%
77.
Türk edebiyatında
Türkiye
K
U N D A N b irk aç y ıl önce ç ıkan (T u n a ’dan b a tıy a ) k i tabından sonra bu d e fa y a yınlanan kalın ca b ir c iltle , İs - m ail H abib Sevü k, T ü rk e d eb iy a tı nın seyah at n ev’inde ik in ci c ild i ni ve riy o r. Şu kadar ki, (T u n a ’dan b a tıy a ) m n b a h settiğ i m em leket ler, O sm anlI İm paratorlu ğ u y ık ıl m adan elim izden çıkm ış ü lk elerle
h iç b ir zam an b izim olm am ış
yerlerd i. M u h arririn m em leketten ilk bahseden kitab ı, ikin ci b ir m a kalede ia c e liy e c e ğ im iz (Y u rttan Y a z ıla r) olu yor. — B u k ita b ı te t
kikin ikin ci b ir m akalenin m ev
zuunu teşk il ed eceğin i s ö y le d iğ i - m ize göre de, bu b irin ci yazın ın konusunu açık o larak tesb it etm e liy iz . B u konu, bundan h a y li za - man evve l, 1928 de, ve b ir F ran - sız rom ancısının, yan i R oland D or-
gelfcs’in b ir eseri m ünasebetiyle
“ S eyah at ed eb iya tı hakkında dü - şü n celer” b a şlığ ı altın da y azd ığım
uzunca ve seyahat edebiyatının
m ahiyetin i, n ev ile rin i ve m ahsul
lerin i tetk ik etm ek istiy e n b ir
m akaleye b ir ek verm ek, yani
T ü rk edeb iyatın ın seyahat ed eb i y a tı alanındaki zen gin liğin i — y a hut fa k irliğ in i — incelem ektir. E skid en tek m akaleye sığd ırm ak ta m ahzur görm ediğim bütün b ir m evzuun b ir kısm ını da b ir m aka le ile anlatm ıya şim di cesaret e t m iyo r ve bu yazıd a T ü rk ed eb iya tının ancak bugünkü T ü rk vatan ı nı anlatan eserleri üzerinde ko - nuşm ak istiyorum .
i r D E B İ Y A T I M I Z I N bugün -
İL
kü hudutları için d eki T ü r k iy e 'y i anlatan eserleri....
K on u yu b öyle çizin ce, seyahat
edeb iyatım ızın büyük çeh resi ve her m em leket ve her asır için en büyük seyyahlardan b iri olan E v
liy a Ç e leb i’nin buna sığm asına
h içb ir zam an imkân olm ıyacağın ı ilâv e etm ek lüzum suz olur. O , O s manlI im p aratorlu ğu n u n b ir sını rından öbür sınırına varm ak için
a yla r az gelirken , bu m uazzam
ü lk ey i hem en karış karış a n la ttığ ı g ib i, Osm anlI bayrağının dalgalan m adığı m em leketlere b ile gitm iş, oralardan da bahsetm iştir. Bütün sö y le d iğ i şey le r hakikaten gerçek m idir, m übalâğası, hattâ - kelim e
den ko rkm ıyalım - yalan ı yo k
m udur? Suale “ yo k tu r” demek
gü çtü r ve edip - seyyah ların hi - kâyelerin e çok kere dudak bükül m em iş de değild ir. N itekim E v li y a Ç e leb i’den ve seyahatlerinden ne kadar sonra, 1791 de, A m
erika-ya gid erek N ierika-yag ara şelâlesin in
h ey b etli sesini duyduğunu ve vah şilerle görüştüğü nü anlatan Cha-
teaubriand’nm dokuz ay içinde
d o laştığın ı b ild ird iğ i y e rle ri g ö r m esine im kân olm ad ığı, v e sade bu d eğil, o y e rle re h iç ayak atm a d ığı fra n sız ed eb iyat ta rih ç ile rin ce iddia edilm em iş m idir? Şahidi n ispeten ço k olan bu dâva b ile h e nüz k a ti hükm e varm am ışken, E v liy a Ç e le b i’nin sö zlerin d ek i d o ğ ru yu, m übalâğayı ve “ şairane h a
y a lle r i” b iz kesin o larak nasıl
a y ırd ed eb iliriz? M uh akkak olan şey, ka rışık unsurları bulunsa b i le, kend isinin bütün b ir âlem o l duğu ve bugünkü dem iryolu, sü - ra tli vapur ve ta y y a re asrında b i le ondan çok y e r dolaşm ış ve y e r anlatm ış edip-seyyahın b elk i gös- terilem iy e ceğ id ir.
A K A T , üç a sır önce seyahat
ed eb iyatı n ev’inde b ö yle
b ir d e v ’e sahip olduktan son
ra, ed eb iyatım ızın onun ebedî
seyah ate ç ık ış iy le berab er u ğra - d ığ ı b oşluk ne kadar bü yü ktü r I B e re k et versin ki, m uvakkat h iz m etlerle y o la çıkm ış, Pad işah nâ m elerini T ah ran ’la Sen P e te rs - b u rg ’dan L on d ra v e P a r is ’e kadar gö tü rm iye mem ur edilm iş e lç ile rin dönüşlerinde takdim e ttik le ri se
yah atn am eler var. Şu kadar ki,
— esasen de ancak ikisi üçü b ir y a z ı değerine sahip bulunan — bu seyahatnam eler, bugünkü T ü r k iy e hududundan ötelerd e kalm ış v e y a dünkü im p arato rlu k hu dut
ların a da girm em iş m em -
le k e tle ri anlatm aları bakım ın -
dan, bu m akalenin hududu dışın da k a lıy o r g ib id irle r: A vru p a d ev letle rin e giden e lç ile r E d irn e ’ye
çarçabu k varm ışlar, sade İran ’a
g id en ler bugünkü to p rak larım ız - dan bahsedebilm işlerdir.
B u sefaretn am eler b ir tarafa b ı rakılın ca, T an zim at devrine kadar
O sm anlı edebiyatında seyahat
n ev’inin h içb ir m ahsulü ile kar -
şılaşm ıyo ru z. H attâ, T an zim at
başladıktan sonra, garp ed ebiya - tın ın b irço k n e v ’ileri yarım ve noksan şe k ille r ile ed eb iyatım ıza girm işken , bu saha gene boş kala ca k tır. E d e b iya t tarih çile rim izin T ece d d ü t edeb iyatın ın ilk çehresi saydıktan sonra bu p ay eyi kend i sine verm ekten b ir zam andır v a z
geçm iş gö rün dükleri A k if P aşa,
Y o z g a t’ta doğup H ac dönüşü İ s ken d eriye’de ölm üş olduğu halde, g ezip gördüğü yerlerd en
bahset-m iye lüzubahset-m görbahset-m ebahset-m iş, Şin asi A v rupa’da g e ç ird iğ i y ılla r hakkında b ir şey yazm am ış, Z iy a P aşa şark ve garpte gördüğü b a zı y e rle r hak- kındaki in tibaım ı "g a rp te b eld e ler, kâşan eler ve m ülkü islam da viran e ler gördüğünü " söylem ekle h u lâsa etm iş ve N am ık K em al b ir takım şairane tasvirlerd en ö teye geçm em iştir.
M R Ü N Ü N büyük b ir kısm ı- f f l ) m A vru p a ’da ge çire n A b - dülhak H âm it’le aldanm ı -
yorsam İm paratorlu ktan d ışarı
adım atm am ış olan R ecaizad e E k rem de, m em leketin, ziy a re t ede b ild ik le ri b irk aç y e ri hakkında b ir şey yazm am ışlard ır. F a k a t, garip b ir tesadüf ve aynı zam anda ha y a tın em ir dinlem ez icapları, h iç k im seyi y erin d en kaldırm am ak ve
çıkarm am ak siyasetin e sım sıkı
bağlanan S u ltan H am it’in zam anı seyah at ed eb iyatın ın T ü r k ed eb i yatın d a gen işçe b ir y e r kazanm ı - y a b a şlad ığı b ir d evir o lacaktır.
B u d evird e seyahatnam e kalem e
alan m uh arrirlerin b ir kısm ının e- serlerin i, B in g a zi içlerin d e Şeyh Sünusi ile görü şm iye padişahça yollan an ve ta tlı b ir d ille yazan Sad ık-ü l-M ü eyyed P a şay a kadar ed eb iyat d ışı bıraksak b ile, E d e b iy a tı C ed id e’nin en k u v v e tli çeh relerind en b iri olan Cenap Şeha- b ettin b aşta olm ak üzere bu ne -- silden b irk aç kişi seyah at n ev’in- de kalem o ynatacaklard ır. A n cak
h azin b ir tesad ü f eseri olarak,
bunların an la ttık la rı y erler, y a z - d ıkla rı tarih te vatan parçası sa- y rld ık ları halde de bugün daha çok T ü r k iy e dışında ka lm ışlard ır: (H ac Y o lu n d a) nın a n la ttığ ı M ıs ır’la
(A fa k -ı Irak ) tâki m em leket bu gün m üstakil b ire r k ıra llık tır.
T
j
A M A N I M I Z I N seyahat ede-biyatın d aki en k u v v etli k a lem i olan (D en iza şırı) m u h a rriri F a lih R ıfk ı A ta y Cenup
(Sanu 6. inci sayfada)
A n ad o lu ’yu anlatan g ü zel y a z ıla rı yanında (A te ş ve G üneş) le aynı ta lih siz liğ e uğram ış, bu kitaptaki H ic a z ve S u riye de b ize yaban cı
olm uştur. F a lih R ıfk ı’dan sonra
m em leketin T ü rk ed iplerin e il - ham e ttiğ i seyahatnam e n ev’i eser-
, le r i arayın ca, g e rçek ten sanat de
ğ e ri o lan larım bulm akta hakika - ten gü çlü ğe düşü yoruz. Sade R u şen E ş r e f’in b irk aç m akalesi D i - va n y o lu ’nu ve B o ğ a z ’m A nad olu k ıy ısın ı anlatm ıştır. K end isin e ve A b d ü lh ak Ş in asi’y e gene B o ğ a zi- çin in ilham e ttiğ i c iltle r ise, daha ziya d e , e ste tik en d işelerin hâkim old u ğ u ta s v ir ve h â tıfa k ita p la rı
dır. G eçen lerd e A h m et H am di
T an p m ar’ın B u rsa hakkında ç ık m ış b ir m akalesi gene aynı ç e rç e ve için de kalm ış b ir y a z ıy d ı. R e şa t N u ri G ü n tekiıı’e M a a rif V e k il liğ i m ü fe ttişliğ in in ilham e ttiğ i m em leket n o tla rı ise, m uayyen bir
yerd en bahsetm eden, h âtıraları
b ira z da hikâye n ev ilerin e ayıra- j
ra k vü cuda g e tirild iğ i için, bu
ta sn ifin dışında b ırakılm ası b e l k i daha d oğru olur. İş te b ö yle sa-
iıatkârane ta sv ir ciltlerin d en ve
d ağın ık m akalelerden sonra İs -
m ail H ab ib ’in karşım ıza çıkan
c ild i - ikin ci b ir m akalem izde an la ta ca ğ ım ız zaafların a ve ifra tla
rına rağm en - bütün m em leketi
k a v ra y ıp ku caklam ak hususundaki cehdi v e b ir h a y li kasaba ve b ö l g e y i ak settirm e siyle E v liy a Ç ele- b i’ye b ir dönüş, ona b enzem eyi b ir is te y iş tir. O , dünkü İm paratorluk için nasıl em salsiz b ir vesika o l m uşsa bugünkü T ü rk iy e için aynı p aye ile g eleceğ e in tik ali, h iç de ğ ilse b ir d ile y iştir.
A
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi