• Sonuç bulunamadı

Karýn Orta Hat Kesi Fýtýðý Onarýmý ve Nükse Etki Eden Faktörler

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Karýn Orta Hat Kesi Fýtýðý Onarýmý ve Nükse Etki Eden Faktörler"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Özet

Amaç: Ýzmir Atatürk Eðitim ve Araþtýrma Hastanesi 3. Cerrahi Kliniðinde Ocak 1997-Mayýs 2005 yýllarý arasýnda opere ettiðimiz 62 karýn orta hat kesi yeri fýtýklý hastaya ait bulgular ve nükse etki eden faktörleri incelemek

Gereç ve Yöntem: Olgular; cinsiyet, yaþ, yandaþ hastalýklar, nükse etki eden faktörler, onarým yöntemleri (primer veya yamalý-onlay, inlay, sublay), postoperatif komplikasyonlar, hastanede kalýþ süresi açýsýndan deðerlendirildi.

Bulgular: Kadýn (n:39; %62,9) hastalar çoðunlukta olup yaþ ortalamasý 54,9 idi. Yandaþ hastalýklarýn ve nükse etki eden faktörlerin nüksü artýrmadýðý görüldü. Primer onarým sekiz (%12,9), polipropilen yama ile onarým 54 (%87,1) hastaya uygulandý. Yama, onlay (22 olgu), inlay (dokuz olgu) veya sublay (23 olgu) olarak yerleþtirildi. Postoperatif erken komplikasyon sublay yöntemde en sýktý. Nüks olan olgu sayýsý sýrasýyla üç (%13,6), iki (%22,2), iki (%8,7) idi. Primer onarým sonrasý ise bir (%12,5) olguda nüks saptandý. Bu olgularýn tümü kadýndý.

Hastanede kalýþ süresi ortalama 7,9 (5-11) gün idi. Mortalite gözlenmedi.

Sonuç: Orta hat kesi yeri fýtýðý kadýnlarda sýk geliþmiþ olup onarým sonrasý nüks kadýnlarda görülmüþtür. Yandaþ hastalýklarýn ve kolaylaþtýrýcý etkenlerin var olmasý nüksü artýrmadýðý, yamalý yamasýz onarým sonrasý nüks oranlarýnda belirgin fark olmadýðý ve inlay yöntemi sonrasý nüksün daha sýk olduðu saptanmýþtýr.

Anahtar Kelimeler: Nüks; Risk Faktörleri; Ventral Fýtýk.

Abstract

Purpose: In this retrospective study, 62 patients with median incisional hernia who were operated in January 1997- May 2005 were evaluated for the factors affecting the recurrence of incisional hernia repair.

Material and Methods: The patients were evaluated on parameters such as gender, age, comorbidity factor affecting recurrence, technics of repair (primary or with mesh-onlay, inlay, sublay) postoperative complications, length of stay at the hospital.

Results: Female patients were majority (n:39; 62.9%), median age was 54.9. Comorbidity and other factors were not effective on recurrence rate. Primary repair was performed in eight (12.9%) patients while polypropilen mesh was used in 54 (87.1%) patients. In 22 patients mesh was put onlay, in nine patients inlay and in 23 patients the mesh was used by sublay technique. Postoerative early complication rate was high at sublay technique. The recurrence rates were three (13.6%), two (22.2%) and two (8.7%) respectively. Only one (12.5%) recurrence was recorded following primary repair. All the recurrences were observed in female patients. Median hospital stay was 7.9 (5-11) days. No mortality was recorded.

Conclusion: Median incisional hernia and recurrences were common in female patients.

Comorbidity, other factors and the type of repair were found to be ineffective on recurrence rate. Following repair by inlay technique, significantly high recurrence rates were observed.

Key Words: Hernia, Ventral; Recurrence; Risk Factors.

Submitted : Mar 05, 2007 Revised : Mar 27, 2009 Accepted : July 27, 2009

Median Incisional Hernia and the Factors Affecting the Recurrence of Median Incisional Hernia Repair

Murat Coþkun

General Surgeon, MD Department of Surgery Patnos (Aðrý) State Hospital muratcoskun@yahoo.com.tr

Yasin Peker

General Surgeon, MD Clinics of 3rd Surgery

Ýzmir Atatürk Education and Research Hospital yasinpeker@yahoo.com

Fatma Tatar

General Surgeon, MD Clinics of 3rd Surgery

Ýzmir Atatürk Education and Research Hospital fafidik@hotmail.com

Necat Cin

General Surgeon, MD Clinics of 3rd Surgery

Ýzmir Atatürk Education and Research Hospital necatcin@gmail.com

Haldun Kar

General Surgeon, MD Clinics of 3rd Surgery

Ýzmir Atatürk Education and Research Hospital haldunkar@hotmail.com

Mehmet Cemal Kahya

General Surgeon, MD Clinics of 3rd Surgery

Ýzmir Atatürk Education and Research Hospital mckahya@hotmail.com

Corresponding Author:

Op.Dr.Yasin Peker Clinics of 3rd Surgery

Ýzmir Atatürk Education and Research Hospital

Karýn Orta Hat Kesi Fýtýðý Onarýmý ve Nükse Etki Eden Faktörler

This study was presented at the National Ege Surgery Congress, 23-26 April 2009, Çeþme-Ýzmir, Turkey.

(2)

Giriþ

Kesi yeri fýtýðý (KYF), kesi kenarlarýnýn ayrýlmasý ile oluþan boþluktan peritonun sürüklenmesidir. Fasya açýklýk boyutuna göre küçük (beþ cm. den küçük), orta (beþ–on cm. arasý) ve geniþ (on cm. den büyük) fýtýk olarak sýnýflandýrýlýr (1). Laparotomi uygulananlarýn %3-12’sinde geliþir (1, 2). Karýn duvarý orta hat kesileri sonrasý, transvers ve oblik kesilere oranla daha sýk görülür (2).

Küçük, hatta belirsiz olabilir; hasta tarafýndan fark edilmeyebilir. Genellikle karýn içi basýnç arttýðýnda hasta tarafýndan fark edilir. Fazla yemek yedikten sonra keskin aðrý yakýnmasý olabilir. Muayenede fasya kenarlarý ele gelebilir. Þiþmanlarda ve küçük fýtýklarda taný için bilgisayarlý tomografi yararlý olabilir (3). Dar boyunlu ise boðulma olasýlýðý fazladýr.

KYF' nýn tedavisi, cerrahidir (1, 2). Saptanan her KYF’nýn ameliyata alýnmasý þart deðildir. Aðrý, huzursuzluk, fizik görünümü bozan þiþlik ve barsakta boðulma geliþme olasýlýðýnda operasyon planlanýr (3). Ayrýlmýþ yara kenarlarý primer ya da prostetik materyal (meç, yama) kullanýlarak onarýlýr. Nüks olasýlýðý yüksek vakalarda yama kullanýmý gerekmektedir (3, 4). Primer onarým sonrasý %37 olan nüks oraný yama kullanýmý ile %15’e inebilmiþtir (5).

Bu yazýda, opere edilen karýn orta hat KYF' larýnýn özelliklerini ve nükse etki eden faktörleri incelenerek sunulmaktadýr.

Gereç ve Yöntem

Ýzmir Atatürk Eðitim ve Araþtýrma Hastanesi 3. Genel Cerrahi Kliniðinde Ocak 1997-Mayýs 2005 tarihleri arasýnda karýn duvarý orta hat fýtýðý nedeni ile ameliyata alýnan 62 olgu incelendi. Diðer karýn fýtýk tipleri nedeni ile ameliyata alýnanlar çalýþmaya alýnmadý. Olgular;

cinsiyet, yaþ, yandaþ hastalýklar, nükse etki eden faktörler, onarým yöntemleri, ameliyat sonrasý komplikasyonlar, hastanede kalýþ süreleri açýsýndan deðerlendirildi.

Olgularýn 54’ü (%87,1) polipropilen yama (PPY) ile;

sekizi (%12,9) ise primer onarým ile tedavi edildi. Nükse neden olabilecek riskleri olmayan ve küçük fýtýklar polipropilen sütür materyali ile primer onarýldý. Diðer olgularýn tümüne PPY yerleþtirildi. Yama, 22 (%40,7) olguda onlay, dokuz (%16,7) olguda inlay, 23 (%42.6) olguda ise sublay teknikle yerleþtirildi. Tekniðin seçimi, fýtýðýn özellikleri ve cerrahýn tercihine göre yapýldý.

Onlay teknikte, PPY rektus kasý kýlýfý üzerine kenarlarý en az iki cm. geçecek þekilde yerleþtirildi. Ýnlay teknikte de, PPY aponevrotik kenarlara emilmeyen dikiþlerle sabitlendi. Sublay yerleþtirme yönteminde ise fýtýk kenarlarýný en az iki cm geçecek þekilde preperitoneal ve retromüsküler olarak yerleþtirilen yama emilmeyen dikiþlerle tutturuldu. Yama ile karýn organlarý arasýna omentum yerleþtirildi. Olgularýn tümüne tromboemboli ve antibiyotik proflaksisi yapýldý; kapalý sistem emici dren yerleþtirildi.

Hastalarýn bilgilerine týbbi kayýtlardan ulaþýldý. Yandaþ hastalýk olarak aterosklerotik kalp hastalýðý, diabetes mellitus, hipertansiyon, kronik obstrüktif akciðer hastalýðý, malignite, serebrovasküler hastalýk, tüberküloz saptandý.

Kesi yeri fýtýðý onarýmýnda nükse etki eden faktörler olarak;

vücut kitle oraný (VKO>25kg/m2), yaþ (>60), çoklu operasyon (ayný kesiden yapýlmýþ birden fazla operasyon), postoperatif pulmoner komplikasyonlar (atelektezi, pnömoni, pulmoner emboli), abdominal distansiyon ve malignite analiz edildi.

Hastalar üçer aylýk aralýklarla poliklinik kontrolüne çaðrýldý.

Olgular bir-dokuz (ortalama 4,4) yýl izlendi. Gelmeyenlere telefonla ulaþýlarak çaðrýldý. Ameliyat yerinde þiþlik olmasý, fizik muayenede fasya defektinin palpe edilmesi, ultrasonografi ile fasyal defektin saptanmasý veya nüks nedeni ile opere edilmiþ olmasý fýtýðýn nüks etmiþ olduðunun göstergesi olarak kabul edildi.

Verilerin istatistiksel olarak deðerlendirmesi yapýlýrken baðýmsýz örneklerde t testi, Ki-Kare testi (Fisher’s exact test) , Mann-Whitney U testi kullanýldý. Parametrelerin tümü ortalama (±standart sapma) þeklinde verildi. Tüm analizler SPSS 15.0 for Windows istatistik paket programýnda yapýldý ve p< 0,05 anlamlý kabul edildi.

Bulgular

Karýn duvarýnýn orta hat kesi fýtýðý nedeni ile ameliyata alýnan 62 olgunun 39’u (%62,9) kadýn ve 23’ü (%37,1) erkekti. Ýnsizyonel herninin kadýnlarda daha sýk görüldüðü saptandý ( p=0,037). Olgularýn yaþ ortalamasý 54,9 (31–78) idi.

Olgularýn 37’sinde (%59,7) ek hastalýk saptandý (Tablo I). Diabetes mellitus ve hipertansiyona en sýk rastlandý.

Bu olgularýn ikisinde (%5,4 ) onarým sonrasý nüks görüldü.

Yandaþ hastalýklarýn onarýlmýþ kesi yeri fýtýklarýnýn nüksüne etkisi istatistiksel olarak anlamlý bulunmadý (Fisher’s exact test; p=0,267).

(3)

Tablo I. Kesi yeri fýtýðý olgu serisinde izlenen yandaþ hastalýklarýn nükse etkisi.

Olgularýmýzýn 51’inde (%82,2) onarýlan kesi yeri fýtýklarýnýn nüksüne etki eden faktörlerden en az bir adedi mevcuttu. Bunlardan en sýk rastlanýlanlar vücut kitle oranýn 25 kg/m2 'den, yaþýn 60’tan fazla olmasý ve hipertansiyon idi. Faktörlerin nükse etkisi, istatistiksel olarak anlamlý bulunmadý (p>0,05; Tablo II).

Tablo II. Kesi yeri fýtýðý olgu serisinde izlenen nükse etkili faktörler.

ASKH: Aterosklerotik Kalp Hastalýðý; KOAH: Kronik Obstrüktif Akciðer Hastalýðý. Yandaþ hastalýklarý olan olgularda nüks görülmesi isatatistiksel anlamlý deðildi (Fisher’s exact test; p=0,267).

n % n % Diabetes Mellitus 16 25,8 0 0,0 Hipertansiyon 16 25,8 1 6,25 Malignite 7 11,3 1 14,3

KOAH 5 8,1

ASKH 5 8,1

Serebrovasküler Hastalýk 1 1,6 Tüberküloz 1 1,6

Yandaþ Hastalýk Olgu Nüks

0 0,0 0 0,0 0 0,0 0 0,0

VKO: Vücut Kitle Oraný; PPK:Postoperatif pulmoner komplikasyonlar.

*: Fisher’s exact test.

Kesi yeri fýtýðý 54 (%87,1) olguda yama ile, sekiz (%12,9) olguda primer onarýldý. Yamalar onlay, inlay veya sublay teknikle yerleþtirildi. (Tablo III). Yamalý onarým ile primer onarým arasýnda ve yamanýn yerleþtirilme teknikleri arasýnda istatistiksel anlamlý fark saptanmadý (p>0,05).

Tablo III. Kesik Kesi yeri fýtýðý olgu serisinde, fýtýklarýn onarým ve yama yerleþtirme yöntemleri.

Olgu Nüks

N % n %

Yama yerleþtirme 54 87,1 7 13,0

Onlay 22 40,7 3 13,6

Ýnlay 9 16,7 2 22,2

Sublay 23 42,6 2 8,7

Primer 8 12,9 1 12,5

Faktör Olgu Nüks p*

n % N % VKO>25kg/m2 26 41,9 6 23,1 0,71

Yaþ>60 23 37,1 2 8,7 1,00

Çoklu operasyon 22 35,5 2 9,1 1,00 PPK 11 17,7 1 9,1 0,56 Abdominal Distansiyon 5 8,1 1 20,0 1,00

Malignite 8 12,9 1 12,5 1,00

Yama yerleþtirme þekli ile nüks arasýnda anlamlý bir iliþki saptanmadý (X2 testi, X2 =1,064, p=0,587). Yamalý ile primer onarýmýn nükse etkisinde de anlamlý iliþki yoktu (Fisher’s exact test, p=1,0).

Olgular postoperatif dönemde yara yeri enfeksiyonu (ateþ yüksekliði, yara yeri akýntýsý, lökositoz>9000/ml), postoperatif pulmoner komplikasyon (atelektazi, pnömoni, pulmoner emboli), subileus (karýnda distansiyon, ayakta direkt karýn grafisinde hava-sývý seviyeleri, gaz-gaita deþarjýnýn olmamasý) gibi erken komplikasyonlar ile fistül ve nüks gibi geç komplikasyonlar açýsýndan deðerlendirildi (Tablo IV). Ýncelenen 62 olguda postoperatif komplikasyonlarýn nükse etkisi ele alýndýðýnda, komplikasyon geliþen olgularda nüks görülmesi tek yönlü olarak anlamlýydý (Fisher’s exact test, p=0,04).

Tablo IV. Kesik Kesi yeri fýtýðý olgu serisinde izlenen ameliyat sonrasý komplikasyonlar.

Onlay (n:22) (n:9)

Sublay (n:23)

Primeronarým (n:8)

Erken Komplikasyon

Hematom 2 - 5 2

Seroma 1 - 2 -

Enfeksiyon 2 2 3 -

Cilt nekrozu - - 1 -

PPK - 1 5 -

Subileus 1 1 2 -

Geç Komplikasyon Fistül - 1 - -

Nüks 3 2 2 1 PPK:Postoperatif pulmoner komplikasyonlar.

Olgularýn hastanede kalýþ süresi ortalama 7,9 (5-11) gün idi. Hastalarýmýzda mortalite gözlenmedi.

Postoperatif dönemde bir-dokuz yýl (ortalama 4,4 yýl) arasýnda deðiþen sürelerde kontrollerini yaptýðýmýz ve çalýþmaya dahil ettiðimiz 62 olgunun sekizinde (%12,9) nüks gözlendi. Nüks vakalarýnýn tümü kadýnlarda görülmüþ olup cinsiyetler arasýndaki farklýlýk istatistiksel olarak anlamlý bulundu (p=0,037). Nüks saptanan ve semptomatik olgulara yeni onarým teklif edildi. Kabul eden üç olgu yama ile tekrar onarýldý.

Tartýþma

KYF, kapatýlan fasyanýn bir kýsmýnýn veya tamamýnýn devamlýlýðýnýn bozulmasýdýr. Karýn giriþimlerinde orta hat kesiler sonrasý transvers ve oblik kesilere oranla daha sýk geliþir (2, 4). 1997–2005 yýllarý arasýnda servimizde yapýlan 6237 ameliyatýn 125’i (%2) KYF nedeniyle yapýldý.

Kayýtlarýna ulaþýlabilen ve takipleri yapýlabilen 85 olgudan 62’si (%72,9) orta hat KYF idi.

(4)

Kadýn hastalarda, KYF daha sýk geliþir (6). Fasya yapýlarýnýn zayýflýðý, hormonal etkiler ve cilt altý yað dokusunun kalýnlýðýnýn KYF geliþiminde etkili olduðu düþünülmektedir (6, 7). Olgularýmýzý cinsiyetin nükse etkisi açýsýndan incelediðimizde; kadýn cinsiyetin nükse anlamlý etkisi saptandý (p<0.05).

KYF nükslerine yaþýn etkisini inceleyen çalýþmalarda farklý sonuçlar alýnmýþtýr (6, 7). Bizim olgularýmýzýn yaþ ortalamasý 54,9 idi. Altmýþ yaþ ve üzerindeki hastalarda anlamlý artýþ saptanmadý.

Diabetes mellitus, kronik akciðer hastalýðý, malignite, immunosupresif kullanýmý gibi yandaþ hastalýklarýn nüksü artýrýcý etkisi olmadýðý gösterilmiþtir (8, 9). Olgularýmýzý incelediðimizde yandaþ hastalýklarýnýn daðýlýmý; diabetes mellitus 16 (%25,8), hipertansiyon 16 (%25,8), malignite yedi (%11,3), kronik akciðer hastalýðý beþ (%8,1) olgu þeklinde idi ve istatistiksel olarak nükse anlamlý etkileri tespit edilmedi.

Cerrahi onarýmdaki maliyetlere morbidite de eklendiðinde onarýmýn önemi daha da artmaktadýr (10). KYF tedavisi cerrahidir. Otuz altý cm2 den daha küçük fýtýklar primer onarýlabilir (1). Daha büyük olan fýtýklar ve önceden yama ile onarýlmýþ olgularýn nüksünde yama ile onarým önerilmektedir (3, 5, 11). Son yýllarda yama çeþitleri ve özelliklerinin artmasý ile yamalý onarýmlar daha çok yapýlýr hale gelmiþtir. Nüks, primer onarým sonrasý % 12–54, mesh ile onarým sonrasýnda ise %2–32 arasýnda deðiþmektedir (1, 10, 12, 13). Yama ile onarým tekniklerinin daha düþük nüks oraný ve daha az komplikasyona neden oluðu sonucuna varýlmýþtýr (7–9, 14). Yüzdeler arasýndaki farkýn sebebi, takip sürelerinin genellikle kýsa olmasýndan kaynaklanmaktadýr (10). Bizim çalýþmamýzda olgularýmýzýn sekizine (%12,9) primer onarým, 54’üne (%87,1) yama ile onarým uygulandý. Primer onarýmda

%12,5, yama ile onarýmda %12,9 oranýnda nüks saptandý.

Ýki teknik arasýnda istatistiksel olarak anlamlý fark bulunmadý.

Yama, fasya katlarýna onlay, inlay veya sublay tekniði ile yerleþtirilir. Onlay tekniðinde, diseksiyonun fazla gerekmesi ve yama ile cilt altý dokusunun direkt temasýndan dolayý seroma, enfeksiyon, uzun süreli drenaj gereksinimi, cilt nekrozu gibi dezavantajlar söz konusu olabilir (11).

Onarým sonrasý ön karýn kasý kýlýfýna rahatlatýcý kesiler yapýlmasý ile nüks, doku yapýþtýrýcý kullanýlmasý ile seroma azaltýlabilir (3). Sublay ve inlay tekniklerde de benzer komplikasyonlar vardýr. Ýnlay yönteminde yama ile

myofasyal yapýlar arasýnda artmýþ gerilim olduðu için nüks genellikle en yüksektir (5). Sublay yöntemde PPY aponevrotik doku ile geniþ temas eder ve karýn içi basýnç ile abdominal kaslara doðru itilir. Uygulamasý diðer yöntemlere göre daha zordur ve operasyon süresi daha uzundur (5, 11). Farklý olarak sadece orta hat kesilere uygulanabilir. Çok sayýda ve birbiri ile köprüler yapmýþ fýtýklar için de uygundur (3, 5). Kapatma ve disseksiyonda zorluk, fistül geliþme riski nedeniyle de sublay ve inlay tekniklerin üstünlüðü tartýþmalýdýr (1, 3). Ortotopik karaciðer transplantlý hastalarda, inlay ve onlay yöntem sonrasý nüks oranýnda fark tespit edilmediði görülmüþtür (14). Olgularýmýzda hematom, seroma, yara yeri enfeksiyonu sublay yöntemde en çok, inlay yöntemde ise en az sýklýkta geliþti. Nüks %22,2 oranla inlay yöntemde en sýk saptandý. Yama yerleþtirme yöntemi ile nüks arasýnda anlamlý iliþki bulunmadý (p>0,05). Fistül geliþen tek olgumuza inlay yöntemi ile onarým yapýlmýþtý. Primer onarýlan olgularýmýzdan ikisinde erken komplikasyon olarak hematom görüldü. Sadece bir (%12,5) hastada nüks saptandý.

Polipropilen yama en çok araþtýrýlan, en çok kullanýlan yamadýr (3, 9–12). Ýnsizyonel herni onarýmýnda, yamalarýn fasya katlarýna tespiti ve sütür materyali konusunda pek çok çalýþma mevcuttur (9, 13). Deneysel çalýþmalarda yama tespitinin gerekli bulunmadýðý, fakat tespit yapýlmazsa yamalarda büzüþmenin daha sýk görüldüðü sonucuna ulaþýlmýþtýr (17). Yamanýn çevre saðlam fasya kenarlarýna uygun dikiþ materyali ile tespiti rutin olarak önerilmektedir (1, 3, 8, 13). Olgularýmýzýn tümünde emilmeyen, mono filaman polipropilen sütür materyali ile tespit yapýldý.

KYF oluþumunda risk faktörleri obezite, diabetes mellitus, acil cerrahi giriþim, sigara, postoperatif yara enfeksiyonlarýdýr (1, 3). Obezite, postoperatif komplikasyon oranýný anlamlý þekilde arttýrýr (9, 10, 15).

Onlay onarým, primer onarým ve otolog onarým tekniklerinin kullanýldýðý 140 olguluk çalýþmada, obezite dýþýnda hiçbir klinik deðiþkenin yineleme riskini belirgin olarak arttýrmadýðý tespit edilmiþtir (15). Amerika Birleþik Devletlerinde yapýlmýþ bir çalýþmada ise hastalar herni onarým tipleri, yaþ, cinsiyet ve VKO açýsýndan incelenmiþ ve VKO>30 hastalarda nükslerin fazla olduðu saptanmýþtýr (9). Nüksü azaltmak için preoperatif dönemde kilonun azaltýlmasý konusunda destek olunmasý ve yama kullanýmý önerilmiþtir (9, 11, 15). Nüks eden 6 (%75) olgumuzda VKO>25 kg/m2 idi. VKO’ nýn nüks KYF' ye etkisi istatistiksel olarak anlamlý bulunmadý.

(5)

KYF onarýmý sonrasý nükslerin tespiti için en az üç-beþ yýllýk takip süresinin gerektiðine inanýlmaktadýr (9, 10).

Bizim olgularýmýz bir-dokuz yýl (ortalama 4,4 yýl) arasýnda deðiþen takip sürelerinde izlendi ve %12,9 nüks saptandý.

Nükslerin tamamý operasyon sonrasý ilk bir yýllýk zaman içinde meydana geldi bu da literatürle uyumlu bulundu (6).

Olgularýn erken taburcu edilmesi ve iþlerine erken dönmesi maliyet açýsýndan incelendiðinde, yama ile onarýmýn daha uygun olduðu belirtilmiþ, fakat istatistiksel anlamlý veriler elde edilememiþtir (14–17). Hastalarýmýzýn hastanede kalma süreleri incelendiðinde; yama ile onarým tekniklerinde ortalama 7,9 gün, primer kapatýlmada 9,8 gün olarak tespit edildi. Ýstatistiksel anlamlý fark bulunamadý.

KYF onarýmý sonrasýnda nüks oluþumunda birçok faktör suçlanmýþtýr. Herni onarýmýnda mevcut olan yandaþ hastalýklar mutlaka göz önünde tutulmalýdýr. Preoperatif olarak hastalarýn iyi bir þekilde deðerlendirilmesi postoperatif geliþebilecek komplikasyonlarý azaltýr.

Hastalarýn ideal kiloya yaklaþtýrýlmasý, var olan akciðer hastalýklarýnýn tedavi edilmesi, karýn içi basýnç artýþýna sebep olan patolojilerin (prostatizm, konstipasyon gibi) tedavisi, ek hastalýklarýn (diabetes mellitus, hipertansiyon gibi) kontrol altýna alýnmasý saðlanmalýdýr. KYF ameliyat tekniklerinde, küçük fýtýklar dýþýnda primer onarým yöntemlerinden vazgeçip prostetik materyal ile onarým tercih edilmelidir. Avantaj ve dezavantajlarý deðerlendirildiðinde polipropilen yama tercih edilmektedir.

Onarým yöntemlerinin birbirine üstünlüðü saptanmamýþtýr.

Cerrahýn tecrübesi ve seçimi yöntem belirlemede esastýr.

Postoperatif olarak hastalar erken mobilize edilmeli, postural drenaj saðlanmalý, yara bakýmý iyi bir þekilde yapýlmalýdýr. Böylece postoperatif komplikasyonlar ve dolayýsýyla YYF nüks oranlarý azalýr.

Çalýþmamýzda orta hat kesi yeri fýtýðý kadýnlarda sýk geliþmiþ olup onarým sonrasý nüks kadýnlarda görülmüþtür.

Yandaþ hastalýklarýn ve nüksü kolaylaþtýrýcý etkenlerin var olmasý nüksü artýrmadýðý, primer ve yama ile onarým sonrasý nüks oranlarýnda belirgin fark olmadýðý ve yama ile onarýmda inlay yöntemi sonrasý nüksün daha sýk olduðu saptanmýþtýr.

(6)

Kaynaklar

1.Espinosa-de-Los-Monteros A, de la Torre JI, Ahumada LA, Person DW, Rosenberg LZ, Vásconez LO.

Reconstruction of the abdominal wall for incisional hernia repair. Am J Surg 2006;191:173-177.

2. Flum DR, Horvath K, Koepsell T. Have outcomes of incisional hernia repair improved with time? Ann Surg 2003; 237:129-135.

3.Kingsnorth A. The management of incisional hernia.

Ann R Coll Surg Engl 2006; 88:252-260.

4.Skandalakis LJ, Gadacz TR, Mansberger AR. Modern Hernia Repair. 1st ed. New York: Parthenon Publishing Com; 2002.

5. de Vries Reilingh TS, van Geldere D, Langenhorst B, et al. Repair of large midline incisional hernias with polypropylene mesh:comparison of three operative techniques. Hernia 2004;8:56-59.

6.Sauerland S, Schmedt CG, Lein S, Leibl BJ, Bittner R.

Primary incisional hernia repair with or without polypropylene mesh: a report on 384 patintes with 5-year follow-up. Langenbacks Arch. Surg 2005;390:408-412.

7.Vrijland WW, Jeekel J, Steyerberg W, Den Hoed PT, Bonjer HJ. Intraperitoneal polypropylene mesh repair of incisional hernia is not associated with enterocutaneous fistula. Br J Surg 2000; 87:348-352.

8.Bozdað AD, Nazlý O, Tansuð T, Þen SH, Peker Y.

Ýnsizyonel Herniler. Cerrahi Týp Arþivi 1998; 3:104-109.

9. Anthony T, Bergen PC, Kim LT, Henderson M, Fahey T, Rege RV, Turnage RH. Factor affecting recurrence following incisional hernioraphy. World J Surg 2000;

24:95-101.

10. Burger JW, Luijendijk RW, Hop WC, Halm JA, Verdaasdonk EG, Jeekel J. Long term follow-up of a randomized controlled trial of suture versus mesh repair of incisional hernia. Ann Surg 2004; 240:578-583.

11.Park AE, Roth JS, Kavic SM. Abdominal wall hernia.

Curr Probl Surg 2006; 43:326-375.

12.Korenkov M, Sauerland S, Arndt M, Bograd L, Neugebauer EA, Troidl H. Randomized clinical trial of suture repair, polypropylene mesh or autodermal hernioplasty for incisional hernia. Br J Surg 2002;89:50- 56.

13.Langer C, Schaper A, Liersch T, et al. Prognosis factors in incisional hernia surgrey:25 years of experience. Hernia 2005; 9:16-21.

14.Müler V, Lehner M, Klein P, Hohenberger W, Ott R.

Incisional hernia repair after orthotopic liver transplantation: a technique employing an inlay/onlay polypropylene mesh. Langenbacks Arch Surg 2003;

388:167-173.

15.Sauerland S, Korenkov M, Kleinen T, Arndt M, Paul A. Obesity is a risk factor for recurrence after incisional hernia repair. Hernia 2004; 8:42-46.

16.Kua B, Coleman M, Martin I, O’Rourke N.

Laparoscopic repair ventral incisional hernia. ANZ J Surg 2002; 72:296-299.

17. Di Vita G, D'Agostino P, Patti R, et al. Acute inflammatory response after inguinal and incisional hernia repair with implantation of polypropylene mesh of different size. Langenbecks Arc Surg 2005; 390: 306-311.

Referanslar

Benzer Belgeler

Üniversiteyi yeni kazanmış öğrencilerin bilgisayar okuryazarlıklarını belirlemek amacıyla yapılan başarı testi sonucunda, erkek öğrencilerin ortalamalarının

Üç hastanın (grup 1’de 1 hasta ve grup 2’de 2 hastada) ekokardiyografik değerlendirme- sinde ameliyat sonrası hafif sol atriyoventriküler kapak yetmezliği görüldü..

Bu çal›flmaya al›nan ve randomize olarak Avustral- ya yöntemi veya klasik çift yama tekni¤i kullan›lan 45 olgunun ortalama 20 ayl›k takip sonras› elde edilen

sarı nokta hastalığını tedavi etmek için kök hücrelerden üretilen bir “yama”, görme yeteneğini büyük ölçüde kaybeden dört hastanın görüşünü geliştirdi..

Zekeriya Sertel, (sağdaki fotoğraf) bu hücumlar karşısında, “Oku­ yucularımla açık bir konuşma” başlığı altında iki yazı yazmış ve şöyle demişti: “Bi­ zim

Sosyal refah devletinin yerelde yansıması olan sosyal belediyecilik; yerel otoriteye sosyal alanlarda planlama ve düzenleme yetkisi veren, kamu harcamalarını sosyal

In parallel with our work research reported that peroxidase activity and proline content increased with the increasing concentration for nickel in water lettuce whereas

Sonuçlara göre; sübjektif normlar, algılanan fayda ve algılanan davranışsal kontrol değişkenleri elektronik-açık eksiltme teknolojisinin kullanım niyetini etkileyen