• Sonuç bulunamadı

DOI: 10.51824/978-975-17-4794-5.09 1931 TARİHLİ BUDAPEŞTE SERGİSİ’NDE TÜRK PAVYONU Cahide SINMAZ SÖNMEZ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "DOI: 10.51824/978-975-17-4794-5.09 1931 TARİHLİ BUDAPEŞTE SERGİSİ’NDE TÜRK PAVYONU Cahide SINMAZ SÖNMEZ"

Copied!
26
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

1931 TARİHLİ BUDAPEŞTE SERGİSİ’NDE TÜRK PAVYONU

Cahide SINMAZ SÖNMEZ*

ÖZET

Cumhuriyet hükümetleri, ticareti geliştirmenin yanı sıra Türk ürünlerini sergilemek, politik ilişkileri güçlendirmek, genç Cumhuri- yeti uluslararası alanda tanıtmak gibi düşüncelerle uluslararası sergi- lere katılmıştır. Bu çerçevededönemin hükümeti 9-18 Mayıs 1931 ta- rihleri arasında Macaristan’ın Başkenti Budapeşte’de gerçekleştirile- cek olan uluslararası sergiye de katılma kararı almıştır. Sergide yer alan ürünlerin seçiminden serginin süresi boyunca yaşananlar basın aracılığıyla Türk kamuoyuna duyurulurken, Türkiye Cumhuri- yeti’nin hassasiyetleri ve öne çıkan özellikleri de sergi aracılığıyla ulus- lararası dünyaya tanıtılmaya çalışılmıştır. Sergide yer alacak olan Türk Pavyonunun yapım işini mimar Sedad Hakkı (Eldem) üstlenmiştir.

Modern Türk mimarisinin örneklerinin sunulduğu pavyon binası ser- giden tam not almış, sergiyi ziyaret edenlerin büyük takdirini kazan- mıştır. Gerek Türk gerekse yabancı basının sergiye ilgisi büyük olmuş, Türk gazeteleri Budapeşte’ye gönderdikleri muhabirlerle sergiye dair haberleri Türk kamuoyuna duyurmuşlardır. Yeni Türkiye’nin tanıtı- mında önemli bir yeri olan uluslarası sergilere katılımın, devletlerarası ilişkilere de olumlu yansıdığı Budapeşte Sergisi’nde de gözlenmiştir.

Bu nedenle gerek daha öncesinde dahil olunan gerekse sonraki yıl- larda devam edecek uluslarası sergilere katılımın bir devlet politikası halinde devam ettiği anlaşılmakta olup, bu amaçla araştırmada, Tür- kiye Cumhuriyeti Devleti’nin uluslarası alanda tanıtımında öne çıkan

* Doç.Dr. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, cahides@yahoo.com.

(2)

özellikleri ve Budapeşte Sergisi özelinde Batı kamuoyunun Türkiye’ye bakış açısı konu edilecektir.

Anahtar Kelimeler: Türkiye Cumhuriyeti, Sergi, Fuar, Buda- peşte, 1931.

(3)

TURKISH PAVILLION IN THE INTERNATIONAL BUDAPEST FAIR, 1931

ABSTRACT

Turkish governments participated in international exhibitions to exhibit Turkish products, strengthen to political relations, and to pro- mote the young Republic in the international arena, not to mention to vitalize commercial life. So, the Turkish government decided to participate in International Budapest Fair, which was held on 9-18 May 1931. Turkish people were informed through press about the Turkish pavilion and the Turkish products exhibited in the fair. At the same time the fair provided an opportunity to advertise the prior- ities and the new image of the Turkish Republic. The Turkish Pavilion was designed by Sedad Hakkı (Eldem) Inspired by modern Turkish architecture, the pavilion was approved by the fair authorities and was admired by the visitors. Both Turkish and the foreign press showed great interest in the Turkish pavilion and Turkish journalists dis- patched to the Fair informed the Turkish public about the exhibition.

As the policy of participating in such international fairs played a cru- cial role for the publicity and the image of the young Republic, as can be observed, its participation in the Budapest International Fair im- proved its international relations. For these reasons, attending inter- national exhibitions became a state policy. This study focuses on the Turkish image projected in these fairs as well as the reactions of the Western World against the new image of Turkey both in general and in particular in Budapest International Fair in 1931.

Keywords: Republic of Turkey, Exhibition, Fair, Budapest, 1931.

(4)

GİRİŞ

Sergiler terbiye noktasından büyük bir rol oynarlar. Onlar halkın merakını tahrik etmek suretiyle birçok şeyler öğretir ve sergilerin rek- lam konusunda büyük bir önemi vardır. Özellikle de henüz iletişim araçlarının gelişip, yaygınlaşmadığı dönemlerde ülkelerin ve ürünle- rin tanıtımı noktasında sergiler son derece önemli bir görev üstlen- mişlerdir.1

Sergiciliğin uluslararası bir hal almaya başlaması ise 19. Yüzyılın ortalarına rastlamaktadır. Sanayi devriminin ardından Avrupa devlet- leri artan üretimlerine hammadde ve pazar bulma isteklerinin yanı sıra üretimlerini tanıtma ihtiyacıyla birlikte uluslararası sergiler dü- zenlenmeye başlamışlardır. Bu anlamda ilk uluslararası sergi, sanayi devrimi sonrasında edindiği teknolojik gelişmeler ile yeni icatları dün- yaya duyurmak ve tanıtmak isteyen İngiltere tarafından 1 Mayıs-11 Ekim 1851 tarihleri arasında Londra Hyde Park’ta açılmıştır.2

Osmanlı Devleti de kimi zaman tarım ve sanayi alanında yapılan yenilikleri Avrupalı devletlere göstermek, kimi zaman da politik ilişki- leri güçlendirmek gibi gerekçelerle uluslararası sergilere katılmaya gayret etmiş, bu sergilerde bir yandan Batı ölçütlerine göre ürettiği eserleri sergilerken, diğer yandan Doğu’nun görkemli sanat eserlerini Avrupalı seyirciye sunarak, Avrupa’daki oryantal beğeninin artmasına sebep olmuştur. Ayrıca bu organizasyonlara İmparatorluğun hemen her bölgesinden getirttiği ürünlerle, 19. yüzyıl Avrupa’sında yükselen milliyetçiliğe karşı Osmanlıcı bir duruş ve çokluk içinde birlik modeli ser- gilenmiştir. Buna karşılık sanayisine hammadde arayışında olan Batılı devletlerin ilgisini de daha yakından çekmeye başlamıştır. Sergiler- deki gösterişli yapıları ve çeşitli tarım ve maden ürünleriyle varlığını

1 “Sergi ve Panayırlar”, Arkhitekt, S 80, 1937, s. 230.

2 Erik Mattie, Dünya Fuarları, İstanbul Fuar Merkezi Yayınları, 2007, s. 11; Aziz Tek- demir, “1851 Londra Sergisi Ve Osmanlı Devleti’nin Katılışı”, Akademik İncelemeler Dergisi, C 13, S 1, Nisan 2018, s. 302-307.

(5)

ve gücünü göstermeye çalışan Osmanlı Devleti, Batı sanayisinin yanı sıra kültürü ve sanatıyla da önemli bir etkileşim içerisine girmiştir.3

Osmanlı Devleti’nin sergilere katılma anlayışını Cumhuriyet hü- kümetleri de devam ettirmiş, ancak bu sergilere katılım daha ziyade yeni devletin uluslararası alandaki tanınılırlığını artırmak, milli, mo- dern ve laik bir cumhuriyet profilini uluslararası sergiler vasıtasıyla da tüm dünyaya duyurmak hedefine kitlenmiştir. Aynı zamanda ticareti geliştirmek, Türk ürünlerini sergilemek, politik ilişkileri güçlendir- mek düşüncesi de Türkiye’nin uluslarası sergilere katılımında belirle- yici faktörler olmuştur.

Bu bağlamda Atatürk döneminde de uluslararası sergilere katıl- maya önem verilmiştir. İzmir İktisat Kongresi’nde Ticaret ve Sanayi Odalarının iştirakiyle ülkenin önemli ticaret merkezlerinde hammad- delerle yerli ürünlerin ortaya konularak sergilenmesine dair genel ve kalıcı sergiler düzenlenmesi planlanmış ve bu kararlar Cumhuriyet dönemi sergiciliğine temel teşkil etmiştir.4 Bu çerçevede açılan ulusal sergilerin yanı sıra, kimi zaman çeşitli bakanlıklar ya da ticaret odaları gibi kuruluşlar aracılığıyla, kimi zaman ise doğrudan devlet pavyonu oluşturulmasıyla çok sayıda uluslararası sergiye iştirak edilmiştir. Bu sergilerden birisi de Uluslararası Budapeşte Sergisi’dir. Türkiye, Ma- caristan ile olan tarihsel dostluğun bir ifadesi ve Ankara I. Uluslararası Ziraat Sergisi’ne katılan Macaristan’ın davetine karşılık olarak 9-18 Mayıs 1931 tarihleri arasında Macaristan’ın Başkenti Budapeşte’de gerçekleştirilecek olan uluslararası sergiye de katılma kararı almıştır.

Bu araştırmada, Türkiye’nin sergiye katılım amacı, sergide yer alış şekli ve Türk-Macar ilişkileri bağlamında sergiden beklentiler ile ser- ginin ulusal basındaki yansımaları konu edilecektir.

3 Semra Germaner, “Osmanlı İmparatorluğu’nun Uluslararası Sergilere Katılımı ve Kültürel Sonuçları”, Tarih ve Toplum Dergisi, S 95, Kasım 1991, s. 296; Zeynep Çe- lik, Şarkın Sergilenişi, 19 Yüzyıl Dünya Fuarlarında İslam Mimarisi, Çev. Nurettin Elhüseyni, Tarih Vakfı Yayını, İstanbul, 2004.

4 A. Afetinan, İzmir İktisat Kongresi 17 Şubat-4 Mart 1923, Türk Tarih Kurumu Ya- yını, Ankara, 1989, s. 43.

(6)

1. Türkiye-Macaristan İlişkileri ve Türkiye’nin Budapeşte Sergisi’ne Katılma Kararı

Macarlar, I. Dünya Savaşı’ndan sonra Milli Mücadele yıllarında Türklere büyük destek sağlamışlar ve Türklerle siyasi ilişkiler tesis edebilmek amacıyla bazı girişimlerde bulunmuşlardır.5 Bu girişimle- rin bir sonucu olarak Lozan Barış Antlaşması sonrasında 18 Aralık 1923 tarihinde Türk - Macar Dostluk Anlaşması imzalanmıştır.6 Böy- lece her iki ülkede elçilikler açılarak 1924 yılı itibarıyla diplomatik iliş- kiler tesis edilmiş, Macar Krallığı, Türkiye’ye ilk elçisi olarak, bu ül- kede dokuz sene boyunca görev yapacak olan László Tahy’yi (Ladislas Tahy de Tahvér ét Tarkeö) atarken, Türkiye de 7 Mayıs 1924 tarihinde Rıdvanoğlu Hüsrev Bey’i (Gerede) Peşte’ye elçi olarak göndermiştir.7 İlerleyen tarihlerde Türkiye ve Macaristan arasında Yerleşme ve Ti- caret antlaşmalarının da imzalanmasıyla birlikte iki ülke vatandaşları- nın seyahat ve yerleşmeleri ile ticari faaliyetleri hukuki dayanağa ka- vuşturulmuştur.8

İki ülke arasındaki ilişkiler devlet başkanlarının karşılıklı ziyaret- leriyle devam etmiştir. Öncelikle 1928 yılında Türkiye Dışişleri Bakanı Tevfık Rüştü Bey Budapeşte’yi ziyaret etmiş, 1930 Mart ayında Maca- ristan Dışişleri Bakanı Lajos Walko, Ankara’ya resmi bir ziyarette bu- lunmuştur.9 Mösyö Walko 24 Mart 1930 tarihinde Ankara’ya geldi- ğinde, Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Bey, TBMM Başkanı Kazım Bey

5 Yücel Namal, Türk Kaynakları Işığında Türk - Macar İlişkileri (1923 - 1950), Lam- bert Academic Publishing - Türkçe Özel Seri, 2017, s. 65-66.

6 İsmail Soysal, Türkiye’nin Siyasal Andlaşmaları (1920-1945), C I, , Türk Tarih Ku- rumu Yayınları, Ankara, 1989, s. 656; Ali Sarıkaya, “Türk Macar Dostluk Antlaşması (18 Aralık 1923) ve Türk Macar Politik İlişkileri”, Balkan Sosyal Bilimler Dergisi, C 7, S 13, 2018, s. 13.

7 Emre Saral, “Türkiye-Macaristan Dostluk Antlaşması (18 Aralık 1923)”, Halil İnal- cık Armağanı - III Tarih Araştırmaları, Editör: Ahmet Özcan, Ankara, Doğu - Batı Yayınları, Ocak 2017, s. 171.

8 İhsan Sabri Balkaya, “Türk-Macar Diplomatik Ziyaretlerinin Türk Basınına Yansı- maları (1930-1931)”, Karadeniz Araştırmaları, S 20, Kış 2009, s. 103; Saral, a.g.m., s.

180.

9 Bazı kaynaklarda ziyaretin tarihi 1930 yılının Nisan Ayı olarak belirtilmişse de; Ah- met Özgiray, “Türkiye-Macaristan Siyasî İlişkileri (1923-1938)”, Tarih İncelemeleri

(7)

ve Başbakan İsmet Paşa’nın yanı sıra Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal ile de görüşmüş, Tevfik Rüştü Bey verdiği akşam yemeğinde geçmiş- ten bu yana devam etmekte olan ilişkilere ve dostluğa değinerek, ge- çen yıl yapmış olduğu Macaristan ziyaretinden oldukça memnun ay- rıldığını ifade etmiştir. Misafir Bakan Walko ise konuşmasında “Her iki milletin aynı zaman diliminde millî tarihlerinin en büyük felaketlerine karşı koymak mecburiyetinde kaldıklarını bu durumun ise iki ülke arsındaki ilişkileri ebedi bir şekilde kuvvetlendirdiğini...” söylemiş, konuşmasını Türk mille- tinin bağımsızlık mücadelesi ve Mustafa Kemal’e getirerek: “Türk mil- leti mevcudiyetini tehdit eden tehlikeleri yenmiştir. Ve bu muvaffakiyetlerine karşı cihanın göstermiş olduğu hayranlık, Türk milletinin yılmaz ve yorulmaz kudretine karşı gösterebileceği en iyi ihtiram olmuştur....” sözleriyle devam ettirmiştir. 5 Ocak 1929 tarihinde iki ülke arasında imzalanan Taraf- sızlık, Uzlaşma ve Hakem Antlaşması’na10 da değinen Bakan, “Macar halkında sadece şekli bir memnuniyet değil, iki milleti birleştiren siyasî amaç- lara doğru atılmış bir adım olarak kabul edilmesinden kaynaklandığını, Macar milletinin Türkiye’nin ilerlemesini dikkatle ve samimiyetle takip ettiğini, gerçek bir kardeş hissiyle şanlı bir gelecek temenni ettiğini”11 söyleyerek konuşma- sını tamamlamıştır. Türk kamuoyunda oldukça geniş şekilde yer alan Mösyö Walko’nun ziyareti 29 Mart 1930 tarihinde sona ermiş,12 ken- disinden yedi ay sonra da Macar Başbakan Kont Bethlen Türkiye’ye diplomatik bir ziyarette bulunmuştur. Cumhuriyet Bayramı kutlama- larına katılmak amacıyla Türkiye Hükümetinin davetlisi olarak An- kara’ya gelen Bethlen Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Paşa’nın da bu- lunduğu törenleri izlemiş ve Mustafa Kemal’e olan hayranlığını “Çok

Dergisi, C 12, S 1, Yıl 1997, s. 76; Melek Çolak, “Atatürk Döneminde Kültürel, Siyasi ve Ekonomik Bakımdan Türk-Macar İlişkileri (1919-1938)”, Muğla Üniversitesi SBE Dergisi, C 1, S 2, Güz 2000, s. 70; Sarıkaya, a.g.m., s. 19, Ziyaret 23-29 Mart 1930 tarihinde gerçekleşmiştir. Balkaya, a.g.m., s. 100-101; Müjdat Karagülmez, “Atatürk Dönemi Türk-Macar Kültürel İlişkilerinden Kesitler”, Selçuklu Tarihçiliğinin Za- mansız Kaybı Prof.Dr. Feda Şamil Arık’a Armağan, Türk Tarihine Dair Yazılar - III, Editör Alpaslan Demir - Tuba Tombuloğlu - Eralp Erdoğan - Ömer Düzbakar, Gece Kitaplığı, Ankara 2018, ss. 629-644.

10 Soysal, a.g.e., s. 373.

11 Hakimiyeti Milliye, 25 Mart 1930, s. 1; Cumhuriyet, 25 Mart 1930, s. 1, 2; Balkaya, a.g.m., s. 100-103.

12 Akşam, 29 Mart 1930, s. 2.

(8)

Büyük Adam, Bahtiyarsınız!”13 sözleriyle dile getirmiştir. Macar devlet başkanlarının samimi ve dostça ziyaretlerine Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal de mukabele etmiş 1 Kasım 1930 tarihinde TBMM’nin üçüncü dönem dördüncü toplanma yılının açılış konuşmasında “Macaristan ile aramızda eski ve tecrübeli dostluk, muhterem başvekilin resmi ziyaretiyle bariz bir ehemmiyet ve kıymet aldı. Memleketlerimiz arasındaki iyi ve samimi müna- sebetlerin inkişaf etmesi memul ve matlubumuzdur”14 diyerek ikili ilişkilerde gelinen noktanın istenilen ve beklenen bir sonuç olduğunu vurgula- mıştır.

Macaristan’la olan ilişkiler sadece siyasi ziyaretlerle sınırlı kalma- mış birçok alanda karşılıklı işbirliğine gidilmiştir. Örneğin, Macar bi- lim adamları ülkeye davet edilerek çeşitli akademik çalışmalar yapmış- lar, 1925 yılında Türk hükümetinin davetiyle gelen birçok Macar pro- fesör çeşitli konferanslar vermişlerdir.15 Ekonomi alanında geliştirilen ilişkiler 1927 yılında imzalanan Ticaret Antlaşması ile daha da artmış- tır. Özellikle 1930’lu yıllarda, 1929 Dünya ekonomik krizinden ciddi şekilde etkilenen Macaristan, belli başlı tarım ürünlerini Türkiye’den karşılamaya yönelik bir tutum sergilemiştir. Bu çerçevede Macaristan, Milli İktisat ve Tasarruf Cemiyeti tarafından Ankara’da düzenlenen Türkiye Birinci Uluslararası Ziraat Sergisi’ne katılmıştır. Macarlar kendi Milli Pavyonlarında kolektif bir sergi ile iştirak ederek hükümet müesseselerinden başka özel şirketlerin ürünlerini teşhir etmiştir. Ma- car Dış Ticaret Enstitüsü Türk Temsilcisi Emil Bors, Macarların bu sergiye katılmalarının tesadüf olmadığını, amaçlarının kardeş Türk milletine Macar sanayisinin durumunu ve ne kadar ilerlemiş oldu- ğunu göstermek olduğunu söylemiştir. Ayrıca Macarların sergiye Türk ziraatinin ihtiyacı olan pek çok ürün getirdiğini, karşılıklılık esa- sına göre de Macaristan’ın ihtiyaç duyduğu ithal mallarının da Tür- kiye’den karşılanmasını arzu ettiklerini eklemiştir. Örneğin, Macar Rejisinin (tekelinin) sürekli müşterisi olduğu Türk tütününün yanı

13 Akşam, 31 Ekim 1930, s. 2

14 Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 1997, s. 383.

15 Sarıkaya, a.g.m., s. 22.

(9)

sıra güney meyveleri, fındık, palamut, çiğ deri ve olaganüstü özellik- lere sahip Türk kömürü gibi malların iki memleket arasındaki mal de- ğişimini oluşturduğunu ve bu ticaretin gelişmesi için Dış Ticaret Ofisi Müdürü Celal Bey’le yaptığı görüşmede işbirliği noktasında anlaş- maya vardıklarını açıklamıştır.16

Macaristan hükümeti bu sergiyi ticari ilişkilerin gelişmesi konu- sunda bir adım addederken, bu sergi münasebetiyle Ankara’da bulu- nan Budapeşte Sergi komiseri Bela Resofzky de Ziraat Sergisini, Tür- kiye ticaret ve sanayisinin Budapeşte sergisine iştirakini temin husu- sunda bir fırsat olarak gördüğünü ve bu arzusunun Türkiye tarafın- dan kısa zamanda karşılanacağını ümit ettiğini söylemiştir.17 Benzer bir açıklama da Macar Dış Ticaret Enstitüsü Türk Temsilcisi Emil Bors’tan gelmiştir. Bors, bu münasebetle her sene Budapeşte’de dü- zenlenmekte olan sergiye iktisat aleminin dikkatini çekmek istediğini, Türkiye’nin de sergiye katılması gerektiğini belirterek Türk hüküme- tine davette bulunmuştur. Türkiye bu sergiye katılmakla, Macaris- tan’ın Ankara Sergisi’ne katılmasına karşılık vermiş ve Macaristan’ı onurlandırmış olacaktır. Bors, serginin kapanışında veda etmediğini, zira Budapeşte Sergisi’nde tekrar görüşmek üzere ayrıldığını da vur- gulamıştır.18 Emil Bors’un bu açıklamalarına karşılık Yunus Nadi er- tesi gün Cumhuriyet Gazetesi’ndeki yazısında uluslararası sergilere katılımın önemine binaen uzunca bir yazı yazmış ve bu sergiler vasıta- sıyla ülkenin tanıtımının yapılmasının yanı sıra pek çok Türk malının da tanıtılarak ticaretin geliştirilmesi ve Türk mallarına müşteri bulun- masında yaratacağı kolaylıklara değinmiştir. Hükümetin de bu tür sergilere dahil olarak, katılacak kişileri desteklemesinin olumlu olaca- ğını da sözlerine eklemiştir.19

Türk Hükümeti, Macaristan’ın bu daveti üzerine her yıl Başkent Budapeşte’de açılmakta olan uluslararası sergiye katılma kararı almış

16 Cumhuriyet, 30 Ocak 1931, s. 3.

17 Hakimiyeti Milliye, 21 Ocak 1931, s. 2.

18 Cumhuriyet, 30 Ocak 1931, s. 3.

19 Yunus Nadi, “Beynelmilel Sergilere İştirak Etmeliyiz”, Cumhuriyet, 31 Ocak 1931, s. 1, 2.

(10)

ve Anadolu Ajansı 7 Nisan tarihinde yayınladığı haberde Mayıs ayında açılacak olan Budapeşte Uluslararası Sanayi Sergisinde Türkiye’yi Milli İktisat ve Tasarruf Cemiyeti’nin temsil edeceğini, sergide teşhir edilecek ürünlerin ise İstanbul’da toplanacağını duyurmuştur.20 Milli İktisat ve Tasarruf Cemiyeti Merkez Müdürü Vedat Nedim (Tör) Bey’in denetiminde gerçekleşecek olan sergide, Türk Pavyonu’nun yapımı görevi ise mimar Sedad Hakkı (Eldem)’e verilmiştir. İktisat Ba- kanlığını temsilen de Sanayi müfettişlerinden Halit Bey görevlendiril- miştir.21 Böylece Peşte Sergisi için hazırlıklara başlanmış, sergiye katı- lacakların isimlerini 25 Mart’a kadar bildirmeleri ve gidecek eşyanın da 1 Nisan’da İstanbul’da olması istenmiştir. Sergiye katılacaklar şahsi yol ve ikamet masraflarını kendileri karşılayacaklardır.22 Milli Tasar- ruf Cemiyeti de bir broşür yayınlayarak ilgili tüccarlara sergiye iştirak etmeleri gerektiğini anlatmış, sergide 37 cins millî ürünün tanıtımının yapılacağını, bu ürünler arasında tütün, incir, üzüm, fındık, pamuk, yün, kömür, çini, afyon ve susamyağları, helva, lokum, şekerleme, ağaç nümuneleri, ham ve mamul deriler, resim tabloları, kahve değir- menleri ve saire bulunduğunu açıklamıştır.23 Tütün İnhisar İdaresi de sergiye katılacak olup, sergi için özel sigara üretmektedir.24 Ayrıca Ce- miyet milli sanayinin gelişmini ve faaliyet tarzını gösterir bir fotoğraf koleksiyonunu da sergiye gönderme kararı almış, bu maksatla Ticaret Odası, ticarî, malî ve iktisadî işletme sahiplerine cemiyetin bu talebini bildirerek faaliyetlerine dair fotoğraflar gönderilmesini istemiştir.25

Türkiye’nin sergiye iştirak kararı Macaristan’da da yankı uyandır- mış, Macar Dış Ticaret Enstitüsü Türk Temsilcisi Emil Bors verdiği

20 Cumhuriyet, 8 Nisan 1931, s. 3.

21 Akşam, 5 Mayıs 1931, s. 3.

22 Cumhuriyet, 8 Mart 1931, s. 3.

23 Cumhuriyet, 13 Mart 1931, s. 2; Cumhuriyet Gazetesi’nin haberinde sergide helva bulunduğu ifade edilse de Akşam Gazetesi’nde yer alan başka bir haberde, ziyaretçi- lerin helva ve bal aradıkları ancak sergide ne helva ne de bal olmadığı, eğer helvacılar sergiye iştirak etmiş olsaydı hem mallarını teşhir edecek hem de pek çok helva satmış olacakları yazılmıştır. Akşam, 24 Mayıs 1931, s. 6.

24 Cumhuriyet, 10 Mart 1931, s. 2.

25 Cumhuriyet, 2 Mart 1931, s. 2.

(11)

beyanatta; “Türkiye’nin Budapeşte sergisine iştiraki Macarların Ankara’daki sergiye gelmelerine karşı alelade bir mukabele değil iki kardaş millet arasında hali hazır iktısadî münasebetlerini tenmiye mâksadiledir. İki millet arasındaki hissî rabıtalar iktisadî münasebat gibi amelî bir şekilde tecessüm ettirilmek is- tenmektedir... Sergiden yegâne beklenen nokta müdavelei efkârdır. Hususî mü- nasebata girişmekle arzu edilen gaye elde edilmiş olur. Bu maksada vusul tabiî iştirak edecek türk tüccar ve müstahsil adedine tabidir. Bu itibarla Türk tücca- rının büyük bir hüsnü kabul göreceği Macar merkezi hükümetini ziyaret fırsa- tını kaçırmamasını tavsiye ederim… Sergiyi ziyaret fazla masrafa mütevakkıf bir şey değildir. Türk, Bulgar, Sırp, Romen ve Macar şimendiferleri yüzde 50 ve Karadenizde işliyen Romen vapur kumpanyası yüzde 30 tenzilat yapmıştır.

Bu hesaba göre bu seyahatin Budapeşte’ye kadar gidip gelmek masrafı ikinci sınıfta (50) türk lirası kadardır. (Yataklı vagon masrafı tabiî bundan hariçtir) Budapeşte’de hayat ucuzdur. Birinci sınıf otelde kalmak ve bütün yemek mas- rafı dahil yevmiye 5- 7 Türk Lirası lâzımdır”26 sözleriyle Türkiye’nin ser- gide yer alacağından duydukları mutluluğu dile getirirken halkın ser- giye katılımını da teşvik etmiştir. Cumhuriyet Gazetesi de Türk vatan- daşlarını sergiye çekebilmek için Budapeşte’ye on günlük bir seyahat düzenlemiştir. Seyahat parası, ikamet ve iaşe, şehirlerde yapılacak ge- ziler ücreti dahil olmak üzere 180 lira olarak belirlenmiştir.27 Buda- peşte Belediye Başkan Yardımcısı Kozaçhazi Vilmos Cumhuriyet Ga- zetesi tarafından Budapeşte Uluslararası sergisini ziyaret için tertip edilen seyahat dolayısıyla sergiyi ziyaret edecek Türk kardeşlerini şe- hirlerinde görecek olmaktan dolayı sevinç içinde olduklarını belirt- miştir.28

26 Hakimiyeti Milliye Hilaliahmer Nüshası, 1 Mayıs 1931, s. 2.

27 Cumhuriyet, 12 Nisan 1931, s. 2.

28 Cumhuriyet, 16 Nisan 1931, s. 4. Nitekim Türk kafilesi istasyonda şehir temsilcileri, Budapeşte sergisi erkânı, Turan Cemiyeti üyesi ve birçok resmi ve özel teşkilat tem- silcisi ile Macar ve Türklerden oluşan bir kalabalık tarafından hararetle karşılanmıştır.

Türkçe yapılan konuşmalar kafileyi derinden etkilemiştir. Özellikle Sergi Müdürü Stefan Hallossy tarafından mükemmel bir Türkçe ile söylenen nutuk dinleyenleri de- rinden etkilemiştir. Hallossy konuşmasında: “Asil bir babanın iki oğlu varmış. Bunlar gü- nün birinde bazularının kuvvetine ve silâhlarının mükemmeliyetine güvenerek ana yurtlarını terkedip meçhul semtlere doğru birbirinden ayrılmışlar. Birçok ülkeler ve iklimler dolaşmışlar ve

(12)

Cumhuriyet, 7 Mayıs 1931.

2. Budapeşte Sergisi’nde Türk Pavyonu

1925 yılında halı, kilim gibi el işlerinin yanı sıra üzüm, incir gibi gıda ürünleri ile iştirak edilen Paris Sergisi’ndeki Türk pavyonunun, yabancı bir mimar tarafından yapılmış olması eleştiriye konu olmuş29 ve binanın milli hisleri yansıtmadığı belirtilmiştir.30 Paris Sergisi’nde yaşanan bu hayal kırıklığının etkisiyle, 9 Mayıs 1931 tarihinde Buda- peşte’de açılan uluslararası serginin yapımında mimar Sedad Hakkı

birçok memleketler fethetmişler. Aradan uzun zamanlar geçmiş. Fakat bir gün yabancı bir di- yarda tekrar karşılaşmışlar. Zaferden zafere koşan iki mağrur kardeş bu sefer tefevvük ve âmir- liği aralarında paylaşamıyarak kavgaya tutuşmuşlar. Asırlarca süren bu kavgadan başkaları istifade etmiş ve yabancı düşmanlar türemiş. Bu vaziyet karşısında iki kardeş aralarındaki ni- zamı bırakıp haricî düşmanlarla uğraşmağa başlamışlar. Fakat aralarındaki kardeş muhabbeti eksilmemiş bilâkis gittikçe kuvvetlenmiş. Bu iki çocuktan birinin ismi Türk, diğerininki Macar imiş...” sözleriyle geçmişten gelen dostuluğa vurgu yaparak iki ülke arasındaki bağla- rın kuvvetine değinmiştir. Cumhuriyet, 20 Mayıs 1931, s. 3. Kapısında Türk bayrağı- nın dalgalandığı belirtilen Rovayal Otelde misafir edilen heyet şerefine, Budapeşte Belediye Başkanı da 50 kişilik bir ziyafet vermiş, ziyafette Ticaret Odası Başkanı May- dar, Türkiye’nin Macaristan Elçisi Behiç (Erkin) Bey ve ziyaretçi grubundan Namık Bey taraflarından dostane birer nutuk söylenerek, öğleden sonra Türk Elçiliğinde bir çay ziyafeti verilmiştir. Cumhuriyet, 13 Mayıs 1931, s. 3; Behiç Erkin, Hâtırat (1876- 1958), Hazırlayan: Ali Birinci, Türk Tarih Kurumu Yayını, Ankara, 2010, s. 348.

29 Fotoğraflarla Türk Fuarcılık Tarihi, Hazırlayanlar Aytaç Işıklı-Mümin Balkan, İs- tanbul Fuar Merkezi, Expo Center Yayınları, İstanbul, 2008, s. 97.

30 “Peşte Sergisinde Türk Pavyonu”, Mimar, S 6, Haziran 1931, s. 187.

(13)

(Eldem) görevlendirilmiştir. 1930’ların millilik anlayışını moder- nizmle birleştirmeye çalışan yönetimin, Türk Pavyonunun yapımı gö- revini ününü, modernizmde milli ifade arayışına öncülük yaparak ka- zanacak olan Sedad Hakkı Bey’e vermiş olması tesadüf olmasa gerek- tir.31

Henüz 23 yaşında genç bir mimar olan Sedad Hakkı Bey sergi binasını modernist karaktere uygun olarak modüler, hafif olması açı- sından ahşap bir malzemeyle kolay inşa edilebilir şekilde tasarlamıştır.

Yapı üç ayrı kademeden oluşmaktadır.32 Binada kullanılan ahşap mal- zeme iç mekanda Türk Evi etkisini arttırırken, yapının merkezine, iş- tirak edilen tüm uluslararası sergilerde olduğu gibi, çiçeklerle süslen- miş Atatürk büstü yerleştirilmiştir.33

31 Sibel Bozdoğan, Modernizm ve Ulusun İnşası Erken Cumhuriyet Türkiyesi’nde Mimari Kültür, The University of Washington Press, 3. Baskı, Yayına Hazırlayan:

Müge Gürsoy Sökmen, Washington, 2012, s. 176.

32 Sedad Hakkı Eldem’i Anla(t)mak I: 1930-1950, Hazırlayan: Aslı Can, SALT Rese- arch and Programs, Erişim Linki https://artsandculture.google.com/exhi- bit/EALyh0kHgmNzKQ Sergi binaları, üçlü bir amaç gütmektedir. Bunlar, ilk olarak, sergi binasının, belirli bir gayeye hizmet edecek bir yapı olması gerektiğidir. İkinci amaç ise sergi binasının, yalnızca içine konan eşya veya numuneleri muhafazaya ya- rayan bir ev değil, serginin bir parçası oluşudur. Görüntüsü ile bir memleketi veya imalâtını teşhir ettiği bir sanayi kolunu temsil eder ve seyircileri cezbetmesi gerekir.

Bunun için de tanıtıcı bir cazibesi olması lâzımgelir. Son olarak ise hafif malzemeden yapılmış olması inşası ve imhası noktasında kolaylık sağlar. Prof. Hans Volkart, “Sergi Binaları”, Çev. Necibe Çırakoğlu, C 27, S 295, Arkitekt, 1959, s. 72. Dolayısıyla Sedad Hakkı Bey sergi binalarında olması gereken özellikleri taşıyan bir bina yapması ya- nında, Türkiye’nin uluslararası alanda tanıtımında öncelik arz eden noktaları da ba- şarıyla gerçekleştirmiş görünmektedir.

33 Sedad Hakkı Eldem’i Anla(t)mak I: 1930-1950, Hazırlayan: Aslı Can, SALT Rese- arch and Programs, Erişim Linki https://artsandculture.google.com/exhi- bit/EALyh0kHgmNzKQ.

(14)

Budapeşte Sergisi Atatürk Büstü34

Merkezde yer alan Atatürk büstünün etrafında birçok stantlar, büro ve depo kısmı yer almıştır. Yapıda iki giriş bulunmakta olup, biri girmek, diğeri çıkmak içindir kullanılacaktır. Ziyaretçiler binaya sağ- dan girecekler ve stantların önünden geçtikten sonra, sol taraftaki ka- pıdan çıkacaklardır.35

Budapeşte Sergisi Türk Pavyonu36

34 Sedad Hakkı Eldem’i Anla(t)mak I: 1930-1950, Hazırlayan: Aslı Can, SALT Rese- arch and Programs, Erişim Linki https://artsandculture.google.com/exhi- bit/EALyh0kHgmNzKQ.

35 “Peşte Sergisinde Türk Pavyonu”, s. 190; Bülent Tanju, “Sedad Hakkı Eldem: Bir Katalog Denemesi”, Sedad Hakkı Eldem II: Retrospektif, Editör: B. Tanju, U. Tan- yeli, Osmanlı Bankası Arşiv ve Araştırma Merkezi, İstanbul, 2009, s. 32.

36 Sedad Hakkı Eldem’i Anla(t)mak I: 1930-1950, Hazırlayan: Aslı Can, SALT Rese- arch and Programs, Erişim Linki https://artsandculture.google.com/exhi- bit/EALyh0kHgmNzKQ

(15)

Budapeşte Sergisi Türk Pavyonu Arkadan Görünüm37

Pavyonun kapısına ve kubbesinin iç tarafına ise Macar ve Türk kardeşliğini teyid eden ibareler yazılmıştır. İçeride sol cepheye Kü- tahya çinilerinden bir şömine, diğer bir köşeye tütün inhisarının si- gara standı kurulmuş, çeşitli yerlerde Sivas seccade ve halıları, ipek kumaşlar ve birçok Türk ürünü teşhir olunmuştur. Kapının bir tara- fında da İzmirli şekerci Ali Galip Bey’in lokumları vardır.38 Sergideki en önemli propaganda vasıtalarından birisi Millî İktisat ve Tasarruf Cemiyeti tarafından basılan broşürler olmuştur. Sergiyi gezmeye ge- len ziyaretçilere kapağında Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal’in smokinli bir fotoğrafı bulunan ve altında Macarca “Az uj Törökorszag (Yeni Türkiye)”39 yazan broşür takdim edilirken, Türk ürünlerine dair Almanca, Macarca, Fransızca ve İngilizce broşürler de hazırlanmış- tır.40 Broşürlerden birinin kapağında Macarca “A Török Gyapot (Türk Pamuğu)” yazarken, diğerinde Almanca “Steinkohle in der Türkei (Türkiye’de Kömür)” başlığı kullanılarak Türkiye’ye mahsus özellik- leri olan ürünlere dikkat çekilmeye çalışılmıştır.41

37 “Peşte Sergisinde Türk Pavyonu”, s. 189.

38 Cumhuriyet, 25 Mayıs 1931, s. 4.

39 Hakimiyeti Milliye, 15 Mayıs 1931, s. 1.

40 Cumhuriyet, 25 Mayıs 1931, s. 4.

41 Hakimiyeti Milliye, 18 Mayıs 1931, s. 5; Akşam, 18 Mayıs 1931, s. 5.

(16)

Hakimiyeti Milliye 15 Mayıs 1931.

Hakimiyeti Milliye 18 Mayıs 1931.

Türk ürünlerinin kıymetini anlatabilmek için Zaro Ağa’dan42 dahi faydalanılmış, hazırlanan propaganda kartlarından birisinde “Zaro ağa

42 Yaşadığı dönemde dünyanın en yaşlı adamı olarak ün salmıştır. Nüfus kağıdındaki kayıtlara göre Hicrî 1191, Miladî 1777 yılında doğmuş, 29 Haziran 1934 tarihinde ölmüştür. Mevlüt Çelebi, “Atatürk ve Zaro Ağa”, Atatürk Araştırmaları I, Editör:

Mevlüt Çelebi, Ege Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Araştırma ve Uygu- lama Merkezi Yayını, İzmir 2011, s. 1.

(17)

Türkiye mahsülünün verdiği gıda ile birbııçuk asırdır yaşıyor”43 ifadesi yer alırken, bir diğer kartta “Zaro Ağa gibi 150 sene yaşamak istersen Türk inciri yemelisin”,44 bir başkasında ise “Zaro ağa gibi Türk üzüm ve fındıkla- rını yemekle, Zaro ağa gibi hazmınızı Türk zeytinyağı ve inciriyle tanzim et- mekle, Zaro ağa gibi Türk tütününü kullanmakla, tam bir sıhhatle Zaro ağa- nın yaşına varırsınız...”45 ibarelerine yer verilmiştir. İncire yapılan vurgu o kadar önemli görülmüştür ki Adem ile Havva’yı cennette tas- vir eden modern bir tabloda Havva Adem’e bir meyva uzatmakta ve tablonun maksadını da şu yazı söyletmektedir: “- Havva’nın Adem’e ver- diği meyva elma değil, incir idi!”.46

Hakimiyeti Milliye 15 Mayıs 1931.

43 Hakimiyeti Milliye, 15 Mayıs 1931, s. 1.

44 Cumhuriyet, 25 Mayıs 1931, s. 4.

45 Hakimiyeti Milliye, 18 Mayıs 1931, s. 5.

46 Yunus Nadi, “Peşte Sergisinde Türkiye”, Cumhuriyet, 1 Haziran 1931, s. 1.

(18)

Cumhuriyet 1 Haziran 1931.

Modernleşme yolunda kısa zamanda uzun bir yol almış olan genç Cumhuriyetin sergilerde yer alış şekli milli, çağdaş ve laik yeni Tür- kiye’nin dünyaya tanıtılması ve yapılan inkılapların Türk toplum ya- pısında yarattığı değişikliklerin sergilenmesi temeline dayanmıştır. Bu düşünce pavyonda sergilenmek üzere yedi sene önceki Türkiye ile yeni Türkiye arasındaki farkı gösteren fotoğraflarda açık bir şekilde görülmektedir. Nitekim millet egemenliğine dayalı cumhuriyet yöne- timini benimseyen yeni Türkiye’nin Osmanlı devlet yönetiminden ta- mamen farklı bir karaktere büründüğü, Osmanlı sultanının biat me- rasimini gösteren bir resminin yanına Cumhurbaşkanı Mustafa Ke- mal’in traktör üzerindeki bir fotoğrafının yerleştirilmesiyle vurgulan- maya çalışılmıştır. Benzer şekilde fesli ve sırmalı ihtiyar bir sadrazamın yanında atıyla engel atlayan Başbakan İsmet Paşa’nın fotoğrafı yeni devletin yöneticilerinin Avrupalı görüntüsünü de ortaya koymaktadır.

Giyim kuşamıyla da medeni bir görüntü arz etmesi istenilen Türk hal- kının yapılan inkılaplar vasıtasıyla geçirdiği dönüşüm de sergide yer alan fotoğraflarda yerini bulmuştur. Örneğin, Osmanlı dönemine ait feraceli, çarşaflı bir kadın grubunun resmine karşılık, o günkü Türk kızlarının kayık yarışları ve kır koşularındaki spor faaliyetlerini göste- ren fotoğrafa ek olarak yine feraceli bir Saray hanımının yanında,

(19)

1931 güzellik kraliçesi Naşide Hanım’ın resminin asıldığı görülmekte- dir.47

9 Mayıs 1931 tarihinde açılan sergi 18 Mayıs 1931 tarihine kadar devam etmiştir. Serginin daha ilk gününden Türk Pavyonu büyük ilgi görmüş ve çok sayıda ziyaretçinin akınına uğramıştır. Macaristan Ti- caret Bakanı Yean De Bud, Millî İktisat ve Tasarruf Cemiyeti Genel Sekreteri İzmir Milletvekili Rahmi Bey’e gönderdiği telgrafta “Pek bü- yük muvaffakiyet kazanan ve tekmil ziyaretçilerin takdirine mazhar olan pav- yonunuzun küşadı münasebetiyle çok samimî tebriklerimizi kabul buyurmanızı rica ederim Efendim...”48 ifadeleriyle Türk pavyonunun görmüş olduğu ilgiye dikkat çekmiştir. Macar Dış Ticaret Enstitüsü’nün Genel Mü- dürü Korodi de Sergi Heyeti Başkanı Vedat Nedim Bey’e sergide en beğenilen pavyonun Türk Pavyonu olduğunu, sergi açıldığı günden itibaren Macar gazetelerinin Türk pavyonunu metheder olduğunu söylemiştir. Hatta gazetelerden birinde, sergi mahallinde mantar gibi biten yeni yeni ve renk renk pavyonlardan bahsederken Türkiye pav- yonu için “Parkın en güzel çiçeği hiç şüphesiz ki Türk pavyonudur” denildi- ğini ve dahası pavyonun bir Türk mimar tarafından yapıldığına bir- çoklarının inanmak istemediklerini anlatmıştır.49 Macaristan Devlet erkânının sergiye ilgisi devamlı olmuş 10 Mayıs’ta Macaristan Başba- kanı Kont Bethlen ve 13 Mayıs’ta hükümet naibi Amiral Horthy, ya- nında eşi ve hükümet erkânı ile beraber geldikleri sergide Mustafa Kemal’in büstüne çelenk koymuşlardır. Sergiyi gezen tüm ziyaretçiler büstün önünde uzun süre vakit geçirererek Türk inkılâbına ait resim ve grafikleri dikkatle incelemişlerdir. Akşam Gazetesi muhabirinin 22 Mayıs 1931 tarihinde “Peşte Sergisinde Türk Pavyonu” başlıklı haberi de Macar ziyaretçilerin sergiye katılan Türk vatandaşlarının hiçbirinin Türk olduğuna inanamadıklarını, Türkleri hâlâ sakallı, bıyıklı, fesli ve şalvarlı zannettiklerini ifade etmiş ve medeni kıyafetli Türk vatandaş-

47 Akşam, 18 Mayıs 1931, s. 5; Cumhuriyet, 25 Mayıs 1931, s. 4.

48 Cumhuriyet, 10 Mayıs 1931, s. 3; Hakimiyeti Milliye, 12 Mayıs 1931, s. 2.

49 Cumhuriyet, 9 Mayıs 1931, s. 3.

(20)

larını görünce hayretler içerisinde kaldıklarını belirtmiştir. Bu sebep- ten dolayı yeni Türkiye’nin yurt dışında tanıtılması noktasında Buda- peşte sergisinin Türkiye lehine güzel bir reklam olduğunu söylemiş- tir.50 Zira Budapeşte’nin meşhur gazetelerinden “Azest” okuyucuları arasında yaptığı, “Serginin en başarılı pavyonu hangisidir?” anketine 80 bin okuyucunun 80 bininin de Türk pavyonu olduğu cevabını vermiş olması serginin başarısını göstermesi bakımından ilgi çekicidir.51 Ve- dat Nedim Bey’e göre bu başarıda Türk pavyonundaki mimari, de- kor, eşya ve bütün düzenlemelerin “Avrupalı” olması, pavyonun bütün düzenlemesinde batılı Türk kafasının hakim olmasının etkisi vardır.52

3. Serginin Kapanması ve Heyetin Türkiye’ye Dönüşü

Sergi 18 Mayıs 1931 tarihinde sona ermiştir. Kapanıştan sonra Türk sergi heyeti, 23 Mayıs’ta Meçhul Asker Anıtı’na çelenk koymuş- tur.53 Anma töreninde konuşma yapan Sergi Heyeti Başkanı Vedat Nedim Bey’in, “Sen, adsız kahraman, bin senelik hudutlar için canını veren kahraman! Sana Türk kardeşinin selamını getirdik. Senin ölmez ruhun bekle- nen cenneti tekrar yaratacaktır. Sen müsterih uyu!” şeklindeki sözleri, Ah- met Hulusi Bey tarafından Macarcaya tercüme edilmiştir. Törende ay- rıca Türkiye’nin Budapeşte Elçisi Behiç (Erkin) Bey,54 Ataşemiliter Hilmi Bey, Türk kolonisi ile bir atlı ve bir piyade bölüğü, zabitan ve resmî dairelerin mümessilleri, basın erkânı hazır bulunmuşlardır.55

Vedat Nedim Bey Türk pavyonunun, Macar Sanat ve Mimari der- gilerince, başarılı bir sanat eseri olarak görüldüğünü, bu başarısından dolayı genç ve yetenekli mimar Sedad Hakkı Bey’e teşekkürü bir gö- rev bildiğini belirtmiştir. Türk pavyonunun yeni Türkiye için canlı bir

50 Akşam, 24 Mayıs 1931, s. 6; Erkin, a.g.e., s. 348.

51 Akşam, 18 Mayıs 1931, s. 5; Cumhuriyet, 30 Mayıs 1931, s. 1.

52 Vedat Nedim Tör, Yıllar Böyle Geçti, Milliyet Yayınları, İstanbul, 1976, s. 15.

53 Erkin, a.g.e., s. 348.

54 Erkin, a.g.e., ss. 319-427; 1928-139 yılları arasında Türkiye’nin Budapeşte Elçisi olarak görev yapmıştır. Alev Duran-Fatma Çalık Orhun, “Cumhuriyet Dönemi Türk- Macar İlişkilerinden Bir Kesit: Behiç Erkin’in Budapeşte Elçiliği (1928-1939)”, Aka- demik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl 5, S 46, Mayıs 2017, ss. 560-572.

55 Cumhuriyet, 30 Mayıs 1931, s. 4.

(21)

propaganda vasıtası olduğu, nitekim gerek Macar gazetelerinin ge- rekse Peşte radyosunun Türkiye lehinde yaptığı propagandanın da etkisinden bahsederek, sergiyi 600 bin kişinin ziyaret ettiği ve 600 bin kişinin her birinin en aşağı 10 kişiyi yeni Türkiye hakkında bilgilen- dirdiğini ifade etmiştir.56

Sergi yeni Türkiye’nin tanıtımı noktasında kazandığı başarıyı ti- cari ilişkilerin geliştirilmesi açısından da yakalamış görünmektedir.

Zira Çanakkale ve Kütahya çinileri üzerine birçok sipariş alınırken, Hereke kumaşları ve Bursa ipekleri de ziyaretçilerin ilgisini çekmiş, Türk lokumları büyük beğeni sağlarken birçok ürün için siparişler alınmıştır.57 Türk tütünlerinin yanı sıra üzüm, incir, fındık, kayısı, fıs- tık gibi meyve ve kuruyemişler de sergide tercih edilen ürünler ara- sında yer almıştır. Budapeşte’den Ticaret Odasına gelen mektuplarda, Budapeşte sergisinde teşhir edilen üzüm ve zeytin yağlarının olağa- nüstü rağbet gördüğü ve bu gibi firma sahiplerinin adreslerinin iste- nildiği söylenmiştir. Ticaret Odası da bu hususta ilgili şirketler ve şa- hıslarla iletişime geçecektir.58 Bu başarıda Vedat Nedim Bey ile sanayi müfettişlerinden Daniş ve Halit beylerin ziyaretçilerle ilgilenerek ken- dilerine yöneltilen soruları cevaplandırmış ve ilgilileri bilgilendirmiş olmalarının etkisi muhakkaktır.59

Serginin kapanmasının ardından Dış Ticaret Ofisi Müdürü Cemal Bey 28 Mayıs 1931 tarihinde Peşte’den İstanbul’a dönmüş,60 sanayi müfettişlerinden Halit Bey de İktisat Bakanlığı’na bir rapor yazarak her ihracat maddesi hakkında izahat vermiştir.61 Sergide teşhir edilen eşyanın İstanbul’a getirilmesi üzerine eşyaları sahiplerine ulaştırmak için Vedat Nedim Bey de 23 Haziran’da İstanbul’a gitmiştir.62 Büyük bir muvaffakiyetle tamamlanan Budapeşte Sergisi Macaristan ile olan

56 Cumhuriyet, 1 Haziran 1931, s. 1.

57 Akşam, 18 Mayıs 1931, s. 5.

58 Akşam, 2 Haziran 1931, s. 2; Hakimiyeti Milliye, 2 Haziran 1931, s. 4.

59 Akşam, 18 Mayıs 1931, s. 5; Hakimiyeti Milliye, 18 Mayıs 1931, s. 5.

60 Akşam, 29 Mayıs 1931, s. 3.

61 Akşam, 26 Mayıs 1931, s. 3.

62 Hakimiyeti Milliye, 23 Haziran 1931, s. 1.

(22)

ilişkileri geliştirirken, Türkiye’nin uluslararası sergilere dair tecrübe- lerini de artırmıştır. Zira bu tarihten itibaren Türkiye’nin uluslararası sergilere iştiraki devam etmiş ve bu durum Türkiye’nin uluslararası alanda tanınırlığını artırırken, siyasi ve ticari ilişkilerini de geliştirme- sine olanak sağlamıştır.

SONUÇ

Türkiye’nin 1931 yılında Budapeşte’de düzenlenen sergiye katıl- ması genç cumhuriyetin uluslararası alanda tanıtımı noktasında son derece etkili olmuştur. Zira 27 senedir Macaristan Hükümeti tarafın- dan kesintisiz olarak düzenlenen sergi, Macar halkının Türkiye’ye olan sempatisini daha da artırırken, Türkiye’nin Avrupa’da daha ya- kından tanınmasına katkı sağlamıştır.

Türkiye’nin sergide yer alış şeklinin temelinde Yeni Türkiye’nin Osmanlı’dan farkını ortaya koymak anlayışı yatmaktadır. Özellikle si- yasi alandaki farklılaşma devlet idaresi ve idarecilerinin fotoğrafları vasıtasıyla yansıtılmaya çalışılırken, toplumsal hayattaki dönüşüm ise daha ziyade kadın figürü üzerinden gerçekleşmiştir. Nitekim sergide yer alan fotoğrafların birçoğunda Osmanlı döneminde geri planda kalmış ve sosyal hayatın dışında bırakılmış kadın figürüne karşılık, ak- tif, etkin ve modern bir Cumhuriyet kadını figürü kullanılmıştır.

Sergi, yabancı ziyaretçilerin zihninde yer etmiş olan, sakallı, bıyıklı ve fesli Türk algısının kırılmasında önemli rol oynamış, özellikle modern kıyafetleriyle sergide yer alan Türk iş adamları ve çalışanları Batı ka- muoyunda yer alan bu düşünce tarzının yıkılmasında etkili olmuştur.

Sergide yer alan Türk evinin mimarisi de milli unsurların ön planda olduğu ancak bir o kadar da modern bir toplum anlayışını yansıtacak şekilde, Anadolu’nun geleneksel Türk evlerinden esinlenerek, tasar- lanmıştır.

Macaristan’la samimi ilişkilerin kurulmuş olduğu bir dönemde iş- tirak edilen sergi, Türk-Macar ilişkilerine siyasi ve ekonomik anlamda da katkı sağlamıştır. Serginin sonunda pek çok Türk ürünü alıcı bu- lurken, Başbakan İsmet İnönü’nün serginin kapanışından beş ay

(23)

sonra, 11 Ekim 1931 tarihinde, Macaristan’a yaptığı ziyarette büyük ilgi ve sevgi ile karşılanması serginin ne denli olumlu etki bıraktığını göstermiştir. Sonuç olarak Budapeşte Sergisi başarıyla neticelenmiş ve ilerleyen yıllarda iştirak edilecek sergiler için önemli bir tecrübe ka- zandırmıştır.

KAYNAKÇA Süreli Yayınlar Akşam

Cumhuriyet

Hakimiyeti Milliye Kitaplar

Afetinan, A., İzmir İktisat Kongresi 17 Şubat-4 Mart 1923, Türk Ta- rih Kurumu Yayını, Ankara, 1989.

Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 1997.

Fotoğraflarla Türk Fuarcılık Tarihi, İstanbul Fuar Merkezi, Expo Center Yayınları, Hazırlayanlar Aytaç Işıklı-Mümin Balkan, İs- tanbul, 2008.

Bozdoğan, Sibel, Modernizm ve Ulusun İnşası Erken Cumhuriyet Türkiyesi’nde Mimari Kültür, The University of Washington Press, 3. Baskı, Yayına Hazırlayan: Müge Gürsoy Sökmen, Was- hington, 2012.

Çelik, Zeynep, Şarkın Sergilenişi, 19 Yüzyıl Dünya Fuarlarında İs- lam Mimarisi, Çev. Nurettin Elhüseyni, Tarih Vakfı Yayını, İs- tanbul, 2004.

Erkin, Behiç, Hâtırat (1876-1958), Hazırlayan: Ali Birinci, Türk Tarih Kurumu Yayını, Ankara, 2010.

Mattie, Erik, Dünya Fuarları, İstanbul Fuar Merkezi Yayınları, 2007.

Namal, Yücel, Türk Kaynakları Işığında Türk-Macar İlişkileri (1923 - 1950), Lambert Academic Publishing - Türkçe Özel Seri, 2017.

(24)

Soysal, İsmail, Türkiye’nin Siyasal Andlaşmaları (1920-1945), C I, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1989.

Makaleler

Balkaya, İhsan Sabri, “Türk-Macar Diplomatik Ziyaretlerinin Türk Basınına Yansımaları (1930-1931)”, Karadeniz Araştırmaları, S 20, Kış 2009, ss. 97-115.

Çelebi, Mevlüt, “Atatürk ve Zaro Ağa”, Atatürk Araştırmaları I, Edi- tör: Mevlüt Çelebi, Ege Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Yayını, İzmir, 2011, ss.

1-12.

Çolak, Melek, “Atatürk Döneminde Kültürel, Siyasi ve Ekonomik Ba- kımdan Türk-Macar İlişkileri (1919-1938)”, Muğla Üniversitesi SBE Dergisi, C 1, S 2, Güz 2000, ss. 61-72.

Duran, Alev - Fatma Çalık Orhun, “Cumhuriyet Dönemi Türk - Ma- car İlişkilerinden Bir Kesit: Behiç Erkin’in Budapeşte Elçiliği (1928-1939)”, Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl 5, S 46, Mayıs 2017, ss. 560-572.

Germaner, Semra, “Osmanlı İmparatorluğu’nun Uluslararası Sergi- lere Katılımı ve Kültürel Sonuçları”, Tarih ve Toplum Dergisi, S 95, Kasım 1991, ss. 289-296.

Karagülmez, Müjdat, “Atatürk Dönemi Türk-Macar Kültürel İlişkile- rinden Kesitler”, Selçuklu Tarihçiliğinin Zamansız Kaybı Prof.Dr.Feda Şamil Arık’a Armağan, Türk Tarihine Dair Yazı- lar –III, Editör Alpaslan Demir - Tuba Tombuloğlu - Eralp Er- doğan - Ömer Düzbakar, Gece Kitaplığı, Ankara 2018, ss. 629- 644.

Özgiray, Ahmet, “Türkiye-Macaristan Siyasî İlişkileri (1923-1938)”, Tarih İncelemeleri Dergisi, C 12, S 1, Yıl 1997, ss. 75-80.

“Peşte Sergisinde Türk Pavyonu”, Mimar, S 6, Haziran 1931, ss. 187- 192.

Saral, Emre, “Türkiye-Macaristan Dostluk Antlaşması (18 Aralık 1923)”, Halil İnalcık Armağanı - III Tarih Araştırmaları, Doğu - Batı Yayınları, Editör: Ahmet Özcan, Ankara, 2017, ss. 155- 180.

(25)

Sarıkaya, Ali, “Türk Macar Dostluk Antlaşması (18 Aralık 1923) ve Türk Macar Politik İlişkileri”, Balkan Sosyal Bilimler Dergisi, C 7, S 13, 2018, ss. 11-25.

‘‘Sergi ve Panayırlar”, Arkhitekt, S 80, 1937, ss. 227-231.

Tekdemir, Aziz, “1851 Londra Sergisi Ve Osmanlı Devleti’nin Katı- lışı”, Akademik İncelemeler Dergisi, C 13, S 1, Nisan 2018, ss.

291-322.

Tanju, Bülent, “Sedad Hakkı Eldem: Bir Katalog Denemesi”, Sedad Hakkı Eldem Iı: Retrospektif, Osmanlı Bankası Arşiv ve Araş- tırma Merkezi, Editör: B. Tanju, U. Tanyeli, İstanbul, 2009, ss.

32.

Tör, Vedat Nedim, Yıllar Böyle Geçti, Milliyet Yayınları, İstanbul, 1976.

Volkart, Prof. Hans, “Sergi Binaları”, Çev. Necibe Çırakoğlu, C 27, S 295, Arkhitekt, 1959, ss. 71-73.

Yunus Nadi, “Beynelmilel Sergilere İştirak Etmeliyiz”, Cumhuriyet, 31 Ocak 1931.

Yunus Nadi, “Peşte Sergisinde Türkiye”, Cumhuriyet, 1 Haziran 1931.

İnternet Kaynakları

Sedad Hakkı Eldem’i Anla(t)mak I: 1930-1950, Hazırlayan: Aslı Can, SALT Research and Programs, Erişim Linki https://artsandcul- ture.google.com/exhibit/EALyh0kHgmNzKQ.

(26)

Referanslar

Benzer Belgeler

Halkının bağımsızlığı uğruna verdiği mücadelenin ulu önderi Tür- kiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı merhum Kemal Atatürk’ün hayatını kaybetmesinden dolayı

24 Kazancıgil, Türk Jinekoloji ve Obstetrik…, s. 25 Kazancıgil, Türk Jinekoloji ve Obstetrik…, s. 26 Kazancıgil, Türk Jinekoloji ve Obstetrik…, s.. Jinekoloji Cemiyeti

Patrik İlyas’ın ardından 1932’de Süryani Patriği olan Efram Bar- savm Süryani Patrikhanesi’ni Türkiye’den Suriye’nin Humus şehrine taşımış 20 ve Süryanilerin

Giustiniani, Mustafa Kemal Paşa’ya İzmir’den 21 Ekim 1922’de gönderdiği telgrafla hem zaferinden ötürü tebrik etmiş hem de mülakat talebinde bulunmuştur:

Sovyetler Birliği’nin Ankara Büyükelçisi Surits, 16 Ağustos 1931 tarihinde Mustafa Kemal’i Yalova’da ziyaret etmiş ve Sovyetler Birliği Dışişleri Halk Komiseri

Genel Kurula TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Azerbaycan Milli Meclisi Başkanı Oktay Asadov, Kır- gızistan Meclis Başkanı Dastanbek Cumabekov, Kazakistan Meclis

Cumhuriyet dönemine gelindiğindeyse, modernleşme hareketle- rini her alanda görmek mümkündür. Erken Cumhuriyet dönemi, modern Türkiye’nin temellerinin atıldığı

Macar elçisi Tahy yazmış olduğu bir raporda, Cumhuriyetin ku- ruluşunun yıl dönümünün her geçen yıl yurtta daha da coşkulu kut- landığını ifade ederken Atatürk’ün