Bilgisayar bağlantı arabirimleri den-diğinde hem sunduğu kolaylık, hem de kullanımdaki yaygınlığı açısından USB’nin ortaya koyduğu, başlı başına bir başarı öyküsüdür. İşte, bu başarı öyküsü de yakında üçüncü sürümüne kavuşmak üzere. İlk kez Eylül 2007’de Intel’in
gele-neksel olarak düzenlediği Intel Develo-per Forum (IDF) etkinliğinde dile getiri-len USB 3.0 sonunda test aşamasına gel-di. İlk deneyen de depolama çözümleri sunan Symwave ve Seagate adlı iki şirket oldu. Symwave tarafından CES 2009’da ilk denemeleri yapılan USB 3.0 standar-dı, saniyede 4,7 gigabit aktarım hızı sa-yesinde USB 2.0’dan neredeyse 10 kat daha hızlı veri taşıma kapasitesi sunu-yor. Bu da özellikle bilgisayara USB yoluy-la bağyoluy-lanan harici depoyoluy-lama aygıtyoluy-larının çok daha hızlı ve verimli kullanılabilmesi-ne olanak sağlayacak. USB 3.0 standardı-nın yaygınlaşmasıstandardı-nın 2010’u bulması ön-görülüyor.
USB 3.0 SONUNDA
GELİYOR
Bilgisayar satan büyük dükkânlarda, okulda ya da iş yerinizde birden çok moni-törü yan yana gördüyseniz, her birinin par-laklık ve renk açısından farklı özellikler taşı-dığını fark etmişsinizdir. Bu durum kullanıcı tercihlerinden olduğu kadar markalar ara-sındaki farklardan da kaynaklanır. Peki, de-ğişik monitörlerdeki görüntülerin arasında bu kadar fark varken ideal bir görüntüyü nasıl tanımlarsınız? Hangi görüntü gerçe-ğe daha yakındır? Görüntüdeki sorun aca-ba monitörünüzün ayarlarının iyi yapılma-mış olmasından mı, yoksa
monitörünüzde-ki bir arızadan mı kaynaklanıyor? Eğer içi-nizde böyle kuşkular varsa, monitörünüzü doğrudan İnternet üzerinde sınayabilirsi-niz. Bunun için http://tft.vanity.dk adresi-ne giderek tarayıcınıza uygun test biçimini seçin. Bunu yaptığınızda bir pencere açıla-cak ve size sırayla monitörünüzün ayarları-nı yapabileceğiniz ve özelliklerini test ede-bileceğiniz görüntüler gösterilecek. Bu gö-rüntüleri dikkatle inceleyip açıklamaları iz-leyerek hem ideal monitör ayarlarına kavu-şabilir, hem de monitörünüzde bir sorun olup olmadığını anlayabilirsiniz.
MONİTÖRÜNÜZÜ İNTERNET’TEN TEST EDİN
Çevreyle dost elektro-nik aygıtlar üretmek adı-na daha önce bambu, mı-sır koçanı gibi malzeme-lerin kullanıldığı biliniyor-du. Şimdi bunlara bir yeni-si eklendi: Pet şişeler. Yüz-lerce yıl doğada bozulma-dan kalma özelliğiyle dün-yanın başına dert açma-ya eğilimli bu malzeme-yi, Motorola şirketi cep te-lefonu üretiminde ham-madde olarak değerlen-dirmeye karar vermiş. Şir-ket, bu çabasının ilk ürü-nü olan ve plastik aksamı-nı tümüyle atık pet şişeler kullanarak ürettiği Moto W233 Renew modelini de geçen ay ABD’nin Las Vegas
kentinde düzenlenen CES 2009 fuarında tanıttı.
Üste-lik telefonun çevreci yönü yalnızca atık pet şişelerin değerlendirilmesiyle de
kalmıyor: Ürünün kutusu %22 daha küçük, kutu ve içindeki malzemelerin üre-timinde geri dönüştürül-müş kâğıt kullanılıyor. Hat-ta telefonun kutusundan, aygıtın kullanım ömrü dol-duğunda geri dönüşümün doğaya zarar vermeden ya-pılabilmesi için şirkete gön-dermek üzere kendinden pullu bir zarf bile çıkıyor. Atık pet şişeler kullanılarak üretilen Moto W233 Renew, elektronik ürünle-rin çevreci yaklaşımı konusuna yeni bir açılım getiriyor.
PET ŞİŞEDEN CEP TELEFONU
Levent Daşkıran
USB 3.0 standardı, şu an yaygın olarak kullanılan USB 2.0 standardına oranla 10 kat daha hızlı veri aktarımı yapabiliyor.
Çevrimiçi monitör testi sayesinde monitörünüz için ideal ayarları yapabileceğiniz gibi, cihazda bir görüntüleme sorunu olup olmadığını da anlayabilirsiniz.
Ctrl+Alt+Del
Son yılların en gözde sosyal paylaşım plat-formu olan Facebook’un kullanımı, öyle gö-rünüyor ki sadece ilkokul arkadaşlarınızı veya yıllardır görüşemediğiniz insanları bulmakla sınırlı değil. Bazıları bu platformu daha fark-lı amaçlarla da kullanıyorlar. Örneğin şirketle-rin insan kaynakları bölümleşirketle-rinin Facebook’u çalışanların davranışını takip etmek için kul-landığına dair bir çok ipucu var. Dünyanın dört bir yanından hastayım diye işe gitmediği günler arkadaşlarıyla düzenlediği eğlencenin fotoğrafl arını yükleyen veya Facebook’taki profil mesajlarında çalıştığı yerle ilgili ileri geri konuşan çalışanların işten atıldığına dair ha-berleri sıkça duyuyoruz. İşte Yeni Zelanda po-lisi geçtiğimiz ay Facebook’un kullanım şekil-lerine bir yenisini daha ekledi: Hırsızları yaka-lamak. Peki nasıl? Bir gece klübüne giren mas-keli hırsız, kasayı açmaya çalışırken sıcaktan bunalıyor ve bir süre için yüzündeki maskeyi
çıkarıyor. Bu sırada güvenlik kamerası hırsızın yüzünü kaydediyor. Polis de güvenlik kame-rasındaki bu görüntüyü alıp Facebook’a yük-lüyor ve bu kişiyi tanıyanların ihbar etmesi için yardım istiyor. Kısa bir süre sonra kişiyi ta-nıyanlar Facebook üzerinden polise bilgi veri-yor ve hırsız yakalanıveri-yor. Yöntem gayet akıllı-ca. Tabii diğer yandan bunun olumsuz taraf-larını da düşünmekte fayda var. Örneğin sos-yalleşme platformlarında sizinle ilgili gereğin-den fazla bilgiye ulaşanlar, bunu pekâlâ size karşı kullanma yoluna da gidebilirler. Bu ne-denle sosyal paylaşım ortamlarında bilgi pay-laşırken dikkatli olmakta yarar var.
Bir yazılımın yayılması ve piyasada ba-şarı sağlaması için kullanılabilecek en etki-li yol, yazılımı yaygın kullanılan işletim sis-teminin bir parçası haline getirmektir. Inter-net Explorer’in Netscape’in tahtını elinden al-masının, MSN Messenger yazılımının ICQ’yu unutturmasının altında bu yazılımların Win-dows işletim sistemiyle birlikte dağıtılmaya başlanması yatar. Fakat gelen son rakamlar, bu gerçeğin değişmeye başladığını gösteri-yor. Zira NetApplications.com sitesinin geç-tiğimiz aylarda hazırladığı bir rapor Internet Explorer’in pazar payının son 8 yıldır ilk kez %70’in altına indiğini, Mozilla Firefox tarayı-cısının da çıktığı günden beri ilk kez %20 sı-nırını aştığını gösteriyor. Pazarın geri kalanı ise Safari, Opera, Chrome ve Netscape ara-sında paylaşılmış durumda. Bu, Firefox için büyük bir zaferi işaret etmenin yanında yıl-lardır süregelen bir ezberin bozulduğu anla-mına da geliyor. Acaba bir gün ülke
yönetim-lerinin açık kaynaklı yazılımlara yönelme ter-cihi ve Ubuntu, Red Hat, Pardus gibi başarılı Linux sürümlerinin yaygınlaşmasıyla aynı şey Windows’un da başına gelebilir mi? Bekleye-lim göreBekleye-lim.
FACEBOOK HIRSIZLARI DA YAKALIYOR
FİREFOX’A İYİ, IE’YE KÖTÜ HABER
Dizüstü bilgisayarlarda son birkaç yıldır küçülme yönünde olduğu kadar, büyümeye doğru da bir eğilim var. Di-züstü bilgisayarını özellikle masaüs-tü sistemlerin yerini alacak eğlenceye odaklı bir platform olarak kullanmak is-teyenler ya da ekranda bir defada daha çok bilgi listelemeye gerek duyanlar, 17 inçten başlayıp 22 inçe kadar giden dev ekran boyutları olan dizüstü bilgisayar-ları yeğliyorlar. İşte, bu noktada bilgisa-yar üreticisi Lenovo, ThinkPad W700ds ile konuya ilginç bir yaklaşım getirdi: İki ekranlı dizüstü bilgisayar. Lenovo’nun
sistem altyapısı oldukça sağlam bu yeni modeli, 17 inç ana ekranın yanında sür-gülü ve açısı ayarlanabilen 10,6 inçlik ikinci bir ekran daha barındırıyor. Ana ekran 1920x1200 çözünürlük sunarken sürgülü ekranın da 768x1280 gibi azım-sanamayacak bir çözünürlüğü var. Bu dizüstü bilgisayarın ABD’deki satış fiyatı 3600 dolar olarak açıklandı.
BİR TANE YETMEZ
İKİ OLSUN
Lenovo’nun yeni dizüstü modelinde birbirinden bağımsız iki tane ekran yer alıyor.
Internet Explorer tarayıcısı, dünyanın en yaygın kullanılan işletim sistemiyle birlikte dağıtılıyor olmasına rağmen rakiplerinin güçlenmesini engelleyemiyor.
Yeni Zelanda polisi, kasa hırsızının fotoğrafını Facebook’ta yayın-layıp kimliğini kısa sürede teşhis ederek bir ilke imza attı.
Bilim ve Teknik Şubat 2009