• Sonuç bulunamadı

ÇEVRE BÜLTENİ İ Ç İ N D E K İ L E R. Kalemaden Çevre Politikası. Sayfa: 2. Günlük Yaşam Planında Çevre. Sayfa: 3. Çevrede Eğitimin Önemi...

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "ÇEVRE BÜLTENİ İ Ç İ N D E K İ L E R. Kalemaden Çevre Politikası. Sayfa: 2. Günlük Yaşam Planında Çevre. Sayfa: 3. Çevrede Eğitimin Önemi..."

Copied!
19
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ÇEVRE BÜLTENİ

AĞUSTOS’ 07

İ Ç İ N D E K İ L E R

Kalemaden Çevre Politikası………. Sayfa: 2

Günlük Yaşam Planında Çevre ………. Sayfa: 3

Çevrede Eğitimin Önemi . . . Sayfa: 6

Çevre Sorunlarının kaynakları . . . Sayfa: 8

Su Tasarruf Yöntemleri . . . . . . Sayfa: 9

Yerüstü Su Kirliliği ve Sebepleri . . . Sayfa: 11 Akdeniz

Ege, Marmara,

Karadeniz’de Kirlilik Sebepleri

Su Arıtımında Ülkemizdeki Durum ………. Sayfa:18

(2)

ŞİRKETİMİZİN TEMEL İLKESİ;

ENDÜSTRİYEL HAMMADDELER SEKTÖRÜNDE İÇ VE DIŞ PİYASAYA GELİŞEN TEKNOLOJİYE VE MÜŞTERİ İSTEK VE BEKLENTİLERİNE UYGUN, ÇEVREYE DUYARLI OLARAK HAMMADDE VE HİZMET SUNMAKTIR.

BU İLKELER IŞIĞINDA;

1- ENDÜSTRİYEL HAMMADDELERİN TÜKENEBİLİR KAYNAKLAR OLDUĞUNUN BİLİNCİNDE OLARAK, TÜM TEKNİK VE TEKNOLOJİK GELİŞMELER, ÇEVRESEL FAKTÖRLER ÖNCELİK GÖZETİLEREK UYGULAMAYA YÖNELİK OLARAK TAKİP EDİLECEKTİR.

2- MADENCİLİK, ÇEVRE, ORMAN, İŞ GÜVENLİĞİ VE İŞÇİ SAĞLIĞI KONUSUNDAKİ KANUN VE YÖNETMELİKLER DİKKATLE İZLENECEK VE UYGULAMAYA KONULACAKTIR.

3- KALİTE VE ÇEVRE YÖNETİM SİSTEM ŞARTLARINA UYMA, SİSTEMİN GELİŞTİRİLMESİ VE ETKİNLİĞİNİN SÜREKLİ İYİLEŞTİRİLMESİ ÖNCELİKLİ HEDEFİMİZ OLACAKTIR.

4- BİZDEN SONRAKİ GELECEK NESİLLERE DAHA İYİ BİR ÇEVRE BIRAKMAK İÇİN, FAALİYETLERİMİZDE, ÜRÜNLERİMİZDE VE HİZMETLERİMİZDE ÇEVRESEL ETKİLER AZA İNDİRİLECEK, KAYNAK KULLANIMLARINDA TASARRUFLAR GERÇEKLEŞTİRİLECEKTİR.

5- EKONOMİK VE VERİMLİ ÜRETİM, YENİ ÜRÜNLERİN GELİŞTİRİLMESİ, YENİ MADEN SAHALARININ ELDE EDİLMESİ İÇİN ARAŞTIRMA-GELİŞTİRME ÇALIŞMALARI DESTEKLENECEKTİR.

6- MALİYETLERİ, KALİTEDEN ÖDÜN VERMEDEN ASGARİ DÜZEYDE TUTMAK VE İHRACATTA KATMA DEĞERİ YÜKSEK HAMMADDELERİ DEĞERLENDİRMEK ÖNCELİKLİ HEDEFİMİZ OLACAKTIR.

7- BU İLKELERİN UYGULANABİLMESİ İÇİN ŞİRKET YÖNETİMİ, ÇALIŞANLARINA GEREKLİ EĞİTİM, DONANIM, GÜVEN VE YETKİ KONUSUNDA DESTEK SAĞLAYACAKTIR. ÇEVRE KONUSUNDAKİ FAALİYETLERİMİZLE İLGİLİ KAMUOYU BİLGİLENDİRİLECEKTİR.

8- KAPSAMI, SEMEDELİ MİKRONİZE ÖĞÜTME TESİSLERİ, KİL KAOLEN ZENGİNLEŞTİRME TESİSİ, KIRMA YIKAMA TESİSİ VE PROSES ATIK SU ARITMA TESİSİ OLAN ÇEVRE YÖNETİM SİSTEMİ KAPSAMININ GENİŞLETİLMESİ SAĞLANACAKTIR.

GENEL MÜDÜR

MUSTAFA BAL

(3)

GÜNLÜK YAŞAM PLANINDA ÇEVRE

Evimizdeki Tehlikeler...

Çevre sorunları insanlardan kaynaklanan sorunlardır. İnsanın çevre konusunda doğru davranışlar kazanabilmesi, bu doğrultuda eğitilmesi büyük önem taşımaktadır. Çevre korumacılığını kendi yaşantımızdan başlatırsak bu yönde yapılacak çalışmalara katkıda bulunmuş oluruz.

KADMİYUM: Bu madde insanlarda yüksek tansiyona, kalp hastalıklarına, akciğer kanserlerine ve kansızlığa neden olur. Bulunduğu ortamlar sanayi kuruluşlarının atıkları, çay, kahve, sigara ve otomobil egzoz dumanları.

KURŞUN: Bu maddenin meydana getirdiği olumsuzluklar, vücudun hassaslaşması, kuvvetten düşme, uykusuzluk, kabızlık, zihin bulanıklığı, böbrek hastalıkları ve felç. Bulunduğu ortamlar: Başta egzoz gazları

(4)

olmak üzere, çeşitli mutfak kapları, cilalı kap yüzeyleri, plastik ve benzeri eşyalar.

CİVA: Bazı sanayi kuruluşlarının atık sularında bol miktarda bulunan civa metali, bu suların döküldükleri nehir, göl ve denizlerde bulunan canlılara bu canlılardan da insanlara geçmektedir.

NİTRAT: Bu madde birçok ülkede et ve süt ürünlerinde koruyucu madde olarak kullanılmaktadır. Ayrıca çeşitli bitkilere verilen nitrat gübreler, bitki-toprak-su üçlüsü yoluyla insanlara geçmektedir. Nitrat bir takım reaksiyonlar sonucu insanlarda kansere neden olmaktadır.

ALÜMİNYUM: Ülkemizde çok sık kullanılan bu maddenin insan sağlığına olumsuz yönde etkisi öteden beri bilinmektedir. Alüminyum genellikle mutfak araç ve gereçlerinde bulunmaktadır. İnsanlarda erken bunamaya neden olmaktadır. Korunmanın yolu; bu kaplara ekşili ve asitli yiyecekler konmamalı şayet konulursa uzun süre bekletilmemelidir.

RADON: Evlerimizde çeşitli radon kaynakları vardır. Bunlar radonlu topraklardan yapılmış tuğlalar, su ve gaz borularıdır. Bu gaz, temellerden ve oda tabanlarından sızarak tehlike arz eder. Meydana getirdiği olumsuzluklar bilhassa kanser riskin arttırmasıdır. Bu gazdan korunmanın yolu, evleri ve odaların sık sık havalandırılmasıdır.

Bilinçli Çevrecilik, Alışverişi Bilinçli Yapmakla Başlar

Çevrenin korunması, geliştirilmesi ve iyileştirilmesi konusunda

(5)

gösterilen çabaların amacı, insanların daha sağlıklı ve güvenli bir çevrede yaşamalarının sağlanmasıdır. Çevreye zarar veren de çevreyi koruyan ve geliştiren de insandır.

O halde yaşam kalitemizi bozmadan alacağımız basit önlemlerle çevremizi koruyabilir, çocuklarımıza yaşanabilir bir dünya bırakabiliriz.

Alabildiğine tüketen bir toplum, aslında gelecek nesillerin hakkını da yemektedir.

Çevre kirlenmesinin büyük boyutlara ulaşması, çöp dağlarının artık bizleri ve gelecek kuşakları yutmaya hazırlanması, doğal kaynaklarımızın hızla tükenmesi bizleri, alışverişten başlayarak tüketimin her aşamasında ve tüketim sonrası oluşan atıkların bertarafı ve yeniden kullanılmasında bilinçli hareket etmeye zorlamaktadır.

Bu tüketim alışkanlığımıza Doğanın daha ne kadar dayanacağını hiç birimiz tahmin dahi edemiyoruz.

Çevre Bilinci İle Alışveriş Yapalım;

Bir kere kullanıp atacağımız naylon poşetler yerine, sürekli kullanabileceğimiz bez torba, sepet veya fileleri tercih edelim.

Unutmayalım ki, plastik ambalajlar ve naylon poşetler doğada parçalanmadan yüzyıllarca kalabilmektedir.

Plastik ya da pet ambalajlı yiyecekler yerine cam ambalajlı yiyecekleri seçelim.

Herhangi bir ürünü alırken geri dönüşümlü olmasına dikkat edelim.

“ Kullan-at ” piller yerine yeniden doldurulabilen pilleri kullanalım.

(6)

Sprey deodorantlar yerine “ Ozon dostu ” deodorantlar kullanmaya özen gösterelim.

Alışveriş yaparken, harcamanın ne kadarını ürünün kendisine, ne kadarını ambalajına verdiğimizi hiç düşündünüz mü? Bir yandan çevreyi kirlettiğiniz bu ambalaj maddeleri öbür yandan sizi aldatan bir “ yalancı

” değil midir?

Fosfat içeren deterjanlar içme suyu kaynaklarına karışarak suyu kullanılmaz hale getirmektedir. Fosfatlı deterjanlar yerine doğal temizleyicileri tercih edelim.

Bulaşık makinelerinde kullanılan kimyasal parlatıcılar yerine doğal madde olan sirkeyi hiç denediniz mi?

ÇEVRE EĞİTİMİ ve ÖNEMİ

Toplumun tüm kesimlerini çevre konusunda bilgilendirmek, bilinçlendirmek, olumlu ve kalıcı davranış değişiklikleri kazandırmak ve sorunların çözümünde fertlerin aktif katılımlarını sağlamak çevre eğitiminin temel hedefidir.

Çevre ile ilgili konularda aktif katılım sağlayacak, olumsuzluklara karşı tepki oluşturacak, bireysel çıkarların toplumsal çıkarlardan ayrı düşünülemeyeceği gerçeğini kavratacak bir eğitim yöntemi uygulanmalıdır.

Çevre eğitimi yalnız bilgi vermek ve sorumluluk hissi oluşturmakla kalmamalı, insan davranışını da etkilemelidir. Bunun için eğitim

(7)

Çalışmalarında işitsel ve görsel materyaller ile uygulamaya ağırlık verilmelidir.

Çevrenin korunması, geliştirilmesi ve iyileştirilmesi konularında gösterilen çabaların amacı, insanların daha sağlıklı ve güvenli bir çevrede yaşamalarının sağlanmasıdır. Bunu sağlayacak olan da insanın kendisidir. Çünkü çevreye zarar veren de, çevreyi koruyan ve geliştiren de insandır. Günümüzde çevre bilinci sağlıklı bir çevrede yaşamayı, temel insan haklarından biri olarak kabul etmektedir. Bu ise ancak kaliteli bir eğitimle mümkündür.

İnsan ve çevre arasındaki etkileşimin vazgeçilmez nitelikte oluşu, çevre kavramının günümüzde kazandığı boyutlar, çevrenin ulusal düzeyde olduğu kadar, uluslararası düzeyde de yeni yaklaşımlarla ele alınması gereğini ortaya çıkarmıştır.

Anayasamızın 56. Maddesinde "Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede

(8)

yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşın ödevidir"

denilmektedir. Bu doğrultuda çevrenin korunması ve çevre kirliliğinin önlenmesi konusunda devlete ve vatandaşlara çeşitli görevler düşmektedir. Ülkemizde bugün ortaya çıkan sorunların ana nedenlerinden birisi. Bilgi edinme ve bilinçlenmede karşılaşılan eksikliklerdir. Çevre bilincine sahip olmayan bir insan, yaşadığı dünyayı kendisinden sonra başkalarının da kullanacağını idrak edemez. Hâlbuki çevre, bize geçmişten kalan bir miras değil; korunması, geliştirilmesi ve gelecek nesillere en güzel şekilde devredilmesi gereken bir emanettir.

Toplumumuzun büyük bir kısmında çevre bilincinin yeterince oluşmaması nedeniyledir ki çevre, ilgilenmeye değmeyen bir konu olarak algılanmaktadır. Çevre eğitiminin ana hedefi ise, yeni bir insan tipini, ahlak anlayışını ve tüketim bilincini topluma kazandırmak, ihtiyacı kadar tüketen, gelecek nesillere karşı sorumluluk hisseden, çevre sorunlarına karşı duyarlı ve bilinçli bir insan modeli yetiştirmektir.

ÇEVRE SORUNLARININ KAYNAKLARI

İçinde bulunduğumuz yüzyıl; birçok teknolojik imkânları insanlığın hizmetine sunarken, bir yandan da insanlığın ortak malı olan çevreden geri getirilmesi zor, hatta imkansız olan varlıkları da alıp götürmektedir.

Hızlı nüfus artışı, buna bağlı olarak beslenme, enerji, eğitim, çarpık kentleşme, sağlıksız sanayileşme, azalan ve tükenen canlı türleri, artan kirlilik ve iklim değişiklikleri dünyamızın en önemli çevre sorunlarını oluşturmaktadır.

(9)

Doğanın temel fiziksel unsurları olan hava, toprak ve su üzerinde zararlı etkilerin oluşması ile ortaya çıkan ve canlıların hayati faaliyetlerini olumsuz yönde etkileyen çevre sorunlarının tümü çevre kirliliğini meydana getirmektedir. Çevre kirliliği, doğanın kendini temizleme gücünün üstünde olan yüklerin çevrede meydana getirdiği birikimlerdir.

Doğayı kirleten ve ekolojik dengeyi bozan başlıca etken İNSAN unsurudur. Normal şartlarda kendi kendini temizleme özelliği olan doğa, insanların çeşitli faaliyetleri sonucu aşırı olarak kirlenmekte ve kendi gücünü aşan bu kirlenmeyi temizleyememektedir.

(10)

Çevre Sorunlarının Başlıca Kaynakları:

Son yıllarda teknoloji ve sanayinin hızla gelişmesi, çevre sorunlarının da artmasına sebep olmuştur. Artan nüfusla birlikte devreye giren altyapılar, faaliyete geçtikleri günde bile yetersiz kalmaktadır. Bu plansız endüstrileşme ve sağlıksız kentleşme, nükleer denemeler, bölgesel savaşlar, verimi artırmak amacıyla tarımda kimyasal maddelerin bilinçsizce kullanılmasıyla birlikte, gerekli çevresel önlemler alınmadan ve arıtma tesisleri kurulmadan yoğun üretime geçen sanayi tesisleri, çevre kirliliğini tehlikeli boyutlara çıkarmıştır. Yapılan araştırmalar Dünyadaki mevcut çevre kirliliğinin % 50 'sinin, son 35 yılda meydana geldiğini ortaya koymaktadır.

Hızlı nüfus artışı, çevre sorunlarına önemli bir kaynak teşkil etmektedir.

Birleşmiş milletlerin yaptığı nüfus tahminlerine göre, Türkiye nüfusunun 2025 yılında 92 milyona yükselmesi beklenmektedir. Bu durum ülkemizin bugün olduğu kadar, gelecekte de çevre sorunları ile karşılaşacağının bir göstergesidir.

Bunlarla birlikte çevre sorunlarının diğer kaynakları şunlardır:

1. Göçler ve düzensiz şehirleşme,

2. Kişi başına kullanılan enerji, su, kâğıt, kömür vb. artışı, 3. Ormanların tahribi, yangınlar ve erozyon,

4. Aşırı otlatma ve doğal bitki örtüsünün tahribi,

5. Konutlardaki ve işyerlerindeki ısınmadan kaynaklanan (özellikle kalitesiz kömür kullanımı) hava kirliliği,

6. Motorlu araçlar ve deniz araçları, 7. Gübre ve zirai mücadele ilaçları, 8. Atmosferik olaylar ve doğal afetler,

(11)

9. Kanalizasyon sularının arıtılmaksızın alıcı ortamlara verilmesi ve sulamada kullanılması,

10. Katı atıklar ve çöp,

11. Sulak alanların ve göllerin kurutulması, 12. Arazilerin yanlış kullanımı,

13. Kaçak avlanma,

14. Televizyon, bilgisayar ve röntgen; tomografi vb; tıbbi cihazların yaygınlaşması ile meydana gelen radyasyon,

15. Endüstriyel ve kentsel kaynaklı gürültü.

(12)

YER ÜSTÜ SU KİRLİLİĞİ

Akarsu, göl ve denizler yerüstü sularını oluştururlar. Dünya nüfusunun hızla artmasına rağmen su kaynaklarının sabit olması, bu kaynakların kirletilmemesini ve çok iyi kullanılmasını gerektirmektedir. Bilinçli su kullanımıyla, yaşam kalitemizi bozmadan alacağımız basit tedbirlerle su kaynaklarımızın kirlenmesini ve tükenmesini önleyebiliriz. Bununla birlikte; üç tarafı denizlerle çevrili olan ve çok sayıda yerüstü ve yeraltı su kaynaklarının bulunduğu ülkemizde sular, evsel ve endüstriyel atıklarla kirlenmektedir. Bu atıkların arıtılmadan su yataklarına verilmesi, katı atıkların düzensiz olarak alıcı ortama bırakılması, ayrıca bilinçsizce yapılan zirai ilaçlama ve gübrelemeden dolayı yerüstü suları kirlenmektedir.

(13)

Sanayinin çevre üzerindeki olumsuz etkisi diğer faktörlerden çok daha fazladır. Sanayi kuruluşlarının; sıvı atıkları ile su kirliliğine, buna bağlı olarak gelişen toprak ve bitki örtüsü üzerinde aşırı kirlenmelere sebep olduğu ve doğa tahribine yol açtığı bilinmektedir. Ayrıca son yıllarda sanayi ve teknolojinin hızla gelişmesi sonucu köyden kente göç olayı artmış, bu durum hızlı ve düzensiz yapılaşmaya yol açmıştır.

Zirai mücadele için yapılan ilaçlamalarda, havadaki ilaç zerrelerinin rüzgârla sulara taşınması veya tarım ilaçları üretimi yapan fabrikaların atıklarının su kaynaklarına arıtılmadan verilmesi sebebiyle sular kirlenmektedir.

Diğer yandan kimyasal gübrelerin bilinçsizce ve aşırı kullanımı da zamanla toprağı çoraklaştırmakta, bunun sonucunda hem toprağın verimi düşmekte, hem de yeraltı sularına sızması ve yüzey su akışlarıyla birlikte yerüstü sularına karışması neticesinde su kirliliğine sebep olmaktadır.

Akarsu Kirliliği:

Akarsular; küçük dereler, yağmur, kar ve kaynak sularıyla beslenirler.

Kanalizasyon suları, fabrika atıkları ile havayı kirleten etkenlerin yağmur ve yüzey akışlarıyla taşınması, tarımsal faaliyetler sonucu oluşan pestisit ve gübre gibi kimyasal atıklar, akarsuları kirleten başlıca etkenlerdir. Akarsular ve okyanuslar belli bir seviyeye kadar olan kirliliği arıtma özelliğine sahiptir. Bu sınır aşıldığında suda aşırı kirlilik ve bozulma başlar. Akarsuların bazı etkenlerle kirlenmesi sonucu

(14)

akarsularda mevcut olan ekolojik denge bozulmakta, bitkiler ve hayvanlar olumsuz yönde etkilenmektedir.

Göl Kirliliği:

Göl kirlenmesinin ana unsurları akarsular ve atmosferik olaylardır.

Akarsularla taşınan çözünmüş ve askıdaki maddelerin önemli miktarı erozyon ve kimyasal çözünme sonucu oluşur. Ayrıca asit yağmurları da kirliliği artırmaktadır. Göle karışan kirleticilerin büyük bir kısmı akarsular, endüstriyel atıklar ve drenaj yoluyla taşınmasına karşılık, atmosferle kirliliğin taşınması da son derece önemlidir. Havadaki kirleticilerin yağışlar ve rüzgâr gibi atmosferik etkenlerle uzun mesafelere taşınması ve yerüstü sularına karışması sonucu su kirliliği meydana gelmektedir.

(15)

Deniz Kirliliği:

Ülkemizin üç tarafı denizlerle çevrili olduğundan deniz kirliliği hayati önem taşımaktadır. Denizlerin taşımacılık ve turizm amacıyla kullanılması, evsel, endüstriyel atıkların arıtılmadan veya kısmen arıtılarak denize verilmesi, deniz kazaları sonucu meydana gelen petrol akıntıları, akarsulardan denizlere ulaşan tarımsal atıklar, kirlenmeyi meydana getiren başlıca etkenlerdir. Deniz kirliliğine sebep olan atıklar belirli bir zamanda, bir bölgedeki kirlenme yoğunluğuna bağlı olarak insan sağlığına ve çevreye olumsuz yönde etki etmektedir.

Deniz kirliliğine sebep olan diğer faktörleri şöyle sıralayabiliriz:

Deniz kıyılarında bulunan kent merkezleri ve sanayi tesislerinden çıkan ve arıtılmadan denize boşaltılan atıklar.

Tarımsal alanlarda erozyon sonucu akarsularla denize karışan toprak ve diğer kirleticiler. (Tarım alanlarından her yıl önemli miktarlarda toprak, erozyon yoluyla denizlere taşınmaktadır. Denizlere sadece toprak değil, tarımsal faaliyetler sonucu akarsulara karışan pestisit ve gübre gibi kimyasal atıklar da taşınmaktadır.)

Denizlerde kurulmuş bulunan platform ve boru hatlarından oluşan sızıntılar.

Gemiler ve diğer deniz araçlarından oluşan kirlilik (petrol, yağ atıkları, zehirli sıvılar, pis sular, çöpler vb.)

Deniz kazaları neticesinde önemli miktarlarda petrol döküntüsü suda birikmekte ve canlı ortamını tehdit etmektedir. Özellikle büyük petrol tankerlerinin kazaları sonucunda binlerce ton ham petrol denize dökülmektedir. Ham petrol taşımacılığı, petro-kimya sanayii ve organik

(16)

kimya sanayiindeki gelişmeler kara, hava ve denizlerdeki kirlilik miktarını artırmıştır. Plastik maddelerin karadan ve gemilerden denize bırakılması, plajlara ve denizin doğal yaşamına ciddi zararlar vermektedir.

Denizlerimizdeki kirlilik durumunu daha iyi anlamak için Karadeniz, Marmara, Ege ve Akdeniz'in kirlilik durumlarına kısaca değinmekte fayda vardır.

Karadeniz'de Kirliliğin Sebepleri:

Karadeniz'in bazı bölgelerinde yapılan araştırmalar sonucunda; koliform bakteri sayısı, organik madde miktarı, bulanıklık gibi kirlilik unsurlarının normal değerlerin üzerinde olduğu tespit edilmiştir. Trabzon'da yapılan bir araştırmaya göre; deniz kirliliğinin sebepleri önem sırasına göre şöyledir;

1. Kanalizasyon, 2. Çöp ve atıklar, 3. Erozyon,

4. Doğu Karadeniz Bölgesinde kara yolu ulaşımının deniz kıyılarından gerçekleştirilmesi,

5. Sanayi kuruluşlarının olumsuz etkisi..

Marmara Denizi'nde Kirliliğin Sebepleri:

Marmara Denizi; özellikle Haliç ve izmit Körfezi başta olmak üzere, fiziksel ve kimyasal kirleticilerin etkisinde kalmıştır.

Giderek artan kentsel ve endüstriyel faaliyetler sonucu, bazı kirleticiler sınır değerlerin üzerine çıkmıştır. Bunlara ilaveten Haliç'te dere ve yamaçlardan gelen erozyon kalıntıları kirliliği artırmaktadır.

(17)

Ege Denizi'nde Kirliliğin Sebepleri:

Ege Denizi'nde ortaya çıkan en önemli kirletici kaynaklar; B. Menderes, Meriç ve Gediz Nehirleri ile Çanakkale Boğazı ve İzmir şehrinden ileri gelen kentsel ve endüstriyel atıklardır, İzmir Körfezi'nde petrol rafinerilerinden birisinin bulunması ve yoğun deniz trafiği de, petrol ve diğer petrol ürünleriyle körfezin kirlenmesine yol açmaktadır.

Akdeniz'de Kirliliğin Sebepleri:

Deniz yolu taşımacılığı, Mersin'deki petrol rafinerisi ve İskenderun Körfezindeki iki adet petrol boru hattı terminali önemli kirletici unsurlardır. Bununla birlikte Akdeniz'de kirlilik oranı, Marmara ve Ege Deniz'ine göre daha düşüktür.

Su kirliliğinin en önemli etkenlerinden olan evsel ve endüstriyel atık suların arıtılması ile ilgili ülkemizdeki durum şöyledir;

(18)

Endüstriyel işletmelerde arıtma tesisine sahip işletmeler sadece

%9'dur.

Arıtma tesisi bulunmayan kuruluşlardan; özel sektörün oranı %16 iken, kamu sektörünün oranı ise %84'tür.

Ülkemizde faaliyette bulunan organize sanayi bölgelerinden sadece

%14'ünde arıtma tesisi bulunmaktadır.

Ülkemizdeki turistik tesislerin %81'inde arıtma tesisi bulunmamaktadır.

3215 belediyenin bulunduğu ülkemizde 141 belediyede kanalizasyon sistemi vardır, bunun da sadece 43 tanesinde arıtma tesisi bulunmaktadır. Bir başka ifade ile kanalizasyon sularının

%98.67'si hiç arıtılmadan ırmaklara, göllere ve denizlere bırakılmaktadır.

Ülkemizdeki endüstri kuruluşlarının %98'inde arıtma tesisi bulunmamakta, olanların bir kısmı ise yetersiz veya çalışamaz durumdadır.

Endüstrinin ürettiği zehirli ve ağır metaller ihtiva eden atık sulara gelince; yılda 930 milyon metreküp endüstriyel atık suyun sadece

%22'si arıtılmakta, %78'i ise arıtılmaksızın doğrudan göl, ırmak ve denizlere verilmektedir.

(19)

Kirli su; içerisinde insan sağlığına zararlı, patojen mikroorganizmalar bulundurmaktadır. Kirli suyun çeşitli yollarla içme ve kullanma sularına karışması ve sulamada kullanılması sonucunda tifo, dizanteri, sarılık, kolera vb. bulaşıcı hastalıklara yol açmaktadır. Bu sebeple içme ve kullanma sularının ilgili kurum ve kuruluşlarca sürekli kontrol edilmesi, kirlenme sebeplerinin ortadan kaldırılması ve dezenfekte edilmesi sağlanmalıdır.

Referanslar

Benzer Belgeler

a) Emisyon ölçümü yaptırmayan motorlu taşıt sahiplerine 577 Türk Lirası, yönetmeliklerle belirlenen standartlara aykırı emisyona sebep olan motorlu taşıt

ġimdi, Sayın Bakanımız “yerel yönetimlerin gelirlerini düzenleyen yasa Belediye Gelirleri Yasasıdır ve biz bu konuda çalıĢma yapıyoruz, yürütüyoruz, onu ayrıca

Sayın Bakan, Plan ve Bütçe Komisyonunun çok değerli üyeleri; Adalet Bakanlığı ve yüksek yargı organlarının bütçelerini görüĢürken, tabiî ki, yargının sorunları

BAYINDIRLIK VE ĠSKÂN BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Devamla) – Tamam, o konuda o zaman size bilgiyi Afet ĠĢleri Genel Müdürlüğümüzle ilgili bilgi….. Sanırım, hak

MEHMET AKĠF HAMZAÇEBĠ (Trabzon) – Sayın Öztürk’ün demek istediği Ģu: Artık iĢsizlik diye bir sorun var ve tabii ki bunun birçok nedeni var, Ģimdi hükûmet politikalarına

DEVLET BAKANI VE BAġBAKAN YARDIMCISI NAZIM EKREN (Ġstanbul) – Hayır, burada Ģöyle bakıyoruz Sayın Hamzaçebi: Özel tasarrufta azaldı, kamu tasarrufunda arttı…. MEHMET

ÜÇÜNCÜ KISIM SOYADI (SOYİSİM) DÜZELTME ve DEĞİŞTİRME DAVALARINDA YARGILAMA İŞLEMLERİ ve DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR Dilekçe Örneği 1

200 kişilik yaş pasta (Her bir masaya 10 tabak olarak her tabakta 1 dilim olacak şekilde dağıtılacaktır.) 200 kişilik meşrubat (Her bir masaya her biri 1 lt olacak şekilde