• Sonuç bulunamadı

Hububat-Sen Genel Ba

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Hububat-Sen Genel Ba"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Hububat-Sen Genel Başkanı ve çiftçi Sendikaları Konfederasyonlaşma Sözcüsü olan Abdullah Aysu çıkarılmak istenen Tohumculuk Kanunu ile ilgili bir açıklama yaparak çiftçiler olarak bu kanunun çıkarılmasını istemediklerini, kanunun Türkiye’deki tarıma ve çiftçilere zarar verirken, uluslar arası tohum tekellerinin ve tarım sektöründeki diğer şirketlerin zenginleşmesine hizmet edeceğini belirtti. Açıklamanın tam metni şöyle:

“BASINA VE KAMUOYUNA

Bugün tarımsal üretimde faaliyette bulunan, aynı zamanda tarımsal girdileri yani kimyasal gübreleri, kimyasal ilaçları, tohumları, antibiyotikleri, hormonları, makineleri ve genetik değişime uğratılmış tohumları üreten çok uluslu şirketler bütün dünya tarımını kendi denetimleri altına alabilmek için IMF ve Dünya Bankası gibi finans kuruluşlarını

kullanarak yerel hükümetlere baskı yapıyorlar. Ülkelerin bütün tarımsal yapılarını dağıtıyorlar, kendi denetimlerini sağlayabilmek için şirket tarımcılığını geliştiriyorlar. 1980 yılında IMF uyum programıyla Türkiye’de de başlayan bu süreç daha sonra yine 1999 yılında IMF ile imzalanan stand by anlaşması ve 2001 yılında Dünya Bankasıyla

yürütülen tarımsal uyum programı, şimdi de AB uyum programıyla devam etti/ediyor. Onun için;

- Türkiye’deki bütün tarımsal KİT’ler özelleştirilmeye başlandı. - Türkiye’nin bütün tarımsal yapıları dağıtılıyor,

- Tarım Satış Kooperatifi Birlikleri devre dışı bırakılmak isteniyor, - Tohumculuk Kanunu çıkarılmak isteniyor.

Bilindiği gibi bitkisel üretimin ana girdisi olmazsa olmaz olanı tohumdur. çiftçi tohumu bir kez ürettiğinde veya satın aldığında onu tarlasında ürettiği gibi gelecek yıllarda da kullanabilir, diğer çiftçilerle paylaşabilir veya başka

tohumlarla değiş tokuş yapabilir. _irketler tarımı, tarımcılığı, çiftçileri ve köylüleri denetimleri altına alabilmeleri için tohumu ele geçirmeyi hedeflemişlerdir.

Onun için;

- Tohumların genleriyle oynamışlardır,

- Tohumların patentlenmesi yolunda yasalar çıkartmışlardır,

- İşte bugün Türkiye’de Tohumculuk Kanununun çıkmasıyla beraber tarımın en önemli noktası şirketlere teslim edilmiş olacaktır.

Üstelik Türkiye 3 bini endemik 13 bin bitki çeşidine sahiptir. Bu yasanın çıkmasıyla beraber, Anadolu coğrafyasının genetik zenginliği GDO’larla tehdit altına gireceği gibi patentlenme yoluyla şirketlerin eline geçecektir.

Bugüne kadar TAGEM (Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü)’e bağlı enstitüler aracılığıyla yürütülen tarımsal Ar-Ge sonucunda TİGEM’e ait çiftliklerde tohumların üretilip üreticilere dağıtıldığı tarımsal sistem yok edilmektedir. Dışa bağımlı politikalar sonucu sebze tohumculuğunun %90‘ı zaten çok uluslu tarım şirketlerinin eline geçmiştir. Mısır, ayçiçeği gibi tohumlar Hollanda, İsrail, İspanya kaynaklı şirketler ve onların yerli ortaklarıyla üretilerek veya doğrudan ithal edilerek üreticiye satılmaktadır.

Kendi yerel tohumunu giderek kaybeden çiftçilerimiz 1 kg domates tohumunu 18-20 bin dolar fiyatla almak zorunda kalmaktadır. Tohum da dahil her türlü girdinin giderek uluslar arası şirketlerin eline geçtiği bir sistemde üretici sözleşmeli üreticilikle ürettiği ürününü maliyetine ve maliyetinin altına satmak zorunda kalmaktadır. Tüketici ise üreticinin ürününü sattığının 6 kat üstünde aynı ürünü tüketmek zorunda bırakılmaktadır. Dikkat edelim çiftçinin

ürettiği ürünü maliyetinin altında alanlar da şirketler, tüketiciye altı kat fiyatla satanlar da yine şirketler. çıkarılacak bu Tohumculuk Kanunu da şirketlerin çıkarına, çiftçilerin aleyhinedir. Bu nedenle biz çiftçiler bu kanunun çıkarılmasını istemiyoruz. Tohumculuk Kanunu çiftçiler için çıkarılmamaktadır. Türkiye tarımının çıkarına bir kanun da değildir. çünkü, şirket tarımcılığı geliştikçe yerel tohumlar üzerinde üretim yapan çiftçilerin giderek daha zor koşullar altında üretim yapmalarının önü bile bu yasa ile kesilmektedir. çıkarılacak bu yasanın hakkında çiftçi ve köylüler

(2)

Görüşlerine baş vurulmamıştır, çiftçilerin haberleri ise hiç yoktur. çünkü bugüne kadar çiftçiler hakkında kararlar alınmış fakat onlara hiçbir şey sorulmamıştır. Tohumculuk Kanununun çıkarılmasında da aynı yol ve yöntem izlenmektedir. Biz çiftçiler çıkacak olan bu kanunu meşru bulmadığımızı bu basın açıklamamızla kamuoyu ile paylaşıyoruz.

Yasanın yürürlüğe girmesinden iki yıl sonra semt pazarlarında kasaba pazarlarında kendi yerel tohumlarıyla ürettikleri ürünler nedeniyle köylüler ve çiftçiler korsan kitap, korsan kaset satmış muamelesi göreceklerdir. Tüketicilerse

çocukluklarında yedikleri o nefis ve lezzetli sebze ve meyveleri unutmak zorunda kalacaklardır.

AB uyum paketi içersinde görüşülen bu yasanın çıkması halinde kamu tohumculuğu her alanından çekilecek ve yerini şirketler alacaktır. Yasa taslağının 15. maddesinde bahsedilen yetki devriyle birlikte kamu üretim, sertifikalandırma, ticaret ve denetimi, uluslar arası dev tarım şirketlerine bırakılacaktır.

çiftçi sendikaları olarak diyoruz ki; bugüne kadar biz çiftçilere hiçbir şey sormadan bizim adımıza kararlar alma alışkanlığından bu kez olsun vazgeçiniz. Önemli bir tarım ülkesi olan ülkemizin bu kez çiftçilerine, köylülerine, ziraat mühendislerine, tarım örgütlerine danışarak onlarla tartışarak yeni bir tohumculuk yasası hazırlamak üzere bu yasayı geriye çekiniz. Bu yasayı çıkaran hükümet de, bu yasaya oy veren milletvekilleri de her zaman çiftçilerin, köylülerin, tarımcıların ve ülke halkının karşısında sorumlu olacaktır.

ABDULLAH AYSU, HUBUBAT-SEN GENEL BAŞKANI, ÇİFTÇİ SENDİKALARI KONFEDERASYONLAŞMA PLATFORM SÖZCÜSÜ”

Referanslar

Benzer Belgeler

Faravelli ve Incerpi (1985) tarafýndan Ýtalya'da Floransa bölgesinde DSM-III taný ölçütleri kul- lanýlarak 639 kiþi üzerinde yapýlan araþtýrmada major depresyonun bir

p<0.01). Buna göre belirtilen sıralama için katılımcılar arasında iyi derecede bir uzlaşma sağlanmıştır ve bu sonuç istatistiksel olarak anlamlıdır. Uygulama öncesi

TR22 Bölgesi olarak adlandırılan Balıkesir ve Çanakkale illerimizde de (özellikle Avrupa’ya geçişlerde) bu göç olgusu oldukça yoğun yaşanmaktadır. Ancak

Bu çal›flmadaki amac›m›z sigara kullan›m›n›n fe- tal do¤um a¤›rl›¤› ile olan patofizyolojik iliflkisi ve fetal Doppler ak›mlar› üzerine etkisini

Risk davranış gruplarına göre değerlendirildiğinde sigorta primlerinin düşük olması koşuluyla sigorta yaptırabileceğini söyleyen çiftçilerin oranı risk seven

Zararlı böcek populasyonlarını insan ve çevre sağlığını ön plan alarak , çeşitli yöntemlerle ekonomik zarar düzeyi

uğraş ve geçim alanının tarım olduğunu belirmiş, kalan kısım ise tarımın yanında başka işlerle uğraştıklarını ifade etmişlerdir.. ABD’de 2.2 milyon

Ayrıca bu tarihî kaynaklarda, Kaşgarlı Mahmut tarafından sıralanan Türkmen boylarının bünyesinde Moğol saldırılarından sonra ortaya çıkan değişiklikler ve bu meyanda