• Sonuç bulunamadı

K Dilin Kökleri ve Dalları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "K Dilin Kökleri ve Dalları"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

18 Türk Dili

K

ök’ten ve dal’dan söz ediyorsak bir bitkiden, dahası bir ağaçtan söz ediyo- ruz demektir. Oysa üzerine konacağımız ve hakkında konuşacağımız konu, insan türünün sesli, sözlü, yazılı anlama, anlatma ve anlaşma aracı olan dil. Biliyoruz ki dil, öncelikle tatma organımızın adıdır. Yine biliyoruz ki konuşma eyleminde de vazgeçilmez yeri olan dil, biçimiyle bir dilimi andırır. Bir ad olan

“dil” ile eylem kökü olan “dil-” aynı kaynağa bağlı görünmektedir. Bugün “dil / dil-”

dediğimiz kelimelerin yüzyıllar önce “tıl, til / til-” biçiminde oluşu, değişme ve süreklilik çevriminin belirtisidir.

Divanü Lugati’t-Türk’teki savlardan biri şudur: “Erdem başı til.” Erdemin, üs- tünlüğün başına dili koyan bu yaklaşıma ahlak açısından bakabileceğimiz gibi varo- luş açısından da bakabilir ve insanı öteki canlılardan üstün kılan şeyin dil olduğunu söyleyebilir ve insan tanımlarından birinin “hayvan-ı natık” (nutuk, mantık / logos sahibi canlı) olduğunu hatırlayabiliriz.

Türkçenin temel eserlerinden biri olan Kutadgu Bilig’de de dil ve söz üzerinde çokça durulmuştur: “Til arslan turur kör işikte yatur” dizesinde dilin eşikte yatan bir aslan olduğunu görmemizi isteyen Yusuf Has Hâcib, ev sahibini uyarır ve sa- kınmazsa o aslanın, başını yiyeceğini söyler. İçinde dilin yattığı ağzın kapıya, eşi- ğe benzetilmesi, anlamlı ve güzeldir. Maddi varlığımızın, canlılığımızın sürmesini sağlayan beslenmenin başlangıç noktası olan ağzımız, manevi varlığımızın oluşup gelişmesinde vazgeçilmez bir yeri olan dilimizin de yuvasıdır. Burada beyin, yürek, ciğerler, mide, böbrek gibi organların; solunum, sinir, sindirim ve dolaşım gibi diz- gelerin de göz ardı edilemeyeceği açıktır. Aslında bu ilişkilerin bizi götüreceği yer, bütün olayların ve olguların, bütün düzenlerin ve düzeneklerin birbiriyle bağlantılı olduğu gerçeğidir.

“Gök Tanrı” sandığım şeyin “mavi gök” olduğunu öğrendiğimde şaşmıştım, şaşırmıştım. Ama bir renk adı olan “kök / gök” sözcüğünün zamanla gökyüzünün

Dilin Kökleri ve Dalları

İbrahim DEMİRCİ

(2)

İbrahim DEMİRCİ

Türk Dili 19 adına dönüşmesini, gökyüzü anlamını taşıyan “tengri”nin de varlığın sahibi ve ya- ratıcısı olan Tanrı’ya ad oluşunu kavrayıp sindirmem zor olmadı. Çünkü burada olup bitenle somut bir organ olan dilin bir iletişim düzeneği olan soyut dile dönüş- mesi arasında açık ve anlaşılır bir benzerlik vardı. Esasen dil dediğimiz yapı, ortak kabuller üzerinden örülen bir soyutlamalar ağıdır.

Dilin varlığını ve oluşumunu insanın varlığından ve oluşumundan ayrı dü- şünmemiz için bir neden yoktur, tıpkı düşüncenin varlık ve oluşumunu dilin varlık ve oluşumundan ayrı düşünmemiz için bir neden ve imkân bulunmadığı gibi. Bu noktada şunu hatırlamak ve unutmamak zorundayız: Varlık, gerçeklik, hayat, gö- rebildiğimiz ve göremediğimiz pek çok olgu, insanın algı ve kavrayış alanını ve gücünü aşan bir büyüklük, genişlik ve derinlik taşımaktadır. Dolayısıyla bizim dile getirebildiklerimiz, dille kavrayabildiklerimiz, dilde yansıtabildiklerimiz, dilden geçirebildiklerimiz, ancak ve ancak sınırlı, koşullu algı, bilgi, birikim, düşleme ve düşünüş olanak ve yeteneklerimiz kadardır. İnsan, bu olanak ve yeteneklerinin dar- lığını, azlığını, yetmezliğini sık sık duyumsamış ve itiraf etmiştir: “Anlatamıyorum!

/ Sözün bittiği yerdeyiz! / Anlatılmaz yaşanır!”

Buna rağmen ve bununla birlikte insanlığımızı dillerimizle algılamak, anlam- landırmak, biçimlendirmek, geliştirmek, yüceltmek, değerlendirmek ve elbette ka- rartmak, anlamsızlaştırmak, bozmak, yozlaştırmak ve alçaltmak işlerini yapageldik, yapagidiyoruz. Karşılık, karşıtlık, karşılıklılık, karşılama, karşılaşma, karşıtlaşma, çatma, çatışma, çekme, çekişme, doğal ve evrensel bir diyalektik sanki.

Köklerle dallar arasında koparılamaz bağlar vardır. İnsanlığımızın ve dilleri- mizin bağlı bulunduğu kökleri araştıran bilim insanları, çeşitli varsayımlar ürettiler.

Bu varsayımların gerçeklik ve geçerliliği, başka birtakım kabuller ve varsayımlarla sınırlıdır. Bugün ulaştığımız düzlemde “anlam”ın “lafız / dil / işaret” alanının öte- sinde bir varlık / gerçeklik taşıdığını söyleyebiliriz. Ama bu durum, dilin ikincil veya değersiz olabileceği sonucunu doğurmaz, doğurmamalıdır. Çünkü biz burada- yız ve can kuşu ten kafesindedir; sussa da şakısa da. .

Referanslar

Benzer Belgeler

Daba once degindigimiz gibi, dilin toplumsal yonu (langue) iie bireysel yiiniinii (paro!e) birbirinden aylrmak gerekir. DiIin bireysel olan yam kiginin pegitli

Beyin üzerine yapılan çalışmalar, alt parietal lobun, Broca alanı ve Wernicke alanı ile sinir.. liflerinin

• İlk sözcükler genellikle isimlerdir ve sözcük dağarcığı geliştikçe fiiller ve sıfatların kullanımı görülür... Semantik • 20 aydan küçük çocukların

• Görüşmeye dayalı ölçekler (TİGE, Sosyal Yanıtlayıcılık ölçeği, Sosyal iletişim davranışları kontrol listesi) • Sözel görüşme ile bilgi alınması

Önemli noktalar Çocukla sohbet sırasında rahat davranmak ve doğal olmak (çocuğu da rahatlatır) Çocuk sohbete odaklanmışken sohbet konusu değiştirmemek Dil örneği

Model olma kullanılırken, bir yetişkin iletişim kurmak için olanak yaratır ve ardından sözel bir dil hedefi için doğru şekline sözel olarak model olur.. Beklenti,

教學門診為早上09:00、 下午14:00開始看診。 星期 時段 早 星期一 午 早 星期二 午 早 星期三 午 早 星期四 午 早 星期五 午 星期六 早 一診 鄔定宇 神內 (限 80 號)

Adanın en büyük sıkıntısı şimdiye kadar su derdi idi Nizam tarafındaki küçük bir menba- dan başka suyu yoktu.. Fakat şimdi sarnıç vapuru ile adadaki