kolaylaştırılması ve yatırım teşviki gibi düzenlemeler ile savunma harcamalarındaki artışın bütçe üzerinde risk unsurları olmaya devam ettiği söylenebilir.
2017 yılını %11,9 ile görece yüksek bir seviyede tamamlayan yıllık enflasyon ocak ayında baz etkisinin yardımıyla %10,4’e geriledi. TÜFE enflasyonunda beklentilerin üzerinde düşüş olurken bu gerilemede hem mal hem de hizmet gruplarının etkisi vardı. Ancak, altın, enerji, gıda ve alkollü içecekler, tütün hariç, enflasyonu yansıtan çekirdek-C enflasyonundaki iyileşme çok sınırlıydı ve tarihi yüksek seviyeler korundu.
Çekirdek enflasyonda kurdaki değer kaybının gecikmeli etkileri görülmeye devam ederken enflasyonun ana eğilimindeki görünüm Merkez Bankası’nın para politikasındaki sıkı duruşun korunmasına yönelik değerlendirmeleri ile de uyumluydu.
Merkez Bankası ocak ayında faiz oranlarında değişiklik yapmadı ve enflasyonda baz etkisi gibi geçici faktörlerden kaynaklanabilecek düşüşlere tepki verilmeyeceğini, temel enflasyon dinamiklerinde ikna edici bir iyileşme olana kadar sıkı duruşun sürdürüleceğini vurguladı. Merkez Bankası ocak ayı sonunda yılın ilk Enflasyon Raporu’nu yayınlarken yıl sonuna dair enflasyon tahminini %7 seviyesinden %7,9’a yükseltti. Banka’nın bu güncellemesi büyük oranda Türk lirası cinsi ithalat fiyatlarındaki artıştan kaynaklandı. Merkez Bankası TÜFE enflasyonundaki 160 baz puana varan düşüşe rağmen vadettiği üzere ağırlıklı ortalama fonlama maliyetini
%12,75’te korudu; böylece reel faiz enflasyondaki düşüş kadar artmış oldu. Merkez Bankası’nın vurguladığı bir diğer konu da maliye ve makro ihtiyati politikalar ile para politikasının uyumlu şekilde hareket etmesinin enflasyonla mücadeledeki önemiydi. KGF kapsamının 2018 yılında yatırımları destekleyecek şekilde evrilmesi, makine teçhizat yatırımlarına teşvik getirilmesi gibi uygulamaların büyümenin sürdürülebilir bir kompozisyonda oluşmasına ve Merkez Bankası’nın para politikasının daha etkin hale gelmesine yardımcı olacağı değerlendirildi.
2017’nin sürprizi, beklenenden düşük kalan bütçe açığı oldu.
Kamunun destekleyici tedbirleri, Kredi Garanti Fonu (KGF) sayesinde hızlanan kredi büyümesi, başarılı ihracat performansı ve baz etkisinin yardımıyla 2017 yılının ilk üç çeyreğinde oldukça güçlü bir büyüme elde edilen Türkiye ekonomisinde öncü veriler, 2017’nin son çeyreğine ilişkin olumlu sinyaller verdi. GSYH büyümesi ile kayda değer bir korelasyona sahip olan sanayi üretimi ekim-kasım ortalamasında yıldan yıla %8 büyürken aralık ayında da görece güçlü kalabileceği tahmin edildi. Böylece 2017 yılının ilk üç çeyreğinde %7,4 olan reel GSYH artışının yılın tamamında %7 civarında gerçekleşme ihtimali kuvvetlendi. Öncü göstergeler 2018 yılına başlarken de momentumun korunduğunu yansıttı. Ocak ayında imalat sektörü aktivitesindeki büyümeyi gösteren imalat PMI aralık ayına göre 0,8 puanlık artışla 55,7 oldu ve Mart 2011’den beri görülen en güçlü iyileşmeyi yansıttı. Ayrıca, ara malı ithalatı altın ve enerji hariç bırakıldığında yıllık bazda oldukça yüksek bir artış kaydederek iktisadi faaliyet için olumlu sinyal verdi.
2018 yılında KGF gibi kamu destekli uygulamaların geçtiğimiz yıl kadar geniş bir kapsama ulaşmadan, ihracatı ve yatırımları teşvik ederek ve aşırı ısınmayı önleyerek sürmesi beklenmektedir.
Bu yaklaşım sayesinde büyüme rakamları yüksek seyrederken enflasyon ve borçlanma dinamikleri üzerindeki yan etkilerinin sınırlanması mümkün olabilecektir. Ekonomi politikalarına yön veren otoritelerin büyüme oranı kadar büyümenin hangi kanallardan kaynaklandığına da odaklanmaları, ekonomide sürdürülebilir bir performans yakalanması açısından önemli bir konudur. 2017 yılında birçok sektördeki vergi indirimleri ve krediye erişime sağlanan kolaylıklarla iç talebin önemli bir bileşeni olan hane halkı tüketimi güçlenerek enflasyondaki artışa katkı yapmıştı. Hazine’nin borçlanması ise geçmiş yılların oldukça üzerinde gerçekleşerek tahvil faizlerinde aşağı yönü sınırlayıcı rol oynamıştı.
2017 yılında bütçe açığı 2016 yılındaki %1,1’den %1,5’e doğru genişleyerek, yüksek büyümenin bir başka yan etkisini yansıttı.
Ancak, %2 seviyesindeki Orta Vadeli Program (OVP) hedefinden daha başarılı bir performans oluştu. Bütçe açığının performansı yalnızca resmi tahminlere değil, piyasa beklentilerine kıyasla da daha iyi oluşurken bu görünümde iktisadi faaliyetin öngörülenden daha güçlü seyretmesinin yanında, yüksek enflasyon ve yüksek kur da etkili oldu. Örneğin, 2017 yılında TL’deki değer kaybı, ithalde alınan KDV gibi gelir kalemlerini olumlu etkilerken enflasyonun tahminlerin üzerinde oluşması vergi gelirlerinde nominal artışın yüksek seyretmesine yol açtı. Ayrıca, Hazine 2017 yılı içinde gerçekleştirdiği önden yüklemeli borçlanma ile fazla nakit rezervi biriktirmiş oldu. Bu rezervin 2018 yılında Hazine borçlanmasının geçen yıla kıyasla daha ılımlı bir seviyede gerçekleşmesinde rol oynayabileceği değerlendirilmektedir. 2017 yılında %126 olarak gerçekleşen iç borç çevirme oranının böylece 2018 yılında Hazine’nin planladığı %110 seviyesinin bir miktar altında dahi oluşması mümkün olabilecektir. Diğer yandan, asgari ücrete devlet desteği, taşeron işçilerin kamu kadrolarına geçmesi, kapsamı genişletilen istihdam teşviki, KDV iadelerinin
Yurt İçi Gelişmeler
Ayl›k Bülten Şubat 2018
Ekonomik Beklentiler ve Piyasalar
Global Gelişmeler
kaldırırken bahar aylarından itibaren devreye girerek enflasyonu yükseltmesi beklenen baz etkisini hatırlattı.
Ayrıca Fed’in önümüzdeki dönemde faiz oranlarının kademeli olarak artırılabileceğine dair yorumuna “ilave”
kelimesini eklemesi bu yıl 4 artış yapılabileceği beklentilerini besler nitelikte bir vurguydu. ABD’de ocak ayında istihdam piyasasının durumunu gösteren veriler de Fed’in bu şahin söylemleri ile uyumluydu. Yıllık ücret artışları aralık ayındaki %2,7’den ocak ayında %2,9 ile 2009 yılından beri en yüksek seviyeye ulaştı ve istihdam piyasasındaki atıllık azaldıkça enflasyonun yükselmesi açısından Fed’in elini güçlendirdi.
Euro Bölgesi ve Japonya gibi diğer gelişmiş ülkelerde de makroekonomik veri akışı, merkez bankalarının destekleyici para politikalarında bazı sıkılaştırıcı adımlar atmalarını destekler nitelikteydi. Euro Bölgesi’nde PMI verileri imalat sektöründe son 12 yılın en güçlü aktivitesine işaret ederken çekirdek enflasyon yıllık olarak %0,9’dan ocak ayında %1’e yükseldi. Bölgede çekirdek enflasyonun ilerleyişi yavaş ve kademeli olsa da bölge ülkelerindeki güçlü ve genele yayılan büyüme Avrupa Merkez Bankası’ndan (ECB) para politikasında ayarlama beklentilerini artırdı. ECB Başkanı Draghi her fırsatta tahvil alımlarının gerekirse normal şartlarda süresinin dolduğu Eylül 2018’in ötesine uzatılabileceğini ve miktar olarak artırılabileceğini söylese de ECB’nin alımlarını eylül ayında yeniden uzatmayacağına dair beklentiler güçlendi. ECB’nin bir diğer önemli sözlü yönlendirmesi niteliğinde olan ve faiz oranlarının tahvil alımları bittikten sonra dahi uzun süre düşük seviyelerde kalacağını anlatan vurgusunun ise en azından 2019 yılına kadar gündemde kalacağı değerlendirildi. Euro, dolar karşısında 2017 yılında
Makroekonomik veriler Merkez Bankası desteğine olan ihtiyacı azaltıyor.
Aralık 2017’de gerçekleşen toplantısında 2018 yılına dair 3 adet faiz artışı öngörülerini koruyan Fed üyeleri, bu yılın ilk toplantısında faiz oranlarını beklentilerle uyumlu olarak sabit bıraktı. Ancak, hem ABD’de kademeli şekilde güçlenen ücret artışı ve büyüme gibi veriler, hem de Fed’in enflasyona yönelik geçmişe göre daha güvenli ifadeler kullanması, ABD’de bu yıl 3 yerine 4 faiz artışı yapılabileceğini akıllara getirdi. ABD’de vergi reformu yürürlüğe girmeden önce yükselmeye başlayan 2 yıllık ABD tahvil faizlerinin bu trendine 10 yıllık faizler de katılırken ocak ayından itibaren uzun vadedeki faiz artışı belirginleşti. Faiz artışına doların değer kazanarak eşlik etmemesinin nedenleri arasında ise ABD dışındaki ülkelerin de güçlenen büyüme döngüsüne girmesinin yanında, ABD’nin vergi indirimlerinin de etkisiyle bütçe açığının ve cari açığın eş zamanlı olarak genişleyebileceği endişeleri oldu. Fed enflasyonun yakın vadede hedefe ulaşamayacağına dair vurgusunu metinden
kaydettiği değerlenmeyi ocak ayında daha güçlü bir kademeye taşırken para birimindeki bu seyrin Euro Bölgesi’nde çekirdek enflasyona aşağı yönlü baskı yapabileceği ve ECB’nin bu durumdan endişe duyabileceğine yönelik değerlendirmeler paritede dengeleyici bir rol oynadı. Japonya’da büyüme ve büyümeye dair öncü verilerde olumlu bir seyir hâkimken Japonya Merkez Bankası’nın (BoJ) 10 yıl vadeli devlet tahvil faizlerinde %0 seviyesindeki hedefini yükseltebileceğini düşündürdü. Ancak BoJ Başkanı Kuroda’nın yorumları, enflasyon beklentileri yükselse de bankanın getiri hedefini hemen değiştirmeyi düşünmeyeceği şeklindeydi. BoJ’un %0’lık hedefini bu yılın sonunda değiştirebileceğine dair piyasa beklentileri ise devam etti.
Güçlü büyüme verileri yalnızca gelişmiş ülkelerle sınırlı değildi ve iktisadi faaliyetin küresel çapta hızlandığını gösteriyordu. Küresel PMI aralık ayındaki 54,3’ten ocak ayında 54,6 seviyesine yükseldi ve 2018 yılına başlarken küresel aktivitenin daha hızlı bir şekilde büyüdüğünü yansıttı. Bu denli güçlü büyüme verileri ve istihdam piyasalarındaki toparlanmanın, gelişmiş ülkelerde nihai olarak enflasyonu yükselteceği ve merkez bankalarının bu doğrultuda para politikalarındaki normalleşmeyi hızlandırabileceğine dair beklentiler çoğaldı. Sonuç olarak, ocak ayında gelişmiş ülke tahvil faizlerinde yükseliş yaşanmasına karşın, risk iştahı güçlü seyrederek gelişmekte olan ülke piyasalarına ve küresel hisse senedi piyasalarına olumlu yansıdı. Ancak, ABD’de istihdam piyasası verilerinin beklenenden hızlı bir ücret artışını yansıtması ile piyasalar şubat ayına zayıf bir başlangıç yaptı.
BIST 100 Endeksi
KYD Kamu İç Borçlanma Araçları Endeksleri (182 Gün) KYD Kamu İç Borçlanma Araçları Endeksleri (365 Gün) KYD Kamu İç Borçlanma Araçları Endeksi - Tüm KYD Özel Sektör Borçlanma Araçları Endeksi - Sabit KYD Özel Sektör Borçlanma Araçları Endeksi - Değişken USD
EUR Alt›n
KYD O/N Brüt
Temel Makroekonomik ve Finansal Göstergeler
Son Değerler
(31.01.2018) Son 1 Ayl›k
De€işim Son 3 Ayl›k
De€işim Son 1 Y›ll›k
De€işim 2018
Değişimleri 119.528,79
1.822,96 1.751,99 1.549,11 193,44 214,86 3,7540 4,6728 1.345,15 733,19 330,75 319,60
%3,64
%1,46
%1,65
%1,21
%1,21
%1,44 -%0,47
%3,48
%3,27
%1,00
%0,00
%0,00
%8,52
%3,06
%2,98
%2,73
%3,37
%4,15 -%0,57
%6,34
%5,83
%3,05
%3,23
%4,43
%11,16
%5,55
%5,04
%1,60
%6,73
%7,97
%6,57
%13,07
%5,96
%6,16
%6,61
%7,37
%38,51
%11,13
%10,08
%7,83
%12,86
%15,88 -%0,88
%15,21
%11,11
%12,25
%10,35
%12,14
%3,64
%1,46
%1,65
%1,21
%1,21
%1,44 -%0,47
%3,48
%3,23
%1,00
%1,02
%0,99 TÜFE*
Enflasyon ÜFE*
Son 6 Ayl›k De€işim
Bu bülten, ‹ş Portföy Yönetimi A.Ş. taraf›ndan ‹ş Bankas› Grubu kurum içi iletişimi amac›yla haz›rlanm›şt›r.
*TÜFE ile ÜFE’de baz y›l 2003 = 100
kaldırırken bahar aylarından itibaren devreye girerek enflasyonu yükseltmesi beklenen baz etkisini hatırlattı.
Ayrıca Fed’in önümüzdeki dönemde faiz oranlarının kademeli olarak artırılabileceğine dair yorumuna “ilave”
kelimesini eklemesi bu yıl 4 artış yapılabileceği beklentilerini besler nitelikte bir vurguydu. ABD’de ocak ayında istihdam piyasasının durumunu gösteren veriler de Fed’in bu şahin söylemleri ile uyumluydu. Yıllık ücret artışları aralık ayındaki %2,7’den ocak ayında %2,9 ile 2009 yılından beri en yüksek seviyeye ulaştı ve istihdam piyasasındaki atıllık azaldıkça enflasyonun yükselmesi açısından Fed’in elini güçlendirdi.
Euro Bölgesi ve Japonya gibi diğer gelişmiş ülkelerde de makroekonomik veri akışı, merkez bankalarının destekleyici para politikalarında bazı sıkılaştırıcı adımlar atmalarını destekler nitelikteydi. Euro Bölgesi’nde PMI verileri imalat sektöründe son 12 yılın en güçlü aktivitesine işaret ederken çekirdek enflasyon yıllık olarak %0,9’dan ocak ayında %1’e yükseldi. Bölgede çekirdek enflasyonun ilerleyişi yavaş ve kademeli olsa da bölge ülkelerindeki güçlü ve genele yayılan büyüme Avrupa Merkez Bankası’ndan (ECB) para politikasında ayarlama beklentilerini artırdı. ECB Başkanı Draghi her fırsatta tahvil alımlarının gerekirse normal şartlarda süresinin dolduğu Eylül 2018’in ötesine uzatılabileceğini ve miktar olarak artırılabileceğini söylese de ECB’nin alımlarını eylül ayında yeniden uzatmayacağına dair beklentiler güçlendi. ECB’nin bir diğer önemli sözlü yönlendirmesi niteliğinde olan ve faiz oranlarının tahvil alımları bittikten sonra dahi uzun süre düşük seviyelerde kalacağını anlatan vurgusunun ise en azından 2019 yılına kadar gündemde kalacağı değerlendirildi. Euro, dolar karşısında 2017 yılında
Makroekonomik veriler Merkez Bankası desteğine olan ihtiyacı azaltıyor.
Aralık 2017’de gerçekleşen toplantısında 2018 yılına dair 3 adet faiz artışı öngörülerini koruyan Fed üyeleri, bu yılın ilk toplantısında faiz oranlarını beklentilerle uyumlu olarak sabit bıraktı. Ancak, hem ABD’de kademeli şekilde güçlenen ücret artışı ve büyüme gibi veriler, hem de Fed’in enflasyona yönelik geçmişe göre daha güvenli ifadeler kullanması, ABD’de bu yıl 3 yerine 4 faiz artışı yapılabileceğini akıllara getirdi. ABD’de vergi reformu yürürlüğe girmeden önce yükselmeye başlayan 2 yıllık ABD tahvil faizlerinin bu trendine 10 yıllık faizler de katılırken ocak ayından itibaren uzun vadedeki faiz artışı belirginleşti. Faiz artışına doların değer kazanarak eşlik etmemesinin nedenleri arasında ise ABD dışındaki ülkelerin de güçlenen büyüme döngüsüne girmesinin yanında, ABD’nin vergi indirimlerinin de etkisiyle bütçe açığının ve cari açığın eş zamanlı olarak genişleyebileceği endişeleri oldu. Fed enflasyonun yakın vadede hedefe ulaşamayacağına dair vurgusunu metinden
kaydettiği değerlenmeyi ocak ayında daha güçlü bir kademeye taşırken para birimindeki bu seyrin Euro Bölgesi’nde çekirdek enflasyona aşağı yönlü baskı yapabileceği ve ECB’nin bu durumdan endişe duyabileceğine yönelik değerlendirmeler paritede dengeleyici bir rol oynadı.
Japonya’da büyüme ve büyümeye dair öncü verilerde olumlu bir seyir hâkimken Japonya Merkez Bankası’nın (BoJ) 10 yıl vadeli devlet tahvil faizlerinde %0 seviyesindeki hedefini yükseltebileceğini düşündürdü. Ancak BoJ Başkanı Kuroda’nın yorumları, enflasyon beklentileri yükselse de bankanın getiri hedefini hemen değiştirmeyi düşünmeyeceği şeklindeydi.
BoJ’un %0’lık hedefini bu yılın sonunda değiştirebileceğine dair piyasa beklentileri ise devam etti.
Güçlü büyüme verileri yalnızca gelişmiş ülkelerle sınırlı değildi ve iktisadi faaliyetin küresel çapta hızlandığını gösteriyordu. Küresel PMI aralık ayındaki 54,3’ten ocak ayında 54,6 seviyesine yükseldi ve 2018 yılına başlarken küresel aktivitenin daha hızlı bir şekilde büyüdüğünü yansıttı.
Bu denli güçlü büyüme verileri ve istihdam piyasalarındaki toparlanmanın, gelişmiş ülkelerde nihai olarak enflasyonu yükselteceği ve merkez bankalarının bu doğrultuda para politikalarındaki normalleşmeyi hızlandırabileceğine dair beklentiler çoğaldı. Sonuç olarak, ocak ayında gelişmiş ülke tahvil faizlerinde yükseliş yaşanmasına karşın, risk iştahı güçlü seyrederek gelişmekte olan ülke piyasalarına ve küresel hisse senedi piyasalarına olumlu yansıdı. Ancak, ABD’de istihdam piyasası verilerinin beklenenden hızlı bir ücret artışını yansıtması ile piyasalar şubat ayına zayıf bir başlangıç yaptı.
%30,19
%9,20
%9,03
%8,30
%7,72
%7,12
%5,71
%4,22
%3,52
%2,96
%1,90
%1,84
%1,77
%1,28
%1,19
%1,14
%1,07
%1,05
%0,79
Yatırımcı Profili: BIST Hisse Senetleri Piyasası’ndaki getiri fırsatlarından yararlanmak isteyen ve bu piyasalardaki dalgalanmaların riskini alabilecek müşterilerimize yöneliktir.
Fon Yapısı: Hisse senedi yoğun fon olması gereği, fon portföyünün en az %80’i Türkiye’de kurulmuş ortaklıkların hisse senetlerinden oluşur.
Fon Stratejisi: Fon portföyü ağırlıklı olarak hisse senetlerine yatırım yapılarak, piyasalardaki dalgalanmalardan faydalanılacak şekilde esnek olarak yönetilmektedir.
İş Portföy Privia Bankacılık Hisse Senedi Özel Fonu (Hisse Senedi Yoğun Fon) (819)
Her alım ve satımda minimum pay adedi kadar talimat verilebilmekte, bunun üzerindeki alım ve satım talimatları 500.000 pay ve katları üzerinden gerçekleştirilmektedir.
Alım Saatleri: İleri fiyat uygulamasına tabidir. Saat 13.30’dan önce iletilen alış talimatları gün sonunda oluşacak fiyat üzerinden ertesi iş günü; 13.30’dan sonra iletilen alış talimatlarıysa ertesi iş günü sonunda oluşacak fiyat üzerinden 2. iş günü gerçekleştirilir.
Satım Saatleri: İleri fiyat uygulamasına tabidir. Saat 13.30’dan önce iletilen satış talimatları gün sonunda oluşacak fiyat üzerinden 2. iş günü; 13.30’dan sonra iletilen satış talimatlarıysa ertesi iş günü sonunda oluşacak fiyat üzerinden 3. iş günü gerçekleştirilir.
HİSSE
%91,55
TERS REPO
%8,45
Kurucu: İş Portföy Yönetimi A.Ş. Portföy Yönetimi: İş Portföy Yönetimi A.Ş. Halka Arz Tarihi: 6 Mart 2007
Portföy İçerisindeki Hisse Senetlerinin Sektör Bazında Varlık Dağılımı
Bankacılık
Petrol ve Petrol Ürünleri Holding
Demir, Çelik Temel Hava Yolları ve Hizmetleri İletişim
Perakende İnşaat, Taahhüt Cam
Sigorta
Gayrimenkul Yatırım Ort.
Aracı Kurum Otomotiv
Dayanıklı Tüketim Diğer
Tekstil
Biracılık ve Meşrubat
Finansal Kiralama, Faktoring Kimyasal Ürün
Fon Net
Getirisi Karşılaştırma Ölçütü Getirisi Son 1 Aylık Getiri
Son 3 Aylık Getiri Son 6 Aylık Getiri Son 1 Yıllık Getiri Yılbaşından Bu Yana Getiri
%3,59
%9,12
%12,06
%37,13
%3,59
%3,51
%8,27
%10,95
%37,14
%3,51
Yılllık Fon Toplam Gider Oranı Üst Limiti 01.01.2018 - 31.01.2018 Dönemi İtibarıyla Fon Toplam Gider Oranı Üst Limiti Yönetim Ücreti (yıllık)
Aracılık Komisyonları Saklama Ücreti Diğer Giderler
Dönem İçi Toplam Gider Oranı
TAP Fondan Tahsil Edilecek Ücretler
%3,65
%0,30
%2,48
%0,01
%0,001
%0,02
%0,24 31.01.2018 tarihli birim fiyatlar baz alınarak hesaplanmıştır.
Fon Büyüklüğü: 11,0 milyon TL Birim Fiyatı: 0,031518 TL Risk Değeri: 6
Karşılaştırma Ölçütü: %95 BIST 100 +
%5 BIST-KYD Repo Brüt Fonun Standart Sapması: %1,15
Karşılaştırma Ölçütünün Standart Sapması: %1,23 Fonun Yıllıklandırılmış Bilgi Rasyosu Değeri: 1,41 Fonun Yönetim Ücreti (Yıllık): %2,48
Erken Çıkış Komisyonu: Bulunmamaktadır.
Fon Yöneticisi: Hüseyin Gayde
Dağıtım Kanalları: İş Bankası Şubeleri, Bankamatikleri, Telefon Şubesi, İşCep ve İnternet Bankacılığı
En Az Alınabilir Pay Adedi: 2.500.000 adet ve üzeri 500.000 adet ve katları En Az Satılabilir Pay Adedi: 500.000 adet ve üzeri
500.000 adet ve katları
Bono
%27,24 Mevduat
%9,23
ÖST
%59,12
Diğer Menkul Kıymetler
%3,32
T. Repo
%1,09
Kurucu: İş Portföy Yönetimi A.Ş. Portföy Yönetimi: İş Portföy Yönetimi A.Ş. Halka Arz Tarihi: 6 Mart 2007
Her alım ve satımda minimum pay adedi kadar talimat verilmekte, bunun üzerindeki alım ve satım talimatları 1.000.000 pay ve katları üzerinden gerçekleştirilmektedir.
Alım ve Satım Saatleri: İleri fiyat uygulamasına tabidir.
Saat 13.30’dan önce iletilen alış ve satış talimatları gün sonunda oluşacak fiyat üzerinden ertesi iş günü; 13.30’dan sonra iletilen alış ve satış talimatlarıysa ertesi iş günü sonunda oluşacak fiyat üzerinden 2. iş günü gerçekleştirilir.
İş Portföy Privia Bankacılık Hisse Senedi Özel Fonu (Hisse Senedi Yoğun Fon) (819) ve İş Portföy Privia Bankacılık Değişken Özel Fon (820) izahnamesine www.isportfoy.com.tr ve www.kap.gov.tr’den ulaşılabilir.
Yatırımcı Profili: Sabit getirili menkul kıymet piyasalarındaki getiri fırsatlarından yararlanmak isteyen müşterilerimize yöneliktir.
Fon Yapısı: Ağırlıklı olarak sabit getirili menkul kıymetlerden oluşur.
Fon Stratejisi: Değişen piyasa şartlarında dinamik olarak yönetilen ve ağırlıklı olarak sabit getirili menkul kıymetlere yatırım yapan fon, yatırımcısını faiz oranlarındaki dalgalanmalardan azami ölçüde yararlandırmayı amaçlar.
İş Portföy Privia Bankacılık Değişken Özel Fon (820)
Fon Büyüklüğü: 38,6 milyon TL Birim Fiyatı: 0,027950 TL Risk Değeri: 3
Karşılaştırma Ölçütü:
%55 BIST-KYD DİBS Tüm +
%10 BIST-KYD ÖSBA Değişken +
%10 BIST-KYD ÖSBA Sabit +
%25 BIST-KYD Repo Brüt
Fonun Standart Sapması: %0,12
Karşılaştırma Ölçütünün Standart Sapması: %0,13 Fonun Yıllıklandırılmış Bilgi Rasyosu Değeri: -2,66 Fonun Yönetim Ücreti (Yıllık): %2,01
Erken Çıkış Komisyonu: Bulunmamaktadır.
Fon Yöneticisi: Doruk Ergun
Dağıtım Kanalları: İş Bankası Şubeleri, Bankamatikleri, Telefon Şubesi, İşCep ve İnternet Şubesi
En Az Alınabilir Pay Adedi: 1.000.000 ve katları
Yılllık Fon Toplam Gider Oranı Üst Limit 01.01.2018 - 31.01.2018 Dönemi İtibarıyla Fon Toplam Gider Oranı Üst Limiti Yönetim Ücreti (yıllık)
Aracılık Komisyonları Saklama Ücreti Diğer Giderler
Dönem İçi Toplam Gider Oranı
TBP Fondan Tahsil Edilecek Ücretler
%3,65
%0,30
%2,01
%0,0005
%0,01
%0,01
%0,18 Portföydeki Özel Sektör Tahvillerinin
Sektör Bazında Varlık Dağılımı
%22,86
%13,85
%12,90
%11,48
%8,34
%8,02
%4,46
%3,62
%3,60
%2,27
%2,00
%1,79
%1,62
%1,35
%0,93
%0,91 Fon Net
Getirisi
Karşılaştırma Ölçütü Getirisi Son 1 Aylık Getiri
Son 3 Aylık Getiri Son 6 Aylık Getiri Son 1 Yıllık Getiri Yılbaşından Bu Yana Getiri
%0,80
%3,02
%3,24
%9,28
%0,80
%1,18
%3,02
%3,87
%10,23
%1,18
31.01.2018 tarihli birim fiyatlar baz alınarak hesaplanmıştır.