• Sonuç bulunamadı

Otolog Dermal Greft ile Posttravmatik Nazal Kemik Deformitesinin Onarımı: Olgu Sunumu ve Literatürün Gözden Geçirilmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Otolog Dermal Greft ile Posttravmatik Nazal Kemik Deformitesinin Onarımı: Olgu Sunumu ve Literatürün Gözden Geçirilmesi"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

www.turkplastsurg.org

CASE REPORT OLGU SUNUMU

45

TECHNICAL NOTE TEKNİK NOT

Geliş Tarihi : 03-08-2013 Kabul Tarihi : 27-08-2013

Sayın Editör,

Burun dorsumundaki doğuştan veya kazanıl- mış doku eksikliklerinin rekonstrüksiyonunda kemik, kıkırdak ve fasya greftleri, dermal greft, dermofat greft- ler, allogreftler, doku kokteylleri ve sentetik materyaller ile bunların kombinasyonları kullanılmaktadır.1-3 Burun deformitelerinde kullanılacak olan ideal greftin doku uyumluluğunun ve kalıcılığının yüksek, komplikasyon oranının düşük olması beklenir. Bu greftler osteotomi ile kombine veya tek başına kullanılabilmektedir. Bura- da travmatik nazal kemik çökme kırığı bulunan bir olgu- da yalnız dermal greft ile kamuflaj uygulanarak ulaşılan memnun edici sonuç sunulmaktadır.

Kırk iki yaşında erkek hasta burunda şekil bo- zukluğu şikayeti ile bölümümüze başvurdu. On beş yıl önce sağ nazal kemik bölgesine taş ile ezici bir darbe al- mış ve o dönemde herhangi bir tedavi görmemişti. Has- ta özellikle burnunun önden görünümünden rahatsız olduğunu belirtti. Sağ nazal kemikte tama yakın içeriye çökme mevcuttu ve yüzde asimetriye neden oluyordu.

Burun tıkanıklığı veya epifora şikayeti yoktu. Hastaya nazal kemik osteotomisi de dahil olmak üzere uygula- nabilecek tedavi yöntemleri anlatıldı. Ameliyat süresinin kısa sürmesi, bölgesel anestezi ile yapılabilecek olması, iyileşme süresinin kısa olması gibi avantajları ile otolog dermal greft ile bu bölgenin doldurulmasına karar ve- rildi. Defektin kraniyelinden yapılan 5 mm’lik tek kesi ile defekt bölgesinde nazal kemik periostu üzerinde uygun cep hazırlandı. İnguinal bölgeden alınan 4x2 cm dermal greftin kraniyel ve kaudal uçlarından dikiş ge- çilerek bu cebe yerleştirildi ve sabitlendi (Şekil 1). Greft hacminde zamanla bir miktar kayıp olabileceği öngö- rülerek greft daha kalın kullanıldı ve bir miktar fazla dü- zeltme yapıldı. Ameliyat sonrası 7. günde tespit dikişleri alındı, postoperatif komplikasyon görülmedi. On altı aylık takip sonucunda düzgün bir kontur ve uygun bir doku yüksekliği ile nazal deformite rekonstrüksiyonun sağlandığı görüldü (Şekil 2). Takip süresince epidermal kist oluşumu veya enfeksiyon görülmedi. Uygulamanın hastanın beklentilerini karşıladığı ve hasta memnuniye- tinin yüksek olduğu görüldü.

Cilt 22 / Sayı 1 2014

*Ankara Numune Eğitim Araştırma Hastanesi, Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Kliniği, ANKARA

**Erzurum Bölge Eğitim Araştırma Hastanesi, Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Kliniği, ERZURUM

***Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı, ANKARA

*Hakan Bulam, **Billur Sezgin, ***Kırdar Güney, ***Kemal Fındıkçıoğlu

RECONSTRUCTION Of POSTRAUMATIC NASAL BONE DEfORMITy wITH AUTOLOGOUS DERMAL GRAfT: CASE REPORT AND REvIEw Of LITERATURE OTOLOG DERMAL GREfT İLE POSTTRAvMATİK NAzAL KEMİK DEfORMİTESİNİN ONARIMI: OLGU SUNUMU vE LİTERATüRüN GözDEN GEçİRİLMESİ

Şekil 1. Tek insizyondan tünel oluşturularak dermal greftin defekt bölgesine yerleştirilmesi

(2)

www.turkplastsurg.org

Turk Plast Surg 2014;22(1)

46

Dermal greft ilk kez 1932’de Straasma tarafın- dan eğer burun deformitesi tedavisinde kullanılmıştır.4 Burun dorsumundaki düzensizliklerin önlenmesinde ve tedavisinde kullanılabilecek yöntemlerin çeşitlili- ği nedeniyle dermal greft literatürde kendisine sınırlı bir yer bulabilmiştir.5,6 Nazal dorsum desteklenmesi ve dolgunlaştırılması amacıyla daha yaygın kullanılan bu yöntemin nazal kemik yan duvar deformitelerinde kullanımı ise oldukça nadirdir. Kıkırdak, kemik, fasya greftleri; politetrafloroetilen, silikon blok gibi sentetik implantlar; dermis benzeri alloplastik ürünler ve bun- ların kombinasyonları da nazal dorsum düzensizlikle- rinde kullanılabilir.1-3 Ancak sentetik implantların bu bölgede kullanılması ile yer değiştirme ve ekstrüzyon gibi komplikasyonların sık görüldüğü bilinmektedir.7 Bu nedenle burun bölgesinde otolog seçeneklerin kul- lanılması önerilmektedir. Dermal greftlerde en önemli komplikasyon inklüzyon kisti oluşumudur. Literatürde

%1,5 oranında bildirilmiştir.8

Bu olguda kemik deformitesi ve kemik kaybını düzeltmek amacıyla nazal ve maksiller osteotomiler de planlanabilecek girişimler içinde olsa da osteotominin tek başına yeterli olamayabileceği ve mutlaka bir gref- te ihtiyaç duyulabileceği düşünülmüştür. Osteotomi- nin nazoglabellar bölgedeki eski travma nedeniyle ek komplikasyonlara neden olabileceği de göz önüne alı- narak öncelikle tek başına dermal greft ile rekonstrüksi- yon seçeneği uygulanmıştır.

Sonuç olarak otolog dermal greft ile nazal de- formite onarımı, kullanılan materyalin otojen bir doku olması, kolay ulaşılabilirliği ve şekillendirilebilirliği, ma- liyetinin düşük olması avantajları ile tercih edilebilecek bir yöntemdir. Yerleştirilen greftte zamanla hacim kaybı olabileceği öngörülerek bir miktar fazla düzeltme ya- pılabilir. Sunulan olguda enfeksiyon veya kist oluşumu görülmemiştir.

KAyNAKLAR

Sheen JH. The ideal dorsal graft: a continuing quest. Plast Re- 1.

constr Surg. 1998;102(7):2490-3.

Guyuron, B. Dynamics in rhinoplasty. Plast Reconstr Surg.

2.

2000;105:2257-9.

Erol OO. The Turkish delight: a pliable graft for rhinoplasty. Plast 3.

Reconstr Surg. 2000;105(6):2229-41.

Straatsma, C. R. Use of dermal graft in the repair of small saddle 4.

defects of the nose. Arch Otolaryngol. 1932;16:506.

Erdogan B, Tuncel A, Adanali G, Deren O, Ayhan M. Augmenta- 5.

tion rhinoplasty with dermal graft and review of the literature.

Plast Reconstr Surg. 2003;111(6):2060-8.

Bassetto F, Turra G, Salmaso R, Lancerotto L, Del Vecchio DA.

6.

Autologous injectable dermis: a clinical and histological study.

Plast Reconstr Surg. 2013;131(4): 589e-96e.

Lee MR, Unger JG, Rohrich RJ. Management of the nasal dorsum 7.

in rhinoplasty: a systematic review of the literature regarding technique, outcomes, and complications. Plast Reconstr Surg.

2011;128(5):538e-550e.

Little JW. Applications of the classic dermal fat graft in pri- 8.

mary and secondary facial rejuvenation. Plast Reconstr Surg.

2002;109(2):788-804.

Otolog Dermal Greft

Dr. Hakan BULAM

Beştepeler Mahallesi 31. Sk Pelit Orman Evleri A-Blok No:7, Beştepe 06500, ANKARA E-posta: hakanbulam@hotmail.com

Bu çalışma, TPRECD 34. Kurultayında (Antalya, 2012) e-poster olarak sunulmuştur.

Şekil 2. Hastanın önden preoperatif ve postoperatif 1. yıl görüntüsü. Sağ nazal kemikteki çökme kırığı ve düzgün bir kontür ve uygun bir doku yüksekliği ile nazal deformite kamuflajının sağlanması.

Referanslar

Benzer Belgeler

XU100 serisi ARMA(4,4) modeli hata terimlerindeki koşullu varyans ile birlikte volatilite üzerindeki kaldıraç etkisini de modelleyebilmek için kurulan farklı EGARCH

(Autonomous), Hyderabad, India. Article History: Received: 11 January 2021; Accepted: 27 February 2021; Published online: 5 April 2021 Abstract: Support Vector Machines,

(Taksim Sanat Galerisi) Atatürk Eğitim Enstitüsü Resim-tş Bölümü 1967 yılın­ dan bu yana orta öğretim okullarımıza sanat eğitimcileri yetiştirmektedir. Sarat

Endoskopik transnazal pituiter bölge cerrahisin- de, transseptal yaklaşımda olduğu gibi anterior nazal tampona ihtiyaç duyulmadığından morbidite daha azdır.. Operasyon

Açık teknik uygulananlarda rezidüel veya rekürren kolesteatomanın total insi- dansı sırasıyla %10 ve %2.38 iken kapalı teknik uygulananlarda rezidüel veya rekürren kolesteatoma

Sonuç olarak, bu çalışmada lisinopril ve sidenafilin tek başlarına karın içi yapışıklıkları belirgin biçimde azalttıkları ancak birlikte uygulanmalarının karın

Sindaktilinin hafif olduğu olgularda (Manske IIa) dört flep Z plasti ameliyatı yeterli olurken daha ağır durumlarda (Manske IIb, III) sindaktilinin açılması, yarık

Y eni Türk Edebiyatı anabilim da- lında yapmış olduğu çalışma- larla bilinen, süreli yayınlarla ilgili ti- tiz çalışmalarıyla tanınan Doç. Kahraman Bostancı’nın