• Sonuç bulunamadı

Harun Yahya müstear ismini kullanan yazar Adnan Oktar, 1956 y l nda Ankara'da do du. lk, orta ve lise ö renimini Ankara'da tamamlad.

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Harun Yahya müstear ismini kullanan yazar Adnan Oktar, 1956 y l nda Ankara'da do du. lk, orta ve lise ö renimini Ankara'da tamamlad."

Copied!
134
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)
(3)
(4)

Harun Yahya müstear ismini kullanan yazar Adnan Oktar, 1956 y›l›nda An- kara'da do¤du. ‹lk, orta ve lise ö¤renimini Ankara'da tamamlad›. Daha sonra ‹s- tanbul Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde ve ‹stanbul Üniver- sitesi Felsefe Bölümü'nde ö¤renim gördü. 1980'li y›llardan bu yana, imani, bilim- sel ve siyasi konularda pek çok eser haz›rlad›. Bunlar›n yan› s›ra, yazar›n evrim- cilerin sahtekarl›klar›n›, iddialar›n›n geçersizli¤ini ve Darwinizm'in kanl› ideoloji- lerle olan karanl›k ba¤lant›lar›n› ortaya koyan çok önemli eserleri bulunmaktad›r.

Harun Yahya'n›n eserleri yaklafl›k 30.000 resmin yer ald›¤› toplam 45.000 sayfal›k bir külliyatt›r ve bu külliyat 41 farkl› dile çevrilmifltir.

Yazar›n müstear ismi, inkarc› düflünceye karfl› mücadele eden iki peygam- berin hat›ralar›na hürmeten, isimlerini yad etmek için Harun ve Yahya isimlerin- den oluflturulmufltur. Yazar taraf›ndan kitaplar›n kapa¤›nda Resulullah'›n mührü- nün kullan›lm›fl olmas›n›n sembolik anlam› ise, kitaplar›n içeri¤i ile ilgilidir. Bu mühür, Kuran-› Kerim'in Allah'›n son kitab› ve son sözü, Peygamberimiz (sav)'in de hatem-ül enbiya olmas›n› remzetmektedir. Yazar da, yay›nlad›¤› tüm çal›flma- lar›nda, Kuran'› ve Resulullah'›n sünnetini kendine rehber edinmifltir. Bu suretle, inkarc› düflünce sistemlerinin tüm temel iddialar›n› tek tek çürütmeyi ve dine kar- fl› yöneltilen itirazlar› tam olarak susturacak "son söz"ü söylemeyi hedeflemekte- dir. Çok büyük bir hikmet ve kemal sahibi olan Resulullah'›n mührü, bu son sözü söyleme niyetinin bir duas› olarak kullan›lm›flt›r.

Yazar›n tüm çal›flmalar›ndaki ortak hedef, Kuran'›n tebli¤ini dünyaya ulaflt›r- mak, böylelikle insanlar› Allah'›n varl›¤›, birli¤i ve ahiret gibi temel imani konular üzerinde düflünmeye sevk etmek ve inkarc› sistemlerin çürük temellerini ve sap- k›n uygulamalar›n› gözler önüne sermektir.

Nitekim Harun Yahya'n›n eserleri Hindistan'dan Amerika'ya, ‹ngiltere'den Endonezya'ya, Polonya'dan Bosna Her- sek'e, ‹spanya'dan Brezilya'ya, Malez- ya'dan ‹talya'ya, Fransa'dan Bulgaristan'a ve Rusya'ya kadar dünyan›n daha pek çok ülkesinde be¤eniyle okunmaktad›r. ‹ngi- lizce, Frans›zca, Almanca, ‹talyanca, ‹s- panyolca, Portekizce, Urduca, Arapça, Ar- navutça, Rusça, Boflnakça, Uygurca, Endo- nezyaca, Malayca, Bengoli, S›rpça, Bul- garca, Çince, Kishwahili (Tanzan-

(5)

tus'ta kullan›l›yor), Danimarkaca ve ‹sveçce gibi pek çok dile çevrilen eserler, yurt d›fl›nda genifl bir okuyucu kitlesi taraf›ndan takip edilmektedir.

Dünyan›n dört bir yan›nda ola¤anüstü takdir toplayan bu eserler pek çok in- san›n iman etmesine, pek ço¤unun da iman›nda derinleflmesine vesile olmaktad›r.

Kitaplar› okuyan, inceleyen her kifli, bu eserlerdeki hikmetli, özlü, kolay anlafl›l›r ve samimi üslubun, ak›lc› ve ilmi yaklafl›m›n fark›na varmaktad›r. Bu eserler sürat- li etki etme, kesin netice verme, itiraz edilemezlik, çürütülemezlik özellikleri tafl›- maktad›r. Bu eserleri okuyan ve üzerinde ciddi biçimde düflünen insanlar›n, art›k materyalist felsefeyi, ateizmi ve di¤er sapk›n görüfl ve felsefelerin hiçbirini samimi olarak savunabilmeleri mümkün de¤ildir. Bundan sonra savunsalar da ancak duy- gusal bir inatla savunacaklard›r, çünkü fikri dayanaklar› çürütülmüfltür. Ça¤›m›z- daki tüm inkarc› ak›mlar, Harun Yahya Külliyat› karfl›s›nda fikren ma¤lup olmufl- lard›r.

Kuflkusuz bu özellikler, Kuran'›n hikmet ve anlat›m çarp›c›l›¤›ndan kaynak- lanmaktad›r. Yazar›n kendisi bu eserlerden dolay› bir övünme içinde de¤ildir, yal- n›zca Allah'›n hidayetine vesile olmaya niyet etmifltir. Ayr›ca bu eserlerin bas›m›n- da ve yay›nlanmas›nda herhangi bir maddi kazanç hedeflenmemektedir.

Bu gerçekler göz önünde bulunduruldu¤unda, insanlar›n görmediklerini görmelerini sa¤layan, hidayetlerine vesile olan bu eserlerin okunmas›n› teflvik et- menin de, çok önemli bir hizmet oldu¤u ortaya ç›kmaktad›r.

Bu de¤erli eserleri tan›tmak yerine, insanlar›n zihinlerini buland›ran, fikri karmafla meydana getiren, kuflku ve tereddütleri da¤›tmada, iman› kurtarmada güçlü ve keskin bir etkisi olmad›¤› genel tecrübe ile sabit olan kitaplar› yaymak ise, emek ve zaman kayb›na neden olacakt›r. ‹man› kurtarma amac›ndan ziyade, yazar›n›n edebi gücünü vurgulamaya yönelik eserlerde bu etkinin elde edileme- yece¤i aç›kt›r. Bu konuda kuflkusu olanlar varsa, Harun Yahya'n›n eserlerinin tek amac›n›n dinsizli¤i çürütmek ve Kuran ahlak›n› yaymak oldu¤unu, bu hizmetteki etki, baflar› ve samimiyetin aç›kça görüldü¤ünü okuyucular›n genel kanaatinden anlayabilirler.

Bilinmelidir ki, dünya üzerindeki zulüm ve karmaflalar›n, Müslümanlar›n çektikleri eziyetlerin temel sebebi dinsizli¤in fikri hakimiyetidir. Bunlardan kurtul- man›n yolu ise, dinsizli¤in fikren ma¤lup edilmesi, iman hakikatlerinin ortaya konmas› ve Kuran ahlak›n›n, insanlar›n kavray›p yaflayabilecekleri flekilde anlat›l- mas›d›r. Dünyan›n günden güne daha fazla içine çekilmek istendi¤i zulüm, fesat ve kargafla ortam› dikkate al›nd›¤›nda bu hizmetin elden geldi¤ince h›zl› ve etkili bir biçimde yap›lmas› gerekti¤i aç›kt›r. Aksi halde çok geç kal›nabilir.

Bu önemli hizmette öncü rolü üstlenmifl olan Harun Yahya Külliyat›, Allah'›n izniyle, 21. yüzy›lda dünya insanlar›n› Kuran'da tarif edilen huzur ve bar›fla, do¤ruluk ve adalete, güzellik ve mutlulu¤a tafl›maya bir vesile olacakt›r.

(6)

Bu kitapta ve di¤er çal›flmalar›m›zda evrim teorisinin çöküflüne özel bir yer ayr›lmas›n›n nedeni, bu teorinin her türlü din aleyhtar› felsefenin temelini oluflturmas›d›r. Yarat›l›fl› ve dolay›s›yla Allah'›n varl›¤›n› inkar eden Darwi- nizm, 140 y›ld›r pek çok insan›n iman›n› kaybetmesine ya da kuflkuya düfl- mesine neden olmufltur. Dolay›s›yla bu teorinin bir aldatmaca oldu¤unu gözler önüne sermek çok önemli bir imani görevdir. Bu önemli hizmetin tüm insanlar›m›za ulaflt›r›labilmesi ise zorunludur. Kimi okuyucular›m›z belki tek bir kitab›m›z› okuma imkan› bulabilir. Bu nedenle her kitab›m›z- da bu konuya özet de olsa bir bölüm ayr›lmas› uygun görülmüfltür.

Belirtilmesi gereken bir di¤er husus, bu kitaplar›n içeri¤i ile ilgilidir. Yaza- r›n tüm kitaplar›nda imani konular, Kuran ayetleri do¤rultusunda anlat›l- makta, insanlar Allah'›n ayetlerini ö¤renmeye ve yaflamaya davet edilmek- tedirler. Allah'›n ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüp- he veya soru iflareti b›rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r.

Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan samimi, sade ve ak›c› üslup ise kitaplar›n yediden yetmifle herkes taraf›ndan rahatça anlafl›lmas›n› sa¤lamaktad›r. Bu etkili ve yal›n anlat›m sayesinde, kitaplar "bir solukta okunan kitaplar" de- yimine tam olarak uymaktad›r. Dini reddetme konusunda kesin bir tav›r ser- gileyen insanlar dahi, bu kitaplarda anlat›lan gerçeklerden etkilenmekte ve anlat›lanlar›n do¤rulu¤unu inkar edememektedirler.

Bu kitap ve yazar›n di¤er eserleri, okuyucular taraf›ndan bizzat okunabile- ce¤i gibi, karfl›l›kl› bir sohbet ortam› fleklinde de okunabilir. Bu kitaplardan istifade etmek isteyen bir grup okuyucunun kitaplar› birarada okumalar›, konuyla ilgili kendi tefekkür ve tecrübelerini de birbirlerine aktarmalar› aç›- s›ndan yararl› olacakt›r.

Bunun yan›nda, sadece Allah'›n r›zas› için yaz›lm›fl olan bu kitaplar›n tan›n- mas›na ve okunmas›na katk›da bulunmak da büyük bir hizmet olacakt›r.

Çünkü yazar›n tüm kitaplar›nda ispat ve ikna edici yön son derece güçlü- dür. Bu sebeple dini anlatmak isteyenler için en etkili yöntem, bu kitaplar›n di¤er insanlar taraf›ndan da okunmas›n›n teflvik edilmesidir.

Kitaplar›n arkas›na yazar›n di¤er eserlerinin tan›t›mlar›n›n eklenmesinin ise önemli sebepleri vard›r. Bu sayede kitab› eline alan kifli, yukar›da söz etti-

¤imiz özellikleri tafl›yan ve okumaktan hoflland›¤›n› umdu¤umuz bu kitap- la ayn› vas›flara sahip daha birçok eser oldu¤unu görecektir. ‹mani ve siyasi konularda yararlanabilece¤i zengin bir kaynak birikiminin bulundu¤una

(7)

HARUN YAHYA

-1-

Birinci Bask›: Haziran 2003

‹kinci Bask›: Ocak 2006

ARAfiTIRMA

Y A Y I N C I L I K

Talatpafla Mah. Emirgazi Caddesi, ‹brahim Elmas ‹flmerkezi A. Blok Kat 4 Okmeydan› - ‹stanbul Tel: (0 212) 222 00 88

Bask›: Kelebek Matbaac›l›k, Litros Yolu, Nevzat Fikret Koru Holding Binas›

No: 4/1-A Topkap› ‹stanbul Tel: (0 212) 612 43 59

(8)

Tufan ve Kaplumba¤a 8 Sedat ‹le Fil 12

Abisinin Tolga’ya Ö¤rettikleri 14 Ömer ve Penguen 18

Ersin ile Papa¤an 20 Herfleyde Bir Hay›r Vard›r 22

Ahmet ve Nefleli Ördek 26 Uzun Kuyruklu Sevimli Sincaplar 32

Güzel Söze Uyman›n Önemi 38

(9)

Müminlerin Temizli¤i 42 Çetin ile Süslü Tavufl Kuflu 46

Can ile Minik Kufl 48 Ali’nin Küçük Dostu 54

Murat ile Kedi 60

Cüneyt ‹le Mürekkep Bal›¤› 64 Kerem ‹le Denizat› 68 Orhan ‹le Hasan Dede 70 Osman Dede ‹le Torunu 84

Bizim S›n›f 86

Ek Bölüm: Evrim Yalan› 92

(10)

Tufan en sevdi¤i hikayelerden biri olan “Tavflan ile Kaplumba-

¤a”y› okuyordu.Tavflan›n durumuna çok gülmüfl ve kaplumba¤a- dan “ak›ll› olman›n” ne kadar önemli oldu¤unu, ak›lla bütün fizik- sel üstünlüklerin alt edilebilece¤ini ö¤renmiflti. Derken, birdenbire kitaptaki kaplumba¤a Tufan’a seslendi:

Kaplumbağa: Merhaba Tufan! Bu küçük yafl›nda bu kadar ak›ll›

olup tavflanla hikayemden ders alman çok güzel.

Tufan: Sen kaç yafl›ndas›n?

Kaplumbağa: Böyle küçük göründü¤üme bakma, ben 45 yafl›n- day›m. Kaplumba¤alar ortalama 60 y›l yaflarlar. Hatta Testusda isimli bir cins kaplumba¤a 189 yafl›na kadar yaflayabiliyor.

Tufan: En çok hangi mevsimi seversin?

Kaplumbağa: Hava ›s›s›n›n hayat›m›zdaki önemi büyüktür. Çün- kü vücut ›s›m›z çevre ›s›s›na göre de¤iflir ve genelde çevre ›s›s›n›n 0,1-0,2 derece alt›ndad›r. Sindirim ifllemimiz de ›s› artt›kça h›zla- n›r. Herfleyi yaratan Yüce Allah küçük bedenimizi düflünerek bize s›caklarda kolayl›k sa¤lamak için böyle bir özellik vermifltir. Biz Allah'tan gelecek her nimete muhtac›z, O ise hiçbir fleye ihti-

(11)

Tufan: En sevdi¤iniz yiyecek nedir?

Kaplumbağa: Sar› renkli "kaplan difli çiçe¤ine" bay›l›r›z. Biliyor musun gözlerimizin çok keskin olmas›n›n yan›s›ra biz özellikle sar›

rengi çok iyi alg›lar›z. En sevdi¤imiz yiyece¤i kolayca bulabiliriz.

Tufan: K›fl uykusuna yatar m›s›n›z peki?

Kaplumbağa: Evet, Ekim ay›ndan itibaren havalar so¤udukça ve yiyecekler azald›kça bizim de bedensel aktivitelerimiz azal›r, kendimizi korumak için uyku haline ge- çeriz. Kalp at›fllar›m›z ve solunumumuz da yavafllar. Ekim’le Mart aras› k›fl uyku- suyla geçer. Allah bizi bu flekilde yaratt›¤›

için k›fl›n uyan›k kalarak yemek yiyemeyip, ölmekten kurtuluyoruz. Oysa Allah en uygun zamanda bizi uyutarak neslimizi korumufltur.

Tufan: Sen karada yafl›yorsun, bir de suda yafla- yanlar›n›z var galiba. Bana onlar hakk›nda da bil- gi verir misin?

(12)

Kaplumbağa: Hakl›s›n Tufan’c›¤›m. Kara, tatl› su ve deniz kap- lumba¤as› olmak üzere farkl› çeflitlerimiz var. Ben karada yaflar›m, daha çok tarlalar›, yumuflak topraklar›, üzüm ba¤lar›n› severim.

Tatl› su kaplumba¤alar› yani akvaryumda besledikleriniz, onlar gölleri, dere k›y›lar›n› severler. Deniz kaplumba¤alar› ise s›cak de- nizlerde yaflar ve yumurtlama zaman› yer de¤ifltirirler. Sana Caret- ta isimli deniz kaplumba¤alar›yla ilgili ilginç bir bilgi vereyim:

Carettalar yumurtalar›n› b›rakmak için s›cak deniz sahillerine giderler. Yumurtadan ç›kan yavrular Allah’›n ilham etmesiyle de- nizden yans›yan ›fl›¤a do¤ru hareket ederek, yaflayacaklar› ortama yani denize yönelirler. Bu küçük yavrular daha do¤ar do¤maz ya- flayacaklar› en uygun ortam›n deniz oldu¤unu nas›l bilsinler ki? ‹fl- te bu flüphesiz Yüce Rabbimiz’in ilham etmesiyledir.

Tufan:Hakl›s›n, düflünerek yaflayan her insan için yeryüzü Allah’›n ayetleriyle dolu. Senin, di¤er tüm hayvanlar›n, benim, a¤açlar›n...

Herfleyin O’nun tecellisi oldu¤unu hiç unutmadan yaflamal›y›z. Bu güzel sohbet için teflekkür ederim. Hoflçakal.

Kaplumbağa: Hoflçakal ak›ll› çocuk!

(13)

Leylekler, 1-1,5 m boylar›nda, büyük beyaz kanatlar›

olan iri, göçmen kufllard›r. Gagalar›n›n ve uzun bacaklar›n›n k›rm›z› olmas› leyleklere sevimli bir hava kazand›r›r. Leylekler her y›l kala- bal›k sürüler halinde göç ederler. Çünkü so¤uk böl- gelerde yaflayamazlar. Leylekler bize yaz›n s›cak günlerinin müjdesini verirler. Havalar›n ne zaman ›s›- naca¤›n› bilmeleri bir mucizedir. Aradan bir y›l ge-

çip tekrar bahar geldi¤inde leylekler binlerce kilo- metre yolu geri dönüp eski yuvalar›n› bulurlar.

Tabii ki bu denli güçlü bir haf›za ve böyle muhteflem bir yön bulma duygusunu

leyleklere Rabbimiz olan Allah ilham etmektedir.

(14)

Hafta sonu annesi Sedat’› hayvanat bahçesine götürmüfltü. ‹lk kez bu kadar farkl› hayvan› birarada görüyordu. Sedat, fillerin bulun- du¤u bölüme do¤ru ilerledi. Yavru fil hortumuna dolan›p düflüyor ve her seferinde annesi yard›m›na kofluyordu.

Anne fil:Gördü¤ün gibi yavrum henüz çok küçük oldu¤undan hortu- munu nas›l kullanaca¤›n› bilmiyor.

Onu tam 12 y›l hiç yan›mdan ay›rma- yaca¤›m ve ilk 6 ay boyunca hortumu- nu nas›l kullanaca¤›n› ö¤retece¤im.

Sedat:Hep merak etmiflimdir, siz hor- tumlar›n›z› hangi ifllerde kullan›rs›n›z, buradan m› nefes al›yorsunuz?

Anne fil: Hortumlar›m›z bizi di¤er hayvanlardan ay›ran en büyük özelli¤imizdir. Burun deliklerimiz bu hortumlar›n ucundad›r. Hortu- mumuzu yiyecekleri ve suyu a¤z›m›za götürmek, eflyalar› kald›rmak, koku almak için kullan›r›z, içinde tam 4 litre suyu tutabiliyoruz. Hem biliyor musun, minicik bir bezelye tanesini bile hortumumuzla kopa- rabiliriz. Tabii ki bu hortuma tesadüfler sonucu sahip olmad›k. Bu her- fleyi yaratan yüce Allah’›n bize bir lütfudur.

Sedat:Karn›n›z› nas›l doyuruyorsunuz?

Anne fil:Biz karada yaflayan hayvanlar›n en bü- yükleriyiz. Bir fil günde yaklafl›k 330 kilo bitki yer.

Bir günün 16 saatini yemek yemeye harcamak

(15)

Anne fil: A¤z›m›n kenar›nda da gördü¤ün gibi iki sivri uzun diflimiz var. Bu difllerle hem kendimizi savunur hem de su bulmak için yerde delik açar›z. Tabii difllerimiz tüm bu ifllerde çok fazla afl›n›r. ‹flte yüce Rabbimiz bu yüzden bize çok önemli bir özellik vermifltir. Afl›nan her diflimizin yerine arka s›radaki difllerden bir yenisi gelir. Allah bizi böyle yaratt›¤› için yeni difl ç›karmaya ve bunu gere¤i gibi kullanma- ya güç yetirebiliriz.

Sedat:Ac›kt›n herhalde karn›ndan sesler geliyor?

Anne fil: Bu sesleri kendi aram›zda haberleflmek için biz ç›kar›r›z.

Böylece 4 km uzakl›ktan bile haberleflebiliriz.

Sedat:Peki kendi aran›zda nas›l konufluyorsunuz?

Anne fil: Allah aln›m›zda, insanlar›n duyamayaca¤› bir ses ç›karan özel bir organ yaratm›flt›r. Bu sayede di¤er canl›lar›n anlayamayaca-

¤› flifreli bir dille konuflur, çok uzak mesafelerden dahi birbirimizi du- yabiliriz. Gördü¤ün gibi Allah’›n üstün yaratmas› biz fillerde de en güzel flekliyle tecelli ediyor. Bunlar› düflünüp Allah'a her an flükretme- miz gerekti¤ini hiç unutma.

Sedat: Anlatt›klar›n için teflekkür ederim.

fiimdi annemin yan›na dönmeliyim.

Anne fil: Hoflçakal Sedat!

Sedat annesinin yan›na giderken,

“kim bilir di¤er hay- vanlarda da Allah’›n ne büyük mucizeleri var” diye düflündü...

(16)

Tolga, okuldan ç›k›nca eve gitmek için otobüs dura¤›na yürü- dü. Durakta otobüsünü beklerken birkaç çocu¤un konuflmas›n› iflit- ti. ‹çlerinden biri sürekli yüksek sesle konufluyor, bir yandan da el- biselerini ve elindeki elektronik arabas›n› iflaret ediyordu. Biraz dikkatli dinleyince, Tolga konuflulanlar› daha iyi anlad›.

Yüksek sesle konuflan çocu¤un ad› Can’d›. Can arkadafllar›na pahal› k›yafetlerinden, son model oyuncaklar›n›n güzelli¤inden bahsediyordu. Tolga eve gitti¤inde de o çocu¤un konuflmalar›n›

akl›ndan ç›karamad›. Abisi Salih, Tolga’y› düflünceli görünce yan›- na oturdu.

Salih: Ne oldu Tolga, neyi düflü- nüyorsun böyle?

Tolga: Yolda ge- lirken bir çocuk gördüm. Arka- dafllar›n›n yan›n- da giysilerinin, oyuncaklar›n›n güzelli¤inden söz

(17)

olamayacak birilerinin olmas›n› önemsemiyor, kaba bir tav›r gös- teriyordu. Onun bu davran›fllar› bana çok yanl›fl geldi.

Salih: Hakl›s›n Tolga, onun yapt›klar› güzel bir tav›r de¤il. Allah hepimize farkl› nimetler vermifltir. Birisinin daha fazla eflyaya, gü- zelli¤e, baflar›ya sahip olmas› o kiflinin üstünlü¤ünden kaynaklan- maz. Allah bunlar› bize, bizi denemek, bu nimetler karfl›s›nda na- s›l bir tav›r sergileyece¤imizi görmek için vermifltir.

Allah’›n en hoflnut olaca¤› tav›r, insan›n sahip oldu¤u herfleyi kendisine verenin Allah oldu¤unu unutmamas›d›r. ‹nsan›n, Allah’›n ona verdi¤i nimetlerle övünmemesi, fl›marmamas› ve daima alçak gönüllü davranmas› gerekir. Zaten büyüklenmek fleytan›n bir özel- li¤idir. Hat›rlarsan dün okudu¤umuz ayet bu konuyla ilgiliydi.

Ayette Allah flöyle buyurmaktad›r:

“Öyle ki, elinizden çıkana karşı üzüntü duymayasınız ve size (Allah'ın) verdikleri dolayısıyla sevinip-şımarmayasınız. Allah, büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez.” (Hadid Suresi, 23) Tolga: Yani Allah’›n bize verdikleriyle fl›marmamal›y›z ve kaybet- tiklerimiz karfl›s›nda da üzüntülü

ve s›k›nt›l› bir ruh haline girme- meliyiz, de¤il mi abi?

Salih:Çok do¤ru Tolga. Allah herfleyin sahibidir. Bize bu ni- metlerden diledi¤i kadar verir.

Bunun çok olmas› da az olmas›

da dünyadaki imtihan›m›z›n bir parças›d›r.

(18)

Tolga: Bir ayette, Allah, ““Onlardan baz› gruplara, kendilerini denemek için yararland›rd›¤›m›z dünya hayat›n›n süsüne gözü- nü dikme. Senin Rabbinin r›zk› daha hay›rl› ve daha süreklidir.”

(Taha Suresi, 131) diye buyurmaktad›r. Can’›n davran›fllar›

do¤ru de¤il ama arkadafllar›n›n da ona özenip, Allah’›n hofl görmeyece¤i bir tutumda bulunmamalar› gerekmez mi? Hem giysilerimizi, yiyeceklerimizi, evimizi, araba- m›z› bize veren Allah oldu¤u halde, fl›mar- mam›z bizi çok küçük düflürür, de¤il mi?

Salih: Tabii ki. Güzel aç›klad›n. Bak sa- na Kuran’dan bu konuya örnek olufltu- racak bir k›ssa anlatay›m:

Allah Kuran’da iki adam› ör- nek verir. Adamlardan birinin iki tane üzüm ba¤› vard›r. Allah her iki ba¤› da hurmalar ve çe- flitli ekinlerle donatm›flt›r. Zaman›

Allah sizi annelerinizin karn›ndan hiçbir fley bilmezken

ç›kard› ve umulur ki flükreder- siniz diye iflitme, görme (duyular›n›) ve gönüller verdi.

(Nahl Suresi, 78)

(19)

ürün veren yerleri bile vard›r. Ba¤ sahibi arkadafl›yla konu- flurken: “Ben, mal bak›m›ndan senden daha zenginim, in- san say›s› bak›m›ndan da daha güçlüyüm.” (Kehf Suresi, 34) diyerek onu küçümser. Mal›yla gösterifl yaparak ba-

¤›na girer ve arkadafl›na etraf› göstererek flöyle konuflur:

“Bunun sonsuza kadar kuruyup-yok olacağını sanmıyo- rum" dedi. Kıyamet-saatinin kopacağını da sanmıyorum. Bu- na rağmen Rabbime döndürülecek olursam, şüphesiz bundan daha hayırlı bir sonuç bulacağım." (Kehf Suresi, 35-36)

Di¤er adam ise onu flöyle uyar›r:

“... Bağına girdiğin zaman, 'MaşaAllah, Allah'tan başka kuv- vet yoktur' demen gerekmez miydi? Eğer beni mal ve çocuk bakımından senden daha az (güçte) görüyorsan. Belki Rabbim senin bağından daha hayırlısını bana verir...” (Kehf Suresi, 39-40)

Allah, bu uyar›lar› dikkate almayan ba¤ sahibini sonunda cezaland›r›r. Bir gecede bütün ürünlerini kas›p kavuran bir f›rt›- na gönderir.

Sabah kalkt›¤›nda övündü¤ü ürünlerini kaybetti¤ini gören ba¤ sahibi, Allah’›n sonsuz gücünü ve herfleyin kontrolünü elin- de bulundurdu¤unu anlam›flt›r. Biz de bu k›ssay› hiç unutmadan hareket etmeliyiz.

(20)

Ömer, akflam uyumadan önce babas›yla bir belgesel film izle- miflti. Birçok canl›n›n zor flartlarda nas›l yaflamlar›n› sürdürdükleri- ni görmüfl ve çok flafl›rm›flt›. Yata¤›na yatt›¤›nda da izledi¤i belge- seli düflündü. Kendisini o canl›larla ayn› ortamda hayal etti ve bir- den kendisini karlarla kapl› bir yerde buldu. Denizde kocaman buz parçalar› yüzüyordu. Etrafta dolaflmaya bafllad›.

PENGUEN: Hoflgeldin Ömer.

ÖMER: Sen de kimsin?

PENGUEN:Ben bir penguenim.

Sesin sahibi sanki üzerine bir smokin giymifl gi- bi duran bir canl›yd›. Ömer onu hemen hat›rlad›.

Akflam izledi¤i belgeselde penguenlerle ilgili bir bölüm de vard›.

ÖMER:Evet sizin yaflam›n›z› tele- vizyonda seyretmifltim. Buras› ol- dukça so¤uk, siz hiç üflümüyor

musunuz?

PENGUEN: Buras› Güney Kut- bu ve burada ›s›n›n –88 de- receye kadar düfltü¤ü dondu- rucu so¤uklar olur. Bu ortam birçok canl› için öldürücü olabilir. Oy- sa biz hiçbir zorlukla karfl›laflmadan yaflam›m›z› sürdürebiliyoruz.

Bu da ancak Allah’›n bize verdi¤i çeflitli özellikler sayesinde müm-

(21)

ÖMER: Demek birlikte göç ediyorsunuz, baflka bilmedi¤im ne gibi özellikleriniz var? Mesela izledi¤im belgeselde yavrular›n›z yumur- tadan ç›k›ncaya kadar yumurtalara çok özenle bakt›¤›n›zdan söz edilmiflti. Bana biraz anlatabilir misin?

PENGUEN:Tabii. Mesela birçok canl›n›n aksine penguenlerde erkek kuluçkaya yatar. Hem de bu görevi yaklafl›k –30 derecede, 65 gün hiç k›p›rdamadan yerine getirirler. Bu s›rada anne penguen de do-

¤acak yavru için uzaklarda yemek arar. Yavru do¤duktan sonra da ilk ay› anne ve babas›n›n ayaklar› aras›nda geçirir. Çünkü yanl›fl- l›kla 2 dakika bile buradan ç›kmas› donarak ölmesine sebep olur.

ÖMER:Yani oldukça dikkatli davranman›z gerekiyor.

PENGUEN:Her canl›ya nas›l davranmas›n› Allah ö¤retmifltir. Biz de Allah’›n bize ilham etti¤i flekilde hareket ederiz.

ÖMER: Rabbimiz her canl›n›n ne zaman nerede yerleflece¤ini, yi- yece¤ini nas›l buluca¤›n› ö¤retmifl. Siz penguenlerin hayat› da bu- na çok güzel bir örnek.

PENGUEN: Baflka canl›larda da farkl› örnekler bulabilirsin. Ailem beni bekliyordur, art›k gitmem gerekiyor.

Ömer birden bir zil sesi duydu. Sabah olmufltu ve saati çal›yor- du. Küçük seyahatinin güzel bir rüya oldu¤unu anlad›.

(22)

Ersin her zaman evde bir kufl beslemeyi arzu etmiflti.

O gün kap›dan giren babas›n›n elinde büyükçe bir kafes görünce gözlerine inanamad›. Kafesin örtüsünü kald›rd›: Sar›, la- civert, rengarenk bir papa¤and› bu! Ersin çok sevinmiflti. ‹lk günün akflam› Ersin’le papa¤an koyu bir sohbete dald›lar:

Ersin: Seni en iyi flekilde besleyebilmem için senin hakk›nda herfle- yi ö¤renmek istiyorum güzel papa¤an. Önce en sevdi¤in yeme¤i söyle bana.

Papağan:En sevdi¤im yiyecek ‘çekirdek’!

Ersin: Nas›l olur, nas›l yiyeceksin sen onu?

Papağan: Ben yiyeceklerimi t›pk› bir sandviç gibi iki aya¤›mla tu- tarak yiyebilirim. Çekirde¤in kabu¤unu da dilimle ustal›kla ikiye ay›r›r›m. Bu flekilde karn›m› doyurabilmem bana Yüce Allah’›n bir lütfudur, nimetidir.

Ersin: Çok merak ediyorum, bu rengarenk inan›lmaz güzellikteki tüylerin nas›l olufltu senin?

Papağan:Bütün kufllarda oldu¤u gibi, benim de zengin renk çeflit- lili¤im, tüylerimin içerisinde yer alan ve tüy ilk oluflmaya bafllad›¤›

s›rada depolanan renk maddesinin varl›¤›na veya tüylerin yap›sal

(23)

Ersin: Gerçekten muhteflem! Peki duydu¤un sesleri taklit edebiliyor- sun? Bu nas›l oluyor?

Papağan:Ben duydu¤um bu sesleri sadece taklit edebilirim, anlam- lar›n› bilmem. Bu da flüphesiz Allah’›n dilemesiyledir. Yoksa benim gibi hiçbir akla ve iradeye sahip olmayan bir varl›k, nas›l ses takli- di yetene¤i gelifltirsin ki? Benim gibi hem konuflabilen hem ren- garenk bir kuflu varetmeye flüphesiz yüce Rabbimden bafl- ka hiç kimse güç yetiremez. O, benzersiz ve kusursuz var edendir.

Ersin: Sana bak›nca yüce Allah’a olan hayranl›¤›m kat kat art›yor. Burada en güzel flekilde bar›nman için ben de elimden geleni yapaca¤›m. Evimize tekrar hoflgeldin güzel papa¤an!

Papağan: Unutma yüce Rab- bimiz’in bütün bu kusursuz ev- reni yaratmas› karfl›l›¤›nda ya- paca¤›m›z en güzel fley, gördü-

¤ümüz her güzellikte Allah’›n büyüklü¤ünü hat›rlay›p, O’na flükretmek ve O’nu akl›m›zdan hiç ç›karmamakt›r.

O Allah ki yaratand›r,

(en güzel biçimde) kusursuzca var edendir, flekil ve suret verendir...

(Haflr Suresi, 24)

(24)

Ali, ilkokulda okuyan çok baflar›l› bir ö¤renciydi. Ö¤retmeni ve arkadafllar› taraf›ndan çok seviliyordu. Her zaman düzenliydi.

Anne, babas›na ve büyüklerine karfl› sayg›l› bir çocuktu. Ancak Ali, yaflad›¤› olaylar karfl›s›nda çok fazla heyecanlan›yor, olmad›k fleyler için endifleleniyordu. Örne¤in okulda s›nav olacaklar› za- man dersine çal›flm›fl olmas›na ra¤men içinde korku duyuyor, “ya kötü not al›rsam?” diye düflünerek kendini üzüyordu. Ço¤u zaman bu endiflesi yüzünden dikkati da¤›l›yor, hatta bildi¤i bir soruya yanl›fl cevap verdi¤i de oluyordu. Ali yapamad›¤› bir fley oldu¤un- da veya olmas›n› istedi¤i bir fley olmad›¤›nda hemen üzüntüye ve umutsuzlu¤a kap›l›yor, neden yapamad›¤›n›, neden olmad›¤›n›

düflünerek kendi kendine k›z›yordu.

Ali o gün okuldan eve döndü¤ünde çok sevinçli ve her zaman- ki gibi heyecanl›yd›. Annesi mutfakta yemek haz›rl›yordu. Ali okul- da olanlar› hemen annesine anlatmaya bafllad›:

Ali: Anneci¤im, hafta sonunda okulumuzun düzenledi¤i pikni¤e gidece¤iz. Orada güzel yemekler yiyecek, top oynayacak, yürüyüfl yapacak, flark›lar söyleyip oyunlar oynayaca¤›z. Ne güzel de¤il mi?

Anne: Evet Alici¤im, gerçekten çok güzel bir habermifl.

Hadi flimdi ellerini y›ka ve ödevlerini yapmaya baflla bakal›m.

(25)

Ancak heyecan› hala geçmemiflti. Piknikte ne kadar çok e¤lenecek- lerini düflünüyordu. Bir an akl›na bir fley geldi. ‹çinden "Ya hafta sonu gelmeden hastalan›rsam? O zaman pikni¤e gidemem. Arka- dafllar›m oyunlar oynarlarken ben evde hasta yata¤›mda yatmak zorunda kal›r›m" diye düflündü. Bir an içini bir s›k›nt› kaplad›. Bü- tün neflesi kaçm›flt›. Ödevlerini yaparken bir yandan da bunu dü- flünmeye bafllad›.

Akflam yeme¤i vakti geldi¤inde Ali’nin babas› da eve gelmifl- ti. Annesi Ali’yi yeme¤e ça¤›rd›. Hep beraber sofraya oturdular.

Ali, akl›na gelen kötü düflünce sebebiyle çok sessiz ve keyifsizdi.

Ondaki bu de¤ifliklik annesini çok flafl›rtt›. Ali’nin bu durgun hali babas›n›n da dikkatini çekmiflti. Her zaman oldu¤u gibi sohbet et- meye bafllad›lar.

Baba:Alici¤im bugün okulda ne- ler yapt›n anlat bakal›m?

Ali: Yeni bilgiler ö¤rendik babac›-

¤›m. Matematik dersinde tahtaya kalkt›m ve ö¤retmenin sordu¤u problemi do¤ru olarak çözdüm.

(26)

Anne: Bugün okulda ald›¤›n güzel haberi babana da söyle- meyecek misin Ali?

Ali:Hafta sonu pikni¤e gidece¤iz.

Baba: Ne kadar güzel bir haber bu Ali, ama sen bu habere pek sevinmemiflsin galiba?

Anne: Asl›nda okuldan geldi¤inde çok sevinçliydin, neden üzgün görünüyorsun?

Ali:Evet çok sevinçliydim ama akl›ma gelen bir düflünce yüzünden can›m s›k›ld›.

Baba:Neden can›n s›k›ld› Ali?

Ali: Ya hafta sonuna kadar hastalan›r da pikni¤e gidemezsem, o zaman çok üzülürüm.

Anne:Alici¤im flu anda böyle bir fley yok ve daha sonra olup ola- mayaca¤›n› da flimdiden bilemeyiz.

Ya olursa diye olmad›k bir fleye üzülmen do¤ru mu?

Baba:Bak Ali. fieytan akl›na böyle kötü düflünceler getirerek, ol- mad›k fley- lerle içinin s›k›lmas›na sebep olur.

Buna vesvese yapmak denir. ‹nsa-

(27)

ler, kalbinde hissetti¤i s›k›nt›lar, fleytan›n insanlara f›s›ldad›¤› ves- veselerdir. Böyle bir durumda ne yapmam›z gerekti¤ini yüce Allah Kuran’da bize flöyle bildirmifltir:

“Eğer sana şeytandan yana bir kışkırtma (vesvese) gelirse he- men Allah’a sığın. Çünkü O işitendir, bilendir.” (Araf Suresi, 200) Anne: Alici¤im sen de akl›na böyle kötü düflünceler geldi¤inde hemen Allah’a s›¤›n ve O'na dua et.

Baba:Hayat›m›zda bafl›m›za gelen her olay Allah’›n kaderimizde önceden belirlemifl oldu¤u olaylard›r. Allah bizim için her olayda en hay›rl›s›n› dilemifltir. E¤er sen pikni¤e gidemezsen mutlaka bu daha hay›rl›d›r. Baz› insanlar herfleyde bir hay›r oldu¤unu unutup, bafllar›na gelen bir olay karfl›s›nda üzüntüye kap›l›rlar. Oysa Allah o kifliyi belki de daha kötü bir olaydan korumufltur. Ancak böyle düflünmedikleri için her zaman üzüntü ve s›k›nt› içinde yaflarlar.

Ali:Evet çok iyi anlad›m. Bundan sonra akl›ma gelen kötü düflün- celerden hemen Allah'a s›¤›naca¤›m ve bana herfleyin en hay›r- l›s›n› verdi¤i için Allah’a flükredece¤im.

(28)

Ahmet hafta sonu ailesiyle birlikte dedesini ziyarete gelmiflti.

Akflam yeme¤ine kadar dedesi, Ahmet’i her zamanki gibi parka götürdü. Orada Ahmet’i bir sürpriz bekliyordu. Parka geldiklerin- de Ahmet havuzda yüzen ördekleri görünce çok sevindi. Dedesi de Ahmet’in ördekleri çok sevdi¤ini bildi¤i için yan›nda ördeklerin yi- yebilece¤i yiyecekler getirmiflti. Onlar› Ahmet’e verdi ve oradaki bir banka oturdu. Ahmet hemen ördeklerin yan›na kofltu.

Ahmet: Merhaba benim ad›m Ahmet. Size yiyecek getirdim.

Ördek: Merhaba Ahmet, çok teflekkür ederiz.

Ahmet: Merak ediyorum, acaba size burada yiyecek vermeseler-

(29)

di ya da insanlar›n olmad›¤› baflka bir yerde yafl›yor olsayd›n›z nas›l beslenirdiniz?

Ördek: Biz ördekler do¤adaki ya- flant›m›zda sudan pek fazla ç›kma- y›z. Besinlerimizi sudan sa¤lar›z.

Ahmet: Ama ben ördeklerin yüzdü¤ü sularda da yiyecek hiçbir fley göremiyorum.

Ördek: Bizler besinlerimizi sudan çeflitli flekillerde al›r›z. Baz› tür- lerimiz yüzerken dibe dalmadan böcekler ve bitkilerle besleniriz.

Baz› türlerimiz s›k s›k bafl›m›z› ve gövdemizin ön k›sm›n› suya gö- merek kuyru¤umuz kalk›k bir biçimde besin arar›z. Baz› türlerimiz- se tamamen suya dalarak besinlerimizin tümünü suyun alt›nda arar›z.

Ahmet: Peki neden sürekli suda duruyorsunuz? Neden karada da dolaflm›yorsunuz?

Ördek: Çünkü ayak parmaklar›m›z›n aras›ndaki perdeler suya dalmam›za ve h›zl› yüzmemize yard›mc› olur ama karada yürüme- mizi zorlaflt›r›r.

Ahmet:Ben denize girdi¤im zaman suyun üstünde kalmak için sü- rekli hareket etmek zorunda kal›yorum. Bu yüzden suyun üstünde rahatça kalabilmek için denize simitle giriyorum. Sizler nas›l bu kadar uzun süre suyun üstünde kalabiliyorsunuz?

Ördek:Denize simitle girdi¤in zaman nas›l hareket et- meden suyun üstünde kalabiliyorsan, bizim de vücu- dumuzun içinde tafl›d›¤›m›z hava suyun üstünde ka- labilmemizi sa¤l›yor.

(30)

Ahmet: Ama ben üzerimde simit varken suyun içine dalam›yo- rum. Peki siz nas›l dalabiliyorsunuz?

Ördek: Bizim vücudumuzda küçük balonlara benzeyen hava kesecikleri var. Bu kesecikler hava ile doldu¤unda suyun üstünde kalabiliyoruz. Suyun içine dalmak istedi¤imizde ise hava keseciklerindeki havay› d›flar› pompal›yoruz. Vü- cudumuzun içinde daha az hava kald›¤› için kolayl›kla suyun içine batabiliyoruz.

Ahmet: Hem suyun üstünde kalabiliyor, hem suya dalabiliyor, hem de çok güzel yüzebiliyorsunuz.

Ördek: Ayak parmaklar›m›z›n aras›ndaki perdeler sayesinde yü- zebiliyoruz. Ayaklar›m›z› suyun içinde ileri geri hareket ettirdi¤i- mizde bu perdeler iyice geniflliyor ve suyu daha kuvvetli itmemizi sa¤l›yor.

Ahmet: T›pk› yaz›n büyüklerin denize girerken daha rahat ve h›z- l› yüzmek için ayaklar›na takt›klar› paletler gibi.

(31)

Ördek: Evet Ahmet.

E¤er sizlerin ayaklar›

öyle olsayd› hiç rahat yürüyemezdiniz. Ama biz su kufllar› oldu¤u- muz için ayaklar›m›z›n bu flekli sayesinde çok ra- hat yüzebiliyor, beslenebi- liyoruz.

Ahmet:Bütün ördekler birbirine çok benziyor ama aran›zda ne gi- bi farklar var?

Ördek:Bizler birbirimize çok benziyoruz ama

ördek türleri aras›nda farkl›l›klar var tabii. Erkek ördekler, difli ör- deklerden daha parlak tüylere sahiptirler. Yuvas›nda kuluçkaya yatm›fl difliler için bu önemli bir korumad›r. Çünkü soluk renkleri sayesinde düflmanlar› onlar› görmedi¤i için difliler yuvalar›nda da- ha güvenlikte olurlar. Difli ördeklerin, bulunduklar› yere uygun so- luk renkleri onlar› yak›n mesafeden bile görebilmeyi oldukça zor- laflt›r›r.

Ahmet: Peki yuvalar›na bir düflman yaklafl›rsa o zaman ne olur?

Ördek:Erkek ördekler yuvadaki diflilerini korumak için parlak renkli tüylerini kullanarak düflmanla- r›n dikkatini üzerine çekerler. Bir düflman yuva- n›n yak›n›na geldi¤inde erkek hemen havalanarak

çok fazla gürültü yapar ve düflman› yuvadan uzaklaflt›rmak için elinden gelen tüm çabay› sarf eder.

(32)

Tam o s›rada Ahmet suda yüzen ördek yavrular›n› gördü. Küçücükken bile yavrular›n suda yüzebilmelerine çok flafl›rd› ve hemen sordu:

Ahmet: Bu küçücük yavrular›n›z nas›l bu kadar k›sa zamanda yüzmeyi ö¤renebiliyorlar?

Ördek: Yavrular yumurtadan ç›kt›ktan birkaç saat sonra suya koflup yüzmeye ve kendi bafllar›- na beslenmeye bafllarlar.

Ahmet kendisini do¤duktan birkaç saat sonra suya b›raksalard› ne olurdu diye düflündü. Tabii ki yüzemez, su yutup bo¤ulurdu. Yüce Allah’›n ördekleri suda yaflamalar›, yüzebilmeleri, beslenebilmele- ri için kusursuz bir biçimde yaratt›¤›n› düflündü. O s›rada dedesi de oturdu¤u banktan kalkm›fl, Ahmet’in yan›na gelmiflti.

Ahmet:Dedeci¤im ördekler ne kadar güzel yüzüyorlar, öyle de¤il mi? Hem de çok sevimliler.

Dede: Evet Ahmetci¤im. Tek bir özellikleri bile bize Allah’›n her varl›¤› ne kadar kusursuz bir biçimde yaratt›¤›n› gösteriyor. Ör- deklerin ayn› zamanda uçabildiklerini de biliyor muydun? Ördek- ler uçarken vahfli hayvanlara yem olmamak için durmadan yön de¤ifltirirler.

Ahmet: Ördekler bunun için yön de¤ifltirmeleri gerekti¤ini nereden biliyorlar dedeci¤im?

Dede: Tabii ki bu, Allah’›n di¤er

(33)

Allah diledi¤ini yarat›r. Bununla ilgili Kuran’daki ayetlerden biri flöyledir:

“Allah, her canlıyı sudan yarattı.

i

şte bunlardan kimi karnı üze- rinde yürümekte, kimi iki ayağı üzerinde yürümekte, kimi de dört (ayağı) üzerinde yürümektedir. Allah, dilediğini yaratır. Hiç şüphesiz Allah, herşeye güç yetirendir.” (Nur Suresi, 45)

Hadi art›k yemek vakti iyice yaklaflt› yavafl yavafl eve dönsek iyi olur.

Ahmet: Peki dedeci¤im ben de sana yolda ördekler hakk›nda ö¤- rendiklerimi anlataca¤›m.

Dede:Öyle mi? Nereden ö¤rendin bakal›m sen bu bilgileri?

Ahmet sudaki ördeklere göz k›rpt› ve onlarla vedalaflt›:

Ahmet: Hoflçakal›n sevimli ördekler!

Ö R D E K L E R

Ördekler uçarken tıpkı çitalar gibi arabaların hızlarına ulaşabilirler. Ayrıca yırtıcı hayvanlara yem olmamak için de uçarlarken sürekli yönlerini değiştirirler. Suya dal- maları gerektiğinde bunu o kadar hızlı bir şekilde ya- parlar ki, avcılar onları avlamakta çok zorlanırlar.

(34)

Ahmet ördeklerden ayr›l›rken dedesinin elinden tuttu, beraber hem eve do¤ru yürüdüler hem de Allah’›n herfleyi en mükemmel bi- çimde yaratt›¤›n› konuflarak Allah’a flükrettiler.

Fatih ve Erdem çok iyi anlaflan iki arkadaflt›. Hayvanlar›n yaflam- lar›yla ilgili yeni bir kitap okumufl ve çok etkilenmifllerdi. Bu hayvan- lar› yak›ndan tan›mak kim bilir ne kadar da heyecanl› olurdu. Akflam aileleriyle konufltular ve hafta sonu ormana geziye gitmek için onlar›

ikna ettiler. Yol boyunca birbirlerine orada görebilecekleri canl›lar hakk›nda sorular sordular. Arabadan iner inmez a¤açlar›n aras›nda koflmaya bafllad›lar. Aileleri banklara oturmufl sohbet ediyorlard›. Fa- tih ve Erdem etraf› dolaflmak için izin istediler. Birkaç hayvan görebil- mek için sab›rs›zlan›yorlard›.

Biraz yürüdükten sonra dallar›n aras›nda bir k›p›rt› hissettiler.

Fatih:Erdem, bak iflte orada bir sincap var galiba, gördün mü?

Erdem: Gel, biraz daha yak›ndan bakal›m.

Fatih: Neden bu kadar uzun bir kuyru¤u var acaba?

Sincap: ‹kiniz de çok me- rakl› çocuklara benziyorsu- nuz. Ö¤renmek istedikleri- nizi size anlatabilirim.

(35)

Fatih: Evet çok isteriz, anlat›r m›s›n?

Sincap: Az önce kuyru¤umun neden uzun oldu¤unu merak etmiflti- niz. A¤açlar›n üzerinde çok çeflitli hareketler yapabilirim.

Mesela sivri t›rnaklar›m sayesinde rahatl›kla a¤açlara t›rmanabilirim. Ayr›ca bir dal›n üzerinde koflabili- rim, baflafla¤› sallanabilirim, hatta bu flekilde ilerleyebilirim. Özellikle “gri sincaplar” olarak bilinen akrabalar›m›z bir a¤ac›n en ucundaki dal›ndan 4 metre uzaktaki baflka bir a¤ac›n da- l›na rahatl›kla atlayabilirler. Havada adeta uçar gibi s›çrarken, kollar›n› ve bacaklar›n› açarak bir planör gibi hareket ederler. Bu s›rada yass›- laflan kuyruklar› ise hem dengelerini sa¤lar, hem de yönlerini ayarlayan bir dümen görevi görür.

Erdem:Bir kitapta baz› sincaplar›n uçabildikle- rini okumufltum. Peki uçan sincaplar›n sadece kuyruklar›n›n uzun olmas› yeterli mi?

Sincap: Evet, Avustralya’da yaflayan ve boylar›

45 cm ile 90 cm aras›nda de¤iflen baz› sincap türle- ri uçabilirler. Asl›nda yapt›klar› tam olarak uçmak de¤il-

dir. Bir a¤açtan di¤erine uzun atlay›fllar yaparak hareket eder- ler. A¤açlar aras›nda bir planör gibi hareket eden bu canl›la-

(36)

r›n kanatlar› yoktur ama uçma zarlar› vard›r. Mesela “fleker uçan sin- caplar›”n›n uçma zar›, ön bacaklardan arka bacaklara do¤ru uzan›r.

Uçan sincap, bir a¤ac›n gövdesinden f›rlar ve gerilmifl derinin planö- re benzeyen etkisiyle bir seferde ortalama 30 metrelik bir uzakl›k afla- bilir. Hatta bazen arka arkaya 6 kaymayla 530 metrelik bir mesafe alabildikleri gözlenmifltir.

Fatih:Bu kadar uzun mesafeleri atlarken a¤açlar aras›ndaki mesafe- leri nas›l hesapl›yorlar. Do¤ru yere konabilmeleri için kendilerini çok iyi ayarlamalar› gerekir diye düflünüyorum. Küçük bir hata düflmeni- ze sebep olabilir.

Sincap: Çok do¤ru. Atlarken incecik dallar› hedefleyip, tam üstüne tutunabilmek için çok dikkatli hareket etmeliyiz. Bunun için arka ayak- lar›m›z›, mesafeleri çok iyi ayarlayan keskin gözlerimizi, güçlü pen- çelerimizi ve denge kurmam›za yarayan kuyru¤umuzu kullan›r›z. Bi- ze bu özellikleri veren de, onlar› nas›l kullanaca¤›m›z› ö¤reten de yü- ce Rabbimiz’dir. Yoksa bizim, ailece ellerimize cetvelleri al›p, a¤aç- lar›n boylar›n›, dallar›n aras›ndaki mesafeleri ölçmemiz mümkün de-

¤ildir.

Erdem:Kuyru¤unuzun baflka faydalar› da var m›?

Fatih: Ben belgesel bir filmde izlemifltim. Boyut olarak küçük olan

(37)

hayvanlar hareket etmedikleri zaman ›s› kaybederlermifl. So¤uk ha- valarda donma tehlikesiyle karfl› karfl›ya kal›rlarm›fl. Özellikle uykuda olduklar› vakitlerde bu tehlike daha da artarm›fl. Fakat Allah her can- l› türünde oldu¤u gibi sincaplar›n da olumsuz d›fl flartlardan etkilen- memeleri için korunma yöntemleri yaratm›flt›r. Bunun için sincaplar kal›n kürke benzeyen kuyruklar›n› vücutlar›n›n etraf›na sarmalay›p, bir top gibi k›vr›larak uyuyorlarm›fl. Bir palto gibi kal›n olan kuyruk- lar› böylece so¤uk havalarda uyuduklar›nda onlar› donmaktan kurta- r›yormufl.

Sincap:Evet, gerçekten so¤uk havalarda kuyru¤umuz bizi ›s›t›r. Ama tüm bunlar›n d›fl›nda kuyru¤umuzun bir faydas› daha vard›r. Pek çok canl›da oldu¤u gibi biz sincaplar aras›nda da çeflitli haberleflme yön- temleri vard›r. Örne¤in “k›rm›z› sincaplar” düflman görünce kuyruk- lar›n› sallar ve heyecanl› sesler ç›kar›rlar.

Erdem: Ne kadar çok ceviz topla- m›fls›n›z. Ac›kt›n›z galiba...

Sincap:K›fl›n yemek bulmakta zorluk çekti¤imiz için yaz ay- lar›nda yiyecek biriktirip, k›fla haz›rl›k yapar›z. Yiyeceklerimizi depo ederken çok dikkat etmemiz gerekir. Meyveler ve etler k›sa za-

(38)

manda bozulaca¤› için onlar› depolamay›z. K›fl›n aç kalmamak için yaln›zca ceviz, f›nd›k, kozalak gibi dayan›kl› yemiflleri toplamam›z gerekir. ‹flte bu cevizleri de k›fl›n yemek için saklayaca¤›m.

Erdem:Allah bütün canl›lara yiyeceklerini nas›l bulacaklar›n› ve sak- layacaklar›n› ö¤reten, yaratt›¤› her canl›n›n r›zk›n› da verendir.

Allah’›n s›fatlar›ndan biri de “r›z›k veren” yani “yaratt›¤› her canl›ya yiyecek veren”dir. Allah ne kadar lütuf sahibi ve merhametli oldu¤u- nu Kuran’da bizlere bir ayette flöyle bildiriyor:

“Kendi rızkını taşıyamayan nice canlı vardır ki, onu ve sizi Allah rızıklandırır. O, işitendir, bilendir.” (Ankebut Suresi, 60) Sincap:Allah yaratt›¤› her canl›ya yaflad›¤› ortama uygun özellikler vermifltir. Yiyecekleri bulup depolamam›z yetmez, k›fl gelince onlar›

saklad›¤›m›z yeri bulmam›z da gerekir. Bunu da Rabbimiz’in bize verdi¤i mükemmel koku duyusunu kullanarak buluruz. Öyle ki, 30 cm’lik kar›n alt›nda gizlenmifl f›nd›klar›n bile kokusunu alabiliriz.

Toplad›¤›m›z yiyecekleri birden fazla yerde depolar›z. Fakat ço-

¤unun yerini de sonradan unuturuz. Bunun da Allah kat›nda belirlen- mifl bir sebebi var. Çünkü bizim yer alt›nda b›rakt›¤›m›z yemifller za- manla orman›n içinde filizlenip geliflecek ve tekrar yeni a¤açlar oluflturacaklard›r.

Fatih: Ceviz, f›nd›k, kesta- ne bunlar kabu¤u çok sert olan yiyecekler. Biz bunlar›

yemek için demirden yap›lm›fl

(39)

k›racak aletler kullan›yoruz. Siz bir aletiniz olmadan bunlar› nas›l k›- rabiliyorsunuz?

Sincap:Bizim bir insan›n asla sahip olamayaca¤› keskinlikte ve sa¤- laml›kta difllerimiz vard›r. A¤z›m›z›n ön taraf›nda, sert maddelerin k›- r›lmas›n› sa¤layan kesici difller, arka uzun bofllukta ise az› difllerimiz bulunur. A¤z›m›zdaki bu keskin difller sayesinde ne kadar sert olursa olsun istedi¤imiz yemiflin kabu¤unu parçalayabiliriz.

Erdem: Diflleriniz zarar görmüyor mu?

Sincap: Herfleyi bir uyum içinde yaratan Rabbimiz’in üstün sanat›n›

burada da görebilirsiniz. Bizim difllerimiz k›r›l›p, afl›nsa bile yerine hemen yenisi ç›kar. Afl›nan difllerimiz sürekli uzayarak alttan yenile- nir. Allah bu özelli¤i bizim gibi yiyeceklerini kemirmek zorunda olan bütün canl›lara vermifltir.

Fatih:Allah yaratt›¤› canl›lardaki güzellik ve kusursuz yap›larla ilgili olarak Kuran'da flöyle bildirmifltir:

“Sizin yaratılışınızda ve türetip-yaydığı canlılarda kesin bil- giyle inanan bir kavim için ayetler vardır.” (Casiye Suresi, 4) Erdem:Allah’›n herfleyi her an kontrolü alt›nda tuttu¤unu unutmama- l›y›z. Bize verdi¤i her nimet için O’na flükretmeli, sevdi¤i kullar›ndan olmak için dua edip, O’ndan ba¤›fllanma dilemeliyiz.

Fatih:Evet do¤ru söylüyorsun. Çok geç olmufl, art›k geri dönelim Er- dem. Bize anlatt›klar›n için teflekkür ederim sevgili sincap.

Sincap:Güle güle küçük dostlar›m.

(40)

fiener sevimli, güzel ahlakl› ve çok çal›flkan bir çocuktu. Ba- bas›n›n ifli sebebiyle baflka bir flehire tafl›nm›fllard›. Bu yüzden fie- ner, çok sevdi¤i arkadafllar›ndan ayr›lmak zorunda kalm›flt›.

Yeni evlerine tafl›nd›ktan bir süre sonra apartmanlar›nda otu- ran komflular›, fienerleri ziyarete geldiler. fiener çok mutlu oldu, çünkü apartmanlar›nda onun yafl›nda birçok çocuk vard›. fiener

(41)

yor, hep kendi istedi¤i oyunlar oynans›n istiyor, istedi¤i bir fley ol- may›nca da onlara küsüyordu.

Bir gün bahçede bütün çocuklar toplanm›fl oynarlarken Gök- han yanlar›na geldi. Çocuklar o s›rada fiener’in yeni al›nm›fl oyunca¤› ile oynuyorlard›. Gökhan’›n gelmesi bütün çocuklar› hu- zursuz etti. Çünkü Gökhan oyunlar›na kat›ld›¤›nda mutlaka bir tart›flma ç›kaca¤›n› biliyorlard›. Bu yüzden çocuklar Gökhan’› bu sefer aralar›na almad›lar. Bu duruma çok k›zan Gökhan da fie- ner’in yeni oyunca¤›n› ald› ve yere atarak k›rd›. Bu duruma çok üzülen fiener ve arkadafllar› Gökhan’la tart›flmaya bafllad›lar. Ço- cuklar›n seslerini duyan Salih Dede hemen pencereye gidip d›flar›

bakt›. Salih Dede çocuklar› çok seviyordu, onlarla her zaman ilgi- leniyor, s›k s›k çocuklarla Allah’›n varl›¤›, verdi¤i nimetler, Allah'›n yap›lmas›n› emretti¤i ibadetler gibi konularda sohbet ediyordu.

Çocuklar›n tart›flt›klar›n› görünce hemen yanlar›na geldi. Gökhan a¤l›yordu. Çocuklar olanlar› Salih Dede’ye anlatt›lar, sonra hep beraber bahçede oturup sohbet etmeye bafllad›lar.

Şener: Salih Dede. Ben ve arkadafllar›m her zaman çok iyi geçi- niyor, birbirimizle kavga etmeden oyunlar›m›z› oynuyoruz. Ama Gökhan her zaman oyunumuzu bozuyor, biz de art›k onunla ar- kadafl olmak istemiyoruz.

Gökhan: Ama onlar benim istedi¤im fleyleri yapm›yorlar.

Salih Dede: Sevgili Çocuklar! Hepimiz her an huzurlu olmak, gü- ven içinde yaflamak; arkadafll›k, dostluk ve neflenin oldu¤u yerler- de bulunmak isteriz. Ancak, bunlar›n olmas› için yaln›zca istemek yetmez. Ayr›ca bunlar› hep karfl› taraftan beklemek de olmaz. Hu- zurlu, güvenli ortamlar sa¤lamak, güzel dostluklar kurmak özel bir çaba ve fedakarl›k ister. E¤er herkes, yaln›zca kendi iste¤inin ol- mas›n› ister, kendi rahat›n› düflünür, fedakarl›kta bulunmazsa, in-

(42)

sanlar aras›nda kavgalar ve huzursuzluklar olur. Ancak Allah'tan korkan müminler farkl› davran›rlar. Onlar, hem fedakar, hem af- fedici, hem de sab›rl›d›rlar. Kendilerine haks›zl›k yap›ld›¤›nda da- hi, affedici davranarak, ortam›n huzur ve güvenli¤ini, insanlar›n neflesini kendi isteklerinden üstün tutar, en güzel tavr› gösterirler.

Bu, Allah'›n müminlere emretti¤i üstün bir ahlak özelli¤idir.

Şener: Peki Salih Dede karfl›m›za bize kötü söz söyleyen, düfl- manca tav›rlar gösteren biri ç›kt›¤›nda ne yapmal›y›z?

Salih Dede: Tabii ki biz Allah’›n emretti¤i flekilde davranmal›y›z.

Bunu yüce Allah bize Kuran’› Kerim’de Fussilet Suresi'nin 34. aye- tinde flöyle bildirmifltir:

i

yilikle kötülük eşit olmaz. Sen, en güzel olan bir tarzda (kötü- lüğü) uzaklaştır; o zaman, seninle onun arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki sıcak bir dost(un) oluvermiştir."

Çocuklar Salih Dede’ye teflekkür ettiler ve bundan sonra bir- birlerine en güzel flekilde davranacaklar›na söz verdiler.

(43)

M

MÜM‹NLER‹N ALÇAK GÖNÜLLÜLÜ⁄Ü NASIL OLUR?

Allah Kuran’da müminlere alçak gönüllü olmalar›n› emretmifltir.

Müminler, Allah'›n herfleyi yaratt›¤›n›, herfleyin tek sahibinin Allah oldu¤u- nu ve insanlara tüm nimetleri verenin O oldu¤unu bilen insanlard›r. Bu yüzden ne kadar güzel, ne kadar zengin, ne kadar zeki, ne kadar itibarl›

olurlarsa olsunlar büyüklenmezler. Allah müminlerin alçak gönüllü oldukla- r›n› Kuran’da flöyle bildirmifltir:

“O Rahman (olan Allah)›n kullar›, yeryü

zü üzerinde alçak gönüllü olarak yürürler ve ca

hiller kenddileriyle muhatap olduklar› zam

an "Selam" derler.”

(Furkan Suresi, 63)

Bu ahlaklar›n›n sonucunda Allah müminleri müjdelemifltir:

“... ‹flte sizin ‹lah›n›z bir tek ‹laht›r, art›k yaln›zca O'na teslim olun. Sen alçak gön

üllü olanlara müjde ver.”

(Hac Suresi, 34)

A

ALLAH’I ANMAK NASIL OLUR?

Müminler, Allah'›n her an kendilerini gördü¤ünü ve iflitti¤ini, karfl›laflt›k- lar› her olay› Allah'›n yaratt›¤›n› bilirler. Yaflamlar›n›n her an›nda kendi

kendilerine Allah'› düflünüp anarlar. Allah'› anmak, karfl›lafl›lan herfleyi, meydana gelen her olay› Allah'›n yaratt›¤›n› bilmek, Allah bana bununla

ne göstermek istiyor diye düflünmek, Allah'›n yarat›fl›ndaki hikmetleri anlamaya çal›flmak, her an Allah'›n yüceli¤ini kavrayabilmek için çaba

göstermek ve tüm bunlar› di¤er insanlara da anlatmakla olur. Müminle- rin her an Kendisi'ni and›klar›n› Allah Kuran'da flöyle bildirmektedir:

“Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'› zikrederler ve gök- lerin ve yerin yarat›l›fl›› konusunda düflünürler. (Ve derler ki:) ‘Rabbimiz,

Sen bunu bofluna yaratmad›n. Sen pek yücesin, bizi ateflin azab›ndan koru." (Al-i ‹mran Suresi, 191)

(44)

Ali o gün çok heyecanl›yd›. Ö¤retmenleri onlara “Temiz olmak”

konulu bir ödev vermiflti. Bu konu hakk›nda istedikleri kaynaklardan bilgiler toplay›p, sonra da onlar› bir ka¤›da yazarak s›n›fta anlatma- lar›n› istemiflti. Ali bugüne kadar temizlik konusunda bildiklerini yeri- ne getiriyordu. Ama bunlar› nas›l anlataca¤›na bir türlü karar vere- miyordu. Elbette ki bu konu hakk›nda bilmedi¤i daha pek çok fley vard›. Ali’nin akl›na güzel bir fikir geldi. Ö¤retmenleri her türlü kay- naktan bilgi toplayabileceklerini söyledi¤ine göre apartmanlar›nda oturan Ahmet Dede’den pekala bilgiler alabilirdi. Hemen defterini ve kalemini ald›, annesinden izin isteyerek Ahmet Dede’nin evine gitti.

Ahmet Dede, Ali’nin bu davran›fl›ndan dolay› çok memnun oldu. Be- raber sohbet etmeye bafllad›lar:

Ali: Ahmet Dede. Her insan temiz olmal› ama okulda baz› arkadafl- lar›m› görüyorum sabah okula geldiklerinde yüzlerini bile y›kamam›fl oluyorlar.

(45)

Ahmet Dede:Alici¤im; Allah Kuran’da müminlere temiz olmalar›n›, pislikten uzaklaflmalar›n› emretmifltir. Kuran ahlak›n› yaflamayan in- sanlar her konuda oldu¤u gibi temizlik konusunda da Kuran ahlak›- n› yaflamad›klar› için bu gibi kötü durumlara düflerler. Müminler fi- ziksel olarak tertemiz insanlard›r. Bedenleri, yedikleri yiyecekler, giy- dikleri giysiler, yaflad›klar› ortamlar her zaman temizli¤i ve düzeniy- le göze çarpar. Bulunduklar› her yeri Kuran'da tarif edilen, tertemiz cennet ortamlar›na benzetmeye çal›fl›rlar. Allah müminlerin temizlik anlay›fl›n›n nas›l olmas› gerekti¤ini Kuran’da flu ayetlerle bildirmifltir:

“… Bana hiçbir şeyi ortak koşma, tavaf edenler, kıyam edenler, rükua ve sücuda varanlar için Evimi tertemiz tut.” (Hac Suresi, 26)

“Ey iman edenler size rızık olarak verdiklerimizin temiz olanlarından yiyin...” (Bakara Suresi, 172)

“Elbiseni temizle. Pislikten kaçınıp-uzaklaş.” (Müd- dessir Suresi, 4-5)

Ali: Peki Allah’›n Kuran’da bildirdi¤i temizli¤i yaflaya- bilmek için müminlerin neler yapmalar› gerekir?

Ahmet Dede:Allah insanlara temizlenmeleri için suyu ya- ratm›flt›r. Su, büyük bir ni- mettir, insanlar›n Allah’a flükretmeleri için bir vesile-

(46)

dir. Sabah kalkar kalkmaz elini yüzünü y›kamak, dufl al›p güne ter- temiz bafllamak yap›lmas› gerekenlerin en bafl›nda gelir. Allah in- sanlara temizlenmeleri için gökten su indirdi¤ini Kuran'da flöyle bil- dirmifltir:

“... Sizi kendisiyle tertemiz kılmak, sizden şeytanın pisliklerini gi- dermek, kalplerinizin üstünde (güven ve kararlılık duygusunu) pekiştirmek ve bununla ayaklarınızı (arz üzerinde) sağlamlaştır- mak için size gökten su indiriyordu.” (Enfal Suresi, 11)

Ali:Ahmet Dede, bu ayetten fleytan›n insanlara pislik verdi¤ini anla- yabiliriz, öyle de¤il mi? Yani pis olan insanlar fleytana uymufl olu- yorlar.

Ahmet Dede:Allah bu ayette, fleytan›n pisli¤i hofl göstermeye ve te- mizlenmekten al›koymaya çal›flt›¤›n› bildirerek insanlar› uyarm›flt›r.

‹nsan› Allah'›n yolundan sapt›rmaya çal›flan fleytan, temizlenme ko- nusunda da insana sürekli telkinde bulunur. Örne¤in, yemeklerden sonra difl f›rçalamay› ya da mümkün oldu¤u kadar düzenli bir flekil- de dufl almay› insanlara zor göstererek erteletmeye, daha sonra da tamamen unutturmaya çal›fl›r. Birkaç defa bu konuda gevfleklik gös- termek çok önemli sonuçlar do¤urmasa da, zamanla insan›n görü- nüflünde ve sa¤l›¤›nda bozulmalara sebep olur. fieytan›n amac› da zaten budur. Büyük bir kin duydu¤u ve cehenneme sürüklemeye ça- l›flt›¤› insan›n pislik içinde yaflamas›, cildinin bozulmas›, difllerinin çürümesi, kötü bir görüntüye sahip olmas› ve sa¤l›¤›n›n bozulmas›

onun en büyük arzusudur. Ancak Kuran ahlak›n› yaflayan bir insan fleytan›n bu telkinlerine karfl› uyan›k ve dikkatlidir. Temizlenme konu-

(47)

sunda da en ufak bir gevfleklik göstermez. ‹mkan› oldu¤u kadar her koflulda temizli¤ine dikkat eder.

Ali:‹nsanlar›n baz›lar› temiz ve düzenli olsalar da her zaman ayn›

flekilde görünmüyorlar. Mesela sadece bayramlarda veya belirli günlerde temiz ve düzenli, di¤er zamanlarda ise bak›ms›z görünü- yorlar. Onlar›n temizlik anlay›fllar› nedir?

Ahmet Dede:Kuran ahlak›n› yaflamad›klar› halde baz› insanlar da temizliklerine çok dikkat eder ve önem verirler. Ancak, amaçlar› ve niyetleri nedeniyle iman edenlerden kesin olarak ayr›l›rlar. Bu insan- lar›n amac›, insanlar taraf›ndan elefltirilmemek, onlara güzel görün- mek, kötü kokmamakt›r. Temizlenirken Allah'›n r›zas›n› düflünmedik- leri için yaln›z olduklar›nda ya da önemsemedikleri insanlar›n ya- n›nda bulunduklar›nda görünüfllerine ve temizliklerine dikkat etmez- ler. Ancak bir mümin, insanlar taraf›ndan be¤eni kazanmak için de-

¤il, Allah'›n hoflnutlu¤unu kazanmak, O'nun emrini yerine getirmek için temizli¤ine önem verir; günlerce kimse ile görüflmese de her za- man temiz ve bak›ml›d›r.

Ali:Verdi¤in bilgiler için çok teflekkür ederim Ahmet Dedeci¤im. An- latt›klar›n› düflünerek hem yaz›m› yazaca¤›m, hem de bundan son- ra temizlik konusunda daha dikkatli olaca¤›m.

Ali hemen eve gitti ve ödevini yazmaya bafllad›. Yazd›klar›n› bir an önce okulda arkadafllar›na ve herkese anlatmak için büyük bir heyecan duyuyordu. Onun Kuran ahlak›n› anlatmak için duydu¤u bu flevk ve heyecan, iman eden her insanda olmas› gereken, mümin alametlerinden biridir.

(48)

Hafta sonu Çetin, ablas› ve annesi hayvanat bahçesine gitmifl- lerdi. Birbirinden sevimli, birbirinden güzel hayvanlar› flaflk›nl›kla izliyor, kimilerine yem veriyor, kimilerini uzaktan seyrediyorlard›.

Yaramaz bir fil yavrusu Çetin’in ablas›n›n elbisesine su püskürttü.

Çetin ve annesi gülerek yollar›na devam ettiler:

Çetin’in annesi: Bak›n flu süslü tavus kufluna.

Çetin ve ablas› gerçekten de tavus kuflunun güzelli¤i karfl›s›n- da çok etkilenmifllerdi. Çetin daha yak›ndan bakabilmek için tavus kufluna biraz daha yaklaflt›.

Tavus kuşu: Merhaba sevgili Çetin. Ben gerçekten de hayvanlar aleminin en süslü canl›s› olarak bilinirim.

Çetin: Kuyru¤un çok güzel. Bütün tavus kufllar›n›n kuyruklar› böyle midir?

(49)

Tavus kuşu:Hay›r minik dostum. Bu kuyruk sadece biz erkek tavus kufllar›nda vard›r. Biz bu güzel kuyru¤umuzu eflimiz olmas›n› iste- di¤imiz difli tavus kufllar›n› etkilemek için kullan›r›z.

Çetin: Kendini göremeyen bir tavus kuflu kuyru¤unu aç›nca bu ka- dar güzel ve çekici göründü¤ünden nas›l emin olabilir ki? Bunun bi- ri taraf›ndan size ö¤retilmesi gerekli de¤il midir? ‹nsanlar bile an- cak aynaya bak›nca nas›l göründüklerinden tam emin olabilirler.

Tavus kuşu:Hakl›s›n! Biz aynaya bak›p bu güzelli¤imizi görmüyo- ruz. Kuyru¤umuzu bu flekilde açarken al›ml› hale gelece¤imizi bize Allah ö¤retiyor.

Çetin tavus kufluna yak›ndan bak›nca aç›lan kuyru¤undaki muhteflem renkler ve desenler karfl›s›nda flafl›rd›.

Çetin: Sanki harika bir resme bakar gibiyim. Renkler o kadar gü- zel ki…

Tavus kuşu:Kuyru¤umdaki bu güzel desenleri ben çizmifl olabilir miyim? Elbette bunlar imkans›z, küçük arkadafl›m. O halde biz ta- vus kufllar›n›n ola¤anüstü güzel olan kuyru¤u kendili¤inden olufl- mam›flt›r. Bizim bu güzel renklerimize herkes hayran oluyor. Çün- kü bütün canl›lar gibi bizi de bu güzellikte yaratan Allah’t›r.

Çetin:fiimdi canl›lar› bu kadar güzel yaratan›n Allah oldu¤unu bir kez daha anlad›m. Hoflçakal, güzel arkadafl›m!

Çetin Allah’›n üstün gücüne büyük bir hayranl›k duyarak, ab- las›n›n ve annesinin yan›na geri döndü. Onlara da tavus kuflunun bu güzelli¤ini Allah’›n yaratt›¤›n› hat›rlatacakt›.

Tavus kuflu, Çetin’in ard›ndan seslendi.

Tavus kuşu: Hoflçakal!

(50)

Can okuldan eve geldi¤i s›rada d›flar›da fliddetli bir ya¤mur bafl- lam›flt›. Yeme¤ini yedik- ten sonra ödevlerini yap- maya bafllamadan önce annesinden ya¤muru seyretmek için biraz izin istedi. Annesi Can’a k›sa bir süre izin verdi. Can da pencerenin kenar›na gelip ya¤an ya¤muru seyretmeye bafllad›. So- kakta flemsiyesiyle yürü- yenlerden baflka, flemsi-

(51)

süre sonra etrafta ya¤mur birikintileri oluflmaya bafllad›.

Yoldan geçen arabalar sular› etrafa s›çrat›yor, insanlar ›slanma- mak için kenara kaç›fl›yorlard›. Can hemen evde olmas›n›n ne ka- dar iyi oldu¤unu, Allah’›n onlara verdi¤i s›cak ev ve yiyecekler için daha çok flükretmesi gerekti¤ini düflündü. Tam o s›rada pencere- nin önüne bir serçe kondu. Zavall› kufl ya¤murda s›¤›nacak bir yer ar›yor herhalde diye düflünerek hemen pencereyi açt›.

Can:Merhaba, benim ad›m Can. ‹stersen içeri gelebilirsin.

Kuş:Teflekkür ederim Can. Ya¤mur dinene kadar içeride bekleye- bilirim.

Can:D›flar›da çok üflümüfl olmal›s›n. Daha önce hiç bu kadar ya- k›ndan bir kufl görmemifltim. Bacaklar›n›z ne kadar da inceymifl.

Bu incecik bacaklarla vücudunuzu nas›l tafl›yabiliyorsunuz?

Kuş: Evet Can, biz kufllar›n bacaklar› vücudumuza göre incedir.

Ama buna ra¤men vücudumuzun a¤›rl›¤›n› kolayl›kla tafl›yabiliyo- ruz. ‹ncecik bacaklar›m›z›n içinde pek çok kas, damar ve sinir var.

E¤er biz kufllar›n bacaklar› daha kal›n ve hantal olsayd› uçmam›z oldukça zorlafl›rd›.

Can:Uçmak kimbilir ne kadar güzel bir duygudur. Kanatlar›n›z da incecik ama onlar› kullan›p uçabiliyorsunuz. Peki nas›l oluyor da yorulmadan çok uzaklara uçabiliyorsunuz?

Kuş: Uçmak için ilk havaland›¤›m›zda çok enerji harcar›z, çünkü bütün vücut a¤›rl›¤›m›z› incecik kanatlar›m›zla kald›rmam›z gere- kir. Ama bir kere uçmaya bafllad›¤›m›zda dinlenebilmemiz için ha- vada kendimizi rüzgara b›rak›r›z. Bu flekilde daha az enerji har- cad›¤›m›z için kolay kolay yorulmay›z. Rüzgar›n etkisi geçince ise tekrar kanat ç›rpmaya bafllar›z. Allah’›n bizim için yaratt›¤› kolay- l›klar sayesinde çok uzun mesafeleri uçabiliriz.

Can:Peki uçarken etraf›n›z› nas›l görebiliyorsunuz?

(52)

Kuş:Bizim en iyi duyu organlar›m›zdan biri gözlerimiz- dir. Yüce Allah biz kufllara, uçma yetene¤imizin yan›

s›ra üstün bir görme kabiliyeti de vermifltir. E¤er bafll›

bafl›na bir mucize olan uçma yetene¤imiz, üstün bir görme yetene¤imiz olmasayd› son derece tehlikeli olur- du. Çok uzaktaki nesneleri insanlardan çok daha net görme gücüne ve daha genifl bir görme aç›s›na sahibiz.

Böylece tehlikeleri önceden fark ederek uçufllar›m›z›n yönünü ve h›- z›n› ayarlayabiliriz. ‹nsanlar gibi gözlerimizi hareket ettiremeyiz.

Çünkü gözlerimiz yuvalar›nda sabittir. Ama bafl›m›z› ve boynu- muzu h›zla çevirerek görüfl alan›m›z› büyütebiliriz.

Can:Demek bu yüzden kufllar hep bafllar›n› oynat›yorlar. Yani etra- f›n›z› daha rahat görebilmek için. Bütün kufllar›n gözleri ayn› m›d›r?

Kuş:Baykufl gibi gece kufllar›n›n çok büyük gözleri vard›r. Gözle- rindeki baz› özel hücreler lofl ›fl›¤a karfl› duyarl›d›r. Bu özellikleri sayesinde baykufllar, geceleri çok iyi görüp avlanabilirler. Allah, su kufllar› denilen türlerimizin gözleri- ni ise suyun içinde çok net görebile- cek bir flekilde yaratm›flt›r. Su kufl- lar› kafalar›n› suya dald›r›p ç›ka- rarak sudaki böcek ve bal›klar› ko- layca yakalarlar. Allah su kufllar›- n›n gözlerinde su alt›nda görmeye uygun bir yap› yaratm›flt›r. Bu sa- yede suyun alt›n› berrak görür ve hemen avlar›na do¤ru yüzerler.

(53)

Kuş: Allah gagalar›m›z›, tür- lerimize göre farkl› farkl› olan çok önemli görevleri yerine getirebilecek flekilde yarat- m›flt›r. Biz kufllar›n gagalar›, yaflad›¤›m›z ortamda beslen- memize en uygun olacak bi- çimdedir. T›rt›l ve solucan gi- bi böcekler, böcek yiyen biz

kufllar için çok lezzetli canl›lard›r. ‹nce ve sivri gagam›zla t›rt›llar›

ve topra¤›n alt›ndaki solucanlar› kolayl›kla ç›karabiliriz. Bal›kla beslenen türlerimizin gagalar› genelde bal›klar› kolay avlayabil- meleri için uzun ve kepçe fleklindedir. Bitkiyle beslenen türlerimizin gagalar› ise beslendikleri bitki çeflidine göre o

bitkilere en rahat ulaflabilecekleri biçimde- dir. Rabbimiz yeryüzünde yaflayan tüm canl›lara ihtiyaç duyduklar› özellikleri ek- siksiz ve kusursuz olarak vermifltir.

Can: Benim gibi kulaklar›n yok ama be- ni rahatl›kla duyabiliyorsun.

Kuş: Duymak da biz kufllar için çok önemlidir. Bu flekilde avlanabilir, etraf›- m›zdaki tehlikelere karfl› korunabilir ve haberleflebiliriz. Baz› kufllarda çok alçak sesleri çok rahat duyma- lar›n› sa¤layan kulak zarlar› var- d›r. Baykufllar›n ise kulaklar› sese karfl› çok hassast›r. Duyma oranlar›

insanlardan çok daha fazlad›r.

O Allah ki, yaratand›r, (en güzel bir biçimde)

kusursuzca var edendir, ‘flekil ve

suret' verendir...

(Haflr Suresi, 24)

(54)

Can:Siz kufllar çok güzel ötüyorsunuz. Sizin sesinizi dinlemek çok hofluma gidiyor. Sesinizi ne amaçlarla kullan›yorsunuz?

Kuş:Baz› türlerimiz düflmanlar›n› yan›ltmak için seslerini çeflitli fle- killerde kullan›rlar. A¤aç deliklerinde yapt›¤›m›z yuvalar›m›z› düfl- manlardan korumak için bir y›lan gibi t›slar›z. Yuvaya sald›ran y›r- t›c› hayvan yuvada bir y›lan oldu¤unu düflünür böylece biz de yu- vam›z› korumufl oluruz.

Can: Yuvalar›n›z› düflmanlardan korumak için baflka neler yapar- s›n›z?

Kuş:Yuvalar›m›z› düflmanlardan korumak için çok say›da sahte yu- valar kurar›z. Böylece aralar›na gizledi¤imiz gerçek yuvam›z› ve yu- murtalar›m›z› düflmanlar› flafl›rtarak korumufl oluruz. Yuvalar›m›z›

zehirli y›lanlardan korumak için girifllerini gizli ve karmafl›k yapar›z.

Baflka bir önlem olarak da dallar› dikenli a¤açlara yuva yapar›z.

Can:Baz› kufllar suda nas›l yüzebiliyorlar. Neden bütün kufllar su- da yüzemez?

Kuş:Yarat›c›m›z olan Allah baz› türlerimize suda yüzebilecek özel- likler vermifltir. Suya girdiklerinde yüzmelerini sa¤lamak için ayak parmaklar›n›n aras›n› perdeli yaratm›flt›r. Di¤er türlerimizin ayak

"Gö¤ün bofllu¤unda boyun e¤dirilmifl kufllar›

görmüyorlar m›? Onlar› (böyle bofllukta) Allah'tan baflkas› tutmuyor. fiüphesiz iman eden bir topluluk için bunda ayetler vard›r."

(Nahl Suresi, 79)

Referanslar

Benzer Belgeler

Canlılığın, cansız maddelerden tesadüfen oluştuğunu iddia eden bu teori, evrende ve canlılarda çok açık bir düzen bulunduğunun bilim tarafından ispat edilmesiyle ve

Canlılığın, cansız maddelerden tesadüfen oluştuğunu iddia eden bu teori, evrende ve canlılarda çok açık bir düzen bulunduğunun bilim tarafından ispat edilmesiyle ve

Evrim teorisi, tarihi eski Yunan'a kadar uza- nan pagan bir öğreti olmakla birlikte, kapsamlı olarak 19. yüzyılda ortaya atıldı. Teoriyi bilim dünyasının gündemine sokan en

Canlılığın, cansız maddelerden tesadüfen oluştuğunu iddia eden bu teori, evrende ve canlılarda çok açık bir düzen bulunduğunun bilim tarafından ispat edilmesiyle ve

Bu elektrik uyarısı kalbin diğer tarafına o kadar hızlı gider ki, tüm kalp hücreleri bir kerede atıyormuş gibi gözükür.. Hayatta olmamızın sebeplerinden biri olan bu

gibi temel konuların üzerinde hiç durmazlar. Çünkü açıklayacakları her ayrıntı amaçlarına ters düşecek ve kendi teorilerinin çürüklüğünü gözler önüne serecektir. Nitekim

Mümin bunlarla ilgili ayetleri çok iyi öğrenebilir; çünkü asıl yapılması gereken şey, Kuran'da tarif edilen bu insan karakterlerini çok iyi tanıyabilmek, insan ilişkilerini

›rklar›na göre çok daha küçük olan insan ›rklar› yaflamakta- d›r. Örne¤in Aborijin yerlilerinin kafatas› hacimleri çok kü- çüktür. Ama bu, onlar›n yar›