DADAŞ
Yuvanın büyükoğlu dadaş diyeanılır, Türk ilinde ErzurumDadaşı'yla tanınır. Dadaş Mehmetçik olursavaş meydanlarında, Yiğitlik kanı kaynar asil damarlarında. Erzurum bir kaledirDadaşonundireği, Yurt sevgisiyle çarpar, coşar temizyüreği.
Ağırbaşlı,. çalışkan, uysaldır evde, dışta; Her halihoşagider görünce ilk bakışta. Ödev bilir düşküne, yoksulayardım etmek, Kötülükten ıraktır, gerçektendadaş demek. Kapısı gönlü gibi misafireaçıktır,
Evinde konuk olandadaşına aşıktır.
Geylan gibi çeviktir, ipek gibiyumuşak;
Bükülmez kolu asla, hersavaşta yüzü ak. Kükreyen aslan gibi, yüzüvakür; heybetli; Demirdenvücutları, başlar dimdik kuwetli. Yüzünde çelik yaydan gerilmiştir ikikaş, Güleç gözler üstündekurmuşlar sankibağdaş.
mesini söyler ve bunda da muvaffakolur.Ancakkızın eskinişanlısıolan Elgeme, Molla'dan öcünü almaya kararlıdır.Nitekim onunla "ellerindeki tek koyuna kar-şılıköldüklerinde kendilerine Kur'anokuması" için Ka-dı'nın iııızasıolan biranlaşmayapar. Bir müddet son-raoğlan Molla'ya gelerek "yediyıl sürecek sefereçı kacaklarını,bu sebepleonların birliktegelmesini" söy-ler ancak; Mollabunu kabul etmez. "Gelmeyecek olur-sa, bu süre içindedoğması muhtemel kuzularını da hesabakatarakbeşyüz koyunu vermesi gerektiği" fik-rine de itiraz eden Molla,Elgeme'yi kovar. Olanları du-yan Elgeme'ninkızkardeş! bol makyaj yapar, giyinir, kuşanırveKadı'ya gider. Binbir naz veişve ile kızın evine gelenKadı,onun "kocam geliyor" sözüile ora-dakisandığın içine girer.Sandığın satılacağını, böy-lece birkadınınbirlikteolduğun'un duyulacağını anla-yanKadı, işeiyehak verir; Molladanbeşyüz koyunu-nu almasını sağlar (8).
Yanına aldığıherişçiyibir haftaçalıştırdığıhalde pa-rasınıvermeden kovan, böyleceişlerini zahmetsizce ve ücret ödemeden yürütenKadı'nın yaptıklarını du-yan Semed, ondan bütünbunların hesabınısormaya karar verir. Veçiftliğegider. Kadı'yla "kendine edece-ğiher küfür için bir miktar paraalacağı"üzerinde an-laşarak çalışmaya başlar.Onu dadiğer işçilergibi kan-dıracağını sanar. Kadı, buişeçok sevinir. Ancak Se-med'in zekicedavranışlarısayesinde ona epeyce pa-ra ödemek zorundakalır. Şeytan'ın yardımıyla
cebin-KARAVEııilEROE
TENKiT Hiciv VE ÖÖRETi
Arş.
Gör. Nevin KÖSE
Genellikle kAmil ve ulemakişilerin bulundukları top-luluklarda, derneklerde(1)söylenilen Karavelliler kı sa, türküsüz (sade) biranlatım türü (2) olarakkarşı mıza çıkmaktaolup,aşıkhikayeleri ve karahikAye (ka-ra hekAt) gibi uzunanlatılarda, hikAyeninarasına ko-nuyudeğiştirmekve dikkatibaşkayöne çekmek mak-sadıyla(3) söylenirler..
Karavelliler genellik'Şeyh, Kadı,Molla,Ahund (ho-calıktair merhale), Darga (polisşefi, pazar yönetici-si) gibi toplumun dini ve resmikurumlarınıtemsil eden meslek sahiplerinin görevleriylebağdaşmayacak
dav-ranışiarını anlatır.(4).işte bu tür,adıgeçen mevkileri
işgaledenlerin ahlskldurumlarınıanlatan karavellile-rin en önemliözelliği,sosyal bir tenkit ve hiciv karak-teri taşırnasıdır:
MollanınbiriLotubaşı'nı çağırarak."karşıki daQın
ete-ğinde bir mağara kazmasını, kazdığı yeri de iyice düzeltmesini" söyler.Lotubaşı sebebinisorduğunda: - Cennetsatacağım, Huri-Gılman(melek)alışverişi yapacağım! diye cevap verir ve"akşamkitoplantıya sırtındahocakıyafeti, başında sarığı,belindekuşağıyla gelmesini, bir miktar parakarşılığındaölmeden önce Cennet'te yerayıracaklarınıhalkaduyurmasını" ten-bih eder (5). Böylecehalkı kandırarakhem daha çok kazanmayı,hem de zevk ve sefa içindeyaşamayı dü-şünmektedir.
Köydenşehire(isfahan'a) göçen keçel (kel)oğlanın elindekitavukların fiyatını soran darga:
- Dördü elli tümen §iran para birimi)!cevabını al-masına rağmen onu tokatlayaraktavukların hepsine sahipçıkarve evinin yolunu tutar. "Bu güzeltavukları kaçaaldığını sorankarısına:
- Bir şapalağa(tokat)1 der (6)
Denize bakan büyük bir evdetekbaşınaoturan, bü-tünihtiyacıhalktarafından karşılanan,. Şeyh"sürekli Allah'la konuştuğunu, gece gündüz ibadetettiğini" söylemesinerağmen lotu(işsiz,güçsüzkişi avare)la-rı yanına alarak sabahlara kadarkızlarla eğlenmek tedir. Birçoklarıgibi Kerem de onunlagörüşüp, bazı konularda fikrini almak istemekteyse de, bir türlü is-teğini gerçekleştiremez. Onunsıkıntısını görenşey tan, Kerem'i sinek haline getirerekşeyhin evine gir-mesinisağlar. Evden dönüpgeldiğinde ise:
- Bu da seninşeyhinidiye gülerek(7),onun ger-çekte ne ilemeşgulolduğunu anlatmış olur.
Molla Salah yolda görüp çokbeğendiği, üstelik de nişanlıbirkızınyüzünü zorlaaçtırarakbakar. Buna da-yanarak "onun nikahlı karısı sayılacağını" söyleyen MollaKadı'nın kendiisteği doğrultusundafetva
deki senet iskambilkAğıda, katırın kuyruğu.dümbe· lek,katı rın nalıise'zar halinegelinceKadı, halkın
göz-ünde kumarcı ve serseri" olarakdeğer kazanır. (9)
Ineğini"Yavrusunudoğuruncaya kadar korusunda otlaması için emanet eden Semender, Molla'nın bu emanetesahipçıkmasıüzerinekadıyagider.Kadı
"ko-rumadakiherşeybenimdir" diyen Molla'ya hak verin-ce samender'inkarısıüstüyağ, altıpeyin(mayıs, güb-re) olan bir testiyikadıyagötürür. Hediyeden bir par-makağzınaalanKadıhileninfarkına varıp, kızınca ka-dın:
- Toprak yavrulu inekdoğurursa, yağda gübre olur, der.
Bunun üzerine rezilolacağını anlayanKadı, ineği ni Semender'e geri verir (10).
Günde üç defa yumurtlayantavuğasahip olmak is-teyen Ahund, Keçel ileanasınıçiftlikte misafireder her ihtiyaçlarını karşılar. Çeşitlihilelerden sonratavuğuele geçirerek onu yemek ister. Fakat bunu sezen Keçel, uykuda iken Ahund'un sakalını, bıyığını iyice keser. Uyandığında olanların farkına varan Ahund, Keçel'e saldırırsa da onun:
-Yetişin,bu Ahundkudurmuş,hepimiziısıracak!
di-yebağırmasıylatoplanan halk, onu linç eder (11).
Biryıliçin emanetettiğiyüz koyununun hepsini ke-sip yiyen Molla, geri gelen çobana:
Otuzunu verdim kasaba, Otuzunu katma hesaba, Otuzu kayadan uçtu, Dokuzukarnıma düştü,
Yerde kaldı birisi... diye hesap (l) verir (12)
Görüleceği gibiŞeyh, Kadı, Molla, Ahund, Darga
gibi sosyalkurumlarıtemsil ve idare eden1er görevle-rini tam olarak yerine getirmeyen; keyfi ve menfaati
içinhaksızlıkyapan, gerçeği rüşvet, hile v.b. yollarla
görebilenkişilerolarakkarşımıza çıkmaktadır. Başka bir ifadeylehalkıaldatan, haklının yerine
meslektaş-Palandökenler gibi ne kadarağır, asil; Dadaş olmakşerefi, her kula nasipdeğiL.
DOğurmamış analardadaştan üstününü.
kıratınınsırtında eşinmeli
ününü.
Yüz çevirmezdadaşlarölüm, yara bereden; Ne Yemen'in çölleri ne Kafkas'tan, kore'den, Ateşten çember gibidüşman izinde gezer; Aman diyen kurtulur, yanbakanları ezer. Türk Milleti bilir kiDoğu'da Dadaş varken, En kara günümüzde ufku duman sararken; Çelikten hisar olur, sınırdan kimsesızmaz, Kan gövdeyi götürse Dadaş bunaaldırmaz. Yaylaların çocuğu, serhadlerin yoldaşı, Granitten daha sert,kırılmazTürk'ün başı. Alparslan'ın kılıcı bu yayladaparladı, Şahlanan akınlarlaAnayurtusağladı. Dadaş o günden beriDoğu'da bekçikaldı, Yurda göz dikenlerden Türk'ün öcünüaldı.
larınıkoruyan/toplumun hukukişlerinikendilerine göre düzenleyen bu yöneticiler "Şeytan", "Keçel", "Se-med", "Kerem", "Semender'in Karısı", "Elgeme'nin kızkardeşi" tarafından yenilgiyeuğratılarak "bu tür davranışlarıncemiyettarafından hoş görülmediği, ger-çeğinortayaçıkmasıylaeskisaygının yitirileceği" me-sajınıvermektedir. zaten "Cennet satanMolla"nın
p0-lislerceyakalanması (15), Keçel'intavuklarını zapte-denDarga'nın,kemiklerinin Keçeltarafından menge-nedekırılaraköldürülmesi (14);Şeyh'in yakalanıp ce-zalandırılması(15),Molla'nın beşyüz koyunuElgem~ ye vermek zorundabırakılması(16); HilekArKadı'nın dövülüpbayırdan atılması(17); Molla'nın başkasından aldığı ineği geri vermeyezorlanması (18); Keçel'in ta-vuğunasahipçıkanAhund'un halktarafındanlinç edil· mesi (19); çobanın yüz koyununu da yiyenMolla'nın yüzüne yemektabağını çarpması(20), budüşünceyi belirten ve güçlendirensonuçlardır.
Hikayelerde geçen Huri,Behişt (Cennet), Cehen-nem, Allah, Kur'an Ahiret vb. kelimelerinçoğudinin kurallarını yerine getirmek,insanları iyi yola sevket-mek içindeğil,dinikurumlarıtemsil edenkişilerin yap-tığı haksızlıklarıortayaçıkarmak,onlarla alayetmek için kullanılmıştır.
Diyebiliriz ki Türk HalkEdebiyatı'ndaönemli bir yeri olan "Karavelliler" toplumun hem hukuk, hem de din işlerindensorumluolanlarıtenkit ve hicvederken bir ibret dersi de vermektedir. Birbaşkaifadeyle Karave-Iiler güldürürkendüşündüren, düşündürürken öğre ten bir karaktere sahiptir.
(1)Fahrettin KtTZlollu, "Halk Edebiyat1N)'imierimiı" (9)E.AliundlT4gp.. ..~ Şq!.ıı wGtızıN.tb JıiktI.
(Makale) Tark Di/iDergisi.sayı:us.sJ5o.Nerin KiL- )'4s.JU7
.se."Tark HalkEMbiyatındaXLStl HiJc4ye1e":BasıJnuı· (10)E.Allulldo,,-~"LLLm moiII"«iii..ti.tı1)4cs.n.77
mış Y~kLisans'Jiozi;ızmir1989,s.93 (IL)BAlıundo,,-«KiçeI~mo/Iiillik4yerrlIdh HikI-(2) SemihDwrn.~ıerbcıycanHalkYazımÖrnekle- ~rJB-E
ri':AnkamAni.Basımev;' Ankanı1978,St'Jdak, :49$ (15)S.Rzctın.(ice.SJ38
N. KlJIe.age.Tet. $.93 (17)E.AitıındOlI ;rg~$.-17
(3)F.XITZlollu.iI.g.malcel~sJ50 N. kIJSe.a.g.tn..s.93 (18)E.Alıundov (lg~.s.77 (4)N.X~a.g.tez.soıos.LOJ. lOJ (19)EoAltund"v(Li~.2.1
(.1)S.1iın1~(I.g.e..J8J·.i88 (20)S.1hClIlt.(Iıe.s..j(J.J
Bakışlar şimşek gibi, sankiylldırımıa eş, iman dolu göğsündeeriyorkurşun, ateş, Atila, Fatih, Yavuz, Atatürk neslisin;
Köroğlu menkibendir,Emrah sazın ve sesin. Nene Hatun süt vermiş öğüt vermiştirsana; Aziziyeanıtı şahittir hatırana.
Dadaş vurgunum sana,mertliğin vasfedilmez; O kadarşanın çok ki onu saymakla bitmez. Bar oynarken seçilir dadaşlardaki hüner, Bu cenkoyunlarını göreninbaşı döner. Birleşsin çelik ellerartık gönüllercoşsun Kanatlansın dadaşlar sınırboyunakoşsun. Davul zurna sesiylekuşandılar dadaşlar, Yurt yolunda severek verdiler nice başlar. Dağılan düşman selisağa solakaçıyor. Dadaşlar yalın kılıç siperleriaşıyor.
İbrahim