ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ FEN EDEBİY AT F AKÜLTESİ
SANAT T ARİI-lİ BÖLÜMÜ
ULUSLARARASI XVlll. ORTAÇAG VE TÜRK DÖNEMİ KAZILARI VE SANATTARİHİ ARAŞTIRMALARI SEMPOZYUMU
(22-25 EKİM 2014)
/
XVITI. INTERNATIONAL SYMPOSIUM OF THE MIDDLE AGES AND THE TURKISH PERIOD EXCAV ATIONS AND IDSTORY OF ART RESEARCHES
(OCTOBER 22-25, 2014)
YAYINA HAZıRLAYANLAR/ EDITORS
Hacer Sibel ÜNALAN ÖZDEMİR Mükerrem KÜRÜM
Nurdan AKBULUT
EFELER BELEDİYESİ KÜLTÜR YA YINLARI 3 TEMMUZ2017
/
m
Özet
ISPARTA MERKEZiNDEKi BAGDADİ DUV ARLI BİR
MESCİT ÖRNEGİ; MUHİDDİN MESCİDİYrd. Doç. Dr. Doğan DEMİRCİ*
'Muhiddin Mescidi' Isparta şehir merkezinde yer alan, Osmanlı 'dc:n günümüze kadar ayakta kalabilmeyi başarmış, başka bir örneğine rastlanılmayan bir yapıdır. Muhiddin Mescidi, cami ve eski binaların tarihi dokusu içerisinde Isparta'nın en eski mahallelerinden olan Emre Mahallesi 'nde yer almaktadır. Mescidin tarihçesi için Osmanlı Dönemi 'nde Isparta 'da inşa edilmiş tüm mescitler farklı kaynaklar kullanılarak araştırılmıştır. Fakat yapıyla ilgili olarak herhangi bir bilgiye rastlanılmamıştır. Bu mescit belki de dikdörtgen plan şeması, düz tavanıyla
Isparta' da I8. yüzyılın plan ve mimarisi hakkında bilgi vermektedir. Muhiddin M escidi görünüm olarak daha çok eski bir konuta benzemektedir. Mescitler Isparta 'da gelenekleri devam ettiren
yapı/ardır. Anadolu'daki diğer kentlerde halen ayakta duran kare planlı, tek kubbeli, mescitlerle
sıklıkla karşılaşmaktayız. Kendi içlerinde farklı örneklerle çeşitlenebilen bu plan/arda, Osmanlı
/
Mimarisi için bir yenilik söz konusu değildir. Ancak, Muhiddin Mescidi 'nin taş temelli, düz
dam/ı, ahşap tavaniz ve taban/ı, bağdadi duvar/ı yapısının; aynı zamanda inşa edildikleri
Osmanlı Dönemi 'nde Isparta 'da yaygın olan farklı bir yapı geleneğini temsil ettiği düşünülmektedir. Ancak yapı bu haliyle bir mescitten çok, onun meşrutası gibi görünmektedir.
Anahtar Kelime/er: Mimari, Mescit, Kitabe, Vakıflar, Restorasyon, Dikdörtgen
A WOODEN- WALLED MASJID EXAMPLE IN ISPARTA;
MUHİDDİN
MASJID
Ahstract
'Muhiddin Mescit' is a unique structure, which survive in power from O tt o man days up until now, and take place at Isparta city center. Muhiddin Masjid located on which is in one of the oldest place of Isparta, namely Emre quarter, is among the mosques and old buildings that located the histarical setting. For history; mescids which were built in Isparta at the Ottoman Period have been researched by us ing different sources, but didin 't founded any knowledge about this issue.İt informs perhaps us about the plans and the architecture of the century in Isparta w ith i ts rectangle scheme and fiat roof Muhiddin Masjid !ike to a house in a !ike an old house in apperance. Architecture of theese small mosques followed up the traditional ways in Isparta. We can often encounter to same masjids with square plans and single domed hipped roofed in other cities of Anatolia stili standing There Isn't any innovation for the Ottoman architecture in these plans which are to be given various examples for. But it is believed that Muhiddin Masjid's structure also represents a different example of a building type which
•suıeyman Demirel Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü ISPARTA E-posta: dogandeınirci@sdu.edu.tr
/
209
became prevalenl in Isparta during the Ottoman era which have stone foundations, mud brick bearings walls with timber tie-beams, as well as square roof, timher ceilings and floors. But the structure of this status, its more than a masjid, it seems his lodgings.
Keyıvords: Architecture, Masjit, İnscription, Foundation, Restoration, Rectangle
Giriş
Isparta'nın Merkez Emre Mahallesi'nde ytllardır özel şal11slar tarafından konut olarak
kullanılan bir yapının, konut değil de bir ınescit olduğunu, ancak üzerinde yaztlı kitabesinden ve tapu şerbinden öğrenmek mümkün olmaktadır. Kitabesi ve tapıı kaydında şerh olmasaydı, burasının bir mescit değil de mimari açıdan bir konut olduğu düşünülccekti. Çünkü yapının
içerisi, muhtemelen sonradan odalara bölünmüş, tabanı ve odaların tavanları ahşapla kaplanmıştır. Yapıya, civarda yaşayan kimseler 'Muhiddin Mescidi' demektedirler. Mescit, Emre Mahallesi'nde 125 cadde ile 3819 sokakların kesiştiği köşede bulunmaktadır. Tapunun ise 153 ada, 5 parsel numarasında kayıtlıdır (Fotoğraf 1 ). isparta ile ilgili yazılı ve sözlü kaynaklarda hiç birisirlin günümüze ulaşmadığı bağdadi olarak inşa edilmiş bazı ibadet
yapılardan bahsedilmektedir. Ancak Isparta'nın dini yapılarından bahseden eserler içerisinde bu mescide ilişkin olarak herhangi bir kayda rastlarulmarruştır. Ayrıca fsparta Merkezi'nde bağdadi duvarlı inşa edilmiş bu şekilde başka bir mescit örneği de bulunmamaktadır. Muhiddin Mescidi, Antalya Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'nun 18.12.2003 tarih ve 6138 sayılı kararıyla korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı olarak tescil edilmiştir. Daha sonra
hazırlanan tescil kayıtlarında da ınescit bu isimle anılmıştır (Fotoğraf2-3), (Çizim 1).
Kitabesinin bulunması ve tapu kayıtlarında mülkiyetinin 'Muhyiddin Mescidi Vakfı' adına kayıtlı olmasından dolayı mescit Vakıflar Genel Müdürlüğü uhdesinde bulunınaktadtr.
Isparta' daki vakıflara ilişkin yapılan bir çalışmada, Başbakani ı k Osmaıılı Arşivlerinde vakıf eseri
olduğu hususunda kısa bir bilgiye rastlamldığı görülmektedir. Bu kayıtla; Muhyiddin Mescidi 'nin, 1700'li.i yılların başında Sülübey Mahallesi 'nde inşa edildiği, 1866 taribinde Mubyiddin Mescidi Vakfı'nın aşar ve cizye gelirlerinden 274 guruş geliri olduğu, bunun 89
kuruşunun imam ve batibe ytllık maaş olarak verildiği, geriye kalan 185 kuruşuı1 da loğkeş
ücreti, mum, haşhaş yağı, kandil ve çeşitli masraflar için gider yazıldığı anlaşılmaktadır1• Aynı kaynakta Muhyiddin Mescidi'nin günümüze kadar sağlam olarak gelebildiği belirtilerek 18.
yüzyılın ikinci çeyreğinden itibaren burada görevli din adamlannın bir listesi verilmiştir. Ayrıca, ınescidin dışında, aynı mevkide bulunan Süli.ibey Cami'sinin de Muhyiddin Vakfı'na bağlı olduğu anlaşılmaktactıı-2. Ancak Sülübey Camisi'nin yapım tarihi 1937 olup, yakın dönemlere kadar civarda yaşayan çok yaşlı kişiler tarafından Sütübey Camisi'nin yapımı hatırlanınaktaydı.
Buna rağmen Başbakanlık Osmanlı Arşivleri, Şer'iyye Sicilleri ve Salnameler gibi vesikalar
1Sadık Akdcmir, Osmanlı Dönemi Isparta Vakıfları Camiler ve Mescitler-Tekkeler ve Zaviyeler, Hondu, Isparta, 2011, s. 218.
(Bk. BOA, EY, 33659/127, 128).
2Stılübcy Mahallesi Muhtan Sayın İbrahim Gürbüz ilc 03/02/2014 tarihinde yapılan şifııhi görüşmeden öğrenilıniştir.
210
üzerinde yapılan tüm araştırmalarda 'Muhyiddin Mescidi Vakfıyesi' olarak herhangi vakfıyenin
kendisine rastlanılmadığı anlaşılmaktadır3.
Başbakanlık Osmanlı Arşivlerindeki vakfıyesinden bahsedilen mescidin, her ne kadar Emre Mahallesi Mescidi biçiminde bulunduğu mahallenin ismi olarak geçmiyorsa da, Sülübey Mahallesi'nin Emre Mahallesi'ne çok yakın olması ve Sülübey Mahallesi'nin daha eski tarihli
olması dolayısıyla aynı 'Muhiddin Mescidi'nden bahsedilmesi oldukça güçlü bir ihtimaldir. Bu
vakfıyeye göre mescidin adının 'Muhyiddin' olarak geçtiği görülmektedir. Daha önce mescide
ilişkin yazılan rapor ve tescil fişlerinde ise bu ismin 'Muhiddin' olarak geçmesi nedeniyle mescidin her iki isimle de anıldığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca vakfıyede adının geçtiği
biçimde yapıdan 'Muhyiddin Mescidi' olarak bahs etmemiz, bazen de isim benzerliği olan diğer
mahalle mescitleriyle karışmaması için 'Ernre Mahallesi'ndeki Muhyiddin Mescidi' olarak bahsedilmesi daha uygun olacaktır.
Mescidin tescil kayıtlarında 'Muhyiddin Mescidi Vakfı'na ait olduğu ve meşruta olarak
verildiği belirtilmektedir4. 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 3386
sayılı Kanun ve değişik 10. maddesine göre cami ve mescit gibi yapılar Vakıflar Genel
Müdürlüğü uhdesinde olup, mülkiyet, tüm bakım ve onarım gibi işlemleri Vakıflar Genel
Müdürlüğü tarafından yürütülmektedir5. Meşruta olarak verildiği hususundaki bilgi ise oldukça
doğru gibi görünmektedir. Çünkü meşruta olarak verilen bu tür dini yapılarda yapının sorumlusu
şahsın ikamet ettiği kısım bulunmaktadır.
1- Muhyiddin Mescidi'nin Mimari Yönden incelenmesi
Muhyiddin Mescidi, Isparta'ya yakın olan Konya il merkezinde yer alan düzgün taş duvarlı ve tek kubbeli mescitlerin tersine, beden duvarları yığına moloz taş ve duvarlarının yarıya yakın kısmı bağdadi aksamlıdır. Tek katlı mescidin kırma çatısı alaturka kiremitle
kaplıdır. Tapu kayıtlarında ınescit olarak görünmesine karşılık mihı·ap ayrıntısına rastlanılınamış,
odaların da yer alması nedeniyle konut olup olmadığı hususunda tereddüde düşülmüştür6. Mescit, sonradan konut olarak kullanılmış olmalıdır (Fotoğraf 4 ve 5). Ayrıntısına rastlanılmayan milırabmm alçıdan ya da ahşaptan yapılmış olması muhtemeldir. Ahşap
mihraplarda çok az sayıda örnek bulunmasının bunların başlangıçta çok az yapıldıkları veya
-ahşabın çabuk sökülebilen, zamanla çabuk çürüyen ve dağılabilen bir malzeme olması
nedeniyle- çok az bir kısmının günümüze ulaşabildiği söylenilmektedir7. Mescidin güney
3Akdemir, Osmanlı, s. 218.
4Doğan Demirci-iNezahat İşci tarafından hazırlanan Isparta Müze Müdürlüğü'nün 26.12.2006 tarihli tescil fişi.
52863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'nun 3386 sayılı Kanun ve değişik 10. maddesinde; "Vakıflar Genel Müdiirliiğiiniin idaresinde ve denetiminde bulunan mazbut ve müllıak vakıflara ait taşmmaz kültür ve tabiat varlıkları
ile gerçek ve tiizel kişilerin mülkiyetinde bulıman cami, türbe, kervansaray, medrese, han, hamam, mesciı, zaviye,
mevlevilıane, çeşme ve benzeri kültür varlıklannın korunması ve değerlendirilmesinin koruma kurulları kararı alındiktan
sonra Vakıflar Genel Müdürlüğünce yürütülür" hükmü yer almaktadır.
6Doğan Deıniı·ci -Nezahat işci tarafından hazırlanan, Isparta Müze Müdürlüğü uzmanlarının sunmuş oldukları 26.12.2006 tarihli rapor.
7Ömür Bakırer, 13 ve 14. Yüzyıllarda Anadolu Milıraplan, TTK Basımevi, Ankara, 2000, s. 5.
/
211 :
duvarında yer alan ve son zamanlarda ocak olarak kullarolan davlumbazın olduğu yerin, daha önceden ınihrap olarak düşünilimesi zor bir ihtimaldir. Çünkü güneydeki davlumbaz duvarın orta
kısmında değil, güney batı köşesine oldukça yakın bir yerdedir. Bu nedenle duvar ölçülerine göre böyle orantısız bir milırabın mescitte yer alması tabii ki düşünillemez (Fotoğraf 6).
Mescidin dıştan dışa yapılan ölçümlerinde; 14.51x7.55x7.90xl2.71 metre ölçillerinde, dikdörtgene yakın bir plana sahip olduğu, yapı içerisinde, toplam üç adet oda bulunduğu,
odalardan bağdadi duvarlı olan ikisinin doğu cephesine baktığı görülmektedir. Yapının
içerisinde, duvarlarında veya tavanında herhangi bir süsleme ögesine rastlanılmamıştır. Ahşap
olan taban döşemesi yer yer sökülmüş, güney duvarında bir davlumbaz ile bunun batısında üç bölümlü eğreti yapılmış bir şerhetlik bulunduğu görülmüştür (Fotoğraf 7 ve 8). Kuzey duvarının yaklaşık 2/3 lük bir lasmı Isparta'da.lci sivil mimari örneklerinde olduğu gibi ahşap hatıllı taş
örgütüdür. Bu duvarın doğu tarafındaki yaklaşık 1/3 lük lasmı ise bağdadi iskiyetlidir. Güney ve
batı duvarları tamamen aralan ahşap hatıllı moloz taş örgülüdür. Doğu yöndeki duvarının tamarnının ahşap iskiyetli olduğu görülmüştür. İki duvarı kargir, doğu duvarı ile kuzey duvarının bir klsmının bağdadi olması oldukça ilginçtir. Çünkü herkesin rahatlıkla girerek ibadet ettiği ve uzun yıllar dayanması düşünülen bir yapıda bağdadi bir duvar kullanmanın aslında mantıklı bir yönü de bulunmamaktadır. Yani tüm duvarlan ahşap batıllı taş örgü olsa idi muhtemelen daha uzun yıllar dayanabiteceği düşünillebilirdi.
Yapının dış ve iç kısımlan sıvalı olup, dış cephe duvarlanndaki sıvalar zamanla
dökillmüş ve bağdad.i duvarda kullamlan ahşap iskiyeti olduğu gibi ortaya çıkmıştır. Çatısının
daha önce düz damlı olduğu, muhtemelen sonradan dört yana eğimli kırma beşik çatı lı yapılarak
üzerinin kiremitle kaplandığı sanılmaktadır. Buna karşılık diğer dini yapılarda olduğu şekilde üst örtüsünün kubbe olması ihtimal dışı görülmektedir. Çünkü bazı mescitlerde olduğu gibi kare planlı bir mekan söz konusu· olmayıp, aksine belirgin bir biçimde dikdörtgen planlıdır8. Ayrıca duvarlarmdan birisinin tam, diğerinin de bir lasmının bağdadi olması, kubbenin duvarlara binen yükünü statik olarak taşımasına elverişli olmadığı anlamına gelmektedir.
Mescidin ilk bakışta, ibadet yapısı olarak kullanıldığı hususunda herhangi bir belirti yoktur. Muhyidd.in Mescid.i'nin konut olarak kullarulabileceği hususunda bir delil ise
davlumbazın güney yönde bulunmasıdır. Çünkü Isparta'da kışların uzun sürmesi, soğuk ve sert geçmesi nedeniyle binaların güney değil de kuzey duvarları genellikle taş örgü olarak yapılmakta, ocak ve davlumb~zlar da burada yer almaktadır9. Halbuki güney yönde ocak
davlumbazının değil de milırabın bulunması daha mantıklı görünmektedir. Bu nedenle kayıtlarda
mescit olarak geçen bu yapının konut olarak kullanıldığı hususunda oldukça güçlü bir izienim
vardır. Zira duvarlardaki kare planlı nişlere ve ahşap dolaplara bir ibadet mekanında da
rastlanılmasına karşılık, bir mescitte birden fazla odanın bulunması, ibadet edebilmek için geriye
8Metin Sözen-Zeki Sönmez, 'Anadolu Türk Mimarisi', Anadolu Uygarlıkları Ansiklopedisi, Ankara, 1982, s. 901; Osmanlı Dönemi'ndeki mescitler genellikle kare planlı, ahşap çatılı ve kagir duvarlı olup mescidlerin bazı önemli örnekleri Konya il merkezinde yer alınaktaydıJar.
9Doğan Demirci, Isparta Evleri, İl Kültiir ve Turizm Müdürlüğü Yayınları, lşparta, 2011, s. 154.
212
çok dar bir mekan bırakılması düşiirıcesi ise akla uygun görünmemektedir. Buna karşılık yapınm
ilk tasarımın ise mescit olduğu da belki söylenebilir. Buna neden olan bir husus Isparta'da
konutların genellikle çift katlı olması, tek katlı olanların da sokağa düzayak olarak
yapılmamalandır (Çizim 2-3). Yani Isparta il merkezinde tek katlı olan konutların yapılan
incelemesinde tamamına yakınmın yükseltilmiş girişli oldukları görülmüştür10.
Yapının ilk başlarda ibadet mekanı olduğuna dair söylenebilecek yine başka bir husus ise yapının planının -odaları hesaba katmaz isek- güneye doğru enlemesine dikdörtgen
oluşturmasıdu·. Bu durum namazda safların daha uzun olmaması ve cemaatin birbirlerini görmelerine imkan sağlamasıdır. Böyle bir plan ve ortaya çıkacak alan, ibadet mekfuı.larındaki
temel felsefeyle de örtüşmektedir (Çizim 4-5). Odaları bölme duvarları/odaya dönüştürülme işinin sonradan yapılması ihtimali çok yüksek görünmektediT. Yapının beden duvarlarının çok
kalın olmasına rağmen odaların duvarlannın adetaprefabrik duvar izleniıni verecek kadar ince - içi dolgu olmayan alışabm sadece üzerinin sıvanarak yapılmış olması-biçimde beden duvarlarına yapıştınlması, yapının planında batı yönde kalan açıklığın üst örtüsünde ahşap kaplama yok iken, odalarda bu ahşap kaplaınarun bulunması odaların tasarımı ile yapmın tasarımının farklı
dönemlerde olduğu kanaatini oldukça güçlendirmektedir (Fotoğraf 9-1 0).
2- Mescidin Kitabesi
Muhyiddin Mescidi'nin batı yöndeki ana caddeye bakan kuzey taş duvarının üst
köşesinde bir kitabe boşluğu bulunmaktadır. Burada yer alan bir kitabenin çalındığı hususu civarda yaşayan kimseler tarafından söylenile gelmektedir. Ancak bu kitabede ne yazdığı
konusunda herhangi bilgi edinilememiştir. Duvann üst kısmında bulunan bu boşluk gerçekten bir kitabe boşluğu gibi göıünmektedir. Ama yapının batı köşesinde bir kitabenin olması zayıf bir ihtimal olarak görünmektedir. Bınası muhtemelen somadan kapatılmış bir aydınlık penceresine de benzemektedir. Ayrıca bu boşluğun ölçü olarak kapının üzerinde bulunan kitabenin ölçülerinde olduğu görülmektedir. Diğer bir deyiş,le daha önce burada yer alan kitabe sökülerek
kapı üzerine taşınmış olması ihtimali de göz önüne alınmalıdır. Bu nedenle burada daha önceden bir kitabenin olup olmadığını veya kitabe varsa bile içeriğini bilemiyoruz. Günümüzde mescidin tek kitabesi bulunmaktadır. Mescidin kuzey yöndeki giriş kapısının tam üzerinde yer alan, taş kabaıtma döıt satırlık bu ki tabesinde Arapça harflerle;
1- Alıali-i Sülü Beg bi'l-cüınle has ve ami, 2- İtdl bu köhne mescid i'manna kıyfunl, 3- Kaldır namaza iki el tarih-i cevher yazan,
4- Mağffır revan-ı bam eski yeni oldi narırı111 (Fotoğraf 1 1-12).
10Ueınirci, Isparta, s. 116.
11Kitabe SDÜ, Ilahiyat Faktlitesinden Sayın Prof. Dr. Babaltin Yaman tarafından okunmuştur.
/
213
Bu kitabeden, eski olan mescidin, bu civarda yaşayan Sülübey isimli kişi tarafından yenilendiği, onarılarak yeniden ibadete sunulduğu anlaşılmaktadır. Kitabenin bulunduğu nokta
kapının tam üzeri olduğundan, mescidin kapı ve duvarlarına oranla kitabenin konumu
düşünüldüğünde, kitabe kuzey duvarında gayet orantılı ve düzgün bir görünüm sergilemektedir.
Bu nedenle kitabenin başka bir yapıdan sökülerek, sonradan buraya konulabileceği hususunda herhangi bir iz ya da belirti görülemeıniştir. Bu tamir kitabesindc 3. Satırdaki 'Kaldır namaza iki el tarih-i cevher yazan' ibarelerinden yola çıkarak cbccd hesabıyla bir onarım tarihine
ulaşılabilmektedir. Yapılan hesaba göre mescidin I-Jicri '1290', Miladi 1873 ve 1874 yıllarında onarım gönnüş olabileceğini söyleyebilirizı2.
Muhyiddih Mescidi'nin Sülübey admdaki bir hayırsever tarafından yeniden
yapılınasında ya da onarılınasında ise muhtemelen, "A ilah 'ın mescitlerini, ancak Allah 'a ve ahiret gününe inanan, namazı dosdoğru kılan, zekat veren ve Allah 'tan başkasmdan korkmayan kimseler imar eder" mealindeki Ayet-i Kerime'nin etkili olduğu, bu ayet mucibince mescidin onarılarak ibadete devam edildiği tahmin edilmektedir13• Tevbe Suresi'ndeki yukarıda bahsedilen Ayet-i Keriıne ile konuya ilişkin olarak diğer ayet ve hadisleri göz önünde bulunduran İslam alimlerinin çağuna göre "imar" tabiri camiierin inşası, onarımı, döşenmesi, aydmlatılması, temiz tutulması gibi maddi iman içine aldığı gibi, oralarda ibadet etmek Kur'an okumak ve okutmak, ilim öğrenmek ve öğretrnek gibi manevi imar faaliyetlerini de içerisine alrnaktadırı4. Mescitler sade bir görünümde yapılmaktadırlar. Çünkü abartılı süslemeler, çok dikkat çekici olarak yazılmış yazılar ibadet sırasında kişiyi meşgul edecek olduğundan ve bunun da namazda önemli bir öge olan 'huşu'nun zedelcnmcsi anlamına geleceğinden rnekruh sayıldığı söylenmektedirı5.
3- Mescidin Taribçesine İlişkin Yazılı Kaynaklar
Ispaıia tarihine ilişkin yazılı kaynaklarda bağdadi olarak yapıldığı belirtilen ama günümüze ulaşamayan mescit, cami, kilise, sıbyan mektebi, medrese gibi pek çok yapıdan
bahsedilmektedir. İsimleri geçen yapıların detaylan verilmeınektedir. Bu nedenle kaynaklarda bahsedilen yapıların özellikleri günümüzde anlaşılrnamaktadırı6• Örneğin Isparta merkezinde
şimdiki Kavaklı Cami civannda önceden 'Kadı Mescidi' adında bir yapının olduğu
söylenmektedir. Ancak günümüzde mescidin adından başka bir şey kalmaınıştır17• Bunun gibi, Sadiye, Şakirzade, Harabizade, Hasan Efendi, Müftü Efendi, Mehdioğlu gibi medreseterin
bulunduğu, Kerimpaşa, Antalyalıoğlu, Hatipoğlu, Alaybeyoğlu, Pamuk Hanı, Vakıfhanı, Kereste
ı2Ebccd hesabına ilişkin olarak; Prof. Dr. Bahattin Yaman ile yapılan görüşme sonucunda ıamiraı tarihinin Hicri ·ıı90' Miladi 1873/74 olabileceği sonucuna ulaşılmıştır. Kedisine hem kitabcnin ok'1ınması hem de Ebced hesabıyla ilgili tüm
yardımlarından dolayı buradan teşekkür etmek istiyorum.
13Tcvbc Surcsi, 9/18; Diyanet İşleri Başkanlığı Meali (Yeni).
148ayraktaroğlu, Anadolu 'da Türk İslam Sanatı, D.i.B. Yayınları, Ankara, 2009. s. ı 92.
15Mchmet Şener, "Cami", Tiirkiye Diyanet Vakfı Islam Ansiklopedisi, C. 7, !stanbul, 1993, s. 91.
16DöcUzadc, isparta Tarihi, Serenler Yayınevi, İstanbul, 1983, s. ı 52-ı 54.
17Böcüzadc, !sparta, s. ı 18.
2ı4
Hanı ve Nalbant Hanı gibi hanların bulunduğundan söz edilmektedir. Ancak günümüzde bu
yapıları bilen kimse bulunmamaktadır.
fsparta Tarihi isimli kitabın yazarı olan, 19. yüzyılın ikinci yarısı ile ve 20. yüzyılın ilk
çeyreğini görmüş, Isparta Mebusu Böcüzade SiUeyman Sami, Isparta merkezindeki cami ve mescitlerden bahsederken Isparta merkezinde bulunan ve birisi sonradan camiye çevrilen toplam
beş mcscidin adını vennektedir. Böcüzadc'nin anlatırnına göre 19. ve 20. yüzyıl başlarında bu tip mahalle mescitlerinin genellikle yenilenip tekrar hizmete sunuldukları görülmektedir.
Yenilenen mescitlerin çoğunlukta olması, bu mescitlerin bağdadi iskiyetli yani hımış mimariyle
yapıldıkları ihtimalini akla getirmektedir. Ancak Böcüzade'nin belirttiği bu mescit)eri günümüzde hatırlayan veya bilen bir kişi bulunınamaktadırı8. Elimizdeki bu verilere göre Muhyiddin Mescidi'nin de bunlardan birisi olup olmadığını bilemiyoruz. Ya da yıkılan tüm bu
yapılardan ınescidin yıkılıp geriye sadece meşrutasının kaldığı gibi bu hususu da iddia edememekteyiz.
Mescit ve cami gibi yapılar Vakıflar Genel Müdürlüğü uhdesinde olduğundan, mülkiyet, tüm bakım ve onarım gibi işlemleri kanunen Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yürütülmektedirı9. Muhyiddin Mescidi'nin de burada görevli bazı şahıslara meşruta olarak verilmesi dolayısıyla -bu bilgiyi doğru kabul edecek olıırsak- bağdadi duvarlı olan doğu kısmının
konut olarak kullanılageldiği bilinmektedir. Mescidin doğu yönünde bağdadi olan kısmı adeta sonradan oluşturulmuş gibidir. Doğu yöndeki bu bağciadi iskiyetli bölüm, mescidin diğer taş yapılı bölümlerine uymamaktadır. Bağdadi iskiyetli olan bu bölümde şahıs ya da şahısların
ikamet ettikleri açıkça bellidir. Bu kısım daha özenle yapılmış, tavanları ve tabanlan ahşapla kaplanmış, ahşap duvartarla tecrit edilmiş, kapılar konulmuş ve kitaplık benzeri ahşap dolaplarla
donatılmıştır. Ahşap ögelerin çoğunun zamanla sonradan parçalandığı, dağıldığı ve yapının
metıuk halde olduğu görülmüştür20 (Fotoğraf 13-14).
Mescidin içerisinin batı bölümü ise adeta camiierin harimlerinde olduğu gibi biı- açıklık
biçimindedir. Tavan kaplaması ve taban döşemesi yapılmamış, ya da bu kaplamalar sonradan
sökülmüştür (Fotoğraf 15). Güney duvarında duvar içerisinde herhangi mihrap girintisi bulunmamakla beraber cemaatin güney duvarına doğru saflar balinde sıralanarak namaz k1labilmeleri de mümkündür. Bu nedenle güney duvarında yer alması gereken mihrap girintisinin küçük bir mescit için çok önemli bir unsur konumunda olmadığını düşünmek
olasıdır. Güneyde yer alan taş duvara bakılacak olur ise, duvar planda bağdadi bölüme kadar
uzanmakta ve doğu yöndeki bağdadi duvarın da başlangıç noktasını oluşturmaktadır. Taş
18BöcUzadc, Isparta, s. 120-122.
192863 sayılı Kültiir ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'nun 3386 sayılı Kanun ve değişik 10. maddesinde; "Vakıflar Genel Müdiirliiğiinün idaresinde ve deneliminde bulunan mazbut ve mü/hak vakıf/ara ai/ taşrnmaz kiilrür ve tabial varirkları ile gerçek ve /üzel kişilerin mülkiyelinde bulunan cami, liirbe, kervansaray, medrese, han. hamam, mescil, zaviye, mevlevilıane, çeşme ve benzeri kültür var/iklannın korunması ve değerlendirilmesinin koruma kurulları kararı alındıktan sonra Vakıflar Genel Müdürlüğünce yiirüliilür" hükmü yer almaktadır.
20Sültıbcy Mahallesi Muhtarı ihrahim GürbUz ile 03.02.2014 tarihinde yapılan şifahi bir görüşmede, Kuran okumak, bazı dini bilgileri öW"enmek için buraya gittiklerini, Muhiddin 1 Muhyiddin Mescidi'nin içerisinin J 960 yıllarda konuı olarak
kullanıldığını hatırladığını ifade etmiştir.
/
215
duvarların ınescidin ilk tasarımında var olduklarını kabul edersek, ıneşruıa için yapılan doğudaki bağdadi bölümün de mescidin ilk yapılışında plan olarak düşünülmüş olduğu sonucuna
ulaşabiliriz. Buna göre meşruta olarak kullanılan bölüm ilk başta vardı diyebiliriz. Ancak
yüzyıllarca ayakta durduğu anlaşılan bu yapıda bağdadi olan meşıuta kısmı aynen bu biçimde miydi? ya da tamamı ibadet rnekarn olan mescitteki bu bölüm zamanla yıkıldığından dolayı mı bağdadi olarak yapılarak somadan meşruta kullanımına sunuldu? gibi bazı sonılan akla gelmektedir. Mescidin banisinin yani yaptıran kişisinin, adını meseide veren şahıs olduğu düşünülebilir. 'Muhyiddin ya da Muhiddin Meseidi' denilmesinin sebebi burasını 'Muhiddin' veya 'Muhyiddin' isimli bir şahsın yaptırmış olabileceğini düşündürınektedir.
'Muhiddin' adının yapılan araştım1asında edinilen bilgiler kronolojik olarak sıralanır ise;
a- Bazı kaynaklarda Harnidoğulları Dönemi'nde Uluborlu'da Merkez Büyükçeşme
Mahallesi'nde Muhiddin Çeşmesi olarak bilinen çeşmeyi yaptıran, çeşme üzerindeki kitabede adı geçen Yakup Oğlu Şeyh Muhiddin'den bahsedilmektedir. Dört satırlık çeşme kİtabesinin 4. satırında mealen; "Yardımı bol olsun Yakup Oğlu Şeyh Muhiddin tarafindan Hicri 724 (Mi/adi 1323-24) yılmda yaptırıldr"2ı yazmaktadır.
b- Böcüzade; "Eğridirde türbesi ve tekkesi bulunan şeyhlerden (Şeyh Murad) veya (Tez Murad) denilen zatın, Şeyhülislam Elberdaf zamanında yaşadtğl ve bütün varlığım
tekkesine bağışladığı, ticaret/e uğraşttğı, ölümünden sonra buraya gömüldüğü
söylenir. 6/iimünün H. 880 (M 1470) tarihinden önce olduğu (Pir Mehmet Hoyf) nin damadı Tosyalz Muhiddin efendi'nin bir beylinden anlaşılmaktadır ... "22 demekte ve buna göre Muhiddin Efendi'nin I 5. yüzyıldan sonra yaşamış olabileceği anlaşılmaktadu·. Eğirdir Ansiklopedisi isimli kitapta 15. yüzyılda Tokatlı Şeyh
Muhiddin Efendi olarak adı geçen zatın, Eğirdir Yazla Mahallesi'nde türbesi bulunan Mehmet Çelebinin damadı olduğu, Şeyh Muhiddin Efendi'nin bir süre Dündar Bey Medresesi'nde Müderris olarak görev yaptığı, daha sonra da Tosya'ya gittiği
bel iıtilmektedi ~3.
c- Fehmi Aksu Isparta'daki eski mahalleler hakkında bilgi verirken Şeyh Muhyiddin
adından da bahsetrniş, Şeyh Mahallesi'nin adını; Şeyh Muhyiddin Efendi b.
Muslihiddin Efendi'den aldığını, bu zatın adının Kınalızade Kadı En1tullah ve Kadı
Ramazan gibi devrinin ünlü ilim adamlarıyla birlikte anıldığını, Hicri 10. asu·da, Isparta'da meşhur Piri Mehmed Halife'den tasavvufu öğrendiğini ve ieazet aldığını,
Plri Mebmed Halife ile birlikte sohbet toplantılarını icra ettiği bir mescid inşa ettirdiğini söylemiştİi4. Bu bilgilere göre Şeyh Muhyiddin Efendi'nin Muhyiddin Mescidi'ni yaptırdığım düşünürsek, Şeyh Muhyiddin Efendi Ilieri 10. asırda yaşayan
21Nermin Şaman Doğan, Isparta 'da Selçuklu ve Beylikler Dönemi Mimarisi,Isparta, 2008, s. 183.
22Böcüzade, Isparta, s. 172.
2>Nuri Güngör Veziroğlu, Egirdir Ansiklopedisi, Eğirdir, 2005, s. 220.
24Febmi Aksu, "lsparta'nın Mahalle Adlan Üzerine Bir Araştırma", On Dergisi, Sy. ll/123-124, lspaı1a, 1944, s. 1716.
216
bilginlerden ders aldığına göre onlardan daha genç olması muhtemeldü. Miladi 16.
yüzyılda yaşamış kişilerden bir kuşak sonrası hesap edildiğinde, kaynakta yaptınldığı
belirtilen ınescidin hanisi Şeyh Muhyiddin Efendi'nin de Miladi tarihle 16. yüzyılın
sonu veya 17. yüzyılın başlannda yaşamış olduğunu düşünebiliriz.
d- Böcüzade'nin başka bir yazısında; 20. yüzyılda yaşadığı anlaşılan Isparta'ya gelen, Denizli Sancağı Mutasarrıfı Muhiddin Paşa'dan bahsedilmektedir25.
e- 'Isparta'h Büyük Adamlar' isimli kitapta, "Muhiddin Efendi" başlıklı kısımda
Muhiddin Efendi'nin Keçiborlu'da doğduğu, babasının adının Şeyh Yahya olduğu, doğum taribinin kesin olarak bilinemediği, medreseyi bitirerek müderrisliğin en yüksek mertebesi olan "Salın" dereesine ulaştığı, bazı illerde kadılık gibi görevlerde
bulunduğu belirtilmektedir. Muhiddin Efendi'nin aslında çok güzel yazı yazdığı ve bu nedenle battat unvanını aldığı, siyah mürekkebe batırdığı kamış kalemi sık sık
dalgınlıkla ağzına götürdüğü için halk tarafından Ağzı Kara Muhiddin Efendi dendiği
ve yaklaşık 1600 taribinde vefat ettiği yazılıdır26.
Burada Böcüzade veya Fehmi Aksu'nun bahsettikleri isin1ler üzerinde duracak olursak mescidin 1 5. yüzyılda veya 16. yüzyılda yaptınlmış olması gerekir ki bu da zayıf bir ihtimal dir.
Çünkü bir kısmı ahşap mimari ile yapılan mescidin 500 yıl kadar ayakta kalması çok zordur.
Uluborlu ilçesi Eski Kasaba Mevkii'ndeki Muhiddin Çeşınesi'nin kitabesinden Yaktıp oğlu Şeyh
Muhiddin 'in günümüzden yaklaşık 700 yıl önce yaşamış olduğu anlaşılmaktadır. Bağdadi
iskiyetli olan Muhyiddin Mescidi'nin ananlarak yeniden hizmete sunulmuş olması, bu mescidin ya da meşnıtanın daha önce de bağdadi olabileceğini, yıprandığı için ananldığı gibi bir fıkri akla getirmektediL Aksini düşünürsek mescit daha önce kargir bir yapı iken bu yıkılarak yerine
bağdadi (kagir yapıya göre çok daha dayanıksız) bir yapının yapılması ve zayıf bir yapı olarak hizmete sunulması zor bir ibtimaldir. Hal böyle olunca bağdadi iskiyetli mescidin yapım tarihinin 700 yLl gibi çok daha eskilere giderneyeceği de açıktır. 4. maddede; 20. yüzyılda
Isparta'da valilik yaptığı anlaşılan Muhiddin Paşa'nın aradığımız kişi yani taribi mescidi
yaptıran kişi olması -mescidin yenilenmesi ve durumuna bakıtdığı zaman geçtiğimiz yüzyılda inşa edilmesi- zaten iınkansız görünmektedir. 5. maddede Ağzı Kara Muhiddin Efendi'nin ise
diğer vilayetlerde kadılık görevlerinde bulunduğu yaklaşık 1600 tarihinde vefat ettiği
anlaşılmaktadır buna karşılık Isparta'da yaptırdığı herhangi bir yapıdan söz edilmemektedir.
Ağzı Kara Muhiddin Efendi'nin Böcüzade'nin eserinde bahsettiği Şeyh Muhiddin Efendi ile aynı kişi o]up olmadıkları hususu bilinememektedir27.
Böcüzade, Isparta son yüzyılımıza kadar ayakta olan ancak zamanla yanan ve yıkılan
yapılardan yoğun bir biçimde eserinde bahsetmiş olduğundan pek çok bilgiyi kendisinden
25Böcüzade, Isparta, s. 341.
26Mahmut KJ.yıcı,lspartalı Büyük Adamlar, Göltaş Yayınlan Dizisi-4, Isparta, 1998, s. 29.
27Malıınut Kıyıcı, Jspartall, s. 29.
,' 217
almamız mümkün bulunmaktadır. Isparta'da daha önce adı geçen pek çok eserden babsederken camilerden ve mescitlerden de doğal olarak babsetrniştir. Böcüzade'nin eserinde 'Cami' konusunun devamında iki adet ınescitten söz ettiği görülmektedir. Bunlardan birisi de 'Muhyiddin Mescidi'dir. Böcüzade Muhyiddin Mescidi ile ilgili olarak;
"Mescitlerden, şeyh mahallesindeki Muhyiddin Mescidi üzeri toprak ve minaresi köjkeden yapılmış kısa bir minare olduğundan Kütük Minare adını almıştır. Bu mescit, Firdevs bey camiinden önce yapılmış, minber kanarak cami yapılması düşiinülürken, Firdevs Paşa cam~i yapılmaya başlayınca, cami haline getirilmesine
şer'i izin verilmemiş, olduğu gibi kalmış derler. Bu mescidin bulunduğu yer ve
civarı hala Kütük Minare Semti olarak söylenir. 1325 (J'vf/1909) yılında Kavukçu Zade Mahmut efendi tarafından, komşuların da yardımıyla, üzeri kiremiili hale
getirilmiş, onarılarak minber konulmuş ise de Hatiplik beratı ve Cenaze namazı
!alınma izni verilmemiştir''28 demekte, devaınında da diğer bir mescit ile ilgili olarak; "Aya Kostaki Kilisesi karşısında bulunan Mescit terk edilmiş ve köhne iken, Hal/aç Zade Hacı I-lajiz ismai/ efendi, kendi evlerini yüksek bedelle almak isıiyen hıristiyanZara satmadıktan başka, bu metruk ve kullanılmaz mescidi, 1286 (M/1870)
yılında, bizim de yardımiarımızla yeniden yapıırarak ibadete açmıştır"
demek:tedi r29.
Böcüzade'nin eserinde sözünü ettiği Şeyh Mahallesi'ndeki 'Mubyiddin Mescidi'nin Ernre Mahallesi'nde bulunan 'Muhyiddin Mescidi'ne benzemeyen pek çok yönü bulunmaktadır. Bu nedenle ayın mescitten babsedilmesi mümkün görünmemektedir.
1325 (M/1909) yılında Kavukçu Zade Mahmut Efendi tarafından, komşuların da
yardımıyla üzeri kiremitti hale getirildiği söylenen bu yapının benzemeyen tüm yönlerini ele alacak olursak,
a- Eğer aynı mescitten bahsediliyor olsaydı Muhyiddirı Mescidi'ni onaran Sütübey'den de bahsetmesi gerekirdi. Zira eserin yazan olan Böcüzade onanın kitabesirıdeki
tarihi yani I 873-74 yıllarını bizzat yaşamıştır.
b- Mescidin Firdevs Bey3
°
Camii'nden yani Hicri 977 Miladi 156931 yılından önceyapılmış ve camiye çevrilmesi fikrinin ortaya çıkmış olması düşünülemez. Zira mescidin duvarları moloz taş örgü ve kısmen bağdadi duvar olup yaklaşık beş yüz sene ayakta kalması zor bir ihtimaldir.
28Böcüzade,Isparla, s. 121.
29Böcüzade, cami ve mescillerden bahsederken bu bölümde toplam üç mescit saymaktadır. Ancak eserin diğer bölümlerinde üç farklı mesciıten daha bahsedildiği dikkati çekmektedir. Bunlardan ikisi Voyvoda Mescidi ve Karabela Mescidi olup Bk.
Böcüzade, Isparta, s. 118; Üçüncü ınescit olarak olarak Yusaf Ağa Evi yakınındaki altında çeşrue bulunan başka bir mescitten söz etmektedir; B k. Böcüzade, isparta, s. 151.
3°Caminin Firdevs Bey tarafından yapıldığı söylenir. Firdevs Paşa Kanuni Sultan Süleyman'ınTekeve Hamid Sancaklarıru yönetmekle görevlendirdiği paşadır; B k. İsınail Hakla Uzunçarşı lı, Anadolu Kitabeleri, İstanbul, 1929, s. 217-218.
31Evliya Çelebi, Firdevs Bey Camisi'nin mimarmm Mimar Sinan olduğunu söyler; "Evvela Firdevs Bey Camii'ni Koca Sinan Bina etti" demektedir. Bk. Evliya Çelebi, Evliyô Çelebi Seyahatnarnesi, YKY, C. 9, İstanbul, 2000, s. 145
218
c- Muhyiddin Mescidi'nin köfkeden yapılmış kısa bir minaresi olduğunu bu nedenle mescidin admm ve bulunduğu scmtin adınm 'Kütük Minarc' olarak anıldığını
söylemektedir. Köfke taştan yapılan bir minarenin, mimari açıdan moloz taş ve
bağdadi olarak yapılan beden duvarlarına göre daha dayanıklı olması beklenir. O zaman eğer aynı mescitten bahsediliyor ise Emre Mahallesi'ndeki Muhyiddin Mescidi'ndeki minarenin günümüzde neden yerinde olmadığı konusuna bir açıklık
getirilmesi zordur.
d- Beden duvarları moloz yığına taş ve bağdadi aksamlı olarak inşa edilmiş bu mescitte çok sağlam köfke taştan bir minarenin yapılmış olması yine ayrı bir çelişkidir.
Köfkc taştan yapılan minaresi yıkılmış, telo:ar onanlmamış mıdır?
e- Böcüzade'nin bahsettiği Şeyh Muhyiddin Efendi b. Muslihiddin Efendi'nirı Emre Mahallesi'ndeki bu mescidi yaptırması için Emre Mahallesi'nin de 1591 yılından
önce Şeyh Mahallesi sınırlan içerisinde yer alınası gerekmektedir. Oysa mescidin
bulunduğu Emre Mahallesi'nin adına Isparta Şer'iyye Sicili Kayıtlarında ilk defa 1591 yılında rastlanmaktadır. 'Emre' adındaki bu mahallenin daha önce herhangi bir mahalle admda geçmediği baştan beri bu isimle anılarak günümüze kadar geldiği ve
Isparta'nın en eski mahallelerinden olduğu anlaşılmaktadır. Şeyh Mahallesi bugünkü Kutlubey Mahallesi'dir Yani Ernre Mahallesi'ne çok uzaktır.32.
Bugün Isparta merkezinde Mimar Sinan Camisi karşısında, Vakıflar iş Hanı arkasında civardakiler tarafından 'Kütük Minare Camisi' olarak anılan, İ1 Müftülüğü tarafından 'Muhiddin Camisi' adı verilen bir cami vardır. Bu cami Kutlubey Mahallesi'nin sınırında olup hemen hemen bu mahalle içerisinde kalmaktadır. Kaynakta bahsedilen mescit çarşı merkezindeki 'Kütük Minare Cam isi' olarak anılan bu 'Muhiddin Camisi', makalemizde araştırdığımız yapı olmayıp, başka bir yapı olmalıdır. Ayrıca bu yapı Böcüzade'nin bahsettiği gibi, cuma
namazlarının kılınınasma elverişli daha büyük ölçülerde, daha sağlam yapılmıştır. Dolayısıyla
'Kütük Minare Mcscidi'nin, Ernre Mahallesi'ndeki Muhiddin Mescidi ilc konum, yapı tarzı ve
yapırn dönemi itibariyle herhangi bir ilgisinin bulunmadığı görülmektedir.
Sonuç
Tarihi kaynaklarda "Muhiddin" ve ya "Muhyiddin" olarak adı geçen isimlerio incelemekte olduğumuz Muhyiddin Mescidi'ni yaptıran kişi ile aynı kişi olmadıklan anlaşılmaktadır. Böcüzade'nin ifadelerini düşündüğümüzde ise; 'Muhyiddin Mescidi'nin farklı
bir yapı olduğu ve Böcüzade'nin bahsettiği 'Muhyiddin Mescidi' ile sadece isim benzerliği bulunduğu sonucuna ulaşmaktayız. Emre Mahallesi'ndeki bu mescidin ki tabesinde de Muhiddin veya Muhyiddin adından bahsedilmemektedir. Sülübey tarafından onanldığına göre civarda
32Akdemir, XVll!. Yüzyılın ilk Yarısında Isparta (Sosyo-Ekonomik ve Kültürel Hayat), İl KUirtır ve Turizm Müdürlüğü Yayınlan, Isparta, 2008, s. 85.
/
219
yaşayanların buraya Sülübey Mescidi demeleri daha uygun olurdu. Tamir kitabesinde son satırda
geçen 'Eski oldu yeni nami' sözleri mescidin adının 'Eski Mescif olabileceği konusunu da akla getirmektedir.
Isparta il merkezi, Emre Mahallesi'nde bulunan Muhyiddin Mescidi'nin restorasyon projeleri hazırlanarak, yapı 201 O yılında yeniden restore edilmiştir. Genellikle tarihi yapılarda
yapdan restorasyonların aslına tam uygun olup olmadıklan pek çok yapıda tartışma konusu
olmaktadır. Bunları bir yana bırakırsak Muhyiddin Mescidi'nin restore edilmesi her açıdan çok güzel bir çalışmadır. Çünkü bakunsızlık nedeniyle yıpranan, tabiat şartlarına karşı koyamayan ya da insan faktörü nedeniyle tahrip olan tarihi yapıların pek çoğu ya yanarak ya da yıkılarak tarih sahnesinden çekilmektedirler. Muhyiddin Mescidi 'nin restore edilerek sağlamlaştırılması, bu
yapının çok daha uzun yıllar yaşayacağını göstermektedir (Fotoğraf 16). Sıvasının veya ahşabı
gibi restorasyon esnasında sonradan kullanılan bazı malzemelerinin özgün olup olamayacağı tartışmalannın ötesinde, konuya bu gözle bakmanın pek çok tarihi yapıyı kurtarabileceğini düşünmemiz yerinde olacaktır. Restorasyonda içerisinde bulunan üç oda eski plamnda olduğu
biçimde aynen yeniden yapılmıştır. Günümüzde yine batı yönde kalan biraz daha geniş olan bölümde namaz kılınrnaktadır. Bu odalar, muhtemelen yapının konut olarak kullanıldığı
dönemlerden kalmıştır. Ancak yapının daha eski durumu -ve belki de plan şeması
bilinemediğinden tescil edildiği tarihte yapırnın durumu nasılsa buna göre restore edilmiştir.
Burada eleştiri konusu olabilecek tek bir husus restorasyondan sonra kapının üzerine takdan mermer levha üzerine kazmarak yazılmış olan '1937' tarihidir. Mescidin bu tarihle bir ilgisi bulunmamaktadır. Mescit bütün incelemelerimiz doğrultusunda Sadık Akdemir'in
kitabında bahsettiği gibi 1 700'lü yılların başında yapılmış olmalıdır. Çünkü 18. yüzyılın ikinci
çeyreğinden itibaren buraya din görevlileri atanmıştır. Üzerindeki Arapça harflerle yazılı olan
onarım ki tabesinin üçüncü satırında Ebced hesabı ile 1873-74 yıllarına işaret edilmektedir. Bu tarih 1937 tarihinden çok öncedir. 1937 tarihinin nereden bulunarak buraya yazıldığı
bilinememektedir. Belki Sülübey Camisi'nin de aynı vakfiyeye bağlı olması nedeniyle bu caminin yapırn tarihi olan 1937 rakamı aynen mescit üzerine de yazılmış olabilir (Fotoğraf 1 7).
Muhyiddin Mescidi'nin bu durumuyla bir ibadet yapısından çok onun meşrutası olması ihtimali oldukça fazla görünmektedir. Burada bulunan mescit yapısının yol düzenlemesi ve arazilerin
daralması sonucunda eskidiği ve zamanla yıkılarak geriye sadece görevlilerin ikarnet ettikleri
meşrutasının kaldığı söylenebi~ir. Kitabesi de asıl yapıdan sökülerek, kaybolmasını önlemek
amacıyla meşruta yapısının üzerine takılınış olmalıdır.
220
ÇİZİMLER*
CD,
17
"
o
..
--
Çizim 1-Mescidin plaru
Çizim 2-A kesiti Çizim 3- B kesiti
• Plan ve çizimler Mimar GUlnur Banu Balcı tarafından restorasyon projesi kapsamında yapılmıştır.
/
221
ı
l
1
\
A
OC> <:i~QO?t;, L
Fotoğraf ı-Mescidin pattası Fotoğraf 2-Mescidin kuzeydoğu köşesinden görünümü
Fotoğraf 3-Mescidin kuzeybatı yönden görünümü Fotoğraf 4-Mescidin ki tabesi
Fotoğraf 5-Mescidin doğu yönden görünümü Fotoğraf 6- Odalardan birisinin görünümü
222
Fotoğraf 7-Güney yönde yer alan ocak Fotoğraf 8-Sökülen taban döşemeleri
Fotoğraf9-Odalann tavan kaplamalan Fotoğraf 10-Kuzey duvar kalınlığı
Fotoğraf 11-Kapısının üzerindeki kitabesi Fotoğraf 12-K.itabenin söküldüğü iddia edilen boşluk
/
223
Fotoğ.raf 13-Odalann duvar kalınlıkları Fotoğraf 14-Dolap ya da !ci taplık olarak kullanılan aksamlar
Fotoğraf 15-Batı yöndeki geniş bölüm Fotoğraf 16-Restorasyon sonrası mescidin görünümü
Fotoğraf 17-Sonradan takılan menner levba
224