• Sonuç bulunamadı

İnsan türünün tarih sahnesine çıkışından günümüze insanın evrimiyle birlikte beslenme ve yemek kültürünün evrimi de büyük değişikliklere uğramıştır

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İnsan türünün tarih sahnesine çıkışından günümüze insanın evrimiyle birlikte beslenme ve yemek kültürünün evrimi de büyük değişikliklere uğramıştır"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ÇAĞLAR BOYUNCA İNSAN ve BESLENME

(2)

İnsan da dünya üzerindeki tüm canlılar gibi hayatını sürdürebilmek için beslenmek zorundadır. İnsan türünün tarih sahnesine çıkışından günümüze insanın evrimiyle birlikte beslenme ve yemek kültürünün evrimi de büyük değişikliklere uğramıştır. Bilimsel verilerle görüldüğü kadar atalarımız beslenmek için büyük mücadeleler vermiştir. Doğadaki insan vahşi hayvanlar yanında avlanmak için fiziksel olarak güçlü bir donanıma sahip değildi. Bu açığını düşünen insan (Homo Sapiens) olma özelliğiyle kapamışlardır. Doğa içindeki canlılardan kendini ayıran özelliğini yani fiziksel eksikliklerini alet yaparak tamamlamışlardır. Bilindiği kadar ateşi geç keşfeden insan besinlerini çiğ olarak tüketmekteydi. Aslında genel anlamda bir beslenme kültüründen çok hayatta kalabilmeye dayalı bir yemek kültürü vardı. Bunu arkeolojik bulgularda

görebilmekteyiz. Birçok Paleolitik yerleşmelerde günümüzde de var olan bitki türlerinin yabani olanlarına rastlamaktayız: At kestanesi, muşmula, kayısı, maydonoz, kızılcık, yabani marul, deve dikeni, ıhlamur, çeşitli tohumlar, ısırgan otu, palamut, fasulye, mercimek, yulaf vb. Bitkisel besin kaynakları bizi şaşırtmamaktadır ama hayvansal besinlere baktığımızda yukarda da değindiğimiz gibi insan hayatta kalabilmek için her tür eti beslenmesinde kullanmış görünmektedir. Kanıtlanamamakla birlikte yamyamlık ve leş ile beslenme de besin öğelerinin içinde sayılabilmektedir. Hayvansal ürünlerde balıklar, akla gelecek her türden kuşlar ( şahin, martı, kartal, baykuş, kuğu vb.) memelilerden tilki, kurt, sansar benzeri günümüzde dünya mutfağında ender görülen vahşi hayvanların da besin öğesi olarak tüketilmiştir. İlk çağlarda görülen omurgasızlar (Salyangoz, midye, tespih böcekleri, kurtcuklar, yengeç vb) günümüzde de bzı kültürlerde kullanılmaktadır.

(3)

İlkçağlardaki insan için en büyük başarı taşlardan alet üretmesiydi, daha sonraki dönemlerde görülen önemli buluş ise ateşin keşfedilmesi ve onu yaşamlarına uyarlamalarıydı. Bilimsel çalışmalarda ateşin orta paleolitikle birlikte insan hayatına girdiğini görüyoruz.

Bu dönemden önce ateş ile ilgili kanıtlar bulunmamakla birlikte kesin olarak ateşin olmadığını söyleyemiyoruz.

Ateşin kullanımı insanın hayatına büyük kolaylık sağlamıştır. Ateşi avlanmada, alet yapımında, vahşi hayvanlara karşı korunmada, ısınmada ve gece karanlığını yenerek aydınlanmada kullandıklarını görmekteyiz. Ama bizi ilgilendiren kısmı besin öğelerinin ateş üzerinde pişirilmesi ve yemek pişirme tekniklerinin geliştirilmesidir. Söylediğimiz gibi Orta Paleolitikten itibaren ateş ve ocaklar insan hayatında görülmektedir. Ocaklarında yapılış olarak farklılıkları bulunmaktadır, bunlar günümüzde piknikte

kullandığımız taş ocaklar ve tandırlara benzetilebilecek gömme ocaklar bunlara verilecek örneklerdendir.

(4)

Neolitik çağdan itibaren gelişen nüfusla birlikte kalabalık topluluklarda birlikte yenilen yemekler olduğu görülmektedir.

Bu da insanoğlunun mutfak kültürünün gerçek anlamda ortaya çıktığını bize gösterir. Seramiğin bulunmasıyla birlikte mutfak araç gereçleri oldukça gelişir.

Kadın mezarlarında kadınların bu tür mutfak eşyaları ile birlikte mutfaklara ya da ocaklara yakın gömüldüklerini

görmekteyiz. Burda yemek pişirenin kadın olduğunu söyleyebiliriz. Bu dönem

tarımın ortaya çıkmasıyla birlikte tahıla dayalı beslenmeyi görmekteyiz. Sofraların en önemli besini ekmektir. İnsanlar

hamura farklı malzemeler (nohut, fasulye, ceviz vb) katılarak yemek menülerini zenginleştirmeye çalışmışlardır.

(5)

Yemek Kültürünün Endüstürileşmesi

Yemek hizmetlerinin bir endüstri haline gelişi ise hem çok eski, hem de çok yenidir. Eskidir; çünkü insanoğlu eski çağlardan beri yemek üretmiş ve tüketmiştir.

Yenidir; çünkü özellikle son 150 yıl içinde oldukça büyük bir değişim yaşanmıştır.

Tarihin labirentinde kısa bir gezinti bile doğrular bunu...

Sözgelimi, İÖ 10 binli yıllarda Danimarka'da ve Orkney Adaları'nda kabilelerin büyük mutfaklarda yemek hazırlayarak topluca yemek yediklerine ilişkin bulgular var bugün elimizde. Yine, İÖ 5 binli yıllarda İsviçre gölleri civarında toplu yemek yenildiği konusunda kayıtlar bulunduğunu biliyoruz.

Eski Mısır tapınak ve mezarlarında yer alan figürler de bu dönemde insanların toplu yemek hazırlamayı ve sunmayı bildiklerini kanıtlıyor rahatlıkla. Bu resimlerde, hazırlanan yemeklerin pazarlarda satıldığım bile görebiliyoruz.

Mutlaka, o dönemlerde de yaptığı yemeklerin lezzetiyle diğerlerinden ayrılan ve parmakla gösterilen aşçılar vardı.

Yine İÖ'ye dayanan Çin kayıtlarında gezginlerin yollardaki hanlarda konaklayıp yemek yedikleri belirtiliyor. Büyük Çin şehirlerinde ise yemek, pilav, içki vb.

ürünlerin satıldığı bugünkü restoranların ataları sayılabilecek dükkânların varlığı yine aynı kayıtlardan günümüze ulaşıyor.

Hindistan'da ise yemek hizmeti veren birimler o kadar yaygınmış ki, bu hizmetlerin belirli bir çerçevede verilebilmesi ve kontrol edilebilmesi için özel kanun

düzenlemelerine bile gidilmiş.

İncil'de bile toplu yemek üretim endüstrisine ilişkin birçok satır yer alıyor.

Sözgelimi Pers Kralı Xerxes'in 180 gün süren bir şölen verdiğini, Kral Süleyman'ın bayram nedeniyle 22 bin büyükbaş hayvan kestirdiğini İncil'den öğreniyoruz.

Yine İncil'de yer alan, Kral Salamon'un 700 karısı, 300 cariyesi ve sayısız hizmetkarı için günlük yiyecek tahsisatıyla ilgili satırlar oldukça ilginç.

"Otuz ölçek un, on besili öküz, yirmi normal öküz, yüz koyun ve diğer gıda maddeleri."

Görüldüğü gibi, yemek konusuna din kitapları bile kayıtsız kalamamış. Tabii krallar da...

Asur Kralı Sardanapalus'un iyi ve güzel yemek sanatının destekleyicisi olarak, muhteşem şölenlerden haz duyduğunu biliyoruz tarihi belgelerden.

(6)

Referanslar

Benzer Belgeler

ÇOLAK, Oktay; 2011: Portre Fotoğrafı Nasıl Çekilir..

Arı… Bazen kendimi bal yapmaz arı gibi görüyorum. Ancak dostlarım bana bu konuda katılmıyor. O zaman da diyorum ki “benim balı yemek isteyen yok”- yani, birçok

Uzun boylular, k›sa boylulara k›yasla risk al- maya daha e¤ilimli; kad›nlar, erkeklere oranla daha dikkatli; risk alma e¤ilimi yaflla birlikte belirgin biçimde azal›yor..

Ama Tariş 2006 Eylül ayı başlarında "bandırmalı kurutma" sistemiyle kurutulmuş üzüm almayı durdurup "natürel kurutma" yap ılmış üzüm

3 numaralı asenkron jeneratör şebekeden bağımsız çalışmaktadır. Terminal uçlarına bağlı değişken yükler şematikte 7 numara ile işaretlenmiştir. Değişken yük

When the CVP-2 radiation filter is mounted, it collimates the primary radiation bundle and decreases the scattered radiation amount from the patient, so that, compared

karbonhidrat beslenen bireylerin Klotho (KL) geni metilasyon yüzdesi protein beslenen bireylerin Klotho (KL) geni metilasyon yüzdesinden daha yüksek bulundu ve bu

Böylece katılımcılar, kitle iletişim araçlarından faydalanılarak Yozgat yöresi yemek kültürünün tanıtılabileceğini, yeni nesle Yozgat yemek ve