• Sonuç bulunamadı

SON GELİŞMELER IŞIĞINDA HEKİM MESLEK HATASI HEKİM SORUMLULUĞU

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "SON GELİŞMELER IŞIĞINDA HEKİM MESLEK HATASI HEKİM SORUMLULUĞU"

Copied!
49
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SON GELİŞMELER IŞIĞINDA HEKİM MESLEK HATASI

HEKİM SORUMLULUĞU

Av Mehmet Ali Akgül

GSC DANIŞMANLIK

(2)

Hukuk ve Tıpla İlişkisi Hasta Hakları

Hekim Meslek Hatası Komplikasyon

Hekim Sorumluluğu Aydınlatma ve Onam Alma Mesleki Sorumluluk Sigortası

Yargı Kararları

Sunuş Akış Şeması

(3)

H U K U K v e T I BBIN İ L İ Ş K İ S İ 

(4)

Hukuk, iki ana unsuru;

ideal/standart toplumsal ilişkileri belirleyen

yasal düzenlemeler VE pratik/pozitif ilişkilerin bu düzenlemelere uygunluğunu denetleyen yargısal

bir alandır…

(5)

HUKUK ADALET

YASA YARGI

(6)

Tıbbi uygulamaların da genel ve kendilerine özgü yasal düzenlemelere tabi olmaları;

bu tabi oluşla ilgili sorun yaşanması durumunda

yargıya intikal etmeleri söz konusudur…

(7)

N N İYET İ YET ETİK

SONU SONU Ç Ç HUKUK

e e y y l l e e m m

HUKUK

ETİK

(8)

H A S T A H A K L A R I 

(9)

Hasta olma durumunda bulunan kişilerin, kendilerine sağlık hizmeti sunan kişilerden ve

kurumlardan neler isteyebileceklerini, neler bekleyebileceklerini belirleyen (yasal)

düzenlemelerdir…

(10)

Yaşama Hakkı  Sağlık Hakkı  Hasta Hakları

*

Hem Hukukun Hem Etiğin İlgi Alanında Bulunma

*

Hekim Hakkı, Hasta Sorumluluğu, Hekim Sorumluluğu Çağrışımı Uyandırma

*

Malpraktise ve Aydınlatma-Onam Alma Sürecine İndirgenme

Hasta Haklarıyla İlgili Notlar

(11)

H E K İ M M E S L E K H A T A S I 

(12)

Tıbbi uygulamanın,

bilimsel, teknik, yasal standartlara uygun olmayan

biçimde gerçekleştirilmesidir…

(13)
(14)

K O M P L İ K A S Y O N 

(15)

Tıbbi uygulama sürecinin doğasından kaynaklanan, hata-kusur olmaksızın,

kimi zaman önlem de alınmış olmasına rağmen,

ortaya çıkan istenmeyen durumdur…

(16)

T I B B İ S Ü R E Ç

istenmeyen sonuç

k o m p l i k a s y o n

m a l p r a k t i s

(17)

H E K İ M S O R U M L U L U Ğ U 

(18)

Hekimin tıbbi uygulama sırasında gerçekleştirdiği

kusurun hesabını verme durumunda olmasıdır…

(19)

VEKALET SÖZLEŞMESİ

KUSUR  SORUMLULUK

KUSURSUZ SORUMLULUK

(20)

Hasta-Hekim Sözleşmesi

* VEKALET S * ESER S

HİZMET S

(21)

ağır hafif K U S U R

kast olası kast

taksir

bilinçli taksir

(22)

kendisine karşı mesleğine karşı

yasaya karşı

kişiliğine meslek

kimliğine

HEKİM

SORUMLULUĞU

meslek örgütüne  İNZİBATİ SORUMLULUK

çalıştığı kuruma  İDARİ SORUMLULUK

zarara uğrayana

HUKUKİ SORUMLULUK

kamuya 

CEZAİ SORUMLULUK

(23)

Hekimin hukuki sorumluluğu, tıbbi uygulama çerçevesinde zarara uğrattığı hastaya tazminat

ödemesini gerektirir.

Cezai sorumluluğu ise kusurlu eylemi nedeniyle TCK ifade edilen cezaya çarptırılmasını ifade eder.

İki sorumlulukla ilgili yargı süreçleri birbirinden bağımsız olarak farklı mahkemelerde, farklı

usullerle yürütülür…

(24)

H e k i m i n H u k u k i s o r u m l u l u ğ u Hasta Hekim ilişkisi vekalet ilişkisi olup BK gereği 5

yıllık zamanaşımına tabidir.

Hekim aleyhine açılacak davalarda hekimin devlet memuru olması halinde sadece devlet aleyhine tazminat davası açılabilir.Şayet hekim devlet memuru

değilse ya da özel hastane de tıbbi müdahale de bulunmuşsa bu durumda sadece hekim aleyhine dava

açılabileceği gibi hekimle birlikte özel hastane

aleyhine de birlikte dava açılabilir.

(25)

H e k i m i n C e z a i S o r u m l u l u ğ u

Hekimin tıbbi müdahalesi neticesinde hastanın

yaralanması halinde ceza basit halde TCK 89/1 mad

gereğince 3 aydan bir yıla kadar hapis veya adli para

cezasıdır. Yaralanmanın nitelikli olması halinde TCK nun

89/2 ve 89/3 maddeleri gereğince bu ceza yarı oranından

bir katına kadar artırılabilir. Hastanın ölümü halinde ceza 2

yıldan 6 yıla kadar hapistir.Bilinçli taksire dair hükümlerin

uygulanması halinde bu cezalar 1/3 den yarısına kadar

arttırılır.

(26)

BİLİRKİŞİ SORUNU

• HUKUK MAHKEMELERİNDEKİ DÜZENLEME

• CEZA MAHKEMELERİNDEKİ

DÜZENLEME

(27)

A Y D I N L A T M A v e O N A M A L M A 

(28)

Teşhise, tedaviye, takibe, korumaya yönelik tıbbi süreçlerin tümü hakkında hastaya veya onun adına

karar verene tam-açık-anlaşılır bilgi verilmesi ve sürecin üzerinde yürütüleceği kişinin bilgilenmiş

olarak vereceği onam ya da yapacağı seçim

doğrultusunda gerçekleştirilmesidir…

(29)

çağdaş tıbbın ve toplumun koşulları

bu koşulların biçimlendirdiği hasta-hekim ilişkisi modeli

bu model çerçevesinde iki aşamalı / unsurlu etkileşme

bu etkileşmenin

belgesi

(30)

H e

(31)

YENİ HMK DÜZENLEMELERİ

• DEVLET ALEYHİNE AÇILACAK DAVALARIN ADLİ YARGIYA TAŞINMASI

• İDARİ YARGIDAKİ PİLOT DAVA SORUNU

• HARÇ VE AVANS SORUNU

(32)

DEVLET MEMURU OLAN OLMAYAN HEKİM AYIRIMI

• RÜCU MESELESİ

• DAVAYA MÜDAHİL OLMA

• SİGORTA ŞİRKETİNE DAVANIN İHBAR

EDİLMESİ

(33)

M ES L E K İ S O R U M L U L U K S İ G O R T A S I 

(34)

Tıbbi hata sonucu zarara uğrayan kişinin kaybını bir ölçüde giderecek bir tazminat almasını sağlamaya

ancak tazminat ödeyen hekimin de telafi

edemeyeceği bir kayba uğramasını engellemeye

yönelik olarak oluşturulmuş bir mekanizmadır…

(35)

H e k i m M e s l e k H a t a s ı P o l i ç e s i Anılan poliçelerde zamanaşımı 2 yıl olarak

düzenlenmektedir.Oysa hekimler aleyhine açılacak davalarda zamanaşımı 5 yıl olup salt bir tek poliçe

hekimi korumaz.Bu nedenle poliçelerin aralıksız devam etmesi gerekmektedir.

Hekim aleyhine dava açılması durumunda derhal

yazılı olarak durum sigorta şirketine bildirilmelidir

(36)

Ö R N E K Y A R G I K A R A R I 

(37)

T.C. YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ E. 2008/6311 K. 2009/3092 T. 3.3.2009

•BASIN YOLUYLA KİŞİLİK HAKLARINA SALDIRI ( Manevi Tazminat - Haberde Sık Sık Gündeme Gelen Sağlık Sistemindeki Problemlere Yanlış Uygulamalara ve Sonuçlarına Dikkat Çekmek Amacıyla Etkileyici Bir Başlık Kullanıldığı/Reddi Gereği

)

• MANEVİ TAZMİNAT İSTEMİ ( Haberde Sık Sık Gündeme Gelen Sağlık

Sistemindeki Problemlere Yanlış Uygulamalara ve Sonuçlarına Dikkat Çekmek Amacıyla Etkileyici Bir Başlık Kullanıldığı - Reddi Gereği )

• YAYININ GÖRÜNÜRDEKİ GERÇEĞE UYGUN OLMASI ( Kamu Yararının Bulunduğu - Olayların Gelişimi Karşısında Kişilik Haklarına Saldırıdan Söz Edilemeyeceğinden İstemin Reddi Gerektiği

ÖZET :

Dava, basın yoluya kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi

tazminat istemine ilişkindir. Dava konusu haberde sık sık gündeme gelen

sağlık sistemindeki problemlere, yanlış uygulamalara ve sonuçlarına dikkat

çekmek amacıyla etkileyici bir başlık kullanılmıştır. Ayrıca, men cezasına

temel teşkil eden uyumazlıkta bacağın ampute edilmesi ve başlatılan

soruşturma sonucu gelişmiştir. Davacının operasyona katılıp katılmadığı

konusu haberde ayrıntı olarak verilmiştir. Yayının görünürde ki gerçeğe

uygun olduğu, kamu yararının bulunduğu, olayların gelişimi karşısında kişilik

haklarına saldırıdan söz edilemeyeceğinden istemin tümden reddi gerekir.

(38)

KARAR : Dava, basın yoluya kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Karar taraflarca temyiz edilmiştir.

• Davacı, H. Gazetesi’nin H. Bursa ekinin 07/05/2007 tarihli nüshasında yer alan

"Bir bacağa bir ay men cezası" başlıklı haberin gerçek dışı ve okuyucuyu yanıltacak nitelikte olduğunu iddia ederek manevi tazminatın tahsilini istemiştir.

• Davalı gazete, dava konusu haberin gerçek olup yeni doğan Sergen Y. isimli bir bebeğin doğum sonrası ayağının kesilmesinden sonra yaşanan idari ve yargısal gelişmelere yer verildiğini belirterek haksız davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

• Mahkemece, TTB Yüksek Onur Kurulu Kararının bebeğin bacağının ameliyatla kesilmesinin hatalı olup olmadığına veya bu hatanın kime ait olduğuna dair olmayıp, evrakta tahrifatla ilgili olduğu yayının yanlış izlenim ve intiba uyandırmaya yol açtığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir

• Dava konusu haber, H. Gazetesi 'nin Bursa ekinde, 7 Mayıs 2007 tarihli nüshasında 1. sayfada "Bir bacağa bir ay men cezası" 4. sayfada ise "Başhekim yardımcısına meslekten men cezası" başlıkları ile verilen haberdir. Haberde, dava dışı bebeğin bacağının kesilmesi üzerinde durularak, ailenin şikayeti üzerine olayla ilgili yaşanan idari ve adli gelişmelere yer verilip, ceza davasında davacının beraat etmesine rağmen TTB Merkez Konseyi'nin davacıya dosyada tahrifat yaptığı gerekçesiyle 1 ay meslekten men cezası verildiği ifade edilmiştir.

(39)

Davacı çocuk doktoru ve Çekirge Çocuk Hastanesi Başhekim yardımcısıdır. 12/07/2004'de sezaryenle dünyaya gelen bebeğin bacağı, davacının nöbetçi olduğu 13/07/2004 tarihinde, bacağın kesilmesi gerekliliğine dair kanaati ve dava dışı hekimlerin görüşü alınarak ampute edilmiştir. Dosya kapsamından davacının operasyona katılmadığı ancak operasyon kararında görüş sahibi olduğu anlaşılmaktadır. Olay basına yansımış ve bebeğin ailesinin şikayeti üzerine soruşturma başlatılmıştır. Bebeğe yönelik tedavi aşamasında görev alan dava dışı doktorun, klinik seyir başlıklı belgenin amputasyonu haklı göstermek kaygısı ile sonradan düzenlenip, hasta dosyasına ek yapılarak tahrifat edildiği iddiası üzerine, davacı hakkında evrakta sahtecilik suçu nedeniyle kamu davası açılmıştır. Davacı, 21/03/2007 günlü kararla atık suçtan dolayı delil yetersizliğinden beraat etmiştir. Bu karardan kısa süre sonra TTB Yüksek Onur Kurulu 24/03/2007 tarihli kararıyla, tahrifat eyleminin gerçekleştiği kanaatiyle davacının 1 ay süre ile geçici olarak meslekten men cezası ile"

cezalandırılmasına ve ayağın ampute edilmesine kadar geçen sürede tıbbi müdahaleden sorumlu olan hekimler hakkında ise soruşturma açılmasına karar vermiştir. Söz konusu men kararı dava konusu yayında ele alınmış olayların gelişim süreci aktarılmıştır.

08/05/2007 tarihli Bursa Tabip Odası Onur Kurulu kararıyla, davacıya disiplin cezası verilmesine gerek olmadığına karar verilmişse de karar yayın tarihinden sonraki bir tarihtir.

Dava konusu haberde sık sık gündeme gelen sağlık sistemindeki problemlere, yanlış uygulamalara ve sonuçlarına dikkat çekmek amacıyla etkileyici bir başlık kullanılmıştır.

Ayrıca, men cezasına temel teşkil eden uyumazlıkta bacağın ampute edilmesi ve başlatılan soruşturma sonucu gelişmiştir. Davacının operasyona katılıp katılmadığı konusu haberde ayrıntı olarak verilmiştir.Tüm bu bulgular gözetildiğinde, yayının görünürde ki gerçeğe uygun olduğu, kamu yararının bulunduğu, olayların gelişimi karşısında kişilik haklarına saldırıdan söz edilemeyeceğinden istemin tümden reddi gerekirken, kısmen kabulü doğru görülmediğinden bozmayı gerektirmiştir.

(40)

T.C.YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ E. 2004/6493 K. 2004/15431 T. 26.10.2004

TAZMİNAT TALEBİ ( Prematüre Doğan Çocukların Yanlış Tedavi Sonucu Gözlerini Yitirmesi Nedeniyle Hastane ve Doktorun Sorumluluğu - Vekalet Sözleşmesinde Vekilin Zararın Tümünden Sorumlu Olması )

• PREMATÜRE DOĞAN ÇOCUKLARIN YANLIŞ TEDAVİ SONUCU GÖZLERİNİ KAYBETMESİ ( Hastane ve Doktorun Tazminat Sorumluluğunun Kapsamı - Davacıların Müterafik Kusurunun Bulunmaması )

• YANLIŞ TEDAVİ NEDENİYLE TAZMİNAT TALEBİ ( Hastane ve Doktorun Sorumluluğunun Vekalet Hükümlerine Göre Tesbiti Gereği - Vekalet Sözleşmesinde Vekilin Kusur Oranına Bakılmadan Tüm Kusurdan Sorumlu Olması )

• DOKTORDAN VE HASTANEDEN TAZMİNAT TALEBİ ( Vekalet Hükümlerinin Uygulanacağı - Davalıların Kusur Oranına Bakılmaksızın Yanlış Tedaviden Doğan Zararın Tümünden Sorumlu Olacakları )

ÖZET : Yüksek Sağlık Şurasının raporuna göre istihdam eden hastane ve davalı doktora ayrı ayrı 1/8'er kusur izafe edilmiş ve mahkemece de bu orana göre tazminat miktarından indirim yapılmıştır. Davalılarla hasta arasındaki hukuki ilişki vekalet ilişkisi olup, vekil görevini ifa ederken en hafif kusurunun bulunması halinde dahi meydana gelen zarardan kusuru oranında değil zararın tamamından sorumludur. Kaldı ki olayda davacılara izafe edilecek bir kusur saptanamadığına yani davacıların müterafik kusuru bulunmadığına göre davalılar saptanan tazminat miktarının

tamamından sorumludur. Hakim ancak BK. 43. maddesi hükmü gereğince tazminatın miktarından indirim yapabilir.

(41)

KARAR : Davacılar, davalılardan T... Sağlık Hizmetleri Turizm. A.Ş'ye ait A...

Hastanesinden diğer davalı çocuk doktoru Hülya'nın kontrolü altında 17.03.1998 tarihinde ikiz çocukları dünyaya geldiğini, çocuklar prematüre doğdukları için 25 gün küvezde kaldıklarını, bu sırada aşırı oksijen yüklemesi sebebiyle çocukların gözlerinde rahatsızlık oluştuğunu ve sonuçta çocuklardan Doruk'un iki gözünde Kağan'ın ise bir gözünde görme tünelinin kapandığını, çocukları düzenli olarak davalı doktor Hülya'ya kontrole götürmelerine ve gözlerinde çapaklanma, sulanma olduğunu bildirmelerine rağmen bu durumun normal olduğunu belirterek kendilerini yönlendirmediğini, böylece telafisi mümkün olmayan zarara sebep olduklarını, çocuklarının davalıların kusurundan kaynaklanan bu rahatsızlıkları nedeniyle maddi manevi zarara uğradıklarını belirterek, toplam 90.000.000.000 TL. maddi manevi tazminat istemiş, bilirkişi raporundan sonra ıslahla maddi tazminat miktarını artırarak 277.824.523.788 TL tazminatın 17.03.1998 tarihinden faizi ile davalılardan alınmasını istemişlerdir.

• Davalılar çocukların doğumunda ve doğum sonrası bakımlarında kusur ve ihmalleri bulunmadığını, solunum problemi nedeniyle zorunlu olarak küveze alınıp yeterli oksijen verildiğini, prematüreliğin riskleri hakkında davacıların bilgilendirildiğini, istenen tazminat miktarının fahiş olduğunu belirtmişler ayrıca ıslah dilekçesinden sonra da zamanaşımı itirazında bulunarak davanın reddini dilemişlerdir.

(42)

• Davacıların davalılardan T... Sağlık Hizmetleri A.Ş'ne ait A... Hastanesinde

ikiz çocuklarının dünyaya geldiği ve prematüre doğan bu çocukların doğum

sonrası sağlık kontrollerinin davalı çocuk doktoru Hülya tarafından yapıldığı

ve çocuklardan Kağan'ın bir gözünün, diğer çocuk Doruk'un ise iki gözünün

de görme kabiliyetini kaybettiği anlaşılmaktadır. Yüksek Sağlık Şurasının

raporuna göre istihdam eden şirket ve davalı doktora ayrı ayrı 1/8'er kusur

izafe edilmiş ve mahkemece de bu orana göre tazminat miktarından indirim

yapılmıştır. Davalılarla hasta arasındaki hukuki ilişki vekalet ilişkisi olup,

vekil görevini ifa ederken en hafif kusurunun bulunması halinde dahi

meydana gelen zarardan kusuru oranında değil zararın tamamından

sorumludur. Kaldı ki olayda davacılara izafe edilecek bir kusur

saptanamadığına yani davacıların müterafik kusuru bulunmadığına göre

davalılar saptanan tazminat miktarının tamamından sorumludur. Hakim

ancak BK. 43. maddesi hükmü gereğince tazminatın miktarından indirim

yapabilir. Mahkemece bu yön gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi

usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

(43)

T.C. YARGITAY 5. CEZA DAİRESİ E. 1982/140 K. 1982/180 T. 27.1.1982

DAVA : 1.1.1974 doğumlu mukavemete muktedir olmayan Fevzi'nin ırzına geçmekten sanık Salih'in yapılan yargılaması sonunda; TCK.nun 414/2, 54/3, 59.

maddeleri gereğince 4 sene 2 ay ağır hapis cezasıyla mahkumiyetine dair ( Urfa 1.

Ağır Ceza Mahkemesi)nden verilen 12.10.1981 gün ve 1981/167 esas, 1981/113 karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay'ca incelenmesi sanık tarafından istenilmiş ve şartı yerine getirilmiş olduğundan dava evrakı C. Başsavcılığı'ndan tebliğname ile daireye gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR : Yapılan yargılamaya, toplanan kanıtlara hükmün dayandığı gerekçe ve takdire göre sanık vekilinin suçun oluşmasına ilişen temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine. Ancak:

• Sanığın, mağdura karşı herhangi bir nesnel zor, tehdit yada hile kullanmadığı, mahkemece TCK.nun 414. maddesinin 2 fıkrasıyla hüküm kurulurken mağdurun eyleme karşı koyamıyacak derecede küçük yaşta olduğunun kabul edildiği anlaşılmaktadır.

• 16.9.1981 günlü oturumda dinlenen bilirkişi çocuk doktoru Mübeccel, mağdurun 5,5-6 yaş görünümünde olduğu ve bu nedenle de karşı koyma gücü bulunmadığını bildirmiş ise de kendisinde akıl hastalığı, zeka geriliği tanımlanmıyan mağdur nüfus kaydına göre 1.1.1974 doğumlu ve olay tarihi itibariyle 7 yaşını bitirmiş durumdadır.

• Adil Tıp Meclisi'nin benzer olaylardaki yerleşmiş görüşü; akıl hastalığı, zeka geriliği bulunmayan 7 yaşını bitirmiş küçüklerin eylemin fenalığının bilincine ve karşı koyma gücüne sahip oldukları biçimindedir.

(44)

• Bu durumda, madurun yaşı konusunda bilirkişi açıklamasıyla nüfus kaydı arasında doğan çelişkinin giderilmesi için mağdurun tam kuruluşlu hastane sağlık kuruluna gönderilmek,kemik oluşumuna ilişkin grafiler de çektirilmek suretiyle muayenesinin yaptırılması, hem yaşı hem de anlama ve direnme gücüne sahip bulunup bulunmadığının raporla saptanması gerektiğinide Adli Tıp Meclisi'nden görüş alınması, sonucuna göre sanığın eyleminin TCK.nun 414. maddesinin 1 ve 2. fıkrasından hangisine uyduğunun belirlenmesi gerekirken, eksik soruşturmayla yazılı biçimde karar verilmesi ,

• SONUÇ : Yasaya aykırı sanık vekilinin temyiz itirazları bu nedenle

yerinde görüldüğünden hükmün CMUK.nun 321. maddesi gereğince

tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, depo parasının geri

verilmesine 27.1.1982 tarihinde oybirliğiyle karar verildi

(45)

T.C. DANIŞTAY 10. DAİRE E. 1997/4741 K. 1999/1950 T. 27.4.1999

• MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT ( Davacının Çocuğunun Üniversite Hastanesindeki Nöbetçi Doktorların Kusuru Sonucu Ölmesi

Nedeniyle Uğranılan Zarar )

• HİZMET KUSURU ( İdareye Bağlı Hastanede Nöbetçi Doktorların Teşhis ve Tedavideki Kusuru Sonucu Davacı Yakınanının

Ölmesi )

• HASTANEDE GÖREVLİ DOKTORUN YANLIŞ TEŞHİSİ SONUCU ÖLÜM ( Kusur Oranları Araştırılmaksızın Eksik İncelemeyle Hüküm Verilmesinin Yasaya Aykırı Olması )

• DOKTORUN YANLIŞ TEŞHİSİ SONUCU ÖLÜM ( Kusur Oranları Araştırılmaksızın Eksik İncelemeyle Hüküm Verilmesinin

Yasaya Aykırı Olması )

• KUSUR ( Ölüm Olayının Meydana Gelmesindeki Kusur Oranları Araştırılmaksızın Eksik İncelemeyle Hüküm Verilmesinin

Yasaya Aykırı Olması )

(46)

ÖZET : Davacılar, davalı idareye bağlı hastanede görevli nöbetçi doktorların teşhis ve tedavideki kusurları sonucu yakınlarının ölümüne neden olunduğu iddiasıyla

uğradıkları maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle dava açmışlardır. Bu haliyle, dava konusu uyuşmazlıkta, öncelikle davalı idarenin istihdam ettiği personel

tarafından yürütülen sağlık hizmetinin işleyişindeki kusurun varlığının ortaya konulması gerekmektedir.

• Açılan bu dava sonucunda, Ankara 2. İdare-Mahkemesince, dava dosyasının

incelenmesinden: davacılardan ... ve ...'in çocuğu, ...'in kardeşi olan 1983 doğumlu ...'in 7.3.1993 tarihinde hastalanması üzerine götürüldüğü ... Üniversitesi Çocuk Acil Polikliniğinde yanlış teşhis ve tedavi sonucu öldüğü anlaşıldığından, sağlık hizmeti şeklindeki kamu hizmetinin yürütülmesi sonucu meydana gelen kişilerin uğradıkları zararın hizmetin sahibi idarelerce karşılanması gerektiği gerekçesiyle uğranılan

maddi zararın saptanması amacıyla yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapora dayalı olarak ölenin annesi için 473.482.500.-TL.. babası için 178.380.513.- TL.olmak üzere toplam 651.863.113.-TL. maddi tazminatın idareye başvuru

tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalı idareden alınarak bu davacılara verilmesine, ölüm olayı nedeniyle duyulan elem ve üzüntü karşılığı olarak annesi için 200.000.000.-TL.. baba için 200.000.000.-TL. kardeşi için 100.000..000.- TL olmak üzere toplam 500.000.000.-TL. manevi tazminatın davalı idareden alınarak davacılara ödenmesine, maddi ve manevi tazminat istemlerinin fazlaya ilişkin

kısmının ve davacıların manevi tazminata faiz yürütülmesi yolundaki istemlerinin reddine karar vermiştir.

(47)

• Anılan idare mahkemesince verilen 11.6.1997 tarih ve E:.1996/905, K:1997/902 sayılı kararın, olayda idarenin kusuru olup olmadığı hususunun araştırılmadığı, ceza davasının sonucu beklenilmeden ve bilirkişi raporuna yönelik itirazlar dikkate alınmadan karar verildiği ileri sürülerek davalı idarece: bilirkişi raporuna yönelik itirazda da belirtildiği şekilde maddi tazminat miktarının eksik hesaplandığı, takdir edilen manevi tazminat miktarlarının da düşük olduğu ileri sürülerek davacılar tarafından temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

• Davacılar, 7.3.1993 tarihinde davalı idareye bağlı hastanede görevli nöbetçi doktorların teşhis ve tedavideki kusurları sonucu yakınlarının ölümüne neden olunduğu iddiasıyla uğradıkları maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle dava açmışlardır.

• Bu haliyle, dava konusu uyuşmazlıkta, öncelikle davalı idarenin istihdam

ettiği personel tarafından yürütülen sağlık hizmetinin işleyişindeki kusurun

varlığının ortaya konulması gerekmektedir.

(48)

• Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 1. İhtisas Kurulu'nun 5.6.1998 tarih ve 949 sayılı kararının sonuç kısmında .... Acil cerrahi durum gelişebileceğinden şüphe edilen hastanın takipten uzaklaştırılmaması gerektiği halde takipten uzak tutan doktorların kusurlu oldukları, ancak otopsi yapılarak ölüm sebebi tespit edilmediğinden kusur oranları hakkında tıbben kanaat beyan edilemediğinin mütalaa olunduğu, 18. Asliye Ceza Mahkemesinin 22.9.1998 tarih ve 1996/96 sayılı yazısı ile genel kurulca rapor düzenlenmesinin istenilmesi üzerine. Adli Tıp Kurumu Kanununun 15/a maddesi uyarınca Adli Tıp Genel Kurulunun 26.11.1998 tarihli oturumunda konunun görüşülmesi üzerine alınan 148 sayılı kararda; ... kesin ölüm nedeni belirlenememiş olmakla beraber 6.3.1993 tarihinde hastalığı başlayıp 8-9 saat kadar sonra ölüm meydana geldiğine, hastaneye her iki müracaatında da yeterli takip ve araştırma yapılmadığı, uygulanan tedavi yöntemlerinin yetersiz olduğu belli olduğuna -göre, hastayı yatıp gerekli takip ve özeni göstermediklerinden hastayı muayene eden üç doktorun her Dirinin ayrı ayrı 2/8 ( Sekizde iki ) oranında kusurlu bulunduğu, geriye kalan kuburun hekimlere atfedilmeyecek diğer nedenlere bağlı olduğu yolunda kanaat belirtilmiştir.

• Bu haliyle, ölüm olayının meydana gelmesindeki kusur oranları araştırılmaksızın eksik incelemeye dayalı olarak verilen temyize konu kararda hukuki isabet görülmemiştir

(49)

İ L G İ N İ Z İ Ç İ N T E Ş E K K Ü R L E R Av Mehmet Ali Akgül

mehmetaliakgul@abhukuk.com

Referanslar

Benzer Belgeler

Denizde yaşayan canlılar arasında, insanın en çok yakınlık duyduğu yaratık muhakkak fok balığıdır. Çok eskiden, beyaz karınlı küçük fok balıklarına Akdeniz'’de

Herpanjina: Koksaki virüs A4 ile ortaya çıkar, ani yüksek ateş ve boğaz ağrısını takiben ağız içinde arka tarafta çok sayıda yaygın,. ağrılı

Öğrencilerin bu teknikle okuma yazma öğrenebilmeleri için öncelikle alfabedeki harflerin tümünü ezberlemeleri gerekir. Alfabedeki harflerin büyük ve küçük

B yapılan açıklamaya göre, Zabıta Müdürlüğü ile Ticaret İl Müdürlüğü ekiplerince, zincir marketler başta olmak üzere kentteki tüm marketleri kapsayacak

Dr., Sağlık Bilimleri Üniversitesi Seyrantepe Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Kliniği..

QR Code / Barcode Scanner (vipboy tarafından gelişti- rilmiş), Smart compass (TDT App Team tarafından ge- liştirilmiş), QR Code Free Scanner (VN Studio 2018 ta-

[r]

癌症是長期抗戰的治療過程,可以是手術、放射線治療及化學療法,現多有