• Sonuç bulunamadı

Engelli istihdamının sosyal etkileri ve gerekliliği KIRIKKALE ÜNİVERSİTESİ SOSYOLOJİ BÖLÜMÜ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Engelli istihdamının sosyal etkileri ve gerekliliği KIRIKKALE ÜNİVERSİTESİ SOSYOLOJİ BÖLÜMÜ"

Copied!
18
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Engelli istihdamının sosyal etkileri ve

gerekliliği

PROF. DR. SITKI YILDIZ

KIRIKKALE ÜNİVERSİTESİ SOSYOLOJİ BÖLÜMÜ

(2)

Engellilik Kavramı

* Engelli kavramı; toplumsal, bireysel ve sosyal sonucları olan bir kavram olarak literatürde yer almaktadır. Engellilik bir sosyal dışlanma unsurudur..

* Bunun için sosyal içerme/toplumla bütünleşme kendileri için ciddi bir önem taşımaktadır.

Sosyal içerme, sosyal dışlanmaya maruz kalan birey veya grupların, sosyoekonomik hayatta yer almalarına engel olabilecek faktörlerin ortadan kaldırılarak; hayat standartlarının toplumda kabul edilebilir bir düzeye getirilerek toplumla bütünleşmelerinin sağlanmasıdır. Sosyal içerme tutum ve davranışta değişim ve ortak bir kimlikte buluşmadır (Genç, 2012).

(3)

Sosyal Politikalar

* Sosyal politikaların gelişimi ile birlikte bugün engelli bireylerin toplumla bütünleşmesini

sağlamak ve sosyal hayata katılımlarını arttırmak amacıyla; ilk olarak tıbbi tedavi ve iyileştirme hizmetlerinden yararlandırılmaları, özel eğitim ihtiyacı olanlara mümkün olduğunca kaynaştırma yoluyla eğitim hakkının verilmesi ve işgücü niteliği taşıyan engellilerin mesleki rehabilitasyonu doğrultusunda emek piyasasına katılmaları hedeflenmektedir (Seyyar, 2008: 81-82). Yıllardan beri bu konuda yeterli politikaların üretilememesi engellilerin işgücünün atıl kalmasına neden olmuştur.

(4)

Sosyal Politikalar

* Başbakanlık Devlet İstatistik Enstitüsü ve Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı işbirliği ile yapılan “2002 Türkiye Özürlüler Araştırması'na göre Türkiye'de engelli nüfusun toplam nüfus içindeki oranı yüzde 12.29’dur. 2019 yılı itibariyle nüfusu 80 milyon olan Türkiye'de tahminen 10 milyon engelli birey bulunmaktadır.

* Nüfusun önemli bir kısmını oluşturan engellilerin çalışma hayatı ve toplumla bütünleşme sorunları, üzerinde çalışılması gereken bir konudur. Engellilere yönelik çalışma ortamlarının oluşturulması ve işyerlerinin açılması kendilerine yeterli hale gelmelerine ve toplumla

kaynaşmalarına ivme kazandıracaktır.

(5)

Sosyal Politikalar

* Engellilerin toplumsal yaşama tam katılımlarının sağlanmasına yönelik kamusal alanda iyileştirmelerin yapılması, onların çalışan, kazanan ve kendilerine yeten bireyler olmaları için desteklenmeleri toplumsal yaşamın gereğidir (Yıldırım ve vd. 2011: 12).

* Engellilerin çalışma yaşamına katılımları ile ilgili düzenlemeler 5378 sayılı Özürlüler Kanunu, 4857 sayılı İş Kanunu ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda bulunabilir.

* Engellilerin sosyal hayata katılımları çeşitli yollarla sağlanmaktadır. Özellikle Özürlüler Kanunu ve İş Kanunu’ndan sonra yeterlilik derecelerine göre engellilerin istihdamı ve sosyal aktivitelere katılımlarında önemli artışlar olmuştur.

(6)

Engelli İstihdamı

* Türkiye'de engellilerin istihdam yöntemleri incelendiğinde; engelli istihdamını artırmak

amacıyla kota ve teşvik yönteminin diğer yöntemlerden daha çok tercih edildiği görülmektedir (Coşkun vd., 2009: 17-18). Bunlardan biri olan korumalı işyerleri, daha çok engellilerin bir arada çalışmasını öngören bir model olduğu için engelliler tarafından destek bulmamış, aksine sosyal dışlanmayı artırdığını savunmuşlardır. Engelliler, sağlıklı insanlarla aynı ortamda çalışarak eşit haklara sahip olmak ve gündelik hayatta kendilerine yer bulmak istemektedirler.

(7)

Sosyal İçerme ve Engellilerin Sosyal İçermesi İçin Sosyal Model Yaklaşımı

* Sosyal içerme kavramı sosyal dışlanmanın karşıtı olarak dezavantajlı grupları (engelli, yaşlı, kadın vb.) sosyal hayata dahil eden, toplumla bütünleştiren ve kaynaştıran bir kavramdır.

* Sosyal dışlanma, bireyin toplumla bütünleşme ve fırsatlara erişimden engellenme, temel

ihtiyaçlardan yoksun kalma, toplumla olan bağlarından kopma, sivil, siyasal, ekonomik ve sosyal yurttaşlık haklarından yoksun olma/bırakılma durum ve surecidir. Sosyal dışlanma fiziksel, ruhsal ve toplumsal bir engellilik durumudur. Sosyal dışlanmış birey veya gruplar, eşitsizliğe uğramış, her turlu riske karşı; korunmasız, savunmasız ve zayıf kişilerdir.

* Engelliler toplumsal hayatta yer bulmak ve psiko-sosyal yapılarını geliştirebilmek için sosyal desteğe ihtiyaç duymaktadırlar. Bu işlev aile üyeleri, yakın arkadaşlar, meslek elemanları, sivil toplum kuruluşları ve işverenler tarafından yerine getirilmektedir.

(8)

Sosyal İçerme ve Engellilerin Sosyal İçermesi İçin Sosyal Model Yaklaşımı

* Sosyal içerme kavramı ile istihdam arasında sıkı bir bağ vardır. Çünkü istihdam; dezavantajlı grupların dışlanmasını önlemeye, yeterli gelir ve sosyal güvence sağlamaya, maddi ve manevi ihtiyaçlarını karşılamaya ve kendilerine olan güvenlerini güçlendirmeye katkı sağlamaktadır.

Dezavantajlı gruplardan olan engellilerin uretim sahasından uzak tutulması bu kazanımlardan mahrum kalmaları demektir. Bu sorunla karşılaşmamak için toplumsal bilinç oluşturulması ve yapısal süreçlerin iyileştirilmesi gerekir.

* Lizbon Zirvesinde, sosyal içermenin artırılması için, daha fazla büyüme ve istihdam meydana getirecek ekonomik iyileşmenin sağlanması ile toplumla bütünleşmeyi artırıcı yeni faaliyetlerin geliştirilmesi hususları öngörülmüştür. Türkiye'de sosyal içermeye yönelik politikalara, ilk kez Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) tarafından hazırlanan “Orta Vadeli Program”da (OVP) yer verilmiştir.

(9)

Sosyal İçerme ve Engellilerin Sosyal İçermesi İçin Sosyal Model Yaklaşımı

* Engellilerin çalışma hayatından dışlanmalarına sebep olan faktörleri; sosyal, kişisel, kamusal, kurumsal ve piyasa faktörleri olarak beş grupta toplayabiliriz. İyileştirme yapabilmek için bu faktörlerin tamamını devreye sokmak gerekir. Mesela; sosyal faktörler, sosyal hayata katılımın önünde engel teşkil edecek şekilde politika oluşturanların ve işverenlerin anlayış ve davranışlarını etkileyebilir. Eski hükümlüler, madde bağımlıları, engelliler ve yaşlılar gibi dezavantajlı gruplara karşı toplumsal tutum ve davranışlar ayrımcılıkla sonuçlanabilir (Pillinger, 2004 akt. Gündüz, 2007: 4).

* Rodgers vd. (1995) sosyal dışlanma kavramını, mallar ve hizmetlerden; emek piyasasından;

güvenlikten; topraktan ve insan haklarından dışlanma olmak üzere toplam beş kategoride ele almıştır. Bonner (2006) ise; sosyal dışlanmayı 7 boyutta incelemiştir.

(10)

Sosyal İçerme ve Engellilerin Sosyal İçermesi İçin Sosyal Model Yaklaşımı

* Sosyal dışlanmaya maruz kalan grupların en önemli özellikleri; topluma katılamama, yetersiz donanıma sahip olma ve kendilerini yetersiz hissetmeleridir. Sosyal dışlanmışlık bu anlamda iki taraflı cereyan eden bir olgudur. Dezavantajlı gruplar topluma entegre olmada güçlük çekerken toplumda, sosyal dışlanma riski altında bulunan grupları içine almakta tereddüt etmektedir.

Sosyal dışlanma etkenleri acısından en riskli olan, her iki kesimin sosyal bütünleşme becerisini gösterememesidir.

* Engelliler, sosyal hayata katılım konusunda zorlanan ve sosyal dışlanmaya maruz kalan dezavantajlı bir gruptur. Engellilik ve yoksulluk genellikle birlikte var olmaktadır. Engellilik,

yoksulluğun hem gerekçesi hem de sonucudur. Yoksul ailelerde, engele sebep olan faktörlerin görülme ihtimali daha fazla olduğu gibi engellinin veya engelliye bakmakla yükümlü olan kişinin işsiz olma ihtimali de yüksektir.

(11)

Engellilere Yönelik İstihdam Politikaları

* Engelliler politikası; engelli çocuk ve yetişkinlere yönelik uygulanan sosyal politikaların budunudur. Bu politikalar; engellilerin hayat şartlarını iyileştirmek ve toplum hayatına

katılımlarını sağlamak isteyen kamusal politikalardır. Bu politikaların kapsamı; engellilerin sosyal güvenliği, ulaşılabilirliği, mesleki rehabilitasyonları ve eğitimi, aktif istihdam politikaları ve sosyal hayata katılımlarını içermektedir.

* Engellilerin çalışma hayatı ile ilgili Özürlüler Kanununun 14. Maddesi “Çalışan özürlülerin aleyhinde sonuç doğuracak şekilde, özrüyle ilgili olarak diğer kişilerden farklı muamelede bulunulamaz.

* Engellilere donuk hizmet alanlarından en önemlisi engellinin çalışma yaşamına katılmasının sağlanmasıdır. Engellilerin çalışma hayatına katılması; sosyal güvence ve maddi kazanç

sağlayacak; toplumla bütünleşme ve kaynaşmayı da beraberinde getirecektir. Çalışma hayatı engellilerin sosyal hayata katılımları, topluma faydalı birey olmaları, yeni bireylerle iletişim kurarak kendilerine sosyal bir çevre oluşturmaları, ayrıca kendilerine yetebilme duygularını geliştirmeleri açısından önem taşımaktadır.

(12)

Engellilere Yönelik İstihdam Politikaları

* Korumalı istihdam, bir dizi farklı programları kapsayan, engellilere korunaklı bir ortamda

istihdam sağlayan rekabet ortamından uzak bir program (Bergeskog, 2001) olarak tanımlanmakla birlikte; engellilerin, normal çalışma ortamında olduğu varsayılan yarışma ve başarısız olma riski olmadan çalışma fırsatı vermektedir. Engelli bireylerin karşılaşacağı risk ve problemleri azaltarak onlara daha rahat çalışma ortamı sağlamaktadır.

* Engellilerin istihdamına yönelik mesleki rehabilitasyonla ilgili Özürlüler Kanunu’nun 13.

maddesine göre; ”özürlülerin yetenekleri doğrultusunda yapabilecekleri bir işte eğitilmesi, meslek kazandırılması, verimli kılınarak ekonomik ve sosyal refahının sağlanması amacıyla mesleki rehabilitasyon hizmetlerinden yararlanmasının sağlanması esastır. Gerçek veya tüzel kişilerce açılacak olan özel mesleki rehabilitasyon merkezleri, yetenek geliştirme merkezleri ve korumalı işyerlerinin değişik tipleri ile özel işyerlerinde bireylerin bireysel gelişimleri ve

yeteneklerine uygun iş veya becerilerini geliştirici tedbirler alınır” denilmektedir.

(13)

Engelli İstihdam Yöntemleri

Kota Sistemi:

* İstihdam alanında işverenlerin belirli bir oranda veya sayıda engelli çalıştırmasının mecburi

kılınmasına kota sistemi denir. Kota sistemi engellilerin istihdamını kolaylaştırmak amacıyla yapılan bir pozitif ayrımcılıktır. Kota sistemi ilk olarak 1. Dünya savaşı sonrasında sakat kalanları mağduriyetten kurtarma amacıyla 1919 yılında Almanya’da uygulanmıştır. Uygulama daha sonra bütün engel

gruplarını içine alacak şekilde genişletilmiştir (Seyyar, 2000).

Korumalı İşyerleri Yöntemi:

5378 Özürlüler Yasası’na göre korumalı işyeri; normal işgücü piyasasına kazandırılmaları güç olan engelliler için mesleki iyileştirme ve istihdam oluşturmak amacıyla devlet tarafından teknik ve mali yönden desteklendiği ve çalışma ortamının özel olarak düzenlendiği işyeridir.

Kişisel Çalışma Yöntemi:

Kişisel çalışma yöntemi, engelli bireylerin kendi işyerlerini kurup çalıştırmaları hatta diğer bireylere istihdam alanı sunmalarıdır. Fakat bu yöntem ülkemizde oran bakımından çok düşüktür. Bunun başlıca nedenleri; engellilerin temel eğitim yetersizliği, ülkedeki ekonomik gelişmeler, kaynak yetersizliği,

engellilere sağlanan mesleki eğitim yetersizliği ve verimsizliğidir (Coşkun vd. 2009: 37).

(14)

Engelli İstihdam Yöntemleri

İşverenlerin Zorunluluk Olmadan Engelli İstihdamı:

İşverenlerin kota/ceza ve korumalı işyerlerinin dışında tamamen kendi isteklerine bağlı olarak engelli istihdam etmesi durumudur.

Evde Çalışma Yöntemi:

Engellinin engel durumuna göre evde oluşturulan ortamda uygun işleri yapmasıdır. Web tasarım, bilgisayarlı muhasebe gibi konularda da çalışabilir.

Kooperatif Çalışma Yöntemi:

Bu yöntem engellilerin kendi cabaları ile ya da devlet desteği ile kurdukları kooperatif

örgütlenmelerle, çeşitli çalışma alanlarından kendilerine çalışma imkanları sağlayan bir yöntemdir. İş birliğine dayanan bu yöntemle engelli üyelerin mevcut yetenek ve kapasitelerini değerlendirme, bunları yapabilecekleri işlere göre iyileştirme ve bağımsız bir kuruluş olarak oldukları alanda faaliyet göstermelerini sağlayacaktır (Meşhur, 2004:183).

Sadece Engellilerin Çalıştırıldığı Seçilmiş İşlerde İstihdam:

Bu yöntemde engellilere has seçilmiş bazı işlerde sadece engelliler istihdam edilmektedir.

(15)

Korumalı İşyerleri Ve Mesleki Rehabilitasyon Merkezleri

* Korumalı işyerleri, normal işgücü piyasasına kazandırılması güç olan zihinsel engelliler, ağır derece engelliler, eğitim seviyesi düşük engelliler ve kadın engelliler için planlanmıştır. Dünyada korumalı işyerlerin kuruluş amacı; engellileri işe yerleştirmek, hizmet ve mal üretmek, mali

performans, engelli bireyin kendini gerçekleştirmesini sağlamaktır. Özürlüler Kanunu’na göre korumalı işyeri; “normal işgücü piyasasına kazandırılmaları güç olan engelliler için mesleki iyileştirme ve istihdam oluşturmak amacıyla devlet tarafından teknik ve mali yönden

desteklendiği ve çalışma ortamının özel olarak düzenlendiği işyeridir”.

* Mesleki rehabilitasyon; sakatlanmış bir kişinin uygun bir işte çalışabilmesi, bu işte başarı sağlayabilecek mesleki rehberlik, eğitim ve işyerinde uyum gibi hizmetlerle ilgili tedbirleri

gerektiren sürekli ve koordineli hizmetlerdir. Herhangi bir mesleği olmayan, mesleğinde yetersiz olan veya meslek değiştirmek isteyen engellilerin emek piyasasında ihtiyaç duyulan ve özür

grubuna uygun meslekte yetiştirilerek, fiziki ve mesleki yönden kapasitelerini artıran ve eğitim gördükleri meslekte istihdamlarını sağlayan hizmetler buutunu (Seyyar ve Genç, 2010: 493) olarak ta tanımlanabilir.

(16)

Korumalı İşyerleri Ve Mesleki Rehabilitasyon Merkezleri

* Korumalı işyerleri, sadece üretimi ve kar etmeyi hedefleyen işyerleri olmayıp, aynı zamanda psiko- sosyal ve mesleki rehabilitasyonu da hedefleyen kurumlardır. Bazı ülkelerde korumalı işyerleri için

“sosyal işyeri” gibi kavramlar da kullanılmaktadır.

* Korumalı istihdam, kişisel noksanlıkları veya özürleri nedeniyle yaşamlarını normal bir mesleki faaliyetle kazanamayacaklar için özel olarak düzenlenip, kurulan işyerlerindeki istihdam türüdür.

* Korumalı işyerlerinde daha çok ağır ve zihinsel engelliler çalışmaktadır. Bu işyerinde çalışan engellilerin toplamda yüzde 38,2’si bedensel, yüzde 23,5’i işitme engellidir.

* İş hayatından dışlanma sosyal ilişkilerden ve ekonomik imkanlardan dışlanma gerekçesidir. İş, hem meşguliyet hem gelir kaynağı ve hem de toplumda kabul görmeyi sağlayan ortamdır.

* Sosyal dışlanma riski ile karşı karşıya olan engelliler; bu sorunu istihdam politikalarıyla çözmek, sosyal hayata katılmak, kendi imkanlarıyla hayata tutunmak, sağlıklı insanlarla aynı ortamları

paylaşmak, kendilerini toplumun bir parçası olarak görmek, başkalarına muhtaç olmadan yaşayarak mutlu olmak, işgücü piyasasında söz sahibi olmak ve her turlu haklardan yararlanmak istemektedirler.

(17)

Korumalı İşyerleri Ve Mesleki Rehabilitasyon Merkezleri

* Engelliler çalışmak, üretmek ve işgücü piyasasında yer edinmek istemektedirler. Çalışma isteği hem üretime katkı ve hem de rehabilitasyon unsuru olarak değerlendirilmektedir. Çalışma ortamı ise

sosyalleşme ve sosyal içerme için önemli bir imkan olarak görülmektedir.

* Engelli istihdamına yönelik korumalı işyerlerinin toplama kampları gibi olduğu ve engellileri

toplumdan soyutladığını düşünenler de vardır. Bu durum “korumalı işyerleri fiziki olarak engellilere kolaylık sağlarken; sosyal olarak dışlanmaya sebep olmaktadır” şeklindeki hipotezimizi

desteklemektedir. Burada çalışmayı tercih sebepleri; devlet güvencesi olması, çalışma ortamının rahat olması ve kendilerine özgüven sağlaması olarak belirtilmiştir.

* Mesleki rehabilitasyon engellilerin psiko-sosyal yapıları üzerinde olumlu gelişmeler sağlamaktadır.

Çalışmak, üretmek, toplumdan biri olmak, gelir sağlamak, aile ortamı oluşturmak, dikkate alınmak, başkalarına yararlı olmak, yetenek ve kapasitesini kullanmak, evden dışarı çıkmak, arkadaş ilişkileri geliştirmek ve kendine yeterli hale gelmek engellilerin özlemleridir. Bu işyeri ve genel istihdam alanları engellilere bu fırsatı sağlamaktadır. İstihdam alanlarının açılması engellilerin sosyal içerme düzeylerine önemli katkılar sağlamaktadır.

(18)

Teşekkürler!

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu araştırma ile gençlerin öğrencilik dönemlerinde staj programlarına katılmalarının işgücü piyasasına girişte avantaj sağlayacağı; staj yapanların

maddesine göre “Engellilik du- rumları sebebiyle iş gücü piyasasına kazandırılmaları güç olan engellilerin istihdam edildiği korumalı işyerlerinin statüsü ve

Öğrencilerin Teknik Eğitim Fakültelerine girme nedenlerine gelince; % 52.3'ü öğretmen olmak için, % 30.6'sı mesleki bilgi edinmek için, % 10.1'i aile ısrarı ile, %

Evrensel nitelikte olan bu haklar, herhangi bir ayrım gözetmeksizin, tüm insanlara tanınması gereken haklar olarak anlam kazanmaktadır (Gülmez, 2001, ss. Literatürde, insan

Yan etki profili, klinik etkinlik, uzun süre kullanýmda güvenilirlik gibi ölçütler gözönüne alýndýðýnda trisiklik antidepresan ilaçlar öncelikle seçilmemeli,

Sodyum valproat klozapinin neden olduðu epileptik nöbet tedavisinde standart tedavi olarak tavsiye edilmekle birlikte, klozapinle kombine edildiðinde önemli yanetkilere ve

Sanayisi ağırlıklı olarak; tarımsal üretimi işlemeye yönelik gıda imalatı, tekstil ürünleri imalatı, makine ve ekipman imalatı, madencilik ve taş ocakçılığı,

Diğer bir deyişle, eğitim seviyesi yüksek bireylerin nitelikli işgücünü oluşturduğu düşünüldüğünde, işgücü piyasasında giderek daha fazla nitelikli işgücü