-
rınlusrı_ srsglı-eisl vt
Biçi rugiı-eisi
ınnşİı nnıntAR.ıN ıN
ni ı-giı-i ı\4çAL§yÖJ4H ryl
.olAsl ı<ırxııanı vr rrBiıııı_rB ÜzrBiNE BİR.IGÇ Soz
Emine YILIVIAZ
öz
Türkiye'deki Türkoloji yayınlarında, Türk<ıloglann dilbilim bilmemelerin- den Üynaklanan sorunlar dilbilimcilerin sürekli eleştiri kaynağ olmuştur, Madalyonundiğeryivİndeisedilbilimcilerintarihselsesbilgisi,biçimbilgisi ve sozdizimi al§apılarının ekikliğinden kaynaklanan sorunlar bulunmak-
tadıt.Buyazı,tarihselTürkolojiaraştırmalarınrn,özelolarak.lürkçenin yapı ve ışleyişiyle ilgilenen dilbilimçilere sağlayabileceği cılası katkıları ör- neklendirmektedir.
AnahtarKellmeler:Türkotoji,dilbilim,tarihselsesbilgisi,tarihselbiçirnbil- gisi.
ABSTRACT
The probable contributions of Historical Diachronic phonetical and Morphological Researches on Linguistic Studies The main critique of the linguists to the studies of turcokıgy that the experts of tureology in Turkey do not study linguistics enough and the literature on Turcology have problems due to the lack of linguistics knowJedge. But on the other hand, the work oi linguistics in Turkey have problems since the linguists do not pay attention to the studies of historlcal grammar, historical phonetics, morphology and syntax, This study exemplifiesthepossiblecontributionsoftheshıdiesoİhistoricalturcology
t<ı the linguists who work on the structure and grammar of the 'furkish language.
Key
Words: Turcology, linguisücs, diachronic phonology, diachronic morphology.* pro{. Dr. ,.Llacettepe Üniversitesi Edebiyat Faküitesi, Türk Dili ve ljdebiYat, Bölümü ANKARA ffÜRKİYE, e-posta: eminey@hacettepe, edu,tr
EvdemoS
ffi
,oo,/,
Giriş
rr.ıürkQenin
geliŞme siireci, kaynal< yııpıtları, .siizliiltltıri ilr: il«lili <|t,rslı,ı,I
dn, öz.ellikle yabancı dille öğretim yapan ciilbilinı biıliiııılcriıı<lt, vırl
rarlı olabilir. Benzer şekilde Türk dilleriı-ıclerı bir b;rşl<ırsınııı ör)rtıtilı, ceği dersler tüm dilbilim öğrencilerine değişik bir bakış açısı kazaı.ıdıralıi lir. Başka bilim alanlarında olduğu gibidilbilim alanınJa çalışacak olaıırlıırın da yazmadaır önce okumaları, birikim sağlanraları g"rnknn pek çtılı konu vardır.
Bu
konular l-ürkoloji alanında da olabilir, başka alarılar<lıı daolabilir.
Ancak bunlar Türkoloji öğrencilerinin0476i1'-;ohn
gerak- sinmeleri gibi olma,sa cılmaz yukarıdaki alıntı, Türkiye'deki çoğu dilbilimcinin clilbilim/Türkoloji nitelikli değildir" (İmer 2000: 45). iliş kisine bakışını yansıtan bir örnek olarak seçilmiştir (krş. sezer 199o, imer 2000, Kocaman 2000 vb.). Özel bir dilin yapı ve işleyişiı-ıi araştırmak içirı evrensel bir dilbilim bakış açısının ve kuramsal bir altyapının gerekliliği tartışılmaz olmakla birlikte, bu yazı, dilbilim öğreııcileri içinde
fürkolo- jinin neden olmazsa olmaz nitelikliolduğunu anlatmak için tasarlanmıştır.Doğal olarak burada sözü edilen dilbilim, genel olarak
dil
olayıırı ele alan değil, özel olarak Türkçenin yapt ve işleyişine yönelen, bu yarııyla d;ı Türkoloji ile örtüşen dilbilimdir.ı. Türkçenin yapı ve
İşleyişine yönelik Dilbilim yayınlanndaki
S
orunl
ar ın Kayn akl arı : 1.1.Kaynak kullanımı:
Türkolojinin tarihide aslında modern clilbilimi araştırmalarının tarihindeı-ı daha eski değildir. Gerçek anlamda Türkoloji araştırmalarının, 19. yizyı- lıır sonunda Moğolistan'da orhon yazıüarının bulunuşu ve
v.
Thomseır tarallndan okunuşuyla başladığı söylenebilir. Runik harflerle taş üzerine kazınarak hazırlanmış olan bu metinler, Türkçeyi geriye doğru 1.300 yıl boyunca kesintisiz olarak izleme olanağı sağlamıştırOrhon Yazıllarından başlayarak, Batıda ve Türkiye'de, Türkçenin her dönemine ilişkin çok sayıda metniır yazıçevrimi, .sözlükleri ve bu metiı-ıle- re dayanılarak hazırlanan Türkçenin tarihsel dönemlerinin karşılaştınrıarlı gramerleriyle, bu alanda ortaya konulmuş çok bıiytik
bir
bilgi birikimi vardır. Özellikle Türkiye'de yapılmış olan çalışmalarda kurarnsal altyapı açısındarı önemli eksiklikler olsa da, Türkçenin ses, biçim ve sözrlizirni tarihiyle ilgili pek çok sorunun çözümüncle önemli mesafeler alınmıştır.Erdcırı nO
(Ş
.,,,.,,-l üırk dillerine ait eski ve yeni bütün biçimleri içine alaır kökenbilimsel
ve
karşılaşt,r*ul,,o,l,kler İenüz
ideal olana ulaşamamışsada
ortaya konulmuş çok sayıda önemli yayın kolayca ulaşılabilecek durumdadır,Türkçenin yapı Ve
;;i;i;"
yonelik,. dilbilimciler tara{ından hazırlan_mış, çalışmalarda,
.turkç;; J
zamanlı sesbilgisi, biçimbilgisi, biçimses_bilgisi ve kökenbilimi,ın ın,ı, bu temel kaynaklara leler|nce başvun_ılma_
y,şİ nn önemli sorun olarak görunmektedir,
Kimizaman<latemelkaynaklaryerineikirıcilve/veyaamacauygun
olmayan yayınların"r",
"ı,"a,o, göiüı"biımektedir. Örneğin ,[ürk dilleri_nin tarihsel .nsUilgiriyl;
lgli
Ui,yly,,du, "",
iki ünlü arasına gelen b yada m
sesbirimi,u
İesine dönüşür varsaylmlnl destekleyen, kanıt yine fuerbaycan lnr,çn,i,,a"" alınanbir
özdeyişte bulunmaktadır" (Taneri2OO3: 411) rleniliyor, Eski Türkçedeki söz içi ve sonu b sesinin Oğuz gru- bunda u olması
karuu,
,"|ıin_iseuin_) Türkçe ses tarihinin en iyi bilinen örneklerindendir veU*",
için özdeyişlerde kanıt aranmastna gerek yok- tur. Orhon Yazrtla,ına veOğL
grubundan herhangi bir dilin herhaııgi bir sözlüğüne veya gramerine bakmak yeterlidir,Yineayrııçuı,ş,nuauKorşıloştırmıalı.I-ırkl-ehçeleriSözlüğü'ne(Ercila- sun vd. ].991) daya",lu,ul,
gl"ş
ve kuyoş sözcüklerinin aynı kökten gel- diği sonucuna varılmıştır, Anlamları aynı olmakla birlikte güneş ve kuyoş farklı sözcüklerdir. B",udukl sorLınun kaynağı, kökenbilimselbir
sözlükolmayıp,sadecepratikamaçlarlakullanılabilecekbiraırlamkarşılıklarl
sozluğıinıin köken açıklamaları için kullaı-ıılmış olmasıdır,__
Kimizamandatemelkaıynııkl;rriçineskiyayınlarınkullanımısürdürül- düğü için Türkolojideki geiışrne dilbilim yayınlarına yan:ıyaTıamaktadır.
Örneğin,2OO0 sonrası
kini
<jilbilim yuy,niarında orlıcınyazıtları için hala .[. Tekin,iır 1988,deki TDK y;ıyıırıntn esas alındığı gönilüyor. oysa ytızıt- lar üzerinde nem T.ıekin
lı.ıraiından Türkçe tör. (1994) ,|uny^ukukYazıtı, TDA5,Ankara:Simurg;(2OO3)()rhon.Yaz.ıtları.Küll,igin,BilgeKagan, .I-unyukuk,yıldız,
n,ıİr"
t:debiyat 1, istanbul; (2003) ()rhon'|ürkÇesi Grameri,TDA9,İstanbul;(2006)OrhonYaz'ıtları,TDK(gözdengeçiril- miş 2. baskı)], tn*
au balıcla farklı dillerde yapılmış çok yeni tarihli ya- yınlar bulmut *ti_ı.ur.,Ju,N. Ryba"İi
(1gg7\Die
Tonuquq,Inschrı[t, Studia ,rulo-ultui,u40,
Szesed;Arp5d Berta
(2004), Szauaimat jölhattjötok..,, Szeged], ı ııllı1(. yllıı,I(l/
l rclcm nU
?'.t
roo,,|-
'|'ıiıltçı,ııııı st,s l.ıı'ilıiıırlt,çrıIt
iiııı,ıııli
[ıiı ı7t,ri [ıtıltııııııı ıızıııı iiııliilt,ı,lrtııırı stııı;ı tlil[ıiliıııt:iltıı,tItı sıli sılı, tl<ıtliııtlilılt,ri lı;ıltlıı,[ııı
lrtııııırl;ıIııılıı'l'.'l'c lıiıı'iıı
l<)"/|ile y.ıyııııltıııırıış <ıltııı kitatıı kı-ılltıııılıy<ır. ()ysaı ltiltılıın]99ii'lc
'!'iirlç l)illarirı<la lJirirıc:il {Jzwı I)rıltllc:r aclıyla yapılnıış olan yeııi yaıyıııı pel<
t;<ılı cliizelti, değişiklik ve ek bilgi içeriyor.
Yayqııı tıir şikayet, Türkologların yazdığı dilbilgisi kitaplarınıı,ı, dilbilinı iıl;uııııc]a üretilmiş kuramlara dayanmadığı ve modern dilbilim araşhrma- l;ırı soı,ıuçlirrına yer verilmediğidir (ör. Sezer 1990, İmer 2OOO, Kocaman 20OO vb).
[lu
şikayetler büyük ölçüde doğrudur da. Ancakbu
yöndet:idcli bir çaba gösteren Eker 2006 (dördüncü baskı) bilinmiyor.
1.2.
Yeniden Yapılandırma
veKarşılaştırmalı Çalışma İlkelerl
()ok önemli bir konu da rekonstniksiyon (yeniden yapılandırma) sırasın- rl;r başvurulması gereken diller
ve
kaynaklardır.Bir
sözcüğünen
eski biçiıninin tasarlanabilmesi için öncelikle hangi Türk dillerinin eskicil özel- likler taşıdığının bilinmesi gerekir.kimi
özel dunrmlariçin
bühin Türk dilleriıre ait veriler önemli olabilir ama ana biçimin tasarlanmasında Eski '[ürkçe, Çuvaşça ve Halaçça genelde yeterlidir. Ünlü niceliğinin belirlen- mesi için ayrtca Türkmence ve Yakutça, o sesinin niteliği için de Tuvaca önemlidir. Buna karşın Tatarca, Başkurtça, Kazakça, Kırgzca gibi dillere ait verileri kullannıak çoğu durumda yarar sağlamaz (bk. Doerferl984t.
Bir dilbilimci tarafından, Türk dili
tarihindebul
nazal seslerin varlığını kanıtlarnak için hazırlanmış bir çalışmada, sadece Azeri, Başkurt, Tatar, Tirva ve Kırgız söz varlığına başvurulduğu gönilebiliyor (Taneri 2003).Türkçenin ses tarihiyle ilgili böyle bir çalışmada, Çuvaşça, Yakutça, I-Ia- laçça, Türkmence gibi dillere ait veriler değerlendirilmedikçe, hangi yön- tem kullanılırsa kullanılsın doğru sonuçlara ulaşmak olanaksızdır.
Yine Türk dillerinin sayı dizgesi ile ilgili bir makalede de (Yılmaz-Önder 2003), kırk dil ve pek çok lehçe ve ağua bakıldığı halde, Yakutça ve Çu- vaşçanın (neden gösterilmeksizin) dışarıda bırakıldığı beliıliliyor. Oysa her iki dil için, Türkçe de dahil olmak uzere,pek çok dilde hazırlanmış gra- mer ve kökenbilim sözlükleri kolayca ulaşılabilir durumdadır. Türkçenin ses ve biçim tarihi ile ilgili baz.ı özel|lk|er sadece Çuvaşça ile açıklanabile- ceğinden, Çuvaşça veriler kullanılmadan Türk dilleri üzerinde karşılaştır- malı çalışmalar yapılamaz.
z. l]u
Mcıkcılt,lçİıı
lc,{ı,ciı,ıcıtıYcıyınlar ve 1-aramada Kullanılan
Ölçltler
_.^-,.^ı^-,-.ıaLi qrırıınlarzri
ozelolarak-l.ürkçeyielealarıdilbilimyayınlarındakisorunlarzranaÇlzgl.leri ile değindikten
.""r., u.r."u
,eçimindeki ölçütlerimi özellikle Vurgu-'"t{|]fffiayınların
yeni, çoğunlukla da 20OO srınrasına ait olmalarına dikkat edildi. ÇtinxujJ;;ki
yayınlarla (özellikle Demircan 1977 ||e\ilgili kimi sorunlar
,"riı] ulr..u,arja,
dile,gntirilmiş. tartışılmışi, yeni bas_1.1.ra. bunların duzeİtilmesi yoluna da gidilmiştir,
Bir
diğer ölçut,incelu,",
yuy,nla"n, do5al olarak kuramsal değil, 'lürkçenin yaplsl, Çlevişi ve değişimi ile ilgili olmalarıdır,Son olarak bu yayınların tümüne çok şey borçlu olduğumu belirtmek
iJ;*G,n.nı,#Jniiış-,11,111,lliffiJ::;l'J:]ffi?ffi'hrr1
çok .oru için onlara başvurdum ve en oı rektiğini onlardan öğrendim,
Bu
araştırma için'dilbilgisi kitapları yanında,Dil
Derneği'nin 1989 ve çeşitli üniversitelerin 19aİ'annberi
düzenlemiş oldukları dilbilim kurul- taylarınınbildirikitaplarıveDilbitimAr,aştırmalarıI)ergisi(1991-),Genel I)itbitim Dergisi(1Ş;j,
'o,|a,ır^yanlai,
(1990_) adlı dergiler de taran_m§ ve örnekler
l"v""l,ç,a"
belirtilmiş olan yayınlardan alınmıştır,3.
ÖvneklerinSunumu
İle İlgiliKimi
İlkelerörneklerle ilgiüi
t.;;;;"İ.,
,ıı. ı.J, u..-. ça,lışmada yer_almaıdıkları iÇin aYnn- tıya girilmemu,,J;;Jar
Türkoloji ilnlgli
genel kaynaklarda kolayca ulaşılabilecek durumda oldukları için, çok gerekmedikçe kaynak gösterme,,Ş;:
i,*H::,*:cı
dikkate aıınarak yazı çevrimi işaretıeri son derece sınırlı sayıda tırtulmuş (geniz n'siçii iİ
uzunluk için (:) işaretleri) ve AT(Ana Türkç"),
J'İİ;' İ",l,ç"l, EAT
(Eski Anadolu Türkçesi) ve TT(lUrl.rrn Türkçesi) dışında kısaltma kullanılmamıştır,
1or.bk.Tekin1997b:169.182(ilkyayını1979).Ayrıcal)enıircaııdtı.St:srliziıııi (1996:176)uoı,çuı,şmi,.Ja1977,dekiy.y,n,nuilişiinelleştirilerdcııs<)ztltıııiş|ir.
ErdemaS
ffi
,oo, Erdemor4_
,oo,.1.
Örnekler:
4,1, (Jzıııı, aşar]ıcl;ı verilnıiş olaıı
A
ve l] lislclcı.iyltı ılt;ili <ıltırııl< ö,elle,A
|]f,'j:İ:,İffi'İ,j1':1i'.1':' "r,ı. aİ,ğunu, B
ıi,ı"oın,ın -i.ebeıirgin ta_
b ü tü n
. AB
n utu,n#
:1J;uİ ;' !{;[!
aJİ[, İiT
n1'o' gö ni n ü mı e ri n b üs _serp->
serp-ele-
ı'çis->çisele- si/k_> it->
it-ele- silk_ele_
,!'''ı.g-> ırgala-kız> ktz-on
ird,> irdele,Yön>
yön-et-
'Foğl> oğlandüz>
düz-et-
*il> ilet-,l.don>
donat_
"Yar> yarat-Tarihsel bakış açısıyla
B
listesindeki sözcük tabanlarının daA
listesin-.11i"JİXli:İ:i:::.:'"o"'*lliı,",oonsözcüktebiçimsesbiıgiseı
Çisele, <Çiıİse- "ıslanmak'' + -ele_ <çğ ,,nem,, lrgala- <tga- ''sallamak,, + _aıa_2 'Y'J irde- ''araştırmak''
*
-ele-oğl< ogul (Clauson 1972)
ilet- eylemi ise tabii ki bir *f/ ad köküne göhirülemez. Bilinen en eski metinlerde i/t- biçimiyle de
karşımıza,*r, o,
sozcüğün kökü Clauson'cla(197 2) 1' ilt -
-
l' i I et- olarak r".'l;;;;;;." -'^''yarat- ve donat- biçimleri de sırasıyla 9qr,!; ''9a.rlrlı o]ınak, kullanışlı olmak; yarahnak''
ve d3na.'bi;;;;;;,
süslemek''r.J,
;'glyecek'') eylemlerinden 4.2. -t ettirgenlik ekiylJİO*-'rl".a'r
(Clauson 7972).Uzun, yine aynı l.rr."l.L,-Or"'İ|",
"sr*
lögret- ve tüken-/tüket- eylemlerinin tabanlarının da beliryin ol-ua,-ğ,n, öne .sürer (2004: 60),.oğren- ve öğret- eylemleri, ET
;;ü;';';'-- adına
-e- eylemyapım eki_nın
getirilmesiyle oluşan ogür-e- "alışmak" gövdesinindönişlülük
veettirgenlik ekleri almış ulçi-ı".ialılr'" rn Türkçedeki yaygın
bir'?'ffij:Jffi
:;":\çok.kaynakla Vga- vebunun edilgen biçimi olan ırgcıi,
,, ı. i" i"i
"'* ii
"ilff;
:il"#ffiT
il1".ITJ,ffi*
;.s; ";=;ff
; I iİ r.
., ul arihşeil st,ş l ıiltris i vc lrı(im bılgııi ı Ardtt lrmcılLırl
biçimsesbilgisel gelişmeyi, yani vurgusuz orta hecenin düşmesini sergiler- ler (Erdal 1991: 33).
tüken-, tüket- ey|emlerinde ise sırasıyla dönüşlülük ve ettirgenlik ekleri bulunduğu açıkiır.
Ef
tt;keJ "büttin, hep", TT tüm gibi veriler, sözkonusu eylemlerin daha eski biçimlerine ışık tutar (Clauson 1972\.4.3. "Kök eylemler çalış,, öğren-, kıuır-, oyır- gibi sınırlı sayıda eylem hariç ... genellikle tek hecelidir" (Uzun 2004:2O2).
Bu kısa alıntıda, verilen biçimlerin kök oldukları sonucu ortaya çıkıyor- sa da, tı-iremiş oldukları açıktır:
çoIış- <çcı/- "vurmak; gayret etmek"
öğren- <ögür-e- "alışmak" <ögür "sürü"
ayır- <adır-
<
xad- (krş.ET
ad-ı-n "başka") (Clauson 1972, Erda|1991).
kıuır- ey|eminin beklenen *kı u- biçimi metinlerde kanıllanamamışa da ettirgenlik ekiyle türemiş olduğu rahatça söylenebilir.
4.4. LJzıın, belli sözcüğüne de benzer biçimde yaklaşıyor: "tuz.-Iu söz- cüğündeki izlenebilir hiretim ilişkisi belli sözcüğünde yokfur; Türkçede bel/i sözcüğüniin sergilediği tabanszlık...." (2004: 59, 63).
bel/i sözcüğünün kökü olan bel, çağdaş 1'ürkçede kullanılmamakla bir- likte Eski Türkçede iyi bilinen bir ad köküdür ve "'v, işaret" anlamlarına gelir (Clauson7972, Erdal 1991).
4.5. Uzun yine eşzamanlı bir bakış açısıyla "Türkçede saylca çok az ol- salar
da
göç, göç-, boyo, boya- çiftlerinde tıiretiminyönü
belirsizdir."(2006: 44) yargısında bulunuyor. Bilindiği gibi ad
ve
ey|em kökleriııin ayrılığı, Türkçenin ve ait olduğu Altay dilleri ailesinin belirleyici biçimsel özelliklerinden biridir. Eski Türkçede söz sonunda bulunan -g sesi çağdaş Türkiye Türkçesinde düştıiğü için, bugün eşsesliduruma gelen kimi ad ve eylem kökleri Eski Türkçede kolayca ayrılabilir.Böylece 'I'ürkiye Türkçesinde eşsesli (ve dolayısıyla türetimin yönü be- lirsiz gibi) görünen boya- ve boyo, Eski Türkçede bodu- "boyamak">
bodu-g "boya" biçimleriyle kolayca ayrılırlar ve ttiretimin yönü açıkça gönilür.
göç-, göç örneklerinde ise durum biraz daha farklıdır. Iki elin parmağını geçmeyecek sayıda olsa da, Eski Türkçede aynı kökten ve eşseslibiçimler de bulunuyordu. göç- ve göç de bu çiftlerden biridir (bk. Tekin 1997a:
65).
ErdemoU
@.oo,
l ı.lt,ııı.,nQ
,,,,,,2.|o F ıtıine. Yılmüı,ı
3 Benzer bir durum ne adının çekiminde de görülür; ne-m ^, ne-yim, ne-n ^, ne-yin
t cırilı,icl
§etlıllı,ltl
ve tlit.iım[ıilgisiAruştırmaları
2"114.6.
Uzun, gel-i-uer-, buk-g-kul-, at-u-bil- ... gitıi lıirleşik tıı,,lcıııılı,rtlı, arada göninen ekin, bugüıı için taım bir b.ış biçiı;ı(:ik olclıığıı (2()(Xı: (i(ı)gönişündedir.
_
Eşzamanlı bakış açıyla bile, arada görünen ek'in b<>ş biç:iııı.,ilc rltığil, Türkçenin bugün de işlek olan -al-e ulaç eki olduğıı rahatça kaırıllaııaıtıi lir. Eylem birleşikleri yanında koşo koşo, güle güle gibi ikilemelerde <l.karşımıza çokça çıkıyor (bk. Demir Lgg3,7gg4).
Demircan aynı durumu bilinçli bir ses türehnesi olarak aırlıyor ve bciyle açıklamaya çalışıyor (1977 : 47) :
"",araya giren ses bir geçiş ün]üsünden çok bir başkalaşhrma ünlüsü ya da bir ektir, Bul, uer lle Buluuer anlatımları başka nasıl uy.,üubiıi..''
Dillerde bilinçli ses değişmelerinin olamayacağr ve ses değişmeleriniıı yine seslik nedenlerle ortaya çıkabileceği gerçeğinin bir dilbilimci tarafın- dan göz ardı ediliyor olması özellıkle ilginçtir.
4,7- Demircan'ın bilinç/i bir değişme olarak açıkladığı diğer bir durum
da
teklik üçüncü kişi iyelik ekinde karşımıza çıkan /s/ sesidir: ..Ünlıi ile biten adlardalyl
ıle lsl iyetik-belırtme durumu ayrımtnt sağlamakta ise de KaYnarca Dere,si ve Kaynarca Su_yu örneklerinden bunun katı bir kural olmadığını, s yinelemesinden (su-su) kaçmak gerektiğinde /y/ kullanrlabl- leceğini anlıyoruz" (Demircan 7977:a4.
Uzun için ise, bu gibi durumlarda neden başka bir ses değil de /s/ bu- lunduğu tümüyle anlaşılmazdır: ''... neden /s/ olduğu açıklaİamayan bir başka örnek yalnızca
3.
kişi-tekil iyelik ekinin ünlü ile biten tabanlara eklenmesinde ortaya çıkan sestir'' (rJzun 2006: 67).Burada, öncelikle dillerde bilinçli ses değişimleri olmayacağı bilgisini yineledikten sonra, tarihsel bakış açısı ile
lyl
vels/ seslerinİn iyJlil, ue a"- lirtmeyi ayırmak için kullanılmadığını, /s/ sesinin Ana Altayca dönemine ait bir çokluk ekinin kalıntısı olduğunu söyleyebiliriz: Mo. eke ''anne''>ekes "anneler" vb. (Tekin 2005:548).
vurgulanması gereken bir diğer durum da Türkçede su adının iyelik çekiminin özel oluşudur su-m, su-n, su-sıJ, su-muz, sı]-nuzdeğil, .su-yııııı, su-yun, su-yu, su-yumuz, su-yunuz (çokluk üçüncü kişi kuralli olarak tsıı
ları),3
Bu özel çekiıııiıı ııtıclcıııi .stı tıclııııır [ski ]'ürkçe sı.ılr biçiıııiıırltıli tltılıııtısi dir. _b sesinin kurallı olarak -u,ye değişmesi gerelrirken (ub> <zıl <1itıi) Y
üzerindendüşmüştür.Ancakbu-ysesiçekimsırasındayerıiclcrı<ırtıır7ıı çıkar (Tekin 2005: 548)"
4.B. "..,kum.roı,
vJi
siui bir iki sözcükte bulunan _(s,lAleki","
(Uz,ıııı2006:9],). t
1_._ _.xı..BualıniıdaUzun,unverdiğiyeşilörneği,kumsolkadarsağlaıngörı"iıı.
müyor.
Öncelikle JJ "ı.ri,
(i.ızu.,,du _(s)Al) eski olarak yalııız iki söz_-c-ı'ir,.Jte
b,rlunduğunu b el irtmek g erekir : k u m -,so l, dağ,s al,
yeşil adı için gn,uİl,uU,l, yoş "ıslak" kökünden -(l)t \|e türediğidir, rırd-
ıl, kum-ul vb. gibi,
Bir diğer göruş ise, Türkçede addan ad yapan -(I)l ekinin bulunmadığı;
yeşil, kızıl gibi hırevleri"
-,ll
nlnli yoş-sıl, kız-sıl gibi biçimlerden gelişnıiş.İjro"a"rİrrauı
199].: 1O0, Tekin 2004:375 vd,),4.9. Demirc
an
belirt-, karart-, kabart- eylemlerinin -r-,ve -t- olmak üze-,n'k'urn
ettirgenlik eki aldığını düşünüyor (2003: 34-35),belgü, kara
ve
kapa ad, olduklu" için.ettirgenlik eki alamazlar, Yazarrııı ettirgenlik eki olu,ail gO,aUOU(A]"
,1dun geçişsiz eylemler ttireteır bir ektir ve EskiTürkçeJJ.ıaG.
işlektir. Çözümleme Şöyle olmalıdır:Er
bel1ü "iz, işaret">
belgü-r- "belirmek" >Tl
beli-r-krıro "siyah" > kara,r- kapa "kaba, 1r1" >kaba,r,
Yazar, Açlıktan gözleri kara-r-dı gibi tırmcelerdeki eylemler için 9: ıOy le diyor: "Bu eylemler edilgen özneli ama "geçişsiz" mi sayılacaki Oyle şey olur mu? ..." (dipnot 14)
Eski -türkçe d,e -(A)r eki ile addan hiremiş
üm
eylemler-geÇiŞsizdir. Btı- gün Türkçedn
ruu-,o,-, eı),er,, on-ar, vb, gibi geçişli eylemlerde görünen - (A)r_ ekiise artzamajı olarak farklıdır ve Eski Türkçe biçimi _gAr_,dır:'
'suu-ar- "sulamak" <sub-gar- <sub "su"eü-er, "evlendirmek" <eb-ger, <eb "ev"
Demircan,,-(A)rrenksıt'atlarındaneylemtÜretenbirektir,yarglsrSO|) d'ereceyizeyse|kalıyor''diyorsadazüenbuekinkız.ar-,mor.ar-,s0r.(]r
vb.yanında",ıniunyenittirevlerderenkadıdışındadaeklendiğilıiliııi
yor:
TT belır- < belgü " k, |şaret"
TT
kaba,r, < kapa "iri, kaba"l
ıılı,ırı,ıl (§
."",,I rdt,ın aS
ffi
,,,,,1E'I' er rn egü -r- "teınbel cılrı ıtık" < rı r ı r ı c5lü "i erntıel "
ET
kadgu-r- "tizülmek" <kadgu "kaygı" vb" (Clırus<>n 1972, Erclal 199|).4.10. Tarihsel biçimbilgisi
araştırmalarıile ulaşılan
sonuçlar, Demircan'ın kı/-ıcı "yapıcı, yapan"<
kl-guçı (1996:92) çözümlemesi,ııi kl -ıcı < kıl -ı-g-çı biçiminde düzeltmemize olanak sağlıyor.Eşzamanlı bakış açısıyla, kıIıcı biçiminin, anlamsal ve sesbilgisel açıdarı kıl,guçı
ve
kıl-ı-g,çı yapılarından gelişmiş olması aynı derece olası gö- rünmekle birlikte, kıl-guçı> kı/ıcı gelişmesi dunrmunda rastlamam,, gere- ken uzun ünlülü ara biçim kılu:cı'nın eksikliği, türetimin kılı-çl-çı>kılıcı olduğunu gösteriyor.4.1]-. Demircan 1,977'de yer alan çözümleme sorunları, kitabın yayım- landığı dönemde çok tartışılmış olduğu içina buraya sadece birkaç örnek alınmıştır (s. 78, 84, 85, 87 ,91):
or-tam değıl orta-m < orta
yayJım değ1|
yaylım
<yayıI-ım< yayıI- em-zir- deği| em-iz-ir- < em-iz- < em- yadır-ga- değ|l yadırga-< yat "yabancl"yağmur sözcüğü yağmu-r (s. 46) ve yağ-mur (s. 87) gibi iki ayrı biçim- de çözümlenmiş. yo.ğ-mur olmalı.
hay-uan, hın-zır ve mu-zır sözcükleri Arapça, şal-uar sözcüğü de Farça olduğu için -ılon, -zır ve -uar ek|eriyle tı-iremiş olamazlar.
'fipik bir yanlış çözümleme örneği de Uzun
2006:9l'de
yer alıyor: ok- sok değil okso-k <r.ıkso- olmalı (Clauson 1972, Erda| 1991)4.1,2- Uzun"un "Bilindiği gibi emir kipi 1. tekil ve çoğul kişilerde çekim- lenememektedir" (2004: 58) yargısı modern Türkiye 'fürkçesi
için
bir kabulden ibarettir. Tarihsel olarak Türkçede emir paradigması tamdır; bi- rinci kişileri de vardır:yap-ayım yap-alım
YaP
yap-ınyap-sın
yap-sınlarBu çekimdeki teklik ve çokluk birinci kişi yap-ayım ve yap-alım, bugün Türkiye Türkçesinde "kişi kendine emir veremez" mantığıyla istek veya
gi)ııiillıiliik tıiçiııılı,ı,i tılııl,ılr iıtllııııtlırılsıılar clal,rıırilıstıl <;laral< <lııliriıı [ıiriıı_
citeklikve<;ol<ltıl<[ıiÇiıııltıridirlerve.Ayln,.A1.1ırıeklerisırasıylal:ski"l.tirk.
çe ,Ayln
ve
-AlIn biçimlerine giderler,4.].3" Uzun,u uit tzooo, io"oı ş,, kısa alıntıclaki bilgi eksikliği, eşzamaıılı bakış açısıyla bile
kJ;;;"
;"İirlenebilir:,"", organ adına eklenme bavı"1.1", '*'" tŞil<tir, -sII: ağız-sıl, darnak,s_ıl., dudak-sıl",
-s/I ekinin sadece
*İ"" ,al*ına
eklendiği göruşü doğru. değildir, uor- .sıl, yok-sul gibiTü;;Jn
,u,n",, l<ylJalılıı bulunan örnekler, Uzun'un vermiş olduğu"ğ"_;:; i;ok_"r,ı
gibi dilbilgisi terimlerinden daha yeni değildirler.4.!4.ÖzsolQo02:1O8,113)Alistesiı-ıdekisözcüklerinölçünlüTürk-
çedeki söylenişlerinin B listesindeki gibi olduğunu söylüyor,
AB
içe<:eğim gideceğim alacağım
iççe:m gidce:m
alca:m
bekleyecek
beklicekBusöyleyişlerinneredevenasıltespitedildiğibelirtilmemiş.istanbul
ağzının esas alındığını düşünsek blıe içicem, gidicem, alıcam ve bekli:cek,JrÜÇl"r'.,in
ölçünlü kabul edilmesi daha doğru göninüyor,4.],5. Hatiboğlu, -Iürkçenin en önemli ses benzeşmesinin ünlü uyumu
olduğunubelirtirveAksanI97B:l2,denalıntılayarakbuuyumun.[ürk-
çenin en eskiürünleriJen
bu yana etkinliğini sürdürdüğünü öne sürer (2006: 37).Oysa düzlüklyuuarlaktık,y,-, T"kçede
en eski dönemler- den beri güçlüdeğildİ,;n;"
sadece modem Türkçenin özeiliğidir,ET
bol-mış "ol.ı._,İ;", yo,n-o-"un "yürümesin",EAT
bölig-i-nüıi "bö- ltiğtintin", seugU-sl "sevgisi", bildür -di."bildirdi" vb,4.1,6. Türkçna" v,vEİ-Uir biçimsesbilgisel süreç olan uurgu,suz orta he-
ce
düşmesiUzun ve Özsoy'da şu şekilde anlatılıyor:"İki heceli organ
.dı,";
ünlü ile başlayan ekler aldıklarında ortada ka_lan hecenin ünlüsünü düşürür" (Uzun 2006: 63),
..Türkçedeünstizınun""bazısözcüklerdesözcüksonundaveeırki:ıla rından ünsüz
il" b";;;
bir sonek geldiğinde son ünsüzden öncc tıir5 Johanson (baskıda) birinci kişiler yanında. üçüncü kişiyi de gönüIlüluk olar;ılı 'ıll
;;;,r,,, ve sadece ikinci kişilerde emir'i kabul eder,
4 I]k. dipnot 1
Erdem q8 Erdem 48
(Ş,.",
iiıılii
ı7t,rlc,ştirilir. []ıı siizt,(iltlı,ıı, tıııltı ılı, lı;ışlaytııı [ıir s<ııı<ılr clıl<ıııtli<liıırltı isc, iiı ılii ı7erl<:ştirmesi işltıı ı ıi r ıı7tlt ı l.ıı ıı ı ı;ız.ııkıl ukıI-da
okl-ıgörıüIgönüI-de gönl-ü" (Ozsoy 2004: 126).
Yazarların belli özelliklerini öne çıkardığı bu biçimsesbilgisel stireç, bü- tüıı eklenme durumları dikkate alınarak şöyle tanımlanabilir:
İki heceli, ilk hecesi açık, kapalı olan ikinci hecesi dar ünlülerle kurul- muş sözcükierin bu dar ünlüleri şu durumlarda sıfırla nöbetleşir:
a. Genellikle organ adları ünlü ile başlayan ekler alınca: karın> karnı, bıırun> burnu v6.
b.
İkincl hece ünlüsü Türkçede tıiremiş olan alıntı sözcükler ünlü ile başlayan ekler alınca: isim> ismi, hüküm> hükmü vb.c. İkinci hecesi u, y, ğ sesleri ile başlayan ve r ı|e kapanan eylem göv- deleri ünlüyle başlayan ekler alınca: kauur-> kaurul-,
ayt->
ayrıl-, bağır-> bağrl- vb. (kouuş-> kauşak, yanıI-ış> yanlış, uyu-ku>uyku gibi kural dışı örnekler de gönilebilir)
4.17. Dilbilimciler tarafından yazılmış dilbilgisi kitaplarında arkamanlı bilgi eksikliğinin
en çok
hissedildiği konulardanbiri
söz sonu ötürnlü- lüklötümsüzlük'tıir. Türkiye Türkçesinde ünlü niceliğiyle yakından ilgili olan bu konunun ilkeleri daha 1902'de V. Gronbech'in doktora tezind,e ortaya konulmuşsa da bu ilkeler Türkçe dilbilgisi kitaplarına girmeyi başa- ramamıştır. Talat Tekin'in elli yıllık meslek yaşamında en büyük mesaiyi ayırmış ve hakkında kitap yazmış olduğu (1995) uzun ünlüler ve buna bağlı iilümlüleşme konusuna Demircan, 1977'deki yayınında kısaca de- ğinmiş (s. 56, dipnot 97} ve 1996'da biraz daha geniş yer vermişse de ünlü uzunluğu ve ötımlülüklötümsüzlük arasındaki ilişkiyi gerektiği gibi anlatamamıştır.Dilbilimciler tarafından yayımlanmış dört dilbilgisi kitabında (Demircan 1996: 77; Uzun 1996: 70, 77; lJzun
2006:61;
Özsoy 118-123) konu özetle şöyle veriliyor:a. Türkçe sözcüklerde söz sonunda ötümlü ünsüz bulunmaz.
b. Alıntı sözcükler de bu kurala uyarlar: mektub>mektup, metod>me- toi vb.
c. Bu
sözcükler ünlüyle başlayanbir
ek aldıklannda söz sonundaki ötümsüz ünsüz ötümlüleşir ancak bazıTirkçe ve
alıntı sözcüklerde bu ötümlüleşme gerçekleşmez.(jclııııt,lis«,l ılıl[ııltlıı,i ltil,ılılarıııclıı r.la. aşağı Vuktırı
bıı
biÇirncle anlatılanürılu
rıi«;tıli9lu",;ı"",İ"lİİl,)r'U,"zlük
konusunun ilkeleri Gr@nbech (1902) ve'l'ekin'e(16;'
dayanılarak şöyle özetlenebilir:a. '[ürkçe, Milut
"rj]",u'tu,inln"n"
anu Türkçe döneminde uzun ün-'*;:';ffiİltlİ;"
Türkçesinde bu,,uzunıuğu koruyan iki sözcük vardır:va:Tın
ve
ya:d eldeyimi içİndeki yct "yabancl' sözcüğü,c. Uzun ünlüler
k;;k;;
,nriik irin, bırakmışlardır, Bunlardan biri de öhimlüleşmedir ve şu şekillerde gerçekleşir:Bir grup tek hecelı
Jo'zlıiii", ,i,ırjr,
or_ı,rdo uzun ol<.uğu için, eklenme olmadan da söz sonundaki ünsüz öttrmlüleşmiştir:od ,,isim,,
<r.o;t
Jrluqıı'
9"--'-
aL "hayvan adi'<Of soc "plaka halinde
metal"<'l'scı:ç
soÇ "kıl" <soÇOd
''ateş''<'lo;t
ot <otyed- "yedekle götiirmek"
''rye:t,
get- "kafi ge|mek" <Vet- sığ< "derin değil" <'l'sı:k
sık- "ezmek" <sık- çiğ "nem"< *çi:k,,_
>k^j:.ı_
sök- "sökmek"<sök- ,,;g- "l.ütü, etmek"< 'Fsö:kDaha büyük bir grup tek heceli sözcükte ise, ünlü uzunluğundan kay, naklanan ötümlüte{mn un,uk eklenmede ortaya çüar:
- aup, dib-i <AT
"tü;p İll,;]lp",
uq, u*u <Af *u;ç
üç> uç,ugök> göğ,ü<AT'rkö:k
kök> kök-ü tat> tad,ı<AT'l'to:t
ot> ot-uodım ,,adım , ano|t_- -udım
atmak"
otım "atıŞ"<
ot- "afnak,"nffiİ'r,
(2OO4:123) verdiğ\ak "beyaı"
>akı gelişmesine bakmak yanıltıcıdır. Aynı kOkten türemiş ogo,- n4İu^i eski uzunluğa işaret ediyor),ÇokheceliTürkçesözcüklerde,o,,o,,uötiimsüzünsüzlerineklenmede öh:mlüleşmnr, gn,on'ı
il;r.,d,;un ,nı,
uzunluğuyla ilgisi yoktur: ağaç>ağacı, bıyık>bıyığı vb,
.tekiyletüremişyenisözcüklerdebuöttrmlüleşmedüzenlideğildir:yop"
ı,t>
yapıtt, an,ı-t> onıtı vb,Alıntılardaki
a,r*],
i.n çok genel olarak dört başlıkia ifade edilebilir:a. Verici
dildJi ;;,
.on.,Jt .ıü
ünsüz alıcı dilde öttrmsiızleşmişkrııı, eklenmede, bi,ü;J;;,
önce yenide., o**ıuı"Ş|r'. ceb> ceP> ceb'i v|ı'1
]
Erdemo'@
,oo,[ı, V<lri<;i diltleki söz s<ııırl
i)liilıllıı
iiıısiız tılıt:ı rlilr,le lıer clı.ırtııııcl;ı ijt(iııı siiz k;ılıı[ıilirlıublı>
lıop> lıup.ı vl».c,
vcrici
c]ildeki söz scırıu ijtüınstiz iiırsiiz aIıcı dilcle lıer clurunıcla ötı_inı_sıizlüğıiııti l<oruyabilir: type> tip> tip-i vtı.
Veya eura:k> eurak> eurak-ı
-
eurağı örı,ıeğinde olduğu gibi bir ün- Iüdeıı öııce lrem ötümlü hern ötümsü,oLblir.
d.
verici
dildeki söz sonu öttimsüz ünsüz alıcı dilde, ünlü öncesi olma-yan
duırumda ötümsüzlüğünii korurken, eklenmede,bir
ünlüden önce öliiınliileşir: sokok> .sokok> sokoğ-ı vb.4.1B- Özsoy (2004:722), Arapİa koı<enıi iki sözcükteki ötümlüleşmenin nedenini şöyle açıklıyor: "Son sesi lW olan ve son ünlüsü kısa olan alıntı sözcüklere ünlü ile başlayan bir sonekin geldiği durumlarda İ}</ sesl dıi-
şer6: erzak >erzağ-a, leylak> Ieylağ-a''.
Bu Arapça sözcüklerin ünlüleri kıso değil uzı,ın'dur. Alıntı sözcüklerdeki söz soı-ıu ötümlüleşme
11.1lı n]ce|iğinden
iok
kullanım sıklığından kaynak- lanan Türkçeleştirme eğilimi ile ilgilidir.4.79. ozsoy (2004:109) -r düşmesi ile ilgili olarak özetle şu açıklamayı yaptyor: "-Iyor ekinin son sesi olan
lrlhıziı
konuşmuauço|rnlrkla
düşer:geliyo,
Bu
olay2,
Iekll ve çoğul kişi ekinden önce de gerçekleşir: geliyosun, geliyosunuz".Burada daha basit ve eksiksiz bir anlatım şu olabilir: -1yor ekinin son sesi olan
lrl
söz sonunda ve ünsüzden önce düşebilir. Baylnr" çokluk üçüncü kişi geliyolar gibi durumlar da gözden kaçırıımam,şoır.
4.20. Uzun, "Ali okulda,
Ali
öğretmen,Ali
hasta'' giui cü;ıeıerle ilgili olarakşu
yargıda bulunuyor:"Bu
trjmcelertıpkı jio",
ir..eler
gibiyüklemcil ögesi eylem olan tı-imcelerdir. Bu eylem i- eyi-emidir ,..'' (2004:
84).
Türkçede bildirme ya|nız er- eyleminden gelen i- ile yapılm ıyor. tur- ey- leminin geniş zaman çekiminden gelişen -Dlr bildirrrıe'eki
ie
vardır ve yukarıdaki himcelerde -I)1r sözkonusudur.4.2I. "Moğolca bir Ttirk dili olduğuna göre...'' (Demircan 1977:45) Moğoica tabii
ki
bir Türk dili değildir; hatta Altay dil ailesiırin varlıi,ı [izerinde görüş birliği oluşmadığı için, Moğolcanın ;fürkçeyın aıkrtıbalıl;ı biIe tartışınalıdır./. l(ı |
ıııiıı.. Yılııı,ıı
" ()zstıy'ı:n [ııır;ıd;ı r-iiişnıe lerimi ite anlattığı ötümlüleşıııe'tlir
4.22. Tnrkçeniıı tarihsel ve karşılaştırmalı dilbilgisi altYaPısının eksikliği
en
çok ağız araştırmJu""au ortaya çıkıyor, Diitıilimcilerin yaptığı ağız incelemelerinde der,i,l,"l"gl*
tarafından yapılan pek çok incelemede olduğu gibi ölçünlüTil;;;,emel
alındığ, gorıi,,,üyor_ Dilsel gerçeklik açısından ölçünlürU*a""'"
de herhangi blr varyanttan farklı olmadığı göz önüne ul,n-,vo, ,"- anOÇ*a"r Olçunlti 'türkçeye göre tanımlanıyor,Kıbrıs ağzı iızer\ne yapılmış iki ara§tırmadan:
Boziaş(1991:13)Trıe>K,br,,Ağzıeebenzeşmesibaşlığıaltındagİ-
yecek> geyecek; yiyecek> yeyceg; yine> gene örneklerini sıralamıştır, Sözcüklerin EskiTüŞUiçi,ln,iJ"ovlu
kecl,, 9e-, yono olduğuna göre Kıbrıs ağzına aii örnekler daha eskiciidir,Aynı şekilde
ae>aa
benzeşmesi için verdiği kardeş> gardaş; benzeş- mezlikiçin verdiği yıuru-> yorti-,buyı->
böyü-; genizsel benzeŞirn \Ç|n verdiği bana> bana, gönül> gönüI, rrıuşamba> muşamma ve iç türeme için verdiği touşon)İ-,,",, İoln",. yİLn"
uarm§> uorıı7ıış (s, 13-15)örneklerinde an e,upçu
,
uşo*^o'hariç, Eski Türkçe biçimler yine sıra- sıyla korınd ou, ou",İf,uji.-,,' boOo,.köfrüİ, tabışgan, yalıiıuz ve bar errrıiş olduğu için Kıbrıs ujn rrrl.iyn Türkeesinden daha eski biçimlere sahiptir,Benzerbir yaklaş,:m da Vancı 199b'da görülüyor, Yazarln, ü,nlütüreme- si başlığı altında
,",a'O'
neyse> neyiso'nın Eski Türkçe biçinıi ne erse;p>b
değişimib"şĞ;;İnJa
verdiği- mektup> mektub örneğinin orijinal İ lç,- i {"|rur"n Aİupçu m ektu : b' d,ır. \s,.2 47 \,Vancı,nn
,rg d;ği;;için
örnek olarak verdiği giclerir,> giderig, oku_yoru?,> okuyorugji."i+gj-.ozcüklerinde ise ses değişimi değil farklı ek seçimi sözkonusud ur. gide,rız, okuyoruz I|e giderig, okuYorug biÇimlerinin farklı kişi ekleri aldıklaİı açıktır. Ayrıca
z>gleğişinıi
dilbilimsel olarak daimkansızdır.
5.Terim|er
TürkologlarcaüretilmişdilbitgisiVavınlarındakullarnıIanterinıler,alaır içinden ,rn a,ş,.,au.l oraiiı.ı"
in aıt iıi..iler
tarafından yoğun eleştirilere uğramaktadotar.-i*n,
2000: 43_44). Bu eleştiriler, sözkonusu terimlerin bilimselölçütlereuygunolmadıkları,içhıtarlılıklarınınbulunmadığı,aynı durum için farklı]önkıurin
kullanıldığı vb. gibi noktalarda yoğunlaşır, Dilbilimcilerin Türkologlardan farklı teriıiler kullanmaları anlaşılır olmakla birlikte, benzer.oru.rl..a dilbilim yayınlarında da rastlamak mümkündür't tırihtt,l Ç,",l ,ilt,iıi v«ı ltiçimtıilrlisi Ar<,ışt ırmalcırı ?.1l
.,
z§ıi
..y§'\ ..,
()ıııı,tlııı
l), Alı,,;,ııı, 'l'ıııl«rılııı1l,ıııııtlıl[ıilıııı lıilrııı,ı/illı,ııııiıı ı7.ıı,ıllıtlı :;tıı,ıııı
lııırl,ııı
ııiiz ı,llırli [ııı, ı7,ızısııııl;ı '',Sı,ı/ .st,.s.sız, ullı,ııı.§(ık .§(,.s.çiz,ltıılııı ııııliı, iıırr'ıiıı/il
tli[ıi, «liI[ıiliıııtlt'lıi(; lttıll;ıııı|tıı;ıVtııı vı, [ıiliııısrıl i)l<;iill<ıır,(ıVııt;ıyaıı ]ilriılılt'rlt' lıtışıI;ışılıııtı|<l;ı«lıı," (199'/: l}) cIcırltı:ıı, 2(X)6 lariiıli /ııllıı/ırıı ü<ita_lııııcl;l ÇiiklkiiÇ,ük r'irı/rırl
|iıılü iiıı/ii
ııYıırrıtı terirnleri kullanılabilıırel<tedir Yrıriııe ktlırılirıt:<ı ıiıılı), i)nlı)klcırllık ııyıırıııı yeriıre (I Ialiboğlu 2006:bıi_37)- Ayııı şekilde, 2OO3 tarihli bir dilbilim kı-ırultayı bildirisiı-ıde, Arap harf- li l-ürkÇe nietinlerde, 'I'iirkçeye özg;j genu,n'siıri göstem,"u
;;"
kullanılanl"ıarfe .soğır ke-/ derıilnıekteJir (Tanlri b,OOS,
qll).
oıtal< terimleriıı kullanılmayışı dilbilim yayınlarında da gözlenebilir bir durumdur, Örneklendirmek gerekirse; frınetik un
fon-ılii
terimlerininTürkçe
karşılıklarıolarak sırasıyla
sesbilgisi/sesbilinıyarıında
sesbi- limlsesbilgisi de kullanılabilmektein u,
durum en çok dilbilimciler tara- fıı-ıdan eleştirilmektedir. Örneğin bk. TŞbaş-Kopkallı lg9a. I-I.tiuoğlu da dilbilimin bu iki alanının Türkçedeki krııun,-,ri,.,,o*nı* ,"'çelişkili
ol- duğunu belirterek 15, dipnot 7 ve2}- literatürdeki }arklı kullanımları topluca vermiştir (2006:I:rı!ı^ryııanımlar için ayrıca Tosun 1980: 57,Aksan 2000:9 ve Kıran 200I:733'ede bal.ılaİİlir.
dolap,tan gibi örneklerdeki biçimsesbilgisel süreç, çoğu dilbilimci tara- fından ötüm uyurnu veya ünsüz uyumu olarak uaiuna,i,ı,rın* benzeşme terimine yaygın de rastlanıyor (Hatiboğlu 2006: olarak kullanılan ötimtüleşme, clar 35).
ünlü,
geniş ünlü, ünlü tü- remesi, ünlü daralması terimleri yerine, örneğin*rZo,öio4'l"
.,.u.,yıudüşme, kapalı ünlü, açık tınlu, untı ye,rleştirmesi
(fikr>
fikir), üntü yük- selmesi (bekle-yecek> bekli-yecek) terimlerini kullanmaktadır.bağlama unlusülünstjzü, geçiş ünlüsülünsüzü,
yardımcı
ses, koruyııcu ün,süz gibi yaygın seçenekler yanında tamponses terimi de gönilebiliyor (Taneri 2003:415)Farklı bakış açıları da aynı durumun farklı adlandırılmasına neden ola- bilmektedir, Örneğin,
lyl,
lsl, ln/ ögeleri, masa-y-a, masa-s.., Ali-n-in diz,i-sine bakılarak genelde türerrıe.u|,ı,yor.u d,a, okul_a, ıroın__i, ar.,met_in
dizisine bakılarak
lyl,
lsl,lnl ;üş;r;;Sİ
olarakda
adlandı.ıub,ııro, (Ozsoy 2004:103).verilen durumla, kullanılan-terimin örhişmediği örnekler de gönilebilir:
ince ünlülerin
kaynaşması (Kıbrısagzınja),
mendil>mandil, gazete>gazedda (Vancı 1990: 246).
Kaynaldar
Aksaır, Dc.ığarı ( l 9()'/), s. 1-4, (yayına haz
Akan, Doğan (2000),
TDK: Ankara.
"-l'(irkçc Çtılışmalarında Dilbilim", 25, Yıl Yazları, 1972-7997,
. A. Kocaman), HÜ, İngiliz Dilbilimi Bölümü: Ankara,
Her Yönüyle Dil, Ana Çizgileriyle Dilbitim,2, cilt, 2, baskı, Boztaş, ismail (1991), "I(brıs Ağzında Sesbiçimbilgisel Değişmeler" , DA, 1991, Anka_
ra.
Clauson, Sir.
G.
t\g72),An
Etymological Diclionary oJ Pre,Thirteenth_Century Turkish, Clarenden Press: Oxford,Demir, Nurettin (1993), Postuerbien
im
Türkeitürkischen. Unter besonderer Berücksichtigung eines südanatolischen DorJdialekts.(:
Turcologica Serisi, Band 17), Wiesbaden.Demir, Nurettin (1994), "Birleşik Fiillerin Vurgusu Hakkında. _iuer_ Şeklinin Görevle_
rinin Tespitinde Vurgunun Rolü", TDAYB, 83-94,
Demircan, Ömer (197 7 ), T ürki| e T ürkçesinde Kök_Ek Bil eşmel eri, TDK: Ankara.
Demircan, Ömer (1996), Türkçenin Sesdizimi, Der Yayınları: İstanbul, Demircan, Ömer (2003), TürkDilinde Çotı, Papatya Yayıncılık: İstanbul,
Doerfer, Gerhard (1984), "Türkçenin İdeal Bir Etimolojik Sözlüğünün Nasıl olması Gerektiği Hakkında Düşünceler" [:"Gedanken zur Gestaltung eines idealen Türkischen Etymologischen Wörterbuchs, oI2, LxVl 9/10 (1971): 437_454, sn tunlar], Türk Dili, sayı 392,93, s, 366-374,
Eker, Süer (2006), Çoğdoş TürkDili,4, baskı, Grafiker: Ankara,
Ercilasun, A. Bican vd., (1991), Karşılaştırmolı Türk Lehçeleri Sözlüğü, Kültür Bakan_
lığı yay.: Ankara.
Marcel Erdal (1991),
old
Turkic Word Formation:A
Functional Approach to the Lexicon, I Il, Wiesbaden: Otto Harrassowitz,Gr@nbech, Wilhelm (lgo2), Forstudier fil Turkisk Lydhistorie, Kopenhag.
Hatiboğlu,Çiler(2006),..Sesbilgisi(Phonetics)veSesbilim(Phonology),Dilbilim's.
15-42, (Ed, Ahmet Kocaman), Dil Derneği yay,: Ankara, İmer, Kamile (2000), "Türkoloji ve Dilbilim İllşl<isl", Zorf , I: 4|-46,
Johanson, Lars (baskıda), "Diskontinuitöt
in
der Entwicklung des Türkischen:Aufstieg und Niedergang des osmanischen Optativs",
lkran,Zeynel,A. (Eziler) I(ran (2001), Ditbilime Giriş, Seçkin yay,, Ankara,
Kocaman, Ahmet (2000), "Dilbilim ve Türkçe Dilbilgisi Kitaplarındaki Kimi Sorunlar Üzerine", Zart', 2OOO: 7: 47 -53,
Özsoy, Sumru \2OO4l, Türkçenin Yopısı-I Sesbilim i, BÜ yay,, İstanbul,
Erdemo'
@ r".,
ErdemoU@
,oo,Sezer, AyIıtııı (1990), "'I'iirkçiı ()iirt,liıııiııılt,l)iltıiliıııiıı Yı,ıi", /)jllıillııı Yıızılrııı, ltl|l(}
39-49, Usem yay.: Ankırrtr.
Taneri, Mübeccel (2003), "Türk Dili ]'aril-ıi'nde ()ıı-Naziıl [);ıll;ırııi,ılılıır.Sı,tiııi Vrııtnvı mına İlişkin Kanıtlar", XVl. Dllbilim Kurultcıyı |3il<tirileri, s. 40-1 Alt3, l I( ) vııv Ankara,
Tekin, Talat (1975), AnoTürkçede Aslt LJzun ÜnlUler, HÜ yay.: Aııkıırtı.
Tekin, Talat (1995), Türk Dillerinde Birincil tJzun Ünlüler, Simurg: Anktıriı.
Tekin, Talat (I997a), "Türkçenin Yapısı ve Eşsesli İsim-Fiil Kökleri", 'I'ürk<ıltıji I..lcşllıl leri, s.50-66, Simurg: Ankara.
Tekin, Talat (I997bt, "Bir TDK Yayını Üzerine", Türkoloji Eleştirileri, s. 169-]tt2, Simurg: Ankara.
Tekin, Talat (2OO4), "Old Turkic Word Formation Üzerine Notlar", Makaleler //, vav, Emine Yılmaz, N. Demir, Öncü: Ankara.
Tekin, Talat (2005), "Türkçe'de Kaynaştırma Sesleri", Makaleler 3, yay. Emine YıI.
maz, N. Demir, Grafiker: Ankara.
Topbaş, Seyhun, Handan Kopkallı (1994), "'Sesbilim' ve 'Sesbilgisi' Terimleri Üzeri- ne", DA, 1994 310-322.
Tosun, Cengiz (1980), Dilbilim ue Dilbilgisi Konuşmaları, TDK: Ankara.
Uzun, N. Engin (2004), Dilbilgisinin Temel Kauramları, Türkçe Üzerine Tortışmalar, TDA,39, İstanbut.
Uzun, N. Engin (2006), Biçimbilim, Temel Kauramlor, Papatya Yayıncılık, İstanbul.
Vancı, Ülker (1990), "Kıbrıs Ağzının Ses, Yapı ve ifade Özeltikleri", M. Dilbilim Sem- pozyumu Bildirileri, s.243-256, BÜ yay., İstanbul.
Vardar, Berke (1982\, Dilbilimin Temel Kauram ue İlkeleri, TDK: Ankara.
Yılmaz-Önder,
S.
(2OO3), "Türk Dillerinde Sayı Sistemi", Sfudieson
Turkish Linguistics 485-494, BÜ yay., İstanbut.yAylN TANIT|M
Emine TUĞCU -
(Türk Edebiyatı Tarihi, Editörler: TalAt S, l {alnıiııı, ( )sıı ııııı Horata, Mehmet Kalpaklı, Yakup Çelik, Ramirzıın K<ırlıııııız, Öcal Oğuz, Nurettin Demir, Ankara K'I-B Yay,, 4 cilt
?
7üttür ve Turizm Bakanlığı ve Bilkent Üniversitesi,nce ortaklaşa hazırl.ınaıı <l<ırt[( "r* 1*i iiıruatı
Tarihi geçtiğimiz ay yayımlandı. Türk edebiyaı tarilıiI \;.;;;,"J" u"
eser, farklı üniversitelerdeve
kurumlarda çalışan stısyııl bilimcileri buluşturmasıylabir ilki
oluşturmaktadır. Eserin editörlüğünü l]ilk<,ııt Üniversitesi,nden Talöt Sait Halman (genel editör), Hacettepe Universitesi'n<l<'ıl osman Horata (genel editör yardımcıs.), Bilkent Üniversitesi,nden Mehmet Kalpiıklı (Eski Edebiyat), Başkent Üniversitesi,nden YakuP Çelik ve.Fırat Universittısi,ııclcıl Ramazan Korkmaz (Yeni Edebiyai), Gazi Üniversitesi,nden Öcal Oğuz (l lıılkEdebiyatı) ve Başkent Üniversitesi,nden Nurettin Demir (Dil) üstlenırıiş, şiıııtliı7ı, kadar yazılmış e<lebiyat tarihlerindeki boşluğu doldurmayı hedefleyen ,I,irk l:llı,lılvııl Torihi,nin amacını Talat S. Halman, sunuş yazısında şu sözlerle ortaya k<ıyııliılrl,ıtlırl
,Bu uzun ömürlü, geniş kapsamlı, çok çeşitli edebiyatın doğuşı_ındaıı 11ıiııtıılııııı,
kadar serüvenini inceleyln
bir
tarih çalışması zorunlu olmuşlu.xlx
ı,/ıızı/ılsonlarındanberibukonudadeğişikaçılardanbaşarılıbirçokeseryııyııııliıııılı11l dogrudur.Bunlarınçoğuöncüveözgün,dahasonrakilerinbazılarıdıılıirlıirıııiıl tekrarı gibiydi. Hemen hepsinin belirgin yanı, edebiyalı anlatmakLon ptllt iilı,yı, geçmemesiydi.Oysaartıkgerekliolan,Türkedebiyatınıyoruınstıl,tllı,şliıı.|
yöntemlerle değerlendirmekti (17),'
Buçalışmayayurtiçiveyurtdışındankendisahasındauzman89yııı'ıır,l,/.'l yazıy|a katkıda bulunml,ştur, Doliyısıyla Türk Edebiyoh Torihi,nde yer iı|(1lı
makalelerin üslüp ve içerik bakımından aynı standartta olmadığı görüleceklil" l}tı noktadan hareketle Huı*u.r, kolektif çalışmalartn zorluğu .izerinde durartık, [ıtı çalışmadaüslüpbirliğinegidilmediğini'heryazarınestetiktercihlerine,tarihvi, kültürleilişkiliyargılar,.,u-üduh.ı"edilmekizinsaygıgösterildiğinibelirtmektctliı
(18).Halman,ınşusözleri,hazırlananeserindilihakkındagerekenipuçl;rrlnııliı
vermektedir:
Kurul,elbette,tutarlıbirredakiyonsağlamakiçinelindengeleniyaptıama'üsliılı birliğine yönelmedi. Eski ve yeni ketimeler ve terimler bakımından da yazarltırııı ,o Başkent Universitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve EdebiYatı Bölünı(i /
ANKARA, e-posta: etugcu@baskent,edu,tr
ErdemoS