toplu bir manzume halindeki eserler Istanbulumuzun en se- bulunan .Galata Tünel sokağında» üçüncü Ahmed valdesinin vimli ümran zinetlerinden maduttur. kethüdasına ait darülhadis binası, Üsküdarın -Doğancılar
yo-«Lâle devri admı verdiğimiz bu devirde mimar Bekir, kuşuna çıkmadan- Ahmediye adile tanılan tersane emini Ah-mimar Mehmet Emin gibi kıymetli sanatkârlarımız yetişmiş met Atmanın eseri hayri «Cami, medrese, imaret, kütüpha-ve bu devre mahsus çiçeklerle bezenmiş san'at iklillerini İs- ne, dershane, sebil kütüpha-ve çeşmelerden» ibaret mimarî manzume-tanbulumuzun en güzel köşelerine bu iki mimar eli kondur- yi de 1134 tarihinde mimar Bekir vücuda getirmiştir.
m u ştu. üçüncü Ahmedin annesi Gülsüm Emetullahın üsküdarda Mimar Mehmet Emin 1148 den sonra sürre eminliği ile 1127 tarihli «Yeni Valde camii» ile (Beyazit, Aksaray) tram-hacca gidiyor 1155 tarihinde de ölüyor. Mezarı Edirnekapı- vay caddesi üzerinde bulunan Simkeşhane önündeki sebil sındadır. bu devrin en kıymetli eserlerindendir.
Mimar Bekire gelince; Topkapı sarayı müzesinin üçüncü «Yeni Valde camii» nin plânı Sinan tiplerini andırır. Bü-avlusu içerisinde bulunan (1131 tarihli) Sultanahmet kütüp- yük kubbe teşkilâtı dört kalın sütun üzerine müstenittir. Ca-hanesinin -eldeki kayıtlara göre- hem bina emini, hem de miin dış avlu ihatası önünde zarif sütun ve kemerlerle teşkil mimarı idi. 1132 tarihinde inşa edilen Şehzadebaşındaki Nev- edilmiş ve üstü bronz parmaklıklarla müşekkel Gülsüm Eme-şehirli İbrahim paşanın darülhadisi ve önündeki san'atkârane tullahın açık türbesile beraber fevkalâde zinetli bir çeşme yapılmış sebil ile beraber, yine bir mimarî manzume halinde mevcuttur.
1936, Yıl6 t a y ı 5
Y a b a n c ı m i m a r a v e r d i ğ i m i z s e r v e t
önümüzdeki birkaç yıl içinde, yabancı mimarlara vere-ceğimizmimarlık ücretinin rakkamla ifadesi 1.200.000 liradır. Bu yekûn birkaç yıl zarfında inşa ettireceğimiz büyük binala-rın mimarlık ücretidir.
7 milyonluk Kamutay binası, 8 milyonluk Ankara Tıp fakültesi, 1,5 milyonluk Parti binası, 5 milyonluk Karabük amele şehri 2,5 milyonluk Sivas demiryolu atölyeleri, yarım milyonluk İstanbul adliyesi ve birçok küçük ve büyük şehir plânı işleri ve saire ve saire....
Bu binaların proje hakkı en kısa bir tahminle ve % 4 hesabile bir milyon iki yüz bin lira tutar...
Bu hâdiseler, yerli san'atkâr yetiştirmemekten mütevellit milli ve manevî ziyanlarımıza bir üçüncüsünü, maddî bir za-rarı daha ilâve ediyor. Yekûnu milyonu aşan bu para harice çıkacak bir dövizdir. Bu suretle ortaya iktisadî bir mesele doğuyor. Ve mukabilinde satın aldığımız yabancı bir san'attır. Mimarlıkta, henüz yabancı kıymetlere ihtiyacımız olma-dığını iddia edecek kadar kısa görüşlü ve düşünüşlü değiliz.
Bahusus san'at meselesinde.. Bugün en yükselmiş milletler bi-le beynelmibi-lel şöhretbi-lerden istifadeyi düşünürbi-ler. Ancak, otuz milyonluk bir inşa işinde yerli san'atkâr ile yabancınm rolü-nü ve yerini ayırmak gerektir.
Her halde bu büyük inşa faaliyetinde ecnebiden ziyade Türk mimarının rolü daha büyük olsa gerek.
aHlbuki; Türk mimarı maalesef bu işlerde bir rol
ala-Artık kendi mimarlarımız yapamaz kanaatini kafalarımız-dan söküp atmalıyız. Kendi elemanlarımızın yapamıyacağını zannettiğimiz mimarî işlerimizi eski bir itiyat olan yabancı mimara vermekte devam etmemeliyiz.
Düşünüşlerimiz yersiz ve haksız bir tazallüm değildir. Mimarı yetiştirmek ona iş vermekle kabildir. (Otorite) 1er şüphesiz farkında olmıyarak Türk mimarlarına iş vermedik-leri ve yetiştirmedikvermedik-leri için ona ve dolayısile memleket mi-marisine en büyük fenalığı yapıyorlar.