3. Tonno O Ota Y,Kitamura N,Katsube T, et al.Nicotinamide increases biosy- thesis of ceramides as well as other stratum corneum lipids to improve the epidermal permeability barrier.Br J Dermatol2000.143;524-531 4. Draelos ZD.Botanicals as topical agents.Dermatol2001; 44:55-60 5. Kozmesotik etken maddeler doc.dr Alev Eken 136;24-26

(35)
(36)

Uçucu Yağlarda

“Anetol” içeren uçucu yağları, özellikle yüksek veya oral dozlarda, büyük ameliyatlardan önce ve kan inceltici ilaç kullanan veya kan pıhtılaşma sorunları olan kişiler, hamileler kullanmamalıdır.

Ecz. Serap ÖZHAN Aromaterapi

Antiviral Bileşenler ve

Olası Yan Etkiler

(37)

Anethole (Anetol): Ana- son (Pimpinella anisum) ve Reze- ne (Foeniculum vulgare) uçucu yağlarında %90’a varan oranlar- da bulunur.

Güvenlik endişeleri: Trombosit agregasyonunu inhibe eder. Bu nedenle “Anetol” içeren uçucu yağları, özellikle yüksek veya oral dozlarda, büyük ameliyatlardan önce ve kan inceltici ilaç kulla- nan veya kan pıhtılaşma sorunla- rı olan kişiler, hamileler kullanma- malıdır (Astani v.d 2009).

Borneol: Adaçayı (Clary sage) (%24), Kekik (Thymus vul- garis ct. borneol) (%20), Bibe- riye (Rosmarinus officinalis ct.

borneol) (%16), İnula (%15) Her- pes simplex (uçuk) virüs Tip-1’in replikasyonunu tamamen inhibe etti ve viral polipeptitlerin gliko- lizasyonunu inhibe etti. Borneol, ayrıca virüsleri inaktive etti ve glikolizasyon etkilenmedi (Ar- maka v.d 1999).

Güvenlik endişeleri: Yok

• Citral (geranial ve neral):

Aldehitler (%60-90) oranında Limon mersin (Myrtus commu- nis), Limon otu (Cymbopogan citratus), Çay ağacı (Melaleu- ca alternifolia) uçucu yağların- da bulunur. Sitral, in-vitro olarak HSV-1 karşı orta derecede etkili bulunmuştur.

Güvenlik endişeleri: Genel popülasyonda cilt alerjisini ön- lemek için topikal preparatların- da %0,6’dan fazla bulunmama- lıdır. Bazı kişilerde d-limonen ile birlikte olduğunda cilt hassasi- yeti azalır, ancak risk tamamen ortadan kalkmaz (Robert Tis- serad).

• p-Cymene (p-Simen): Mo- noterpen kimyasal ailesi bileşi- ğidir. Bileşiği içeren uçucu yağ- lar; Kekik (Thymus vulgaris ct.

timol ve karvakrol), Ajwain (Mı- sır anason) (Carum copticum), Beyaz kafur (Cinnamomum camphora), Çörekotu (Nigel-

la sativa) HSV-1’e antiviral etki göstermiştir (Asta v.d 2010).

Güvenlik endişeleri: Yok

• Linalol: Monoterpenol kim- yasal ailesi bileşiğidir. Yük- sek oranda Linalol içeren uçu- cu yağlar; Lavanta (Lavandula angustifolia), Neroli (Citrus au- rantium var. amara), Kişniş (Co- riandrum sativum), Fesleğen (Ocicum basilicum ct. linalool), Kekik (Thymus vulgaris ct. lina- lool) Linalol, HSV-1 ve HSV-2’ye ve çeşitli adeno virüslere kar- şı in-vitro olarak aktiftir (Chiang v.d 2005).

Güvenlik endişeleri: Saf lina- lol cilt hassaslaştırıcı değildir.

Ancak havaya maruz kaldığın- da oksitlenerek linalol-hidrope- roksitler oluşturarak cilt hassas- laştırıcı olabilir (özellikle kontakt dermatit). Oksidasyonu en- gellemek için linalol bakımın- dan zengin yüksek karışımlar- da %0,1 (0,5 damla) E-vitamini eklenmesi önerilir. Terpinen-4- ol: Monoterpenol kimyasal ai- lesi bileşiğidir. Yüksek oranda Terpinen-4-ol içeren uçucu yağ- lar; Çay ağacı (Melaleuca alter- nifolia) (%58), Plai u.yağı (Zin- giber cassumunar) (%42), Tatlı mercanköşk (Origanum majora- na) (%16-32) Terpinen-4-ol, ser- best virüs partiküllerinin doğ- rudan inaktivasyonu ile HSV-1’e karşı in-vitro antiviral etki gös- termiştir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Klasik Arap Edebiyatı Kaynaklarında Ahlak-Yaratılış Karşılaş- tırması ve Şiirde Bunun Bir Motif Olarak Kullanılmasına Dair Bir Alan Taraması [ A Com- parison of Morality

72 Irâkī, et-Taḳyîd, 50; “Hasen sahih” kavramının izahı noktasında kendinden önceki görüşleri büyük oranda derleyen Süyûtî, İbn Hacer’in iki ve daha fazla

Sağlıksız bir muhalefetin ve yeterince kullanılmayan ifade özgürlüğünün ciddi bir pat- lama potansiyeline sahip olduğu açıktır. Muhammed, Devlet ve İnsan, 191.. The

Fakihler, yaptıkları tanımlarda genel olarak bu tanım şekline sadık kaldıkları için on- ların sünnet özelinde benimsedikleri yeni mütevâtir anlayışının ayak

Bu ifadeyi Halife Altay teşbih ve tecsimi andıran bir anlamda “ نەمىلوق ڭو ” (On kolı- men), “Sağ eliyle” şeklinde tercüme etmiş, 83 Aziz Akıtulı - Makaş

Al-Muʿjam Al-Muḫtaṣ Of Murtaḍā Al-Zabīdī As A Scientific Biographical… | 1227 Zebîdî’nin bu meclislerde okuttuğu eser listesinden hareketle, onun çoğunluğu hadis olmak

Bu çalışma ilk olarak zekât verme ve kur- ban kesme gibi dini ibadetlerin kurumlar üzerinden yapılmasına olanak sağlayan vekil-gömü- lülük yapısının toplumda nasıl

Kur’an Yolu tefsirinde hadis kullanımında görülen problemler şu başlıklar altında incelenmiştir: Hadislerden yeterince ya da hiç yararlanmama sebebiyle âyetlerin