Bu sene de gecekondu yıkımlarıyla evsiz kalanların yanı sıra, ‘tanıdıkları olanların’ lüks kaçaklarını; devlet
ihmalleriyle güçlenerek canımızı alan doğa olaylarının ‘afet’ sıfatıyla kamufle edildiğini, yine bu ülkede yaşamın ne kadar ucuz ve zor olduğunu gördük.
Ama Pandora’nın kötülük dolu kutusunun en dibinde de olsa, bir parça umudun bulunması gibi, yüzümüzü güldüren haberler de eksik olmadı. İşte 2009’un yurthaber profili de bu çerçevede oluştu...
Yılın, başlığı olmayan haberi
2009 yılına damgasını vuran en büyük acı kuşkusuz Mardin'in Bilge Köyü'nde 5 Mayıs'ta gerçekleşen katliam oldu. Vuran da vurulanın da aynı aileden (OHAL zamanlarında kan davaları gerekçesiyle korucu yapılan bir aileden) olduğu katliamda, düğün sırasında taranarak öldürülen 44 kişiden 6'sının çocuk, 16'sının kadın, 3 kadının da hamile olması acıyı daha da perçinledi.
'Devlet büyükleri' olayın ardından "kimsenin yanına kalmayacak" açıklamalarıyla kamuoyunu rahatlatma
girişimlerinde bulunurken, bir yandan da tıpkı o 44 kişiyi öldürenler gibi yeni korucuları bölgeye atamaktan da geri durmadı. Katliam köyündeki çocukların acısının ekrandan izleyicilere iyi ulaştığını keşfeden ‘dahi’ televizyoncular, minik yüreklerin acısını haftalarca didikleyerek haberciliklerinin doruklarına çıktı.
Köyü terkederek yeni bir hayata başlamak isteyen Bilge Köylüler de, yine gittiği yerleri kapı numaralarına kadar haber yapan televizyoncular ve kendilerini cep telefonu kameralarıyla çeken yeni komşuları yüzünden rahat edemedi.
‘ANLAMI KALMADI’
Dramın ardından bir süre hararetle tartışılmaya başlanan koruculuk sistemi, bir süre sonra ‘bölgedeki güvenlik hassasiyetiyle’ değerlendirilerek uygulamada kaldı.
Arkasında, büyük bir dram, öksüz, yetim çocuklar ve mezarlıktan ibaret bir köy bırakan katliamdan belki de en çok akılda kalan 2 şey; devletin koruculuk sisteminden vazgeçmemesi ve katliamdan kurtulanların köyü boşaltırken bindikleri kamyonun arkasında büyük- kırmızı harflerle yazılan kamyon yazısıydı:
"Anlamı kalmadı" *
TOKİ, bu yıl da arı gibi çalıştı
AKP İktidarıyla kamu arazilerini ihalesiz alıp taşeron firmalara vermeye hak kazanan Başbakanlık'a bağlı TOKİ, internet sitelerinde duyurulduğu gibi, "bir çok dar gelirliyi ev sahibi yaptı." Konutların bir çoğu vaadedilen tarihte teslim edilmezken, teslim edilenlerin birçoğunda elektrik, kanalizasyon altyapılarının olmadığı, bazılarındaysa fare yuvaları olduğu görüldü.
Hemen hemen tüm konutlarında sorun yaşanan TOKİ'yi 2009'da en kısa haliyle nasıl hatırlayacağımız konusuna gelince:
Trabzon Yıldızlı’da bulunan TOKİ konutları, tarım arazisi üzerine kurulduğu gerekçesi ile kaçak duruma düştü. Eskişehir'deki TOKİzedeler adına konuşan Birol Sayman ise, Başbakan Erdoğan’ın düzenlenen anahtar teslim töreninde 6 anahtar teslim ettiğini ancak bu anahtarların evlerin kapısını açmadığını, zaten evlerin de bir çoğunun tamamlanmadığını açıkladı.
TOKİ`nin İstanbul Avcılar`daki inşaatlarından çıkan hafriyat dere yatağı önüne dökülünce bölgede gölet oluştu. Gölete oynamaya giren iki çocuk ise boğularak öldü. çorum'da üstü kapatılmayan dev kanalizasyon çukurunun yanıbaşına kondurulan TOKİ konutlarını fareler bastı. çocuklar aylarca okula gidemezken, hastaneler doldu taştı.
*
Vakit gazetesi halka şeker verdi!
Bu yıl 26 Nisan'da, Vakit Gazetesi'ndeki köşesinde ahlak dersleri veren Hüseyin Üzmez'in 13 yaşındaki bir kıza cinsel istismarda bulunduğunu öğrendik. Ancak bu iğrenç gerçeği Vakit Gazetesi uzun süre öğrenememiş olacak ki, 'ortada alçak bir komplo' olduğunu söyleyerek değerli yazarını savundu. Mahkeme koridorlarında tehditler savurmasına rağmen 'ağır kalem', 13 yıl hapis cezası aldı. Duruşmalara kelepçesiz olarak getirilen Üzmez’i protesto eden kadınlar ise cezalarını buldu ve kelepçelenerek mahkemeye çıkarıldı.
*
197 günlük kovalamaca
Türkiye fakir bir kızın kafası testereyle kesen ve cesedini çöp konteynerine atan zengin çocuğun bulunması için nefeslerini tuttu. Başbakan'ın tabiriyle "kızları Münevver'e sahip çıkamayan" aile perişan olurken, katil zanlısı Cem Garipoğlu, cinayetten 197 gün sonra, 17 Eylül'de bulundu ve tutuklandı.
*
Herkesin kurban olduğu bayram
Her sene olduğu gibi bu sene de Kurban Bayramı'nda sokaklar mezbahaya, hastanenin acil servisleri gezi parklarına döndü. Birçok yurttaş, kendini keserek hastanelik olurken, kurban etlerinin bağışlandığı dini hassasiyetleri bütün bir kaç kurumun, cüzdan hassasiyetlerinin ağır bastığı ortaya çıktı.
*
Kasımpaşalı aşıdan korktu!
Sağlık Bakanlığı'nın domuz gribi salgınına karşı başlattığı aşı kampanyasıyla ilgili önce bakanı azarlayan sonra kendisinin ve ailesinin aşı olmayacağını açıklayan Başbakan'ın ardından, virüsle mücadele boyut kazandı. Karadeniz'de bir imam domuz gribinin adını 'muz gribi' olarak değiştirmeyi teklif ederken, bir müftülük cemaate tesbihleri sterilize etmeyi teklif etti.
*
Metrobüse bir el atın
İhale sürecinden, çalışma sistemine kadar bir çok şaibeyi barındıran İstanbul metrobüsü, 27 Haziran tarihinde 'Türk halkının yardımseverliği'yle de tanıştı. Zincirlikuyu civarında yakıtı biten metrobüsten inen yolcular, aracı iterek durağa kadar ulaştırdı.
*
AKP’den yılın korku filmi: Derelerin intikamı
Rant merkezli çalışan belediyeler ve çarpık kentleşmeye dair hiçbir önlem almayan yetkililer, sağanak yağışlar konusunda 'vatandaşların gerekli tedbirleri' almasını isteseler de, Marmara, Karaniz ve Ege'de 33 insan sel
baskınlarıyla öldü. Başbakan, ıslah edilmeyen derelerin hesabını vermek yerine "Derenin intikamı acı olur" açıklaması yaparken, yurttaşların ' alması gereken önlemler'in ne olduğu anlaşılamadı.
*
İşte halkın iradesi
Batman Yolveren Köyü'ndeki muhtarlık seçimlerinde yalnızca 2 oy alarak (karısının ve kendisinin oyları) 27 seçmenin göründüğü köye muhtar seçilen Mehmet Alcu, köyde sadece eşi ve kendisi bulunduğunu söyledi. Taze muhtar
Guinness Rekorlar Kitabı’na başvuracağını açıkladı. *
GDO’ya varana kadar biz bu halka neler yedirdik haberiniz yok!
26 Ekim'de Tarım Bakanlığı'nın uygulamaya geçirdiği Genetiği Değiştirilmiş Organizma (GDO) Yönetmeliği'yle, Türkiye'ye yurtdışından giren ürünlerde 'GDO yoktur/ ya da vardır' yazması yasaklanmaya çalışıldı. Domuz eti konusunda hassasiyetini GDO'da göstermeyen Bakanlık'ın yönetmeliği'ne Danıştay "dur" dedi. Bu arada eski bakanlarımızdan Kemal Unakıtan “GDO’ya varana kadar bu halk neler yedi gafıyla 7 yıllık iktidarları dönemirde halka yedirdiklerini itiraf etmiş oldu.
*
Kastamonulu balıkçılar denizden ayı tuttu
Kastamonu Cide'de balıkçılar, denizde oluşan yakamozu balık sürüsü zannederek kıyıya doğru yaklaşıp bölgeyi ağlarla çevirdi. Ancak ağa takılanın balık değil ayı olduğunu fark eden Rafet Bayramoğlu, paniğe kapılıp ağı denize atarak bölgeden uzaklaştı. Bayramoğlu," Denizden ayı tuttuğuma inanamıyorum " dedi. 29 Ekim
*
Kentler dönüştü iktidar bölüştü
Kentsel Dönüşüm projesi adı altında, dar gelirli yurttaşları şehir merkezinin uzağına atılma projesini hayata geçiren iktidar, en çok kendine yakın inşaat şirketlerini güldürdü. _ehirlerin asırlık dokuları bozulurken, şehir dışına atılan yurttaşlar, sosyal hayata bir daha 'dönemedi'
*
Hasankeyf’e keder metodlar
Her gün biraz daha suya batan Hasankeyf’i kurtaramayan devlet, tarihi suya gömen Ilısu Barajı'na yönelik itirazların üstesinden gelmek için ilginç bir formül buldu. Yeni ilçe merkezine sular altında kalan Hasankeyf eserlerinin
taklitlerini yapma karar verildi. 27/12/2009 birgün