• Sonuç bulunamadı

XI. BÖLÜM TÜRKİYE'DE TARIM SEKTÖRÜNÜN GELİŞİMİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "XI. BÖLÜM TÜRKİYE'DE TARIM SEKTÖRÜNÜN GELİŞİMİ"

Copied!
32
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

XI. BÖLÜM

TÜRKİYE'DE TARIM SEKTÖRÜNÜN GELİŞİMİ

Adem ÜZÜMCÜ

GİRİŞ

Türkiye, ekonomik büyüme ve kalkınma sürecinde büyük aşama kay- detmiş, cumhuriyetin kuruluşundan günümüze sanayileşmesini hızlandırmış, çeşitli ürünleriyle dış pazarlarda pay alma yarışına girmiştir. Bu çerçevede günümüzde sanayi üretimi ve dış ticareti ekonomide ağırlık kazansa da ül- kemizde kırsal kesimde halen önemli miktarda nüfus bulunmakta, tarım ve tarıma dayalı sınaî üretim göreli önemini korumaktadır.

Tarım sektörünün Türkiye ekonomisine katkısı, besin ve hammadde kaynağı olması ve tarım dışı sektörlere üretim faktörleri sağlamasıdır. Bu noktada tarım sektörü, gerek stratejik önemi gerekse gıda arz güvenliği için sosyal kaygılarla, birçok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkede olduğu gibi, Türkiye’de de kamu müdahalesinin devam etttiği bir sektör durumundadır.

Bu bölümde, stratejik öneme sahip tarım sektörünün cumhuriyetten gü- nümüze gelişimi ve Türkiye ekonomisindeki yeri çeşitli açılardan tanıtılacak- tır. Bu çerçevede, tarımsal faaliyetlerin özelliklerine kısaca değinilecek, Tür- kiye’de tarım sektörünün yapısal durumu, tarımsal üretimin gelişimi ile tarım ürünleri ve gıda tüketimi üzerinde durulacaktır. Ayrıca tarımın sanayi sektö- rüne girdi temini ve tarım sektöründe girdi kullanımına değinilecek, ardından tarımın gayri safi yurt içi hâsıladaki (GSYİH) yeri ve Türkiye’nin tarım ürünleri dış ticaretinin gelişimi üzerinde durulacaktır. Son olarak Türkiye’nin tarım politikası ve sorunları çok kısa biçimde belirtilecektir.

1. TARIMSAL FAALİYET VE ÖZELLİKLERİ

Tarımsal faaliyet, bitkisel ve hayvansal ürünler üretilmesi ve bu ürünle- rin mamul ve yarı mamul düzeylerinde işlenerek değerlendirilmesi biçiminde tanımlanabilmektedir. Bu tanıma göre, ormancılık ve balıkçılık faaliyeti de

Doç. Dr., Kafkas Üniversitesi, İktisat Bölümü, e-posta: ademuzumcu58@gmail.com

(2)

tarım kapsamına girmektedir535. Tarım, bitkisel ve hayvansal üretim faaliyeti olduğu için bir yandan bu faaliyetleri yürüten çiftçiler açısından bir geçim kaynağı, diğer yandan insanların yaşamını idame ettirmesi açısından strate- jik öneme haiz bir sektördür.

Tarımsal faaliyetlerin kendine has özelliklerine gelince, şu noktaları be- lirtebiliriz:536 Tarımsal faaliyet, büyük oranda iklim koşullarına bağımlıdır.

Tarımsal işletmeler, gelişmiş ve azgelişmiş ülkelerde çoğunlukla küçük öl- çekli aile işletmesidir. Dolayısıyla çiftçi için tarım sadece bir iş değil, bir ya- şam biçimidir. Tarımsal üretim, mevsimsel özellikte olduğu için sürekli değil, kesiklidir. Bu nedenle, tarımsal üretimde işbölümü imkânları, diğer sektörlere göre sınırlıdır. Bu bağlamda tarımsal faaliyet belirli mevsimlerde yapılmak durumundadır. Tarımsal ürünün üretim süresini, diğer sektör ürünlerinde olduğu gibi istenilen ölçüde kısaltmak mümkün değildir. Tarımsal üretimde risk ve belirsizlik daha fazladır, azalan verimler yasası geçerlidir ve tarımsal ürünlerin arz ve talep esnekliği düşüktür. Bu durum tarım sektöründe King Yasasının537 ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Tarımsal faaliyetlerde birim üretim maliyetini sanayide olduğu gibi düşürebilmek kolay değildir. Tarımda ücret düzeyi diğer sektörlere göre daha düşüktür. Ayrıca, azgelişmiş ülkeler- de tarımsal üretimin önemli kısmı, otokonsomosyona gitmektedir. Tarımsal üretimde azgelişmiş ülkelerde ürün çeşitlendirmesi sınırlıdır, bu durum çiftçi gelirinin düşüklüğüne ve tarımsal ürün ihracat geliri istikrarsızlığına yol aça- bilmektedir. Yine hammaddesinin tamamını tarım sektöründen sağlayan tarıma dayalı sanayiler ile tarımsal faaliyetin yürütülmesi için gerekli girdileri temin eden tarımsal sanayilerin (gübre, yem sanayi gibi) faaliyetleri de tarı- mın bu işleyiş özelliklerine bağlı olarak şekillenmektedir.

Tarımsal faaliyetlerin bu özellikleri, tarım sektörünün geliştirilmesinin önemini göstermektedir. Bu bağlamda, her şeyden önce tarım sektörü insan- ların gıda ve beslenme kaynağıdır. Dolayısıyla tarımın birincil işlevi insanla- rın beslenme gereksinimini karşılamaktır538. Bu nedenle tüm ülkeler tarımsal üretimde gıda arz güvenliğini sağlamak amacıyla kendine yeterli (self suffici- ency) olmayı hedeflemektedirler. Özellikle tarımsal üretimin iklim koşullarına bağımlılığı nedeniyle tarımsal üretimin yetersiz olduğu durumlarda ithalat çözüm olabilir. Bununla birlikte, tarımsal ürünlerde kıtlık yaşanan dönemler- de ithalatın yapılabilmesi, dünyada tarımsal ürün fiyatlarının yükseldiği or- tamda, kıt döviz kaynaklarına sahip azgelişmiş ülkeler için kolay değildir.

535 Bahattin Çetin, Uygulamalı Tarım Ekonomisi, Nobel Kitabevi, Ankara: 2013, s.7.

536 Ahmet Erkuş ve diğerleri, Tarım Ekonomisi, Ankara Üniversitesi, Ziraat Fakültesi Araştırma ve Geliştirme Vakfı Yayınla- rı, Yayın No: 5, 1995, ss. 3-5.

537 İngiliz düşünür Gregory King tarafından ileri sürülmüştür. King Yasası, tarımda daha çok tahıl grubunda ortaya çıkmak- tadır. Bu görüşe göre, tarımsal ürün arz miktarlarında aritmetik dalgalanmaya karşı, ürün fiyatları geometrik şekilde yük- selmekte veya düşmektedir. Bu çerçevede tarımsal gelir, ürün miktarı ile ters orantılı olarak değişmektedir. Bkz: Ali Öz- güven, Tarım Ekonomisi ve Politikası, 2. Baskı, Filiz Kitabevi, İstanbul, 1983, s. 171.

538 Zeynel Dinler, Tarım Ekonomisi, 3. Baskı, Ekin Kitabevi, Bursa, 1993, ss. 33-35.

(3)

Öte yandan tarımsal üretimdeki kesiklilik, risk ve belirsizliğin yüksek ol- ması ve tarımda arz ve talep esnekliklerinin düşük olması çiftçinin destek- lenmesi ve tarımsal gelir ve tarımsal ürün fiyatlarının istikrarlı hale getirilme- sini gerektirmektedir. Çünkü güçlü ve verimli işleyen bir tarım sektörü, gıda arzını güvence altına aldığı gibi, pazara dönük tarımsal üretimi sağlamakta, tarıma dayalı sanayi üretimi için hammadde sağlamakta, böylece azgelişmiş ülkelerin önemli üretim ve ihracat geliri kaynağı olabilmektedir. Ayrıca, tarım sektörü kalkınma açısından bir finansman ve üretim faktörü kaynağıdır. Yine tarım sektörü ülkenin üretimine, GSYİH düzeyine ürün katkısı yapan, piyasa ve pazar katkısı sağlayan bir sektördür539.

Gelişmiş bir tarım sektörü ve yüksek gelir sahibi çiftçiler, ülke üretimine katkı yaptıkları gibi başta sanayi olmak üzere diğer sektörlerin ürettikleri mal ve hizmetlere de belirgin bir talep oluşturmaktadır. Bu noktalar bir araya getirildiğinde ülkelerin sanayileşmeleri ve kalkınmalarının tarımdan geçtiği ve tarımın gıda arz güvenliği sağladığı için her zaman desteklenmesi ve korun- ması gereken önemli bir sektör olduğu ifade edilebilir.

2. TÜRKİYE’DE TARIM SEKTÖRÜ: YAPI, TARIMSAL ÜRETİM ve TÜKETİM

Türkiye’de tarım sektörünün yapısal durumu; kır ve tarım nüfusu, tarım- sal istihdamın gelişimi ve tarımsal işletmeler bağlamında, Türkiye’nin tarım- sal üretimi ise ekim alanları dağılımı, bitkisel ve hayvansal üretim miktarları- nın gelişimi çerçevesinde ele alınabilir. Ayrıca bu başlık altında tarımsal ürünler ve gıda tüketimi üzerinde durulacaktır.

2.1. Türkiye’de Tarımsal Nüfus ve Tarımsal İstihdam

Türkiye’de tarım sektörünün yapısal durumu bağlamında ilk olarak Tür- kiye’de kırsal kesimde yoğunlaşan tarımsal nüfusun gelişimine bakılabilir.

Tablo 11.1’de görüldüğü gibi, Türkiye’nin nüfusu 1927’de 13,6 milyonken günümüzde 76,7 milyon kişiye ulaşmıştır. Nüfus artış hızı, 1927-2013 döne- minde aynı hızda gerçekleşmemiş, örneğin II. Dünya Savaşı yıllarında

%1,06 oranında gerçekleşirken 1960 sayımında %2,85 gibi oldukça yüksek bir hıza ulaşmıştır. 1990 sonrası nüfus artış hızı oldukça zayıflamış, 2013’de

%1,37 düzeyinde gerçekleşmiştir. Türkiye’de kır nüfusu (belde ve köylerdeki nüfus), tabloda görüldüğü gibi, kentleşme sürecinin hızlandığı 1950 sonrası zamanla azalmıştır. 1985 sayımıyla birlikte kır nüfusu, kent nüfusunun geri- sinde kalmıştır. Kır nüfusunun payı 2012’de %22,7 düzeyine gerilemiş, 2013’de %8,7 olmuştur. Kntli nüfus oranı da benzer biçimde 2012’de %77,2 iken Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemine (ADNKS) göre %91,3’ye ulaşmış- tır. Türkiye’de kırsal nüfusun 2012 yılında %22,7 iken 2013 yılı sonu itibarıyla

%8,7 oranına düşmesinde 2013 yılında 14 yeni büyükşehir belediyesinin

539 Gülten Kazgan, Tarım ve Gelişme, Filiz Kitabevi, İstanbul, 1993, s. 237.

(4)

kurulması ve bu yerleşim yerlerindeki köylerin mahalle sayılmasının büyük etkisi olmuştur540.

Tablo 11.1: Türkiye’de Kır ve Kent Nüfusunun Gelişimi

Yıl Nüfus Kır

Nüfusu

Kır Nüfusu (%)

Kent Nüfusu

Kent Nüfusu (%)

Nüfus Artış Hızı (%)

1927 13648270 10342391 75,8 3305879 24,2 -

1940 17820950 13474101 75,6 4346249 24,4 1,96

1950 20947188 15702851 75,0 5244337 25,0 2,17

1960 27754820 18895089 68,1 8859731 31,9 2,85

1970 35605176 21914075 61,6 13691101 38,4 2,52

1980 44736957 25091950 56,1 19645007 43,9 2,07

1985 50664458 23798701 47,0 26865757 53,0 2,49

1990 56473035 23146684 41,0 33326351 59,0 2,17

2000* 67803927 23797653 35,1 44006274 64,9 1,83

2010 73722988 17500632 23,7 56222356 76,3 1,59

2012 75627384 17178953 22,7 58448431 77,3 1,20

2013 76667864 6670105 8,7 69997759 91,3 1,37

Kaynak: TÜİK, İstatistik Göstergeler 1923-2013, Yayın No:4361, Ankara: Aralık 2014, ss.5-7. * 2000 yılı sonrası verileri 2007’de geçilen Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemine (ADNKS) göredir.

Türkiye’de kırsal kesimde nüfus azalırken kentleşme ve sanayileşmeye bağlı olarak Tablo 11.2’de görüldüğü gibi, toplam istihdam içinde tarım sek- törünün oransal payı giderek azalmıştır. Bu çerçevede, 1923’de tarımın top- lam istihdamdaki payı yaklaşık %90’nı bulurken 1980 sonrası hızla gerilemiş, 1985’de %47 düzeyine inmiş, 2000’de %36 ve 2013’de %23,6 olmuştur.

Bununla birlikte diğer sanayileşmiş ülkelerle karşılaştırıldığında, tarımın istihdam içindeki payı halen yüksektir. Oysa gelişmiş ülkelerde sanayileşme- ye paralel olarak kentleşme oranı ve sanayide istihdamın arttığı ve tarım sektörünün istihdamdaki payının azaldığı görülmektedir. Türkiye’de ise ye- tersiz sanayileşmeye bağlı çarpık kentleşmeyle birlikte kır nüfusunun azaldı- ğı, tarımdan kopan işgücünün bir kısmının tarıma dayalı sanayiye kayabildi- ği, önemli bir kısmının kayıt dışı ekonomi (işportacılık v.b.) ile inşaat, turizm ve ticaret gibi hizmetler alanında yoğunlaştığı görülmektedir. Nitekim Tablo 11.2’de görüldüğü gibi, 90 yılda sanayinin istihdamdaki payı %19,4 düzeyine yükselebilmişken inşaat dâhil hizmetler sektörünün istihdamdaki payı 2013’de %57 düzeyine erişmiştir.

540 TÜİK, “Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi Sonuçları 2013”, Haber Bülteni, Sayı: 15974, 29 Ocak 2014.

(5)

Tablo 11.2: Türkiye’de İstihdamın Sektörel Gelişimi (Bin Kişi ve %)

Yıl Toplam

İstihdam

Tarım Sanayi Hizmetler

Miktar % Miktar % Miktar %

1927 5031 4525 89,9 159 3,2 347 6,9

1940 7259 6243 86,0 408 5,6 608 8,4

1950 8790 7408 84,3 482 5,5 900 10,2

1960 11945 8342 69,8 791 6,6 2812 23,5

1970 13768 8243 59,9 1338 9,7 4187 30,4

1980 16523 8360 50,6 2060 12,5 6103 36,9

1990 18539 8691 46,9 2625 14,2 7223 39,0

2000* 21580 7769 36,0 3638 16,9 10173 47,1

2010 22594 5683 25,2 4215 18,7 12696 56,2

2013 25524 6015 23,6 4956 19,4 14553 57,0

Kaynak: TÜİK, İstatistik Göstergeler 1923-2013, Yayın No: 4361, Ankara: Aralık 2014, ss.132-134.

* 2000 yılı sonrası verileri 2007’de geçilen Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemine (ADNKS) göredir.

Bu çerçevede günümüzde sanayi üretimi ve dış ticareti ekonomide ağır- lık kazanmış olmasına rağmen ülkemizde kırsal kesimde halen önemli mik- tarda nüfus bulunmakta ve tarım ve tarıma dayalı sınaî üretim, önemini ko- rumaktadır541. Bununla birlikte gelişmiş ülkelerde tarımın GSYİH’dan aldığı pay ile istihdamdaki payı arasında paralellik bulunduğu ve günümüzde ge- lişmiş ülkelerin tarımsal istihdam oranını GSYİH’dan aldığı paya yaklaştıra- rak uzun dönemde tarımı daha az devlet desteğine ihtiyaç duyan hale getir- dikleri görülmektedir. Bu bağlamda, örneğin bazı gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde tarımın GSYİH’dan aldığı pay (Almanya, %0,8; Fransa %1,8; İtalya

%1,8; İspanya %2,6; Polonya %3,6 ve Meksika %4,2) ile istihdamdaki payı birbirine yakın düzeydedir. Oysa Türkiye’de tarımın GSYİH’dan aldığı pay

%9; istihdamdaki payı yaklaşık %24 düzeyindedir. Bu bağlamda Türkiye’de tarımın istihdamdan aldığı payın GSYİH’dan aldığı paya yaklaştırılması ge- rekmektedir. Çünkü bu haliyle tarım sektöründeki yaklaşık her üç çiftçi, milli gelirden bir dilim pay almakta ve bu durum çiftçimizin gelir grupları içindeki göreli yoksulluklarını göstermektedir.

Öte yandan ülkemizde, tarımda mevsimlik olarak istihdam sözkonusu olduğu için ekin-hasat mevsimi dışında tarımsal işgücünün tamamı kullanı- lamamaktadır. Bu bağlamda tarımda önemli miktarda mevsimlik işsizlik bu- lunmakta, ayrıca tarımda yaygın biçimde gizli işsizlik olduğu ileri sürülmekte-

541 Gülcan Eraktan, Türkiye’de Tarım, Tarım Kesimine Yönelik Politikalar ve Avrupa Topluluğu Karşısındaki Duru- mu, Alkar Matbaacılık, Ankara: 1988, s.1.

(6)

dir. Örneğin tarım sektöründe aktif istihdam içinde yaklaşık %25 oranında gizli işsizlik bulunduğu belirtilmektedir542. Ayrıca, Türkiye’de tarımdaki nüfus daha çok ücretsiz çalışan aile bireylerinden oluşmaktadır. Oysa ücretli işgü- cü fazlalığı gelişmiş tarımın göstergesidir. Günümüzde Türkiye’de tarımda kendi hesabına çalışan oranı %43,8; ücretsiz aile işçisi oranı %48,4; ücretli ve yevmiyeli çalışan oranı %6,5 ve işveren oranı %1,3 düzeyindedir543.

2.2. Türkiye’de Tarımsal İşletme ve Alanlar: Sayısal Veriler Türkiye’nin tarımsal işletmelerin durumuna bakıldığında, tarımsal işlet- melerin genel olarak küçük ölçekli olduğu söylenebilir. Tarımsal işletme sayı- sında 1963-1991 döneminde göreli artış olurken 2001’de yapılan en son tarım sayımına göre azalış olmuştur. Tablo 11.3’de görüldüğü gibi 1963’de yaklaşık 3,2 milyon tarımsal işletme bulunurken 1991’de 4 milyona yaklaş- mış, 2001’de 3,1 milyona inmiştir. Bununla birlikte, Türkiye’de tarım işletmesi sayısı AB’ne göre daha yüksek, işletme başına arazi genişliği düşüktür. Tür- kiye’deki tarımsal işletme sayısı AB’nin toplam tarımsal işletme sayısının yaklaşık %25’ni bulmaktadır544.

Ülkemizdeki tarım işletmelerinin en önemli özelliği; kendi arazisini işle- yen işletmelerin hâkim oluşudur. Kullanılan alanlar miras nedeniyle bölün- müş ve dağınıktır. Gizli işsizlik ve işletme sermayesi yetersizliği yanında modern teknolojiyi uygulama zorluğu vardır. İşletme arazilerinin küçük ve parçalı olması, tarımda yeni/modern teknolojiye geçişi engellemektedir545. Modern teknoloji ve girdi kullanımı ancak optimal arazi büyüklüğünün altına düşmemesi kaydı ile etkin ve ekonomik olabilmektedir.

Oysa Tablo 11.3’de görüldüğü gibi ülkemizde 1-50 dekar arası büyük- lükteki işletmeler, mevcut işletmelerin yaklaşık üçte ikisini (%63,5) oluştur- makta, buna karşılık toplam işlenebilir tarım alanının sadece beşte birini (%21,4) işletmektedir ki, bu durum ekilen alan ile işletme sayısı arasındaki çarpıklığı açıkça göstermektedir.

542 Çetin, a.g.e., s. 27.

543 Emine Olhan, “Türkiye’de Kırsal İstihdamın Yapısı”, UNDP ve FAO Türkiye Temsilciliği Raporu, Haziran 2011.

(http://www.undp.org.tr/povRedDocuments/YEM_Kirsal%20Istihdam.pdf. Erişim Tarihi: 01.08.2013).

544 Âdem Üzümcü, “Türkiye ve AB Tarımı: Karşılaştırmalı Bir Analiz ve Ortak Tarım Politikasına Uyum Süreci”, AB Yolun- da Türkiye: Müzakere Sürecinin Ekonomi Politiği, (Editör: M. Dikkaya), Alfa Aktüel Yayınları, Bursa, 2006, s. 162.

545 Âdem Üzümcü, Gümrük Birliği Öncesinde Türkiye’nin Tarım Politikası, Cumhuriyet Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Sivas, Aralık 1995, s. 53.

(7)

Tablo 11.3: Türkiye’de Tarımda İşletme Sayısı ve İşlenen Alan

İşletme Büyüklüğü

(dekar)

1963 1991 2001

İşletme Sayısı

İşlenen Alan

İşletme Sayısı

İşlenen Alan

İşletme Sayısı

İşlenen Alan Adet

(bin)

% Ha.

(bin)

% Adet (bin)

% Ha.

(bin)

% Adet (bin)

% Ha.

(bin)

%

5’den az 399 12,9 114 6,7 25 6,3 66 0,3 178 5,8 48 0,3

5-9 375 12,1 317 1,9 381 9,6 251 1,1 290 9,4 195 1,1

10-19 494 16,0 744 4,5 752 19,0 1004 4,3 539 17,5 737 4,0

20-49 863 27,8 2902 17,3 1274 32,1 3866 16,5 951 30,8 2953 16,0

50-99 562 18,1 3995 23,9 713 18,0 4675 19,9 560 18,2 3812 20,7

100-199 291 9,4 3973 23,8 383 9,7 4921 21,0 327 10,6 4388 23,8

200-499 99 3,2 2842 17,0 174 4,4 4648 19,8 154 5,0 4207 22,8

500-999 11 0,4 755 4,6 24 0,6 1498 6,4 17 0,6 1121 6,1

1000-2499 3 0,1 369 1,9 10 0,3 1385 5,9 4 0,1 547 2,9

2500-4999 1 - 313 1,9 2 - 653 2,8 0.2 - 69 0,4

5000+ 0.5 - 405 2,5 0.4 - 478 2,0 0.05 - 352 2,4

Toplam 3.181 100 16734 100 3.967 100 23451 100 3.077 100 18434 100 Kaynak: TÜİK, İstatistik Göstergeler 1923-2013, Yayın No: 4361, Ankara: Aralık 2014, ss.169-171.

Türkiye’de son dönemde 20-49 dekar arası işletmelerin göreli payı (%16) azalmış, 200-499 dekar arası işletmelerin işledikleri alanın oransal payı (%22,8) artmıştır. Bu durum son dönemde tarımsal işletme büyüklüğü- nün arttığı anlamına gelmektedir. Bununla birlikte Türkiye’de tarımsal işlet- melerin büyüklüğü AB ile karşılaştırıldığında oldukça küçüktür. Tablo 11.4’de görüldüğü gibi, AB ülkelerinde ortalama işletme büyüklüğü 12,6 hektar iken Türkiye’de ancak yarısına ulaşmaktadır.

(8)

Tablo 11.4: Türkiye ve AB Ülkelerinde Tarım Arazisi, İşletme Büyüklüğü ve Tarımsal Nüfus

Ülkeler İşlenebilir Tarım Arazisi (2009-Bin Hektar)

İşletme Sayısı

(2007-Bin Adet) Ortalama İşletme Büyüklüğü (2007-Hektar)

Tarımsal İşgücü (2009-Bin Kişi)

İngiltere 17709 300 53,8 321

Fransa 29385 527 52,1 752

Almanya 16890 371 45,7 649

İspanya 23105 1044 23,8 786

İtalya 13338 1679 7,6 849

Polonya 15625 2391 6,5 2107

Macaristan 5783 626 6,8 174

Yunanistan 3819 860 4,7 537

AB (27) 178443 13700 12,6 11120

Türkiye 18434* 3077* 6,0* 6097*

Kaynak: Avrupa Komisyonu, http://ec.europa.eu/agriculture/agrista/2010/table_en/B0-1-2012.pdf (Erişim:

02.08.2013). * Türkiye verileri, TÜİK, 2001 tarım sayımı verileridir. Tarımsal işgücü 2012 yılına aittir.

Öte yandan AB ortalamasının çok üstünde tarımsal işletme büyüklüğü ortalamasına sahip ülkeler bulunmaktadır. Örneğin, ortalama tarımsal işlet- me büyüklüğü hektar olarak İngiltere’de 53,8; Fransa’da 52,1 ve Almanya’da 45,7’dir. Macaristan, Polanya ve İtalya’nın ortalama tarımsal işletme büyük- lüğü Türkiye’ye yakın Yunanistan’ın daha küçüktür.

2.3.Türkiye’de Tarımsal Arazi Kullanımı ve Tarımsal Üretim 2.3.1. Türkiye’de Tarımsal Arazi Kullanımının Gelişimi

Türkiye’nin toprak varlığı ve tarım arazisi kullanımına bakıldığında, eki- lebilir tarım arazisinin arttığı, ekilebilir arazi içinde özellikle tahılların ağırlıklı yer tuttuğu, nadasa bırakılan alanların 1982’ye kadar arttıktan sonra azal- maya başladığı, ormanlık alanların yaklaşık iki katına çıktığı görülmektedir.

Son dönemdeki artış dışında, çayır ve mera arazilerinde azalma olmuştur.

(9)

Tablo 11.5: Türkiye Tarım Arazisi, Çayır-Mera ve Orman Miktarı (Bin Hektar ve %)

Yıllar

Tahıl ve Diğer Bitkisel Ürünler Sebze

Bahçeleri Diğer Meyve Bağ

Alanı Zeytinlik Orman Çayır Mera Toplam Ekilen Nadas

1948 Miktar 13900 9477 4423 - 695 536 277 10492 -

% 90,2 68,2 31,8 4,5 3,5 1,8 13,4 -

1958 Miktar 22765 14764 8001 - 696 710 513 10584 -

% 92,2 64,9 35,1 2,8 2,9 2,1 13,5 -

1982 Miktar 23581 16967 6614 618 1426 655 811 20199 -

% 87,0 72,0 28,0 2,3 5,3 2,4 3,0 25,7 -

1991 Miktar 23979 18776 5203 652 1560 586 877 20199 12378

% 86,7 78,3 21,8 2,4 5,6 2,1 3,2 25,7 15,8

2001 Miktar 23001 18087 4914 799 1425 525 600 20703 14617

% 87,3 78,6 21,4 3,0 5,4 2,0 2,3 26,4 18,6

2013 Miktar 19766 15618 4148 808 1937 469 826 21678 14617

% 83,0 80,0 20,0 3,5 8,1 1,9 3,4 27,4 18,6

Kaynak: TÜİK, İstatistik Göstergeler 1923-2013, Yayın No: 4361, Ankara: Aralık 2014, s. 172.

2013 yılı verilerine göre, yaklaşık 78,5 milyon hektarlık Türkiye toprakla- rı içinde ekilebilecek arazi varlığı yaklaşık 23,8 milyon hektarla tüm toprakla- rın yaklaşık %30’nu oluşturmaktadır. Ormanlık alanlar yaklaşık 21,7 milyon hektarla tüm toprakların %27,4’nü, çayır ve mera arazileri ise yaklaşık 14,6 milyon hektarla Türkiye topraklarının %18,6’sını kaplamaktadır.

Tablo 11.5’de görüldüğü gibi, ekilebilecek araziler dikkate alındığında, 2013 yılı itibarıyla tahıl ve diğer bitkiler ekim alanı 19,76 milyon hektarla eki- lebilecek arazilerin %83’nü oluşturmaktadır. Tahıllar ve diğer bitkisel ürünler ekilebilecek arazinin yaklaşık 15,6 milyonu (%80) ekilirken yaklaşık 4,1 mil- yon hektarı (%20) nadasa bırakılmaktadır.

Tarım arazilerinin %3,5’nu sebze bahçeleri, %8,1’ni diğer meyve, içecek ve baharat bitkileri, %1,9’nu bağ alanları ve %3,4’nü zeytin ağaçları kapla- maktadır. Son dönemde zeytinlik alanları, diğer meyve ve sebze bahçeleri alanında oransal bir artış görülürken bağ alanlarının payında göreli azalış dikkati çekmektedir. Ayrıca, tahıl ve diğer bitkiler toplam alanı ve ekilebilen kısmında 2001 sonrası azalış olduğu görülmektedir.

2.3.2. Türkiye’de Tarımsal Üretimin Gelişimi

Türkiye’de tarımsal üretimin gelişimi bitkisel üretime ait ekim alanları, üretim, verim ve hayvansal üretimin gelişimi bağlamında ele alınabilir.

(10)

a) Bitkisel Üretimde Gelişmeler

Türkiye’de bitkisel üretim bağlamında hububat, baklagiller, yağ bitkileri, endüstri bitkileri ile meyve ve sebzelerin ekim alanları, üretim miktarı ve ve- rimlerine bakılabilir. Bu amaçla bu ürünlere ilişkin ekim alanları, üretim ve verim verileri beşer yıllık dönemler itibarıyla verilecek, böylece dönem içi dalgalanmalara bağlı değerlendirme hatalarından kaçınılabilecektir. Ayrıca, 2010-2013 dönemi değerlerine de yer verilecektir.

Tablo 11.6: Türkiye’de Önemli Hububatın Ekim Alanı, Üretim ve Verimleri

Dönemler Buğday Arpa Mısır

Alan Üretim Verim Alan Üretim Verim Alan Üretim Verim 1925-1929 2946 1847 0,63 1267 1182 0,93 361 416 1,15 1955-1959 7307 7600 1,04 2665 3287 1,23 705 873 1,24 1975-1979 9305 16420 1,76 2651 4828 1,82 589 1285 2,18 1985-1989 9380 18320 1,95 3378 6480 1,92 541 2120 3,92 1990-1994 9656 19640 2,03 3445 7300 2,12 519 2171 4,18 1995-1999 9374 18830 2,01 3655 8080 2,21 536 2115 3,94 2000-2004 9260 19900 2,15 3574 8180 2,29 542 2480 4,57 2005-2009 8176 19425 2,18 3338 7916 2,37 568 4014 7,07 2010 8103 19674 2,43 3040 7250 2,38 594 4310 7,25 2011 8096 21800 2,70 2868 7600 2,65 589 4200 7,13 2012 7530 20100 2,67 2749 7100 2,58 622 4600 7,39 2013 7773 22050 2,83 2721 7900 2,90 660 5900 8,93 Kaynak: TÜİK, İstatistik Göstergeler 1923-2013, Yayın No: 4361, Ankara: 2014, ss. 173-174 ve 181-182 ; Bahattin

Çetin, Uygulamalı Tarım Ekonomisi, Nobel Yayınevi, Ankara, 2013, s. 30; Alan: 1000 Hektar, Üretim:

1000 Ton, Verim: Ton/Hektar.

Türkiye’de buğday, arpa ve mısır gibi insan gıdası, tarıma dayalı sanayi girdisi ve hayvan beslenmesinde önemli yer tutan hububatın 1925’den gü- nümüze ekimi, üretim ve verimliliklerine bakıldığında, buğdayın ekim alanın- da Tablo 11.6’da görüldüğü gibi, 1950’li yıllarda tarımda mekanizasyon artışı sonucu hızlı genişleme görülmüş, 2,9 milyon hektar civarındaki buğday ekim alanı 1955-1959 döneminde 7,3 milyon, 1990-1994 döneminde 9,6 milyon hektara ulaşmıştır. Buğday ekim alanı 1994’den sonra görece azalarak 2013’de yaklaşık 7,8 milyon hektara gerilemiştir. Buğdayın üretim düzeyi 1925’den günümüze 10 katın üzerinde artarak yaklaşık 1,8 milyon ton civa- rından son yıllardaki en iyi hasat yılı olan 2013’de 22 milyon tona ulaşmıştır.

(11)

Buğday üretiminde verim 4 katın üzerinde artarak hektara 2,8 tona ulaşmış- tır. Arpanın ekim alanı 2,5 kat, üretimi 7 kat artış gösterirken verim artışı 3 kat olmuştur. Mısırda ekim alanı artışı buğday ve arpaya göre daha az olsa da üretim 14 kat artmış, verim artışı 7 katı bulmuş ve 1925-1929 döneminde hektara 1,15 ton mısır üretilirken 2013’deki rekor düzeyindeki iyi hasatın da etkisiyle günümüzde 8,9 ton mısır üretilir hale gelmiştir.

Bu üç hububatta önemli üretim artışlarına rağmen son dönemde mısır ve buğday ithalatının artmasında, unlu mamüller sanayinde kaliteli una ihti- yacının artması ve yem sanayinin yem hammaddesi temininde yetersizlik içinde bulunması etkili olmaktadır.

Baklagillerden kuru fasulye, mercimek ve nohutun ekim alanı, üretim ve verimlerindeki gelişmelere bakıldığında, kuru fasulyenin ekim alanı 52.000 hektardan 173.000 hektara kadar çıkmış, ancak, günümüzde 84.713 hektara gerilemiştir. Kuru fasulyenin üretim miktarı, dönem boyunca artarak 42000 tondan 240.000 tona kadar çıksa da günümüzde 195.000 ton olmuştur. Ve- rim artışı görece zayıf kalmış, yaklaşık 3 kat artarak hektara 2,3 tona eriş- miştir (Tablo 11.7).

Tablo 11.7: Türkiye’de Önemli Baklagillerin Ekim Alanı, Üretim ve Verimleri

Dönemler Kuru Fasulye Mercimek Nohut

Alan Üretim Verim Alan Üretim Verim Alan Üretim Verim

1925-1929 52 42 0,81 24 12 0,50 41 30 0,73

1955-1959 114 136 1,19 82 69 0,84 84 87 1,04

1975-1979 102 159 1,56 180 194 1,08 157 190 1,21

1985-1989 167 191 1,14 849 791 0,93 639 643 1,01

1990-1994 168 201 1,20 760 686 0,90 841 775 0,92

1995-1999 173 233 1,35 577 549 0,95 707 673 0,95

2000-2004 170 241 1,42 463 504 1,09 635 591 0,93

2005-2009 114 179 1,57 357 432 1,21 509 548 1,08

2010 103 213 2,06 234 447 1,90 456 531 1,16

2011 94,6 201 2,12 215 406 1,89 446 487 1,09

2012 93,2 200 2,15 237 438 1,84 416 518 1,24

2013 84,7 195 2,30 281 417 1,48 424 506 1,19

Kaynak: TÜİK, İstatistik Göstergeler 1923-2013, Yayın No: 4361, Ankara: 2014, ss. 175-176 ve 181-182 ; Bahattin Çetin, Uygulamalı Tarım Ekonomisi, Nobel Yayınevi, Ankara, 2013, s. 31; Alan: 1000 Hektar, Üretim:

1000 Ton, Verim: Ton/Hektar.

(12)

Mercimek (kırmızı ve yeşil) ekim alanı 24.000 hektardan 850.000 hekta- ra kadar ulaşsa da daha sonra gerileyerek 281.178 hektara inmiştir. Merci- mek üretimi, 12.000 tondan 791.000 tona yükselmiş, 1990 sonrası gerileye- rek 417.000 tona düşmüştür. Mercimekte verim, 1955’e kadar yükselmiş, 2005-2009 dönemi haricinde, neredeyse aynı kalırken 2005 sonrası artarak hektara 1,90 tona kadar yükselmiştir. Nohut ekim alanı 41.000 hektar düze- yinden 841.000 hektara yükselmiş, daha sonra gerileyerek 424.000 hektara inmiştir. Bu bağlamda beslenmede önemli baklagillerin ekim alanında geri- lemeler dikkat çekici olmuştur. Nohut üretimi 30.000 ton düzeyinden 775.000 tona ulaştıktan sonra gerilemiş, 2013’de 506.000 tona düşmüştür. Nohutta verim 2005 sonrası artarak hektara 1,2 ton düzeyinde gerçekleşmiştir.

Yağ bitkilerinin ekim alanı, üretim ve verimlerindeki gelişmelere bakıldı- ğında; ayçiçeği ekim alanı, üretim ve veriminde 1945’den 1985’e önemli artış olmuş, verimdeki artış nedeniyle 1985 sonrası ekim alanı azalmasına rağ- men üretim miktarı artmış, 2013’de yaklaşık 610.000 hektarlık alandan 1,523 milyon ton ayçiçeği elde edilmiştir. Ayçiçeğinde verim 1950 öncesi oldukça düşükken günümüzde hektara 2,5 tona ulaşmıştır (Tablo 11.8).

Tablo 11.8: Türkiye’de Önemli Yağ Bitkileri Üretimi

Dönem

Ayçiçeği Yer Fıstığı Soya Susam

Alan Üretim Verim Alan Üretim Verim Alan Üretim Verim Alan Üretim Verim

1945-1949 82 55 0,67 3 4 1,33 1 1 1,00 61 29 0,48

1955-1959 152 112 0,74 8 21 2,63 6 5 0,83 80 47 0,59

1975-1979 419 514 1,23 21 51 2,43 9 6 0,67 42 26 0,62

1985-1989 725 1048 1,45 24 60 2,50 81 177 2,19 98 43 0,44

1990-1994 616 833 1,35 28 66 2,36 45 100 2,22 85 36 0,42

1995-1999 580 878 1,51 32 79 2,47 23 58 2,52 67 30 0,45

2000-2004 539 800 1,48 28 81 2,89 20 61 3,05 47 23 0,49

2005-2009 572 999 1,75 25 85 3,40 10 36 3,60 34 23 0,68

2010 641 1320 2,05 27 97 3,54 23 87 3,69 32 23 0,73

2011 655 1335 2,03 25 90 3,55 26 102 3,87 27 18 0,68

2012 604 1370 2,27 37 123 3,28 32 122 3,86 29 16 0,56

2013 610 1523 2,50 40 141 3,53 43 180 4,16 25 15 0,62

Kaynak: TÜİK, İstatistik Göstergeler 1923-2013, Yayın No: 4361, Ankara: 2014, ss. 177-178 ve 181-182;

Bahattin Çetin, Uygulamalı Tarım Ekonomisi, Nobel Yayınevi, Ankara, 2013, s. 33; Alan: 1000 Hektar, Üretim: 1000 Ton, Verim: Ton/Hektar.

(13)

Yer fıstığı ekiliş alanında son dönemde belirgin bir artış gözlenmektedir ve 2013’de 40.000 hektarlık alanda üretim yapılmıştır. Yer fıstığı üretimi 4.000 tondan verim artışına bağlı olarak (3,5 ton/hektar) 2013’de 141.000 tona çıkmıştır. Soya fasulyesi ekim alanı ve üretiminde 1985’e kadar artış yaşanırken bu dönemden sonra özellikle yem sanayi ihtiyacı için soya ithali artışıyla birlikte ekim alanı ve üretimi gerilemiştir. Son iki-üç yılda ekim alan- ları artışı ve verimin yüksek olması (4,16 ton/hektar) nedeniyle 2013’de 43.000 hektarlık alanda 180.000 ton soya üretimi gerçekleşmiştir. Susam ekim alanı ve üretiminde benzer biçimde, görece zayıf bir artış 1985’e kadar yaşanmış, son dönemde ekim alanı ve üretiminde belirgin azalış görülmüş- tür. Susam üretiminde verim, genelde düşük (0,60 ton/hektar) düzeydedir.

Tablo 11.9: Türkiye’de Bazı Endüstri Bitkileri Üretimi

Dönem

Pamuk Şekerpancarı Tütün Patates

Alan Üretim Verim Alan Üretim Verim Alan Üretim Verim Alan Üretim Verim

1925-1929 136 56 0,41 8 32 4,0 69 52 0,75 32 70 2,2

1955-1959 628 166 0,26 133 2308 17,6 170 121 0,71 125 1278 10,2 1975-1979 659 496 0,75 252 8589 34,1 273 256 0,94 179 2752 15,4 1985-1989 659 568 0,86 347 11135 32,1 215 201 0,93 196 4162 21,2 1990-1994 605 604 1,00 403 14630 36,3 300 279 0,93 194 4500 23,2 1995-1999 739 828 1,12 427 16700 39,1 254 242 0,95 209 5210 24,9 2000-2004 667 928 1,39 354 14823 41,8 200 149 0,75 195 5134 26,3 2005-2009 517 804 1,56 321 14962 46,6 148 107 0,72 152 4277 28,1

2010 480 817 1,70 329 17942 54,5 81 53 0,65 141 4548 32,3

2011 542 955 1,76 297 16126 54,2 77 45 0,56 145 4648 32,1

2012 488 858 1,76 281 15000 53,3 108 80 0,74 172 4795 27,9

2013 451 877 1,95 291 16483 56,6 136 90 0,66 125 3955 31,5

Kaynak: TÜİK, İstatistik Göstergeler 1923-2013, Yayın No: 4361, Ankara: 2014, ss. 179-180 ve 183-184;

Bahattin Çetin, Uygulamalı Tarım Ekonomisi, Nobel Yayınevi, Ankara, 2013, s. 34; Aan: 1000 Hektar, Üretim: 1000 Ton, Verim: Ton/Hektar.

Türkiye’nin tarıma dayalı sanayisine (tekstil, şeker ve tütün sanayi) hammadde sağlayan ve ayrıca beslenme açısından önemli yer tutan endüst- ri bitkilerinin ekim alanları, üretim ve verim düzeylerindeki gelişmelere bakıl- dığında; pamuk ekim alanı, 136.000 hektardan 739.000 hektara ulaşmış, daha sonra azalarak 2013’de 451.000 hektara inmiştir (Tablo 11.9). Pamuk üretimi, 1925’den günümüze düzenli biçimde artarak 56.000 tondan 2011’de

(14)

955.000 tona ulaşmış, 2013’de 877.000 ton olmuştur. Pamuk verim artışı 5 kata yaklaşmış ve günümüzde yaklaşık 1,95 ton/hektar olmuştur.

Şeker pancarı ekimi 1995-1999 dönemine kadar hızla artmış, sonra azalarak 2013’de geçici verilere göre 291 bin hektar olmuştur. Şekerpancarı üretimi, ekim alanı ve verim artışının etkisiyle 2010’da 18 milyon tona kadar yaklaşmış, 2013 geçici verilerine göre 16,5 milyon tona yaklaşmıştır. Verim düzeyi 14 kat artarak 57 ton/hektara yaklaşmıştır. Son dönemde serbest ticaret anlaşmaları, izlenen tarım politikaları yanısıra, şeker pancarı alternatifi mısır şurubunun (glikoz) ucuz maliyeti nedeniyle şekerleme sanayinde kulla- nılması şeker pancarı üretiminde göreli azalmalara neden olmuştur.

Türkiye’nin 1980’lere kadar önemli ihraç kalemi olan tütün ekim alanı büyük ölçüde azalmış, 2013 yılı geçici verilerine göre 136 bin hektara inmiş- tir. Verimin görece gerilediği (0,66 ton/hektar) tütün üretimi, ekim alanlarının genişlediği 1990-1994 dönemine kadar artmış, sonra azalarak 2011’de 45 bib tona inse de 2013 geçici verilerine göre 90 bin ton olmuştur.

Önemli gıda kaynağı patatesin ekim alanı ise 32 bin hektar düzeyinden 210 bin hektara kadar ulaşmış, 2013’de 125 bine gerilemiştir. Patates üreti- mi, geçmişten günümüze ekim alanı ve verim artışının etkisiyle 70 bin ton düzeyinden 5,2 milyon tona yükselmiş, 2010 sonrası gerileyerek, 2013’de ekim alanının daralmasının etkisiyle 2013’de yaklaşık 4 milyon ton olmuştur.

Patates verim düzeyi son dönemde 31,5 ton/hektar düzeyine erişmiştir.

Tablo 11.10: Türkiye’de Bazı Önemli Sebzelerin Üretimi (Bin ton)

Yıl Domates Salatalık Taze

Fasulye Kuru

Soğan Karpuz

1970 1810 400 250 680 2170

1980 3550 500 300 960 3000

1990 6000 1000 430 1550 3300

1995 7250 1250 460 2850 3600

2000 8890 1825 514 2200 3940

2005 10050 1745 555 2070 3970

2010 10052 1739 588 1900 3683

2011 11003 1749 615 2141 3864

2012 11350 1742 621 1736 4022

2013 11820 1755 632 1905 3887

Kaynak: TÜİK, İstatistik Göstergeler 1923-2013, Yayın No: 4361, Ankara: 2014, ss.185-186.

(15)

Görüldüğü üzere, tahıllar-hububat, işlenen arazinin büyük kısmını oluş- turmakta, Türkiye’de pamuk, şeker pancarı, patates, ayçiçeği gibi bitkiler, tahılları takip etmektedir. Ekim alanları, 1990’lar sonrası tarımsal desteklerin azaltılması/minimum düzeyde sürdürülmesi nedeniyle azalmıştır. Buna kar- şın verim artışları paralelinde üretim artışları sürmüştür. Ayrıca, Türkiye’de mera ve çayır alanları yetersizdir. Yem bitkileri alanı, AB’nin 1/10 kadarıdır.

Oysa hayvancılığın gelişmesi için yem bitkileri ekiliş alanının artırılması ge- reklidir. Gelişmiş ülkelerde ekilen arazilerde tahılların payı %50, endüstri bitkilerinin payı %25, baklagil ve yem bitkilerinin payı %10 civarındadır. Tür- kiye’de yem bitkilerinin ekim alanındaki payı sadece %1,2’dir546.

Türkiye’de domates, salatalık, taze fasulye, kuru soğan ve karpuz gibi önemli sebzelerin 1970’den günümüze üretim miktarlarının gelişimine bakıl- dığında; dünya üretiminde ilk 3-4 arasında bulunduğumuz domates üretimi hızla artmış, 1970’de 1,8 milyon tonken günümüzde 11,8 milyon tona ulaş- mıştır (Tablo 11.10). Domates, sofralarda taze olarak tüketilmekte, tarıma dayalı sanayide (salça ve konserve) kullanılmaktadır ve ihracatta önemli potansiyele sahiptir. Yine diğer sebzeler üretiminde 1970’den günümüze önemli artışlar olmuştur. Örneğin salatalık üretimi 4 kattan fazla, taze fasulye 2,5 kat, karpuz üretimi yaklaşık 2 kat ve kuru soğan üretimi 3 kata yakın artmıştır.

Meyve üretiminde cumhuriyetin kuruluşundan günümüze önemli geliş- meler olmuştur. Türkiye’de tropik meyveler hariç neredeyse tüm meyveler üretilmektedir ve bazı meyvelerin üretiminde (fındık, kuru üzüm, incir, kiraz v.b) dünyada ülkemiz ilk sıralarda bulunmaktadır. Bu bağlamda ilk sırada yer aldığımız fındık üretiminde ağaç sayısı 1936’den günümüze artarak yaklaşık 348 milyona çıkmış, fındık üretimi 2012’de 660.000 tona ulaşmış, 2013’de gerileyerek 549.000 ton olmuştur. (Tablo 11.11). Fındık üretiminde 2010- 2013 döneminde belirgin dalgalanmalar sözkonusudur.

Üzüm ekim alanı dikili bağ miktarı 850.000 hektara kadar ulaşsa da gü- nümüzde 469.000 hektara gerilemiş, üzüm üretimi, günümüzde 4 milyon tona ulaşmıştır. Benzer biçimde tabloda yer alan ve burada yer veremediği- miz diğer meyvelerin ağaç sayısı ve üretiminde önemli artışlar olmuştur.

Ayrıca meyve veren zeytin ağacı sayısı 2013’de 129 milyon adete ulaşmış, zeytin üretimi 1,7 milyon tona ulaşmıştır. Zeytin sofralık tüketim (390.000 ton) yanısıra, yağ üretiminde (yaklaşık 1,3 milyon ton) kullanılmakta ve zey- tin ihracatı yapılmaktadır. Çay üretimi 205.000 üreticinin geçimini sağladığı bir alandır. 2013 yılı itibarıyla çay üretimi 764.255 dekarlık alanda yapılmış ve 1,180 milyon ton miktarında yaş çay yaprağı üretimi gerçekleşmiştir.

546 Üzümcü, “Türkiye ve AB Tarımı: Karşılaştırmalı Bir Analiz ve Ortak Tarım Politikasına Uyum Süreci”, s. 162.

(16)

Tablo 11.11: Türkiye’de Bazı Meyvelerin Ağaç Sayısı ve Üretimi

Yıl Elma Şeftali Üzüm Kayısı ve

Zerdali İncir Fındık Mandalina Portakal

A B A B A B A B A B A B A B A B

1936 6,0 101 0,9 6 344 937 4,5 69 3,6 147 178 64 0,2 2 0,5 21 1950 6,3 125 1,1 9 561 1399 5,8 51 4,4 86 127 26 0,5 3 3,8 29 1960 13,8 208 4,4 57 757 2775 8,3 43 6,4 145 161 58 1,4 28 5,5 179 1970 19,0 748 5,6 112 845 3850 8,1 95 5,9 214 184 255 2,4 68 7,4 445 1980 27,8 1430 7,8 240 820 3600 8,8 160 5,9 205 247 250 3,7 167 8,6 679 1990 31,5 1900 10,5 350 580 3500 9,9 300 9,6 300 264 375 6,8 345 9,8 735 2000 32,3 2400 12,2 430 535 3600 12,7 579 8,9 240 282 470 8,4 560 11,7 1070 2010 41,4 2600 14,3 539 478 4255 14,8 476 9,4 255 356 600 9,5 858 13,4 1710 2011 42,7 2680 13,4 546 402 3831 14,9 676 9,4 260 354 430 9,7 872 12,9 1730 2012 45,2 2889 14,2 611 462 4185 15,2 795 9,4 275 348 660 9,8 874 13,2 1661 2013 47,1 3128 14,5 638 469 4011 15,5 812 9,6 299 348 549 10,1 942 13,5 1781 Kaynak: TÜİK, İstatistik Göstergeler 1923-2013, Yayın No: 4361, Ankara: 2014, ss.187-198.

A: Meyve Veren Ağaç Sayısı (Milyon), Üzüm Bin hektar, B: Üretim: bin ton.

b) Hayvansal Üretimde Gelişmeler

Tarımsal faaliyette hayvansal üretim (küçükbaş, büyükbaş hayvan, ka- natlı üretimi, arıcılık ve balıkçılık) de önemli yere sahiptir. Bu bağlamda, Tür- kiye’de gıda ve tarıma dayalı sanayi açısından önem taşıyan hayvan sayıla- rında dönemler itibarıyla görülen gelişmelere bakıldığında; Tablo 11.12’de görüldüğü gibi, Türkiye’de küçükbaş ve büyükbaş hayvan sayısında 1980’li yıllara kadar önemli gelişmeler görüldüğü dikkati çekmektedir.

(17)

Tablo 11.12: Türkiye’de Hayvan Sayılarındaki Gelişmeler (1000 Adet)

Yıl Koyun Kıl

Keçisi Tiftik

Keçisi Sığır Tavuk-

Horoz Arı Kovanı

1930 10498 8316 2839 4735 - -

1940 26271 11394 5500 9759 18446 1148

1950 23082 14498 3966 10123 19344 1028

1960 34463 18636 5995 12435 27164 1487

1970 36471 15040 4443 12756 32306 1821

1980 48630 15385 3658 15894 58584 2225

1990 40553 9698 1279 11377 96676 3283

2000 28492 6828 373 10761 258168 4267

2010 23089 6140 152 11369 234918 5602

2011 25031 7126 151 12386 237873 6011

2012 27424 8199 158 13915 253712 6348

2013 29284 9059 166 14415 266153 6641

Kaynak: TÜİK, İstatistik Göstergeler 1923-2013, Yayın No: 4361, Ankara: 2014, ss. 200-209.

Bununla birlikte 1980’de 49 milyon başa ulaşan koyun ve 16 milyon ba- şa ulaşan sığır sayısı, bu yıldan sonra hızla azalmıştır. Koyun sayısı 2010 yılında 23 milyon civarında iken son birkaç yılda artarak günümüzde 29,3 milyona ulaşmış, kıl keçisi sayısı 1930’lardaki düzeye inerken, asıl gerileme tiftik keçisi miktarında olmuştur. Sığır sayısında son dönemde verilen destek- lerin etkisiyle yeniden toparlanma görülmüş ve 2013’de yaklaşık 14,4 milyon başa ulaşılmıştır. Bu gelişmelerin etkisi et ve süt üretiminde görülmüş, hay- vansal üretime yönelik desteklerin istikrarlı olmaması, süt ve et fiyatlarının düşmesine yol açmıştır. Bu durum hayvan sayısı ve et üretiminde dönemsel azalmalara yol açmış, özellikle 2000 yılı sonrası canlı hayvan veya et ithali söz konusu olmuştur.

Öte yandan düzenli olarak artan tavuk ve horoz sayısı, tavuk gribi has- talığı sonrası hızla gerilemiş, son dönemde artarak 2013’de 266,1 milyona ulaşmıştır. Tavuk ve yumurta üretiminde Türkiye bölgede rekabetçi bir ülke konumundadır ve önemli bir ihracat kapasitesine sahiptir. Bir başka önemli üretim alanı arıcılığa bakılınca, 1940’da 1,1 milyon civarındaki kovan sayısı 2013’de 6,6 milyonu aşmış, bal üretimi de 5000 ton düzeylerinden 95000 ton düzeyine yaklaşmıştır.

(18)

Tablo 11.13: Türkiye’de Hayvansal Üretimin Gelişimi

Yıl

Süt (1000 Ton)

Et (1000

Ton)

Yumurta (Milyon

Adet)

Bal (Ton)

Balık (1000 Ton) Deniz Kültür

1935-1939 2522 62 1033 5174 - -

1955-1959 3811 145 1204 8060 - -

1965-1969 4348 191 1612 12068 - -

1975-1979 5087 223 3634 22939 - -

1985-1989 9766 521 6199 38563 510 4

1995-1999 10298 479 12024 65928 463 44

2000-2004 9797 432 11872 67861 454 76

2005-2009 12035 464 12707 80696 408 139

2010 13543 780 11840 81115 445 167

2011 15056 776 12954 94245 477 188

2012 17401 916 14911 89162 396 212

2013 18224 996 16497 94694 339 233

Kaynak: TÜİK, İstatistik Göstergeler 1923-2013, Yayın No: 4361, Ankara: 2014, ss. 202-209.

Öte yandan son dönemde büyükbaş hayvan sayısının artmasıyla birlik- te et üretiminde belirgin artış olmuş, örneğin bir önceki dönemde ortalama 465.000 ton civarındaki et üretimi 2010’da 780.000 ton olmuş ve 2013’de yaklaşık 1 milyon tona ulaşmıştır. Buna karşın büyükbaş hayvan sayısındaki dönemsel değişmeler, süt üretiminin dönemler itibarıyla yılda 1-2 milyon ton gibi büyük oranda oynamasına yol açmıştır. Bu çerçevede örneğin süt üreti- mi 1995-1999 döneminde ortalama 10,3 milyon tondan bir sonraki dönem 9,8 milyon tona düşmüş, 2005-2009 döneminde ortalama 12 milyon ton ol- muştur. Son bir kaç yılda artan süt üretimi 2013’de 18,2 milyon tona yüksel- miştir (Tablo 11.13).

Türkiye’de balık üretimi de son dönemde gelişmektedir. Bu gelişmede kültür balıkçılığının etkisi büyüktür. Bu bağlamda deniz balıkları ve diğer deniz ürünleri miktarı 510.000 tondan gerileyerek 2013’de 339.000 tona düşerken kültür balıkçılığı üretimi 1985 sonrası hızla artarak 4.000 tondan günümüzde 233.000 tona ulaşmıştır.

Öte yandan TÜİK verilerine göre ülkemizde tarım işletmelerinin %62,3’ü bitkisel ve hayvansal üretime birlikte yer vermekte, %37,2’si sadece bitkisel üretim gerçekleştirirken %0.5’nde yalnız hayvancılık yapılmaktadır. Bitkisel

(19)

ve hayvansal üretimi birlikte yapan işletmeler ekilebilir arazinin %66,4’nü, sadece bitkisel üretim yapan firmalar ekilebilir arazinin %33,6’nı kullanmak- tadırlar.

Ayrıca tarımsal üretimin (bitkisel ve hayvansal üretim) pazarlanan değe- rine göre Türkiye’de 2013’de bitkisel üretim 76,6 milyar TL, hayvansal üretim (canlı hayvan ve hayvansal ürünler) 53,8 milyar TL olmak üzere toplam ta- rımsal üretim yaklaşık 130,4 milyar TL olmuştur. Buna göre toplam tarımsal üretim değerinin %59’u bitkisel üretim, %41’i ise hayvansal üretimden oluş- maktadır.

2.3.3. Türkiye’de Tarımsal Ürünler ve Gıda Tüketimi

Türkiye, bulunduğu iklim koşulları itibarıyla çok çeşitli tahıllar, baklagil- ler, sebze ve meyve üretimini gerçekleştiriyor olsa ve bazı ürünler üretiminde dünyada ilk sıralarda bulunsa bile, Türkiye’de tahıllar ağırlıklı bir beslenme ve tarımsal ürün ve gıda tüketimi bulunmaktadır. Bilindiği gibi, azgelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde yetersiz gıda maddeleri arzı ve yetersiz gelir gibi nedenlerle beslenme genellikle tahıl ağırlıklıdır ve dengeli beslenmeden uzaktır.

Tablo 11.14: Türkiye ve Bazı AB Ülkelerinde Kişi Başı Yıllık Gıda Tüketimi (2005-2007, kg) Gıda Maddeleri Almanya İtalya Fransa Polonya Türkiye

Buğday 78,6 150,2 108,0 108,4 209

Pirinç 3,5 10,4 6,5 2,0 6,5

Patates 68,6 44,7 50,6 120,7 59,9

Katı/Sıvı Yağ 18,1 27,9 15,5 5,3 7,8

Şeker 37,4 43,6 36,5 33,8 27,2

Et/Karkas 95,2 104,1 117,3 84,2 20,7

Süt ve Süt Ürünleri 64,1 57,7 70,2 93,7 37,8

Yumurta 12,7 11,1 15,2 - 6,2

Peynir 20,4 21,0 23,4 12,8 -

Kaynak: EUROSTAT, Basic Statistics of the EU, 2007’den aktaran Bahattin Çetin, Uygulamalı Tarım Ekonomisi, Nobel Yayınevi, Ankara, 2013, s. 42.

Bu çerçevede son dönemde Türkiye’de kişi başına gelir düzeyi 10000 doları aşsa bile, tarımsal ürünler ve gıda tüketiminde tahıl ağırlıklı, dengeli beslenmeden uzak bir tüketim yapısı mevcuttur. Nitekim, Tablo 11.14’de görüldüğü gibi, 2005-2007 dönemi dikkate alındığında, Türkiye’de kişi başı- na et tüketimi, bazı AB ülkelerinin yaklaşık beşte biri düzeyinde iken buğday tüketimi bu ülkelerin iki veya üç katına ulaşmaktadır. Benzer biçimde, sağlıklı

(20)

ve dengeli beslenmede önemli olan Türkiye’de kişi başına yumurta tüketimi AB ülkelerinin yarısı kadar, süt ve süt ürünleri tüketimi ise AB ülkelerinin yarısı veya üçte biri kadardır.

3. TÜRKİYE’DE TARIMIN SANAYİYE GİRDİ TEMİNİ VE TARIM SEKTÖRÜNDE GİRDİ KULLANIMI

Türkiye’de tarım sektörünün öncelikle sanayi sektörüne girdi teminine bakıldığında, imalat sanayi içinde gıda ve içecek sanayi, tekstil, giyim ve deri sanayi ile orman ürünleri sanayi ön plana çıkmaktadır. Tarıma dayalı sanayi olarak bilenen bu sektörler, işledikleri hammaddenin neredeyse tamamını tarım sektöründen temin etmektedir547. Nitekim, Türkiye’de cumhuriyetin kuruluşuyla oluşturulan ilk imalat sanayi sektörleri; şeker, dokuma ve iplik ile içki ve sigara üretimine dönük tekel işletmeleridir. Daha sonraki yıllarda süt (Süt Endüstrisi Kurumu-SEK), et ve balık (Et ve Balık Kurumu-EBK) ile çay (Çay-Kur) işletmeleri kurulmuştur. Bu kurumlar, belirtilen ürünleri tarım sektö- ründen temin ettikleri girdilerle üretmişler, bu ürünler ithalatının yerli üretimle karşılanmasını ve kıt döviz kaynaklarından tasarruf sağlamışlardır. Günü- müzde tekstil ve giyim sanayi, gıda ve içecek sanayi, imalat sanayi içinde dünya koşullarında rekabetçi bir konumda çalışmaktadır. Bu sektörler dö- nemsel dalgalanmalar ve darboğazları yerli girdiyle çalışmanın sağladığı avantajla hızla atlatabilmektedirler.

Türkiye’de son dönemde, tarım sektörü ile girdi temini çok daha güçlü olan gıda ve içecek sanayinin imalat sanayi içindeki yerini görmek için Tablo 11.15’den yararlanabiliriz. Bu bağlamda, bu sanayilerdeki 2004-2009 döne- mindeki gelişmesine bakıldığında, gıda ve içecek sanayi işyerlerinin toplam imalat sanayi işyeri sayısının yaklaşık %11’ni; çalışan sayısının imalat sanayi istihdamının yaklaşık %12’sini oluşturduğu görülmektedir. Gıda ve içecek sanayinin üretimi ve katma değerinin payının da sırasıyla imalat sanayi için- de %14,4 ve %12 olduğu dikkati çekmektedir.

547 Çetin, a.g.e., ss. 44-45.

(21)

Tablo 11.15: Türkiye’de Gıda ve İçecek Sanayi (2004-2009)

İşyeri Sayısı Çalışan Sayısı

(1000 Kişi) Üretim (Milyon TL) Katma Değer (Milyon TL)

ORT. DEĞİŞİM

(%) ORT. DEĞİŞİM

(%) ORT. DEĞİŞİM

(%) ORT. DEĞİŞİM

(%)

İmalat Sanayi (1) 308732 14,2 2648 7,5 381447 47,3 76585 26,6

Gıda-İçecek San. (2) 34260 24,5 314 22,4 54884 71,2 9187 53,3

2/1 (% pay) 11,1 - 11,9 - 14,4 - 12,0 -

Gıda Sanayi 33864 24,0 303 22,1 51217 69,9 8227 51,0

Et ve Et Ürünleri 432 16,4 27 15,9 6167 87,2 761 101,2

Su ve Su Ürünleri 60 -1,8 5 -0,7 651 68,9 153 30,1

Sebze-Meyve İşleme 1268 41,6 38 27,0 9013 60,1 965 45,2

Sıvı, Katı Yağ 772 6,8 12 -7,7 5352 46,1 466 -5,0

Süt Ürünleri 1261 29,2 23 42,2 6259 147,2 1068 150,8

Unlu Mamüller 4329 -4,2 22 2,9 5769 36,5 620 6,6

Yem Sanayi 419 -25,5 8 7,2 2346 72,1 273 65,9

Diğer Gıda Sanayi 25322 29,3 169 25,9 16245 70,1 3922 48,2

İçecek Sanayi 396 77,2 11 32,8 3667 90,4 960 74,8

Kaynak: Bahattin Çetin, Uygulamalı Tarım Ekonomisi, Nobel Yayınevi, Ankara, 2013, s. 46.

Gıda ve içecek sanayinde işyeri sayısı, çalışan sayısı, üretim ve katma değerde 2004-2009 dönemi değişimine bakıldığında, işyeri sayısının %24;

çalışan sayısının %22; üretimin %71 ve katma değerin %53 oranında arttığı görülmektedir. Bu artış oranları imalat sanayi artış oranlarının 2 veya 3 katı üzerindedir. Bununla birlikte bu artışlar, gıda sanayi alt dallarında eşit olma- mıştır. Örneğin süt ürünleri sanayinde üretim ve katma değerdeki artışlar

%150’ye yaklaşmış, et ve et ürünleri sanayinde üretim ve katma değer artışı

%100’ü bulmuşken unlu mamüller üretimi ve katma değerinde artış sırasıyla

%36 ve %6 düzeylerinde kalmıştır. Gıda sanayi işyeri sayısında, ilk sırayı unlu mamüller almakta, ardından sebze ve meyve işleme, süt ürünleri ve et ürünleri sanayi gelmektedir. En fazla istihdam sağlayan gıda sanayi alt sek- törü sebze ve meyve işleme sanayidir, bu sektörü sırasıyla et ve süt ürünleri sanayi izlemektedir. Gıda sanayi üretiminde sırasıyla sebze ve meyve işle- me, süt ürünleri ve et ürünleri ilk sıraları almakta, katma değerde ise süt ürünleri ilk sırayı almakta, sebze ve meyve işleme ile et ürünleri bu sektörü takip etmektedir.

(22)

Tablo 11.16: Türkiye’de Bazı Tarımsal Girdilerin Kullanımındaki Gelişmeler

Girdi Birim 1952 1960 1970 1980 1990 2000 2013

Traktör Adet 31415 42136 105865 436369 692454 941835 1213560 Biçerdöver Adet 3222 5554 8568 13667 11741 12578 15486 Karasaban Adet 1981550 1991259 1994722 953292 500834 152744 45965 Kimyevi

Gübre

Bin Ton

- - 2136 7451 8981 10425 11415

Karma Yem Bin Ton

- - 219 1449 3976 6662 11501*

Sulu Alan Bin

Hektar - - 975 1696 2910 3379 5500*

Kaynak: Bahattin Çetin, Uygulamalı Tarım Ekonomisi, Nobel Yayınevi, Ankara, 2013, s. 48; TÜİK, İstatistik Göstergeler 1923-2013, Yayın No: 4361, Ankara: 2014, s. 199. * 2010 yılı verisi.

Tarıma dayalı sanayiye tarım sektörünün girdi katkısından sonra tarım sektöründe girdi kullanımına bakılabilir. Bilindiği gibi, tarımda teknoloji kulla- nımı gittikçe yaygınlaşmaktadır. Bu çerçevede geçmişten günümüze tarım sektöründe teknoloji kullanımına paralel olarak Türkiye’de daha ileri düzeyde mekanizasyon yavaş da olsa gerçekleşmiştir. Örneğin tarımda kullanılan traktör sayısının artması ile arazi genişlemesi hızlanmıştır. Bu hızlanma 1960’ların ortalarında azalmış ve kullanılabilecek arazinin sınırına ulaşılmış- tır. 1970’de traktör sayısı 106.000 iken on katın üzerinde artışla 2013’de 1,2 milyonu aşmıştır (Tablo 11.16). Buna karşın karasaban sayısı 2 milyon adet- ten 2013’de 46.000 civarına inmiştir. Biçerdöver sayısı 2000-2013 dönemin- de %15 civarında artmıştır. Bu gelişmeye rağmen traktör ve benzer tarım makinelerinin yaygınlaşmasında Türkiye halen AB’nin gerisinde bulunmakta- dır548.

Kimyevi gübre kullanımı 1970’de 2,1 milyon ton civarında iken günü- müzde 11,4 milyon tona ulaşmıştır. Bununla birlikte doğal gübrenin yakacak (tezek) olarak kullanılması ülkemizde yaygın olduğu için kimyevi gübre kulla- nımı artsa bile, gübre kullanımı AB ortalamasının beşte biri düzeyindedir.

Karma yem kullanımı 1970 sonrası hızla artmış, 219.000 ton düzeyinden 11,5 milyon tona erişmiştir. Sulanan alan, son dönemde GAP sulamaları sonucu artmış, 1970’de 975.000 hektar düzeyindeyken 2010’da 5,5 milyon hektara erişmiştir. Bununla birlikte Türkiye’de halen 8,5 milyon hektarlık su- lanabilir arazinin sadece %65’i sulanabilmektedir ve toplam ekilebilir alanın ise sadece %25’inde sulu tarım yapılabilmektedir.

548 Üzümcü, “Türkiye ve AB Tarımı: Karşılaştırmalı Bir Analiz ve Ortak Tarım Politikasına Uyum Süreci”, s.164

Referanslar

Benzer Belgeler

It is seen that institutional policies come first among work ethics aspects that affect the hospital performance, followed by the attitudes and behaviors of managers.. These

1. Bakiyeyi yüklenim: Sermaye piyasası araçlarının halka arz yoluyla satışa sunulması ve satılamayan kısmının tamamının bedeli satış süresi sonunda tam ve

Bunlardan özellikle Aydın merkez ilçe içerisinde yer alan ASTĐM ve Umurlu Sanayi Bölgesi, Germencik’de yer alan Ortaklar OSB alanı, Nazilli’de yer alan Nazilli OSB

Bayburt ilinde yıllara göre büyükbaş hayvan sayıları ve süt üretimi (TÜİK, 2017) .33 Tablo 63.. Bayburt ilinde yıllara göre kültür ırkı büyükbaş hayvan sayıları ve

DOKAP Bölgesi Tarımsal Üretim ve Tarımsal DOKAP Bölgesi Tarımsal Üretim ve Tarıma Dayalı Yatırım Sanayi Potansiyeli Araştırma Projesi Sanayinin Mevcut Durumu

 Bölge ayrımı yapılmaksızın, belirlenen asgari sabit yatırım tutarı şartı ile diğer Tebliğ şartlarını sağlayan Tarımsal yatırımlar, Genel Teşvik Sistemi

Bu kapsam- da önlemlerini anlatan Muğla Büyükşehir Belediyesi Milas’ında içinde bulunduğu ilçelerdeki itfaiye amirliklerine AFAD tarafından deprem anında kullanılacak

31 Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgesi içinde 3 adet Jeotermal Kaynaklı Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgesi mevcuttur.. Jeotermal Kaynaklı