• Sonuç bulunamadı

ÇANKAYA MERKEZ ANAOKULU

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "ÇANKAYA MERKEZ ANAOKULU"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ÇANKAYA MERKEZ ANAOKULU REHBERLİK SERVİSİ Sayfa 1

ÇANKAYA MERKEZ ANAOKULU

MART AYI REHBERLİK BÜLTENİ

Bülten Konusu : Çocuklarda Görülen Uyum ve Davranış Bozuklukları-2

Hazırlayan : Rehberlik Servisi

(2)

ÇANKAYA MERKEZ ANAOKULU REHBERLİK SERVİSİ Sayfa 2 Enkoprezis, mesane kontrolünün kazanılmış olması gereken yaşta, istemsiz olarak idrar kaçırma davranışıdır. Çocuklar genellikle 4 yaşında dışkı kontrolü sağlarlar. Dışkı kaçırmanın bir problem olarak kabul edilebilmesi için; çocuğun 4 yaş ve üstü yaşlarda olması ve en az üç ay boyunca ayda bir kez görülmesi gerekir.

Nedenleri:

• Bağırsak İşlevlerinde Yapısal Bozukluk: Bağırsak hareketlerinin düzensiz sıklık ya da şekilde ana babanın aşırı tepki göstermesi, uygun olmayan ilaç kullanımı ya da diyet değişiklikleri ve aşırı yüklenmeyle sonuçlanır. Bunun yanı sıra kabızlık, makatta çatlama ve kanamalarda enkoprezise sebep olabilir.

• Tuvalet Eğitimi: Sıkı bir tuvalet eğitimi ve bunu duygusal bir baskının izlemesi sonucu çocuklar tuvalet ihtiyacı için uygun yer ve zaman tayin edebildikleri halde anne babaya karşı bir direnme belirtisi olarak altlarına kaçırırlar.

• Annenin Aşırı Titizliği: Bu çocukların annelerinin temizlik ve titizliğe karşı aşırı düşkünlükleri ve cezalandırıcı tutumları belirgindir.

• Kardeş Doğumu: Yeni kardeşi olan çocuk ilgiyi kendisine çekmek için dışkısını küçük kardeşi gibi donuna bırakmaya başlayabilir.

• Bunların yanı sıra ölümler, ayrılıklar, okula başlama, hastalanma veya bir türlü dışa vuramadığı saldırganlık duyguları enkoprezise neden olabilir.

Önlenmesi, tedavisi:

• Doğrudan Tedavi: Oyun terapisi, psikoterapi, grup terapisi yoluyla varılan tanı doğrultusunda sürdürülen tedavi.

• Dolaylı Tedavi: Aile terapisi, öğretmenle görüşme gibi çevre şartlarını iyileştirici tedavi.

Uygulanan Yöntemler:

- Davranış tedavisi - İlaç tedavisi

- Aileye danışmanlık veya aile tedavisi - Psikoterapidir.

Alt Islatma (Enürezis):

Tekrarlanan, istemsizce işeme davranışıdır.

Mesane kontrolünün sağlanmış olması gereken yaştan sonra ortaya çıkar. Daha çok geceleri görülür. 5 yaşından sonra 3 ay içerisinde haftada en az iki kez altını ıslatıyorsa bu durum problem olarak kabul edilir.

(3)

ÇANKAYA MERKEZ ANAOKULU REHBERLİK SERVİSİ Sayfa 3 Nedenleri:

• Ailesel bir yatkınlığın bulunduğundan söz edilir (genellikle %75 kalıtımsal).

• Enüretik çocukların işlevsel mesane kapasitesinin düşük olması,

• Tuvalet eğitimine gelişimsel açıdan hazır olmadığı bir dönemde başlama, katı tuvalet eğitimi ve anne-babanın uygunsuz tutumları enürezise neden olabilir (bu durumda enürezis, genellikle titiz bir annenin katı tuvalet eğitimine karşı pasif agresif bir tepki niteliği taşıyabilmektedir).

• Aile düzenindeki önemli değişiklikler, ailede ölümler, ayrılıklar, boşanma, geçimsizlikler, hastalıklar ya da okulda başarısızlıklar gibi psikososyal etkenler özellikle ikincil enürezisin nedenleri arasında sayılabilir.

• Ailenin aşırı koruyucu ve hoşgörülü tutumları da çocuğun bebeksi kalmasına neden olarak enürezis belirtisi ortaya çıkabilir.

• Çocukların sık sık üşütmesi,

• Kardeşler veya arkadaşlar arası kıyaslanma,

• Evde veya okulda çocuğun yapısına uygun şekilde tuvaletin olmaması, Önlenmesi:

Alt ıslatma genellikle tedavi sonucu giderilebilen bir problemdir.

• Çocuğun doğduğu günden itibaren uygun bakım ve özen gösterilmelidir.

• Çocuk sürekli kardeşleri, arkadaşlarıyla kıyaslanmamalıdır.

• Çocukların gece üşümemesi sağlanmalıdır.

• Çocuk yeni kardeşi doğduğunda ihmal edilmemeli, uygun şekilde sevgi ve şefkat devam etmelidir.

• Çocuğun mümkün olduğunca sosyal ekinliklere katılımı teşvik edilmelidir.

• Organik bozukluk varsa tıbbi açıdan tedavisi yapılmalıdır.

• Çocuğun çişi gelir gelmez, nerede olursa olsun hemen tuvalete gitmesi için yardım edilmelidir.

• Akşam çocukların alacağı sıvı miktarı azaltılmalıdır.

Tedavisi:

• Aileye Danışmanlık ve Aile Terapisi: Ailenin soruna bakışını ve çocuğa karşı davranışlarını hedef alır ve aile bu konuda bilgilendirilir. Tutumlarını belirlemelerine yardımcı olunur.

• Davranış Terapisi: “Takvim yöntemi” ile çocuğun kuru kaldığı her güne bir işaret koyması istenerek çişini tutması öğretilir. “Alarm cihazı” ile çocuğun mesane sıvısı belli bir düzeyin üstüne çıktığında, yatak ıslanır ve zil çalar. Bir süre sonra koşullanma tamamlandığında mesane sıvısının artması, zil çalmadan da çocuğu uyandırmak için yeterli olacaktır.

• Psikoterapi: Davranış, düşünce ve duyguların dinamizmini anlamak amaçlanır.

• İlaç tedavisi: Doktor kontrolünde organik bir bozukluk varsa ilaç tedavisi uygulanır.

Parmak Emme:

Parmak emme, normal çocuklarda herhangi bir psiko-patolojik etken olmaksızın 3- 4 yaşlarına kadar görülen bir davranıştır. Bebeklerin çoğu başparmaklarını ya da diğer parmaklarını emerler.

Zararsız bir davranış olan parmak emmeye hemen bebeklerin tümünde rastlanmasının en önde gelen nedeni, yeni doğan bebeklerin parmak emmeyi daha anne rahminde, öğrenmiş bulunmaları ve doğuştan sahip oldukları en güçlü reflekslerden birinin emme refleksi olmasıdır.

(4)

ÇANKAYA MERKEZ ANAOKULU REHBERLİK SERVİSİ Sayfa 4 kadar sürebilir. Bu durumda endişelenecek bir şey yoktur. 4-5 yaşlarında bu durumun kaybolması beklenir. Ancak 4- 5 yaşından sonra devam eden parmak emme davranışı uyum ve duygusal problemlerin belirtisidir.

Nedenleri:

• Dikkat çekme, güç kazanma, intikam ve yetersizlik gibi yaşadığı duygulardan ötürü parmağını emebilir.

• Parmak emme, kardeş kıskançlığına bağlı olarak da ortaya çıkabilir. Anne babasının sürekli kardeşiyle ilgilendiğini gören çocuk kardeşi gibi davranarak insanların dikkatini çekmeye çalışır. Bu şekilde kardeşi gibi sevileceğini, kendisiyle ilgilenileceğini düşünebilir.

• Çoğu zaman parmak emme, anne-çocuk ilişkisindeki yetersizliğe ve güven duygusunun eksikliğine işaret eder.

Önlenmesi:

• Tedavide en önemli nokta, parmak emme davranışının nedenini bulmak ve onu ortadan kaldırmaktır.

• Her şeyden önce sakin olunmalıdır. Anne baba telaşa kapılmamalı, sabırla karşılamalı, sürekli ilgilenmekten kaçınmalıdır.

• Bu davranış gözüktüğünde çocuğu uyarmadan dikkatini başka yöne çekme ve parmağını emmediği zamanlarda onu övmek faydalı olabilir.

• 6-7 yaşlarından sonra parmak emme görülüyorsa bunun çocuktaki stres ve kaygı ile ilgisi olabilir. Bu durumda strese yol açan problemlerin giderilmesi veya stresin azaltılması parmak emmenin kendiliğinden ortadan kalkmasını sağlar.

• Çocuğun yoğun olarak parmağını emdiği zamanlarda acı ve iğrendirici görünüme sahip zararsız maddelerin sürülerek bu davranışı bırakması sağlanabilir.

Tırnak Yeme:

Hem çocuklarda hem yetişkinlerde görülen bir bozukluktur. Tırnağı çevreleyen deriyi ve tırnağı ısırma şeklinde kendini gösterir. Çocuklar tırnak yemeye genellikle 3-4 yaşından önce başlamazlar.

Ergenlikle beraber ise tırnak yeme davranışında artış gözlemlenir.

(5)

ÇANKAYA MERKEZ ANAOKULU REHBERLİK SERVİSİ Sayfa 5 Nedenleri:

• Aile içinde yaşanan huzursuzluk ve gerginlikler,

• Baskıcı ve otoriter anne baba tutumları,

• İlgi ve sevgi yetersizliği,

• Sürekli olarak eleştirilme ve azarlanma,

• Aşırı kaygılı ve koruyucu anne baba tutumları,

• Okulda yaşanan başarısızlıklar ve performans kaygısı,

• Arkadaşlarla yaşanan problemler,

• Kardeş doğumu / kıskançlığı,

• Anne/baba/öğretmenin çocuktan potansiyelinin üzerinde beklentileri,

• Travmatik bir yaşantı,

• Öğretmen veya ebeveynlerle yaşanan bir gerginlik,

• Yaşanan bir olaydan dolayı duyulan suçluluk duygusu,

• Ebeveyn kaybı, boşanma gibi çocuğu derinden etkileyebilecek yaşantılar,

• Taşınma, okul değişikliği gibi çocuğun yaşamını etkileyen gelişmeler,

• Çeşitli korkular yer alır.

Önlenmesi:

• Öncelikli olarak tırnak yeme davranışın çözülebilmesi için öncelikle çocukta kaygı ya da endişe uyandırabilecek etkenlerin gözlemlenmesi ve saptanabilmesi önemlidir.

• Çocuğu kaygılandıran nedenleri saptayabilmek için çocuğun ne zamanlarda, kimin yanında daha sıklıkla tırnak yediği gözlemlenebilir.

• Çocuğun yakın çevresinde tırnak yeme davranışı sergileyen kişiler varsa, olumsuz model teşkil etmemek adına onların da bu davranışı değiştirmeye çalışmaları önem taşır.

• Çocukta gerginlik ve kaygı yaratabilecek davranışlar konusunda çocuğunuzla konuşabilirsiniz.

Duyguları konusunda konuşmak çocuk için rahatlatıcı olabilir.

• Çocuğunuzu kaygılandıran konular konusunda tırnak yeme davranışı yerine daha etkin çözüm yollarını çocuğunuzla birlikte düşünüp üretmek onun kendini kaygılandıran durumlar konusunda daha güçlü hissetmesini sağlar.

• En etkili yöntemlerden biri tırnak yeme davranışının görmezden gelinmesidir. Çocuğunuzu bu davranışla ilgili uyarmak yerine dikkatini başka yöne çekmeye çalışın. Örneğin televizyon seyrederken dalıp bu davranışı sergiliyorsa önüne bir tabak meyve koyup ağzının oyalanmasını sağlayabilirsiniz. Ya da bu davranışı gözlemlediğinizde dikkatini başka yere çekmek için kendisinden mutfağa gidip size bir şeyler getirmesini isteyebilirsiniz veya eline oyalanacağı bir nesne verebilirsiniz.

• Tırnak yediği zamanlar yerine odaklanmaktansa tırnaklarını yemediği zamanlarda olumlu geri bildirimler verebilirsiniz.

• Onu bu davranışı bırakmak konusunda cesaretlendirip, başarabilmesi için destek olacağınızı söyleyip ve ona güven verebilirsiniz.

• Okul öncesi dönemde davranış takip çizelgesi uygulayıp, çocuğunuzun tırnaklarını yemediği günler için tabloya bir gülen yüz çizip, hafta sonunda ufak bir sürprizle ödüllendirebilirsiniz.

• Siz de onunla beraber bir alışkanlığınızdan vazgeçip ona örnek ve destek olabilirsiniz.

• Özellikle tırnak yediği zamanları tespit edip bu zamanlarda daha önleyici davranmaya çalışabilirsiniz.

• Acı oje gibi teknikler kullanmadan önce yukarıda belirtilen yöntemleri denediğinizden emin olmanızda fayda vardır. Sorunun temeline inmedikten sonra sadece acı oje gibi yöntemlerin tırnak yeme davranışını sonlandırmasını beklememek gerekir.

(6)

ÇANKAYA MERKEZ ANAOKULU REHBERLİK SERVİSİ Sayfa 6 Kekemelik ses, hece ve sözcüklerin tekrarı, uzatılması ya da konuşma akışını kesen duraklamalar şeklinde kendisini gösteren bir konuşma bozukluğudur. Bozukluğun şiddeti kişinin içinde bulunduğu duruma göre değişir.

Konuşma yavaş veya hızlı olabilir. Ağır durumlarda tekrarlanan vücut hareketleri de konuşmaya eşlik eder.

Nedenleri:

• Kekemeliğin nedenleri tam olarak bilinmemekle birlikte genetik ve diğer organik nedenler olan öğrenme, çevresel ve linguistik özellikler dahil olmak üzere kekemeliğin nedeni olarak birçok teori mevcuttur.

• Kekemelik genelde 10 yaşından önce başlar ve erkeklerde kızlara oranla 4 kat daha fazladır.

• 2-3 yaşlarında başlayan konuşma bozuklukları genellikle geçici olmaktadır. Düşünme hızının konuşma hızını geçmesinden kaynaklanabilir. Bu duruma fizyolojik kekemelik denir.

Önlenmesi:

• Çocuk kekemeliğiyle ilgili olumlu ya da olumsuz duygular yaşıyor olabilir; bu konuda konuşmak istiyorsa onunla konuşun. Kekemeliğin farkında olduğunuzu, onu kabul ettiğinizi hissettirin.

• Çocuk sizinle konuşmaya istekli değilse ya da bazı kaygıları varsa, konuşmaya zorlamamak en iyisi. Ancak, onunla iletişime her zaman hazır olduğunuzu belirtebilirsiniz.

• Konuşurken çocuğa yeterince zaman tanıyın, aceleci ya da sabırsız olduğunuz izlenimini asla vermeyin. Konunun aniden değiştirilmesi ya da konuşmanın sık sık kesilmesi de aceleci davranıldığının göstergesidir. Bunlardan kaçının. Zaman sınırlamaları, akıcı konuşmayı engeller.

• Konuşurken sorun yaşadığında cümleyi onun yerine tamamlamayın, sözcük eklemeyin.

Seçtiğiniz sözcükler kimi zaman onun söylemek istediğini karşılamayabilir, bu da sorunu daha da arttırabilir.

• Çocuktan “zor” olan sözcük yerine “kolay” olanını kullanmasını istemeyin, bu sadece o sözcüklerle ilgili korkuyu arttırır.

• “Yavaş ol”, “rahatla”, “konuşmadan önce düşün” gibi önerilerden uzak durum. Bu öneriler yapıcı öneriler değildir, öğrenciye yardımcı da olmayacaktır.

• Onun nasıl söylediğinden çok ne söylediğine odaklanın ve onu sözel etkinliklere katılım konusunda yüreklendirin.

• Ona nasıl bakıyor olduğunuz ya da ne yaptığınız en az ne söylediğiniz kadar önemlidir. Hepimiz iletişim kurarken yüz ifadelerini ve beden dilini dikkate alırız, çocuklar ise sözel olmayan bu tarz iletişime karşı çok daha duyarlıdırlar. Bu nedenle onunla iletişiminizde rahat bir beden dili kullanın, dudak ve ağız hareketlerine bakmaksızın göz kontağını sürdürün.

• Eğer çocuk kekemelikle ilgili terapi ya da destek eğitimi alıyorsa, aile ve uzmanlarla işbirliği içinde olun.

• Siz konuştuktan sonra, çocuğun size cevap verebileceği yeterli zamanı tanıyın.

(7)

ÇANKAYA MERKEZ ANAOKULU REHBERLİK SERVİSİ Sayfa 7

• Çocuğun hangi ortamlarda daha akıcı konuştuğunu gözlemleyerek belirleyin. Bu ortamlar onun kendini daha rahat ve güvenli hissettiği ortamlar olabilir, bu ortamları arttırın.

• Onun yaşantısı için süreklilik gösteren, sağlıklı bir program oluşturun, yeterince uyuması, dengeli beslenmesi gibi ihtiyaçlarını gündelik yaşamında dikkatle ele alın.

• Çocukta duygusal çatışma ve gerilim yaratan durumları gözleyip belirleyin, mümkün olduğunca bunlardan sakının.

• Çocuk akıcı konuşmadığında da akıcı konuştuğundaki gibi davranın. Onu baskı altına almaksızın konuşması için cesaretlendirin. Sakin bir konuşma ve dinleme ortamını sağlamaya çalışın.

Tedavisi:

Kekemelikte en sık kullanılan tedavi yaklaşımları davranış değiştirme, nefes egzersizleri, gevşeme ve rahatlama teknikler, konuşma tedavisidir. İlaç tedavisi daha az kullanılmaktadır. Fazla heyecan ve kaygı varsa kaygı giderici ilaçlar kısa süre verilebilir.

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu:

Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu(DEHB) çocuğun yaşına uygun olmayacak şekilde hiperaktivite, dürtüsellik (düşünmeden hareket etme) ve/veya dikkatsizlik göstermesi durumudur.

Bir kişide DEHB var denebilmesi için belirtilerin 7 yaşından önce başlaması, belirtilerin en az 6 ay sürmesi gerekmektedir. Ayrıca sorunun en az iki ortamda devam etmesi gerekir.

Dikkat Eksikliği: Dikkat eksikliği, kişinin dikkat süresinin yaşından beklenenden az olması ve kişinin dikkatini bir şey konu üzerinde yoğunlaştıramaması ile kendini gösterir. Kişi aynı anda birçok uyarana dikkat verebilir. Bu da bir işle uğraşırken başka bir yere dikkatinin kaymasına neden olur. Yani aynı anda öğretmeni dinlerken arka sırada oturan arkadaşının söylediklerini de duyabilir. Bu da yaptığı işi tam ve eksiksiz yapmalarına engel olur. Kalabalık, gürültü ve uyaranın fazla olduğu ortamlarda dikkatini toplaması iyice güçleşir. Zihinsel faaliyet gerektiren işleri yapması zorlaşır. Yoğun zihinsel faaliyet gerektirmeyen işlerde uğraşırken daha verimli olur. Örneğin, uzun süre televizyon seyredebilir ya da bilgisayar oynayabilirler.

Belirtileri:

• Ayrıntılara dikkat etmeme, çokça dikkatsizlik hatası yapma.

• Direkt konuşulduğunda duymaz, dinlemez gözükür.

(8)

ÇANKAYA MERKEZ ANAOKULU REHBERLİK SERVİSİ Sayfa 8

• Zihinsel çaba isteyen işlerden kaçınır.

• Dış uyaranlara dikkati kolayca dağılır.

• Sürekli okul eşyalarını kaybeder.

• Dağınıktır.

• Çoğu zaman üzerine aldığı görevlerde ya da oynadığı oyunlarda dikkati dağılır.

Hiperaktivite: Kişinin kendi yaşına ve gelişim düzeyine uygun olmayan aşırı hareketliliğidir.

Örneğin; uzun süre yerinde oturamaz, sürekli hareket halindedir, çok konuşur, otururken eli ayağı kıpırdar.

Belirtileri:

• Elleri ayakları kıpır kıpırdır, oturduğu yerde rahat duramaz.

• Sık sık yerinden kalkma ihtiyacı duyar.

• Sessizlik gerektiren oyunlarda zorlanır.

• Çok konuşur.

• Sırasını beklemekte zorlanır.

• Başkalarının sözünü keser.

• Uygun olmayan ortamlarda koşar, tırmanır.

• Devamlı hareket halindedir.

Dürtüsellik: Kişinin kendisini kontrol etmekte sorun yaşaması ile kendini gösterir. Acelecidirler, soru bitmeden cevabı vermek isterler, içlerinden geldiği gibi davranırlar ve isteklerini erteleyemezler.

Belirtileri:

• Kolayca sinirlenmek, inatlaşmak,

• Yetişkinlerle tartışmaya girmek,

• Sürekli karşı gelmek, istenileni yapmamak,

• Kendi hatalarından başkalarını sorumlu tutmak,

• Öfkeli ve hırçın olmak,

• Çoğu zaman başkalarının sözünü keser ya da yaptığı işin arasına girer.

Öneriler:

• Kurallar koyduğunuz zaman bunların çok spesifik olmasına dikkat edin ve onları yazıp asın.

• Ödülleriniz çocuk için anlamlı ve güçlü ödüller olsun.

• Sık sık geri bildirim verin, çocuğunuza onun ne yaptığının farkında olduğunuzu gösterin.

• Çocuğunuza beklentileri ve planları konusunda yardım edin.

• Çocuğunuzun iyi günleri olabileceği gibi kötü günleri de olabileceğini göz önünde bulundurun.

• Olumsuzluklar, yapamadığı şeyler ve cezalar hakkında odaklanmaktan ziyade olumlular üzerinde odaklanın.

• Bir karakter sorunuyla değil biyolojik bir sorunla mücadele etmekte olduğunuzu daima akılda tutun.

• Çok konuşup nasihat vermeyin, davranışlarınız daha öğretici olacaktır.

• Espri anlayışınızı kaybetmeyin ve sabırlı olun.

• Kendiniz ve çocuğunuza karşı hoşgörülü olun. Bu işte birliktesiniz ve elinizden geleni yapıyorsunuz.

Referanslar

Benzer Belgeler

Her ne kadar bilimkurgu kitapları üzerinden ‘geleceğin evi’ kavramına dair belirgin öğelere rastlamak mümkün olmasa da, yapay zekâ veya özel yetilere sahip fiziki

Yeme bozukluğu olan bireylerin %50’si bu grupta olup tedavi edilmedikleri takdirde AN veya BN’ya.

Ense tıraşı saç tıraşını tamamlayan en önemli unsurdur. Ense hattının boyun şeklini dikkate alarak belirlenmesi gerekir. Düzgün olmayan, eğri çizilen ense hattı

Daha Güvenli İnternet Merkezi (gim.org.tr) Safer Internet Center'ın resmi sayfası, http://guvenlinet.org.tr/tr/ Güvenli Web (guvenliweb.org.tr) çevrimiçi güvenlik

Özellikle küçük çocuklarla yakın temas halinde olduklarında, CMV enfeksiyonu için yüksek enfeksiyon riski vardır.. Küçük çocuklarla yakın temas, sizin için en

Daha sonra kendinizi gergin ve kaygılı hissettiğiniz durumlarda bu yeri ve ona verdiğiniz ismi tekrar hayal ederek kendinizi rahatlatabilirsiniz. Güvenli Yer

(...) İslam ümmetinin temsilcileri olan mütehassısları kanalıyla (...) bir fikrin açıkça beyan edilmiş olduğu bir hususda herhangi bir hukukçu tarafından aksine

Önceleri anoreksiya nervozalı hastalarda ölüm oranının yüksekliği, açlık ve açlığa ikincil komplikasyonlara bağlanırken son yıllarda yapılan çalışmalar