• Sonuç bulunamadı

Ýki Uçlu Duygudurum Bozukluðunda Metabolik Sendrom Sýklýðý

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ýki Uçlu Duygudurum Bozukluðunda Metabolik Sendrom Sýklýðý"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Özet

Amaç: Bu çalýþmada iki uçlu bozuklukta metabolik sendrom sýklýðýnýn saðlýklý kontrollerle karþýlaþtýrýlmasý amaçlanmýþtýr.

Gereç ve Yöntemler: Çalýþmaya remisyonda olan, 59’u kadýn, 46’sý erkek olmak üzere 105 iki uçlu duygudurum bozukluklu hasta alýndý. Metabolik sendrom NCEP ATP III (Adult Treatment Protocol of the National Cholesterol Education Program) ölçütlerine göre tarandý.

Bulgular: Hastalarýn %29.5’inde ve kontrollerin %20’sinde metabolik sendrom görüldü. 59 kadýn hastanýn 16’sýnda (%27) ve 46 erkek hastanýn 15’inde (%32) saptandý. Hasta ve kontroller arasýnda metabolik sendrom sýklýðý açýsýndan anlamlý bir fark bulunamadý. Hastalarda cinsiyet ve metabolik sendrom sýklýðý arasýnda anlamlý bir iliþki bulunamadý.

Sonuç: Hastalarda kontrollere göre daha yüksek oranda metabolik sendrom saptandý ancak bu fark istatistiksel olarak anlamlý deðildi. Ýki uçlu duygudurum bozukluðu ve bu hastalýkta kullanýlan ilaçlarýn metabolik sendrom açýsýndan riski artýrmadýðý düþünülebilir. Cinsiyetler arasýnda metabolik sendrom sýklýðý açýsýndan fark yoktu.

Anahtar kelimeler: Duygulaným bozukluklarý, psikotik; Afektif Psikozlar, Ýkiuçlu;

Metabolik sendrom X.

Abstract

Purpose: To compare the prevalences of metabolic syndrome in both patients with bipolar disorder and healthy controls.

Material and Methods: A total of 105 patients with remitted bipolar disorder, 59 females and 46 males, and 20 healthy subjects were enrolled to the study. Metabolic syndrome was screened according to the Adult Treatment Protocol of the National Cholesterol Education Program III criteria.

Results: Metabolic syndrome was determined in 29.5% of patients and 20% of controls.

There was metabolic syndrome in 16 (27%) of 59 female patients and 15 (32%) of 46 male patients. There were no important differences between the patients and controls in regards to the prevalence of metabolic syndrome. There were no significant relationship between gender and the prevalence of metabolic syndrome in patients with bipolar disorder.

Conclusion: It has been found that there was a higher rate of metabolic syndrome in patients with bipolar disorder than in controls, but this difference was not statistically important. It may be concluded that bipolar disorder itself and the drugs used in the treatment of this disorder may not increase the risk of metabolic syndrome. Considering the gender distribution,there were no significant difference for the prevalence of metabolic syndrome.

Key words: Affective Disorders, Psychotic; Affective Psychosis, Bipolar; Metabolic Syndrome X.

Submitted : September 18, 2008 Revised : May 23, 2011 Accepted : July 05, 2011

Metabolic Syndrome in Bipolar Affective Disorder

Bayram Yýldýz

Specialist of Psychiatry

Kayseri Training and Research Hospital drbyildiz@gmail.com

Mustafa Tayfun Turan

Professor of Psychiatry Erciyes University tayfunturan@hotmail.com

Aslý Beþirli

Research Assistant in Psychiatry Erciyes University

abesirli2006@yahoo.com

Corresponding Author:

Prof. Dr. M. Tayfun Turan Erciyes Üniversitesi Týp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalý

Ýki Uçlu Duygudurum Bozukluðunda Metabolik

Sendrom Sýklýðý

(2)

Giriþ

Ýki uçlu duygudurum bozukluðu (ÝUDB) belli bir düzen olmaksýzýn tekrarlayan depresif, manik ya da her ikisini kapsayan karma epizodlarla giden ve bu epizodlar arasýnda kiþinin tamamen saðlýklý duygudurumu haline (ötimi) dönebildiði bir hastalýktýr (1). Duygudurum bozukluklarý yakýn zamanlarda önemli bir halk saðlýðý sorunu olarak deðerlendirilmeye baþlanmýþtýr. Dünya Saðlýk Örgütü, dünya çapýnda en acil saðlýk sorunlarýný sýraladýðý listesinde depresyonu dördüncü sýraya koymuþtur (2). DSM IV’e göre duygudurum bozukluklarý, depresif bozukluklar, iki uçlu bozukluklar, genel týbbi bir duruma baðlý duygudurum bozukluðu ve madde kullanýmýnýn yol açtýðý duygudurum bozukluðu biçiminde sýnýflandýrýlýr (3).

Metabolik sendrom (MS) bir multisistem bozukluðu olarak tanýmlanýr. Ciddî psikiyatrik hastalýðý olanlarda genel populasyona oranla daha sýk görüldüðü iddia edilen metabolik sendrom (4) bir bireyde genetik faktörlere ve çevresel etmenlere baðlý olarak ortaya çýkan, birden fazla kardiyovasküler risk faktörünün kümelendiði hastalýklar topluluðudur (5). Bu sendromun baþlýca elemanlarý; insülin direnci, hiperinsülinemi, bozulmuþ glukoz toleransý, yüksek trigliserid (TG) düzeyi, düþük HDL (yüksek dansiteli lipoprotein) kolesterol düzeyleri, hipertansiyon (HT) ve abdominal obezitedir (6). Son yýllarda insülin rezistansýyla ilgili birkaç kardiyovasküler risk faktörü de metabolik sendroma dahil edilmiþtir. Bunlar vasküler inflamasyon bozukluklarý ve hipofibrinolizdir (7).

Metabolik sendrom, sendrom X ve insülin rezistans sendromu terimlerinin hepsi; obezite (abdominal yaðlanma), HT, dislipidemi, hiperürisemi ve glukoz homeostasis bozukluklarýný (örn. insülin direnci, glukoz intoleransý, hiperinsülinemi veya tip 2 diyabet) hatýrlatan bir grup metabolik ve kardiyovasküler anormalliði tanýmlayacak þekilde adlandýrýlmýþtýr (7).

Metabolik sendromun temelinde yatan esas fizyopatolojik olay, hedef dokularýn insülinin uyardýðý glukoz kullanýmýna direncidir. MS geliþmiþ ve geliþmekte olan ülkelerde yaþam tarzý deðiþiklikleri nedeni ile bir salgýn haline gelerek ateroskleroze baðlý kardiyovasküler hastalýk (KVH)’larýn sýklýðýnda artýþa yol açmakta (5) ve bu hastalýklar nedeniyle mortaliteyi artýrmaktadýr (8). MS’nin geliþmesine; genetik faktörler, sedanter yaþam tarzý, düzensiz diyet, sigara içimi, madde kötüye kullanýmý ve ilerleyici kilo alýmý gibi faktörler katkýda bulunmaktadýr (5).

Psikotik bozukluðu olan hastalarda obezite, hipertansiyon, hiperlipidemi ve tip 2 diyabet gibi fiziksel hastalýklar giderek artan bir oranda görülmektedir. Son zamanlarda araþtýrýcýlar bu hastalýklarýn bir arada görülmesini metabolik sendrom kapsamý içinde deðerlendirmeye baþlamýþlardýr (4). Þizofrenisi ve duygulaným bozukluðu olan bireylerde diyabet ve obezite gibi kardiyovasküler hastalýk risk faktörlerinin de yüksek prevelansta görüldüðü ve genel populasyona göre 1,5-2 kat yüksek olduðu saptanmýþtýr.

Bu da kardiyovasküler hastalýða baðlý ölüm (mortalite) oranýný artýrmaktadýr (9).

Bu bilgilere dayanarak bu çalýþmada da iki uçlu duygudurum bozukluðu olan hastalarda metabolik sendrom sýklýðýnýn saðlýklý kontrollerle karþýlaþtýrýlmasý amaçlanmýþtýr.

Gereç ve Yöntem

Bu çalýþmaya, Mart 2007-Mart 2008 tarihleri arasýnda Erciyes Üniversitesi Týp Fakültesi Psikiyatri polikliniðine baþvuran, DSM-IV (3) teþhis kriterlerine göre ÝUDB tanýsý konan, 18-65 yaþlarý arasýnda (yaþ ortalamasý 36,76 ± 11,90), 46’sý erkek, 59’u kadýn olmak üzere remisyonda olan 105 hasta alýnmýþtýr. Hastalardan 46’sý duygudurum düzenleyici (DD) (21’i lityum, 16’sý valproik asit ve 9’u lityum ile birlikte valproik asit), 59’u duygudurum düzenleyici ile birlikte atipik antipsikotik (AA) (52’si olanzapin, 4’ü ketiapin, 2’si risperidon ve 1’i amisülpirid) kullanmaktaydý.

Taný, birbirinden baðýmsýz olarak bir kýdemli psikiyatri asistaný ve bir psikiyatri uzmaný tarafýndan klinik görüþme ile konulmuþtur ve hastalar çalýþma boyunca hastanede kalmýþlardýr. Hasta ve kontrollerde metabolik sendrom tanýsý NCEP-ATP III taný kriterlerine göre konmuþtur. Bu kriterlerde bulunan beþ parametreden (bel çevresi, kan basýncý, HDL, trigliserit ve glukoz düzeyi) üçünün varlýðýnda denekler metabolik sendrom tanýsý almýþtýr.

Eþ zamanlý veya geçmiþte ilave psikiyatrik hastalýk öyküsü olanlar, son 6 ay içinde elektro konvulzif tedavi yapýlmýþ olanlar, sigara dýþýnda madde kullanýmý veya baðýmlýlýðý olanlar, epilepsi, kafa travmasý gibi organik beyin bozukluðu yapacak nörolojik tanýsý olanlar, týbbî bir nedene baðlý duygudurum bozukluðu bulunan hastalar, oral kontraseptif kullanan kadýnlar ve tiroid fonksiyon bozukluðu olan hastalar çalýþmaya alýnmadý. Kontrol grubunu oluþturan gönüllüler, hasta grubu ile ayný yaþ aralýðýnda (yaþ ortalamasý 40,25 ± 10,69), bilinen herhangi

(3)

bir psikiyatrik, nörolojik ve metabolik hastalýðý olmayan, 11’i erkek, 9’u kadýn 20 saðlýklý kiþi idi.

Hasta ve kontroller; fizik, psikiyatrik ve nörolojik muayeneleri, rutin biyokimyasal tetkikleri, tam kan sayýmý, tiroid fonksiyon testleri yapýlarak seçildi. Tüm hastalarýn ve kontrollerin bel çevreleri, kilo ve boylarý ölçülerek beden kitle indeksi (BKÝ) hesaplandý. Kan basýncý ölçümleri (civalý sfingomanometre ile hasta oturur durumda iken, ölçüm öncesi kahve ve sigara içmeden, en az beþ dakika istirahat sonrasý) yapýldý. Hastalardan ve kontrollerden 8 saat açlýktan sonra; açlýk kan þekeri, trigliserid (TG), HDL ve kolesterol düzeylerini ölçmek amacýyla antekübital venden sabah 08:00’da kan örneði alýndý. Kontrol grubunda da ayný ölçümler yapýldý.

Ýstatistiksel Analiz. Elde edilen bütün verilerin daðýlýmýnýn normal olup olmadýðý “Kolmogorov-Simirnov” testi ile deðerlendirildi. Hasta ve kontrollerin demografik ve klinik

özellikleri arasýnda fark olup olmadýðý normal daðýlým gösteren veriler için “Baðýmsýz Örnekler t” testi ile normal daðýlým göstermeyen veriler için “Mann-Whitney U” testi ile araþtýrýldý. Hasta ve kontrollerin cinsiyet daðýlýmý, metabolik sendrom oranlarý “Ki-Kare” testi ile karþýlaþtýrýldý. Hastalarýn demografik ve klinik özellikleri ile hormon deðerleri arasýndaki iliþkiyi araþtýrmak için

“Pearson Korelasyon” testi uygulandý.

Bulgular

Hasta ve kontrol gruplarýnýn metabolik sendrom yönünden karþýlaþtýrýlmasý. Bu çalýþmaya iki uçlu duygudurum bozuklukluðu olan ancak remisyon döneminde bulunan ötimik 105 hasta alýnmýþtýr. Hasta ve kontrol gruplarý arasýnda yaþ, cinsiyet, BKÝ ve metabolik sendrom parametreleri (bel çevresi, tansiyon, trigliserid, HDL ve açlýk kan þekeri düzeyleri) açýsýndan istatistiksel olarak anlamlý bir fark bulunmadý (Tablo I). Çalýþmaya alýnan hastalarýn klinik özellikleri Tablo II’de verildi.

Tablo I. Hasta ve Kontrol Gruplarýnýn Sosyodemografik Özellikleri ve Bazý Metabolik ve Fizyolojik Deðerleri.

n: Denek sayýsý, BKÝ: Beden kitle indeksi. Deðerler (ort ± SS) olarak verildi. Hasta ve kontrol gruplarý arasýndaki hiç bir karþýlaþtýrma anlamlý bulunmadý.

Demografik veriler Hasta

n=105

Kontrol n=20 (ort ± SS)

Yaþ (yýl) 36,76 ± 11,90 40,25 ± 10,69

BKÝ (kg/m2) 27,50 ± 4,53 26,82 ± 3,26

Cinsiyet: Erkek Kadýn

46 (%43,80) 59 (%56,20)

11 (%55) 9 (%45)

Bel Çevresi (cm) 101,69 ± 11,07 98,95 ± 10,47

Diastolik TA (mmHg) 77,38 ± 10,42 79,50 ± 7,59

Sistolik TA (mmHg) 116,66 ± 13,27 117,50 ± 10,69

Trigliserid (mg/dL) 139,62 ± 85,22 110,65 ± 75,37

HDL (mg/dL) 35,53 ± 8,53 34,00 ± 9,18

Açýk Kan Þekeri (mg/dL) 88,13 ± 24,58 84,65 ± 12,84

(4)

Hastalarýn %29.5’inde ve kontrollerin %20’sinde metabolik sendrom bulunmakla birlikte gruplar arasýnda metabolik sendrom sýklýðý yönünden istatistiksel olarak anlamlý fark tespit edilmemiþtir (c2=0.756, p=0.282).

Hastalarda ve kontrollerde metabolik sendrom varlýðý yönünden kadýn, erkek daðýlýmýna bakýldýðýnda her iki grupta da cinsiyet açýsýndan istatistiksel olarak anlamlý fark bulunmadý (hasta ve kontrollerde sýrasýyla c2=0.374, p=0.667 ve c2=1.818, p=0.285 ) (Tablo III).

Tablo II. Hastalarýn (n=105) Klinik Özellikleri

Deðerler (ort ± SS) olarak verildi. HDDÖ: Hamilton Depresyon Derecelendirme Ölçeði, YMRS: Young Mani Derecelendirme Ölçeði.

Tablo III. Hasta ve Kontrollerin Metabolik Sendrom Açýsýndan Cinsiyet Daðýlýmlarý

p>0,05 Gruplar

MS var MS yok

Kadýn Sayý (%)

Erkek Sayý (%)

Kadýn Sayý (%)

Erkek Sayý (%)

Hasta 16 (27) 15 (32,6) 43 (72,88) 31 (67,4) 105 (100) 0,374

Kontrol 3 (33,3) 1 (9,09) 6 (66,6) 10 (90,9) 20 (100) 1,818

Toplam Sayý (%)

x2

Hasta grubunda korelasyon incelemeleri. Hastalarýn yaþý ile bel çevresi arasýnda; hastalýk süresi ile bel çevresi, BKÝ, sistolik ve diyastolik tansiyon, kan þekeri, trigliserid düzeyi arasýnda; ilaç kullaným süresi ile bel çevresi, sistolik

ve diyastolik tansiyon, BKÝ ve trigliserid düzeyi arasýnda pozitif iliþki bulundu. Hasta grubundaki önemli korelasyonlar Tablo IV’da verilmiþtir.

Tablo IV. Hasta Grubundaki Bazý Korelasyon Katsayýlarý (r) Bel çevresi Kan Þekeri Sistolik

tansiyon

Diastolik tansiyon

Trigliserid BKÝ

Yaþ r =0.347* r =0.262* r =0.432* r =0.440* r =0.300* r =0.347*

BKÝ r =0.839* r =0.119 r =0.403* r =0.417* r =0.300* 1 Hastalýk

süresi

r =0.351* r =0.198* r =0.398* r =0.479* r =0.334* r =0.350*

Bel çevresi 1 r =0.216* r =0.428* r =0.424* r =0.347* r =0.839*

Ýlaç kul.

Süresi

r =0.283* r =0.181 r =0.363* r =0.390* r =0.379* r =0.372*

*p<0,05

Klinik Özellikleri

Hastalýk baþlama yaþý 25,59 ± 9,16

Hastalýk süresi (yýl) 11,26 ± 8,59

Ýlaç kullaným süresi (ay) 75,83 ± 50,33

HDDÖ skoru 6,10 ± 1,49

YMRS skoru 7,79 ± 1,76

(5)

Cinsiyetler arasýnda metabolik sendrom sýklýðý açýsýndan istatistiksel olarak anlamlý fark bulunmamýþtýr. Metabolik sendromun cinsiyet farký gösterip göstermediði konusunda fikir birliði yoktur. Amerika Birleþik Devletleri’nde genel popülasyonda MS görülme sýklýðý erkeklerde % 24 ve kadýnlarda % 23.4 olarak saptanmýþ ve kadýnlar ile erkeklerin benzer MS görülme sýklýðýna sahip olduklarý bildirilmiþtir (26). Ýtalya’da yapýlan bir çalýþmada genel popülasyonda MS görülme sýklýðý kadýnlarda %15, erkeklerde %18 olarak bildirilmiþtir (11). Onat ve arkadaþlarý tarafýndan ülkemizde yapýlan TEKHARF çalýþmasýnda MS görülme sýklýðý erkeklerde % 27 ve kadýnlarda % 38.6 olarak bildirilmiþtir (13). Sanisoðlu ve arkadaþlarý ülkemizde MS görülme sýklýðýný kadýnlarda

% 27.3 ve erkeklerde %10 olarak bildirmiþlerdir (14).

Kozan ve arkadaþlarý da MS görülme sýklýðýný kadýnlarda

% 39.6 ve erkeklerde % 28 olarak bildirmiþlerdir (12).

Ýki uçlu duygudurum bozukluðu olan hastalarda yapýlan çalýþmalarda da kadýn ve erkek hastalarda deðiþik oranlarda MS bildirilmiþtir. Amerika’da yapýlan bir çalýþmada ÝUDB’li kadýnlarda %29, erkeklerde %31 oranýnda MS saptanmýþtýr (22). Ülkemizde yapýlan bir çalýþmada kadýn hastalarda %36.2, erkek hastalarda %29.5 oranýnda MS saptanmýþtýr (25). Ülkemizde 2008 yýlýnda yapýlan baþka bir çalýþmada da ÝUDB’li hastalarda cinsiyetler arasýnda MS sýklýðý açýsýnda fark bulunmadýðý bildirilmiþtir (27).

Ülkemizde saðlýklý eriþkinlerde kadýnlarda MS daha sýk görülürken ÝUDB’li hastalarda cinsiyet farký bulunmamaktadýr. Bunun nedeni olarak erkeklerin çalýþma ve sosyal hayatta daha aktif olmasý ve hastalýk ortaya çýktýðýnda sosyal ve mesleki iþlevselliðin azalýyor olmasý düþünülebilir.

Bu çalýþmada tek baþýna bel çevresi ele alýndýðýnda hasta grubunda bel çevresi ölçümleri kontrollere göre biraz yüksek olmasýna raðmen bu fark istatistiksel olarak anlamlý bulunmamýþtýr. Ýlaç gruplarý deðerlendirildiðinde DD+AA kullananlarda sadece DD kullananlara göre anlamlý derecede yüksek bel çevresi ölçümleri bulunmuþtur. Bel çevresi ölçümü merkezi tip yaðlanma düzeyini göstermektedir. Uluslararasý diyabet federasyonu (IDF) 2005 yýlýnda yaptýðý metabolik sendrom tanýmlamasýnda bel çevresi uzunluðunu daha aþaðý çekmiþ ve bu kriterin taný için mutlaka olmasý gerektiðini belirtmiþtir (28). Kato ve arkadaþlarý (2004) metabolik sendromun merkezi tip yaðlanma ile iliþkisinin obezite (beden kitle göstergesi) ile olandan daha güçlü olduðunu vurgulamaktadýr. Yani yaðlanmanýn miktarýndan çok daðýlýmý risk oluþturmaktadýr. Bu nedenle Kato ve arkadaþlarý (2004) Tartýþma

Hasta ve kontroller arasýnda metabolik sendrom sýklýðý açýsýndan istatistiksel olarak anlamlý fark yoktu. Genel popülasyonda MS sýklýðý ile ilgili yapýlan çalýþmalarda çok farklý oranlar bulunmuþtur. Amerika Birleþik Devletleri’nde genel popülasyonda MS görülme sýklýðý saðlýklý eriþkinlerde % 23,1 olarak bildirilmiþtir (10).

Ýtalya’da yapýlan bir çalýþmada saðlýklý eriþkinlerde %16,4 oranýnda MS saptanmýþtýr (11). Ülkemizde saðlýklý eriþkin nüfusta metabolik sendrom sýklýðý ile ilgili çalýþmalarda da deðiþik oranlar bulunmuþtur. Kozan ve arkadaþlarý 2005 yýlýnda %33.9, Onat ve arkadaþlarý 2001 yýlýnda

%37 ve Sanisoðlu ve arkadaþlarý 2006 yýlýnda %17.9 oranýnda metabolik sendrom rapor etmiþlerdir (12,13,14).

Bu farklý oranlarýn nedeni çalýþmaya alýnan kiþilerin yaþ ortalamasý, yaþam biçimi ve etnik kökeni olabilir.

Ýki uçlu hastalarda obezite (15,16), diyabet (17,18), dislipidemi (17,19,20) ve HT’yi (21) deðerlendiren çalýþmalar bulunmasýna raðmen metabolik sendromla ilgili çalýþmalar son zamanlara kadar yapýlmamýþtýr.

Fagiolini ve arkadaþlarý tarafýndan Amerika’da yapýlan bir çalýþmada hastanede yatan 171 iki uçlu duygudurum bozukluðu olan hastada MS sýklýðý %30 bulunmuþtur (22). Norveç’te yapýlan bir çalýþmada 110 hastada %21.5 oranýnda (23), Ýspanya’da yapýlan baþka bir çalýþmada 194 hastada %22.4 oranýnda metabolik sendrom tespit edilmiþtir (24). Türkiye’de iki uçlu duygudurum bozukluðu olan hastalarda yapýlan bir çalýþmada ATP-III’e göre MS sýklýðý %32 olarak bulunmuþtur (25). Türkiye’deki hastalarda MS sýklýðý Avrupa’daki hastalardan yüksek, Amerika’daki hastalara yakýn düzeydedir.

Bilindiði kadarýyla ÝUDB’de metabolik sendrom sýklýðý ile ilgili daha önceki çalýþmalarda; hasta grubu kontrol grubu ile karþýlaþtýrýlmayýp saðlýklý kiþilerde yapýlan metabolik sendrom prevelans çalýþmalarýna atýf yapýlarak hastalarda yüksek metabolik sendrom oranlarý bildirilmiþtir.

Bu çalýþmada 105 hastanýn 31’inde (%29.5) ve 20 kontrolden 4’ünde (%20) metabolik sendrom saptanmýþtýr.

Hasta ve kontrol grubu arasýndaki bu fark istatistiksel olarak anlamlý bulunmamýþtýr. Bu çalýþmada bulunan hastalardaki metabolik sendrom oraný Sanisoðlu ve arkadaþlarýnýn saðlýklý eriþkin nüfusta bulduðu orandan yüksek (14), Kozan ve arkadaþlarý ile Onat ve arkadaþlarýnýn bulduðu orandan biraz düþüktür (12, 13).

Bu çalýþmada 59 kadýn hastanýn 16’sýnda (%27), 46 erkek hastanýn 15’inde (%32) metabolik sendrom saptanmýþtýr.

(6)

tek baþýna bel çevresi ölçümünün MS’un önemli bir göstergesi olduðunu ifade etmiþlerdir (29). Yaptýklarý çalýþmada klozapin kullanan hastalarda bel çevresi ölçümü sadece duygudurum düzenleyici kullanan hastalardan daha yüksek çýkmýþtýr (29). Bu sonuç klozapin kullanýmýnýn merkezi tip yaðlanma ile doðrusal bir iliþkisi olabileceðini düþündürmektedir. Ýki uçlu duygudurum bozukluðunun kendisi belki de bel çevresinde yaðlanma nedeni olabilir.

Hastalardaki sosyal ve mesleki iþlevsellikte bozulma, inaktivite, iþtah deðiþiklikleri ve kullanýlan ilaçlar da bel çevresinde artýþýn nedeni olabilir.

Bu çalýþmada MS sýklýðý araþtýrýlmasý açýsýndan kontrol sayýsý azdý. Bu çalýþmanýn kesitsel olmasý ve hastalarda metabolik parametrelerin bir kez deðerlendirilmesi ilaçlarýn kullanýmýna baðlý metabolik deðiþiklikleri göstermesi açýsýndan yetersizlik oluþturabilir. Ýlaç kullanmayan hasta grubunun oluþturulamamasý metabolik deðiþikliklerin ilaca mý yoksa hastalýðýn kendisine mi baðlý olduðunun gösterilmesi açýsýndan kýsýtlýlýk oluþturabilir.

Sonuç olarak, hastalarda obezite, ailede diyabet öyküsü, hiperglisemi gibi risk faktörleri varsa ilaç seçimi konusunda dikkatli olunmalýdýr. Risk faktörlerinin olmasý halinde ve atipik antipsikotik tedavi baþlanan hastalarda metabolik parametrelerin belli aralýklarla takibi gereklidir. Metabolik yan etki geliþen hastalarda doz azaltma yerine metabolik yan etkisi daha az olan bir ilaca geçilmesi daha uygundur.

Metabolik parametreler göz önüne alýndýðýnda duygudurum düzenleyici ilaçlarýn daha güvenilir olduðu unutulmamalýdýr.

Kaynaklar

1. Iþýk E. Depresyon ve Bipolar Bozukluklar 1. baský, Görsel Sanatlar Yayýnevi, s:467–483, 2003.

2. Kaplan HI, Sadock BJ. Klinik Psikiyatri (Çeviri.

Hamdullah Aydýn, Ali Bozkurt, editörler). 2005. s.1559.

3. Amerikan Psikiyatri Birliði: Ruhsal Bozukluklarýn Tanýsal ve Sayýmsal Elkitabý (Çeviri. Ertuðrul Köroðlu), Hekimler Yayýn Birliði, Ankara, 2007.

4.Toalson P, Ahmed S, Hardy T, Kobinoff G. The metabolic syndrome in patients with severe mental illnesses. Prim Care Companion J Clin Psychiatry 2004; 6(4):152–158.

5.Özbakkaloðlu M, Demirci C. Yüzyýlýn salgýný: Metabolik s e n d ro m . S S K Te p e c i k H a s t a n e s i D e rg i s i 2003;13(3):121–127.

6. Aytekin O. Diabetes Mellitus ve Aterosskleroz. In:

Mustafa Yenigün, editör. Her Yönüyle Diabetes Mellitus (2. baský). Nobel Týp Kitapevi, Ýstanbul 2001. s.697–791.

7. Festa A, D’Agostino R Jr, Howard G, Mykkänen L, Tracy RP, Haffner SM. Chronic subclinical inflammation as part of the insulin resistance syndrome: the Insulin Resistance Atherosclerosis Study (IRAS). Circulation 2000;102(1):42–47.

8. Heiskanen T, Niskanen L, Lyytikäinen R, Saarinen PI, Hintikka J. Metabolic syndrome in patients with schizophrenia. J Clin Psychiatry 2003;64 (5):575–579.

9. Casey DE. Metabolic issues and cardiovasculer disease in patients with psychiatric disorders. Am J Med. 2005;

118 Suppl 2:15-22.

10. Ford ES, Giles WH, Mokdad AH. Increasing Prevalence of of the metabolic syndrome among U.S. adults. Diabetes Care 2004; 27(10):2444–2449.

(7)

11. Bo S, Cicone G, Pearce N, et al. Prevalence of undiagnosed metabolic syndrome in a population of adult asymptomatic subjects. Diabetes Res Clin Pract 2007;

75(3):362–365.

12. Kozan O, Oguz A, Abaci A, et al. Prevalence of the metabolic syndrome among Turkish adults. Eur J Clin Nutr. 2007;61(4):548–553.

13. Onat A, Sansoy V. Halkýmýzda koroner hastalýðýn baþsuçlusu metabolik sendrom: sýklýðý unsurlarý, koroner risk ile iliþkisi ve yüksek risk kriterleri. Türk Kardiyoli Derneði Arþivi 2002;30 (1): 8-15.

14. Sanisoðlu SY, Öktenli C, Hasimi A, Yokusoglu M, Ugurlu M. Prevalence of metabolic syndrome–related disorders in a large adult population in Turkey. BMC Public Health 2006; 6: 92.

15. Fagiolini A. Frank E. Houck PR, el al. Prevalence of obesity and weight change during treatment in patients with bipolar I disorder. J Clin Psychiatry 2002; 63(6):

528–533.

16. Elmslie JL, Silverstone JT. Mann JI, Williams SM, Romans SE. Prevalence of overweight and obesity in bipolar patients. J Clin Psychiatry 2000; 61(3): 179–184.

17. Kilbourne AM, Cornelius JR, Han X et al. Burden of general medical conditions among individuals with bipolar disorder. Bipolar Disord 2004; 6(5): 368–373.

18. Lilliker SL. Prevalence of diabetes in a manic- depressive population. Compr Psychiatry 1980; 21(4):

270–275.

19. Sobczak S, Honig A, Christophe A et al. Lower high- density lipoprotein cholesterol and increased omega-6 polyunsaturated fatty acids in first-degree relatives of bipolar patients. Psychol Med 2004; 34(1): 103–112.

20. Horrobin DF, Bennett CN. Depression and bipolar disorder: relationships to impaired fatty acid and phos- pholipid metabolism and to diabetes, cardiovascular disease, immunological abnormalities, cancer, ageing and osteoporosis. Possible candidate genes. Prostaglandins Leukot Essent Fatty Acids 1999; 60 (4): 217–234.

21. Yates WR. Wallace R. Cardiovascular risk factors in affective disorder. J Affect Disord 1987; 12(2): 129- 134.

22. Fagiolini A Frank E, Scott JA, Turkin S, Kupfer DJ.

Metabolic syndrome in bipolar disorder:findings from the Bipolar Disorder Center for Pennsylvanians. Bipolar Disord 2005:7(5):424–430.

23. Birkenaes AB, Opjordsmoen S, Brunborg C, et al. The level of cardiovascular risk factors in bipolar disorder equals that of schizophrenia: a comparative study. J Clin Psychiatry 2007; 68(6): 917–923.

24. Garcia-Portilla MP, Saiz PA, Benabarre A, et al. The prevelence of metabolic syndrome in patients with bipolar disorder. J Affect Disord 2008; 106(1-2):197-201.

25. Yumru M, Savaþ HA, Kurt E, et al. Atypical antipsychotic related metabolic syndrome in bipolar patients. J Affect Disord 2007; 98(3):247–252.

26. Ford ES, Giles WH, Dietz WH. Prevalence of the metabolic syndrome among US adults: Findings from the third national health and nutrition examination survey.

Jama,2002;287(3):356–359.

27. Yumru M, Savaþ E, Gergeroðlu HS ve ark. Ýki uçlu bozuklukta metabolik sendrom, serum leptin düzeyleri ve tedavi iliþkisi. Klinik Psikofarmakoloji Bülteni 2008;

18(2);79–83.

28. International Diabetes Federation. The IDF consensus worldwide definition of the metabolic syndrome.

International Diabetes federation, Brussels 2005.

(8)

29. Kato MM, Currier MB, Gomez CM, Hall L, Gonzalez- Blanco M. Prevalence of metabolic syndrome in hispanic and non-hispanic patients with schizophrenia. Prim Care Companion J Clin Psychiatry,2004; 6(2):74–77.

Referanslar

Benzer Belgeler

Hasta grubunda metabolik sendromu olanların medyan PAŞİ değeri 13,6 iken, metabolik sendromu olmayanların medyan PAŞİ değeri 11,2 idi ve fark istatistiksel olarak anlamlı

Bu nedenle kendi başına kardiyovas- küler hastalıklar için bağımsız bir risk faktörü olan sigara kullanı- mının, MetS gelişimi üzerine de olumsuz etkilerinin ortaya kon-

Yirmi yaş üzeri kadınlarda metabolik sendrom sıklığı ve bunu etkile- yen faktörler adlı çalışmamızda (1) 130/85 mmHg ve daha yüksek tansi- yon değerine sahip kişiler ile

 İnsülin direncinin üstesinden gelinmesi, tip 2 diyabet gelişiminin önlenmesi, kalp krizi ve inme gibi tabloların önüne geçilmesi başlıca tedavi hedeflerini

[34] Bizde çalışmamızda daha önceki çalışmalara benzer şekilde bazal insülin düzeyi ve HOMA-IR ile VKİ, bel çevresi, sistolik kan basıncı, diyastolik kan

•  İmmun ve enerji metabolizmasının işlevsel ve biyokimyasal etkileşimlerinin bozulması, T1DM, T2DM ve ateroskleroz gibi kronik metabolik hastalıklarda sık

Çalışmada beslenmenin MetS sıklığını etkilemediği bu- lunmakla birlikte, düşük yağlı, yüksek sebze ve meyve ile sağlıklı bir beslenme, bireylerde MetS için önemli

Bu araþtýrmada ikiuçlu duygudurum bozukluðu hastalarýyla ruh- sal hastalýk öyküsü bulunmayan saðlýklý kontrol grubu arasýnda HLA antijenlerinin