CİNSİYET VE SOSYOEKONOMİK DÜZEYİN ETKİLERİ
Serap ÖZER*
ÖZET
Amaç: B ir A d a m Çiz testi ö z e llik le ç o c u k la r la ç a lış a n p sik o lo g la r ın s ık lık la k u lla n d ığ ı bir testtir.
T ü rk iy e’d e d e v erilen y ü k s e k lis a n s d er sler i, eğ itim ler g ö z ö n ü n e a lın d ığ ın d a du ru m u n f a r k l ı o lm a d ığ ı d ü şü n ü lm ekted ir. A n c a k ü lk e m iz d e v a r o la n siste m ler in g eçerliğ in i g ö s te r e n b ir ç a lış m a y a r a stla n m am ıştır. B u ça lışm a n ın a m a c ı b ir T ürk ö r n e k le m in d e B ir A d a m Çiz te s tin d e p u a n la n a n D u y g u sal G ö sterg elerin sık lığ ın a b a k m a k v e c in s iy e t v e f a r k l ı o k u l tü rlerin d en g elm iş o lm a n ın b u d e ğ e r le n d ir m e l
e r ü z er in d ek i etk isin i g ö zlem ektir. Yöntem: 471 ç o c u ğ a B ir A d a m Çiz testi b ir e y s e l o la r a k uygulanm ıştır.
B u ç o c u k la rın 2 3 3 ’ü e r k e k , 2 3 8 ’i k ız olu p, 2 4 0 ’ı ö z e l bir o k u la d e v a m e tm e k te , 2 3 1 ç o c u k y a rım g ü n bir d e v le t o k u lu n a d e v a m e t m e k t e v e e k o n o m ik o la r a k g e liş m e m iş b ir ç e v r e d e n g e lm e k te idi. Ç izim ler h e m g e liş im s e l o la r a k h e m d e d u y g u s a l g ö s te r g e le r a ç ıs ın d a n K o p p itz sis te m i u y g u la n a r a k p u an lan m ıştır.
Sonuçlar: D u y g u sal G ö sterg elerin r a s tla n m a sık lığ ın a b a k ıld ığ ı z a m a n , 5, 6, 7, 8 v e 11 y a ş için K op p itz ta r a fın d a n ö n erilm iş o la n b a z ı D u y g u sal G ö sterg elerin b u ö r n e k le m d e %15 d e n f a z l a s ık lık la ra stla n d ığ ı gözlen m iştir. G rupların D u y g u sal G ö ste rg eler ü z er in d e k a r ş ıla ş tır m a la r ı y a p ıld ığ ı z a m a n , cin siy etin v e o k u l türünün a n la m lı e tk is i v e y a ş ile o k u l türünün e tk ile ş im i gözlen m iştir. Tartışma: K lin ik a ç ıd a n b u ö r n e k le m d e r a s tla n a n fa r k lılık la r ın n a sıl d e ğ e r le n d ir m e y e a lın m a sı g er ek tiğ i tartışıldı. C in siyet, o k u l türü, g elin e n a lt kü ltü r g ibi e tk e n le r i g ö z ö n ü n e a lm a d a n y a p ıla c a k k lin ik y o r u m la m a la r d a “y a n lış p o z i
tif” h a t a o la sılığ ı tartışılm ıştır.
Anahtar sözcükler: B ir A d a m Çiz testi, ço cu k , d u y g u s a l g ö s te r g e , T ürk ö rn e k lem i SUMMARY: SEX AND SOCIAL FACTOR INFLUENCES ON THE DRAW-A-PERSON TEST
Objective: H u m an F ig u re D ra w in g s is a fr e q u e n tly u s e d in stru m en t b y p s y c h o lo g is ts , e s p e c ia lly ch ild p s y c h o lo g is ts . W h en w e c o n s id e r th e g r a d u a te lev el c o u r s e s in clin ical p s y c h o lo g y o n a s s e s m e n t in T u rk ey it l e a d s u s to b e lie v e th a t th e situ a tio n is sim ila r in T u rkey. H o w e v e r s t u d ie s loo kin g a t th e v a lid ity o f t h e s e s y s t e m in T u rk ish cu ltu re a r e lack in g . In th is stu d y th e fr e q u e n c y o f o b se rv in g E m o tion al In d ica to r s a s s c o r e d b y th e K op p itz s y s t e m a n d th e e ffe c t s o f s e x a n d s c h o o l ty p e o n t h e s e s c o r e s w e r e in v estig a ted . Method: 471 ch ild r en w e r e a d m in is te r e d h u m a n F ig u re D ra w in g s in dividu ally. 2 3 3 o f t h e s e w e r e b o y s , w h ile 2 3 8 w e r e girls. 2 4 0 c a m e f r o m p r iv a te s c h o o ls in a n a fflu en t a r e a , w h ile 2 3 1 ch il
d r e n w e r e f r o m p u b lic s c h o o ls in a n im p o v er is h ed a r e a . T h e d r a w in g s w e r e s c o r e d w ith th e K o p p itz s y s tem o n b o th D ev elo p m e n ta l s c o r e s a n d E m o tion al In d ica to rs. Results: W h en E m o tion al In d ica to r f r e q u e n c ie s w e r e a n a ly z e d it w a s f o u n d th a t f o r a g e s 5, 6, 7, 8, a n d 11 s o m e o f t h e E m o tion al In d ica to rs e s t a b li s h e d b y K op p itz w e r e f o u n d to o ccu r w it h fr e q u e n c ie s h ig h er th a n 15% in th is s a m p le . W h en c o m p a r is o n s w e r e m a d e b a s e d o n s e x a n d s c h o o l ty p e, it w a s o b s e r v e d th a t girls a n d ch ild r en in p riv a te s c h o o ls s h o w e d f e w e r E m o tion al In d ica tors. T h ere was an in teractio n e ffe c t o f a g e a n d s c h o o l type.
Discussion: T h e clin ical m ea n in g o f t h e s e f in d in g s w a s d is c u s s e d . It w a s p o in te d o u t th a t clin ical u s e o f th is t e s t th a t d is r e g a r d s t h e s e s o c ia l a n d g e n d e r e ffe c t s m a y w e ll l e a d to “f a l s e p o s it iv e ” errors.
Key words: D raw a p e r s o n test, T u rk ish ch ild ren , em o tio n a l in d ica to rs
GİRİŞ
Çocuklarla yapılan psikolojik değerlendirmel
erde insan çizimlerinin kullanımı klinik psikolo
jide ilk kullanımlarından bu yana en sık kul
lanılan değerlendirme yöntemlerinden biri olmuştur. Klinik psikologlar arasında yapılan test kullanım araştırmalarında en sık kullanılan testlerin ön sıralarında yer almaktadır (Camara ve ark. 2000 , Cashel 2002). Özellikle çocuklarla çalışan psikologlarda bu tercih daha üst sıralara çıkmaktadır (Costenbader ve ark. 2000).
* P sk . Yrd. Doç. Dr., D oğ u ş Üniv., P siko loji B ölü m ü , İsta n b u l.
Türkiye'de bu testin kullanım sıklığı ile ilgili yapılmış bir araştırma bulunmamakla birlikte yapılan bir internet anketini yanıtlayan 34 psiko
logun %74'ü en sık kullandıkları test olarak İnsan Çizimini işaretledikleri ve son iki ay içinde
%71,9'unun en az bir kez bu testi kullanmış olduğu gözlenmiştir (Özer yayınlanmamış veri).
Projektif testler ve bu kapsam altında İnsan Çizimi testleri klinik kullanımda tanısal geçer
liğe sahip olmadıkları gerekçesi ile eleştiri almaktadırlar (Garb ve ark. 2002 , Smith ve DuMont 1995). Bu eleştiriler genelde çocuk çiz-
Ç o c u k v e G e n ç lik R u h S a ğ lığ ı D erg isi : 1 6 (2) 2 0 0 9
imlerinde yer alan bazı işaretlerin başka ölçütler
le karşılaştırılmasında yüksek geçerlilik buluna- mamasına dayanmaktadır. Ancak yukarıda da sözü edildiği gibi klinik kullanım sıklığı geçen yıllar içinde tüm eleştirilere rağmen düşmemek
tedir. Araştırma ve klinik kullanım arasında karşılaşılan bu uyumsuzluk iki tür etkenle açık
lanabilir. Birincisi, bu tür testlerin ekonomik olması, uygulama ve puanlama kolaylığı popüler kullanımı arttırmaktadır. Özelikle çocuklarla çalışan psikologlar insan çizimlerinin çocuklarla iletişimi kolaylaştıran bir araç olması
na da dikkat çekmektedirler (Flanagan ve Motta 2007). Olumsuz araştırma bulgularına karşın bu testin kullanım popülerliğinin devamını açık
layan ikinci etken ise pek çok klinisyenin, yapılan eleştirilerin çoğunlukla gerçek klinik kullanımı yansıtmadığı konusundaki görüşüdür (Reithmiller ve Handler 1997). Bu görüşe göre araştırmalar çoğunlukla işaretler ve işaretlerin yordama gücü üzerinde dururken, klinik uygu
lama değerlendirmede kişi ile ilgili tüm bilgileri birleştiren bütünsel bir yaklaşımı benimsemek
tedir.
İnsan çizimlerinin sözel yönergeyi en az düzeyde gerektirmesi ve çocuk tarafından sözel ifade gerektirmemesi bu testlerin farklı kültür
lerde aynı yorumlarla kullanılabileceği varsayımı ile hareket edilmesine yol açmaktadır.
Bu varsayımın geçerli olmadığı ve sözel olmayan testlerin de kültürden etkilendiği pek çok araştırma bulgusu ile desteklenmektedir (LaVoy ve ark. 2001, Roselli ve Ardilla 2003).
Çocukların çizimlerinin, onların yalnız gelişim
sel düzeylerini veya kişiliklerini, duygusal durumlarını değil aynı zamanda kültürlerini de yansıttığı pek çok araştırma ile gösterilmiştir (LaVoy ve ark. 2001, Vedder ve ark. 2000).
Türkiye'de yakın zamanda yapılmış bir değer
lendirmede (Sayıl 2004) çocuk çizimlerinin klinik değeri üzerinde durulurken, bu konuda Türkiye'de yapılmış çalışmaya rastlanmadığının da altı çizilmektedir. Türkiye'de bu konuda çocuk çizimlerinin Goodenough-Harris sistemi ile gelişimsel değerlendirmesinde bir uyarlama çalışması yapılmıştır (Uçman 1972). Ancak nor
matif veya klinik geçerlik üzerinde duran bir araştırmaya rastlanmamıştır. Bazı araştırmalar
da (Doğru ve ark. 2006) Bir Adam Çiz testinin uygulanmasında Batıda geliştirilmiş normların
kullanılarak puanlama yapıldığı dikkat çekmek
tedir. Çizim yorumlamaları ile ilgili olarak ver
ilen kuramsal önerilerde de (Yavuzer 1992) kültür özelliklerinin göz önüne alınmadığı görülmektedir. Sayıl'ın (2004) da belirttiği gibi bu tür bir klinik kullanımın oldukça sakıncalı olabilir. Örneğin bir çocuk çiziminde insanın büyük bir figür olarak çizilmesi kuramsal bil
giye veya başka bir kültürde geliştirilmiş norm
lara dayanarak "patolojik" olarak yorumlan
abilir, ancak araştırma bulguları "büyük figürün" o yaş ya da kültür alt grubu için sıklık
la rastlanan bir unsur olduğunu ortaya koyar ise
"yanlış pozitif" (Sayıl 2004) tanılama denilen hataya düşülmüş olunacaktır.
Çocuk insan çizimlerinin iki tür kullanım alanı görülmektedir. İlki, bazı diğer görsel-motor testler gibi çocuğun bilişsel gelişimi ile ilgili kaba bir yordamada bulunmak üzere (Brown 1990, Cherney ve ark. 2006, Koppitz 1968).
İkincisi ise çocuğun duygusal yapısı veya anlık duygusal durumu ile ilgili bilgi vermek üzere kullanımıdır (Catte ve Cox 1999, Matto 2002, Tharinger ve Stark 1990). Duygusal değer
lendirmelerde tarihsel olarak kuramsal bir yapının (bu yapı genelde psikanalitik bir yapı olmuştur) önerdiği işaretlerin varlığına daya
narak bir takım yorumlar yapılmaktadır (Hammer 1958, Machover 1949, Yavuzer 1992).
Ancak bu kuramsal altyapıya dayanarak yapılan önermelerin değerlendirildiği araştırmalar genelde destekleyici sonuçlar vermemiştir.
Örneğin, tek tek göstergeler ile kaygı, depresyon veya duygusal bozukluk arasında güçlü bir bağ gözlenememiştir (Joiner ve ark. 1996 , Motta ve ark. 1993). Geliştirilen sistematik yaklaşımlarda (Koppitz 1968, Naglieri ve ark. 1991) tek tek göstergelerden çok duygusal göstergelerin toplam sayısı ile belirli klinik grupların ayrıştırılması veya genel bir patoloji tanımla
ması yapılması amaçlanmıştır (Catte ve Cox 1999, Matto 2002, Tharinger ve Stark 1990).
Örneğin Koppitz (1968) klinik grup ile kontrol grubunu karşılaştırdığı zaman 3 ya da daha fazla duygusal göstergeye kontrol grubunda hiç rastlanmadığını rapor etmektedir. Aynı sistemi kullanan Catte ve Cox (1999) da klinik gruptaki çocukların gösterdiği toplam duygusal gösterge sayısının kontrol grubundakilerden fazla olduğunu göstermiştir.
Bu sistemler içerisinde klinik çalışmalarda destek alan (Catte ve Cox 1999, Matto 2002) ve aynı zamanda kültürler arası çalışmalarda da sıklıkla kullanılmış olan (Catte ve Cox 1999, DiCarlo ve ark.2000, Koppitz ve Casullo, 1983, Vedder ve ark. 2000) bir sistem olarak Koppitz'in (1968) sistemi dikkat çekmektedir.
Koppitz (1968) sisteminin geliştirilmesi için 1856 çocuktan toplanan resimler, önce baş, kol, bacak, ayak, v.s gibi öğelerin çizimlerinde rastlanma yüzdelerine bakılarak farklı yaşlar ve cinsiyetler için "Beklenen" (yaş grubunun %85'inden fazlasında görülen) ve "Olağanüstü" ( yaş grubunun %15'inden azında görülen) öğeler olarak tablolarda sunulmuştur. Daha sonra da davranış veya duygu sorunlarını işaret ettiği kuramsal olarak düşünülen göstergeler seçilerek klinik grup ile kontrol grubu karşılaştırılmaları yapılmıştır. Bu Duygusal Göstergelerin (DG) seçiminde 3 ölçüt uygulanmıştır: a) bir göster
genin DG sayılabilmesi için normal grupta %15 den az sıklıkta görülmesi; b) yaş ve olgunlaşma ile ilişkili olmaması, ve son olarak da c) klinik geçerliğinin gösterilmesi gerekmektedir, yani klinik grupla klinik olmayan grup arasında fark
lılık bulunduğunun gösterilmesi gerekmektedir.
Bu şekilde puanlanabilecek 30 DG olup, bun
ların sıklık (a) ölçütüne uygun olarak hangi yaşta geçerli olduğu da Koppitz (1968) tarafın
dan belirlenmiştir. Bu ölçütler Bir Adam Çiz testinde etkin olabilecek yaş, bilişsel olgunluk gibi faktörleri dikkate alma çabasının bir sonu
cudur. Ancak, dikkate alınması gereken bir diğer konu da kültürel farklılıklar olmalıdır. Yani kuramsal bir yapıya veya başka bir kültürde normların oluşturulduğu bir sisteme dayanarak yapılacak duygusal değerlendirmeler "yanlış pozitif" yargılamalara götürebilir. Örneğin, Catte ve Cox (1999) İngiliz çocuklarla yaptıkları
çalışmada Koppitz'in duygusal
göstergelerinden sadece 16 sının %15'in altında görülme ve yaşla değişim göstermeme ölçütler
ine uyduğunu göstermişler ve daha sonra yap
tıkları çalışmada bu 16 göstergenin klinik yor
dama gücü olduğunu göstermişlerdir. Sadece Bir Adam Çiz testi ile ilgili bulgular değil aynı zamanda genelde çocuk çizimleri ile ilgili pek çok çalışma farklı kültürlerin çizimler üzerinde
ki etkisini göstermektedir (Cox ve ark. 2001, LaVoy ve ark. 2001). Örneğin, Japon çocukların batıdaki yaşıtlarına göre daha fazla ayrıntı
gösteren resimler çizdikleri belirlenmiştir.
Sayıl'ın da (2004) belirttiği gibi Bir Adam Çiz tes
tinin doğru anlamlandırılması için gerçekten ifade edilenin ne olduğuna dikkat etmek gerek
mektedir. Örneğin kültürel olarak belirli bir yaş veya cinsiyette sıklıkla rastlanan bir öğe, yani çocuğun kişisel "ifadesi" değil de kültürün
"ifadesi" olan bir öğe kuramsal veya sistemsel bakımdan duygusal gösterge olarak tanımlan
mış ise pek çok "yanlış pozitife" neden olabilir.
Bu nedenle, araştırılması bu araştırmanın temel amacıdır.
Kültürün yanı sıra çocuk çizimlerinde etkin olan bir başka etkenin de cinsiyet olduğu görülmüştür. Kızların çizimlerinde daha fazla ayrıntı kullandıkları (Brown 1990, Cherney ve ark. 2006) gözlendiği gibi, duygusal göstergeler konusunda da cinsiyet farklılıkları dikkat çek
miştir (Catte ve Cox 1999, Cox ve ark. 2001).
Türkiye'de kız ve erkek çocukların çizimlerinde- ki duygusal göstergelere, yaşadıkları farklı toplumsal rollerin gelişimlerindeki yeri göz önüne alınarak bakılması önemli görülmektedir.
Son olarak, çocuk resimlerinin sosyokültürel çerçevesinin önemi de göz önüne alınmalıdır.
Çocukların tarihsel kuramların varsaydığı şek
ilde çizimlerinde sadece kendilerini yansıt
madıkları aynı zamanda bulundukları sosyokültürel çerçevenin de önemli olduğu bil
inmektedir (Braswell 2006, Golomb 2002).
Çocukların aldıkları eğitimin, etraflarındaki yetişkinlerin çizim tarzlarının ve çevresel ipuçlarının önemi tartışılmıştır (Cox ve ark.
2001). Görsel motor işlemlerde eğitim kalitesinin düzeyinin ara değişken olarak etkin olduğu gös
terilmiştir (Shuttleworth-Edwards ve ark. 2004).
Duygusal olmanın yanı sıra görsel-motor bir etkinlik olan Bir Adam Çiz testinin de bu etkiler
den payını alması beklenir. Eğer bu farklılıklar incelenmez ve göz önüne alınmaz , yani bir klinik değerlendirmede "patolojik" olarak tanımlanan bir bulgunun bir alt grubun veya bir eğitim türünün yansıması olup olmadığı irde- lenmeksizin sonuca varılırsa, bizi yine Sayıl'ın (2004) işaret ettiği türden bir "yanlış pozitif"
tanılamaya götürebilir.
Türkiye'de birbirinden önemli farklılıklar gösteren sosyoekonomik düzeylerin ve farklı
okul türlerinin çocuk çizimleri üzerinde bir etki göstermesi beklenebilir. Özel okullarla ve devlet okullarında çocuklara sunulan görsel materyal
lerin, sanata ayrılan saatlerin veya daha genel ifadesiyle, uyarılma düzeyinin farklı olabileceği düşünülürse bu farklı şartlarda gelişen çocuk
ların farklı çizim üretimlerinde bulunmaları da şaşırtıcı olmayacaktır. Bu nedenle Bir Adam Çiz testinin sonucunda duygusal göstergelerin var
lığının devlet veya özel okula gitme durumun
dan etkilenip etkilenmediğine bakılması bu araştırmanın amaçları arasındadır.
Bu araştırmanın amacı, yukarıda sözü geçen tüm etkenleri göz önüne alarak, klinik anlamda oldukça yüksek sıklıkta kullanılan Bir Adam Çiz testinin uygulanması ile, Türkiye'de bir örnek- lemde, Koppitz (1968) sisteminde önerilen duy
gusal göstergelerin kullanımının uygunluğu, DG'lerin görülme sıklıklarının cinsiyet ve okul türüne göre farklılığını araştırmak idi. Yapılan araştırmalara dayanarak (Koppitz 1968, Catte ve Cox 1999) duygusal göstergelerin görülme sık
lığının yaşla ilişkili bir farklılık göstermemesi beklenmektedir. Ancak, çocuk çizimlerinde genel olarak gözlenen cinsiyet farklarının gözlenmesi ve farklı uyarılma ve eğitim kalitesinden gelen çocukların duygusal gösterge konusunda da farklılaşması beklenmektedir.
YÖNTEM Örneklem
Yaşları 5 yaş 6 ay ile 11 yaş 10 ay arasında değişen 471 çocuğa Bir Adam Çiz (BAÇ) testi Bender Gestalt Görsel Motor Algılama testi ile birlikte uygulanmıştır. Analiz ve yorumlama kolaylığı açısından Bender Gestalt Görsel Motor Algılama testi ile ilgili bulgular ayrı olarak ele alınmıştır (Özer 2007, Özer 2009). Katılımcıların 233'ü erkek, 238'i kızdır. Çalışmaya katılan çocukların 240'ı ücretli, tam gün ve yüksek ekonomik düzey bölgede yer alan iki farklı okula, 231 çocuk ise İstanbul'un Kayışdağı ilçesinde çift tedrisatlı eğitim veren bir devlet okuluna devam ediyorlardı. Etik çekinceler ve gerekli izinlerin olmaması nedeni ile ailelerin gelir düzeyleri ile ilgili direkt bilgili toplan
mamıştır. Ancak okulların bulunduğu bölgeler, anne baba eğitim ve meslekleri ile ilgili olarak
okul yönetimlerinden alınan bilgilere dayanarak sosyoekonomik düzey hakkında tahminde bulunulmuştur. Birinci grup özel okullarda okuyan çocukların anne-babaları genelde yük
sek eğitimli, yüksek kazançlı kişiler iken, ikinci tür yani devlet okulunda okuyan çocukların çoğunluğunun anne-babalarının vasıfsız işçi oldukları ve genelde ilköğretim mezunu olduk
ları öğrenilmiştir. Çocuklar, okullarda Rehberlik servisleri tarafından uygulanan bir değer
lendirme kapsamında test edilmişlerdir. Elde edilen verilerin isim belirtilmeden araştırmada kullanımı için velilerden onay alınmıştır.
Çocukların seçiminde hiç bir ön eleme ölçütü kullanılmamıştır.
Veri Toplama Aracı
Bir Adam Çiz (BAÇ): Koppitz (1968) çocukların çizimlerinde karşılaşılan maddeleri listeleyip, yaşlara göre gözükme sıklıklarına bakarak 5 ile 12 yaş arasında çocukların çizimlerinin gelişim
sel değerlendirilmesinde kullanılacak bir sistem geliştirmiştir. İnsan çizimlerine bakılarak çocuk
ların bilişsel olgunluğunun değerlendirilmesini amaçlayan bu sistemde, her yaş grubu için, o yaş grubu çocukların %85'inden fazlasının çizdiği maddeler "Olağan" olarak sınıflandırılırken,
%15'inden daha azının kullandığı maddeler
"Olağandışı" olarak sınıflandırılmaktadır.
Çocukların resimlerinde görülen ve değer
lendiriciler tarafından "var" veya "yok" olarak sayılan 30 madde bulunmaktadır. Bu sistemin değerlendiriciler arası güvenirliğine bakan çalış
malar (Koppitz 1968, Snyder ve Gaston 1970, Fabry ve Bertinetti 1990, van de Vijfeijken 1994, Abell ve ark.1996) .90'ın üzerinde güvenirlik bulguları yansıtmıştır.
Gelişimsel puanlamanın yanı sıra Koppitz (1968) sisteminde bir de Duygusal Göstergelerin var
lığına bakılmaktadır. Koppitz (1968) bilimsel yazında yer alan çocuk çizimleri için öne sürülmüş olan tüm duygusal göstergelere bakarak bunlar arasından belirli ölçütlerle gösterge seçmiştir. Bu ölçütlerin birincisi göster
genin varlığının gelişimsel bir değişim göster
memesi, yani küçük yaşta daha fazla gibi bir eğilim bulunmamasıdır. İkincisi ise her yaş grubundaki çocukların %15'inden fazlasının çiz- imlerinde gözlenmemesidir. Daha sonra ise bu
ölçütlerin klinik gruplardaki çocuklarla kontrol grubundaki çocukları ayırt edip etmediğine bakılmıştır (Koppitz 1968).
İşlem
Tüm çocuklara, testler bireysel olarak ve rast
lantısal sıra ile uygulanmıştır. Testlerin uygulan
ması okullarda Koppitz (1968) sisteminde BAÇ testinin uygulaması konusunda seminer veya ders olarak eğitim almış rehber öğretmenler veya Klinik Psikoloji Yüksek Lisans öğrencileri tarafından yapılmıştır. BAÇ testi için her çocuğa tek bir A4 kâğıt verilerek "Bu kâğıda bir insan çizmeni istiyorum. İstediğin gibi çizebilirsin ancak bütün bir insan olsun ve çöp adam olmasın" talimatı verilmiştir (Koppitz 1968, s. 6).
Puanlama ve İstatistiksel Analiz
Puanlama için yukarıda sözü edilen Koppitz (1968) ölçütleri kullanılmıştır. Çizimler araştır
macı tarafından önce gelişimsel değer
lendirmede yer alan 30 maddenin varlığı/yok- luğu boyutunda değerlendirilmiştir. Daha sonra her bir resim o yaş grubu için Koppitz (1968) tarafından saptanmış olan Duygusal Göstergelerin varlığı/yokluğu üzerinden değer
lendirilip kodlanmıştır. Her yaş grubu için Koppitz tarafından belirlenmiş olan Duygusal Göstergelerin sayısı her bir katılımcı için topla
narak toplam bir duygusal puan elde edilmiştir.
20 adet çizim rastlantısal olarak seçilerek Koppitz sistemi puanlaması konusunda araştır
macıdan bir sömestrlik eğitim almış iki Klinik Psikoloji Yüksek Lisans öğrencisi tarafından puanlanmıştır. Gelişimsel kriterlerin varlığı üzerinde yapılan kodlamaların araştırmacı ve diğer değerlendiriciler arasındaki puanlama benzerliği Pearson Korelasyonu olarak hesa
planmış ve (r=.82 and r=.87) olarak bulunmuş
tur. Aynı şekilde bu 20 protokol için her bir duy
gusal gösterge için üç değerlendirmecinin kodla
maları arasında hesaplanan Pearson Korelasyonları .62 ile .97 arasında bir ranj göster
miştir. Toplam Duygusal Gösterge sayısı üzerinde anlaşma da Pearson Korelasyonu ile karşılaştırılmış ve (r = .91 ve r= .93 ) olarak bulunmuştur.
İstatistiksel analizler için SPSS-14 versiyonu kul
lanılmıştır. Frekans hesaplamalarının yanı sıra grup karşılaştırmaları için tek-yönlü ANOVA
kullanılmış, post-hoc farklılıklar için ise Bonferroni testi kullanılmıştır. Etkileşim anal
izinde post-hoc farklılıklara bakmak için ise Tukey HSD testi uygulanmıştır. Bütün istatistik
sel testlerde en düşük anlamlılık düzeyi olarak p<.05 alınmıştır.
BULGULAR
Katılımcıların yaş, cinsiyet ve okul gruplarına göre dağılımları Tablo 1'de sunulmuştur. Öncel- likle duygusal göstergelerin her yaş grubunda rastlanılma sıklığına yüzdelik olarak bakılmıştır.
Bu analizin sonuçları ise Tablo 2'de sunulmuş- Tablo 1 : Cinsiyet, okul türü ve yaşlara göre
katılımcı dağılımı
Yaş
Özel (n=240) Erkek Kız
Devlet (n=231) Erkek Kız
5 29 12 9 8
6 16 18 20 23
7 25 21 17 16
8 15 19 10 21
9 13 17 21 20
10 19 14 15 26
11 13 9 11 14
T oplam 130 110 103 128
tur. Görüldüğü gibi bazı duygusal göstergeler bazı yaşlarda %15 olan seyrek rastlanma sınırını aşarak bu yüzdenin üzerinde yer almaktadır. 5 yaş için el ve boyun olmaması, 6 yaş için burun, boyun, el ve ayağın çizilmemiş olması, 7 yaş için, el, burun ve boyunun çizilmemesi ve minik figür, 8 yaş için minik figür ve elin çizilmemesi, 11 yaş için ise yüzde gölgeleme göstergeleri bu örneklemde DG sayılmak için gerekli olan
%15'in altında kalma ölçütüne uymamaktadır.
Toplam DG sayısı hesaplanmasında % 15'den daha fazla sıklıkla rastlanan bu göstergeler o yaş grubu için hesaplamaya alınmamıştır.
Katılımcıların aldıkları toplam DG sayıları cin
siyet, okul türü ve yaş ile tek yönlü ANOVA uygulanarak incelenmiştir. Beklendiği gibi yaşın etkisi anlamlı bir fark düzeyinde bulunmamıştır ( F = 1,99, p >.05), yani çocukların protokol
lerinde duygusal gösterge gözlenme sıklığı yaşla azalma veya artma göstermemektedir. Cinsiyet
Tablo 2 : Duygusal göstergelenim yüzdelik olarak farklı yaşlarda görülme aklığı Yaş
5 6 7 8 9 10 11
(n) (58) (77) (79) (65) (71) (74) (47)
Parça bütünlüğü 8.60 5.20 8.90 3.10 2.80 0.00 2.10
Yüzde gölgeleme 5.20 7.80 5.10 13.80 12.70 6.80 17.00*
Gövde gölgeleme 1.70 3.90 6.30 7.70 5.60 6.80 4.30
El/Boyun gölgeleme 340 2.60 0.00 1.50 0.00 1.40 0.00
Asimetrik 1.70 2.60 1.30 0.00 1.40 1.40 4.30
Eğik 3.40 9.10 2.50 1.50 1.40 1.40 2.10
Minik 6.90 13.00 20.30 20.00 5.60 8.10 4.30
Büyük 0.00 2.60 1.30 0.00 9.90 4.10 2.10
T ransparan 0.00 0.00 0.00 4.60 1.40 0.00 4.30
Minik Baş 0.00 0.00 1.30 0.00 0.00 0.00 0.00
Şaşı 0.00 0.00 0.00 1.50 1.40 1.40 0.00
Diş 0.00 0.00 0.00 1.50 4.20 8.10 2.10
Kısa kol 1.70 6.50 3.80 4.60 2.80 1.40 2.10
Uzun Kol 0.00 2.60 3.80 3.10 1.40 0.00 2.10
Yapışık Kol 1.70 1.30 2.50 3.10 5.60 2.70 10.60
Büyük El 3.40 3.90 0.00 1.50 2.80 0.00 2.10
El Yok 15.50 19.50 24.10 16.90 7,00 13.50 12.80
Bacak Yapışık 1.70 2.60 3.80 6.20 1.40 2.70 4.30
Cinsel Organ 0.00 0.00 0.00 0.00 0.00 0.00 0.00
Canavar 0.00 0.00 0.00 0.00 0.00 1.40 4.30
İkiden fazla figür 0.00 2.60 2.50 0.00 0.00 0.00 0.00
Bulut 5.20 7.80 1.30 0.00 0.00 0.00 0.00
Göz Yok 0.00 1.30 2.50 0.00 0.00 1.40 0.00
Burun Yok 690 19.50 16.50 4.60 1.40 2.70 2.10
Ağız Yok 0.00 2.60 1.30 0.00 0.00 0.00 0.00
Gövde Yok 8.60 1.30 2.50 0.00 0.00 0.00 0.00
Kol Yok 5.20 3.90 3.80 0.00 000 0.00 2.10
Bacak Yok 0.00 1.30 0.00 0.00 0.00 1.40 0.00
Ayak Yok 5.20 15.60 11.40 12.30 4.20 5.40 8.50
Boyun Yok 15.50 20.80 19.00 6.20 7.00 1.40 4.30
* Koyu olarak gösterilen yüzdelik o yaş grubu için %15 sınırını aşanları göstermektedir.
ise anlamlı bir etki göstermiştir ( F = 13.43, p
<.01), erkekler ortalama olarak 0.90 (SS = 0.07) duygusal gösterge gösterirken, kızlar 0.58 (SS = 0.06) ortalama göstermişlerdir. Devlet okulunda okuyan çocuklar ( X= 1.08, SS =0.07) özel okullarda okuyan çocuklardan (X = 0.40, SS=0.07) daha fazla duygusal gösterge göster
mişlerdir ( F = 57.11, p <.01). Son olarak Tablo 3'de yaş ve okul türüne göre toplam duygusal gösterge ortalamalarını görmekteyiz. Şekil 1. de görülebileceği gibi yaş ve okul türünün bir etk
ileşim etkisi gözlenmiştir ( F = 9.88, p < .01).
Yani, devlet okullarında okuyan çocuklarda Duygusal Gösterge gözlenmesi 5 ve 6 yaşlarda özel okullardaki yaşıtlarından anlamlı bir düzeyde fazla iken, bu farklılık ilerleyen yaşlar
da gözlenmemektedir.
TARTIŞMA
Bu araştırmanın temel amacı, sıklıkla kullanılan bir test olan Bir Adam Çiz testi için bir Türk örnekleminde Duygusal Göstergelerin sıklık
larının değerlendirilerek bu testle ilgili yapılan
Tablo 3 : Okul türüne göre farklı yaşlardaki çocukların gösterdikleri duygusal gösterge ortalamaları
Özel okul Devlet okulu
Tukey
N ORT. SS N ORT. SS HSD
YAŞ
5 41 0 0.17 17 2,40 0.24 0.539*
6 34 0.90 .17 43 1,45 0.15 0.430*
7 46 0.37 .15 33 0.78 0.17 0.431
8 34 0.78 0.18 31 0.71 0.19 0.462
9 30 0.76 0.18 41 0.84 0.15 0.454
10 33 0.77 0.18 41 0.94 0.16 0.438
11 22 0.50 0.21 25 0.93 0.20 0.552
* Tukey HSD testine göre p < .05 düzeyinde farklılık gözlenmiştir.
Grafik 1 :Toplam Duygusal gösterge sayılarının ortalamalarının yaşlara ve okul türlerine göre dağılımları Duygusal göstergelerin yaş ve okul türününe göre ortalamaları
Okul türü ---ö z e l
— Devlet
klinik yorumlara ışık tutmak idi. Sonuçlara bak
tığımız zaman Koppitz (1968) sisteminde yer alan bazı göstergelerin bu örneklemde "normal dışı" sayılamayacak sıklıkta ortaya çıktığı gözlenmiştir. Örneğin, pek çok kaynakta insan çiziminde ellerin çizilmemesi "güvensizlik, suçluluk, kaygı" gibi yorumlarla eşleştirilir
(Koppitz 1968, Yavuzer 1992). Bu örneklemde 5, 6 ,7 ve 8 yaş çocuklarının en az %16 sının çizim- lerinde ellerin çizilmemiş olması, örneklemin önemli bir kısmının "güvensizlik, suçluluk, kaygı" gibi bir etiket alması anlamına gelebilir.
Buradan hareketle Türk çocuklarında güvensiz
lik, suçluluk duygularının sık rastlandığı sonu
cuna varılabileceği gibi aynı bulguya farklı bir şekilde yaklaşarak, kültürel olarak bu özelliğin gelişimde daha geç önem kazanan bir özellik olduğu sonucuna varmak daha sağlıklı olabilir.
Tabiidir ki klinik ölçütlerle karşılaştırma yapıl
mayan bu çalışmadan birinci türden bir sonuca varmak olası değildir. Ancak, burada dikkat çek
ilmek istenen nokta bu tür yorumların klinik ortamlarda sıklıkla ve rahatlıkla kullanıldığı ve aslında yanılgılı bir şekilde Sayıl'ın (2004) işaret ettiği "yanlış pozitif" tür hataya örnek oluştur
duğudur. Bir Adam Çiz testinin Türk toplumun- da kullanımı ve yorumlanabilmesi için temsil edici özelliği daha yüksek bir grupla normatif bir çalışma yaparak bu bulguların desteklenmesi gerekmektedir. Ancak, bu araştırmanın bulgu
larına dayanarak da Bir Adam Çiz testi değer
lendirmelerinde özellikle el, boyun, burun, ayak çizilmemesi ve minik figür çizilmesi konusunda yapılan yorumlarda daha dikkatli olunması gerektiği sonucuna varılmıştır. Ancak, özellikle Koppitz (1968) tarafından özellikle "patolojik"
olarak tanımlanan veya klinik olmayan gruplar
da hiçbir zaman rastlanılmayan cinsel organ, saydamlık, ikiden fazla figür gibi göstergelerin bu klinik olmayan örneklemde düşük yüzdelik
lerle gözlenmiş olması da sevindiricidir. Ayrıca, klinik gerekliliklerle yönlendirilmemiş olan bu örneklemde Duygusal Gösterge sayısı ortala
malarının sadece 5 yaş grubunda, devlet oku
lunda okuyan çocuklarda 2'nin üzerine çıkması, diğer gruplarda genelde 1'in altında kalması, Koppitz (1968) tarafından önerilen sınırların içindedir. Normal bir örneklemde ortalamaların beklenen düzeyde olması klinik kullanım açısın
dan da anlamlıdır. Yani, önerildiği gibi çocuk
ların Bir Adam Çiz testinde 2'den fazla Duygusal Gösterge göstermesi klinik olmayan grupta kolay rastlanan bir olgu olmayıp klinik olarak dikkate alınmalıdır.
Bir Adam Çiz testindeki duygusal göstergeler üzerinde yaşın bir etkisinin gözlenmemesi bek
lenen yönde ve testin klinik kullanımı açısından destekleyici bir bulgudur. Bu bulgu ile duygusal göstergelerin bilişsel gelişim göstergeleri gibi yaşla artma veya azalma göstermemesi beklen
tisi doğrulanmıştır.
Kız çocukların erkek çocuklara kıyasla daha az duygusal gösterge ortaya koymuş olmaları
kızların görsel motor ve çizim becerilerinin daha gelişkin olduğunu gösteren bilimsel yazınla uyumludur (Cox ve ark. 2001, De la Serna ve ark. 1979, Özer 2009). Klinik kullanımda, çizim- lerde bulunan göstergeler değerlendirilirken cinsiyet farklılıkları mutlaka göz önüne alın
malıdır.
Benzer şekilde bu araştırmada gözlenen duy
gusal gösterge sayısında özel okulda ve devlet okulunda okuyan çocukların farklılık gösterme
si bulgusu, Bir Adam Çiz testinin sadece çocuğun kişilik veya duygusal durumunu yan
sıtmakla kalmayıp, aynı zamanda geldiği eğiti
mi ve/veya sosyokültürel yapıyı da yansıttığına işarettir. Gelişimsel göstergelere bakıldığında, yani Bir Adam Çiz testinin bilişsel gelişime işaret eden özellikleri ele alındığında da küçük yaşlar
da devlet okulunda okuyan çocukların özel okulda okuyan yaşıtlarına göre daha az gelişkin resimler çizdikleri gözlenmiştir (Özer 2008).
Sonuçlarda gözlenen etkileşim etkisi, yani devlet okulunda okuyan küçük yaştaki çocukların fazla sayıda duygusal gösterge gösterip, bu farkın ileri yaşlarda kaybolması ise ilginç bir sonuçtur.
Özellikle devlet okulunda 5 ve 6 yaşta, yani okul öncesi sınıfı ve birinci sınıfta olan çocukların daha fazla duygusal gösterge göstermesi ve daha sonra bu farkın kaybolması, bu çocukların resimlerinin kalitesindeki göreceli düşüklükten kaynaklanıyor olabilir (Özer 2008). Bu etki de sosyoekonomik düzeyi yüksek olan çocukların okul ve okuldaki eğitim kalitesinden çok çocuk
ların okul öncesi dönemde karşılaşma olanakları olan uyarılma, zenginleştirilmiş ortamlarda bulunma olanaklarını yansıtıyor olabilir. Farklı sosyoekonomik düzeylerde, okul öncesi bilişsel gelişim olanaklarına sahip olan ve olmayan çocuklar arasında bilişsel ve duygusal pek çok farklılıklar gözlenmiştir (Kağıtçıbaşı ve ark.
2001) . Bu örneklemdeki devlet okulunda olan 5 ve 6 yaş grubu çocuklarının özel okuldakilere kıyasla daha az bilişsel zenginleştirici uyarıcı ile karşılaşmış olabilecekleri veya duygusal sosyal gelişimde daha az olanakla karşılaşmış olabile
cekleri düşünülebilir. Bu etkiyi daha iyi anlaya
bilmek ve yorumlayabilmek için bu yaş grubu çocuklarla yapılacak yeni bir çalışmada çocuk
ların aile tarihçelerine, örneğin evde yaşayan kişi sayısı, daha önce aile dışında yuva vs.
deneyimi, evdeki eğitsel olanaklar gibi faktör
lere bakılması anlamlı olacaktır.
Bu araştırmada temsili bir örneklem kullanıl
mamıştır, bu açıdan da normatif bir veri sunmak gibi bir iddiası yoktur. Ancak, ülkemizde sıklık
la kullanılan, öğrencilerin lisans ve yüksek lisans eğitimlerinde yer verilen bu önemli testin bir Türk örnekleminde nasıl sonuçlar vereceği konusunda ilk ve keşif amaçlı bir çalışmadır.
Bundan sonra yapılacak çalışmalarda daha tem
sili bir örneklem kullanarak bu testte yer alan göstergelerin normları çıkartılmalıdır. Bundan sonraki adım ise klinik popülasyonlarda tanısı kesinleşmiş gruplarla karşılaştırma yapmak veya geçerliği bilinen başka testlerle bu duy
gusal göstergeler arasındaki ilişkilere bakmak olacaktır.
KAYNAKLAR
B r a s w e ll GS (2005) S ociocu ltu ral c o n tex ts f o r th e ea rly d e v e lo p m e n t o f se m io tic p ro d u ctio n . P sy c h o l B ull 132:
8 7 7 -8 9 4 .
B ro w n E V (1990) D ev elo p m e n ta l c h a r a c te r is tic s o f fig u r e d r a w in g s m a d e b y b o y s a n d girls a g e d f i v e throu gh e lev e n . P erc e p t M ot S k ills 7 0 : 2 7 9 -2 8 8 .
C a m a r a W J, N a th a n J S , P u e n te A E (2 0 0 0 ).
P sy c h o lo g ic a l t e s t u s a g e : Im p lica tio n s in p r o fe s s io n a l p s y c h o lo g y . P r o fe s s P sy c h o l R e s 3 1 : 1 4 1 -1 5 4 .
C a s h e l ML (2002) C hild a n d a d o le s c e n t p s y c h o lo g ic a l a s s e s s m e n t : C urrent clin ical p r a c tic e a n d th e im p a ct o f m a n a g e d c a re. P ro f R e s a n d P ra ctice 3 3 : 4 4 6 -4 5 3 .
C a tte MV, C ox M. (1999) E m o tion al in d ica to rs in ch il
d r e n ’s h u m a n fig u r e d ra w in g s . E u r C hild A d o le s c P sy ch ia try 8 : 86-91
C o s te n b a d e r V , A llis o n MR, D iF on zo N (2 0 0 0 ) K in d e rg a r ten scr ee n in g : A su rv e y o f cu rren t p ra ctice.
P sy c h o l S c h 3 7 : 3 2 3 -3 3 2 .
C h er n e y ID, S e iw er t CS, D ick ey TM, v e a rk . (2006) C h ild r en ’s D ra w in g s: A m irror to th eir m in d s. E d u c P sy c h o l 2 6 : 1 2 7 -1 4 2 .
C ox MV, K o y a s u M, H iran u m a H v e a rk . (2001) C h ild r en ’s h u m a n fig u r e d r a w in g s in th e UK a n d J a p a n : T h e e ffe c t s o f a g e , s e x , a n d cu ltu re. B ritis h J o f D ev elo p m e n ta l P s y c h 19: 2 7 5 -2 9 2
D e L a S e r n a M, H elw ig L, R ich m o n d BO (1979) C ultural im p a c t on h u m a n fig u r e d ra w in g s .
S o c B e h a v P ers 7: 2 9 -3 2 .
D iC arlo J , G ib b o n s D, K a m in s k y J v e a rk .(2 0 0 0 ) S treet ch ild ren 's d ra w in g s . Int S o cia l W ork 4 3 :1 0 7 -1 2 0 .
D oğru SY, T u rcan Aİ, A r sla n E v e a rk . (2006) Ç o cu k la rın re sim le rin d ek i a iley i ta n ıla m a d u ru m ların ın d e ğ e r le n d ir ilm e s i. S e lc u k Ü n iv er sitesi S o s y a l B ilim ler E n stitü sü D ergisi 15: 2 2 3 -2 3 5 .
F la n a g a n R, M otta RW (2007) F ig u re d r a w in g s : A p o p u la r m eth o d . P sy c h o l S c h s 4 4 : 2 5 7 -2 6 9 .
G a rb HN, W ood JM , L ilien feld SO v e a rk .(2 0 0 2 ) E ffec tiv e u s e o f p ro jec tiv e te c h n iq u e s in clin ical p r a c tic e : L e t th e d a t a h e lp w ith s e le c tio n a n d in terpretation . P ro f P sy c h R e s P ra c 3 3 : 4 5 4 -4 6 3 .
G olom b C (2002) C h ild a rt in con tex t: A cu ltu ral a n d c o m p a ra tiv e p e r s p e c tiv e . W ashin gton , DC, A m erican P sy ch o lo g ica l A sso cia tio n .
H a m m er E F (1958) T h e clin ical a p p lica tio n o f p ro jectiv e d ra w in g s . CC T h o m a s (ed) S prin gfield, Illinois.
J o in e r TE, S c h m id t KL, B a r n e tt J (1996) S ize, d e ta il a n d lin e h e a v in e s s in c h ild r e n ’s d r a w in g s a s c o r e lla te s o f em o tio n a l d is tr e s s : (More) n e g a tiv e ev id e n c e . J P ers A s s e s s 6 7 : 1 2 1 -1 4 1 .
K a ğ ıtç ıb a ş ı Ç, S u n a r D, B e k m a n S (2001) L on g term e ffe c t s o f e a r ly interven tion:
T u rk ish low -in com e m o th e rs a n d ch ild ren . J A p p lied D ev elo p P sy ch o l, 2 2 (4) 3 3 3 - 3 6 1 .
K op p itz EM (1968) P sy c h o lo g ic a l ev a lu a tio n o f c h ild r e n ’s h u m a n fig u r e d ra w in g s . G run e & Stratton, N ew Y ork.
K op p itz EM, C a su llo MM (1983) E xplorin g cu ltu ral influ
e n c e s on h u m a n fig u r e d r a w in g s o f y o u n g a d o le s c e n ts . P erce p M ot S k ills 5 7 : 4 7 9 -4 8 3 .
L a Voy SK, P e d e r s e n WC, R eitz JM v e a rk .(2 0 0 1 ) C hildren 's d r a w in g s : A cro ss-cu ltu ral a n a ly s is f r o m J a p a n a n d th e U nited S ta tes . S c h P sy c h o l Int 2 2 : 5 3 63.
M a ch o v er KA (1949) P erso n a lity p ro jectio n in th e d r a w ing o f a h u m a n fig u r e . CC T h o m a s (ed) S prin gfield, Illinois.
M atto H C (2002) In v estig atin g th e validity o f th e D raw - A -P erson sc r ee n in g p r o c e d u r e f o r em o tio n a l d istu r
b a n c e . P s y c h A s s e s s 14: 2 2 1 -2 2 5 .
M otta RW, Little SG, T obin MI (1993) T h e u s e a n d a b u s e o f h u m a n fig u r e d ra w in g s . S c h P sy c h o l Q u art 8 :1 6 2
169.
N aglieri JA , M cN eish T J, B a r d o s AN (1991) D raw-A-
P erso n : S creen in g p r o c e d u r e f o r
em o tio n a l d istu r b a n c e . TX: P roE d, A ustin.
Ö zer S (2007) T u rk ish c h ild r e n ’s B e n d e r G e s ta lt p e r f o r m a n c e : A p ilo t stu d y a n d p relim in a ry n orm s. P ercp t
M ot S k ills 1 0 5 : 8 7 2 -8 8 2 .
Ö zer S (2008) B ir in s a n çiz te s tin d e ço cu k la rın p e r fo r m a n s la r ın d a c in s iy e t v e s o s y a l etkiler. XV. U lu sal P siko loji K on g resi.
Ö zer S (2009) R ela tio n s h ip o f B e n d e r G e s ta lt d e v e lo p m en ta l s c o r e s a n d h u m a n d ra w in g
d e v e lo p m e n ta l s c o r e s in a s a m p le o f T u rk ish p r e s c h o o l ch ild ren . S c h P sy ch o l In t (b a s k ıd a ).
R eith m iller R J, H a n d le r L (1997) P ro b lem a tic m e th o d s a n d u n w a rra n te d co n clu s io n s in
DAP r e s e a r c h : S u g g es tio n s f o r im p rov ed r e s e a r c h p r o c e d u r es . J P ers A s s e s s 6 9 : 4 5 9 -4 7 5 .
R o selli M, A rd illa A (2003) T h e im p a ct o f cu ltu re a n d e d u c a tio n o n n o n -v erb a l n e u r o p s y c h o lo g ic a l m e a s u r e m en ts: A critical rev iew . B ra in C ogn 52(3) 3 2 6 -3 3 3 .
S a y ıl M (2004) Ç o cu k çizim lerinin k lin ik a m a ç lı k u l
lan ım ı ü z erin e b ir d e ğ e r le n d ir m e . T ürk P siko loji Y azıları 7 (14) 1-13.
S m ith D, D uM ont F (1 9 9 5 ) A C a u tio n a r y S tu d y : U n w a rran ted In terp reta tio n s o f th e D raw -A -P erson T est.
P ro f R e s P ra ctice 2 6 : 2 9 8 -3 0 3 .
S h u ttle w o rth -E d w a rd s A, K em p RD, R u s t AL v e a rk . (2 0 0 4 ) C ro ss-cu ltu ral e ffe c t s o n IQ p e r fo r m a n c e : A rev iew a n d p relim in a ry n o rm a tiv e in d ica tio n s o n WAIS- III te s t p e r fo r m a n c e . J Clin E x p N eu r o p s y ch 2 6 : 9 0 3 9 2 0 .
T haringer, DI S ta r k K ( 1 9 9 0 ) A Q u alitativ e v er su s Q u an titativ e A p p r o a c h to E v a lu a tin g th e D raw -A -P erson a n d K in etic F a m ily D raw ing: A S tu d y o f M ood- a n d A n xiety- D iso rd er C hildren . P s y c h A s s e s s : A J C on su lt
Clin P s y c h 2: 3 6 5 -3 7 5 .
U çm an P (1972) A n o rm a tiv e stu d y o f th e G o od en o u g h - H arris te s t o n a T u rk ish s a m p le . M ental T e s ts a n d C ultural A d a p ta tio n için d e, L J C ro n b a c h v e P JD D ren th (ed) T h e H a g u e : M outon, s :3 6 5 -3 7 4 .
V e d d e r P, v a n d e V ijfeijk en K, K o o k H (2000) B orrow in g N orm s f o r th e H u m an F ig u re D raw in g T est: h o w to v a l
id a te th is p r a c tic e ? S c a n d J E d u c R e s e a r c h 4 4 : 3 9 3 4 0 4 .
Y a v u z er H (1992) R es im ler iy le Ç ocu k. R em z i K itab ev i, İsta n b u l.